22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
OCAK 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Hadisli yılbaşı Anayasasına göre laik olduğu varsayılan Türkiye Cumhuriyeti'nin son hükümetinde Milliyetçi Hareket Paıüsi milletvekili olarak Tanm ve Köyişleri Bakanlığı fcoftuğunda oturan ve aynı zamanda profesör unvanı taşıyan ve siyaseten milliyetçi olduğu öne sürülen Hüsnü Yusuf Gökalp'ın, devletin olanaklannı kullanarak gönderdiği yeni yıl ve bayram iletisi aynen şöyledir "Birlikte rahmet aynlıkta azap vardır hadis-i şerifini esas almış değerii kardeşim; yeni yılın ve idrak edeceğimiz Ramazan bayramının size ve ailenize sağlık, mutluluk, başan getirmesini diler büyük Türk milleti ve Islam âlemine hayırlara vesile olması temennisiyle sevgilerimi sunanm." Milliyetçilikle ümmetçiliğin böylesine abukça harman edildiği bir ülkede yılbaşının ardından hadis-i şeriflerle ulusal bayramlann da kutlanmasına sıra gelecektir herhalde! Te!: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronık posta: somvposta.cumhuriyetcom.tr - Abdullah Ocalan'tn idam dosyası askıya alınmış... "Dosva rafa vatınlmavacak dolapta asılı tutulacak!" ize'nin Güneysu ilçesinde Milli Eğitim Ba- kanlığı'na bağlı Imam Hatip üsesi'nin ya- yımladığı ve Istanbul'daki Büyükşehir Be- lediyesi'nin de ilan vererek beslediği bir okul dergisi vardı: Hilal... Dergide yayımlanan yazı- larda sekiz yıllık temel eğitime karşı çıkılıyor, açık- ça şeriat propagandası yapılıyor, türban bir kalkan olarak nitelendiriliyor ve "türbanlı bacılar"ın gelece- ğin mücahitlerini yetiştireceği bildiriliyordu. RizeVa- lisi Erdal Ata, bu konuda bir açıklama göndermiş: İlimiz Güneysu ilçesi Imam Hatip Lisesi Müdür- lüğü'nce hazırlanıp yayınlattınlan Hilal dergisinin Mayıs 1999 tarihli 7. sayısında çıkan haberler üze- rine VaJiliğimizce soruşturma açılmış, soruşturma so- nucunda derginin yasal sorumluları hakkında idari ve disiplin cezaları verilmiştir. Aynca derginin 6-7 ve 20. sayfalarındaki yazıların suç unsuru olabileceği tespiti ile 19 Haziran 1999 tarihinde Rize Cumhuri- yet Başsavcılığı'na gereği için gönderilmiştir. llçe YumuşaklıkCumhuriyet Başsavcılığı başvurumuzu incelemiş olup 28 Aralık 1999 tarihinde takipsizlik kararı ver- miştir." Vali Ata, açıklamasına, Güneysu Cumhuriyet Sav- cısı Hasan Kanlı'nın verdiği takipsizlik kararını da eklemiş: "Sanıklardan Ahmet Minder'in (Güneysu Beledi- ye Başkanı) beyanlannda ve diğer sanık Yahya Te- mir'in (Imam hatip lisesi öğrencisi) yazdığı yazıda suç unsuru olup olmadığı hususunda Istanbul Üni- versitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hu- kuku kürsüsünden seçilen bilirkişi raporunda ilgili ya- zılarda herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı- nın bildirildiği nedenle sanıklar hakkında takibata yer olmadığına." Hakkında takipsizlik kararı verilen sanıklardan bi- ri de Güneysu Imam Hatip Lisesi müdür yardımcı- sı ve Hilal dergisinin yazı işleri müdürü Yaşar Ak- taş... Vilayeti derginin içinden seçip gönderdiği yazı- dan ve Cumhuriyet Savcılığı ile kimse o bilirkişiyi de verdikleri karardan dolayı kutlamak gerek. Adamlar "mücahit" yetiştirmek üzere çalışıyor, Türkiya Cumhuriyeti'nin valisi, savcısı, üniversitede- ki profesörü de seyrediyor... Rize'nin bir ilçesindeki birokulun birdergisine, hiç ilgisi olmadığı halde Istanbu/ Büyükşehir Belediye- si'nden para akıtılıyorsa eğer... bir şeyleri anlamak için bilirkişi olmaya gerek yok! Dergideki bir yazıda "Baskıcı ve dayatmacı zihni- yet, imam hatip neslinin adaletli, şefkatli ve merha- metli ellerinde yumuşayacaktır" deniyor... Yoksa o nesil çoktan işbaşına geçmiş ve ortalığı Rize'deki gibi yumuşatmış olmasın! SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Rumeli Hfsarı'nda büfeyi kim işletti? Geçen yılki pop konserieri için Ru- meli Hisan'nı 20 milyar liraya Istanbul Produksiyon veTelsim'e kiralayan Kül- tür Bakanlığı, Bakan Istemihan Ta- lay'ın imzasıyla konser boyunca 45 günlüğüne hisann içindeki büfenin iş- letmesini bakanlığın dönersemnaye iş- letmesi DÖISM'de tutuyor. Fakat DÖ- SİM, Kültür Bakanlığı'nın onayı olma- dan büfeyi 2 milyar liraya Istanbul Produksiyon ve Telsim'e kiralıyor. Madem böyle bir kiralama yapıla- caktı, Rumeli Hisan'nı kiralayan Ba- kanlık neden büfeyi de kiralamadı bi- linmiyor... Kira sözleşmesinde DÖSlM'in yazılı izni olmadan Istanbul Produksi- yon ve Telsim'in büfenin bir kısmını ve- ya tamamını başkasına kiralayamaya- cağı hükmü bulunuyor. Sonra meşhur konserier başlıyor ve bir gün yetkililer tarafından bir tutanak tutuluyor: "Büfe yerinin Istanbul Produksiyon tarafından Karafınn isimli Imsan San. Sit. A Blok Ikitelli adresli işletmeciye (Or- han Karal) verildiği, büfe ve sahne elekt- riğinin Hisar kalesinin elektriğinden kul- lanıldığı..." Bakan Talay, kültür dünyasında ayn bir yeri olan Rumeli Hisarı Konserle- ri'ne gidince ön sıraya oturup pop şar- kıcıları ile fotoğraf çektiriyor, parası- nı millet ödüyor! Bu arada, Rumeli Hisan'nı kirala- ma karşılığında Istanbul Produksi- yon'un Kültür Bakanlığı'na yapacağı 1 milyon dolar bağışın ne olduğunu sor- muştuk... Telsim adına Rumeli Hol- ding'ten yapılan açıklamada paranın ödendiği bildirildi. Bu parayla başlatı- lıp Star televizyon ve gazetesinden desteklenecek "Gar Projesi" kampan- yası için de Bakanlık'tan "haber" bek- lendiği açıklandı... 2000 İçin Düşlenenler, Gerçekleşenler DOĞAN HASOL Önce şunu belirtelim: 2000 yı- lı, çok kişinin sandığının aksine, ne yeni bir yüzyılın ne de yeni bir binyılın başlangıcıdır. 1999sona ererken, sürekli olarak yüzyılın son olayianndan, son başanlânn- dan, son şampiyonlanndan söz ediliyor. Aynca, dillerde bir milen- yum sözcüğü.. çoğu kez 2000 yı- lını tanımlamak için kullanılıyor. Oysa "millennium" Ingilizce'de binyıl demek (Fr. miH'enaire). Tak- vim 0 (sıfır) yılında değil de 1 (bir) yılında başladığı için 20. yüzyıl da, 2 binyıl da 2000 yılının sonunda brtecek. 21. yüzyıl ve 3. bin yıl ise 1 Ocak 2001 'de başlayacak. Kı- sacası, yüzyılın da binyılın da bit- mesine daha bir yıl var. Bunlan daha önce de yazrnış- tık, ama genel kabul, yeni yüzyı- lı da yeni binyılı da bir yıl önce- den getirmiş gibi görünüyor. Ha- yırlı olsun. Bu girişten sonra, isterseniz 20. yüzyılın başına dönelim ve o günlerde, 2000 yılında dünya ve insanlık için neler hayal edilmiş olduğunu gözden geçirmeye ça- lışalım. 1800'lü yıllann sonlannda, 2000 yılı için ileri sürülen tahminlerde çılgın bir dünya düşlenmektey- di. Ongörülere göre 2000'li yıllar- da şehirlerdeki yaşamın bir bö- lümü havada geçecekti; çünkü kentiçi karataşıtlannın yerini ka- natlı, pervaneli türden havataşrt- lan alacaktı. Iklimlendirilmiş giy- siler içinde günde yalnızca iki sa- at çalışılacaktı. Hafta sonlannda Ay'a gidilecekti. Alışılagelmiş ye- mekler yerine konsantre yitamin- lerveproteinleryiyecektik. Böy- lece evlerde mutfağa gereksin- me kalmayacaktı. 1920-60 ara- sında bile kimi şehirciler, mimar- lar mutfağın tümüyle ortadan kal- kacağını savunuyorlardı. Onlara göre yemekler bir yandan sosyal konutlarda tek bir merkezde ha- zırianacaktı, öte yandan eşde- ğer kimi haplar yernekJerimizin ye- rini alacaktı. Ay'a gidiş insanlığın düşüydü. Apollo ÎX'un Temmuz 1969'da Ay'a varmasıyla Jules Verne'in Aya Seyahat'i, Robida ve Cyra- no de Bergerac'ın düşleri ger- çekleşmiş oldu. Şimdi dönelim bizim yaşadığı- mız 20. yüzyıla... 20. yüzyıl pek çok olaya tanıklık etti. İki dünya savaşına, faşizme, komünizme; komünizmin ve faşizmin iktida- ra gelmelerine; daha sonra ikisi- nin de çöküşüne. Komünizm el emeğini, işçi sınıfını yüceltiyordu; faşizm ise ırkçı devlet gücünü.. özgün düşünceye karşı, dog- matik, totaliter rejimler. 1945'ten sonra gelen Soğuk Savaş yıllannda iki kutuplu kamp- laşma... Içi boş Sovyetler Biriiği'ni ve Varşova Paktı'nı dünyayı teh- dit eden bir dev gibi göstermek hem ABD'nin hem Rusya'nın işi- ne geliyordu. 1970'lerden sonra bilgi, çağın itici gücü sanayinin önüne geçmeye başladı; doğal olarak bilgi toplumu da sanayi topiumunun.. kısacası, bilgi, ge- lişmiş toplumlarda giderek kol kuvvetinin yerini aldı. Komüniz- min asıl çöküş nedenini bu olgu- da aramak gerekiyor. ABD dünyaya egemen olacak şekilde gücünü artırmayı sürdür- dü. Bu olguyu, Jean Jacques Servan-Schreiber daha 1960'- larda Le D'efi Am'ericain (Ame- rika Meydan Okuyor) adlı ünlü kitabında ortaya koyuyordu. Soğuk Savaş, Sovyet Impa- ratorluğu'nun dağılmas/yla brtti. Sonuçta, ABD'nin desteğiyle ka- pitalizm kârlı çıktı. Tüketim top- iumlan gelişirken yoksulla zengin arasındaki fark. özellikle, geliş- mekte olan ülkelerde daha da açıldı. Aynı durum, kişilerarasjn- da olduğu gibi ülkeler arasında da belirginleşti. Şimdi moda olan söylem: Küreselleşme.. zengin ülkelerin kurguladıklan, tam bir sö- mürü yutturmacası... Kaçınmak olanaksız, uyum sağlamak geliş- me yolundaki ülkeler için çok uzak ve pahalı. Sosyal yaşamın yeni dünya düzeninde ise gelişmiş ülkeler- de öncelikte toplumun yerini bi- rey alıyor, birey giderek önem kazanıyor. Artık öncelik insan haklannda, bireylerde, bireyin öz- güriüğünde ve bireysel olanda... Bu durum yaşama biçimine ve yaşama mekânlanna da yansı- maktan geri kalmıyor. Yüzyıl or- talannda Le Corbusier'nin öner- diği "machine â habiter'mn (ika- met makinesO ya da sosyal ko- nutlann yerini çoktan tek aile ev- leri almaya başladı bile... Türki- ye'yi henüz bu şablona yerieştir- me olanağı yok. Ortaya, "20. yüzyılın en önem- li karakteristiği nedir" türünden, bir soru atarsak, bunun yanıtı bence 'hız", "daha çokhız'dtr. Ta- şıtlar yeni teknolojik olanaklaria giderek hız kazandı. Ulaşım, ile- tişim hızdan en çok pay alanlar otdular. Telefon ve telgrafın ardın- dan teleks, telefaks, taşınabilir telefon, televizyon, bilgisayar, e- posta, Internet yaşamımıza gir- di. Otomobiller, uçaklar, deniz taşıtları giderek hız kazandılar. Ay'ın fethi bile hıza bağlı olarak gerçekleşti. Otomobillerin fren donanımlan bile "daha çok hız" için geliştirildi. Ulaşımdaki otoyol- lan bilgisayar otoyoilan izledi. In- ternet bilgiye hızlı ulaşmayı sağ- ladı. Her alanda rekabet hızlı bir yanşı sürüklemekte... Sanayi, kı- sa sürede hızlı üretime dayanıyor- du. Sanayide seri üretim söz ko- nusuydu. Atom bombasının yıllarca sür- müş birsavaşı daha hızlı bitirmek üzere, en kısa sürede en çok sa- yıda insan öldürmek amacıyla kullanılmış olduğunu anımsaya- lım. Son zamanlarda teknolojik savaşlar bile hızlı oluyor, televiz- yonlardan, naklen canlı olarak veriliyor ve kısa sürede bitiriliyor. Hep daha hızlı.. Daha hızlı... Değişimler, değişimlerin yay- gınlaşmas) bile çok hızlı oldu. Bırakın yüzyıl başını, 25 yıl ön- ce: Kim bilgisayar kullanıyordu Kim çağn cihazı, araba telefo- nu, cep telefonu kullanıyordu? Kim yemeğini mikrodalgada ısrtıyordu? Kim bilgi otoyollanndan yarar- lanıyordu? Fransız Haber Ajansı AFP, 20. yüzyılda yaşamımızı en çok et- kileyen en büyük 12 buluşu şöy- le beliriemiş: 1. Uçak, 2. Televizyon, 3. Pe- nisilin, 4. Atomik Fizyon, 5. Bil- gisayar, 6. DNA, 7. Lazer, 8. Do- ğum Kontrol Hapı, 9. Intemet, 10. Organ nakli, 11. Tüp Bebek, 12. Uzay yolculuğu. 2100 yılının dünyasını düşleme- ye ne dersiniz? Ve de 2100'ün Türkiyesi'ni? HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ pkn KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak(a turk.net MIRMIRLAR VĞUR DVRAK TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 14 Ocak EKMBK KARNEYLE VERIUYOR.. İ342'DE BU6ÜM, TÛRKİVE'OE EKMEK KARHE İLE VERILMEYE BAŞL4MX. JZ.DtİNYA SAVAÇl'UIN SETİKDi- Sl ZOKuhLU K/SıriAnAALAR k* YAPILMASI GEB£K£N YİYECEK STOtOARI HEPENİYLE, HÜKÜMET, ÖNC£ EKMCĞİ &RME İLE *VÇ, SONÜA M HER VERDE KUKULAN BÜ&OlAR HALKA KA&4E M&ITMAYA 8AÇLAMIÇT). Sl GÜN İÇİN AYRI &Ş BULUHAN KA&İELERİHİ &C6TEKMİ. YEHLEZE EKMEK GATlÇt YASAKLANUlŞTI. &UAIA GĞG£, BEDENEN ÇAL/ÇAN VATAHDAŞtARA JgÛHDE 7SOt OfSSeLERİME S7S ĞXAM EKMEK (YAltltA EKMEK) SATTLACAK, ÇOCUKLAR İÇIH İSE 1B? 6RA HAK TAMNAC/UO~< O SlHALAR, ?SO GKAMLIK EKIUEĞİN TKHESİ 12,S KU&UŞrmN SAT/LtoAKTAYDl.. İLAN T.C. ADANA 4. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN İLANEN DAVETİYE EsasNo: 1999/778 Davacı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından davalı Hüseyin Yobaş aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasında davalı adı- na davetiyenin tebliğ edilemediği, zabıtaca adresi tespit edilemediğinden ilanen tebligat çıkartılmasına karar verilmiş olmakla, davalı Hüseyin Yobaş'ın duruşmanın bırakıldığı 16.2.2000 günü saat 09.00'da duruşmada hazır bulunması veya kendisini bir ve- kille temsil ettirmesi, aksi halde duruşmanın gıyabında yapüarak karar verileceği hususu HUMK'nun 509. ve 510. maddeleri ge- reğince davetiye yerine kaim olmak üzere davalıya iJanen tebliğ olunur. 5.1.2000 Basın: 959 ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOGLU Semih GünverÜç aşağı beş yukarı aynı kuşaktanız, yılları birlikte yaşadık, 1900'lerden 2000'lere vardık. Güzel anıla- nmız, öykülerimiz var. Kurşunlarla yitirdiklerimiz, bu- ruk acılaria uğurladıklanmız var. Kutladığımız mutlu- luklarvar, aşklar, şarkılar, meslekte son tangolar, son- ra da özşarkılar. Emeklilik son değil başlangıç oluyor, bir dönem kapanırken, yeni bir dönem başlıyor, ye- niden parlıyor yıldızlar. Yıldızı güzel parlayan bir kişi Semih Günver. Mes- leğini de pariatan değerii bir diplomat. Güzel tırma- nışlarla geçiyor yıllar. Oncesi de var, ama 1950'lerde gelişiyor dostluğumuz, dış politikada ilginç bir dönem, ben de yakından izliyorum olayları. Fatin Rüştü Zor- lu okulu oluşuyor Bakanlık'ta. Dış ekonomik ilişkile- ri de Dışişleri Bakanlığı üstleniyor. Yeni bir yapılan- mayla yürüyor ilişkiler. Melih Esenbel, Hasan Işık, Semih Günver, Oğuz Gökmen de önemli göreylere geliyor. Kimi içerde, kimi dışarda, hepsi sevgiyle, coşkuyla çalışıyor, adları sanlanyla belli bir kuşak, bir ağabey kuşağı oluşuyor Dışişleri ailesinde. O kuşa- ğı yakından izledim, yakından tanıdım, sorunlanna dost- ça eğildim, kuşaktan kuşağa sürüyor o dostluk. Se- mih Günver de ilk kuşakta, çekirdekte yer alıyor, dar- boğazları güzel aşıyor, meslek dalını da güzel yeşer- tiyor. 1960 yılında 27 Mayıs Devrimi yaşanıyor ülke- mizde. Dışişleri'nde de başka bir devrim, beklentiler erteleniyor. Semih Günver de elçilik beklerken müs- teşar gidiyor Moskova'ya, bir düş gerçekleşmeden soluyor, derken güzel anılar, izlenimlerle ayrılıyor ku- zey komşumuzdan. Fahri Korutürk'ü de yakından tanıyor ve yazıyor sonra. Cezayir Elçiliği de güzel bir aşama mesleğinde. Bağımsızlık savaşına destek olmayan politikamız ne- deniyle Cezayir soğuk bakıyor bize. Büyükelçi Gün- ver havayı ısıtıyor, Türk halkının sevgisini, desteğini aktararak sıcak köprüler kuruyor. Dostluğu güçlen- diren bir büyükelçi olarak selamlanıyor. Ardından Nâ- sır'ın ülkesine, Kahire Büyükelçiliğine, o görev de dar bir boğaz ama dar açı genişliyor, ilişkiler yumu- şuyor, ısınıyor giderek. Merkezde kültürel ilişkiler ge- nel müdürü, sonra da Avrupa Konseyi delegeliğiyie uzuyor çizgisi. O görevlerin izlenimlerini de güzel ak- tardı kitaplarına. Kimi ak, kimi kara mizah türü anılar, kişiliğinin özelliğini, yazariık yeteneğini, anlatım gü- cünü yansıtan kitaplar. Milliyet'te, gazetemizde kö- şe yazarlığı da var, ama birden noktalayıverdi. Azize Günver nedenlerini bilir kuşkusuz. Birlikteliği güzel yaşayan bir karı-koca elli altı yıl boyunca Ölümü de kuş gibi, birden uçuyor, sevdiklerini üzmek istemiyor, şaka yapar gibi gülümseyerek yitiriyor yaşamını. An- kara'ya gömülmek istıyor. Gerekçesi, seygili eşi Azi- ze Günver. "Seniburada tanıdım, sevgiyi, mutluluğu burada duydum, en güzel anılanm burada, başka ne- reye gidebilirim" diyor. Doğru söylüyor. Bizim dostluğumuz da başkentte gelişti ve güzelleşti, yüzyılın yarısını aşan bir zaman diliminde. Başkent gecelerini, yemekleri, kokteyllfr- ri, opera ve tiyatro galalarını, CSO'daki konserieri birlikte yaşadık. Suna Kan'ı dinledik, MeriçSümen'i seyrettik, Cüneyt Gökçer'i izledik, yeni eller, yeni yüzler, yeni yetenekler selamladık sonra. Gözlerimiz parladı, mutlandık, umutlandık. Yeniden teşekkür ediyorum, Prag baharını da Se- mih Günver yaşattı bana. Soğuk ısınyor, kar diz bo- yu başkentte. Prag bahannı anımsayarak ısınıyor yü- reğim. Çek'ler bir gazeteci çağınyor Prag baharına, müziksever bir kişi oimasını istiyorlar. Semih Günver de soruyor bana; ,..,ı - Şeni önereceğim, Prag'a gider misin? t,ı.-iı Â/ Hiç düşünmeden yanıtlıyorum soruyu: - Giderim. Lale ve Haluk Kura da Prag'da o dönem. O ba- harı unutamam. Güzel birmüzik şöleni yaşadım sev- gili dostlarımla. Prag'ın güzelliği büyüledi beni, attın kentte altın günler, saatler yaşadım. Lale Kura tüm güzellikleri gösterdi, anlattı bana. Ben de bir dizi ya- zıyla okurlarıma aktardım o güzellikleri. Kafka'yı da- ha iyi tanıdım, Schvveik'ı daha iyi anladım. Dahası da var. Prag'ın sessizliği. O güzel konserier, ünlü şar- kıcılar da delemiyor o sessizliği. Büyükelçi Haluk Ku- ra'nın anlattıklarıyla yorumlar yapıyor, sorulara yanıt anyorum. Aradan yıllar geçti, değişimler, dönüşüm- ler oldu ama sessizlik delindi mi acaba? Büyükelçi Semih Günver'in Avrupa Konseyi'nde gö- revli olduğu dönemde de ilginç gözlemlerim var. Yıl 1978. Başbakan Ecevit genel kurulda konuşacak Konseyde. Eşlik eden gazeteciler arasında ben de yarım. Dışişleri'nden Reşat Anm'la önce uçaMa Zü- rih'e, oradan trenle gidiyoruz Strazburg'a. Büyükel- çi Günver ile Konsey'deki milletvekilleri arasında sı- cak ilişkiler var. Yukardan bakmıyor onlara, eleştiriy- le değil sevgiyle, bir ağabey gibi hoşgörüyle bakıyor. O günkü koşullarda önemli bir olay bu. Kimi millet- vekilleri dış gezi diye değerlendiriyor, yabancı dilde birsözcük bilmeden geliyorAvrupa'nın göbeğine. Oy- sa güzel bir işbirliğiyle belli konular iyi yansıyor kür- sülere. Ancak kürsüler boş kalıyor sonra, Türkiye'nin delegesi olmak da güçleşiyor giderek, dahası sona eriyor, geniş bir cephe karşısında tek başına direni- yorBüyükelçi Günver. Meslek çizgisinde doruğa ulaş- tığı bir dönem bu. • • • Kitapları birarmağan uzun yıllardan, birselam dar boğazlardan, bir uzantı özşarkılardan. Ona da selam olsun. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Açık turun- curenk.2/Öbür dünyada verile- cek olan ceza... "Bır garip öl- 3 müşdiyeler/Üç günden sonra duyalar/ Soğuk ileyuyalar / Şöyle garip bencileyin" (Yunus Emre). 3/ Güneş doğ- 8 madan az önce g beliren aydın- lık... Uluslararası alan- da mal taşımacılığında kullanılan büyük kam- yon. 4/ "Dağlalesi" de denilen ve mor renkli 3 çiçekler açan bir bitki. A 5/ Halk dilinde bibere verilen ad... Asya'dabir ülke. 6/Letonya'nınpa- 6 ra birimi... ln taneli be- zelye. 7/ Eskimolann g kendilenne verdikleri Q ad. 8/ Az pişmiş et. 9/ 9 Kardeş kanlanndan her binnin ötekine göre adı... Nâ- zun Hikmet'in bir oyunu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Halk hekimliğinde kullanılan biberiye türü. 2/ " - Gündüz": Yazanmız... Gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarlanan. 3/ Yurdumuzda yetişen ve halk hekimliğin- de kullanılan bir tür kokulu çalı. 4/ Bolu yakınlannda tu- ristikbirgöl... îtici neden, güdü. 5/Kayıktadümenı kul- lanmak için dümenin baş tarafına takılan kol... Soyun- dan gelinen kimse. 6/ Bir hayvan... Bey... Bom sesi. II Tombul, iri yapıh. 8/ Ocak, soba gibi ısınma aracı... Bir nota. 9/ Kale hendeğı... Doğu Anadolu'da bir göl.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear