Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 17 EYLÜL1999 CUMA
OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gor\ıs@cumhuriyet.com.tr
Filozofi-Hukuk-Siyaset
SuphiKARAMAN
Y
argıtay Başkanı Sayın
Sami Selçuk. sıyasal-
toplumsal olaylann yo-
ğun olduğu ve sürpriz-
lerle oluşan gündemle-
rin birbirlerini kovala-
dığı karmaşık ortama durup dururken bir
bomba koydu. Bugüne dek. \eni yargı
yılının açılış konuşmalannda. Yargıtay
başkanlan ufiık açıcı ve toplumu rahat-
latıcı iletilerde bulunurlardı. Hukuksal
sorunlann ve hukukun toplumsal ya-
şamla ilişkilerinin yüksek düzeyde \e
yansız olarak eleştirildiği bu konuşma-
larla umulan amaç ve elde edilecek so-
nuç, yasama ve yürütmenin ötesınde,
hukuk egemenliğinın varlığını sergıle-
mek ve toplumsal banşa katkıda bulun-
maktır. Bireylerin kafasında ve vicda-
nmda "_Ama, Berttn'de hâkimler var"
inanışının yerleştirilmesi büyük saygın-
lıktır.
Yakın geçmişte kimi Yargıtav baş-
kanlan siyasete sapmadan. teoriye bu-
laşmadan bu doğrultuda yaptıklan ko-
nuşmalanyla amaca yaklaşmışlar. top-
lumsal banşa katkıda bulunmuşlar ve hu-
kuk egemenliğinde çaba harcayarak say-
gınhkkazanmışlardır. Açıkçabelirtmek
istiyorum ki. bu kez Yargıîay Başkanı
Sayın Sami Selçuk'un yaptıklan konuş-
ma tümden bu öğelerden yoksundur.
Toplumsal banşı zedeleyici içerikler ta-
şımaktadır. Yüksek düzeyde bir hukuk-
çu olarak hukuksal sorunlan irdelemek
suretiyle bir sonuca varacak yerde filo-
zofiye dalarak ve teorinin varyantlann-
da hedefküçülterek, büyük siyasal amaç-
lara yönelmek isteniyor gibi bir görün-
tü sergilenmiştir. Yansız da kalınamamış
irticacılann, ikinci cumhuriyetçilerin
saflannda yer ahnmıştır. Verdiği ileti
üzerine günlerdir süren tartışmalar bi-
zim bu yargımızı karutlamaktadır. Hu-
kuksal kalmaktan sıynlıp ideolojik ve
siyasal bir çabanın içine girmekle de, ya-
pılan eleştirilere haklılık kazandırmış-
tır.
Yüzlerce dipnotu ve kırkı aşan filo-
zof ve bilim adamınm ismine gönder-
me yapılarak oluşturulan bir konuşma-
nın siyasal ve toplumsal nitelik taşıyan
topluluklara ve kamuoyuna sunulması
başanlı bir yöntem değildir. Böyle bir
araştırma bilimsel ve üniversiter çalış-
malarda çok gerekli ise de, günlük ya-
şamda "özentinin gerçeğe yeğkndigi"
izlenimini veriyor.
Abartılmış kavramlarla ya da sözcük-
lere takla attırılarak edebiyat yapma
özentisi bir süre alkış toplasa da, bu tür
eklektik metinlerle, inandıncılığın ve
başannın yolu hiçbirzaman elde edile-
mez.
Yargıtay Başkanı 'nın uzun süren ko-
nuşmalannda abartılıruş kavramlar ve ci-
lalanmış sözcükler olarak asağıdaki de-
yimler dikkat çekicidir.
"- Av mevsimi ve avlanma çağı bit-
miş.haklarveözgürlüklerçağıbaslamts-
tır."
" Eleştirflmesi yapılma>>
an bir akımın
melankolikleseceği*' (Atatürkçülüğün)
"- 1930'laruı bekçiliğine özenmeden»
zihinsel patinajdan kurtulmanm _ za-
manıdır."
-" Unutmayalım. Bir toplum şanlı bir
tarihle, kurtuluş savaşıyla, devrimlerie,
bunlardaen bü> ük payıolan eşsizbir ön-
derle ber gün övünüp duranıaz."
- "Kamu yaran, içeriği belirsiz ve tar-
bşmalı bir kavramdır. Bununla zaman
zaman hukuk mistikkstirilnıiştir. Bu yol
hukuku siyasallaştırma oyununun bir
parçası olmuştur."
- "Türldye cumhuriyetten demokra-
siye evriteıniyoı:"
- "Cumhuriyette devlet dinden etki-
lenmez. Demokraside ise devlet dinden,
din devktten etküenmez."
- "Cumhuriyet merkezcidir, düşçü-
dflr, ülküsü kısa vadelidir, ufku dardır.
Demokrasi gerçekçidir, yereldir, ülküsü
de ufku da geniş ve sonsuzdur."
- "Laikçilik bir bakıma laiküğin yoz-
laşmış, hastalıklı biçunidir. Dinkri asın-
dırmaya vönelik laikçiliğin anavurdu
devrim Fransasıdır... LaikçiHk kinci, tep-
kki bir devrim ürünüdür."
-"LaîkçuıkFransızokuIlanndakonu-
şularak, tanrüı din yerine, tannsız beşe-
riyet dini kurmayı amaçlaımş, dini top-
lum dısına rtmistir. Dine saygısızdır, sâl-
dırgandır."
- "Türk deneyiminin, gerçek laiklik-
ten, sekülerieşmeden değil, Fransız laik-
çiliğinden esinlendiğinde incelemeciler
buieşnıektedir. Bu saptama doğrudur.
Bu anlayışa göre Türk uygulaması po-
zftrvist ve akılcı motiflerle bezenen, akıl-
a insan yaratmaya özenen bir tutumdur.
Referansı çoğulculuk değil. akılcdıktır.
Buyüzden de nedenle sonuç birbirine ka-
nşnuşür."
- "Laik devlettede>let hiçbirinancı ak-
çalı biçûnde destekleyemez. Din okulla-
n açamaz. Ancak topluluklann da din
okuDan açmasını önleyemez. Din ders-
lerine engel otamaz."
- "Laikük Türkiye Cumhuriyeti'nin
yumuşak karnı olmayı sürdürmekte-
dir."
- "Çığnndan çıkmış bir laiklik, ken-
di içinde küitürel bir kendini yıkma to-
humunu da taşır."
- "Türkiye meşrtüuk debisi neredey-
sestfira yaJdaşnuşbir anayasayla yeniyüz-
yüa giremez-. 1982 Anayasası biçünsel
ve maddi açıiardan meşruluktan yoksun-
dur, geçersizdir."
- "Türkiye, bugün anayasah bir dev-
lettir. Ama anayasal bir devlet değiMir.
Anayasanm maddi meşruluğu da kalma-
nuşör."
- "Bu anayasa hiçlikle (buüanla) sakat-
ür."
-u
Düşük yoğunluklu, yozlaşmış, ica-
zetli demokrasivi reddediyorum. De-
mokrasinin yöneöiği düşüncelerve inanç-
lar cumhuriyetini geri isdyorum."
- "Çoğulculuğun doğai sonucu ola-
rak, din ve devletin karşüıklı bağımsız-
hğı ilkesine yaslanan, özürsüz ve ödün-
$üz laikliği geri istiyorum."
Yargıtay Başkanı Sayın Sami Sel-
çuk'un abartılı kavramlarla ve drama-
rik sözcüklerle bezenmiş konuşmasının
çelişkiler. ilginç hükümler ve toplum-
sal değeryargılannı sarsıcı düşünceler-
le dolu bölümlerini yukanda sıralamış
bulunuyorum. An bir dille kaleme alı-
nan konuşmada, hiç gereği yokken, pa-
rantez içinde belirtilen (müçtehit), (mür-
şit), (mücahit), (asr-ı saadet) sözcükle-
ri amacını bulmuş, gerici ve irticacı ba-
sında yankılamasını yapmıştır. Laiklik
ve cumhuriyet üzenndeki yorumlama-
lan ve "çığnndan çıkmış laiklik" tanım-
lamalan şeriatçı parti liderlerinden "can-
dan tebrik" ve "Amna imzamı atanm"
onaylamasını elde etmiştir. Türkiye
Cumhuriyeti'nin yetmiş beş yılını "av
mevsimi ve avlanma çağı'' diye anması,
Atatürkçülüğü "zihinsel patinaj" say-
ması, kamu yarannı küçümsemesi, cum-
huriyeti ve demokrasiyi birbiriyle sa-
vaştırması ikinci cumhuriyetçilere gö-
bek attırmıştır. Şimdilik pusuda kalan bö-
lücüler de, hiç kuşku yok, bu değerli
görüşleri (!) dağarcıklannda saklaya-
caklar, zamanı gelince kullanacaklar-
dır. Hepsinden daha önemlisi de Mer-
ve Kavâkçı'nın menajeri Nazlı Dıcakda
Sayın Sami Selçuk'u cumhurbaşkanı
adayı olarak ilan etmiştir.
1982 Anayasası'nın ve doğal olarak
bu anayasanın kurumlaştırdığı devle-
tin, yüksek yargı organının başı tarafin-
dan meşruiyetten yoksun sayıhnası son
derece tehlikeli bir çıbştır. Böylelikle
devleti ve kurumlannı boşlukta bıraka-
cak tehlikeler yaratılmıştır. Uluslarara-
sı ilişkilerde dengeyi Türkiye aleyhine
bozacak, dıştan gelecek tehditlen tah-
rik edecek ve içte de direnme hakkını
oluşturacak olanaklar hazırlanmışür.
Bu çıkışı bir fetva sayacak şeriatçıla-
nn, 31 Mart Volkancılannın cihada kal-
kışmalannda dökülecek kanlann hesa-
bı nasıl verilecektir?
Hukuku unutarak filozofiden siyase-
te özenen Yargıtay Başkanı hata işle-
miştir. "Beyni üşüşen binlercesoruyta do-
lu ve yüreği karmaşık duygularla yük-
lü" olduğunu konuşmasının başında be-
lirten Sayın Başkan'm bir süre dinlen-
meye ihtiyacı vardır.
17 Ağustos'ta birjeolojik deprem ge-
çiren ülkemiz yirmi gün sonra atılan bir
bomba ile de sosyal bir depremin içine
düşürülmüştür.
ARADA BİR
CELİL ALTINÂ:«7/M/- Okullan Eğitim
Danışmanı
Eğitim Depremi
Ülkemizin bir süredir içinde bulunduğu deprem
felaketi, içimizde onulmaz yaralar açtı. Genç-yaş-
lı binlerce insanımızcanını yitirdi. On binlercesi de
hafif yaralı, ağır yaralı. sakatlıklar, ağnlar içinde.
Ulusça dayanılmaz acısını yaşadığımız bu sar-
sıntı, yer depremi değil, eğitim depremidir.
Ülkemizin yüzde 98'inin deprem alanı içinde ol-
duğu yanm yüzyıldır bilinıyor. Erzincan, Adapaza-
n, Varto, Dinar, Adana depremleri vb. hâlâ gözü-
müzün önünde. Peki, bütün bu gerçekler karşı-
sında bu ülkenin geçmişinden, geleceğinden so-
rumlular ne yapıyor? Başa gelebilecek her türlü
doğal felaket bilinmesine karşın hangi önlemler alı-
nıyor?
Bu aymazlık bilgisizlikten değil, ilkokuldan üni-
versiteye dek çocuklarımıza, gençlerimize öğret-
tiklerimiz, ileri saydığımız pek çok ülkenin önün-
dedir. Üniversitelerde yapılan bilimsel çalışmala-
nn niteliği, değeri, bizden başka herkesçe bilini-
yor. öyleyse nedir bizdeki eksiklık? Bu ulusun yıl-
lardır çektiği, doğal felaketler, toplumsal denge-
sizlikler, tutarsızlıklar, yan yollar, bir türlü azalmı-
yor? Bilgisizlikten değil bunlar, eğitimsizlikten. Ül-
kemiz sürekli bir eğitim depremi içindedir. 1945-
46'lardan beri ilköğretim, ortaöğretim kurumları-
mız sürekli bir deprem geçirıyor. Bunun farkında
değiliz demiyorum, tam tersine farkındayız; ama
yaşamın temelini atan bu okullarımızda verilen
bilgiler, düşünme aracı değil, bellek yüküdür. Bu-
nu anlamak istemiyor, bilgileri iş için; doğal, top-
lumsal olayların anlaşılması için, çözüm üretmek
için öğretmiyoruz. Yaşam biryanda, okullardaöğ-
retilenler biryanda. Öğretim kurumlarımızın herbi-
rinde öğrenılen bilgiler depremde çöken sekiz on
katlı yapılar gibi dayanıksız.
Oysa daha ilkokulun birinci sınıfından başlaya-
rak ilköğretimde, ortaöğretımde her dersin her
konusunu düşünmek için öğretseydik; yaşamla il-
gisini kurarak, doğal, toplumsal sorunları çözmek
için verebilseydik; çocuklarımız, gençlerimiz, da-
ha okul sıralannda bizlere öğrettıklerimizin anla-
mını, nedenini sorarlardı. Ama sormuyorlar, bu gi-
dişle sormayacaklar da. Eğer sorabilseydiledr,
yeraltını, yerüstü kadar bildiğimiz ülkemizde bu acı-
lı günleri bu denli ağır yaşamazdık. Her kademe-
deki yönetim; hukuk düzeni, haksızlık, yoksulluk,
eşitsizlik, vb. yurt sorunlan bugün olduğu gibi ol-
maz, bu dünya ile öbür dünya birbirine karıştırıl-
mazdı.
Özellikle lise sınıflarında okutulan dersler, iyiyi
kötüden, doğruyu yanlıştan, haklıyı haksızdan,
guzeli çirkinden ayırmak gibi, insan beyninin işi olan
düşünmeyi öğretmek için konulmuştur. Sözün kı-
sası sağliklı bir lise kültürü verebilseydik gençle-
rimize, yükseköğretimde uzmanlık bilgileriylegö-
rev ve meslek ahlakı bağdaşır. ülkenin geleceği-
ni karartmaz, biz eğitimciler de bu denli sorumlu
durumlara düşmezdik.
Kıyılarm Betonu!
Ahmet ARPAD
V
apurla Eminönü'nden Üsküdar'a ge-
çerken camiler. minareler, kubbeler di-
zisi ne güzeldir. Bakışlannızı Dolmabah-
çe, Yıldız, Levent yamaçlannda gez-
dirdiğinizde ise sıra sıra gökdelenler ile irkilirsi-
niz. Istanbul'dan Mersin'e bir beton yığını Türki-
ye'nin kıyılan... Saldın sonsuz. Çoğu beldenin
doğru dürüst imar planı yok. Büyük kentlerin ge-
cekondu düzeni oralarda da geçerli... Yerel yöne-
timlere sınırsız imar yetkisi vermekle ülke çapın-
da sağlıksız yapılaşmaya kapı baca açan Ozal'dır
Içme suyu havzalanndan ormanlık alanlara. asır-
lık zeytinliklerden narenciye bahçelerine, koyla-
ra betonlaşma "rahınetn'''nin döneminde başla-
tılmıştır ve açıkgözlerin yerini kısa sürede kıyir
mafyalan almıştır. Türkiye'nin kıyı beldelerinde
herkes rantpeşinde. Ulaşım, yetersiz altyapı ve çev-
re kirlenmesi çoğu alıcının pek umursadığı so-
runlar değil. Koylarda, kumsallarda viHalara gü-
cü yetmeyen kervan geçmez çorak topraklara otur-
tulmuş konutlan "yazhk" diye, kimi kez gidip
görmeden satın alıyor. Bitişik nizama alışmış.
günlük yasamı hır gürle geçen büyük kent insanı
birkaç metre arayla dizilmiş bu beton yığınlann-
da tatil yapıpdinlendiğini sanmakta. Gökovakör-
fezinin güney kıyısı Datça yanmadasında yıllar-
boyu "huzur" vardı. Marmans'ten gelip Knidos'ta
biten. keskin virajlı yolunun "çıkmazsokak'' olu-
şu Datça'yı uzun süre rantçılardan kurtarmıştı.
Ancak doymakbilmeyenlerEge ile Akdenız'inbir-
leştiğı bu yanmadaya da göz koydu. Doğa hari-
kası el değmemiş kumsallarla koylarda birilerinin
admaarsatoplayardartüredi.Verimlibostanlar.mey-
ve bahçeleri hızla betonlaşmaya başladı. Bazı böl-
geler alelacele StT kapsamma alındı. Şimdi kimi
verimsiz toprak dogal, altında hiçbir kalıntı olma-
dığı bilinen arazi arkeolojik SİT alanı! Limanına
dizi dizi zengin yatlann bağlandığı Datça çirkin
yapılaşmanın "enbaşanh'" örnekleri ile dolu. Alt-
yapısı yetersiz, yollan bakımsız. Yörenin güzelim
kıyılannı son yıllarda birbiri ardına sitelere peş-
keş çekerken, tarihi yapılan restore etmek isteyen-
leri ellerinden geldiğince engellediler. Yüreklen-
direceklerine. Neyse ki. Eski Datça ile Reşadi-
ye'nin bademler ve dut ağaçlan altında. duvarla-
nnırengârenkon bir ay çiçeklerinin sardığı taş Rum
evlerini yine de kurtarabilen bilinçli ve inatçı ki-
mi insan çıktı. Ege ve Akdeniz beldelerinde sayı-
lan çok azalmış 90-100 yıllık bu tipik yapılar tüm
bürokrasi engeline karşın Datça'da korunmakta.
Türkiye'nin kıyılan, Troia'dan Antiochia'ya bin-
lere yılın kültür yerleşimlerinin oluştuğu toprak-
lar... Buralan talan edenler sadece rant peşindeki
gözü açıklar mı? En güzel sahil beldelerine ter-
mik, hidroelektrik ve nükleer santral konduran
devlet de onlardan asağı kalmıyor. Hem de çoğu
kez arkasında Çevre Bakanliğı, sırtı ÇET rapor-
lanna dayalı. Yozlaşmanın her türiinde olduğu gi-
bi, bunu da ancak bilinçli insanlar durdurur.-Kas*
radeniz'in Fırtına Deresı'nden Akdenız'ın Akku-
yu'suna yerel halkın bilinçlenme ve direnmesini
sağlamak tek çıkar yol, tek umut...
KV-29XSO
Videonuzu güle güle kullanın.
ANKARA 16. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1998 1399
Davacı TC Merkez Bankası tdare Merkezi vekili Av.
Murat Özyiğit tarafından davalı Ismet lsmet, Nigar
Aydoğan, Emine Aydoğan, Elmas Eren, Zeliha tsmet,
Nimet lsmet, Hakİcı Hızlan. Mehmet Ali Kayabaşı,
Eyüp Bircan, Hikmet Bırcan ve Mustafa Demırtaş
aleyhine mahkememize açılan Kayseri ili, Melikgazi
ilçesi, Gezı Mahallesı, 473. 474. 471, 964, 970. 2330,
2331 parsel ve Kaysen ili. Melikgazi ilçesi. Kayabaşı
Mah. 1506 parsel ile Ankara ılı Çankaya ilçesi 3. böl-
ge Koza Sokak 8131 ada, 13 parsel. Ankara Çankaya
3. Bölge Sağlık Sokak 1055 ada, 19 parselde kayıtlı
gayrimenkul ile ilgili olarak ortaklığın giderilmesi da-
vasının yapılan duruşması sırasında verilen ara karar
uyannca;
Davetıye ile adına teblıgat yapılamayan davalılar;
Hakkı Hızlan, Mehmet Alı Kayabaşı, Eyüp Bircan,
Hikmet Bircan ve Mustafa Demirtaş"a ilanen tebligat
yapılmasına karar venlmiştir.
Yukanda adı geçen davahların duruşmanın bırakıl-
dığı 21.12.1999 günü saat 9.30'da duruşmada hazır bu-
lundurulması, bulundurulmadıklan takdirde veya ken-
dilerini yasal bir vekıl ile temsil ettirmedikleri takdir-
de davaya gıyaplannda devam edileceği gibi yine gı-
yaplannda karar verıleceğı hususu ilanen tebligat yeri-
ne kaım olmak üzere teblig olunur. 08.09.1999
Basın: 43304
SLV-P66EE
Sony televizyon alan herkese Sony video hediye.
15 Ekim'e kadar 63 ekran ve üstü Sony televızyonlar, hem Sony video hediyeli, hem de taksitle.
nlıiuip~) r n n n
LOe (216) 345 7154 b k Kul (232) 463 1878 Karpyıka Seckay (232) 369 8007
b k l f r i * Abaa (222) 220 2020 btantatf Akmertıaz Akmel (212) 282 1532 KtdMy
izter (346) 222 3427
_ B ı r o l > e ( ) 2 8 . E n J Q 9 > ( 2 ) ^ » ş ( ) klef(3^
(312) 425 3543 Kül,aktut Ev-Aç (312) 425 4204 Uut Seysan (312) 311 0735 Aydn Ozfcaya (256) 212 3906 UtMmwk tetdnna Özbayınciriar (266) 718 3883 •••!•! Gûrttan 1378) 227 9999 »«lll—l Bağlaf «38/ 215
0239MNcfcBaş (228) 2125701 ««»«Butey (224)2222689Oıni Eıdgron* Mamet(364) 2125733 E * ı » llrent 1284)212 2330I*l|^l»Atıau«ali Aydm (222) 231 2146n«llwıH|l Enn (342) 2203409 Me^mel
Kflrt»y (342) 233 2126 Şems (342)2302494 Utmıblâ Avpt» Koç f212) 695 3438 BûyOllçBton»c» Beyazsara, (212) 881 1777 Bâkütty Vıtrn (212)542 1515B^kttf Aydoğar (212) 2606618 BfcrEMelt212)287 1717
ı~—«TTniıııınrn. çı — ı *nmrmHımiın ıı ;-i")*nn"irın«ıtnıı«nı««ııT (-ı-)'nnr~nnıinı»-ıı ı ıi r"imTrrı—i^rnriı»ıiBi^ı«i»nntmIIT nr-i-ı^n^*r"iriirti/"ıır-n, "
ı
i r i T r " r i firtr-p'"'-
(216) 348 96191 2 na! KanM»y Avn»a (212) 2930702 Yazıaoğlu (212) 245 0277 Kozyrtgi Be>tıan (216) 302 2237 H f «Ml Acareoy (212) 246 6902 Pandk Saz (216) 354 6078 Şlfl Ak (212) 246 4327 Ûmranly* Emek
(216) 335 4313 Z»»1M»nu Hoşv«(212)5820673. Ozçelk(212)5826062 bH*MnrafcÛfnt (232)421 4569Bomovl Bce) (232)388 5760 Borel üd. (232) 339 9571 Çanlay» Ehp (232) 441 4535K«|l»«tl SaB (232)
3826908 »•!* Oene Pazartema (2S2) 321 8510O*»Dene DTM (262) 642 3767 KayMri EM (352) 22" 1545 Kon>» Yuvatajr (332) 350 1700*•>!•«• \JUUbmgg Çaaşrtaf (288) 4176026M*«l|« Nida (422) 321
7515 MnİHlOotrar (236ı 231 1048 Sonn Süef (236)613 1365 Mu«fa Bodnm Kıraylaı (252) 316 8255 U f A Uzcan (276) 215 1827 «ht GCneş (484) 223 3422 TtUltmj £ ~
(282)6529016 Van Kaytıan Türtmenoglu (432) 216 7 5 4 0 l a p M t K m d » * E n j j i Yağmıoğkj (372) 316 1729
2 yiC garanlı ıçm Sony Eıxaaa garant kattını aktıayı ı«jimayırı Bu kampanya 15 Ekım 1999 tanhme kadar geçertı* ve SOr. mıktartanyte a/lrtdır Promosyon 63 etffan ve aaa
televızyonlar ve SLV-P66EE rrooel vıdeoiar ıçın geçefWır Saiayı ve Tcaret Bakari^.-ıca 2605 1994 tanh ve 21940 sa/ılı Resrrn Gazete'de *an edlen lebtığe uygundur
E l i r a S İ a P a z a r t a m a A.Ş. Akûz IŞ Merkezı, KISIMI Cad No:16 Altumzade-lstantiuı Tel (0216) 474 0526 ptx Müçten Bitgı MarKezı (0216) 474 0532
PENCERE
Basında Damping!..
Televizyonlarda avaz avaz çığırtkanlık:
- 50 bin liraya gazete, 40 sayfa..
- 30 bin liraya gazete, 30 sayfa..
- 50 bin değil, 40 bin değil, 30 bin değil, 25 bin
liraya gazete..
Ne oluyoruz?..
Yalnız kâğıdı yaklaşık 90 bin lira olan gazete 50
bin liraya nasıl satılır?..
Niçin satılır?..
• - - •
Herkes biliyor...
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel biliyor..
Başbakan Bülent Ecevrt biliyor.
Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli biliyor.
Bütün bakanlar biliyoriar.
Milletvekilleri biliyoriar..
Parti liderieri biliyoriar...
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay yar-
gıçları biliyoriar..
Genelkurmay biliyor.
Kâğıdının maliyeti 80 bin İirayı aşkın gazetenin
50 bin liraya neden sattığını biliyoriar.
Bilmeyen yok!..
• t
Bir malı zaranna satmak 'damping' diye dam-
galanır. Serbest rekabete ayktndır damping, hak-
sız rekabettir; amacı nedir?..
Rakibini batırmak!..
Serbest piyasanın kurallanna ters düşen bu
yöntem, adına liberalizm denen ekonomik düze-
nin kurallanna ters düştüğü için yasaklanmıştır.
Ancak yalnız kâğıdı 90 bin lira tutan gazetenin
50 bin liraya satmasının ardında 'klasik damping'
olgusunu aşan bir amaç var.
Nedir o amaç?..
•
Herkes biliyor.
Cumhurbaşkanı'ndan Başbakan'a, parti lider-
lerinden milletvekillerine kadar herkes amacın ne
olduğunu bal gibi biliyor: Damping yapan medya
patronunun amacı, devleti söğüşlemektir.
Hedefi, hükümetten devletin ihalelerini kopara-
bilmektir; gazeteleri vetelevizyonlan bu amaç için
kullandığı birer etkili silahtır.
Medyada egemenliğini güçlendirmek, rakiple-
rini silmek uğruna gazetesini zaranna satıyor.
Gazeteciliğin köküne kibrit suyu ekiyor.
Gazetecilik öldü ölecek...
•
Cumhuriyet dampingden şu güne dek etkilen-
medi, elinizdekj gazete ortalama 50 bin satıyor;
kimi gün satışı 60-70 binin üstüne çıkıyor; yapılan
bir dizi araştırmaya göre, bir Cumhuriyet'\ 5-6 ki-
şi okuyor; bu yolla gazetemiz 250-300 bin kişiye
ulaşıyor.
Cumhuriyet, ülkenin en pahalı gazetesiL
250 bin lira..
Öteki gazetelerin fiyatlan 25 binden başltyor,
150 bine dek tırmanıyor
Cumhuriyet'\n okurtan bilinçli, güvenilirvesağ-
lam bir temel oluşturuyorlar.
Tek dayanağımız okurlanmız.
*• Ancak medya böyle giderse, Türkiye'de ga*£-
teciliğin ruhuna fatiha okunacak... J.'J.'
Haa.. bir de devletin 'Rekabet Kurulu' var..
One yapıyor?..
NUSAYBİN İCRA DAİRESİ'NDEN
GAYRİMENKULÜN AÇ1K ARTTIRMA
İLANI
DosyaNo: 1999^42 Esas
Satılmasma karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıy-
meti, adedi. evsafi: Nusaybin ilçesi Yıldınm Mah. 125
ada, 4 no'lu parselde bulunan 367 m2 gaynmenkul sa-
tılacaktır. Satılacak gayrimenkulün 247 rn2'si ûzerinde
yapı mevcut olup, 120 m2'si avlu olarak kullanılmakta-
dır. Avlu girişinın sag, sol ve karşı tarafında bulunan ve
her biri 2 oda. 1 salondan müteşekkil üç adet ev mev-
cuttur. Evlerin duvarlan taşla örülmüş, tavanı ahşap di-
rek ve topraktan müteşekkildir. Bu yapılann ve avlu-
nun zemini şap kaplama olup, duvarlar kıreç badana ile
boyalıdır.
Satışa çıkanlan gayrimenkulün fıyatı:
25.005.272.975 TL.'dir.
Saüş şaıüan: 1- Satış, 05.11.1999 günü saat
11.00'den 11.30'a kadar Adlıye bınasının önünde açık
arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin
edilen kıymetin yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar
varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geç-
mek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çık-
mazsa, en çok arttıranın taahhüdü bakı kalmak şartıyla
15.11. 1999 günü aynı yer ve saatte ikinci arttırmaya
çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edile-
memışse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı
kalmak üzere arttırma ılanında gösterilen müddet so-
nunda en çok arttırana ıhale edilecektir. Şu kadar ki art-
tınna bedelinin malın tahmin edilen kıymetınin yüzde
40'ını bulması ve satış ısteyenin alacağma rüçhanı olan
alacaklann toplammdan fazla olması ve bundan başka
paraya çevirme ve paylaştırma masraflannı geçmesi la-
zımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi
düşecektir.
2- Arttırmaya ıştirak edeceklerin, tahmin edilen kıy-
metin yüzde 20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar
kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri
lazımdır. Saüş, peşin para iledir, alıcı istedığinde 20 gü-
nü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi,
ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittır. Birik-
miş vergiler satış bedelinden ödenir.
3- lpotek sahibı alacaklılarla dığer ilgılilerin (*) bu
gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve
masrafa dair olan iddialannı dayanağı belgelen ile on
beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi
takdirde haklan tapu sıcıli ile sabıt olmadıkça paylaş-
madan hariç bırakılacaklardır.
4- Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırma-
mak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar
ve kefılleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli ara-
sındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt
faizınden müteselsilen mesul olacaklardır. thale farkı
ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın da-
iremızce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle temi-
nat bedelinden alınacaktır.
5- Şartname, ilan tanhinden itibaren herkesin göre-
bilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdir-
de ısteyen alıcıya bir örnegı gönderilebilır.
6- Satışa ıştirak edenlerin şartnameyı görmüş ve
münderecatını kabul etmış sayılacaklan, başkaca bilgi
almak isteyenlerin 1999/42 Esas sayılı dosya numara-
sıyla müdürlüğümüze başvurmalan Uan olunur.
06.09.1999
(*) llgililer tabirine irtıfak hakkı sahipleri de dahil-
dir. Basın: 43346
İ Semerooğlu (282) 260 0203 Çortu IşgOder
Türk gençliği klasiklerini tanımak ve okumak istiyor.
TÜRK DİL KURUMU