17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 EYLUL1999 CUMA HABERLER Kızılhaç benzeri kuruluşlann yardımlan el değiştirerek nasıl Islamcı, milliyetçi kurulnşlann malı oluyor? BaşkaLaruuıı üzerinden propagandaŞUKRANSONER Deprem felaketinın belki de tek kaza- nımı, ınsanı insan yapan yardımlaşma duygusunu geliştirmesi. Düşünce. ırk, din, örgütlenme, ülke ayınmı olmaksızın acılı insanlann acılannı paylaşma, onlar için birşeyler yapma duygusunda buluşturma- sı. Yardımlarda en duyarlı nokta yardımı yapan insanlann yardımlanmn yerine, amacına ulaştığı güvenlennin sarsılma- ması. Bır şeyler yapmak için çırpman, e- mek veren örgütlenmelerin siyasal, ya da toplumsal kımlikleri ile yaptıklanylaken- dilerini işin ıçinde gönnek de en doğal haklan. Ama ya başkalanmn yaptıklan yardım- lara el koyarak, bir anlamda dolandıncı- lık, hırsızlık yapılarak kendi siyasal. örgüt- sel propagandalannı yapanlara ne deme- li? Olayın boyutlarının ciddi olduğunu deprem bölgesindeki dağıtımlarda, yardı- mı yapan kuruluşun kımliği ile dagıtılan ürünün kaynağma bakarak birölçüde göz- lemleyebilmiş, konuya daha önceki deprem yazılanmda de- ğinmıştim. Bu işte canı yanan- lardan arayanlar oldu. Öyle çarpıcı şeyler anlattılar ki, iş sistemli dolandıncılığa. suça giriyor. Aslında soruşturma açılmasını da gerekli kılıyor. En iyisi biz yorum yapmadan. canı yananlann yaşayarak an- lattıklanndan aktarmalaryapa- rak yetkilileri uyarmakla yeti- nelim.. Yeşflköy'de yardıma el koyma Yer Yeşilköy Hava Lımanı. Dış ülkeden gelen bir yardım- da, yardımı yapan kuruluşun gözlemcisi ile birlikte, yardımı depremzedelere ulaştırmada aracı kamu kuruluşunun gö- revlisi yardım malzemesini teslim almak üzere alana geli- yorlar. Ellerinde yardım mal- zemesinin hangi uçakla gele- ceğine ilışkin faks notu da var. Görevlikişiler uçağınbir saat rötar yapacağını kapıda boşu- na beklememeleri konusunda uyanda bulunuyorlar. Ancak yardım malzemelenni teslim almaya gelen kuruluşun tem- silcisi daha önce bu işten canı çok yanmış bin. deneyimli. Birçok kez benzer faks not- lan ile gelen yardım malzeme- lerinde, bu türden olaylarla karşılaşmış, birkaç saat sonra geleceği bilidirilen uçağın ge- lip yükünii boşalttığını, kam- yonlarla taşındığını öğrenmiş, bir türlü nereye, nasıl götürül- dûğünü bulamamış, dağıtı- mındasorumluolduğu yardım malzemesini bulamamıştı. Meydanda bir oyunun döndü- ğünü fark etmişti. Bu kez ge- len yaraım gıda da değil. çok daha pahalı çadıriardı. Kaçır- mamaya kararlı idi. Sıkı bir izlemenin ardmdan rötar yapacak denen uçağın alana indiğini ve hemen kapı- sına yanaştınlan iki büyük TIR'a yükünün boşaltılmakta olduğunu fark eder. Uçağın başına gidip kendisinin so- rumluluğunda olan çadırlan. kime ait olduğunu bilmediğı, ancak üzerinde "Gazioğlu" yazısını okuyabildiği TIR'lara yüklenmesini önlemeye karar- hdır. Uçak Alfa Havayollarfna aittir. Bilindıği üzere Türk Ha- va Yollan'nın kapasitesinin yetmediği ve çok sayıda yardı- mın, Kombassan bağlantılı bu havayollannın gönüllü olması ile onlar tarafından taşındığı açıklanmıştır. Kamuoyu bu büyük dayanışmayı. yardım- laşmayı sempati ile karşılaş- mıştır. Asker ve polis mfldahele etti Zaten kapıdakı görevli de Kombassan sorumlusu oldu- ğunu ve yardımlann hızla yer- ine ulaşması için. uçaklardaki yükün hemen gelen TIR'lara boşaltılması emnni aldığını söylemekte. kendi sorumlu- lugundakı yardım malzeme- sini teslim almaya çalışan kamu görevlisinin içeri gir- mesine izin vermemektedir. Bize olayı aktaran görevli arkadaş çaresiz alanda yet- kili, sorumlu kim varsa onla- ra başvunır. Kelimemn tam anlamı ile bağıra çağıra der- dini anlatmaya çalışır. Elin- de belgeler de olduğu için sonunda alanın güvenliğın- den sorumlu askerler ve po- lisler duruma müdahale ederler. Uçaktan direkt TIR'lara yük boşaltma işle- mi bir an için durdurulur ve adı geçen kamu görevli si, kendisine gelen yardım mal- zemesini de yüklenmiş TIR'ın içinden tek tek bul- maya çalışır. Sonundada bu- lur. Çadırlannı alır. Ancak kamyonun en dibinde kalan 20 çadınnı indirtmeyi başa- ramaz. Sadece onlann değe- ri 10 milyar kadarcıktır. TIR'lann içi ağırlıklı çadır. bjektifler, toplumun, medyanın ilgisi deprem bölgesine çevrilmişken, yardımlann geçiş ' yollannda, siyasi parsa toplama, propaganda adına dönen çirkin oyunlar, dolandıncılıklar atlandı. Milyarlarla, tonlarla ağırlıkla ölçülen yardımlara el konularak, yardımı yapan kuruluşlann kimlikleri yok edildi, depremzedelere, îslamcı, milliyetçi kimlikle, kendi yardımlanymış gibi dağıtıldı. O Kızılhaç işaretli yüklerle doludur. Deprem bölgesınde hangi örgûtün, ör- gütlerin kimliği ile çadırkentlerde, ya da bahçelerde depremzedelerin yararlanma- sına sunulmuştur dersinız? Bir başka gün, başka görevli aynı yön- temle kaybolmuş yardım malzemelerinin peşınde. Alandaki güvenlik görevlileri de arük olup bitenlerden rahatsızlar. O sıra- da üzerinde "Dünya Yardım Teşkilaü" yazılı 125 adet çadın, MHP örgütünden olduğunu açıklayan bir kamyonun görev- lisi yüklemekte. Elinde de söz konusu yar- dımın kendileri kanalı ile ulaştinlacağına ilişkin herhangi bir belge yok. Alan güven- lik görevlisı, kendi çadırlannı kaybetmiş kamu görevlisıne öneride bulunuyor, "Si- zi tanıyoruz. Politik hesap yapmadan bu yardımı gereken yerlere ulaşünrsı- nız. Kaybolan çadırlannız yerine bun- lan siz alın." diyor. Eşyalar MHP adına alındı Görevli düşünüyor. Kurulan çadırkent- te çadır açığı çok fazla. Kendi çadırlanna el konulmuş. Hiç değilse yansı kadar bir çadır sağlanmış olacak. Ancak kamyonun başında duran MHP görevlisinin yüzüne bakıyor ve korkuyor. Alandan çıktıklann- da yollannınkesileceği kaygısına kapılyor. Alan görevlisi de kamyondaki yükün MHP ile ilişkisi olmadığinı. şoforün bel- ge gösterememesinden saptadığı halde, iktidar ortağı partinin üstüne daha fazla gitmeyi göze alamıyor. Ortalıkta sahibi görünmeyen çadırlar ve yüklenmiş eşya- nın MHP adına götürülmesine ses çıkara- mıyor. Yer yine Yeşilköy, yine elinde belgele- ri ile 243 çadınnı teslim almaya gelen bir kurum görevlisi. Yine çadırlannı alamı- yor. Bu kez alandaki uygulama değişmiş. Başka kuruluşlar adına gelen yardımlara da bu kez resmi kurumlar adına el konu- luyor. Yardımlar Kızılay görevlilenne tes- lim edılıyor. Onlar da lstanbul'daki depo- lanna taşıyorlar. Yeterlı taşıma araçlan ol- madığı için yavaş, yavaş, parça parça. Ne kadan, ne zaman depremzedelere ulaşa- cak?Ne kadan depolardakalacak? Güven vermiyor. Kızılay deprem sınavında sınıf- ta kaldıktan sonra, şimdi ciddi bir topar- lanmaya girmiş olsa, güven verse dahi, yardım yapan, dayanışmaya katılan herke- sin kendi istediği örgütlenme aracıhğı ile kendi istediği yere ulaşmak hakkı değil mi? Oysa yukanda ömeklerini verdiğimiz yardımlara el konulması, gönüllü sefer- berliği yaralıyor. Zaten toplumsal yapı- mızda hep aşın tepkiler var. Birkaç gün yöre yardıma boğuldu. Her şey ziyan ol- du. Üçüncü haftada yardımlar çok büyük çapta hız kestı. Tam tersi ilk günlerin gı- da ve giyim yardımı çok da önemli değil- di. Şimdi çocuklann eğitimi, kışı geçire- cek yerleşim sorunu başta, yardımlaşma- nın bedelinin çok daha pahalı olması ge- rek. Ama toplumsal eğılim, ilk günlerin deprem şoku ile doğmuş ilginin soğuma- sı, depremzedelerin unutulması yolunda. Deprem merkezlerinden, çadırkentlerden "yardım" diye S.O.S uyanlan geliyor. ANAP'lı Kırkpmar Bekdiyesi'nin alanında CHP'li Kadıköy BelediyesiÇadırkenti'nin sakink'ri hallerinden eok nıeııınun. Yemyesil alanda. deprem enkaa görmüyorlar. tld betediyenin dayamşmasıyla yapdan hizmetlerden hoşnutlar. Darısı di- ğerçadırkentlerin başına__ (FOTOGRAFLAR: Kadıköy Belediyesi Aile Dayanışma Vakfı gönüllüsü EMtNE PEKJŞIK) Çadırkeııt, çadırları dikmekle kurubnuyor Bir çadırkentin nasıl yaşanabilir kılına- cağını görebilmek üzere, Kadıköy Belediye- si'nin birgünlük tur çalışmasma katılmak is- tedim. Kadıköy varoşlanndaki Türkiye'de bir örneği pek olmıyan başanlı çalışmalan- nı bildığim Belediye'ye bağlı Aile Dayanış- ma Vakfı gönüllülerinin. şimdi Belediye Başkan Yardımcısı Incı Beşpınar'ın, Bele- diye Başkanı Selami Öztürk'ün uzun yıllar Adapazan'nda yaşamış, Gölcük, lzmit'te yakınlannı kaybetmiş biri olarak konuya çok duyarlı olduklannı biliyordum. Yola çıkmadan belediye binasında topla- nacaktık. Koca binanın bir bölümünün bir malzeme deposu karmaşasında olduğunu gördüm. Onlar bu en ıyi halleri olduğunu, Kadıköylülenn depremzedelere yardım için sözün tam karşıhğı ile seferber olduklannı anlattılar. Yardımlan hemen gruplandınp bölgelere, depremzedelere ulaşürdıklan için şimdi bir boşalma olmuş. Kilo ile ölçülmez ama boyutu hakkında bir fikir verebilmek üzere, 60 bin ton cıvannda bir yardımın ge- lip depremzedelere ulaştığını belirtiyorlar. Yardımlar sevindlriyor Bizim yola çıkışımız öncesi yapılan ha- zırlıkta. lzmife bırakılacaklar ayn, Adapa- zan ayn, Kadıköy Belediyesi'nın kendi kur- duğu çadırkentin gereksinmeleri ayn yer- leştirilmişti. Yerine ulaştınlmış bir buzdola- bı ile çamaşır makinesi, Kırkpmar'daki ça- dırkentin çok işine yarar gerekçesi ile se- v inçle karşılamyor. "Hemen onlar da yfik- lensin" diye kararabağlanıyor. "Eksik kal- mış özel sipariş var mı?" uyansı ile elde- ki lısteler taranıyordu. Plastik tabak çatalın hızla tükenmesine karşın su ve deterjanın bol olduğu gözetile- rek, bir kullanmada atılmamalan, yıkanma- lan karan veriliyordu. Saç biti ilacı istenme- sıne tnci'den tepki geliyordu: "Mis gibi banyolan var. Neden bittensinler ki?" Bir de daha önce yeterli çamaşır dağıtıldığı hal- de, neden yine acil çamaşır istenmişti pek anlaşılamamıştı. Sonra çadırkente gittiğimizde daha fazla aynmına varacaktık. Özellikle kadınlar ban- yo koşullan çok elverişli ve sağlam bir bi- nada olduğu halde yıkanmaktan kaçınıyor- lardı. Bir çamaşır makinesi de varken çama- şır yıkamıyor, kirlilerini atıp çıkıyorlardı. Nedenleri sorgulanarak araştınldığında, caklar. Kadıköy Belediyesi'nın çadırkenti, yeri ve sağlanan hizmetleri nedeniyle dep- remzedeler arasında aranılır konumda. Önemli bir neden Sapanca'da depremden yıkılmamış Kırkptnar'ın içindeki çok güzel, sadece yeşil dağlan gören bir alanda olma- sı. Çimler üstünde, çiçekler arasında yıkm- tılardan uzakta depremzedeler, Adapazan, Gölcük, hatta tzmit'ten günübirlik işlerine gidip gelenler bile burada toplanmayı seç- mişler. çbulm ANNEStNİ BEKLE\ EN KÖPEK- Gölcük'te aradan bu kadar zaman gecmesine karşın, enkaz başından ay- nbnayan köpek ev sahibi annesini bekliyor. Evin sahip- leri baba ve çocuklar kurtanldığı halde köpeği enkazuı başından kirnse ayıramrvor. vardı. Çocukbüyük ayıramadan oluşan uzun bir kuyruğa yanıt vermek zorunda kaldılar. llaçlan çok boldu. Çadırda pek de hissedilmeyen bir artçı depremden sonra konuşamayan, kekeleyen çocuklar mı istersiniz? Tansiyonlan fırla- yan. kalp krizlerinin başladığından yakınan büyükler mi? Herkes, hele yemekhanede ya- kalananlar panik içinde dışardaydılar. Epey bir zaman geçtikten sonra. sakin- leşmiş, rahatlamış hallerinde çadu- önlerin- de sohbetler yapabildik. ' adırlann yaşanabilir kılınması, yağmur geçirmeyen, kısmen dondurmayacak eski dünya savaşlanndan kalmış dökülen Kızılay çadırlanndan daha iyilerini îulmakla da sınırh değil. Birkaç yüz kişinin kaldığı bir çadırkenti yaşanabilir kılmak için, sadece arkası kesilmeyecek başta gıda, giyim her tür yardımın devam etmesi değil, çok değişik mesleklerden onlarla gönüllü elemanm soluksuz, büyük özverilerle çalışması ve çok ciddi bir örgütlenme gerekiyor. deprem şoku, kendi işlerini yapmaya yön- lendirme eksikliği, belki de en önemli ne- den olarak da banyo ve çamaşır yıkama ye- rinin çadırkentyanında sağlam bir binada ol- masından kaynaklanabilecegi sonucuna va- nldı. Deprem şokundaki insanlar, soyunmuş banyo yaparken, çamaşır yıkarken yeni bir depreme yakalanmaktan korkuyorlardı. Ai- le danışmanlannın gün geçirilmeden, ikişer kişilik ekipler olarak depremzedelerle tek tek görüşme çalışmasını başlatmalan gerek- tiği karan verildi. Kadıköy Belediyesi'nin kurduğu çadır- kent şimdilik 400'e yakm depremzedeyi ba- nndınyor. Çünkü daha fazla çadırlan yok. Onlann da yurtdışından sağladıklan yağ- mura ve soğuğa daha dayanıklı yüzlerle ça- dınna el konuhnuş. Kaptınlmış çadırlann geri ahnması, ya da yenilerinin bulunabil- mesi uğraşı veriliyor. Çünkü hemen dola- Şimdı sıkı durun KırkpınarBelediye Baş- kanı ANAP'lı, Kadıköy Belediye Başkanı CHP'li. ANAP'hlar özellikle Mesut Yıl- maz'ın kansı daha kötü bir yerde çadırkent kurmak zorunda kalınca ANAP'lı Belediye Başkanf na çok kızar olmuşlar. CHP'li Be- lediye Başakanı da "Neden ANAP betediye- sine hizmet veriyorsun?" diye eleştiri yağ- muru altında. Çünkü çadırkent sakinleri ça- dır yokluğu nedeni ile 400'e varamanuşken, her öğün ortalama bin kişi yemek yiyor. Yö- renin depremzedelenne verilen hizmetten yerel belediye de prestij payı alıyor. Sözün kısası partizanlığa sırt dönebilen her iki be- lediye başkanı bu dayanışma ve işbirliğin- den çok hoşnutlar. Bizim çadırkente vardığımız dakikalarda bir artçı deprem daha gücünü duyurmuştu. Iyi bir raslantı o sırada çocuklara yönelik ça- lışmak üzere 2 doktor, bir eczacı gönüllü 'İnsanlar karmaşadan öldü' Bir başka çadırda boylan ile dikkatimi çe- ken gençler grubu güneşten yararlanarak ya- tak yorganlannı havalandınp, gece girmiş yağmura karşı, Belediye'den yeni gelmiş tahtadan yükseltici döşemelen şakalaşarak yerleştiriyorlardı. Konuşunca hepsinin spor akademisi öğrencileri olduğunu öğrendim. Yeni mezun bir genç, kendisi ile birlikte bu yıl mezun olan 8 arkadaşuu kaybettiğini an- latıyor. Başından beri kurtarma ekipleri içinde ol- muşlar. Arada canlı sesini duyduklan, son- ra kurtaramadıklan arkadaşlan da olmuş. Sporcu yapılan ile kendilerinden bile kur- tarma çalışmalannda doğru dürüst yararla- nılamadığını, gerçek bir karmaşa içinde çok fazla insanın kurtanlamadan öldüğünü dü- şünüyorlar. Gelecek onlar için de kocaman bir soru işareti. Zaten hangi çadınn önüne gelip, insanlar- la konuşmaya kalksanız, sizin daha fazla bir- şeyler bilebileceğinizi varsayarak, bir sürü soru yöneltiyorlar. Okullar ne olacak? Kışa nasıl girilecek? İş nasıl bulunacak? Nerede bannılacak? Bu yardımlar iyi güzel de da- ha kaç gün sürecek? Kesildiğinde nasıl ya- şanılacak?... BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Kaos Varsa Oluşum da Var... 20. yüzyilın özellikle son on yılında olup biten- ler, gelecek için pek kaygılandıncıdır. Amerikan gücünün ağır basmasının ve kelimeleri henüz ağ- zında dolaştınp anlaşılmaz sesler çıkaran bir kü- reselleşmenin ilk taşlannın yerteştirilmesinin öte- sinde, önümüzdeki dönem öyle görünüyor ki ala- bildiğine tehlikelerie dolu: Milliyetçi, cemaatçi, et- nik ya da dinsel rekabetlerin zaten bölüp parça- ladıkları dünyamızı büyük felaketler tehdit ediyor. Yerküre, kaosun pençesine düştü düşecek bir hal- de; onun hayaleti dolaşıyor. Ne var ki kaos varsa oluşum da var. En başta da sürgit kaos olmamış; o boştuktan, arka arkaya doğanlar olmuş, yeri-göğü sarsan büyük mücadeleler bahasına bir oluşum süreci evrene ve dünyaya kimliğini kazandırmış. Sona er- miş bir kavga da değil bu, sürüyor ve sürecek. Kaos varsa oluşum da var... • Tülây Tura Börtecene'nin son 27 Mayıs - 26 Haziran sergisinde sergiledıği resimleri -"Kaos ve Oluşum" adıyla- bir arada topladığı kataloğunu (Akbank Yayınlan) büyük bir dikkatle izlerken bun- lan düşündüm. Sayın Etörtecene'nin kırkıncı yıl sergisi bu. 1959'dan başlayarak, içerde ve dışarda, kişisel ya da karma yığınla sergide eserlerini sergilemiş. Soyut türde çalışan bir fırçası var. Ele aldığı konunun zaten soyut bir çalışma ile üstesinden gelebilirdi sanatçımız. Büyük bir renk ustası, derinliğine tasarlayan, gerilim yaratan, sorgulayan, bağımsız ve cesur bir bakış. Büyük ressam odur ki, kendi ufkunun zenginliğini tuvale geçirirken, izleyicisine de ala- bildiğine bağımsızlık kazandınr. Sayın Börtece- ne'nin yaptığı da o: Fırçasının açtığı dünyayı bü- yülenerek izliyoruz; ama bir yerden sonra kendi imgelememiz işin içine giriyor ve yorumdan yoru- ma gidiyoruz. Sanat noktalamaz, böyle açar, genişletir, yayar. Neyi anlatıyor Sayın Börtecene? Sergisine "Kaos ve Oluşum " diye bir ad verme- seydi de, biz bir "hercümerc"\n farkında olacak- tık ve etkisinde kalacaktık; ve hemen her resmi- ne iliştirdiği yuvarlaklara bakıp bir korkunç geri- lim ortamının nasıl bir oluşuma gebe olduğunu hissedecektik. Kaos varsa oluşum da var... Bu diyalektiği ustaca tuvale yansıtan bir büyük ressam olarak selamlıyorum kendisini ve soyut resmin ülkemizde nereden kalkıp nereye vardığı- nı görmek isteyenlere, onun yaptıklannı ömek ola- rak göstereceğim. • Yargıtay Başkanı Sayın Sami Selçuk'un, adlîyı- lı açış vesilesjyle bu hafta başında yaptığı uzun ko- nuşmasına bakarak, "kaos varsa oluşum da var" diyebilir misiniz? Türkiye'de laiklik Cumhuriyet'in çocuğudur ve demokrasi de onun ürünüdür. Ne var ki, laik Cum- huriyet'in düşmanlan, en başta da dinci gericilik, demokrasiden yararlanıp onun temellerine su üşürmenin çabasına girmiştir. Demokrat Parti, 6O'lı 70'li yıllar, son olarak da 12 Eylül, bu ihane- tin ortaklandır; kaosu onlar başlattı ve bugün de sürüyor bu yıkma gayreti. Şimdi siz bunu görmeyecek ya da kulak ardı edip Cumhuriyet'i laikliğiyle suçlayacak ve de- mokrasiyi de onun zıddı gibi sunup mezar kazıci- lara yollan açık tutacaksınız. Olmaz öyle şey! Cumhuriyet'in otoriteriiği, laiklik söz konusu ol- duğunda gelecek adınaydı; o miras tehlikeye düş- tüğünde demokrasisi de militan olmak zorunda- dır. Tarihimizin diyalektiğidir bu! Sayın Sami Selçuk'un konuşmasında katıldı- ğım yerier de oldu ki, özellikle birisi şu: "1982 Anayasası'yla yeni yüzyıla girilemez!". Ta baştan beri söylediğimiz gibi, bir anayasa değildir bu; de- yim yerindeyse, bir "kışla talimnamesi", bir 'po- lis tüzüğü "dür. Şu ya da bu değişiklikle de adam edilemez; çünkü bir "ucube", bir "hilkat garibe- s/'"dir. Böytece, yapılacak şey onu çöp tenekesi- ne atıp yerine şanına layık bir anayasa koymaktır. Üstelik, yeni bir anayasa için mücadelenin getire- ceği büyük şeyler vardır ülkemize. Bu Meclis bunun üstesinden gelebilir mi? Sanmıyorum. Ama şimdiden yapılacak olan, başta gönüllü kuruluşlann konuya sahip çıkmalandır. Elde, vak- tiyle yapılmış ışık tutucu çalışmalar da vardır: On- lardan biri, Ankara Siyasal Bilgiler ve Hukuk Fa- kültelerince hazırianan ve 1982'de yayımlanan Gerekçeli Anayasa Önerisi'dk; ötekisi de Profe- sör Bülent Tanör ve arkadaşlan bir grup saygın hukukçunun yaptığı ve Yeni Bir Anayasa için adıy- la -1992'de yayımlanan- çalışmadır. Alın bunları düşün yola! Kaos varsa oluşum da var... IRMIK /AYDEN ENGİN aengin(S domk.net tr. Yargıtay Başkanı'nın konuşmasını dinlerken keyiflendim, sevindim. Ama asıl sevinç ve umut, konuşmanın tam metnini masanın üstüne koyup, altını çize çize okumaya başlayınca geldi. Bir okuyuşta anlayamadığım, kavrayamadığım yerleri (hiç de az değildi) dönüp dönüp okudukça sevinç de, umut da arttı. Başkan Sami Selcuk kimilerini öfkelendirdi; şimşekleri üstüne çekti. Kimilerini, kendisine aşın övgüler düzmeye yöneltti. Siyasal Islam'ın pek çok kanadından (nedenini anlamakta zorlandığım) alkışlar topladı. Laiklerin ve Kemalistlerin pek çok kanadından (nedenini anlamakta zortandığım) yergilere hedef oldu. Ama yiğidin hakkını yiğide verelim: Yargıtay Başkanı bu Elbette Didikleyeceğiz ! Ama Neyi? ülkede bir anda "tartışmanın düzeyini yükseltti!" Tartışmanın ana ve ara başlıklannı zenginleştirdi, çoğalttı, boyutlandırdı. Teşekkür borçluyuz. Başkanın 55 sayfalık konuşma metni didik didik edilmeli. Buna değer. Ama asıl değerii olan, yol açtğı tartışma. Artık bu tartışmadan ne kaçınılabilir, ne de tartışma ertelenebilir. Olsa olsa tartışma, Dr. Sami Selçuk'un kişiliğine yöneltilerek saptırılabilir. İlk şaşkınlık günlerinde belki kimi hünerli kelime ve mantık oyunlarıyla dikkatler, Yargıtay Başkanı'nın yazı yazdığı dergilerin siyasal rengi, katıldığı toplantılann arka planındaki siyasal Islam elebaşıları, törene çağırdığı davetlilerin ideolojik mezhebi gibi alanlara çekilecek. Ama bu ömürsüz olacak. Didiklenecek olan Sami Selçuk değil. Yargıç Sami Selçuk, Yargıtay Başkanı cübbesini kuşanarak kürsüye çıktı ve bu ülkenin hukuk sistemine, siyasal düzenine, devletin örgütlenişine ve bu örgütlenmenin felsefi temellerine ilişkin 55 sayfalık bir konuşma yaptı. Ellibeş sayfanın ellibeşi de doluydu. Her sayfa didiklenmek zorunda. Ister pekiştirmek, ister çürütmek için, elli beş sayfanın üstüne oturduğu "düzey"in altına inmeden tartışmak zprundayız. Örneğin köklü bir hukuk kültürü gerektiren, "Anglo- Sakson hukuk sistemi ile kara Avrupası hukuk sistemlehnin, Cumhuriyetlerin demokrasiye evrilmesi sürecine etkileri"r\\ tartışan bölümü, "Vay, bu Yargıtay Başkanı olacak kafası kanşık adam, Atatürkçülûğe hakaret etti" diye yanıtlamaya kalkanlara haydi pabuç bırakmadık diyelim. Ama "Anglo-Sakson hukukundan mı yanasın, kara Avrupası hukukundan mı yana?" sığlığı da bir tehlike olarak önümüzde duruyor. Yakında "sen laik misin, laikçi misin" sorulanyla karşılaşmaktan korkuyorum. Ama yapay kamplaşmalar burgacında kıvranan Türkiye'de, başımıza bir de "Sami Selçuk'u destekleyenler ve Sami Selçuk'a karşı çıkanlar" kamplaşmasının eklenmesinden daha çok korkuyorum. Yargıtay Başkanı'na sadece sövüp sayacak ya da yalak bir sırıtma eşliğinde alkış tutacaklara günlük gazetelerin özet haberieri yeter de artar bile. Ama başkanın adli yıl açış konuşması üstüne görüş belirtecek, eleştirecek, çürütecek, pekiştireGek, katkı yapacak, yazıp çizecek, düşünecek her yurttaş, konuşmanın tam metnini önüne koymak ve dersini iyi çalışmakla yükümlü. (Meraklısı için not Tam metni www.yargitay. gov.tr Internet adresinden bulabilirsiniz). Belki o zaman politika, doğru bir kamplaşmayla sağlık kazanır. Zorunlu sorulara, bu güne dek ertelenmiş zorunlu yanrtlar gelir. Örneğin 1982'de süngü zoruyla oylanmış 12 Eylül Anayasası'nı savunanlann ve onun "hemen ve şimdi" iptalini, yerine sivil bir anayasanın geçeriik kazanmasını isteyenlerin aynştığı bir "kamplaşma" Türkiye'ye sağlık getirir. Siyasetteki kördövüşü, yerini gerçek siyasal çekişmelere, yanşlara terk etmek zorunda kalır. Böylece nice "//erfc/"njn demokratlığı sınanmış olur. Böylece demokratlık postuna bürünmüş nice "kul"un, aslında demokrasinin mi, yoksa çölün şeriatına kapı aralamanın mı peşinde koştuğu açığa çıkar. Eh, bu da Türkiye için iyi olur!.. Yargıç Sami Selçuk'un konuşmasını didiklemek çok keyifii olsa gerek. Benim bilgisayann bile ağzı şimdiden sulandı. Artık onu durduramam. Yanndan sonra...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear