Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 EYLUL 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Kapaktaki
Türkiye
Toronto'daki
arkadaşımız Engin
Aşkın'ın bildirdiğine
göre, dünya
basınından seçme
yazılar sunan ünlü
ABD dergisi "VVorid
Press" bu ay
Türkiye'yi kapak
yapmış. Kapağı
çevirince altındaki
şayfalardan Abdullah
Öcalan ve Merve
Kavakçı çıkıyor! Bir
de Yargıtay Birinci
Başkanı Sami
Selçuk'un adti yılın
açılışında yaptığı
konuşmadaki malum
konu, yani demokrasi!
Ancak demokrasi
konusunu Sami
Selçuk değil,
Türkiye'de
çalışan meşhur
"araştırmacı-
yazar" Andrevv Finkel
kaleme almış. Mister
Finkel da konuyu
irdelerken Sayin
Selçuk gibi,
demokrasiyi bir araç
olarak kullanan
şeriatçılardan hiç
sözetmiyor:
"Türkiye'deki dar
kapsamlı
demokrasinin kökü
laiklik yanlısı ve
monolitik Kemalist
yapıya dayanıyor...
Türkiye'deki sınırlı
demokrasi, jeopolitik
mazeretlerle,
muhalefeti ve
eleştiriyi sürekli
olarak kısıtlıyor..."
Elektronık posts someposta.cumhunyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Bankalann batık kredisi
20 milyar dolarmış...
"Bu enkazj da milletin cebini
kullanarak kaldıracaklardır!"
A
nkara'dan dostumuz Veli Yıldınm, konuya
hemen "hâkim" olmuş; "demokrasi çıta-
sTnın yükseltilmesi kadar "Tarzan'ın Çita-
sı"nın da unutulmaması gerektiğini vurgulu-
yor ve daha 1930'lara gelmeden 1920'lerin hemen
başında Vvilson Muhipleri ve payitahttaki Anglosak-
son misyonerleri tarafından teklif edildiği gibi, Anado-
lu'nun 20 yıl süreyle Amerika tarafından yönetilerek me-
deniyete kavuşturulmasına engel olunmasının baş so-
rumlusu olarak çok sevdiği Atatürk'ü gördüğünü üzü-
lerek teşhis ediyor. Sonra sazı eline alıyor:
"Türkiye'de isteyen istediği dinsel cemaati örgüt-
leyebilmeli, üniversitelerdeki mescit ve camiler Is-
lamic Center'lara dönüştürülmeli ve buralarda Ame-
rika'da yetişmiş Islamic profesörler ders vermelidir.
Ayrıca kültürel özgürlük tanınmalı; her etnik grup yer-
leşim kolonileri kurabilmeli, sayıları yeterse önce
yerel yönetimlere sonra da eyaletlere sahip olmalı-
dır. Bütün bu hür örgütlenmelerin yönetim kurulla-
Tarzan'ın Çitasınnda Amerika'daki yardım kuruluşlarından, vakıflar-
dan transfer edilmiş emekli CIA'cılar bulunmalıdır.
Transfer ücretleri pahalı gelirse Reverend yani Haz-
ret Sung Myung Moon'a başvurulmalı ve Kore-Ja-
pon-Amerikan karışımı barış profesörlerinden yar-
dım istenmelidir. Bu daha iyi olur. Çünkü, zaten Mo-
on örgütünün Türkiye'de yeterince VVorid and I,
PWPA, RYS, Sakai Nippo gibi kuruluşlarıyla bütün-
leşmiş ilahiyatçılan, ekonomi profesörleri, gazete-
cileri, politikacılan vardır.
Bu arada Moon'a bir Unification Church kated-
rali çok görülmemeli ve hatta Urfa'da Fethullah
Bey'in önerdiği University of Interreligious Dialog
ya da Moon Hazretleri'nin buyurduğu gibi God
University kurulmalıdır. Din hürriyeti masaları kuran
Clinton bu projeyi kuşkusuz destekleyecektir.
TDYADD'nin yani Tam Demokrat Yeni Anadolu
Dünya Devleti'nin örgütlenmesinde Oya Mughi-
suddin'in Maryland Islamic Center'ındaki dostla-
n, Teksas Imamı Yusuf Zia Kavakci'nin ekibi. Miss
Sister Merve'ın friend'leri, zenci baronlar Elijah Mu-
hammed ve Farakkah ile Alman baron Murad Hoff-
man'ın kadrosu ve YÖK'ün tarikat kontenjanlann-
dan yurtdışına gönderdiği üniversite öğrencileri çe-
kirdek kadroyu oluşturacak durumdadır.
Ama neylersiniz ki, Anglosaksonların hür dünya
ve yüksek çıtalı demokrasisi ancak kendi Nationai
Security Committee yani Milli Güvenlik Kurulu ka-
rarlarıyla sınırlıdır. Herkese gerektiği kadar çıta yük-
sekliği; beyazların, zencilerin, kızılderililerin boyla-
rına göre yükseklik vardır; kimisi altından geçer ki-
misi Tarzan'ın Çitası gibi üstünden atlar."
Konuya "hâkim" olanlar böyle diyor...
Demokrasi çitası mı yoksa Tarzan'ın Çitası mı!
SESSİZ SEDASI2 (!) NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Deprem bölgesinde bulaşıcı salgın başladı:
Karaborsa ve tefecilik!
Depremden sonra elektrik şebekesi
Ulusal elektrik şebekesinde deprem
sonrası son durumu Mustafa Yıldı-
rım. Cengiz Özakıncı ve Namık Doy-^
muş değerlendiriyor:
"Adapazan ve Ösmanca 380 kv in-1
diricimerkezlerindekionanmlarvebo-
zulan teçhizatın değiştirilmesi işleri
Türkiye Elektrik Kurumu'nun teknik
ekiplerince on günde tamamlanmış ve
merkezler enerjilendirilmiştir. Türk tek-
nik elemanlannca tasarlanan, üretilen,
kurulan iletim hatlarında depremin et-
kisiyle hiçbir hasar olmamıştır.
Görüldüğü kadarıyla medyada bu
işlerfe ilgili bir yayın da olmamıştır.
Gönüllü kuruluşlar ya da Amerikalılar
bu işleri yapsaydı, yayın da olurdu ga-
zetelerde teşekkür ilanları da!"
Kandilli, Marmara'mn merkezi olsun
Uzmanlar diyor ki: Bugüne dek ka-
pılarını Boğaziçi Üniversitesi dışında-
ki öğretim üyelerine kapalı tutan Kan-
dilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma
Merkezi yeniden yapılandırıl-
malıdır. Kandilli, Boğaziçi Üni-
versitesi'nden alınarak TÜBİ-
TAK'a bağlanmalı, Kandilli'de-
ki çalışmalar bundan böyle yalnızca
Marmara Bölgesi'ne yönelik olmalı ve
çalışmalara bölgedeki tüm üniversite-
ler katılmalıdır.
Türkiye'nin öteki bölgeleri için yeni
deprem araştırma merkezleri kurul-
malı ve ulusal deprem ağı Başbakan-
lığa bağlı bir üst örgütte toplanmalıdır.
Artık plana -
plancıya saygı!..
Prof. Dr. Sümer GÜREL
MSÜ-ŞBPB
Bu son deprem felaketi bize ne
öğretti, ne öğretecek? Felaketin ne-
denlen karmaşık, çok boyutlu: ade-
ta nereden tutacağını şaşınyor in-
san...
Teknik boyutta "Makro Plan-
lama"dan başlayan ve tekil bir ya-
pının "Teknik L ygulama Sorum-
İuluğu"na dek uzanan bir dizi et-
menden söz edilebilir. Etik (ahla-
ki) boyutta -son günlerde gazetemiz
Cumhuriyet'te Oktay Ekinci'nin
gözler önüne serdiği gibi- ekono-
mik yapının "ranf'a, yani arazi ve
arsa spekülasyonuna dayanan yö-
nü kuşkusuz en önemli etmenlerin
başında gelmektedir.
Siyasal boyutta ise -ki önceki iki
boyutla iç içedir ve sorumluluk bağ-
lamında en yüksektedir- karar ver-
me mekanizmasının bilime, uzman-
lığa. giderek vatandaşın yaşamına
önem vermeyen vurdumduymaz-
lığı bir kez daha ortaya çıkmakta-
dır.
Bu boyutlar çoğaltılabilir (yurt-
taşlanmızın bılinçsizce konut edin-
me alışkanlıklanndan yapı sigorta-
sı gibi çok önemli bir konunun hâlâ
ülke gündemine girmemiş olması
vs. vs.), ama biz konuyu kırk yilı
aşkın emek ve birikimimizi pay-
laşmak duygusu îçinde "planla-
ma" açısından ele alacağız.
1950'lerde "plan degil pilav"
savsözü ile özetîenen siyasal tavır,
1960 devnmi sonrası "Planlı Kal-
kınma Dönemi" başlayınca değiş-
meye başlıyordu.
Birinci "Be$ Yıllık Kalkınma
Planı"nın kendisini izleyen -en az
iki- planlama dönemlerini de içe-
ren bir "perspektif plan" özelliği
taşıması, biz genç plancılara umut
ışığı olmuştu. 1960-70 döneminde
"Bölge Planlama" tartışmalan (si-
yasal erkin "bölgecilik fobisi"ne
karşın) gelişerek Doğu Marmara,
Zonguldak, turizm potansiyel sap-
tamalanna yönelik olarak Antalya
vb. denemelere girişildi. Bunlar, en
azından deneyim birikimi açısın-
dan ileriye dönük. çok önemli ça-
balardı. Ancak, sürekli gözlenen
hep şu olmuştur: Siyaset .adamla-
nmız genelde. karar verici konum-
da olmamn verdiği "erk"in sar-
hoşluğundan bir tûrlü ayık duruma
geçememişlerdir. Bunda, oy kay-
gısı ile verilenödünlerin -vatandaş
bireysel düzeyde çıkannı, devlete
olan güvensizlik sonucu hep önde
tuttuğundan ve oyunu siyasal pazar-
lık aracı olarak kullandığından- çok
olumsuz rolü olmuştur.
1970'lerin ortalannda Sayın Ece-
vit Başbakan iken DPT Müsteşar-
lığı'na atanan Sn. Bilsay Kuruç -
saygm bir bilim adamı ve ekonomi
uzmanı plancı olarak- bizlerin umut
ile bağlandığı bir isim idi. Ancak,
bir yıla yakın bir çalışma süresi so-
nunda -sonradan rahmetli Turan
Güneş ile partı sorunlanna ilişkin
anlaşmazlıldan oiduğunu duymuş-
tuk!- Sn. Bilsay Kuruç görevinden
alınmıştı. Bu satırlann yazan. ku-
şağının tepkisıne tercüman olarak
Cumhuriyet gazetesinde durumu
protesto eden bir yazı yayımlamış-
tır. Ama sonuç: Kim kime dum du-
ma... Peki deprem sorunu "makro
planlama" düzeyinde nasıl ele alı-
nır, çözüm üretılir mi, gibi bir so-
ruya nasıl yanıt verecegiz?27 Ağus-
tos 1999 Cumaakşamı atv'nin dü-
zenlediği, Sayın Ali Kırca'nın dep-
rem yöresinde (Gölcük) yönertiği
"Siyaset Meydanrnda, Kandilli
Rasathanesi Müdürü Sayın Prof.
Dr. Ahmet Mete Işıkara'nın çok
doğru vurguladığı gibi "Deprem,
sadece depreme dayanıklı yapı
üretmek ve depremle yaşamayı
ögrenmekle baş edilebilir bir fe-
lakettir" ve bunu halk yıgınianna
anlatmak ve öğretmek tüm ilgili ve
bılgilılerin görevidir. lşte tam bu
noktada "ülke düzenleme" ve
"bölge planlama" gibi konular
çok önemli hususlar olarak karşı-
mıza çıkmaktadır. Bu iki konunun
-35 yılı aşkın birikim ve deneyime
karşın- ülkemizde sorumlu eğitim
kurumlan dahil, hâlâ önemi doğru
dürüst değerlendirilememiştir.Oy-
sa, ülke bütûnünde topraklann na-
sıl kullanılacağı -teknik deyim ile
"arazi kullanımı" ya da makro
ölçekte "zoning" denilen şey- ge-
lişmiş dünvada artık tartışmalar-
dan bile kalkmıştır. Yani kalkınma
ve gelişmenin temel dinamikleri
olan ulusal potansiyeller, plan ka-
rarlan ile denetim altına alınmıştır.
Bunlann başında kuşkusuz "yerle-
şim alanlannın saptanması" gel-
mektedir. Ve o bağlamda "üretim"
yani "sanayi alanları". korunarak
geliştirilecek "tarım alanları" ve
değişık türde (orman, çayır, mera,
otlak, bağ-bahçe vs...) yeşil alanlar
izlemektedir. Tüm bu zordan bağ-
layan bir "ulaşım ağı" yani akılcı
temele dayanan bir "yol kademe-
lenmesi" söz konusudur.
Körfez depremi, özelde etkile-
nen nüfusun büyüklüğü, giderek
de ülkenin en gelişmiş yöresinde ol-
ması nedeni ile benzeri felaketler-
deki "saman alevi" tehlikesine uğ-
ramayacaktır, uğrayamaz da... Aça-
lım bu söylemi biraz, şimdiye dek
sel ve deprem gibi doğal felakete
uğrayan yörelerde hep "Deviet ya-
raları saracaktır, kimse evsiz ve
işsiz kalmayacaktır, çocokları-
mız okula, bastalarınız en kısa
sürede hastaneye kavuşacaktır
vb..." gibisinden vaatlerde bulu-
nulmuştur. .\ncak söz konusu fela-
ket zaman içinde ülke gündemin-
dekı yerini yitirmeye -bunda aydın
kesimin, medyanın, giderek hepi-
mızin sorumluluğu vardır!- başlar
ve ikinci bir felakete dek unurulur
gider. Bu kez politikacının işi da-
ha çetin görünüyor.
Tüm bunlarla birlikte son günler-
de gazetelerde tam sayfa ilan vere-
rek işin peşini bırakmayacağını va-
at eden medya ordusu -ve ordunun
bizzatihi kendisi de- vardır. Kujku-
suz aydın kesim (umanm tTÜ ve
Kocaeli Üniversiteleri dışmdaki
üniversiteler de artık harekete ge-
çerek) sivil toplum kuruluşlanna
destek vererek elinden geleni yapa-
caktır.
Kısacası değerli milletvekilleri!
Artık "plana ve plancıya saygı
göstermek" zamanıdır. Türkiye bir
elli yıl daha bekleyemez. Ha! Ünut-
madan bir soru sorarak bitireyim bu
yazımı. Yine sizlere sesleniyorum.
Yüce Meclis'in üyeleri! Ulusal yas
ilan etmek için ne bekliyoruz? Bu
da, Körfez depreminde yiten can-
lara ve onlann sağ kalan yakınla-
nna verilen değer ve gösterilen say-
gının göstergesi değil mi?
KÎM KİME DUM DLMA BEHÎÇAK behicakCSturk.net
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN lOEylül
O/K/Ş MAK/MS/A//A/ PArENrf
f8*6'DA 8uGÜN,AMERlKAU ELiAS HOH/E, Y/VTIĞ1 DİKİŞ
MAKINESİ tÇİM PATENT ALMtÇrf.
tfao'LARPA İNGİLIZ THDMAS SAlfJT, 1B3O'LAJZfb4 l'S£
FBAMSIZ SAHTHELEMY THHVtOfJfEg' NİN ÛSTÜNOB
DSLJIO-i iSNE VE YATAY OLA/SAK AOTA SlDİP
GEL£M UZUN BİR MEHı*SL£ ÇALIŞAH MODEİLİY-
I-E GEÜŞİYO&DU. (DAHA ÖNCEKİLEBOE Ç£HGEL
iÇlMİNOE Bl'e ıĞNE KULLAHU-totŞTt'Ş SONStA
E'yE GtpıP BiR £ü*E 8u ALANOA
Ç HC*JurE,TEO2AIZ ^MEfVKA'YA DÖN-
MÜŞ, Dildf MAMJNESİ ĞRETİKAİHE 6İRİ-
ÇEN ISAAC M. SiMGEB. </E AU-EN B.
MU4ŞAIİAÂ: O>ez»Mr Bi& 7İ-
KJJG.UUJÇ OLJUÇTTJEA*JÇTU.-
ANMA
Hocam ve değerli eşim, babamız, bilim ve sanatın
özden yolcularından, erdemli yaşamını ülküleri içinde
sürdüren,
ATATÜRKÇÜ
Prof. Dr. EMİN FAİK
ÜSTÜN'Ü
aramızdan ayrılışının 26. yılında anıyoruz.
Eşi: Prof. Dr. ESİN EMİN ÜSTÜN
Çocukları: Dr. GÜNTÜRK ÜSTÜN
Dr. ÇAĞATAY ÜSTÜN
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nın yayınladığı günlük
Bizim Gazete
Ülke sorunlanna ılişkın raporlarıyla, araştırmalarıyla, köşe
yazılarıyla, tarafsız haberleriyle sivil toplumlann gazetesi.
Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75
ACI KAYBIMIZ
Cemiyetimiz üyesi, değerli arkadaşımız, Basın Şeref
Kartı ve Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü Sahibi
KEMAL DENİZ
9 Eylül 1999 günü vefat etmiştir. Istanbul'da 1924
yılında doğan ve mesleğe 1942 yılında Son Posta
gazetesinde başlayan Kemal Deniz çeşitli
gazetelerde yazarlık ve yazıişleri müdüriüğü yaptı.
Basın Yayın Genel Müdürlüğü Haber Müdürlüğü ve
TRT Spor Müdürlüğü görevlerinde de bulundu. Vefatı
camiamızda büyük üzüntü yaratan Kemal Deniz'in
cenazesi 10 Eylül 1999 Cuma günü saat 15.00'te
TRT Istanbul Radyosu önünde yapılacak törenden
sonra ikindi namazını takiben Kasımpaşa Büyük
Camii'nden alınarak Kulaksız Mezariığı'nda toprağa
verilecek. Kemal Deniz'e Tanrı'dan mağfiret, kederli
ailesine ve üyelerimize başsağlığı dileriz.
TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Başkanı Dinlerken
Kürsüde Yargıtay Başkanı Sayın Sami Selçuk, sa-
londa devteti yönetenler, ben de ekran karşısında iz-
liyorum olayı. Adalet yılının açılması nedeniyle konu-
şuyor başkan. llginç bir konuşma, ilgiyle dınliyorum,
ama sonuna kadar değil! Kimi görüşleri, yorum ve yar-
gılan ters geliyor, tepki yaratıyor. Çünkü ben cumhu-
riyet kızıyım, 1920'lerde doğmuşum, belli duyarlığım
var. Çocukluğumda, gençliğimde, yan yüzyıla ulaşan
gazeteciliğimde yaşadıklarım var. Kurtuluş Savaşı'na
katılanlar var ailemde, o savaşla övünüyor, onurlanı-
yorum. Başta laiklik, cumhuriyetimizin ilkelerini, dev-
rimleri yaşayarak geçiyor yıllarım. O ilkeleri yozlaştı-
ran çabaları, karşıdevrim girişimlerinı, eylemleri de
yakından görüyorum. Deprem bölgesinde de nelere
tanık oluyoruz! Sayın Selçuk'un belli görüşleri, yorum-
ları bana hayli ters geliyor bu bağlamda. Üstelik Yar-
gıtay Başkanı olarak konuşuyor!
O konuşmanın çelişkileri biryana, tepkileri de hay-
li düşündürücü. Belli çevrelerin övgüleri tırmanıyor
ekranlarda ve gazetelerde. Fazilet Partisi Genel Baş-
kanı Recai Kutan konuşmayı imzalayacağını söylü-
yor gözleri parlayarak. DSP Genel Başkanı ve Baş-
bakan Ecevrt de bu konuşmayı herkesin okuması ve
düşünmesi gerekiiğini! Sonra da yeni biranayasa ha-
zıriığının başladığını açıklıyor kamuoyuna. Dahası bir
kurucu meclis gibi çalışmaktan söz ediyor.
DSP'nin böyle bir çalışması var aslında, MHP ve
ANAP'lı koalisyon gerçekleşince gündeme gelmedi.
Şimdi nasıl, ne biçimde gelebilir. Parlamentonun bu-
günkü yapısıyla nasıl bir anayasa oluşabilir, tartışma-
ya açık bir konu doğrusu. Çok yoğun çalışmalaıia
yangından mal kaçınr gibi çıkanlan yasalar göz önün-
de değil mı? Sayın milletvekilleri çok hızlı çalıştı ger-
çekten, deprem de hızlannı kesemedi! Ama sonuç?
Halkımızın duyaıiığı daha çok dennleşti.
Durmadan yineliyorum ama depremden sonra ye-
ni birdönem başlıyorülkemızde.Yeni anayasayı kimin,
ne zaman yapabileceğıne yeni dönemi başlatanlar
karar verecek ancak. Depremden sonra yıkıntılara
koşanlar, ölülerini arayanlar, yalnızlığı aşamayanlar, el
yordamıyla çalışanlar, sevgiyle, özveriyle birliktehk
oluşturanlar, istemlerini açık seçik duyuran her dalda
kuruluşlar. Onlann katılımı olmadan bir kurucu mec-
lis düşünermyorum ben. Her zaman altını çızdiğim 1961
Anayasası'na dönüyorum yeniden. Toplumun belli
kesimlerinden bir katılımla oluşan kurucu meclisi dü-
şünüyorum. Baştan sona izledim çalışmalan, kimi za-
man horozlar öterken aynldım Meclis'ten. Şimdi öz-
lemle anıyorum o günleri. 27 Mayıs devriminin getir-
diği ortamda herkes düşüncesinı söylüyor, toplum-
daki bektentilere yanıt veren çağdaş bir belge oluş-
ması için katkıda bulunuyor. Anayasada yer alan hak-
lann, özgürlüklerin yaşamımıza da geçeceğini varsa-
yıyor.
Emek ve yürek verenler açısından tarihimizde gü-
zel bir dönemin slmgesi 1961 Anayasası. Öngördü-
ğü haklar ve özgürfükler yaşama geçseydi 1970'ler-
de, 80'li ve 9O'lı yıllarda başka bir konumda olurdu
ülkemiz, sancılı dönemler, darboğazlar yaşanmaz,
demokrasi tıkanmazdı!
Bir cumhuriyet kızı, mesleğinde yüzyılın yarısına
ulaşan bir gazeteci olarak vardığım bir gerçek var. Dev-
leti yönetenler güçsüz olduğu zaman ödün politikası
tırmanıyor, iç politikada da, dış politikada da. Gele-
ceğe güvenle bakamıyor vatandaş. Genelkurmay
Başkanı belli çevreleri uyarmak zorunluğunu duyuyor.
Acı bir uyan kuşkusuz, çünkü belli bir gerçeğı, duyar-
sızlığı belirtıyor. 28 Şubat'ta Mıllı Güvenlik Kurulu'nda
alınan kararlara karşın süregelen kökten dincıliğı, la-
iklik karşıtı sözleri, davranışlan, dahası Atatürk ilke-
lerini, devrimleri korumakla görevli kuruluşları yıprat-
ma, kara çalma politikasına açık seçik bir tepki bu.
28 Şubat'ı geçmişe gömmek isteyenleri göreve ça-
ğınyor. O kararlann belli bir zaman sürecinde değil,
geçmişten geleceğe geçerli olduğunu vurguluyor.
Yargıtay Başkanı'nın konuşması bu uyanya da hay-
li ters düşüyor. Ancak tüm konuşmalar doğru bir ye-
re yerleşiyor toplumun belleğinde.
Belki de kuşağımın gereğı, ters olaylara karşın iyim-
serliğimi koruyorum ben. Belleksiz bir toplum oldu-
ğumuzu söyleyenlere de katılmıyorum. Unutulanlar var,
unutulmayanlar. Deprem hepsini açığa vurdu. Tüm ger-
çekler ışığa çıktı. O ışıkla yol alacağız yeni yüzyıla. Ye-
ni bir yapıyla. Eskiler geride, yeniler önde, yeni bir so-
lukla. Güzel bir yüzyıl yaşanacak ülkemizde.
Soluğunu yitirenler bu yolculuğa katılamaz elbet.
• • •
Talat Halman ile karar verdik geçen gün. Sevda
Şener de destekliyor bu karan, daha kaç kişı kimbi-
lir! Güzel yüzyılı yaşamak için yıllan uzatacağız. Sü-
resi belli değil, ama örneğin yüz yaşına kadar!
Talat Halman daha kaç ödül alır kimbilir, kaç kitap
yayımlar, kürsülerde ne güzel dersler verir! Ya Sevda
Şerier? Yeni yüzyılın gençleri de sevgiyle kucaklar, ışı-
ğıyia aydınlanarak gülümser dünyaya. Ancak eskiyen
yüzyıl da güzel selamlıyor Prof. Şener'i. Yeni yılın açış
dersini o veriyor Ankara Üniversitesi'nde. Seçimi ya-
panlan kutluyorum. Yeni yılı dünyaya sevgi ve hoş-
görüyle bakan, gözteri bilimin ışığıyla parlayan Sev-
da Hoca'nın bir konuşmasıyla açıyor. Tiyatro kürsü-
sünde öğretim üyesi, ama bölümüne özgü bir ders ver-
mesi öngörülmüyor, kişiliğine özgü bir sesleniş bek-
leniyor.
Keşke ben de öğrenci olsaydım.
Her şey için hayli geç, ama yetişen kuşaklann se-
vinci yeşeriyor yüreğimde.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA:
1/ Kurtuluş Sa-
vaşı sirasında,
Anadotu'daki di-
renişi kırmaya
yönelik iç ayak-
lanmalann en
önemlisi. 2/ Bir 4
nota... "Eyvah
bu —'de bizler
yine yandık/Zi- 6
ra ki ziyan orta-
da bilmem ne
kazandık" (Zi- 8
vaPaşa).3/Kap- q
larda su nede- "
niyle oluşan tortu.
tem dışı yapılan hareket.
4/ Lenf düğümleri yan-
gısı... Nikelin simgesi. 2
5/ Datca Yanmadası'na 3
verilen bir başka ad. 6/ .
Bir peygamber... Tele-
fon sözü. 7/İyi yaşamak
içingerekliherşey...De- 6
miryolu. 8/ Eski dilde
bal... "Vurgun" anlamın-
da argo sözcük. 9/ Her-
kes, yabancılar. __
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Ağır bir şeyi denizden çıkarmak ya da oraya indirmek
işinde kullanılan büyük vinçli deniz teknesi. 2/ Olumsuz-
lukbelirtenbirönek... Hile. 3/Süt katılan meyanenin mu-
hallebi kıvamına gelinceye dek pişirilmesiyle elde edilen
beyaz sos. 4/ Kastamonu'nun bir ilçesi... Bir göz rengi. 5/
Akla gelen, içe doğan düşünce. 6/ Eli işe yatkın, becerik-
li... Buzul sürüntüsü... Bir cetvel türü. 7/ Dinsel tören ve
kurallan... Bir olayı belli bir görüşe göre açıklama. 8/ Ay-
dın'ın bir ilçesi... Bağışlama. 9/Topraküstündeki yüksek-
lik, doğal set... Kuru soğuk.