14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 AĞUSTOS 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Maymunlar Bir öykü göndermiş bir dost, adını vermeden. Pencereönü Kitaplan'ndan çıkan incil'in Zen Gözüyle Irdelenişi'nden kısacık bir öykü: "Sung'da yaşayan bir maymun bakıcısı, ülkede başgösteren kıtlıktan ötürü, bakımını üstlendiği maymunların yiyeceğini azaltmak zorunda kaldı. Maymunlara gerçekleri anlatıp, 'sabahları üç, akşamları beş fındık' dedi. Tüm maymunlar karara karşı çıkınca, 'ryi o zaman' dedi; 'sabahları dört, akşamlan üç fındık'... Sevinçle benimsedi yeni karan maymunlar." Bakırköy'de Bakırköy Belediyesi'ni, işportacılara karşı sürdürdüğü çalışmalardan dolayı kutluyorlar, "Artık rahat rahat alışveriş yapabiliyoruz" diyorlar. Ancak, Özgürlük Meydanı hariç: "Meydanın çıkışında ülkücü bir grup bağırarak, parti propagandası yapan gazete satıyor, Çoğu zaman solculara yönelik adeta küfürlü sataşmalar oluyor." Elektronik posta: som@posta.cumhuriyetconi.tr Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Uyuşturucunun çözümü eğitimmiş... "Ya. eöitimdeki kördüöümün cözümü!" Veolan oldu... Türkiye'nin önemli birbölümü depremle sarsıldı... Izmit'te, Adapazarı'nda, Yalova'da, Bursa'da, Istanbul'daveMarma- ra genelinde binalar yaprak gibi sallandı, in- sanlar sabahın üçünde can havliyle sokağa fırladı... Ve yine olan oldu; Japonların beşiklerini salladığı 6.7 şiddetindeki deprem binaları yıktı, yine yüzler- ce can aldı ve binlerce kişi yaralandı. Varto, Dinar, Lice neyse de bu kez dünya kenti Is- tanbul çöktü, Türkiye göçtü, ülkede yaşam durdu. Kehanetlerden, fallardan yola çıkanlar Istanbul'da epeydir deprem olmasını bekliyordu. Depremin ta- rihini bile verenler olmuştu. Verdikleri son tarih üç aşağı beş yukarı birkaç ay farkla tuttu! Ne mutlu kâ- hinlere ve falcılara! HerfırsattaTürkiye'nin deprem kuşağında bulun- duğunu anlatmaya çalışan, çarpık kentleşmeye kar- şı yetkilileri uyaran ve özellikle kaçak yapı cenneti fstanbul'un ciddi bir yer sarsıntısında cehenneme Kehanet dönebileceğini söyleyen uzmanlar, şimdi kalkıp da "Biz dememiş miydik" demesinler. Depremin ne za- man olacağını söylemedikten sonra gerisi boş; sizi kim dinler! Evet, bu deprem, kâhinlerin kehanetiyle bilinmiş ve bundan sonrası için de fallara inanılma- sı gerektiğinin kanıtı olmuştur. Hükümetimiz de ko- nuyu zamanında değeriendirmiş olmalı ki hemen gereği yapıldı! Türkiye sallanır sallanmaz kriz ma- saları kuruldu, demeçler verilip vatandaşlardan du- variarı çatlayan evlere girmemesi istendi. Başbakan sabahın köründe ayaktaydı; depremden hayatını kurtaran vatandaşın bundan sonra hayatını devam ettirebilmesi için bizzat kendisi konuştu. "Evinizegir- meyin" dedi. Ancak yetkililerevlere girilmemesi ko- nusunda gerekli açıklamaları yaparken insanlar za- ten evlerinde değildi ve emeklilik yaşı indirilse bile kimsenin evine girecek hali kalmamıştı. Öte yandan sabahın köründe Cumhurbaşkanı he- nüz "Devletimiz güçlüdür. Yaralar sarılacaktır" de- mediğinden olsa gerek, Istanbul'da çöken binala- rın altında kalanların yardımına ancak konu komşu koşabildi. Başta sivil savunma ekipleri ve yerel yö- netim birimleri nasıl bir kriz içindeydi bilinmez, ama kriz masasında alınan kararların uygulanmasında bazı önemsiz aksamalar yaşandığı oldu. Örneğin, televizyonlar bir zamanlar beşinci kat iken artık ze- min kata dönüşmüş dairenin içine kadar girip saat- ler boyu naklen yayın yaparken kurtarma ekipleri or- talıkta yoktu. Büyük olasılıkla naklen yayını kesmek istememişlerdi ya da kendilerini kurtarmaya çalışı- yorlardı. Şimdi yeni bir kehanete gereksinim var: Türkiye daha böyle ne kadar ve nereye kadar sal- lanacak?.. Türkiye'ye büyük geçmiş olsun. SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Asya çöllerinde uzun vadeli yatırım! Tataristan'ın başkenti Kazan'dan 350 kilometre kuzeyde petrol yatak- larının olduğu ve fakat nüfusun olma- dığı bir çölün ortasındaki Almatievs- ki kasabası... Petrol henüz yatağından çıkma- dığı için kasaba yoksul... Ancak kasabanın orta yerinde de- vasa Dir camı ınşaatı sürüyor. Güya, belediye yapıyor! Oysa kasabanın belediyesi, otobü- sün patlayan lastiğini değiştiremeye- cek denli parasız. Cami inşaatı, Orta Asya'da örgüt- lenen Fethullahçılar'ın eseri! Yatınm uzun vadeli! OKUR MEKTUPLARI lletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95 Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu 34334 İstanbul TRT'den 'işkenceye' sansür 13 Ağustos'ta saat 22.30'da, TRT 2de, "Ölüm ve Bâkire" adlı fiim gösterime girecekti. Ancak TRT başka bir film göstermeyi yeğledi. Aynı film ilkbahar aylannda Kanal D'nin programında açıklanmış ama aynı akıbete uğramıştı. Bugünlerde TBMM'nin de gündeminde bulunan "tşkence" olgusunu irdeleyen önemli bir yapıttır "Ölüm ve Bâkire". Işkenceci, işkence gören bağlamında gitgellerle devinen bir örgüye sahip olan bu yapıt; 12 Eylül sonrasındaki geçiş döneminde Devlet Tiyatrosu'nda da sergilenmişti. özetle; videoya çekip, arşivimde saklamak hevesim kursağımda kaldı. "Artık derin devlet, televizyon programlannı sansürleme işine de mi el atö?" paranoyasına kapıldım. 12 Mart döneminde gösterime giren "Isyan" adlı film geldi aklıma. llk seansı kaçırmıştım. tkinci seansa gittiğimde başka bir filmin devreye girdiğini gördüm. "tsyan, oyananuyor mu?" sorumu, sinema yetkilisi, "Hayır.." diye yanıtladı. Sonra da çarpık bir tebessümle sürdürdü; "Film aynı zamanda başka bir sinemada da oynatıldığı için bobinleri taşıyan motosiklet devrilince, bobinler dağıldıü" Bir halk dev'rimini anlatan fılmi de bobinlerin dağılması (!) gerekçesiyle seyredememiştim o gün. Sinema yöneticisinin mizah anlayışına bile sahip olmayan TV yetkililerine soruyorum; "Bobinler hâlâ başa sarılmadı mı?" Sayın Bakanın ve milletvekillerinin dikkatine; Kurumda 30 yıl hizmet verdim. Sosyal Sigortalar Kurumunun kurtuluşu aşağıda belirtilen sorunlann çözümü ile olacaktır. Bunun için de yasa değişikliğine gerek yoktur. Zaten insanlar bu şartlar altında emekli olamıyorlar. Şartlar ağırlaştınldığında hiç emekli olma şansı bulamayacaklardır. Öncelikle ve çok acele olarak Sigorta Müdürlüklerine çeki düzen verilmelidir. Kurumun ihtiyacı olan Sigorta Müfettişlerinin sayısının çoğaltılmasmm, mevcut Sigorta Müfettişlerinin daha iyi şartlarda çalışmalannm, daha verimli hale getirilmesinin sağlanması gerekir. Neden bu iki kuruluş da diğerleri değil, çünkü kuruma bu iki kuruluş gelir sağlamaktadır. • Istanbul'da 7, Türkiye çapında ise 80'ni geçen Sigorta Müdürlüğü vardır. Trilyonlan bulan kurum alacaklarının zamanında tahsil edilmesi gerekir. Türkiye çapında kaç tane gerekli imkânlara sahip lcra Memuru vardır (Haciz ettiği malı kaldıracak arabası var mı, haciz ettiği malı koyacak yeri var mı?). • Türkiye'de sigortalı işçi kadar da sigortasız işçi çalışmaktadır. Bu gerçeği, yapılan istatistikler ortaya koymaktadır. Acaba bu kaçağı, SSK Genel Müdürlüğü, Sigorta Teftiş Kurulu bünyesinde çalışan (arabası olmayan, sekreteri bilgisayan bulunmayan, sadece bir çantası olan, imkânsızlıklar içinde kurumun üvey evladı gibi çalışan) 289 Sigorta Müfettişi mi önleyecek? • Bazı Sigorta müdürleri, Teftiş Kurulu Başkanlan, Hastane Başhekimleri, yanlanna geçit vermeyen sekreterleri sayesinde, odalannda televizyon seyrederek, Genel Müdürlük tarafından arandığında etrafındakileri haşlayan, sırf komplekslerini gidermek için nedeni belli olmayan tayinleri yaparak insanlan çahşmaktan uzaklaştıran, kendilerini imparator sanan bu idareciler sayesinde, kurumda mevzuatı bilen eleman kalmayınca, Milli Eğitim Bakanlığı gibi emeklilerini göreve çağırmak durumunda kalacak. • SSK, tahsil ettiği primleri, imkân vermeyen yasalar sayesinde, devletin istediği şekilde değerlendirmektedir. Bu sistemden vaz geçilmesi, kurumun özerk hale getirilmesi ve kurumun öz varlığımn üretime kaydınlması (ilaç, serum fabrikalan gibi) ile bu konuda gerekli değişikliğin yasalarla yapılması gerekmektedir. • SSK'nin siyasilerin oy deposu olmaktan kurtulması sağlanmalıdır. Her iktidar değişikliği ile kurumun mevzuatını bilmeyen genel müdürler getirmek kurumun batışına neden olmaktadır. Genel müdürlerin kurum içerisinden yetişmiş kişiler arasından seçilmesi doğru olacaktır. Isminin açıklanmasını istemeyen bir kurum mensubu KlM KlME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net barv» / '\/erclı... HARBI SEMİH POROY «v_ & &Y ÇKMAPf YAMl J TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Ağustos D/NOZOR ATAK İZLERİL 13Z4'7B BUGÜN,AMERİKA'DA BAZI AYAK İZL&ti gULUNOU. NEV/YVRK (JNİVEXS<- TESİ'NO&HB'l*. PALE0HTOUX GRJUBü TAKAFIN- PAN OR7PVA ÇlKARlLAN AYAK İZL&Zİ, ARJZO- NA 'OAKİ NESKLA -NIZAPl CANYON ÛZEe.iN0€ KEŞFEOİLDİ. LEONARP gEENHEIMER. SAf- KANUĞINDAKJ EKİP, TAKJH ONCESI YABATIK LAZIYLA İL&İÜ ARAŞnRMB YAPMAZrAYZM- MİL- YONLAIiCA YIL ÖNCE, ÇAMuH£>A B/&UULAN İ2L.ER., ZAMAHLA T7*ŞlA$MtÇ,Ü£rÜ Ö&TÜLE R£K ÇOIC İYİ ŞEKİLDE KALMIŞrt, SO'A YAKIN SAYlDAld ÜÇ PflRMAKLI AYAK. İZLJEEİ 4üOn BOYUfJOAYDI. BU PİMOZOeUM KUÇÜK Sie. TÜe OU>ueu,SÜYütC TURIJEKJN ?O-90Cfn AYAK İZİ gıR/*KAeit-£CEĞİ AÇtKLANMIÇT/. GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI BÜYÜKÇEKMECE 2. İCRA DAİRESÎ'NDEN DosyaNo: 1998/1013 Satılmasına karar verilen gaynmenkulün cinsi, kıymeti, adedi, evsafı: Büyükçekmece ilçesi, Değirmenlik Bayın Sokağı'nda kain, 30 Pafta 3965 Kütük, Sahife; ve 3247 Parselde kayıtlı 509 m2 yûzölçüm- lü 1/8 arsa paylı 3 Kat 8 Nolu mesken; Daire: 3 oda, salon mutfak WC'den ibaret olup, 2 balkonu mevcuttur, salon parke odalar marley kaphdır. Muammen Bedeli: 12.000.000.000.-TL. Imar Durumu: Konut alanında kalmaktadır. Satış şartlan: 1- Satış, 24.9. 1999 günü saat 15.00'ten 15.10'a kadar2. lcra Müdürlügü'nde açık arttırma suretiyle yapılacak. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin yiizde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflanm geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 04.10.1999 günü aynı yerde aynı saatte ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu mıktar elde edilememışse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında göstenlen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40'ını bulması ve satış isteyenin ala- cağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflanm geçmesi lazım- dır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nıspetinde pey akçesi veya bu mıktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış, peşin para ıledır, alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye res- mi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. KDV alıcıya aittir. 3- Ipotek sahibi alacakhlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayanağı belgeleri ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdird^ haklan tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşma- dan hariç bırakılacaklardır. 4- thaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale far- kı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak. bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örnegi gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan. başkaca bilgi almak isteyenlerin 1998/1013 sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmalan ilan olunur. 12.08.1999 (*) llgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 39570 PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Bir Soru, Bir Yanıt Sayın Tanju Erdem, geçen salı bu köşede yayım- lanan, yararlanarak okuduğum, "Gündem ve Yeni Dünya Düzeni" başlıklı yazısında, son aylarda Türki- ye'deki siyasal ve ekonomik gündemin ilk sıralarında yeralan güncel konulardan yolaçıkarak, "ulusaldev- let-Yeni Dünya Düzeni" çelişkisini irdeliyor ve yazısı- nı şu soruyla noktalıyordu: "Milliyetçilik, Türk ulusu- nun insanlık eulesinde saygın konumda olmasını sağ- lamak için, çağdaş uygahık düzeyine erişme ve halkı- mızın refah düzeyini adalet içinde arttırma ülküsünün iticibirgücü değıl midir?" Yazıda, üzerinde durup dü- şünmemi gerektiren önemli saptamalar vardı. Fakat değerli yazarla, belli kavramlardan farklı şeyler anla- dıgımızdan, sorduğu soruyu yanıtlamakta güçlük çe- kiyordum. Yeni Dünya Düzeni'nin "ulusaldevlet"\ tarih sahne- sinden silme projesinde kendisinin en yakın destek- çiteri, yok edilmek tehdidiyle karşı karşıya bulunan ulu- sal devletlerdeki "milliyetçi güçler"\r\ bizzat kendileri değil miydı? Dünya halklannın, 19. yüzyıldan itibaren hız kazanan "uluslaşma süreci'nöe bir motor işlevi gö- ren "milliyetçilik", özgür birtartışma ortamı bulunma'- ması nedeniyle, var olan, siyasal-ideolojik akımlann güçlerınin saptanmasına olanak bulunmayan, "Saas sosya//zm/"nin etkisindeki Irak, Suriye; "Siyasal Is- lamcı" Iran, übya ve bir avuç "sosyalist" ülkenin dı- şında kalan "ulus devletler"\r\ hemen hemen tümün- de, kapitalizmin geliştiği orandaemperyalizmin işbir- likçiliğine dönüşmüştü. Ulusal kurtuluş ve bağımsız- lık mücadeleleri içinde ve bunu izleyen kuruluş dö- nemlerinde, yer yer "yurtçuluk" duygusu da taşımış olan milliyetçiler, kapitalist ilişkiler yerteşip sınıf ayn- lıklan belirginleştikçe bu duygularından sıynlmışlardı. Etnik kökenlerine bakılmaksızın, üzerinde yaşayan tüm insanlanyla birlikte o toprağın doğasını da "ko- şulsuz" olarak kucaklayan "yurtçuluk" ile bir milletin diğerlerinekıyasla, "üstün vasıflan'ndanyolaçıkarak kendisini bir ideoloji olarak sunmaya çalışan "milliyet- çilik", birbirleriyle çelişen, çatışan farklı şeylerdi. Ya- bancı dillerdeki etimolojik kaynaklan açısından bakıl- dığında da Yunanca kökenli "patriyotizm'm, "vatan" kavramından; Latince kökenli "nasyonalizm"io ise "ulus" kavramından türediği görülüyordu. Milliyetçi- lik, özünde feodalizme başkaldıran burjuvazinin dü- şüncesi, dolayısıyla da gelişen kapitalizmin bir ürü- nüydü. Özellikle, II. Dünya Savaşı öncesinden başlayarak dünya üzerinde milliyetçi güçlerin vatan savunması- nakatıldıklannatanıkolunmamıştı. "Irkçılık", "faşizm" gibi zaman zaman milliyetçiliği "masum" gösterme- de bir kanıt olarak kullanılmaya çalışılan olgular dışın- dada milliyetçilik, emperyalizmin işbirlikçiliğini üstle- niyordu. II. Dünya Savaşı'nda ülkesinin kapılannı nas- yonal sosyalist Alman emperyalızmine açan, Fransız- lann ulusal kahramanı Maneşal Petain'den başkası de- ğildi! I. Dünya Savaşı'nda Fransa'yı Alman ordulan- na karşı savunmuş olan "yurtsever" Petain, kapıldığı milliyetçilik rüzgânyla, onurlu başlayan yaşamını bir "vatan haini"olarak noktalamıştı. Düşmana karşı Fran- sa'yı savunanlar liberal, sosyalist, Katolik Fransız yurt- severleriydi. Aynı savaşta, Alp Dağlan'nda Italya'yı sa- vunan yurtseverlerin de baş düşmanlan yine Italyan milliyetçileriydi. Aynı şey Norveç, Çekoslovakya, Avus- turya, Balkan ülkeleri ve Alman işgali altındaki diğer Avrupa ülkeleri için de geçerliydi. Vıetnam halkı, Amerikan emperyalizmine yurtsever bir direnişte karşı koyarken, Amerikan ordulannın en büyük destekçisi "milliyetçi" diktatör Kao Ki'den baş- kası değildi. Nikaragua'dayurtseverterin üzerineölüm komandoları gönderen ABD işbirlikçisi Noriega, ken- disini "milliyetçi" olarak tanımlıyordu. Aynen, Çin'in bağımsızlık savaşı sonrası Formoza Adası'na kaçıp orada "milliyetçi Çin" adı altında ABD emperyalizmi- ne üs kuran General Çan Kay Şek gibi... Bugün Gü- ney Amerika'da ABD'ye "arka bahçelik" yapan ulus devletlerin yöneticileri de kendilerinin "milliyetçi" ol- duklannı söylemiyorlar mı? Ya 196O'lı yıllarda verdik- leri bağımsızlık savaşlannı coşkuyla izlediğimiz Afri- ka ülkelerinin şimdi emperyalizme, eski sömürgeci güç- lere yaltaklanan irili ufaklı diktatörleri? Bunlann tümü "milliyetçi" değil mi? Kendi yakın tarihimize bakalım... Tüm yaşamını em- peryalizmle mücadeleye adamış sosyalist Mehmet Ali Aybar, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın Köyceğız Ku- vayı Milliye Komutanı, sosyalist Hikmet Kıvılamlı, mil- li petrol davamızın savunucusu sosyal demokrat Mu- ammer Aksoy, ABD ile ikili antlaşmalara karşı yıllar- ca kavga veren devrimci asker Haydar Tunçkanat ve daha niceleri... Içlerinde tek bir "milliyetçi" yoktu. Ama tümü de "millici", "yurtçu"ve "yurtsever"ö\\er. Sayın Tanju Erdem'in yazısının sonundaki soruya dönecek olursak, milliyetçiliğin, ulusumuzun insanlık ailesinde saygın konumda olmasını sağlamak için, çağdaş uygarlık düzeyine erişmesi ve refah düzeyini adalet içinde arttırma ülküsünün itici gücü olması mümkün görünmüyor! Çünkü bunlar milliyetçiliğin doğasına aykın!.. Milliyetçilik, tam tersine, bunlann ger- çekleşmesi yolunda ulusumuzun önündeki en büyük engellerden birinı oluşturuyor! Hem zaten başımızda- ki "milliyetçiler koa//syonu"nun "ıcfaaüan" da bûnu gös- termiyor mu? (Faks:0216-418 8410) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/Bir tür büyük bıçak.2/Karak- ter... Fin hama- mı. 3/ Hayvan- lann su içtikleri 3 taştan ya da ağaçtan oyma kap... Eskıdilde eşek. 4/ Yurdu- muzda turistik 6 bir göl. 5/ Sa- 7 hip... Yüzmetre kare tutannda 8 yüzeyölçüsübi- g rimi... Hıiistiyan ermişlerine verilen ad. 6/ Arap abecesinde bir harf... Boks ve eskrim- de rakibin hamlelerini önleme eylemi. II Bir 3 akarsu yatağının en de- 4 rin yerlerini birleştiren çizgiye verilen ad... "Ha- yır" anlamında kullanı- 6 lan söz. 8/ Şarkı, türkü... Antalya ilinde bir baraj. 9/ Italya'da bir yanar- dağ... Türk müziğinde "usul" anlamında kullanılan sözcük. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir bezden elle kopanlan uzunca parça. 2/"— Gü- ler": Fotoğraf sanatçımız... Gece yapılan smema ya da tiyatro gösterisi. 3/ Çocuğun eğitım ve öğretimiyle ilgi- li erkek bakıcı... Hollanda'nın plaka işareti. 4/ "Kimine bir — vermez giyesi / Kiminin atına atlas çul eyler" (Yu- nus Emre)... Yurdumuzda bir göl. 5/ Tahta, metal ya da taşı işlemeye yarayan çelik araç. 6/ Arjantin'in plaka işa- reti... Mert, kalender ve babacan kimse. 7/ Özerk... lîgi eki. 8/ Maksim Gorki'mn bir romanı... Tereyağı çıkar- mak ıçın sütün içinde dövüldüğü ya da çalkalandığı kap. 9/ Gemide direkîere takılı halatlan bağlamak için küpeş- tenin iç tarafında bulunan deliklı ve çubuklu levha.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear