Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 AĞUSTOS 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
ABD'nîn isteklerl
idrak ediliyor
Tarih, 20 Nisan 1998. ABD'nin
Ankara Büyükelçisı Mark Par-
ris, Adana Güçbırliği Vakfı'nda
konuşuyor. İmtiyazsözleşmele-
rinın Danıştay incelemesinden
geçmesinin "yabana yatınmlar
içın çok denn sonuçlan" olduğu-
nu söylüyor Panis. "Çok derin so-
nuçlan" da şöyle sıralıyor:
"Bırincısı, zonınlu tetkıkin ta-
mamlanması, aylar, bazendeyıl-
laralmaktadır. Daha sonra mah-
keme, iki tarafın dikkatlıce pa-
zarlık yaptıkları ve üzerinde an-
laştıklan bir iş sözleşmesını de-
ğıştırebılecektir. Ikincisı, Danış-
tay'ın sözleşmelerüstündekiyet-
kisi, uluslararası hakeme tam
başvuruyu sınırtamaktadırki, bu
da uluslararası mali destek al-
mada ciddi bir engel yaratmak-
tadır. Amerikan şirketleh bana,
Danıştay sorununun, Türkiye'ye
yapılacakyeni yabana yatınmın
önündeki tek önemli engel ol-
duğunu söylemekteler."
ABD Büyükelçisı'nin 1.5 yıl
önceki bu sözlen, Turgut Özal'ın
misyonunu üstlenen Başbakan
Bülent Ecevit'in, Enerji Bakanı-
nın, ANAP lideri Mesut Yıl-
maz'ın, Başbakan Yardımcısı
Devlet Bahçeli nin bugün söy-
ledıklerı ıle örtüşüyor mu? Örtü-
şüyor. Şimdi yine Mark Parris'in
20 Nisan 1998'deki konuşması-
na dönelim ve Türkiye Cumhu-
riyeti Anayasası'nın değiştiril-
mesıne ilışkın önerisini dikkatle
okuyahm: "Anayasal ve hukukı
hükümleri nasıl değiştireceklen
konusunda Türk vatandaşlannın
karar vermesi gerektiğini idrak
ediyoruz."
Türk vatandaşlarını bilemeyiz
de, iktidar sözcüleri veTBMM'de
temsil edilen partilerin milletve-
killeri, ABD Büyükelçisi'nin is-
teklerini "idrak ettikleri"ni 1.5 yıl
sonra kanıtlıyorlar.
Seçilmişler ülkeyi düşünüyor mu?Adı, Türk halkının
belleğinden hiç
silinmeyecek olan
"uluslararası tahkimci"
Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı
Cumhur Ersümer,
imtiyaz
sözleşmelerinde
Danıştay denetiminin
kaldırılmasını
savunurken şöyle
diyor
"Meclis seçilmiş
kişilerden oluşuyor.
Seçilmiş kişiler,
atanmışlar kadar ülkeyi
düşünemez mi?"
"Avukat" Ersümer'in
"hukuk devleti"
anlayışındaki kıtlığı bir
yana bırakalım ve
"seç/7/T)/ş'lerin
onayından geçen bir doğalgaz
santralına ilişkin sözleşmeyi
gündeme getirelim:
Sözleşmeye göre, bir
konsorsiyum santralı
yapacaktır.
Santral tamamlandıktan
sonra eğer doğalgaz
gelmemişse, yani santral
çalışmıyorsa bile, devlet,
konsorsiyuma enerji
üretiyormuşçasına şakır
şakır parasını ödeyecektir.
"Seç//m/'ş"lerin onaylayıp
içlerine sindirdikleri bu tür
sözleşme maddeleri
Danıştay'ın önüne gittiğinde,
idari yargı, "devlet olmayan
bir şeyi niye satın alıyor, şirketlere
neden boşu boşuna para veriyor?
Bunda kamu yaran yoktur, tam
tersine, kamu çıkan
zedeleniyor" diyecektir
elbette.
Bu örnekten
anlaşılacağı üzere,
Ersümer'in "seçilmiş
kişilerin, atanmışlar
kadar ülkeyi
düşündükleri" savı
doğru değil. Kaldı ki,
Enerji Bakanı'nın
"atanmışlar" diye
tanımlayarak bir
anlamda
küçümsemeye çalıştığı
Danıştay üyelerinin,
Sayın Ersümer'in
seçim bölgesi olan
Çanakkale'nin Çan
ilçesinde santral
yapılmasını
"seçilmişin" siyasal
rantı açısından değil
"kamu çıkan ve hukuk" açısından
değerlendirecekleri yadsınamaz bir
gerçektir.
Yaman çelişki
İktidar, önce rantiyeden ve ser-
maye kesiminden vergi alınmasını
öngören reformu rafa kaldıran ta-
sanyı TBMM'den geçirdi, ertesi gün
de sosyal güvenlik tasarısını gün-
deme getirdi. ANAP Istanbul Millet-
vekili Emre Kocaoğlu çıktı Meclis
kürsüsüne. Bir gün önce devletin
hastane, yol yapabilmesi için gelir
elde etmesini öngören vergi refor-
mundan vazgeçilmesine ilişkin ta-
sanya "evet" oyu vermiş olan Em-
re Kocaoğlu, SSK'nin açıklan ne-
deniyle devletin yol, hastane yapa-
madığından dem vurdu ve ekledi:
"Sosyal güvenlikreformu işçilerin ve
işverenlerin, ülkenin hayrınadır.
Emeklilerin, emekçilerin lehinedir."
Kocaoğlu'nun konuşma yaptığı sı-
ralarda, çalışanlann kazanılmış hak-
lannı geri alan, sosyal güvenlik hak-
kının kullanımını zorlaştırarak bu
alanın özelleştirilmesine zemin ha-
zırlayan tasan nedeniyle memuriar,
işçiler ayağa kalkmıştı. Türk-lş de
eylem kararı almıştı. Peki, serma-
ye kesiminden vergi kesilmesini en-
gelleyen tasanya olumlu oy verdik-
ten sonra işçilerin haklannı budayan
tasarıyı canla başla destekleyen
ANAP'lı Emre Kocaoğlu kimdir?
Kocaoğlu, eski Türk-lş Başkanı
Şevket Yılmaz'ın danışmanlığını
yapmıştır. Yıllarca sendikaların,
dolayısıyia işçilerin ekmeğıni yemiş-
tir...
Ulusal egemenliğin devri anlamına
gelen uluslararası tahkimi anayasaya
yerieştirmek içın büyük bir coşkuyla,
canı gönülden, şevkle oy veren 400'ü
aşkın milletvekilimize sorsanız, diye-
ceklerdir ki: "Uluslararası tahkim ile
çağa ayakuydumyoruz. Uluslararası hu-
kuk kurallanna uyum sağlıyoruz."
öyle mi acaba?
Gelin, bir uluslararası tahkim kuru-
lunun yapısını inceleyelim:
Adı: Uluslararası Yatırım Uyuşmaz-
lıkları İçin Çözüm Merkezi. Kısa adı
Çağdaş hukukmuş!
ICSID.
ICSID, Dünya Bankası'nın merkez
binasında. Hani, "yapısaluyum"adı al-
tmda, özellikle az gelişmiş ve gelişmek-
te olan ülkelerin emperyalist sisteme
uyum sağlamasını amaçlayan alan-
larda proje kredisi açan, o kredinin
yerinde ve istenilen şekilde kullanılıp
kullanılmadığını denetleyen Dünya
Bankası var ya, işte ta kendisi.
ICSID'ın, yani uluslararası hakem
kurulunun başkanı, Dünya BankastYım
başkanı. ICSID'ın organlanna(arabu-
lucu ve hakemler paneli} her devlet
dörder kişi atıyor. Aynı zamanda Dün-
ya Bankası'nın başkanı olan ICSID
başkanı ise, bu organlara onar kişi
gönderiyor.
Nasıl ama? Ona karşı dört kişi. Böy-
le bir yapıdan "adalet" beklenecek!
Dünya Bankası, kendi pişirecek, ken-
di yiyecek. Mangalın üzerindeki de biz
oiacağız. Bunun adınada "çağdaşlığı
yakalamak" denecekJ
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMtROĞLU
Suçu 'Sevgi Duvarı'm Aşmaktı!
Can Baba da "eyvallah" de-
di, gitti. Içı bulut rengi kadehle-
ri, "Kumkapı meyhanelerini, Kuz-
guncuk'u, Datça'yı, şiiri, mizahı,
hesapsız olmanın namusunu,
hain kadere edilmiş tumturaklı
küfrün güzelliğini ve bir de şu
acaip dünyayı öksüz bıraktı, git-
ti. YeniAlman kelepçeleh bilek-
lerini morartırken yüreğini ayışı-
ğırta odaklayan adam, içehde-
kileri "mecburiyetten" 19 Ma-
yıs'ı avluda volta atarak kutla-
maya çağıran "rejim düşmanı",
ortaya çıkacak nefis şarap uğ-
runa kara üzümün ezilişini sine-
ye çeken o büyük şaıre artık
ölüm yok!
Son yıllarında yazdığı Leman
dergısinde "mesai arkadaşlığı"
yapmış olmamız benim için ne
büyük onur. "ikindiyin saat beş-
te" tutuklanıp, "dip kapalı"ya
atılıp demire vurulmasıyla dirlik
ve düzenliğin kurtulduğu; suçu
tevatür ve esrar olan, elbet bir
kızıllığı da bulunan sardunyanın
"sabahleyin saat beşte" asıldı-
ğını anlatan şiiri, Can Yücel'in
içindeki o "aklıgüzel, gönlügü-
zel" insanoğlunu ve diline hâkim
bir usta ozanın estetik erişilmez-
liğıni görmeye yetiyor. O şiirdeki
gibişımdı, "canlann gözleriyaş-
ta."
Tesellimiz, Can Baba'nın
hayatının hakkını vermiş ol-
masıdır.
Az sonra!• Güneşe ateş edenler sor-
gulanıyor! 11 Ağustosgünü ger-
çekleşen güneştutulması sıra-
sında Uzi marka silahlarla gök-
yüzüne ateş eden M.A. ve S.B.
adlışahıslarileÖ.Ç. veT.Ç. ad-
lı çift, verdikleri ifadelerde, du-
rumun yanlış anlaşılmadan kay-
naklandığmı: güneş tutulmasıy-
la gözlenen karanlığın, daha ön-
ce Susurluk çetesi için yapılan
"BirDakika Karanlık" eyleminin
bir uzantısı olduğunu sandık-
larını ve eyleme katılarak ken-
dilerini zordurumda bıraktığını
düşündükleri güneşe bu yüzden
ateş ettiklerini belirttiler! Söz
konusu şahıslar dokunulmadan
serbest bırakıldı! Az sonra!
• Erbakan, DSP'ye geçti!
Şok kararı bir basın toplantısı
düzenleyerek açıklayan Nec-
mettin Erbakan, "Siyasi haya-
tımda bana bugüne kadar kim-
se Bülent Ecevit kadar yardım-
cı olmadı. Şimdılik bağımsız mii-
letvekili olup ilk fırsatta DSP saf-
lannda mücadele etme niyetin-
deyim. Sayın Ecevit ve daha da
Sayın özkan ile uyum içinde ça-
lışacağım" dedi!
Az sonra!
'Nietzsche Ağladığında'
"...Kendini iyi biri olarak gös-
teriyor - kimseye zarar vermiyor
- yalnızca kendinden ve doğadan
başka kimseye! Sırf pençeleri
yok diye kendi kendilerine iyi di-
yenlerden bırı olmaktan vazge-
çirmeliyim onu. Bu cömertliğıne
güvenmeden önce onun lanet-
lemeyi öğrenmesi gerek. Hiç öf-
ke duymuyor! Birinin onu incit-
mesinden bu kadar mı korku-
yor? Kendisi olmaya cesaret ede-
memesinin sebebi bu mu? Ne-
den yalnızca küçük mutlulukla-
nn peşinden koşuyor. ve buna da
erdem diyor. Bunun asıladı, kor-
kaklıktır. Uygar, kibar ve görgü-
lü bir adam. Vahşi tabiatını ıslah
etmiş, içindeki kurdu kuzuya çe-
virmiş. Ve buna ılımlılık diyor. Bu-
nun asıl adı, vasatlıktır!"
Bunlar, Irvin D. Yatom'un yaz-
dığı, Aysun Babacan'ın dilimi-
ze çevirdiği "Nietzsche Ağladı-
ğında" adlı kitabın 244. sayfasın-
dan altını çizdiğim satırlar. Ro-
mandaki Nietzsche'nin düşün-
celerini sizinle paylaşmak iste-
dim. Gerçekten kafa emeği ge-
rektiren bir kitap okuma ısteğı-
niz ve zamanınız varsa, Ayrıntı
Yayınlan'ndan üst üste yeni bas-
kılan yapılan bu kitabı okuyu-
nuz. Ben büyük zevkle okudum.
Viyana Fatihi Sultan Teriml
Rapid Wien maçında Galata-
saray'ı zevkle, hatta gıpta ede-
rek seyrettim. Avrupa kupaları-
na ilk kez katılan Israil takımına
elenmeyi "başaran" Beşiktaş is-
ter istemez aklıma geldı. Son
durumda, aynı kentin bu iki ta-
kımı arasında, biri düzenli çalı-
şıp çabalayıp bir yerlere gelmış,
diğerı ise avare hayatını seçip
boşvermiş iki kardeş arasında-
ki fark var. Yine de bundan son-
rası için umutsuz değilim, yeter
ki teknik direktörümüzün kim
olacağı kesinleşsin! Hagi için de
gönül rahatlığıyla söyleyebilirim
ki Türkiye'de top oynayanlar için-
de en büyüğü.
Bu zafere gölge düşürmemek-
le birlikte Hürriyet'in dünkü ha-
berini çok ilginç buldum: "Viya-
na bu kez düştü" başlıklı spot
aynen şöyle: Fatih Terim, Avus-
turya'ya giderken 'kılıçlanmızı
çektik, Viyana kapsına dayan-
dık' demişti. Ve Terim, Kanuni
Sultan Süleyman veMerzrfon-
lu Kara Mustafa Paşa'nın ya-
pamadığını gerçekleştirdi, Vıya-
na'yı futbolla fethetti."
Yahu bu nedir? Ne kılıcı, ne fet-
hi? Şovenist duygulan tırmala-
mak ilkellik değil mi? Terim'in ne
ilgisı var Kanuni'yle, Merzifon-
lu'yta? Bir Ingiliz takımı bizden bir
takımı etese.lngiliz basını, "Istan-
bul'u daha önce işgal etmiştik, bu
kez ele geçirdik" yazsa, azman
medyamız coşmaz mıydı? Yunan
takımına yenilsek başımız öne
mı eğilecek? Şu aşağılık komp-
leksınden kurtulahm artık!
"Bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş" kampanyası - 38
Susurluk Çetesi cezalandınlsın!
KÎM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
HARBİ SEMtH POROY
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN
CesoreJ-Ana'nm kızı
darul ça/amk. f
n, köulûfere büdiriuer. I
14 Ağustos
ÇAGDAŞ EPİK TlYArRONUN BABASI ÖLDü..
OSi'M 8UGÛN,ÛNLÛ ALMAU IJYATKD ADAMI V£OZANI
_ BERTDLT gR£CHr(BR£Hr)SBMŞIUM KALPTEN ÖUHJ.
TİYOTKONUN ÇOK ESKJ BİR ÖĞESÎ OLAN EPİK, ÇlN, HİNT
V£ ORTAÇAĞ AVKUPA OYUNLARtNPA HATT» O4H4 SONRA
ŞHAKESPEARE TARAF/NDAN YARAROİMLAAJ giR UNSUR-
PU. AMA ONU ÇAĞM$ TİM7ZOC* UYtZUlAMN
CMT'Tİ. O, EPİK UNSURii OİYALEKTİK 1
Pf OX£Sİ OLARAK KULLAAIMIŞ, KiÂSİK
TİmmO KAUPlAf&MN OIŞINA ÇlKA-
8AK, İ, OYUN-
OAKı urilM y» m ÇEÜŞKİLEKOeN 7XRTt
ŞILACAK ŞEYLER ÇIIOHZMASINIISTZMİŞT
BİH MARKSİST OLAPJ BfiECMT, O2ELLJKLE BURJVV#AULÂ-
KIMl VE POÜTİtASlNI £L£STİREN OYUNLA&YIA,TÛU
OÜHVAOA BÜrÜK £TKİLEfZ YAPACAIO7R..
MUSTAFAKEMALPAŞA ASLİYE
; HUKUK MAHKEMESt
HÂKİMLİĞl'NDEN
DosyaNo: 1998/55 Esas
Davacı Orman Işletme Müdürlüğü vekili tarafindan davalı Forekx Orman Orünleri aleyhine açılan tazminat davasında:
tzmir ili Gazi Bulvan 1370 Sok. No: 7/1 adresinde ikamet etmekte iken adresi meçhulde kalan ve tûm aramalara rağmen adresi tes-
pit edılemeyen davalı Forkx Orman Ürünleri'ne ilan yolu ile tebligat yapılmasına karar verildiginden adı geçen davalının 9.9.1999 gü-
nü saat 10.20'de yapılacak duruşmada hazır bulunması veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi, aksi takdirde yargılamaya yokluğım-
da devam edilerek karar venleceğı hususu davetiye yerine kaim olmak üzere ilan olunur.
Basın: 28154
T.C.
ÜNYE SULH HUKUK
HÂKİMLtĞl'NDEN İLAN
DosyaNo: 1998/474
Davacılar Asiye Kaya ve arkadaşlan vekili Av. Arif Çelik tarafindan davalılar Akgül ve arkadaşlan aleyhine açılan ortaklığm gideril-
mesi davasının mahkememızde yapılan açık duruşmalan sırasında verilen ara karan geregince; bulunamayan davalılar hakkında ılanen
tebligat yapılmasına karar venlmış olmakla karar gereğınce;
Bütün aramalara rağmen bulunamayan ve adresleri tespit edilemeyen Ünye'nin Buruncu mahallesinden Akgül, Rukiye (Rügar) Os-
manoğlu, Celal, Osman kızı Hafize. Osman kızı Nazmiye, Osman kızı Hasne'nin, duruşma günü olan 10/9/99 günü saat 10.15'de Ün-
ye Sulh Hukuk Mahkemesı duruşma salonunda hazır bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri. aksi takdirde duruşma-
nın yokluklannda yapılacağı hususu ilanen tebliğ olunur. 16.6.1999
Basın: 29563
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
'Bulunur Kurtaracak...
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini."
Vatanın bağnna bir hançer dayandı yine!.. Bu
şimdilik hançer, bıçak, tabanca, bomba değil..
Ama bilinmez, bir bakarsınız yalnız siyasal, para-
sal baskılarla da yetinmezler, Sirbistan'a yaptık-
ları gibi yüzlerce uçakla ülkemize de saldırmaya
kalkışabilirler! Batı gazetelerinde, Kürtleri sözde
kurtarmak için NATO'nun, bilmem kimin Türkiye'ye
karşı güç kullanması gerekliliğinden söz edenle-
ri de görmedik mi?
Yok, o kadarı da olmaz, demeyelim! Mütareke
yıllannı anımsayalım... Sevr'i düşünelim.. Neza-
man Türk ulusu dış güçlere boyun eğmek zorun-
da kalmışsa, özellikle bir kısım aydınları, politika-
cıları özel çıkar peşinde olmuşsa; daha doğrusu
para babalarının etkisiyle 'çağdaşlaşma', 'küre-
selleşme', 'yeni dünya düzeni' diyerek vatan ka-
pılannı, topraklannı yabancı sermaye güçlerine aç-
mışsa; toplumda umutsuzluk, bıkkınlık, bezgin-
lik, kapkara bir sis gibi insanlarımızı sarmıştır.
Bakıyorum, şu günlerde, TBMM'deki sağcı ço-
ğunluk, ne çoğunluğu, bütün partilerin işbirliği
halinde olduğu sağcı bütünlük, kısır hesaplarla ül-
kenin sağlam kalelerini bir bir ortadan kaldırmak
yolunda!..
Yabancı sermaye çevreleri Türk adaletine inan-
mıyormuş. Türk Danıştay'ı, (ki 135 yıllık bir geç-
mişe dayanan) Şûrayı Devlet bile dış güçlerin is-
teğiyle bir yana itilmeliymiş... Itilmeliymiş ki ya-
bancı sermaye, yerii işbiriikçileriyle ahenk içinde
sömürü sürecini hızla sürdürebilsin.
Birkaç gündür TV başında TBMM görüşmele-
rini izliyorum. Ne büyük bir coşkuyla, bir hızla ça-
lıştyor milletvekillerimiz! Sabahtan geceyansına ka- •
dar, bütün partilerin katılımıyla, kürsüye çıkan ı
parti sözcülerinin karşılıklı övgüieriyle, hepsi de
aynı kaynaktan gelen bir güçle, bir inançla, tam.
bağımsız bir Türkiye'nin temellerini çökertmek^
yarışında!..
Bir Erbakan'ı kurtarmak için, Refahçı-Fazilet-
çiler Ecevit'in tüm isteklerini sineye çekiyorlar! On-,
lann amacı, bu ülkeye kafalarındaki biçimi, anla-'
mı verebilmektir. Amaca varmak için her çare ya- -,
saldır onlara göre!.. ANAP desen başka türlü,
DYP başta türlü, MHP unutmuş milliyetçiliği, tah-'
kimler, emekçiye, memura, emekliye kısıntılar,
Danıştay'ı, Türk adaletini saygısızca bir yana it-'
mekte... Daha bir yıl önce büyük alkışlarla kabul
edilen Vergi Yasası'nı, yine Ecevit-Yılmaz ikilisi
askerlerin zorlamasıyla yasalaştırdıkları sekiz yıl-
lık kesintisiz eğitimi bozmak, yozlaştırmak, değiş-
tirmek peşinde!..
Ne oldu 28 Şubat kararlan? Kimlerdir, komu-
tanlann ileri sürdükleri irtica ile savaşım yasala-
nnı itirazsız kabul edip de uygulamaktan türlü ba-
hanelerle kaçınanlar! MGK'de Erbakan'ı da, Çil-
ler*i de, Yılmaz'ı da, Ecevit'i detek sözcükle kar-
şı çıkmadılar komutanların kesin 'te//mar'larına...
'Bu da geçeryahu' deyip her zamanki, uyutarak
zaman kazanma yolunu tuttular...
Bugün Meclis'te 'tek bir parti'var. Sağa ortak-
lık!.. Başında Demokratik Sol yaftası taşıyan bir
parti... Bence Ecevit'in tek sesli, tek yöneticili ai-
le kulübünün adı bundan böyle 'Antidemokratik
Sağ Parti' olmalı...
Namık Kemal, Türklüğün içine düştüğü o bü-
yük umutsuzluk günlerinde, "Vatanın bağnna düş-
man dayamış hançerini I Yoğimiş kurtaracak bah-
tı kara maderini" demişti. Ama bir gün Mustafa
Kemal adlı bir kahraman çıktı, yurdun, ulusun
içine itildiği o kara günlerde yaktı umut ışığını...
"Vatanın bağnna düşman dayasın hançerini
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini" diye-
rek...
Kara-yazgılı vatan, er geç kendini, kendi gücüy-
le, inancıyla bütün sömürgelerden, iç ve dış ha-
inlerden kurtaracaktır...
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2
1 2 3 4 5 6 7
SOLDA1S SAĞA:
1/Beyazbirele-
ment.2/Genel-
likle sevecen ve
hüzünlübirko-
nu işleyen kü- 3
çük lirik şiir...
Bir şeyin doğru
olduğunu belirt-
mek için yapı-
Ianişaret3/Bir D
nota... Valide... 7
Uzaklık anlat-
makta kullanı- °
lan söz. 4/ Ek- g
vator bölgele-
rinde yetişen bir meyve
ağacı. 5/ Eski dilde bu- ^
lut... Argoda kaba saba
vegötgüsüz kimseye ve- 2
rilen ad. 6/Mısır'da ün- 3
lü bir arkeolojik alan... 4
İyi, güzel. II Rütbesiz g
asker... Çarşılarda aynı
işi yapan esnafin bulun- "
duğu bölüm. 8/ Büyük 7
savaşdavulu... Yazyağ- 3
muru. 9/Bakla,fasulye, g
bezelye gibi sebzeler-
de, içinde tohumlann sıralanmış bulurtdugu kabuk... Yer
çatlağı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Gürültü, patırtı, şamata. II Kanşık renkli... Kâbe'nin
örtüsüne verilen ad. 3/ Bir soru sözü... Küçük su kana-
lı... Karaciğehn salgıladığı acı sıvı. 4/ Gizli görevli... Tat-
sız tuzsuz yiyecekler için kullanılan bir sözcük. 5/ Yük-
selen değeriere karşın toplumun yarannı gözeten soyu
tükenmekte olan kişi. 6/ Su geçinnez kumaştan yapılan
birtür spor ceket. 7/ "Sözün -- ile düşürgil" (Yunus Em-
re)... En kısa zaman süresi... Dizi, smı. 8/ Donuk renk-
li... Çinko. 9/ Sığınn öd kesesinden çıkan ve sanlığı iyi
ettığine inanılan taş.
A
G
R
E
S
I
•
Y
0
•M
U
L
E
T
A
U
L
V
A
N
•R
A
F
R
•A
R
A
R
0
X
•
V
E
R
E
|
0
M
U
R
E
L
1
|
E
K
0
|
E
D
T
D
IM
|
N
A
N
A
Z
A
M
E
T
•TD
|
A^
T
A
L
A
N
T
E
ANKARA GAYRİMENKUL
SATIŞ (22) İCRA
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
DÜZELTME İLANI
1998/1151
Müdürlüğümüzün 1998/1151 sayılı dosyasından sa-
öşı yapılacak olan gayrimenkulün Akit gazetesınm
11.7.1999 tarihli nüshasının Basm-32292 numarası
tahtında yayımlanan ilanında Mesnevi sokağı yazıl-
ması gerekirken zuhulen Besnevi sokak olarak yazıl-
mıştır.
Düzeltiriz. 6.8.1999
Basın: 38985