Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 27 HAZİRAN 1999 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
T
ürkiye Cumhuriyeti Devle-
ti, Genelkurmay Başkanlı-
ğf na bağlı olan "Jandarma
Genel Komutamıgı'',22 Ha-
ziran 1930'da. 1706 sayılı
yasa ile kurulmuştur.
ŞâfcriiKa>a(l 882-1959); 1927-1937
yıllanarasında, tam on yıl Türkiye Cum-
huriyeti Devleti Içışleri Bakanlıgı yapmış-
tır. Cumhurbaşkanı Atatürk ve Başbakan
tsmet Inönü,Türkiye Cumhuriyetrnın çok
duyarı yıllannda, Içışlerı Bakanlığı 'nı
ŞükrüKayaŞa "emanet"etmışlerdir. Şük-
rü Ka>a. Galatasaray Lısesı'nden. Istanbul
ve Pans-Sorbon hukuk fakültelerinden
dıploma almıştır. ŞükrüKaya, 1913-1918
yıllan arası Ittıhat ve Terakkı Parüsi'nde
önemlı görevlerde bulunmuş, "Mondros
BtraktşmasT sonucu lngılızler tarafmdan
yargılanmak ûzere Malta Adası'na sürül-
müş, Malta Adası'ndan kaçmış; 1923"te
Cumhunyet Halk Partısı Mugla Mılletve-
kılı olarak BMM'ye girmıştır. Şükrii Ka-
ya, koyu bırcumhunyetçıdir. Şükrü Kaya,
bilınçlı ve coşkulu bir konumda bağlı ol-
duğu Ataturk'ü, Fransız devnminin bü-
yük öncüsü Robespierre'e (1758-1794),
kendisıni aşın Robespierre hayranı olan
Fransız devnmin kuramcısı Saint-Jııst'e
(1767-1794) benzetirmiş.
Şükrii Kaya, Ankara Orduevi 'nde 1930-
1935 yıllan arası Jandarma Genel Komu-
tanı, sonra Genelkurmay Başkanı (1944-
1946) olan, Orgeneral KâzımOrbay (1886-
1964)onunına 1935'teyapılan vedatöre-
ninde bir konuşma yapmıştır. Bu konuş-
manın kimi bölümleri şöyledir:
"Jandarma. ordunun bir bölümüdür.
Jandarma, ordunun ödevlerinden birini
üstlenmiştir. Jandarmanın ödevi banşta
1
Jandarma Hakkında Bir 'Nutuk'
MetinERKSAN
ordunun sa\aşa hazuianmasına olantk
sağlamakur Eğer bir ülkedejandarma gü-
cü DU ödevini yapanuyorsa o zaman ordu-
yu banşta içişlerine kanştırmak, dolayı-
sıyla ordunun savaş hazuîtğını aksatmak
gibi sakıncalar ohışabiiir. Bu nedenleordu-
nun savaşa haar otanası içinjandarma ku-
ruluşunun güçlü olmas \e ödevini yapma-
sı gerekir.'' "Jandarmamızın kökleri or-
dumuzun kökieri gibi'Türk tanhı'niniçin-
dedir. Türk-Osmanlı Devleti döneminin
jandarma gücü olan 'zaptıye kuruluşu'na
Uişkin asılsızsö>lencelerveöğretiler,Türk-
Osmanlı Devieti düşmanı yabancı güçlerta-
rafindan uvdurulmuşvalanlardır.Birdev-
letvokedilmek istenikiiği zaman.önceo dev-
letin jandarması >ok edilmek istenir. Bu-
gün bir devletin bağunsızhk göstergesi tuğ
ve tuğra değil. o devletin jandarma kuru-
luşudur. Jandarması yok edikn Türk-Os-
manlı Devkti'nden binJerce kilometre ka-
re toprak çahnmıştır. Tarihimize baknğı-
mız zaman. jandarmanın benim boyumu
aşan yüksekikte kandöktüğünü >e milyon-
larca şdıif verdiğini görebiliriz."
"Jandarmaödevini, Çanakkaie-Geabo-
lu savaşlannın başlangKindan sonuna dek
ateş hattinda asker olarak savaşıp onurla
.vapmjşür. Jandarmanın ordunun içinde-
ki yararülıklan ve askeri harekâttald kah-
ramanlıklan için anıtlar dikmek gerekir."
"Jandarma 1. Dünya Savaşı'ndaueri ve
geri ödevlerde çok başanh ohnuştur. Tür-
IdyeCumhuriyeti Devleti kurulduktan son-
ra 1925 yılında, doğu bölgemiz dışında 01-
kemizin ulusal sınırlaıi içinde. 400 eşkıya
çetesi vardL Buıüar Türk-Osmanlı Devle-
ti döneminden arta kalmışçetelerdL 1. Dün-
ya Savaşı içinde Kurtuluş Savaşı sırasında.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti döneminde
yüzlerceeşkryaçetesi,jandarma güçleri ta-
rafindan yok edilmeseydi: tren yollan ya-
pdamaz, asker topianamaz ve ülkemizdüş-
man saldınsından kurrulamazdj. Jandar-
ma canı ve kanıpahasına bu eşkıya yırva-
lannı yok etti. Ûlke savunması için ölen
jandarma askerlerinin ve subay laruun sa-
>TSU ölen evlatianmızu annekrini ve btz-
leri ağlatacak >e kaiplerimizi sızlatacak
büyûk bir sayrya yükseuniştir. Bizbu şehit-
lerimize ağbyoruz." "Jandarmanın şu an
bir tek eksiği vardır. O da jandarma kunı-
lusuna alınan genç askerierdir. 20-21 yaş-
lannda anneterinin kucaklanndan asker
ocağma aldığunız bu cesur çocuklan, eDe-
ri nasırfa eşlayalann. katillerin karşısına
çıkanyoruz. Ve bu cesur çocuklan eşkıya-
lara. katiUere öldürtüyoruz. Ölenlerin ka-
nı için bir gün hesap vennek zorunda ka-
hrsakbu cesurgençlerinanneJeri: "Bızıal-
dattınız, vatan savunması için askere aldı-
ğınız yavrulanmızı canilere. katillere öl-
dürttünüz' diye sorarlarsa bu sözlere veri-
lecekcevapyoktuc İştejandannaım aayön-
leri bunlardır. Fakat bu ötümlerde yurt sa-
vunması içindir. Bu çocuklann güvenügiiçin
bir çare bulmahyız.'" "Ordumuzun çok de-
ğerli komutanlarmdan biriolan, ülkenin as-
keri barekâtlannda büyük ödevier yapan
General Kazım Orbay, bu soruna bir çare
bulmak için çok çahsü. Beş yıl içinde yap-
üğunıztüm konuşma,tarnşma veçabşma-
lanmız tömüyle bu konma iUşküı olmus-
tur. Bu amaç gerçekleşmiştir. Bu başan.
General Kazım Orbav 'uıdır. Bugün Gene-
ral Kazım Orbav 'ın saçlannı biraz bevaz-
laşmış görüyorsanız. bu bevazlaşma bu yo-
ğun çâlı^malardan ötürüdiir.1
* "Şu nedcn-
le övünçlüvüm: Jandarma subaylannın
astsubav laruun bilgilerive vetenekleriyük-
sek bir düzeve ulaşmıştır. Bu subaylar ve
astsubaylar, ödev vegörev yetenekleri vük-
sekjandarmaerteriyetiştinnişierdirf " Va-
pdan ve gebştirilen program. 1940 yıunda
tümüyle gerçekleşecektir. Bu dunım sonu-
cu. cesur erkrimiz daha >etenekll ödev le-
rini daha büyük bir bügiyle yapacak dii-
/eye gelecekledir. Bu programın uyguia-
ması kolay olmayacakür. Fakat bu konu-
da bir tedirginliğimiz yoktur. Çünkü bu
program ulusumıızca kabul edilmişrir. Bu
şu demekrir Jandarmamız ulusça sevil-
miş ve arok oiumsuz bir propaganda ola-
nağı kalmamıştır. Eskiden korü bir dunım
karşısmda anam' dhe bağvanlar, şimdi
'jandarma' diye bağırmaktadıriar. Hasta-
faman jandarmaya koşuyor. Kötü kişflerden
kaçaniarjandarmavBsığımyor. Vangına,se-
le jandarma yetişiyor. Jandarma ülkenin
ve yurttaşlann önünde duran bir koruma
kalkanıdır. Jandarmanın tuttuğu ve yü-
cetttiği bu koruma kalkanı, sürekli pekişe-
cek ve yükselecektir.''
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Içişleri
Bakanı Şükrii Kaya'nın 64 yıl önce "jan-
darma'* hakkında söyledığı sözler burada
bıtmektedır. Çanakkale-Gelıbolu savaşla-
nnda 4 seyyarjandarma taburu görev yap-
mış ve savaşmıştır. Bu jandarma taburla-
nnın adlan ve Çanakkale-Gelıbolu savaş-
lannda bulunduklan ve savaştıklan bölge-
ler şunlardır.
"Geübohı Se>yar Jandarma Taburu".
Gelibolu Yanmadası 'nm tam orta yennde
olan "Taynjrköy"de bulunmaktadır GSJT
Anburnu-Anafarta bolgelennı denetle-
mektedır. Bu tabur, 25 Nısan 1915 sabahı
saat05.05'te. Gelibolu Yanmadası'ndaki
askeri güçlerin komutanhğı olan ve karar-
gâhı Gelibolu'da bulunan 3. Kolordu Ka-
rargâhrna, Anburnu ve Seddülbahır sahil-
lerinde düşman çıkarmasının başladıgını
telefonla bildımıısrir Bu telefon, Çanak-
kale-Gelibolu savaşlannda çıkarmanın baş-
ladığını komutanlığa bıldıren ılk telefon-
dur Bu tabur, Gelibolu Yanmadasf nda, An-
bumu-Anaftrta bölgesınde ateş hattinda sa-
vaşmıştır. "Bursa Seyvar Jandarma Ta-
buru". Seddülbahır-Kırte bölgesınde bu-
lunmaktadır Bu tabur, Gelibolu Yanma-
dası 'nda Seddülbahir-Kırte bölgesinde ateş
hattinda savaşmıştır
"Çanakkale Seyyar Jandarma Tabu-
ru". Bu tabur Anadolu yakasında Kumka-
le-Beşige bölgesinde bıüunmaktadır. Bu ta-
bur Anadolu yakasında Kumkale- Beşige
bölgesınde ateş hattinda savaşmıştır.
u
Istanbni-Beyoğ}a Seyyar Jandarma
Taburu". Bu tabur Anadolu yakasında
Kumkale-Beşige bölgesınde bulunmak-
tadır. Bu tabur. Kumkale-Beşıge bölgesın-
de ateş hattinda savaşmıştır.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
f
Gerçek Tarihsel Yanılgı'!
'Tarihsel yanılgı"!
Bilmem anımsadınız mı? Çok zaman geçti üze-
rinden, tam 25 yıl!..
Dönüp dolaştık, aynı noktaya mı geldik?
Yıl 1974'tü... CHP seçimde en çok mılletvekili-
ne sahip parti olmuştu. Bülent Ecevit'in başan-
sı sayılıyordu bu sonuç... Elbette hükümetı de kur-
mak onun hakkıydı. Elli yaşındakı CHP lideri ki-
minle kuracaktı kabinesini, hangi partiyle? Mec-
lis'te Demirel'in Adalet Partisi ikinci partıydi. Son-
ra Demokratik Parti vardı, bir de Milli Selamet...
Iki genç milletvekili, CHP'li Deniz Baykal'la
MSP'li Oğuzhan Asirtürk baş başa verdiler, or-
tak bir hükümetın oluşumunu hazırladılar. CHP-
MSP ortak hükümeti kurulunca da Baykal mali-
ye, Asirtürk içışlen bakanı oldular. Başbakan Ece-
vıt, yardımcısı Erbakan!..
Iki karşıt görüş, iki karşıt program, iki karşıt an-
layış!.. Erbakan ve Ecevit! Oteden beri ülke yöne-
timine gelip önemli görev .yerlerini elde etroek
amacını taşıyan şeriatçı bir kadro ile Atatürk dev-
riminin temel ilkeîerini savunan, daha doğrusu ku-
ran, oluşturan, yerieştiren bir parti, nasıl olur da
biriikte iş görebilirlerdi?
Topluma karşı bir mazeret bulundu. Neydi o? CHP
Genel Başkanı'nın birsözü: "Tanhsel yanılgıdan
dönmek..." Bu söz, Atatürk partisinin o güne dek
Müslümanlığa karşıt bir davranışta olduğunu söy-
lemek değil miydi? Oysa gerçek hiç de öyle de-
ğildi. Atatürk döneminde de, Inönü'nün cumhur-
başkanlığı döneminde de din ve dindar tam bir öz-
gürlük içindeydi. "Tarihsel yanılgı" denilecek bir
durum yaşanmamıştı. Ta ki CHP'nin Inönü'den
sonra gelen yeni başkanının, MSP ile işbirliğini
benımsediği ana kadar!..
Bu satırtan yazarken Mustafa Kemal Atatürk'ün
şu sözlerini anımsadım:
"Politika âleminde birçok oyunlar görülür. Fa-
kat mukaddes bir idealin tecellisi olan cumhuri-
yete, asri harekete karşı cehil ve taassup ve her
nevi husumet ayağa kalktığı zaman yer alınması
gereken yer, terakkıperver cumhuriyetçi olanla-
nn yanıdır. Yoksa mürtecilerin ümit ve faaliyet
menbaı olan saf değil."
Mesut Yılmaz istediği kadar seçmene hoş gö-
rünmek için Fethullah Hoca'nın korumacılığını
yapsın, bu ona uygun düşer! Yenilgiden yenilgiye
sürüklediği partisine birazcık oy toplamak için ge-
ncıliğe ödün üstune ödün verebilir! Ama Ecevit'e!..
Bir zamanlar hepimizin desteğiyle politika sah-
nesinde öne çıkan bir kişi, bir şiır sevdahsı, bir ya-
zar, birgazeteci nasıl olur da bugün Fethullah Ho-
ca'nın bir tür savunucusu durumuna düşebilir?
Kendisine Fethullahçı akımın ne denli büyük bir
tehlike yarattığını, hangi maçın peşinde olduğu-
nu anlatan generale verdiği yanıt, Ecevit'in hangi
görüşte olduğunu açıkça göstermiyor mu:
"Neyin irtica sayılacağı, neyin irtica sayılmaya-
cağı konusunda askerierden farklı görüşte bulun-
duğu..." Gazetelerde çıkan bu tür sözleri bilmem
neden yalanlamaz? Yoksa yirmi beş yıl önceki
"tarihsel yanılgı" anlayışında direnmekte midir?
Adam gizli "Işıkevlen"nde genç beyinlerin yıkan-
dığını söylüyor. Yanına gelenlere "Huruç vaktınibek-
leyin" diyor. Hepsi, kendi sözlerıyje bir bir açıkla-
nıyor... Hangi kaynaklardan beslendiği tam bir ka-
ranlıkta... Koskoca bir imparatorluk kurabilen sı-
radan bir vaizin, Demirel'lere Ecevit'lere, profesör-
lere, sanatçılara. gazetecilere ödüller verebilme-
si, geçiştirilecek sıradan bir olay mıdır?
"Neyin irtica sayıldığı, neyin irtica sayılmadığı'n
Bülent Ecevit bugüne dek hâlâ ayırt edemedi mi?
Gerçek "tarihselyanılgı" işte bu!...
İLAN
T.C.
KARS 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1999/35
Davacı Ali $en tarafindan davalı Feride Şen aleyhine
açılan boşanma davasının yapılan yargılamasında mah-
kememizce verilen ara karan gereğince,
Davacı tarafmdan davalı aleyhine açılan ve halen de-
vam etmekte olan boşanma davasmda davalınm adresi-
nin tüm araştırmalara rağmen bulunamadığından ıla-
nen tebligat yapılmasına karar verilmış olup,
Davalı aleyhine halen mahkememizde devam etmek-
te olan 1999/35 esas sayılı dava dosyasının duruşma
günü olan 15 07.1999 günü saat: 9.00'a kadar duruş-
maya gelmesı veya kendısinı bir vekıl ile temsil ettir-
mesi, ettırmediği takdirde yoklugunda duruşma yapıla-
cağı ve karar verileceği ilanen tebliğ olunur.
17.06.1999
Basın: 29671
Kadın Haklannın Neresindeyiz?
SENAY E R T U G R U L Avdın Barvsu A\*ukatlwından
R
adın. her şeyden önce insandır. în-
san haklannın bulunmadığı bir
toplumda kadın haklannın varlığm-
dan söz etmek olası değıldır. Ka-
dın haklan da ancak demokratik,
laık bir hukuk düzeninde söz ko-
nusu olabılır. Kadın haklannın güvencesi laisizm-
dir. LaikJık genış anlamda aklın, din kurallan dı-
şında tutulmasıdır. Din, vicdanlarda kaldığı süre-
ce saygındır.
Osmanlı Devletı'nde laiklık geçerlı olmadığı
için kadın haklanndan söz etmek olası değildir. Os-
manlı Devletı'nde yurttaşlık ılışkileri, şer'i hü-
kümlerle, yanı dinsel kurallarla çözümleniyordu.
1840 Islahat Fermanrndan sonra yurttaşlık ilişki-
len Mecelle Yasası'ylaçözümlenmeyebaşlanmış-
tır Mecelle, Yurttaşlık Yasası olmaktan çok öte, Os-
manlı Devleti 'nde yaşayan yabaneı uyruklulann ti-
can ilişkilerinı düzenleyen bir yasa görünümünde
idı.
Mecelle'nın dayanağı dındir. Dinsel kurallarda
esas, değışmezlıktir. Değişmezlik dinsel kurallar
için zonınJuluktur. lnsanlık yaşamı her gün ve hat-
ta her an değişmektedir. Sürekli değişen yaşam
koşullannda, degişmezhği baz tutan dinsel kural-
lar yanıt veremez. Köklerini dmden alan yasalar
uygulandıklan toplumlan gökten ındikien çaga
bağlarlar ve ılerlemeyı engellerler. Zamamn değiş-
mesiyle yasalann değişmesi zorunluluktur. Os-
manlı Devletı'nde tslamı kurallar geçerli oldugu
için kadın ikinci smıf yurttaş konumundadır. lsla-
mi kurallar gereğı, erkek birden fazla kadınla ev-
lenebıliyor, boşanma hakkı da yalnızca erkeklere
tanuııyordu. Kadın mirasta erkeğe oranla yan oran-
da pay alabılıyor, iki kadının tanıklıgı ancak bir er-
keğin tamklığına eş sayılıyordu. Başlangıçta ka-
dına çok değer veren Islam dıni, bu değer adma,
zamanla kadını dört duvar arasına sıkıştırmış, top-
lumsal yaşamdan uzaklaştırmıştır.
Laikliği temel alan Türkiye Cumhuriyeti'nin
kurulmasından sonra Mustafa Kemal Atatürk, ya-
salarda da laikliği gerçekleştırerek büyük hukuk
devrimini yaratmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, ka-
dının yeniden saygınlığını kazanabilmesi için ive-
dilikle Yurttaşlık Yasasi'nın çıkanlmasını saglamış-
tır. M. Kemal Atatürk Meclıs'te yapmış oldugu
konuşmada, adalet düzeyimizi tüm uygar üikele-
rin adalet düzeyine ulaşürmak zorundayız diyerek
DUNYANIN HEYECANI NTV'DE
FORMULA1
NAKUN YAYIN
JMUGESTOHE
Batılı bir Yurttaşlık Yasası'nın Türkiye koşullan-
na uyarlanmasını istedigını belirtmiştir. lsviçre
Yurttaşlık Yasası. Adalet Bakanı Mahmut Esat
Bozkurt'un başkanlığında toplanan hukukçular ve
ünıversıte profesörlen tarafindan Türkçeye çev-
nlmiş ve yasanm ruhuna dokunulmaksızın Türki-
ye'nin toplumsal ve hukuksal özelliklerine uydu-
rulmuştur. 17 Şubat 1926'da hazırianan tasan, Mec-
lis'te aynen kabul edıknıştır.
1926 yılının koşulian düşünüldügünde Yurttaş-
lık Yasası'nın onaylanmasıyla Türk kadını. birçok
sosyal hakkına kavuşmuş oluyordu. Ömeğin, tek
eşliligın kabulü, mırasta kadının erkekle aynı oran-
da pay alabilmesi, boşanmada cinsiyet aynmının
kalkması, kadının tek başına tanıklıgının kabulü
Türk kadını için büyük devrimdir.
Ancak yaşamda büyük gelişmeler ohnuştur.
1926 yılının koşulian çoktan aşılmıştır. Yurttaşlık
Yasası, yeni gelişmelere yanıt veremez duruma
gelmiştır. Bu nedenle Yurttaşlık Yasası 'nin degiş-
tirilmesi konusu gündeme gelmiştir. Meclisçe Yurt-
taşlık Yasası'nda degişikligi öngören yasa bır tür-
lü siyasal istikrara kavuşamayan ülkemizde gün-
deme gelememektedir. Yeni Meclis'te çözüm bek-
leyen pek çok önemli sorun bulunmaktadır. Dili-
yoruz ki yeni hükümet, bu çok önemli sorunlar içer-
suıde bulunan Yurttaşhk Ya-
sası'nda yapılması gereken
degişikligi ele alır. Böylece
Türk kadını hak etmış bu-
lundugu saygınlıga yeniden
kavuşur.
Eğer yürürlükte olan Yurt-
taşlık Yasası'nda gereken de-
ğişüdik yapılmazsa, yanı ko-
canm ailede üstünlüğü de-
% am eder ise, kadının bır ış
ya da sanatla uğraşmasında
kocasının iznine baglılığı sü-
rer ıse, velayette anlaşmaz-
lık halinde kocanın oy üs-
tünlüğü sürer ise, kadınlara
, önelik ayrımcılık devam
eder.
Kadın-erkek arasındakı
eşitsizlik, 20. yüzyılın ikin-
ci yanstnda, tüm dünya ka-
dınlannı uluslararası alanda
çözümler aramaya ıtmiştir.
Meksika-Nairobi ve Pekın'de
\apılan kadın konferansla-
rında uluslararası kararlar
alınmıştır. Kopenhag'da ya-
pılan toplantıda, kadınlara
karşı her türlü aynmcıhğın or-
tadan kaldınlmasına ılışkin
bır sözleşme (CEDAVV) im-
zalanmıştır. Türkiye devleti
de bu sözleşmenın bazı mad-
delerine çekince koyarak im-
za atmışbr. Türkiye devleti bu
sözleşmeyi 3232 sayılı yasa
ile benimsemiş ıse de bu söz-
leşme hukuk düzenımize
yansmlmamıştır. Türkıye'nın
ımzalamış buİunduğu bu söz-
leşmenın yaşama geçirilme-
si gerekmektedır
CEDAW konferansına ka-
tılan Türk delegasyonu, tüm
dünya uluslanna, 2000 yıh-
na kadar yerine getırecekle-
n üç konuda söz vermiştir. Bu
verilen söz doğrultusunda
2000 yılına kadar. Türkiyeîde
okuryazaroranıyüzde 100'e
çıkanlacak, sekız yıllık ke-
sintisiz eğitım saglanacak,
anne ve çocuk ölüm oranı
yüzde 50 azaltılacaktır.
Sayın parlamenterlerimiz,
2000 yılı dolmak üzeredir.
CEDAVV sözleşmesı gereği
yerine getirmeye söz verdi-
ğımız konulan yerine getir-
memiz, sözleşmeye koymuş
bulundugumuz çekinceleri
kaldırmanuz gerekmektedir.
Bunun için de ivedilikle baş-
ta Yurttaşlık Yasası olmak
üzere Türk Ceza Yasası - tş
Yasası v.s. öbür yasalarda de-
gişiklikleri gerçekleştirme-
mız gerekmektedır.
Uygar ve verdiği sözü ye-
rine getiren bir ulus olduğu-
muzu, Atatürk ılke ve dev-
rimlerı doğrultusunda tüm
dünyaya kanıtlamak zorun-
dayız. Aksi tardırde kadınla-
ra yönelık aynmcılık sürer,
kadın ikinci smıf vatandaş
konumundan bır türlü kur-
tulamaz.
PENCERE
Tarikatçı
Cumhurbaşkanı!..
Bedrettin Oalan'ı kim tanımaz?..
Mühendis Dalan iş dünyasında çalışırken 12 Ey-
lül'den sonra Özal'ın çağnsıyiapolrtikayaatıldı; Ana-
vatan Partisi'nin 30 kurucu üyesinden biridir; İstan-
bul'da belediye başkanlığı yaptı; daha sonra siya-
setten çekilerek kendisini eğrtime verdi; şimdi çe-
şitli okullann ve Yeditepe Üniversitesi'nin yöneti-
minde başı çekiyor.
Elimde, Dalan'ın tetevizyon konuşmalanndan der-
lenen üç kitap var, okurken altını çizdiğim satırlan
köşeme aktarmak istiyorum.
•
Turgut özal'm yakınındaydı Dalan, hatta aralann-
daki dostkjk, 'ağabey-kardeş' ilişkisı gibıydi; bu ger-
çek göz önüne alınınca yazdıklannın ya da söyle-
diklerinin değen ve anlamı da ortaya çıkar.
Dalan diyor ki:
"Ben ANAP'ın kurucu üyesiyim. O güne kadar
(1983) salt mühendis olarak çalışıyordum. Gerçe-
ğini söylemek gerekirse o güne dek bu manada si-
yaset bilmiyordum. Hizmeti bilen insandım, ama po-
litikayı bilmiyordum. Ama zamanla ANAP içinde
benim kafama yatmayan, Atatüritçü düşünceye
yatmayan birtakm konulann ortaya çıktığını gördük-
ten sonra rahmetli özal'la görüş farklılığına düştüm.
O günlerde bu görüş aynlığımız sayfa sayfa gaze-
telere yansıdı."
Peki, Özal-Dalan görüş aynlığının içeriği hangi
konuda belirginleşiyor?..
Dalan anlatıyor
"Rahmetli, tarikatçı birinsandı. O konuda kendi-
sinin samimi bir tarikatçı olduğuna inanıyorum ben.
Bazılan vardır ki tarikatçı değildir, fakat tarikatçı gi-
bi görünüp onun nemasını yer, faydasını görür; iş-
ler tersine döndüğü zaman da 'ben zaten onlann
karşısındaydım' diye ortaya çıkar. Rahmetli Turgut
özal bu tı'p insanlardan değildi, samimi bir tarikat-
çıydı.
1983'ten 1989'a kadar, hatta 1991'e kadar tari-
katçılar -kapahian Refah Parüsi'nde oldugu gibi- hat-
ta ondan daha güçlü birşekilde devletin içinde ol-
dular. Milli Eğitim, ıçişleri, Adalet Bakanlığı, hepsin-
de güçlüydüler. 1985 'te biz ilk kez İSTEK Vakfı'nın
iki Hsesiniaçıyoruz. O günkü Milli Eğitim Bakarn ba-
na ne dese beğenirsiniz?.. Okullardan birinde Arap-
ça eğitim yapmazsanız okullannızı açmam!.."
•
Peki, "Islamcı sermaye" nasıl yükseldi?..
Dalan anlatıyor
"Rahmetli Turgut özal'ın başbakan olup daha
güvenoyu almadan ilk imzaladığı 'kanun hükmün-
de kararname' 'faizsız bankacılık' sistemidir. Yani Is-
lamcı bankacılık sistemi!.. Bununla biriikte yüksek
enfiasyon veyüksek faizin girişiyle biriikte muazzam
birdayçıkt ortaya!.. Enflasyonla biriikte faizleryük-
selince laik iş kesimi yüksek faizden çok fena da-
yak yedi. Islamcı kesim ise tam tersine, 'muraba-
ha' veya 'riba' dediğiniz sistemle gizli faiz, yani va-
deli satış yoluyla kâriannı ikiye üçe katladılar. Çoğu
zaman da, 'dar-ül harp' ilan ettikleri devlete vergi
vermedikleri için Türkekonomısi 1986'danitibaren
dinci ekonomiye muazzam para kaydırdı. Bu, be-
nim hesaplanma göre aşağı yukan 50 milyar dolar-
dır."
•
Dalan diyor ki:
"Rahmetli özal, Amerika için 'büyük patron' lâ-
fını kullanırdı. Tabii ben böyle lâflardan çok eztkSik
duyuyorum. Türkiye'nin patronu olamaz, Tüno-
ye'ninpatronu Türkhalkının kendisidir."
Dalan'ın dediklerine eklenecek bir şey var mı?..
1983'ten 1993'e kadar önce başbakan, sonra
cumhurbaşkanı olarak Türkjye'nin başında bir tari-
katçı bulunursa Fethutah Güten'in palazlanması do-
ğal sayılmazmı?..
ORHAN KARAVELİ'den
önemli bir belgesel
BİR ANKARA AİLESİNİN
OYKUSU
• Osmanlı'dan Kurtuluş Savaşı'na ve bugune 160 yıllık
gerçek bir öyku.
• Mustafa Kemal'le ılgıli bilınmeyen anılar.
« Seymenier ve Seymenlik.
• Mehmet Akıf 'Istıklal MarşTm nerede ve nasıl yazdı
ve ilk kıme okudu?
• "Ankara" adı nereden gelıyor? Ataturk"un şaşırtıcı ve
bilınmeyen tezı.
• "Vatan" ve "Tercuman" gazetelerı olavlarının 40 yıldır
açıkJanmamış "perde arkası".
(1. hamur 38 fotoğraf/ 224 sayfalık bir anı / bel^sd ı
Genel Dağıtım: OZGÜR YAYIN DAĞITIM LTD. ŞTİ.
Ankara Caddesı 31/2 - İstanbul
Tel: (0212) 526 25 13 - 526 35 01
Faks: (0212)527 57 78
ANMA
Dostumuz, kardeşımiz, meslektaşımız, Antakyalı can
Vetenner Hekim Alaattin BAKJMCryı
aramızdan aynlışmın 5. yıhnda özJem dolu sevgi ve
saygıyla anıyoruz.
(1%3-1994)
ULUDAĞ ÜNTVERSİTESt VETERİNER
FAKÜLTESİ 1986 VE 1987 YOJ MEZUNLARI
Adnan YILMAZ
AhmetMEFUT
Ahmet MENKÜ
Ayça-Nıyazı BOZ
AyşeTOSUNKÖSE
Bülent PIRLİBEVXİOGLU
Dursun KARA1SLI
Erhan GÜLERGÜN
HasanMETlN
(Izmir Milletvekili)
HasanTALAŞ
Hıdayet ARABACI
Hıdayet PETİN
Hüsniye-Yüksel GÜLDALI
Hüsevuı PULAT
lzzet ŞENCAN
Kadir UYSAL
Kemal ÖZKAYA
Mücteba BlNtCf
Necmottm AKBA
Recîi ULAŞ
Sadetün ÖZTEMEL
Salih EKİCİ
Selçuk SAV
Omit (SEVİML1) ÖZDEMÎR
Vefe SALMAN
Yüksel EFE
Yüksel YILMAZ
YusufKAPLAN
Zeynep ÖZSARAÇOGLU