Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
27 HAZİRAN 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(S cumhuriyet.com.tr 15
ÎDOB, 'Saraydan Kız Kaçırma' operasım orijinal diliyle Topkapı Sarayı'nda sahneliyor
Nefret hoşgörüye dö
•• de...
GÜLERÇETtN
Istanbul Devlet Opera ve Balesi, Os-
manlı lmparatorluğu'nun 700 kuruluş
yıldönümü nedeniyle NVoKgang Amade-
us Mozart'm 'Saraydan Kız Kaçırma'
operasım repertuvanna aldı. Özgün dil-
de, Almanca olarak 1999-2000 sezo-
nundakasımayında sahnelenmeyebaş-
lanacak olan 'Saraydan Kız Kaçtrma'nın
ılk üç temsilı Topkapı Sarayı'nda ger-
çekleşiyor.
Mozart'ın Türk kültüni ve müziğin-
den etkilenerek yazdığı 'Saraydan Kız
Kaçırma' operası ilk kez orijinal dilın-
de, konusuna esin kaynağı olan Topka-
pı Sarayı'nda sahneleniyor.
Önceki yıllarda tstanbul Kültür ve
Sanat Vakfi 'nın organizasyonuyla Ulus-
lararası tstanbul Müzik Festıvalı kapsa-
mında Topkapı Sarayı'nda sahnelenen,
ünlü bestecinin en önemli yapıtlanndan
biri olanbu operayı Istanbul Devlet Ope-
ra ve Balesi ilk kez Topkapı Sarayı'nda
sunuyor.
Opera, Atatûrk Kültür Merkezi'nin
açılışından bu yana opera binasında da
ilk kez sahnelenecek.
Mozart'ın ilk kez anadilinde yazdığı
'Saraydan Kız Kaçırma'. bestecinin ılk
büyük operası olma niteliğini de taşıyor.
Yapıtın Türkçesi Topkapı Sarayı'nda
ışıklı üstyazı sistemi ile yansıtılıyor. Dö-
nemınde Türk kültürüne yoğun ilgıden
etkilenen, Türk müziği ve enstrümanla-
nnı yakından tanıma fırsatını bulan Mo-
zart'ın bestesinde mehtermüziğinin et-
kileri de oldukça açık. Ilk kez 1782'de
Viyana'da sahnelenen 'Saraydan Kız
Kaçırma'mn metni Gottlkb Stepha-
nie'ye ait.
Operayı, Istanbul Devlet Opera ve
Balesi için konuk Alman rejisör \lkha-
el Heinkke sahneye koyuyor. Yapıtın or-
kestra şefı ıse daha önce Istanbul 'da Ver-
dTnın 'Don Cartos' ve 'Nabucco' baş-
lıklı yapıtlannı sahneye koyan New Or-
leans Operası Genel Müzik Direktörü
Robeıt Lyall.
1950 Dresden dogumlu Alman reji-
sör Michael Heinıcke, önce Dresden'de
şan, ardından Berlin'de opera rejisı öğ-
renımi gördü. 1974-76 yıllan arasında
dünyaca ünlü rejisör Harry Kupfer'in
reji asistanı olarak profesyonel olan He-
inicke, 1976'dan bu yana rejisör ve ki-
mizamanbaşrejisör olarak Almanya'nın
pek çok operasında çalıştı. 70'i aşkın ope-
ra, operet ve müzikal sahneledı. Alman-
ya'nın yanı sıra ABD, Kanada. lsrail ve
Salzburg Festivali'nde de eserler sahne-
le'di.
Rejisör Michael Heinicke, 'Saraydan
Kız Kaçırma' operasına yaklaşımını ve
yorumunu şöyle anlahyor "Asbndaovu-
nun kendisinde \-ar olan konsept şu: On-
ceden yaşanılnuş bütün düsmanhga, nef-
rete rağmen Seüm Paşa, oyunun finalin-
Mozart'ın ünlü yapıtını Abnan rejisör Michael Heinicke(\anda) sahneye koydu.
de Belmonte'yi ve babasını bağısjaya-
rak bu nefretin nasıl bağışlamaya ve hoş-
görüye dönüştüğünü gösterir. Oyunda-
ki bir başka bakış açısı iseçifUer arasın-
daki kuşku ve kıskançuğa rağmen aşkm
nasıl galip geldiğûıi göstermesidir. Böy-
lelikle 'Saraydan Kız Kaçırma' operası
'Sihirli Flüt'ün yanı sıra Mozarfın en
insancıl yapıtlanndan biri olma özelliği-
ni taşır. Sanryorum, günümüzde seyirci
için en önemli mesaj da budur."
Yeni sezonda Atatürk Kültür Merke-
zı Büyük Salon'da sahnelenecek olan
operanın Topkapı Sarayı'na nasıl uyar-
landığmı ve güçlükkrini de şöyle açık-
hyor rejisör Heinicke. "Hayatunda Bk
kez eşzamanh olarak bir eserin iki ayn
versiyonunu hazuiadım. Bunlardan bi-
ri, operanın asıl sahnesi içindl Diğeri de
Topkapı SarayL
Provalann büyük bir bölümünü ei-
bette Atatürk KüJtür Merkezi'nin büyük
sahnesinde oynanacak şekilde sürdür-
düm. Ancak Topkapı Sarayı'na gekiik-
ten sonra bize provalar için a>Tilnuş çok
ktsımzamandinmiiçindebumekânagö-
re farklı bir versryon düsündüm ve uy-
guladmT."
Heinicke, Mozart'ınbu operasıru Top-
kapı Sarayı'nda sahnelemekten büyük
mutluluk duyduğunu da vurguluyor:
"Bu, bir sanatçının basına her zaman ge-
lebilecek bir şey değiL Mekânı görmek,
havayı hissetmek ve Mozart'ın Saray-
dan Kız Kaçırma'yı sahnekrken neter
düşünmüşolabDeceğini görsel olarak da
somutlaştırmak büyük bir ilham kay-
nağıydı benim için."
tşın bütün büyü ve heyecanına karşın
mekân nedeniyle birtakım sorunlar da
yaşadıklannı belirtiyor yönetmen ve iz-
leyicilerin anlayışma sığınıyor "Top-
kapıttaohışbırduğumuzsahne,görsel oto-
rak pek çok tarihiopera binasından çok
daha verünlL ancak mekânın çok bü-
yük tarihi değer taşunası ve yapıü açık
havada sahneleyecek olmamız birtakım
sorunlan da beraberinde getirdL Prova-
lan haftalarca operada sürdürdük ve
doğal olarak operayı sahneleyeceğüniz
mekânda çok az prova yapabfldik. Bu-
raya gekügîmizde isegiris-çıkışlar.ışıkta-
mamen değiştL
İzleyicüerin bu nedenle bize karşı bi-
raz anlayışlı ounalannı istiyorum. Açık
havada da rüzgâr,yakm mekânlann mü-
zik gürültüsü, kuşlar. ağaçlann hışırüsı
sanatçdann konsantrasyonunubozuyor.
Yine de mekânın yapıta ruh katacağın-
dan eminim."
Saraydan Kız Kaçırma"da başlıca rol-
leri GülgezAltındağ, Hüseyin Likos, Ay-
han Baran, Ayşe Sezerman. Özlem Soy-
dan, Kenan Dagaşan, Cahit Şaher, Efe
Kışlah ve Aslı Ayan paylaşıyor. Koro
şefliğını Yıkuz Künutku'nun üstlendi-
ği yapıtın dekoru SelçukToDu'ya, kos-
tümlen Şanda ZıpçTya, ışık düzenı ise
Ahmet Defne'ye aıt.
Yapıtta, Belmonte'nin sevgilisi Cos-
tanze'nin hizmetçisi ve uşağıyla Akde-
raz korsanlan tarafindan tutsak edilip Se-
lim Paşa'ya teslim edilmesinin ardından,
Belmonte'nın Selim Paşa'nın sarayına
gelip sevgilisini kaçırma girişimi ve ya-
kalanmalanndan sonra Selim Paşa'nın
sevgılilen bağışlaması konu almıyor.
' Çok özel ve heyecan verici çahşma9
New Orleans Operası 'nın Artistik ve
Genel Müzik Direktörü RobertLyai, ay-
nı zamanda 17 yıl boyunca Mississip-
pi Operası'nın genel müzik direktörü ve
Teksas ve Tennesse Senfoni orkestrala-
nrun da şefliğini yaptı.
1997 yılında Camegie Hall'da ilk kon-
serini New England Senfoni Orkestra-
sı'yla verdi.
Avrupa "da opera ve konser dizilerine
ise ilk kez Hollanda'da başladı. ABD'de
özellikle çağdaş opera alanında üretti-
ği produksiyonlarla ^eçkınlçstı.
-Mozarf ın Saraydan KızKaçırmay 'ı
bestelediği sıradaTürk müzigi ekmân-
lanndanetkinlendigibUiniyor.Sizy^pt-
üyorumlarken nasıl bir yoJizlediniz?
- Saraydan Kız Kaçırma'nın gerek
ezgilerinde gerek enstrümanlannda yo-
ğun bir Türk müziği etkisi var. Ünlü
bestecinin yaptığı şey aslında Viyana'da
duyduğu Mehter Takunı müzığini tak-
lit etmekti. Bestede Yeniçerilerle Avru-
pa'ya gelen Türk
marslannın etkile-
ri çok açık. Mozart
bu marşlan opera-
sma taşımış. Be-
nımüzerimedüşen
tek şey ise onun
yazdığı müziği yo-
rumlamak.
O kadarj^anlı, o
kadar renkli, o ka-
dar dopdolu bir
besteki yeni biryo-
rum katmama hiç
gerek yoktu.
-PekiyaprtıTop-
kapıSara>igibi öz-
gün bir mekânda yorumlamak moti-
vasyonunuzu,yorumunuzu etkiledi mi?
-Elbette. Bu operayı olaylann geçti-
ği mekân olan Harem'e
bu kadar yakın bir yer-
de sahnelemek çoközel
bir durum.
Projeyi duyduğum-
da ne kadar çok heye-
canlandığımı aniata-
mam. Mozart'ın bu
operayı yazdığı sıralar-
.da,Hagem 18. yüzyıl
Avrupası için çok po-
pülerbirmekândı. Şim-
di bu enteresan konu-
yu, özgün mekânında,
bu muhteşem bir mü-
zikle ele alacağız.
Gösteriyi Osmanlı
Imparatoriuğu'nun 700. yılı nedeniyle
sahneleyecek olmamız da işin anlamı-
nı, büyüsünü arttınyor.
Bütün bunlar bir araya gelerek muh-
teşem bir atmosfer karjyor. Bu da mo-
tivasyonumuza, yaklaşımınnza yansıyor
elbette.
-Türk müzisyenlerle ûçuncü buluş^
manızın ardından goziemleriniziaktarr
nusınız?
- Buradaki müzisyenlerle çalışmayı
çok sevıyorum.
Orkestrayla ıarit>cşem bir çahşjna-
düzenım var. Korove şarkıcılar da muh-
teşemler.
Burada Istanbul'da olmak benim için
her zamanbüyük bir keyif. Yekta Kara,
tantdığunen iyi opera yöneticisi. Olduk-
ça ileri görüşlü bir sanatçı ve operasım
geleceğe emin adımlarla taşıyor.
• La Scala'da
koroya alınacak
tenorlar için 60
adaydan yapılan
elemede ancak 3 kişi
yeterli bulundu.
Torino ve Floransa'da
da durum aynı.
Eleştirmenler bunun
erkek genlerinden
mi, yoksa kötü
öğretmenlerden mi
kaynaklandığı
sorusunu gündeme
getiriyor.
(İtalya'nın yetiştirdiği en
büyük tenorlardan Enrico
Caruso.)
Italyan operalanna
bir tenor aranıyor...
Kültür Servisi- Italya'da son dö-
nemde tenor sıkıntısı yaşanıyor.
ttalya'nın en büyük operalan yakın
gelecekte kadrolannda tenor yer
almayacağı endişesini taşıyorlar.
La Stampa gazetesinde çıkan bir
habere göre Milano'daki La Scala
Operası'nın da aralannda bulun-
duğu bu operalar arnk erkeklerin na-
sıl opera söyleyeceklenni bilme-
diklerinden yakınıyor.
La Scala'da koroya alınacak te-
norlar için 60 aday arasından yapı-
lan elemede ancak 3 kişi bu görev
için yeterli bulundu. Torino'da ise
yine koroya alınacak 40 tenor ara-
stndan kimse seçilemedi.
Floransa'da Teatro Comunaleyet-
kilileri yalnız ttalya'dadeğil, diğer
ülkelerde de yeterli tenor bulun-
madığını belirtiyorlar. Eleştirmen-
ler ise bunun erkek genlerinden mi,
yoksakötüöğretmenlerden mi kay-
naklandığı sorusunu gündeme ge-
tiriyor.
Torino Regio Operası koro şefi
Bruno Casoni, kadın opera sanat-
çılannın yeterli olmasma rağmen er-
keklerin artık operayla ilgilenme-
diğinden yakınıyor. "Tenor ses,en
güzel sestir. Yapılanması çok zor.
yıpranması da bir o kadar kolay"
diyor ve ekliyor: "lnsanlar kiKse-
de söylemiyorlar ve artık geienek-
sel şarkılar da yok. Birkaç ttalyan
erkek, müzik okulumuza geliyor.
Okula gelen Koreii \e Japon öğren-
cüer diplomalannı aldıktan sonra
kendi ülkelerine dönerekorada öğ-
retmenlik yapıvorlar."
Casoni aynı zamanda operalara
başvuran birçok kişinin daha nota
okumayı bihnemesinden şıkâyetçi:
"Bu konuda. ders verdiğini sanan
sarlatanlar da suçlu. Sesiniz bir kez
yıprandıktan ve yanlış >önlendiril-
dikten sonra yapacak hiçbir şey
yok."
Rome Teatro dell'Opera'smın
koro şefı Marcd Seminara da tüm
dünyada tenor sayısmın hızla azal-
dığına dikkat çekiyor. Önce Kuzey
Avrupa'da başlayan bu sorunun ttal-
ya'ya dek ulaştığını belirtiyor:
" Hem sesi i> iolan hem de nota oku-
ma\ı bilen tenor bulmak çok zor."
Italya'da yeüşen tenorlar 19. yüz-
yıldan ıtibaren Puccini, Verdi gibi
ünlübestecilerin yapıtlannda baş-
rol oynuyorlardı. İtalya'nın yetiştir-
diği en büyük tenorlar arasında En-
rico Caruso ve 64 yaşında hâlâ
büyük rollerin adamı olan Luciano
Pavarotti yer ahyor.
Tarihçı RodotfoCeOeUi ise konuy-
la ilgili yaptığı açıklamada. kırsal
alanda yasayan ınsanlann şarkı söy-
lemeye daha yatkın oldugunu belir-
tiyor ve bu sayınm azalmasıyla bir-
likte insanlann kasetçalardan müzik
dinlemeyi daha kolay bulduklanna
dikkat çekiyor.
2000 yılınm 'Edebiyat Ekspresi'çeşitli ülkelerden geçecek
Avrupa, kimliğini arayacak
SEZER PURU
Zaman zaman "Avrupa, Türkiye'yi dış-
lıyor, A>Tupa Birfiği'ne üye yapmak istemi-
yor" diye karamsar düşüncelere kapılınz.
Medyamızda bu düşüncelen kanıtlayacak
haberlerle birlikte ohımsuz yazılar yayım-
lanır. Belki durum, siyaset ve diplomasi
alanında böyle yorumlanabilir. Ama bu du-
rumun böyle gıtmeyeceği ve Türkiye'nin
Avrupa içinde her zaman yer aldığı ve hıç-
bir zaman bütünüyle dışlanamayacağı yo-
lunda belirtilerle de karşılaşıyoruz. Bunun
en son örneği olarak 2000 yılı içinde Av-
rupa'da düzenlenen en önemli kültürel et-
kinlikler arasındayer alan "Edebiyat Eksp-
res 2000" adh dev projeye Türkiye'nin de
çağnlması olayını görebiliriz. Hiç olmaz-
sa Türkiye'nin edebiyat ve kültür alanın-
da yadsınmadığının bir göstergesidir bu.
Projeye göre 1 Haziran 2000 tarihinde.
çeşitli Avrupa ülkelerinden gelecek genç ya-
zarlar ve ozanlar. Portekız'ın Lizbon ken-
tinden 7 hafta sürecek bir tren yolculuğu-
na çıkacaklar. Bu tren yolculuğu sırasmda
Avrupa'nın bellı başlı kentlerinden geçe-
cekler, Moskova'ya kadar uzanıp geri dö-
necekler ve yolculuk Berlin'de sona erecek.
Bu yolculuk sırasmda daha çok 1950 son-
rası doğumlular arasından seçılen yazarlar
ve ozanlar uğradıklan duraklarda etkinlik-
lere, söyleşilere katılacaklar, kendi arala-
nnda tartışacaklar, görüşlerini ve izlenım-
lerini yazacaklar, bunlar sonradan topluca
her ülkenin kendi diline çevrilip yayımla-
nacak. Bu değişık ve alışılmadık projenin
amacı ise tüm çeşitlilikleriyle, birbinnden
farklı kültürleriyle bir "Avrupa Kimliği''
oluşturmak ya da Avrupa ortak kültürüne
katkıda bulunmak.
Türkiye'de bu projeye ortak katılımcı
olarak PEN Yazarlar Derneğı seçildi. Der-
nek de bu yolculuğa katılmak ûzere Sezer
Duru, Aslı Erdoğan, Mahir Oztaş ve Tur-
gay Fişekçi'yı gorevlendirdi. Şimdi bu ya-
zarlanmız bu olağanüstü yolculukta hem
kendi yapıtlannı tanıtmak, hem alışılma-
dık bir deneyimi yaşamak fırsatı bulacak-
lar hem de kültürümüzü ve edebiyaümızı
temsil edecekler.
"Edebiyat Ekspres 2000" projesinin ilk
hazırlık toplantısı Paris'te yapıldı. Katı-
lımcı ülkelenn koordinatörlen, gözlemci ül-
kelerin temsilcileri vekimı yazarlar, Paris'te-
ki "SocietedesGensdeLettres''(Edebiyat-
çılar Derneğı) binasında toplandılar. Bu
ilk hazırlık toplantısına Arnavutluk, Al-
manya, Danimarka, Ispanya, Fmlandiya,
Fransa. Gürcistan, Lüksemburg, Romanya.
Belçıka, Polonya, Lıtvanya, Letonya, Es-
tonya, Rusya, Beyaz Rusya, Bosna, Bul-
garistan, Hırvatistan, Macaristan. îrlanda,
Makedonya, Moldova. Ingiltere. Slovak-
ya, lsveç, Isviçre. Çek Cumhuriyeti, Uk-
rayna, Yugosla\ya, Ermenistan, Aıerbey-
can ve Türkiye koordinatörlen kanldı. Top-
lantıda bu gezinin gerçekleşmesi konusun-
da çıkan sorunlar ile katılımcılann getirdi-
ği sorunlar ve bunlann çözüm yollan tar-
tışıldı. Bu arada projeye Avrupa Komisyo-
nu ve Avrupa Konseyi ile UNESCO'nun,
aynca 100 kadar Avrupa kunıluşunun des-
tek \erdiğj açıklandı.
Aynca çeşitli ülkelenn kültür bakanlık-
lannın, sivil toplum örgütlerinin, özellik-
le etkinlikleri düzenlemekte yardımcı ola-
caklanbelirtüdi. "EdeW>atEkspres 2000"in
uğrayacağı kentler ise şöyle belirlendi. Baş-
Riga'da sokak şenlikleri düzenlenecek.
Moskova'da Millenıum Şenlikleri'ne katı-
lınacak. Minsk'te Çemobil faciası tartışı-
lacak, Varşova'da "AB is Poetry" etkinliği
yer ahyor. Chopin'in dogum yerine bir ge-
zi düzenlenecek ve konserler verilecek.
Berlin'de başka etkınlıkler yanında 1933 yı-
lında Nazılerin kıtaplan yakuğı Babel ala-
nında bir bildiri yayımlanacak. Daha pek
çok etkinlik var.
Daha şimdiden her ülke yanşa gjrmiş
gibi. Paris'tekı ilk hazırlık toplanusınaFran-
sız medyası geniş ilgi gösterdi. Le Nouvel
Observateurdergisi "Edebiyat Ekspresi''ni
"Destansı bir yokuluk" olarak nıtelendir-
di ve 2000 yılı etkinlikleri içinde en din-
gin ve aklı başmda prbje olarak değerlen-
dirdi. Toplantıdan sonra Fransa Kültür Ba-
kanı Catberine Trautmann ın yaptığı ba-
Basın toplanösında projenin sorumlusu Thomas \Vohlfahrt, Fransa KüJtür Bakanı
Catherine Trautmann ve Fransa'mn 2000 kutlamalan organizasyonu başkanı.
langıç istasyonu Lizbon. Ondan sonra sı-
rasıyla Madrid, St. Sebastian, Bordeaux, Pa-
ris, Lılle. Briiksel, Achen, Dortmund, Han-
nover, Marienburg, Kalinıngrad, Viuıius, Ri-
ga, Talm, St. Petersburg, Moskova, Minsk.
Brest, Varşova ve son durak Berlin. Avru-
pa Edebiyat Ekspresi'run uğrayacağı kent-
İer şimdiden gösteriler hazırlıyor.
Örneğin, Madrid istasyonundaki karşı-
lama törenmin koreografisinı Cartos San-
tos yapacak. Aynca gerçeküstücü biroyun
sahnelenecek. Burada yapılacak söyleşi-
lere Latin Amerikah yazarlar da katılacak.
Brüksel'de her yazann kendi dilinde vere-
ceği bir not, yamalı bohça gıbı bırbırine ya-
pıştınlıp Avrupa Parlamentosu'na sunula-
cak. Ve bir sanat yapıtı gibi orada asılacak.
sın toplantısına yaklaşık 150 gazeteci gel-
di.
Bayan Trautmann, projeye Fransız hü-
kümetinın gösterdiği ilgiyi belirttikten son-
ra *Niyesöyiemeyeyün, ben debu trende oK
makisterdİm" dedi. Bakan aynca beklen-
tilerini şöyle dile getirdi: "Bu edebiyat tre-
ni, diyaİoglar, karşihkfa kesifkr ve degişik
kültürfcre saygı yohıyla bir Avrupa kimli-
ğinin temeOerini oluşturacaknr."
Şimdi biz de bu ilk hazırlık toplantısın-
dan sonra Türkiye"deki resmi ve özel ku-
ruluşlann, ilgili bakanlıklann olaya des-
tek vermesini bekliyoruz. Bu gibi ulusla-
rarası etkinliklere aldırmazsak gelecek ku-
şaklar arasında gene yalnız ve tek başımı-
za kalınz.
KUŞBAKIŞI -=*
MEMET BAYDUR
TMP Oyun Yazmak
İstiyopum'
Şu satıriar yazdıklannı büyük bir keyifle okuduğum
Gündüz Vassafın 'Dünya Yuvariakmû' başlıklı ne-
fis denemesinden: "Düşünceleri gözlemlehnden
oluşanlaria, görüşleri inançlanndan kaynaklananlar,
tarih boyunca sık sık çatışmış birbirleriyle. Ama ga-
liba böyle bir ikilem, daha çok aydınlanma tarihini
anlatan kitaplann konusu. Çünkü sanıyorum çoğu-
muz için hâlâ bılmekle ınanmakaynı kapıya çıkıyor."
Sayın Vassaf bilgi olgusu üstüne çok doğru, çok
keyifli ve düşündürücü şeyler söylüyor. "Omeğin
daha milattan önce üçüncüyüzyılda Iskendetiyeli Era-
tostones ve camiası, dünyanın hem yuvahak oldu-
ğunu hem de çevresinin ölçüsünü, hiç de gemiler-
h batıya gidip doğuyu bulmalan gerekmeden, çok-
tan biliyonardı. Ya biz nereden biliyoruz dünyanın yu-
varlak olduğunu?" Sayın Vassaf'ın sorusu haklı, so-
rulması gereken bir sorudur. Uzaktan gelen bir ge-
minin önce dumanı, sonra bacası, sonunda da ge-
minin kendisı gözükür diye yazan ilkokul kitaplann-
dan mı öğrendik dünyanın yuvarlak olduğunu? Uzay-
dan çekiten fotoğraflan 'kaaie almazsak', cümbür
cemaat bir kürenin üstünde yaşadığımızı bugün kaç
kişi kanıtlayabilir?
Eskiden beri böyledir bu işler; çoğunluk bilmez,
inanır. Onbeşinci yüzyıl Avrupası'nda gerçeği bilen-
ler azınhktaydılar, bugün de böyle. Bilenler hep azın-
lıktadıriar. inananlarçoğunlukta."Ama sanki eskiden,
insan olupbitene daha bir vâkıftı. Kişi başına düşen
milli geliryenne, kişi başına bilgi gibi bir oran tahay-
yül edin. Bu oranın son beş yüzyılda hızla düştüğün-
den hiç kuşkum yok. Yani bugünün insanı, geçmi-
se kıyasla eldeki mevcut bilginin çok daha azını bi-
liyor." Bilgisiz ve işin kötûsü meraksız bir diplomalı
cahil çoğunluğun eline geçiyor dünya. Gündüz Vas-
saf'ın yazdığı gibi "dünyanın dört yanında üniversi-
teler seh imalat yaparcasına mezun veriyonar. Bil-
mek istediklerimız parmaklanmızın ucurida. Bu gi-
dişle günün binnde belkı birbirimize dünyanın yu-
varlak olduğunu bile kanıtlayabilıriz."
•••
Birikmiş dergileri ayıklarken Tomris Uyar'ın bir
Gündökümü döküldü günüme. Sayın Uyar'ın her
yazdığını, dikkatle ve iki üç satır sonra da keyifli bir
gülümsemeyle okurum yıllardır. Olağanüstü bir ya-
zar. Şöyle yazmış güncesine: "Bir oyun yazmak is-
tiyorum. Ne de olsa kısa öykûnûn en yakın akraba-
sı oyun. Ama oyun 'yazmak' bir yana, çevirmenin
bile ne kadar güç olduğunu belirtmiştim daha ön-
ce. Sınıf, yaş, kültür aynmlannı hiçe sayarak oyuna
özgü bir dil, yazar sesinin baskın olduğu bir dili ya-
ratmak ne kadar güçtüri öteyandan bu aynm/an ge-
reğınden fazla vurgulamak, oyunun -doğası gere-
ği- birazyapay olan dilini biryamalı bohçaya dönüş-
türebilir pekâlâ."
Üşenmeden saydım oturduğum yerde, son yirmi
yılda yirmi sekiz (28) oyun yazmışım, bugünlerde yir-
mi dokuzuncuyu yazıyorum. Tomris Uyar'a tümüy-
le katılıyorum. Oyun yazmak çok zor bir iştir; şiir, hi-
kâye ya da roman yazmak gibi. Yazmak zor bir iştir.
Bu işi yağdan kıl çeker gibi, kolayca kotaran bir çok
yazann vaıiığına rağmen zordur yazmak! Bunu en iyi
bılen kişilerden biridir Tomris Uyar. Bize ne kalıyor
öyleyse? Tomris Uyar*ın bir de oyun yazmasını iste-
mek, her aklıbaşmida okur ve tiyatrosever olarak...
Tanıdığı büyülü, güzel, unutulmazyüzleri düşünerek
bir oyun yazsa ne iyi olur, tiyatro yazınımız adına
•••
Yobaz milliyetçiliğin iyice kabardığı şaşkın günler
yaşıyoruz. Ben Yunus'la satranç oynuyorum. Eleni
Karaindrou'nun acayip müziğini dinliyorum: Son-
suzluk ve Bir Gün. Sonat elimize doğmuştu, dün ev-
lendi Babür, Gülay, ben güzelce usul usul yaşlarn-
yoruz. Herkes bir yerelere dağıldı, hayat sürüyor.
Çocuklanmıza devTediyoruz usul usul kurduğumuz
bu güzelim ve korkunç dünyayı. Bir başka Yunus'un
dediği gibi balı yağa katarak çatıyoruz sözlerimizi.
Malımızı halka satryoruz, "yükü cevherdir, tuz değil."
öte yandan iyimser olmayan ama gülümseyen bir
gözle bakınca, bütün rezilliğe rağmen o kadar da ber-
bat değil dünya diyesi geliyor insanın. Zamansız yi-
tirdiklerimin saf yüzleri geliyor gözlerimin önüne. Can
sıkıntısı iktidarda, bense "güreş güreş, Hacı Mu-
hammedyıne altta" misali, her zamanki gibi muha-
lefetteyim. Bu kuşbakışmda sıze Osman Şenge-
zer'in mutlu bir rastlantı sonucu elime geçen "Ben-
ce Dekor ve Kostüm" adlı olağanüstü kitabından söz
açacaktım. Büyük ve saygıdeğer bir emeğin dökü-
mü bu yaprt. Haftaya buluşmak üzere...
Badi Assad, Caz FestivaH'ne
kaülamıyor
• Kültür Servisi - tstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nm
düzenlediği 6. Uluslararası tstanbul Caz Festivali'nde 7
Temmuz akşamı Cemil Topuzlu Açıkhava
Tiyatrosu'nda konser verecek olan Badi Assad
Menagerie, Avrupa turnesıni iptal ettiğini ve bu nedenle
Türkiye'ye de gelemeyeceğini açıkladı. Açıkhava
Tiyatrosu'nda 7 Temmuz'da saat 21 .OO'de Daniela ' •
Mercury'le Brezılya Dans Gecesi yer alacak. Badi - •
Assad'm kayınvalidesi, gitaristı Jeff Young'ın annesinin
vefatı üzerıne turnenin iptal edıldıgi açıklandı. Grubun
menajeri Johnnie Mann, aylardır tstanbul'a gehnek
için hazırlık yapüklannı ve festivale katılamayacaklan
için büyük üzüntü duyduklannı bildirdi.
BUGUN
• BORUSAN KÜLTÜR VTİ SANAT
MERKEZİ'nde saat 10.00'da Uğur
Değinnencioğlu'nun 'Ses ve Devinim Atölyesi' yer
ahyor. Saat 12.30'da ise Verdi'nin 'Un Ballo in
Maschera' operası videodan gösterilecek.
(292 06 55)
• BEKSAVUı saat 15.00'de Carlos Saura'nın
yönettiği 'Taksi' adlı fılm, saat 18.00'de trşat
Kılınç'ın 'Türküler Deyişler' başlıklı konseri
izlenebilir. (349 91 55)
• NÂZBVf KÜLTÜREVt'nde saat 14.30'da Bilgi
Oniversitesi Müzik Grubu'nun dinletisi, saat
17.00'de Mira Nair'in yönettiği 'Missıssippi
Masala' adlı fılm yer ahyor. (414 51 50)
27. ULUSLARARASI İSTANBUL MÜZİK FESTIVALI
BUGÜN
• ÇekFilannoniOrkestrasTnın konseri saat
19.30'da Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi
Sarayı'nda izlenebilir.
YARIN
• Çek FuarmoniOrkestrasıyann saat 19.30'da
Lütfı Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi
Sarayı'nda konser verecek.