Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 27 HAZİRAN 1999 PAZAR
14 J v U l _ i l U l \ kultur@cumhuriyet.com.tr
ALLECRO EVtN İLYASOĞLU
Fazd Say fle A'danFazıl Say, Istanbul Kültür ve Sanat
Vakfı'nın Müzik Festivali kapsamında
y^ann akşam, Nejat Eczacıbaşı'nı anma
konserinde Çek Filarmonı'ye solist ola-
cak. Dünyanın en ünlü şeflerinden VTa-
dimir Valek'in yöneteceği konserde Mo-
zart'ın Do Majör,21 no'lu piyano kon-
çertosunu seslendırecek. 27. Festivahn
ıfk gününden biletleri tükenen yann ak-
şâmkı konseri Istanbullular merakla
beklemekte.
- Seni eğiten hocalanndan bugün hâ-
lâ tasıdığın iz var mı?
Mithat Fenmen ıle başladığım müzik
yaşantıma, onun ölümüyle konservaru-
yarda Kamuran Gündemir ile devam et-
miştım. Mezun oluncaya kadar konser-
vatuvaryıllanmı onunla geçirdim. Mit-
hat Hoca bana gündelik yaşantımı piya-
noda anlatmayı. doğaçlama yaptırmayı,
dolayısıyla müziği sevdirmeyi öğret-
mişti. Bugün en çok Kamuran Günde-
mirden izler var. Müzikyapma sanatı-
nı ve "müzis\enlik''teki o kutsal "sadık
kalma" hissıni bana Kamuran Hocaaşı-
lamıştır. En önemli olan da budur. Yok-
sa Mozart'taki şu detay, Bach'takı bu de-
ta> konulan. bir hocanın vermesı gere-
kenin onda biridir. Bunlar detaydır.
Önemli olan müzığe sevgiyi, çalışma-
ya, üretmeye olan özlemi aşılayabil-
mektır ögrenciye...
- Halen herhangi bir hoca- daruşman
gibi kimseyleirtibaan var mı. kendinidin-
lettigin ya da dağamgmı düzenlerken fik-
rini aldıgın bir müzik adamı?
Hayır yok. Hayatta her zaman öğren-
ciyiz. Gittığim konserlerden. dinledi-
ğim CD'lerden. dostlanmdan. okuduk-
lanmdan bir hoca edıniyonım kendi-
me. Sürekli konser vermek aslında çok
öğretici. Artık -mesela- üç-dört sene
öncesine nazaran daha iyi çaldığımı dü-
şünüyorum. Orkestralarla daha uyum-
luyum, daha güvenliyim. Bütün bunlar
da tecrübe sonucunda geldi...
Eldivenle piyano çahşırdık
- Ülkemizde kimi müzikçi konserva-
tuvar yülannı sonradan boğuntulu so-
kaklar olarak anımsar. Rimisi için de
profesyonel dünya>a atılmadan önceki
sıcacık bir kozadır. Senin konservatu-
var geçmişin için hangisi geçerli?
- Pozitif anılar kalmıştır daha çok.
Demın dedığim gibi. nadirbulunan ho-
ealanm olçlu. |kıgün hâlâ bütün yogun-
luğuyla devârri eden dostluklanm var. Da-
ha 11 -12 yaşlannda tanıştığım arkadaş-
lanm. Bakm, mesela, Muhiddin (Dür-
rüoğlu)Belçika "dadır. Ozgür Aydın Han-
nover'dedir. Tuncay Frankfurt'tadır. Ame-
rika'da. Fransa'da şurada burada sürek-
li eski dostlarımı görürüm. En son
Lyon'da viyolacı Elçim ve kemancı Tay-
fun'la konuştuk. "Naaber lan" diye,
sanki en son dün görüşmüşüz gibi...
Halbuki aradan koskoca bir 12 yıl geç-
miş... Konservatuvardaki dostluklarde-
rin kalır, bizi sanki müzik birbirimize ya-
pıştınr! Eşim Giilyar okula girdiğinde
ben orta ikıdeydim. Yani biz şu anda 17
senelik arkadaşız. Gülyar'la 16 yaşım-
da bir haftalığma çıkmıştik. Sonra bir
gün beni Gima'nin önünde bekletti, gel-
medı. Ben de çok sinirlenip "Bu iş bu-
rada biter" demiştim. Aradan 10 sene
geçtığinde evlendik. tlgınç değil mi?
Bütün bunlann yanında, Kamuran
Hoca her sabah 7.30'da okula gelirdi. Be-
nımle 2-3 saat ders yapardı. Hergün! Ba-
zen yanm sayfalık bir Beethoven sona-
tının girişini 3 saat çahştığımızı hatırlı-
yorum. Bunlar derin bağlar... Beşev-
ler'deki okula 1984'te taşındığımızda
üç kış boyunca okulun kaloriferleri yan-
mamıştı. Kamuran Hoca kendi evinden
elektrikli soba getirirdi. Dört kazak üst
üste giyerdi, bazen eldivenle piyano ça-
lışırdık. unutmak mümkün değil. Hâlâ
bazen bunlan düşünürken boğazım dü-
ğümlenir. Bu. New York Filarmoni kon-
serimden sonra olmuştu. Konserden
sonra sokağa çıktığımızda uzun uzun
gökyüzüne baktım. Demin on beş da-
kika ayakta alkışlanmıştım! On beş se-
ne önce. sabahın altı buçuğunda aynı gök-
yüzünün altında Kamuran Hoca'nın der-
sine giderdım!
Amacım tazelik katmak...
- Programlannı özel bir dinleyici kit-
lesine göre mi hazırtıyorsun, yoksa o s-
rada gündemindeki yapıtiara göre mi?
- Bir programı iyi çalmak kadar prog-
ramın enteresan ve halkın seveceği tür-
den olması da şarttır. Benim şu sıralar
özellikle Fransa ve Amerika'da büyük
bir seyırci kitlem oldugu ıçin onlann
isteklerini de gerçekleştirmek zorunda-
yım. Düşünün. aslında hiç klasik müzik
korserlerine gitmeyen bir genç nesil be-
nirn konserlerime geliyor, bunlardan ba-
zılan sırf konserin sonunda yapacağım
bisparçalanndaki cazı dinlemek uğru-
na İ20 dakikalıkbirresitalı dinliyor. Ve
bet onlann bu resitalden de alacaklan
zerginliği görmek istiyorum.
3ir keresinde çok genç bir çocuk ba-
na gelip. "Astaıda sizin TürkMarşı uyar-
lananızı dinlemek için gelmiştim, ama
Bah'ın İtalyan Konçertosu'nun daha iyi
•bir eser olduğuna karar verdim. Artık
biiüngun bu eseridinlev'eceğim'" demiş-
ti. 3u da çok güzel benim için, asıl ama-
cınbuçünkü. Klasik müziğinartık çok
yaslanan "snop" söylevini değiştirmek,
klısik müzik dünyasına hayat ve taze-
lik katmak...
- Hazırlamakta olduğun CD'ler
pngramlarını etkiliyor mu?
tstanbul'da üst üste aynı şeyleri çal-
1
ana biraz su biraz ekmek
verin, hayatımın sonuna kadar
eve kapanır Bach çalanm.
Onda 'sonsuzluk'
hissediyorum. Bach beni
ağlatır, güldürür, bu benim
hayatım için 'oksijen'
değerindeki bir diyalog.
madım, aynı bestecilerin ayn eserlennı
çalmış olabilinm, seri halinde ne yap-
mak istedığımi anlatabilmek için. ts-
tanbul"da değerli bir dinleyici var. Fa-
zıl'dan 2 sene içinde 3-4 ayn Mozart
dinleyebilirler. Yalnız bir de şu var, çı-
kan CD"lenm bağlantısında da prog-
ram yaptığım oluyor.
Geçen yıl Mozart CD'm çıktı, kon-
serlerimde daha çok Mozart çaldım. Bu
yıl Bach çıktı. konserlerimde Bach ça-
İıyorum. Bu iki besteciyle kendini ka-
bul ettirmek, parantez içinde "iyi mn-
zfeyen" lakabını takmaktır. En zor ve en
önemli iki bestecimiz Bach ve Mo-
zart'tır. Zaten banabiraz su biraz ekmek
verin, hayatımın sonuna kadar eve ka-
panır Bach çalanm. Onda "sonsuzhık"
hissediyorum.
Derin bir sonsuzluk... Bach beni ağ-
latır, güldürür, bu benim hayatım için
"oksijen" değenndeki bir diyalog. Gü-
nümüz ile 250 yıl önce yaşamış. bu adam
Türkiye'de
bir linç
medyası var
-Doğalkişuceptetefonukonusunahiç
değjnmeden geçmek oianakgz. Ben med-,
yaıun abartısına şiddetk karşı çıkmışnm
bu knnuda. Bir miizikçinin yoğunJaşma-
a, çıtanın \ükscldigi anda bir atlctin yo-
ğunlaşmasn la eşit Neden insanlar o za-
man soluklannı tutmasmı bili\oriar da
ceplerini denetie\emi»orlar konserde!
Neyse. bugün yinecep tetefonu çalsa na-
albirhazırlıkicindesra?
Hâlâ benim konserimde cep telefonu
çalarsa bunun anlamı "protesto"dur.
Unutkanlık falan değil... Böyle bir pro-
testo ise gereksizdir, haksızlıktır. Ozül-
mekten başka yapacak hiçbir şeyim yok
bu durumda... Beni çok üzen ve yıpra-
tan bir konu bu. Neredeyse cep telefo-
nuna tepkim müzisyenliğimden daha
çok biliniyor. Acıkh bu... Yılda 80-90
konsere koşuşturuyorum. dünya bası-
mnda hakkımda 500 civan yazı çıkıyor
heryıl, 15-20 televizyon programınada-
, vetliyim, Amerika'nın, A\Tupa'nın bü-
tün ciddi orkestra ye festivallerine da-
vetliyim, büyük bir mücadele veriyo-
rum kendimce, Kendim için. müzıgiın
için ve ülkem için. Bütün bunlann ya-
nındaküçücükbir "ceptetefonu" gergin-
liğinin bu kadar büyütülmesini, bu ka-
arasında süregelen bir diyalog!..
-CDyapmaya Mazartve Bachgibimü-
zik tarihinin hata görürmez. bestecileri
ile giriştin. Bach CD'si için aldığın en
önemH eleştirüer hangileriydi?
En önemli eleştinm, bu CD'yi çalar-
ken kendime güvenim, Bach'a olan sev-
gim ve yorumlanmdan yüzde yüz emin
olmam. Çok merak edildiğini zannetmi-
yorum, ama bu CD'nin hakkında şu ana
kadar (dünya basınında) 60 eleştiri çık-
tı. Sonuç şöyle: 54 iyi, 6 kötü eleştiri...
Bu da iyi.
Benim en saygı duydugum iki eleşti-
ri ise Fransız müzik dergisi Repertoire
ve San Francisco Examiner gazetele-
rinde çıkanlar. Bu eleştirmenlerin, yo-
rumu, güzellikJeri, eksik ve hatalan çok
iyi anladıklannı sezinledim. Ve sadece
okura değil, bana da "hakikaten" yarar
sağlayabilecek eleştirilerini de hassasi-
yetle sundular. Müzik eleştirisi böyle
olmalı, "göklere çıkarmak" veya "ka-
ralamak" kimseye fayda getirmiyor
çünkü.
- Programlanna modern yaprt katma
konusunda yaklaşunın nedir?
Avangard ve 1950 sonrası müzigini ög-
rencilik yıllanmda çalmıştım. Özellik-
le Ligeti ve Bernard Alois Zimmer-
mann'ı çok sevmıştım. Messian'e de il-
gi duydum... Bakın sorun şu. Bir kon-
ser programında bir -en fazla iki- çağ-
daş eser bulunabilir, daha fazlası yoru-
cu olur ve dinkyicinin konsantrasyonu
çorbaya döner. Bu tek hakkı da aynı za-
manda bir besteci olduğum için kendi
eserimle kullanmak istiyorum. Yani be-
nim her konserimde 1990'lannbirese-
ri oluyor. Beğenen beğenir, beğenme-
yen begenmez. o ayn konu...
-Önümüzdeki CD >ayınlan arasında
sırasıyla neler %-ar?
Gershwüı! Bu CD Teldec Records'tan
kasım ayında ülkemizde de piyasaya çı-
kacak. CD'nin içindekilere gelince; be-
nim New York Filarmoni eşliğinde ver-
dar kıncı olunmasmı hiçbir zaman an-
layamadım. Bir "linç medyuT \-arTür-
kiye'de. Gariptir...
'Bütün bakış açım değLştt'
Butarüşmalara ve hakkımda yazılan-
lara geçen yaz ciddi şekilde üzübnüştüm.
Ama bir süre sonra, bunlan yazanlann
benim için aslında hiç de önemi olma-
yan, hiç değer vermediğim köşe yazar-
lan olduğunu, bu yazarlarm derdinin
"sansas>on yaratmak" olduğunu; sanat
ile, müzik ıle en ufak bir üişkileri olma-
dıklannı iyice anladığımda bütün bakış
açım değişti.
Bir toplum için önemli olan sanatçı-
sıdır. Sanatçısımn ürettikleridir, bu in-
sanm kişıliğindeki toprağın durulugudur.
Bu toprakton ekip biçerek bir şeyler el-
de edebilmesi. topluma sunabilmesi,
dünya önünde kendisinin de, toplumu-
nun da degerini arttırabilmesidir. Ülke-
mizdeki bilinçsizlikler, değerbilmezlik-
lerhaliyle sanatsal konulara da yansıyor.
21. yüzyılda bu gidışatm değişeceğini
ûmit ediyorum ve bu değişimde biraz-
cık rolüm olursa, bu benim için sonsuz
bir mutluluk olacak.
Biz Türk sanatçılannın bir şeye inan-
ması lazım: Artık birtakım ilkelliklere
boyun eğmeme, mücadeleverme ve ka-
zanma zamarudır.
lkemizdeki bilinçsizlikler,
değerbilmezlikler haliyle
sanatsal konulara da yansıyor.
21. yüzyılda bu gidişatın
değişeceğini ümit ediyorum
ve bu değişimde birazcık
rolüm olursa, bu benim için
sonsuz bir mutluluk olacak.
Biz Türk sanatçılannın bir
şeye inanması lazım: Artık
birtakım ilkelliklere boyun
eğmeme, mücadele verme ve
kazanma zamanıdır.
diğim canlı kayıttan Rhapsody in Blue
ve Got Rhtym Variations (bu 14 Aralık
1998 günü Lincoln Center'deki konse-
rimiz, Kurt Masur yönetiminde, alkış
sesleri falan var), aynca yine New York
Filarmoni Orkestrası'nın beş müzisye-
ni ile kurduğum bir "Jazz-Band"ım var.
Klarnet, saksofon, vibrafon, bateri, bas
ve piyano... Onlarla benim yaptığım
Porgy ve Bess düzenlemelerimi çaldık.
Mesela "Summertime" şarkısı... Daha
sonra da Gershwin'in çok az tanınan
bir 15 kadar piyanoeseri var, onlann hep-
sini kaydettim. Bu konuda bana Gersh-
win'in yeğeni New York'ta yaşayan Le-
opoki-Godovvski ve "Dünya Gershvvin
Vakfi" Başkanı Judith Pizarçokyardım-
cı oldular...
Çocuğumla mı rakip
olacağun?
- Bu mücadelende başanlar dilerim!
Bunca yokıduk arasında nasıl çahşacak
zaman buluyorsun? Yeni yapıtiara ve
özellikle bestelemeye?
Bu en büyük sorun. Yılda 250 gün evi-
mizde degilız. havaalanlan, uçakJar,
oteller ve karanlık konser salonlan ara-
sında geçiyor yaşamımız. Bazen turne-
ler sırasında 15-20 gün piyano çalışa-
madığım oluyor ve bu feci! Turne so-
nuna rastlayan konserler ciddi teknik
sorunlarla, kondisyon eksiklikleriyle
geçiyor.
Burada keşke kemancı veya şancı ol-
saydım da enstrümanım >anımda olsay-
dı. otelde çalışabilseydim, diye düşün-
düğüm oluyor...
- BesteJerbıe değinirsek, bundan son-
ra nasıl bir yol çizmeyi düşünüyorsun?
Bir opera yazmak istiyorum. 21. yüz-
yıl teknikleriyle bir opera...
- Eşin Güryar'in bir çeflist olması, do-
layısnla senin yaraOcı müzik dünyanı
payiaşması çok önemli. Çocuğunuzun
da müzikçi olması için uğraşacak mısv-
nız? Ne de olsa ona kopyalar vermek ve
ipuçlan sunmak acısmdan elinizde ola-
naklar var!
Müzısyen olmasını isterim. Gülyar
da ister. Yalnız anne babanın meslekten
ounası, hatta "iddjah" olmalan çocuk
için stres yaratabilir, bu da çok kötü...
Ben en çok çocuğumun bir sanatçı, ama
başka dallardan olmasını isterdim. Ne
bileyim, şair, yazar, ressam, balerin vs.
vs. Müzisyen olacaksa, bence ikimizin
de çalmadığı biralet olmalı... Keman me-
sela! Zaten New York'ta 10.bin piya-
nist rakibim var, onlardan kaçmak için
eve kapandığımda, bir de çocuğumla
mı rakip olacağun?
e-maii: evini@boun.edu.tr
British Library, Laurence Olivier'ın arşivine sahip olmaya çalışıyor
Tıyatro tarihi için bir anahtar
Kültür Servisi - Dünyanın en bü-
yük kütüphaneleri arasında yer alan
British Library, LaurenceOlivier'ın el-
yazmatan ve özel notlanndan oluşan
tarihi arşivini Ingiltere'de tutabümek için
para bulmaya çalışıyor. Kütüphanenin
bu arşive sahip olabilmek için 1.2 mil-
yon sterline ihtiyacı var.
250 kutudan oluşan arşivin satışa sû-
nulmasının öncesinde uzmanlar bel-
geleri inceleyerek bir katalog çıkara-
caklar. Arşiv bir yandan yüzyılın en
önemli edebiyatçılanndan birinin ya-
şanuna, bir yandan da yirminci yüzyıl
lngıliz tiyatrosuna ışık tutuyor.
Aralannda Lord Olivier'ın hiç sah-
nelenmemiş 'Macbeth' oyununun da yer
aldığı belgelerin çoğu yayımlanmamış
çahşmalardan oluşuyor. Arşivde Oli-
vier'ın 'V. HenrP üzerine görüşleri,
Marflyn Monroe'ya yazdığı mektup-
lar ve 1940-61 yıllan arasında evli kal-
dığı VTvien Leigh ile ilişkisini değer-
lendirdiği notlan da bulunuyor.
Tiyatro tasanmlan, kontratlar ve fo-
toğraflarm yani sıra NodCoward ve Do-
uglas Fairbanks Jr ile tanışmasmı an-
lattığı anılan, Mkhael Redgrave'e baş-
rol öneren 'Larry' imzalı mektup da ku-
tularda bulunan belgeler arasında yer
• British Library, Laurence
Olivier'm el yazmalan ve
özel notlanndan oluşan tarihi
arşivi tngiltere'de tutabümek
için para bulmaya çalışıyor.
21. yüzyıl tngiliz tiyatrosuna
da ışık tutan arşiv, gerekli
para bulünamazsa parçalar
halinde açık arttırmaya
çıkanlacak ve dağılacak.
alıyor. 1989 yılında 82 yaşında yaşa-
ma veda eden Olivier. büyük bir Sha-
kespeare yorumcusu ve hem klasik
hem de modem tiyatroda bir dahi ola-
rak tanınıyordu. Öldüğünde 120'nin
üzerinde oyunda rol abnış, 60 kadar fıl-
min yönetmenliğini ve yapımcılığını
üstlenmişti.
Olivier, Vivien Leigh 'den boşandık-
tan birkaç hafta sonra, Entertainer ad-
lı oyunda tanıştığı üçüncü eşi Joan
Plowright ile evlendi. Bu evlilikten bir
oğlu, iki kızı oldu.
British Library, 1.2 milyon sterlini bu-
lamazsa arşiv parçalar halinde açık art-
tırmaya çıkanlacak, dahayüksek bir fi-
yata satılarak dünyaya dağılacak. Oli-
ver'ın dul eşi Joan Plovvright'ın sözcü-
lük ettiği Olivier ailesi ise arşivin top-
lu halde Ingiltere'de kalmasından ya-
na. Bu nedenle de British Library'nin
para bulma çalışmalan konusundaki
samimiyetlerine inandıklan takdirde
kütüphaneye sınırsız zaman verebile-
ceklerini belirtiyorlar.
British Library'nin yöneticisi Bri-
an Lang, arşivin ülke dışma çıkması-
nın ulusal bir trajedi olacağını düsünü-
yor: "ArşK parçalandığı anda akade-
misyenler için degerini yitirir. Bu arşi-
vin tiyatro tarihi için bir anahtar değe-
ri taşidığını unutmamakgereldr. Bütün
bu parcalann bir arada tutularak sak-
lanması gerektiği konusunda hiçbir
şüphem \x>kT
British Library'nin Olivier'ın bel-
geleri üzennde bu kadar çok durması-
nın bir nedeni de kütüphanenin son dö-
nemlerde tiyatro arşivi merkezi olmak
için girişimlerde bulunması. Sir John
Gielgud'ın da önümüzdeki günlerde
George Bernard Shaw, Oscar VVllde,
Kenneth Tynan ve Harold Pinter'ın
belgelerinden oluşan arşivini kütüp-
haneye bağışlaması bekleniyor.
Rattle Berlin'e
Ozawa Viyana'ya
şefoluyor >. -
• Slr Slmon
Rattle çarşamba günü
yapılan bir oylama
sonucunda Berlin
Filarmoni
Orkestrası'nın daimi
şefliğine getirildi.
Rattle şu andaki şef
Claudio Abbado'nun
kontratının 2002 yılında
dolmasının ardından
göreve başlayacak.
Alman basını, Rattle'ın
seçilmesmi büyük bir
coşkuyla karşılarken
Almanya'nın en büyük
orkestrası için en ideal
seçimin yapıldığını
vurguladüar. Orkestraya
yeni bir soluk getirmesi
beklenen Rattle'ın
bıreysellikten çok
birliktelik düşüncesini
ön plana çıkarması
övgü topluyor.
• Sophle
Marceau. Polonyalı
yönetmen Andrzej
Zulawski'nin yeni
filminde başrolü
üstieniyor. 'Sexuelle'
isımli filmde bir Paris
öyküsü anlatılıyor.
• Joan Chen, ikıncı
yönetmenlik
deneyimine
hazırlanıyor. Ilk kez
Xiu Xiu filmiyle
yönetmenliği deneyen
Çinli oyuncunun yeni
çalışmasında başrolleri
Richard Gere ile
Winona Ryder
paylaşıyorlar. 'Autumn
in New York' adlı
filmde bir restoran
sahibiyle ölüme
mahkûm bir genç kız
arasında yaşanan aşk
anlatılıyor
• Anna
KOUrnikOVa kortlara
vedaediyor..
Amerika'da yaşayan
ünlü tenisçi, sporu
bırakacağını ve sinema
dünyasına girip bir film
yıldızı olacağını
açıkladı.
• Nlcolas cage'm
yapımcılığını üstlendiği
'Shadowofthe
Vampire' isimli filmde
başrolleri John
Malkovich ve Willem
Dafoe üstleniyorlar. F.
W. Mumau'nun
1921'deçevirdiği
Vampir Nosferatu'yla
ilişkili olarak yapılan
film, yan belgesel
niteliği taşıyacak.
Malkovich'in
Murnau'yu
canlandıracağı filmi
Elias Merhige
yönetecek.
• Warner Brossnn
üçüncü uzun metrajlı
animasyon fihnini Tom
Sito ve Piet Kroon
hazırlıyor. 'Osmosis
Jones' isimli film, insan
vücuduna girdiğinde
hastalıkh hücrelerin
peşine düşüp onlan
yakalayan bir insan
hücresini anlatıyor.
• Jane Eyre'm
yazan Charlotte
Bronte'nin, iki kız
kardeşiyle alkolik erkek
kardeşini zehirleyerek
öldürdüğü iddia
ediliyor. Kendileri de
Charlotte gibi
edebiyatla ilgilenen,
'Agnes Grey'i yazan
Anne Bronte ile
'Uğultulu Tepeler'le
adını duyuran Emily
Bronte'un bugüne dek
verem hastalığından
öldükleri, erkek
kardeşlerinin ise
delirerek öldüğü
bilinirken kriminoloji
uzmanı James Tully'nin
iddialan tngiliz
edebiyat çevrelerini
kanştırdı.
• Tim Buiton yeni
fılminın çekımlerini
Londra yakınlannda,
büyük bir gizlilik içinde
sürdürüyor. 1788 New
York'unu anlatan
'Sleepy Hallow' isimli
filmde başrolleri
Johnny Deep ve
Christina Ricci
paylaşıyorlar. Filmde,
Christopher Walken'ın
canlandırdığı başsız
şövalyenin hükmünde
yaşayan bir gnıp
ınsanın öyküsü
anlatılıyor
• Wes Craven bu
kez kendi romamnı
sinemaya uyarlıyor.
Craven bu ilk
romanında bir yaşam
iksiri projesi üzerine
çalışan ve yaşamak için
çok az zamanı kalmıs
bir bilim adamının
öyküsünü anlatıyor.
'The Fountain Society'
isimli film, diğer
Craven çalışmalan gibi
yine gerilim türünde
olacak.
• Don ROSS yeni
filminde Hollywood'un
son günlerdeki en
popüler çiftini bir araya
getiriyor. Ben Affleck
ve Gwyneth
Palthrow'un ^ ,
başrollerini üstlenecegıc
romantık komedi
türündeki filmin adı
'Bounce'.
• Erlc Clapton m
gitarlan ve müzikle
ilgili çeşitli eşyalan,
Christie's Müzayede
Evi'nde düzenlenen
açık arttırmada rekor
fıyata alıcı buldu.
îngiliz rock efsanesinin,
aralannda 1956 yapımı
Fender Stratocaster
marka gitannın da
bulunduğu eşyalanna 5
milyon dolardan fazla
ücret ödendi. Clapton,
açık arttırmanın tüm
gelirini, alkol ve
uyoışturucu
bağımlılannın tedavi
edikiiği Crossroads adlı
bir merkeze
bağışlayacagını >
açıkladı.
• Woody Allen,
'Celebrity' adlı fihnini
henüz tamamlamışken
yeni projesi için
hazırlıklara başladı bile.
Filmin konusu ve
ismiyle ilgili herhangi
bir açıklama yapılmadı,
ancak başrollerini Hugh
Grant ile Tracey
Ullman paylaşıyorlar.
• selji ozawa.
ViyanaOperası'nın
direktöriük görevini
üstlenmeye
hazırlanıyor. 63
yaşındaki Japon
orkestra şefi, 1 Eylül
2002 tanhinde yeni
görevini devralacak.
2005 yıhna dek Boston
Senfoni Orkestrası'yla
da anlaşmalı olan
Ozavva, bu süre içinde
yılın beş ayını
Viyana'da geçirecek.