Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1HAZİRAN1999SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Samih Rifat, yeni yapıtmda Osmanlı öncesi Istanbulu'ndan şiirler sunuyor
Âynı giiııl>atıııııııuı ozanlanFECtRALPTEKtS
Dikitler, yontular, yazıtlar sevindirir
gerçi, bunların lavıkgörüldüğü kişi-
leri,
amayalnızcayaşamda kaldıkları sii-
re:
buyararsız onurlar, ölümden sonra
peşinden gitmez ruhlann. Oysa erdem
ve yetenekler, çağlar ötesine geçer
diri tutar amlan...
Agathias'ın dizelerini doğrularcası-
na çağlar ötesine geçen şiirler, şairler var-
dır. Agathias. Kristodoros,Damokharis,
Kometas ve digerleri... Osmanlı önce-
sinde Byzantion'da. Konstantinopolis'te
yaşamış ozanlar ve yine bu topraklarda
yazılmış şiirler...
Samih Rifat, 'Çok Eski Bir Günbaö-
mı' adlı yapıtında, Yunan Ajıtologya-
sı'nın tstanbullu ya da yaşamının bir
süresini lstanbul'da geçirmiş 16 oza-
nından birşiirseçkisi sunuyor okura. Ri-
fat'rrt, Yunan Antologyası'ndan yaptı-
gı çevirilerden oluşan kitap, erken Bi-
zans ve Bizans ortaçağı şiiri üstüne ha-
zırlanrruş bir bilimsel belge niteliği de
taşıyor. Rifat'la 'Çok Eski Bir Giinba-
tunı' üzenne konuştuk.
- Sizi, Osmanlı öncesi İstanbul şiirine
yönelten sebep neydi?
Antik çağ yazarlanyla epeydir uğra-
şıyorum aslında. 1978-79'daSappho'dan
çevirileryapmıştım. Daha sonra Home-
ros'tan yaptığım, ancak yayımlamadığım
kısa çeviriler oldu. Geçen yıl ise Mabe-
yind Pavios'un tüm epigramma'lannı
bir araya getiren Altın Yağmur'u ya-
yımladım. tşte bu noktada, Istanbullu bir
şairle bütün kısa şiirlerini çevirerek bir
ilişki kurduktan sonra. "Neden tüm ls-
tanbuHu şairleri taramıyorum" diye dü-
şünmeye başladım. Babam Oktay Rifat
1960larda Yunan Antologyası 'ndan Çe-
vinler diye bir kitap çıkarmıştı. Ben sa-
dece Istanbullu şairler üzerine bir kitap
yapmaya karar verdim, çünkü bu konu-
dabireksiklikolduğuaçıktı. İstanbul şi-
irleri hep Osmanlı dönemi ile başlıyor,
Osmanlı öncesinde bu topraklarda olan-
lar kimseyi ilgilendirmiyordu. Aynca
mimarlık eğitimi aldığım ve daha çok
restorasyon işlerinde çalıştığım içın es-
kiden beri Bizans'a ilgim vardı. Şu an-
da da Mabeyinci Pavios'un Ayasof-
ya'nın Betimi adlı uzun şiirinin çeviri-
siyle uğraşıyorum.
- Sizce bugüne dek neden ilglsiz kalın-
dı Osmanlı öncesi İstanbul şiirine?
Ülkemiz ve topluMİfflÜmrıBİzart§
f
a'
karşı bir kapalılığı var; bu. nedense bir
tabu. Yıllardır bu ülkede Bizans müze-
R
(Fotoğraf: KUBtLAY TÜNTÜL)
dfat'ın, Yunan Antologyası'ndan yaptığı çevirilerden oluşan 'Çok Eski Bir
Günbatımı', erken Bizans ve Bizans ortaçağı şiiri üstüne hazırlanmış bir bilimsel belge
niteliği de taşıyor. Kitapta, Yunan Antologyası'nın, Istanbullu ya da yaşamının bir süresini
lstanbul'da geçirmiş 16 ozanından seçme şiirler yer alıyor.
si açılamaz mesela. Bizans'la ilgili ya-
yın da çok azdır. Bizans Araştırmalan
Enstitüsü'nü yabancılar kurmuşlar,
1950'lerde işlemez olmuş. Devlet poli-
tikalannca Bizans düşman gibi görülü-
yor; bugünkü Yunanlılar, Bizans devle-
tinin devamı olarak algılanıyor. Oysa
ben tam tersini düşünüyorum. Onlarbi-
zim atalanmız bence, çünkü Osmanlı son
derece kanşık bir toplum. Sistem dog-
rudan doğruya Bizans'm üstüne oturmuş.
mimarisine kadar Bizans'ınvârisi... Sü-
leymaniye"ye ya da Ayasofya'ya bakın-
ca bu açıkça görülüyor. Müthiş bir mi-
rasın üzerinde yaşıyoruz; bu yüzden de
, Bizansuygariığıylatoraş daha, yakyıcjan,
İT|jîlenrnemiz gerektıgıni düşünüyorum.
Bizans uygarlığı bu topraklann malı-
dır; başka kimsenin değil.
- Kitaba verdiğmiz 'Çok Eski Bir Gön-
babnu' isminin bir öyküsü var mı?
Küçük bir Bizans belgeseli çalışma-
sına girişmiştim. Ancak gördüm ki bel-
geselin alrından kalkmak çok zor. O za-
man bu küçük filmi 'görsel notlar' gibi
bir yapıda oluşturmaya karar verdim. 29
Ekim civarlannda günbatımınm Sala-
cak'tan çok güzel göründüğünü biliyor-
dum. Bunlar lodos günleridır ve güneş
Sultanahmet'le Ayasofya'nın arkasın-
dan yaklaşık 1.5-2 dakikada batar. Fil-
mi böyle bitirdim; sonra düşündüm ki bu,
Osmanlı öncesinde yaşayan Istanbullu
şairlerin de gördüğü günbatımıydı...
- Kitapta yer alacak şürieri seçerken
oTcütünüz ne oMu?
Doğrusunu isterseniz ilk önce meka-
nik bir biçimde tarama yaptım ve Bizans
adıyla ilgili her şairi dikkate aldıra Bi-
zans dönemi içine yerleştirilebilecek
30'a yakın şair buldum. Bunlann arasın-
dan tstanbullulan ayırdım; sonraki adım-
da da her şiir çevirmeninin yaptığı gibi
çevirip çeviremeyeceğim şiirlere bak-
tım. Türkçeye güzel bir şiir sunabilecek
olanlar ve olmayanlar vardı... Çağdaş
şiir okuruna şiir tadı verebilecek şeyle-
riyakalamayaçalıştım Işin belge yanı-
nı arttırmak için biraz daha az anlamlı
olanlan da kattım tabii.
- Kitaptaki şürieri Fransızcadan dili-
mize kazandırdınız. Şiirin ikinci dilden
çevribnesini nasıi değerlendirtyorsunuz?
Ikınci dilden çeviri tehlikelidir; ama
iri çıkıp da benim çevirimden yeni bir
çeviri yapmaya kalkarsa şiirden iyice
uzaklaşır. Benim çevirilerim edebi de-
ğil, bilimsel çeviriler. Söz oyunlannın kar-
şüığını bulmaya çalışmayan, bu söz oyun-
lanna kısa notlarla işaret eden, "Çeviri
,bir şiiri başka bir dflde sö>1emektir"i
yapmayan çalışmalar bunlar. Bu yüz-
den de anlama ulaşma şansım ve kayna-
ğa yakınlığım. Borges'in Ingilizceden
yapılmış çevirisine göre daha fazlaydı.
İkinci şansım ise elimde şiirlerin Yu-
nancalannın, yani biçimlerinin de bulun-
masıydı. Tabii ki birinci dilden çevirinin
verdiği müziği yakalamak zor, ama ben
yapmasam başkasının yapacağı da yok-
tu.
- Fekişair dilmin mi, yoksa yaşadıgı top-
rağm mı şairidir sizce?
Tartışılması gereken bir konu bu...
Çocukluğumdan hatırlıyorum: Şah IsmaD
Türkçe yazdığı için Türk şairidir, Mev-
bna ise Farsça yazdığı için lran şairidir
derlerdi. Bu doğru; ama şair, şairliğinin
ötesinde başka şeylerle de bir yerin in-
sanıdır. Mevlana'yı Türkiye'den, Kon-
ya'dan. türbesinden, etkilediği insanlar-
dan koparmak kolay değil. Ya da bizim
Mevlana ile ilgilenmememiz söz konu-
su olamaz. O halde buralarda yaşamış,
buralarda ürün vermiş ve bence Osman-
lı'ya etkisi olmuş bir edebiyatı da iyi
bilmemiz gerekir. Kitabı hazırlarken Ne-
dim veya Yahya Kemal'de olduğu gibi
tstanbul'dan söz eden şiirlere rastlama-
dım. Belki de zaten bir kente öyle birbü-
tünlük içinde bakmıyorlar: ama kente
değinen. konaklara. evlere, anıtlara ba-
kan. bugünkü görüntüleri gören gözle-
rin gördüğü çok şey var şiirlerinde. Türk
şairi olmasalar da bu topraklann ürünü
olarak tüm antik dünyayla birlikte önem-
liler.
- Bu şairlerin yaşama bakışlan konu-
sunda bir ipucu yakalayabildiniz mi?
Divan şiinnde olduğu gibi bir tür maz-
munlan var. Belli agırlığı olan şairler, kla-
sisizm ve lskenderiye ozanlannın etki-
sinde kalanlar. Dolayısıyla mitologyayı
çok fazla kullanıyorlar. Ancak dikkatle
okunduğunda, buralara özgü insanlann
bakjşlanna benzer noktalar yakalamak
da mümkün. Kuzeyli bif şairde rastlama-
yacağinız. buralara daha yakın, daha
Akdenizli bir yanlan var.
- Aralaruıda özeUikle kendinize yaknı
hissettiginiz şairler oMu mu?
Bir kere Pavlos var. Mabeyinci adını
babam buldu ona. Pavios bir yüksek sa-
ray görevlisi; beni Osmanlı sarayına yak-
lastırdığı için çok seviyorum. Agathias
da yakın geliyor. Antipnflos'u ise şaka-
lı ve cilveli buluyorum. Ama hepsi\i-
raz eşit ve uzakta duruyorlar sonuçta; çok
da yakın ınsanlar değiller.
Aliye AN yaşammı yitipdi
• Kühür Servisi -
Sabahattin Ali'nin
eşi, Filiz Ali'nin
annesi, Atilla ve
Idil Laslo'nun
anneannesi Aliye
Ali, yaşamını
yitirdi. Aliye
Ali'nin cenazesi
bugün Teşvikiye
Camii'nde kıhnacak öğle namazinın ardından
Aşiyan'da toprağa verilecek.
hsan HaMan Hm Festivafi
• NEW YORK (AA) - Insan Haklan Izleme
Kuruluşu (Human Rights Watch), New York'ta insan
haklanyla ilgili uluslararası bir film festivali
düzenledi. New York'taki Lincoln Center Sanat
Merkezi'nde düzenlenen festival, 11-24 Haziran
tarihleri arasmda gerçekleşecek. Fihn
eleştirmenlerine göre, festivalin en ilginç
yapıtlanndan birini Yugoslav yönetmen Goran
Paskaljevic'in Balkanlar'dakı dramın perde arkasını
anlatan 'Barut Fıçısı' adlı filmi oluşturuyor.
Festivalde gösterime sunulacak filmler arasmda,
Oscar'a aday gösterilen, Amerikalı ve Vietnamlı
savaş dullannı konu alan 'fhbar Üzüntüsü' adlı filmi
ile 'Tiananmen Meydanı'na Güneş Doğarken' adlı
fılm de bulunuyor. Aynca, kara mayınlannın
korkunçluğunu vurgulayan ve 10 kısa metrajlı
fılmden oluşan 'Bir Katliamdan Görüntüler' adlı
filmin de ilgi çekmesi bekleniyor. BM ve insan
haklan dernekleri halen dünyada patlamaya hazır
100 miryonun üzerinde kara maymı bulunduğuna
işaret ederek olayın korkunçluğunu vurguluyorlar.
Ertetenen pock konserleri
haziranda gerçekleşecek
• Küitûr Servisi - Sokak Çocuklan Rehabilltasyon
Derneği yaranna mart ayında yapılması planlanan,
ancak Mavi Çarşı olayının meydana gelmesinden
sonra güvenlik nedeniyle ertelenen Athena,
Bulutsuzluk Özlemi ve Teoman'ın konserleri,
sırasıyla 4, 5,6 Haziran günlerinde Bostancı Gösteri
Merkezi'nde gerçekleşecek. Numarasız yerlerin 2
milyon, numaralı koltuklann ise 3 milyondan satıldığı
konserin biletleri Vakkorama mağazalan, Erenköy
D&R, Kadıköy Zihni Müzik, Tiffany mağazalan ve
Bostancı Gösteri Merkezi'nden elde edilebilir.
11.ULUSLARARASI İSTANBUL TIYATRO FES1İVALİ
BUGUN
• V. Frank Adana Devlet Tiyatrosu'nun sahnelediği
oyun saat 21.00'de Taksim Sahnesi'nde izlenebilir.
• Dans Sergisi Tasanmını Aydın Teker'in
gerçekJeştirdiği, müzıklerini Jim Pyweü"in yaptığı
performans, saat 19.00'de Dulcinea'da izlenebilir.
YARIN
• Truvata Kadınlar Brezilyalı Macunaima Tiyatro
Topluluğu'nun oyunu saat 21.00'de Muhsin Ertuğrul
Sahnesi'nde izlenebilecek.
• V Frank Adana Devlet Tiyatrosu'nun oyunu saat
,21 00'de Taksim Sahnesi'nde izlenebilir.
M Dans Sergisi Tasanmını Aydın Teker'in yaptığı,
müziklerini Jim Pywett"in bestelediği performans
saat 19.00'da Dulcinea'da izlenebilecek.
Alev Ebüzziya'nın sofra aksesuvarları, sadeliği ve işlevselliği öneriyor
Üreticiylesanatçının işbirliği
AHSENERDOĞAN
Sanatı gündelik yaşamın içine taşı-
mak, Avrupa ve Amerika'da çok ilgi gö-
ren bir akım. Sanatın günlük yaşamda
esintilerini en çok hissettirdiği alan-
lardan biri de sofra dekorasyonu. Pab-
k> Pkasso'nun. SaKador Dali'nin ya
da Keith Harring'in tablolanndan esin-
lenerek, seramik çalışmalanndan uyar-
lanarak hazırlanan yemek takımlan,
bardaklar, kâseler pek çok ülkedeki
seçkin sofralan süslüyor uzunca bir
süredir. Bu akımın Türkiye'deki ilk
yansımalan ise ünlü seramik sanatçı-
sı Alev Ebüzziya'nın Beymen içinha-
zırladığı sofra aksesuvarlan serisi.
"Alev at Beymen Home" adı alünda
toplanan koleksiyon, sa-
de ve ışlevsel oluşuyla.
kullanıcısımn yaratıcılı-
ğını ve kombinasyon yap-
ma yeteneğini kullanma-
sınaolanak veriyor. Ürün-
ler tekstilden porselene,
kristalden gümüşe çeşit-
lilik gösteriyor. Paşabah-
çe üretimi bardak, karaf
ve kâseler, Beymen için
özel dokunan masa örtü-
leri. peçeteler, yine Bey-
men için hazırlanan kris-
tal ve gümüş kupalar, va-
zolar. kâseler ve Royal
Copenhangen Fabrika-
sı'nda üretilen 'Mkmighf
çanak serisi ile 'Sirius'
porselen yemek takımı
yer alıyor seride.
Sofra aksesuvarlan ta-
sanmı serüveni 1960'ta
Danimarka'daki Royal
Copenhangen Porselen
Fabrikasf nda başlayan
Ebüzziya'nın tasanmını
belirleyen temel unsur,
hayat tarzlanndaki ve ye-
mek alışkanlıklanndaki değişim. Sa-
natçı, yeni yemek türlerine ve yeni ser-
\is yöntemlerine uygun üretim yap-
maya çalıştığım, bunu yaparken de
"değişikaksesuvariar birbiıiyle uyum-
hı kullanılabilmeö"' düşüncesiyle hare-
ket ettiğıni söylüyor. Uzun yıllardır
Danimarka'da yaşayan sanatçı, tıpkı
sanatsal işlerinde olduğu gibi, sofra
aksesuvarlan tasanmlannda da bu ül-
kede öğrendiği teknik bilgileri kulla-
nıyor.
Birkaç yıl önce Beymen Acade-
mia'yı izlemek için Türkiye'ye gelen
Ebüzziya. Beymen'in yetkilileriyle
sohbet ederken söz, "Devrilmeyen cez-
ve, eü yakmayan ça> danlık yapılabilir
mi, çay bardaklan nasıl daha güzei bir
şekle donüştürülebilir" gibi konulara
uzanmış. Be>men'ın yetkilileri de "Ma-
dem öneriniz var, buyrun yapuı" deyin-
ce, sanatçı hem çok keyifli hem de çok
riskli bir sürece girmiş. "Ençokdabi-
zimgelenekselça> bardağmı yaparken
zoriandım" diyor Ebüzziya. "Bizdeki
ça> bardaklanna bakokça. estetik açı-
dan ne kadar körü olduğunu düşünü-
yordum. Orantılan yanlıştı, çizgfleri
kabaydı, formlan körüydü. Ama Türk
insamnın neredeyse doğaıun bir parça-
sı olarak gördüğü ince belli çay barda-
ğma fazla müdahalede bulunamıyor-
sunuz. Bu nedenle bu bardaklarla, di-
ğer ürünlerle uğraştığımdan çok daha
fazla uğraştun."
Bu sen, Ebüzziya'nın daha önce hiç
M. aşamı
kolaylaştıracak
ürünlere
yönelmemiz
kaliteden ödün
vermeyi ya da
estetikten
vazgeçmeyi
gerektirmezki...
'Dayanıklı mal
estetik açıdan üstün
olamaz' diye bir
kural da yok. Benim
bu seriyle anlatmaya
çalıştığım,
dayanıklıhkla
estetiğin biraraya
gelebileceğiydi.
(Fotoğraf: KADER
TUĞLA)
ürün vermediği tekstil alanında da ya-
rancıhğının ortaya çıkmasını sağlamış.
Türkiye'deki tekstil üretiminin çok ile-
ri düzeyde olduğunu düşünen sanatçı,
ortaya çıkan ürünlerin ise aynı oranda
özgün ve yaratıcı olmadığı görüşünde.
Türk insanınm. kendi ülkesinde üreti-
len kumaşlardan yararlanmayı bilme-
diğini, yabancı ülkelerdeki üretimleri
taklit ettiğini düşünen Ebüzziya, Bey-
men için hazırladığı tasanmlann tü-
müyle Türkiye'de üretilen saf keten ve
ipek kumaşlara uyarlanmasının bu an-
lamda çok önemli olduğunu söylüyor.
Ebüzziya, endüstriyel ürünlere yö-
nelik tasanmlannı sanatsal üretim ola-
rak değerlendirmiyor. Ona göre, sanat
yapıtının tek ve yeniden üretilemez ol-
ması ilkesi, bu tasanmlan sanat yapıt-
lanndan ayınyor: "Elbette sanatsal iş-
lerimden renkleri taşıyorum bu ürün-
lere ister istemez. Çünkü, en sonunda,
benim elimden çıkryor bunlar, kendi
imzamı atı\ onım. Sanatsal ü retimkri-
mi bilenkr. sofra aksesuvarianna yö-
nelik tasanmlanmı gördüklerinde, bu
tasanmlann bennı efimden çıknğmı an-
layabiliyorlarsa, sanatsal yarancibgımı
gündelik yaşama aktarabilmişim de-
mektir."
Ebüzziya'nın tasanmlannda ilk gö-
ze çarpan özellik, gösterişten uzak.
alabildiğine sade ve yalın olmalan.
Onun istegi, yaptığı işin sessiz, az ve
öz olması. Türk insamnın gösterişi,
abartılı süslemeleri çok sevdiğini dü-
şünüyor. Oysa. sadeliğin
çok daha özgür bir kul-
lanım alanı yarattığına
inanıyor.
Sofra aksesuvarlann-
da kalitenin \ e estetik dü-
zeyin tüm dünyada gide-
rek düştüğünü belirten
Ebüzziya, anneanneleri-
mizin kullandığı incecik
porselenlerden yapılmış
tabaklan, fıncanlan bul-
manın artık neredeyse ha-
yal olduğunu söylüyor:
"Yaşamı kolay laştıra-
cak ürünlereyönelmemiz
kaliteden ödün vermeyi
ya da estetikten vazgeçme-
yi gerektirmez ki_' Daya-
nıklı mal estetik açıdan
üstün olamaz' diye bir
kural da yok. Benim bu
seriy le anlahnaya çabşa-
ğım, dayanıkhhkia este-
tiğin bir arava gelebilece-
ğrydi."
Bu konuda en büyük
hatanın endüstriyel üre-
tim yapan kuruluşlarda
olduğuna ınanıyor Ebüzziya. Fabnka
yöneticilerinin. ortalama insanın ne ol-
duğunu tarif ettiklerini ve üretimleri-
ni elde ettikleri sonuca göre gerçekleş-
tirdiklerini söylüyor: "Ortalama insa-
nın tarifi. ogüne kadar gözfemlenen be-
ğenilerinin ortalamasının ahnmasıyla
yapıtayor. Ama bir sanatçının işlevi, or-
talama insana, o güne kadar hiç yapd-
mamış olaru vermektir. Üretki, ortala-
ma insanı bir ölçü olarak alır. oysa bi-
zim için o, aşmak istediğimiz noktada-
dır. Sanatçı,endüstriyel tasanmlara y«-
niük. canhlık \e özgünlük katar. Eğer
üretici. sanatçıyla işbirliği yapmazsa
kendisini yeniley emez. Üreticinin ve sa-
natçmm ortalanıay ı aşmak için işbirli-
ğine girmesi şarf
Anibal Pannunzio Dans Topluluğu
BUENOS AIRES TANGO
8 Haziran 1999 Sah
9 Haziran 1999 Çarşamba
Saat: 21.15
Cemil Topuzlu (Harbiye) Açıkhava Tiyatrosu
Bilet Fiyatlan:
10.000.000 TL. 8.000.000 TL, 6.000.000 TL.
BROOKLYN FUNK ESSENTIALS
& LAÇO TAYFA
10 Haziran 1999 Perşembe
Saat: 21.15
Cemil Topuzlu (Harbiye)
Açıkhava Tiyatrosu
BJIet Fiyatlan:
8.000.000 TL. 6.000.000 TL, 4.000.000 TL.
PEPPINO di CAPRI
11 Haziran 1999 Cuma
Saat: 21.15
Cemil Topuzlu (Harbiye) ' •
Açıkhava Tiyatrosu
Bilet Flyatlan:
10.000.000 TL, 8.000.000 TL, 6.000.000 TL
ALVWN GOETHE
SS*-ı INSTITUT
HANNOVER BACH KOROSU
19 Haziran 1999 Cumartesi
Saat: 19.30
Aya irıni Müzesi
Bilet Fiyatlan:
5.000.000 TL, 4.000.000 TL, 3.000.000 TL.
MSTANBUl İstanbul AlmanKultûrMerkezi/GoetbeEn
Yapı Kredi Sanat Festivali
artık "bütün yıl" sürüyor!
Türkiye'de festival anlayışını değiştiren,
belirli bir zaman aralığıyla kısıtlı
kalmayıp bütün yıla yayılan
Yapı Kredi Sanat Festivali,
1999 yılında da
nitelikli ve zengin programıyla
sanatseverleri bir araya getirmeye
devam ediyor.
Yapı Kredi Sanat Festivali 1999 a
tüm sanatseverleri bekliyoruz.
YAPI^C KREDİ
BiM Sabş Moktatarr
s 15 Mayıs 1999 tanhınden ıtibaren bıletiennızi
| aşağkjakı satış noktalanndan alabılırsiniz.
ş • Yapı Kredi Yayınlan Galatasaray Kıtabevi
S (0212) 252 67 45
* • Atatûrk Kûltûr Merkezı Gişesı
(Her gün 10.30 -19.30 saatleri arasmda açıktır.)
(0212) 252 79 37 • 252 79 36
• Akmerkez Vakkorama (0212) 282 09 65
• Suadıye Vakkorama (0216) 350 87 42
- Gösten mekânlanndakı gişeler, gösteri
günlennde saat 17.00'den başlama saatıne
kadar açık olacaktır.
- Cemil Topuzlu (Hart>ıye) Açıkhava Tiyatrosu'ndakı
göstenlerde % 20 ındinmlı öğrencı bıletı satışı
F, G, N, ve P Bloklan ile sınırlıdır.
- Aya Inni Mûzesındekı konserlerde ögrencılere
son kademe bilet fiyatı ûzennden % 20 ındırım
yapılır.
- Cemil Topuziıı (Harbiye) Açıkhava Tiyatrosu'nda,
hava yağışlı olsa dahı. sahnenın ûzen kapalı
oldugu içın, gösteriler gerçekleştınlecektir.
• Kurumumuz, ılan edılen bilet satış noktalanndan
satın alınmamış bıletlerden sonjmlu değıldir.
RuervKyon:
• Teiefonia rezervasyon yaptırmak için
(0212) 249 18 29'u arayabılırsıniz.
• Rezervasyonunu yaptırdığınız bıletlen,
48 saat ıçınde, Istıklal Caddesı No: 285 Beyoğlu
adresındekı Yapı Kredi Yayınlan Galatasaray
Kıtabevı'nden almanız gerekmektedır.
• Rezervasyonlannızda kredi kartı kullanabılirsıniz.
• Aynlan biletlenn tümûnün alınması zonjnludur.'
• Satılan bilet gen alınmaz.
•tonMC AiMLinpyts HİM Sflbfc
http://wvAK.superonline.com/ykytttiltur