Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 7 NİSAN 1999 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
NATO ve Kösöva'nın Düşündürdükleri
Prof. Dr. TUNCER GUVENÇ
E
ski Yugoslavya'da Boş- Kosova'da yaşanan utanç verici olay-
nakların soykırıma uğ- lara ABD'nin doğrudanmüdahale et-
raması şimdilik biter-
ken Kosova'da aynı tür
olaylar ak\ lendi. Önce
Bosna'dakı insanlık su-
çuna seyirci kalan ve hatta LordOven
ve UNPROFOR ve özellikle taraf tu-
tan Fransız birhklen sayesınde Sırp-
lann soykınm yapmasına seyirci ka-
lan Avmpa (ATya da AB) sonunda Av-
nıpa'daçıkansavaşı ABD'ye havale et-
meyolunu seçtL Batı Avrupa'nın bu ça-
resizhğı ve güçsüzlüğü daha uzun yıl-
lar ABD"nin Av rupa sorunlannda söz
sahibi olacağını gösterdi. AB, Alman-
ya'nın Slovenya ve Hırvatistan'm ba-
ğımsızlığı için Avusturya' ve halya
üzerinden yaptığı silah vd. yardımlar
sonucu ve Almanya'nın zoruyla bu
ülkeleri hazırlıksız olarak tanımak zo-
runda kaldı: bu da, AB sınırlannın
Katolik-Protestan A\ rupa sınırlan ol-
duğunu ve zamanın Doğu-Batı Roma
veya Habsburg-Osmanlı sınınnda bit-
tiğini gösterdi. Özellikle Fransa'mn
korktuğu, AB'nin de kuruluş amacı-
na ters düşen AB'de Alman hâkimi-
yetini kanıtladı.
mesinin sakıncalan ve güçlükleri,
BM"denbirkarar çıkarmanın ve insan-
lığın yüzkarası olan bir soykınma da-
ha fazla seyirci kalmanın olanaksızlı-
ğı. ABD'nin NATO'yu kullanması-
mn en büyük nedeni olarak görülmek-
tedir.
Aslında ABD, kuruluş anlaşmasına
göre görevi kalmayan ve bir savunma
kuruluşu olan NATO'ya, yeni dünya
görüşüne uygun olarak kendi politika-
sını uygulayacak, daha doğrusu uygu-
lamayı soğuk savaş sonrasında da sür-
dürecek yeni görevler vermek istiyor-
du ve Batı Avrupa'nın güçsüzlüğü ve
şaşkınlığı kendisine şimdilik iyi bır
fırsat verdi.
NATO'nun Sırbistan'a (henüz Ka-
radağ bombalanmıyor) hava hücum-
lanna başlaması ilk andaherkesi mut-
lu eder göründü. Gerçekten bir şeyler
yapma zorunluluğu vardı ve yapacak
kimse de ortalıkta görülmüyordu.
Olayın ilk şoku geçtikten sonra, "Ya-
pılması gereken NATO hava hücum-
lan mı idi?**, "Kara harekâo olmadan
ne sonuç verir?". "Irak'ta yıüardan
beri uygulanan vöntem ne sonuç ver-
di ve Kosov-a'da daha iyi somrç verebi-
Br mi?" Hem bir ülkenin toprak bü-
tünlüğüne saygı göstereceğini söyle-
yip ve hem de bu ülkeye bir azınlık so-
runu ve bu azınlığın soykınma ya da
moda deyimle etnik temizliğe uğradı-
ğı için hava bombardımanı yapacak-
sınız ve açıkladıklannız da birbirini tut-
mayacak. Bu, ne yapacağını önceden
düşünmeyen, ona göre politika ve ya-
pı oluşturamayan güçlerin (AB ve
ABD) şaşkınhğı olarak görülmekte-
dır. G«lecekte her şey karanlık görüi-
mektedir.
Hava hücumlan Saddam'ı güçlen-
dirdiği gibi Mfloşeviç'i de güçlendirir-
se ne olacak? Kara harekâü tam bir
savaş olacakör, fakat bunu kim üsle-
necektir? Bunun sonunun birkaç uçak
ve pilot kaybı olmayacağı açıktır. Ikin-
ci Dünya Savaşı.'nda Tito taraftarlan-
nın Alman ordulanna karşı direnişi
gibi bir direnişle karşılaşılmayacağı-
nı kimse garanti edemez. Gerekli yüz
binlerce askeri ABD mi, AB mi vere-
cektir? Hangisinin kamuoyu, Müslü-
man bir azınlık için ölenlerin tabutla-
nnı tepki göstermeden kabul edecek-
tir? Yakın geçmişin hatası düzeltil-
mek isteniyorsa. Kosova'ya bağım-
sızlık düşünülüyorsa bu ancak büyük
bir kara savaşı ile olur ve Bosna'nın
ve Karadağ'ın konumunu da değişti-
rir.
Kara harekâtı için asker bulmak zor-
dur. Bulunsa da bu harekât Bosna'dan
mı, Amavutluk'tanmı, Makedonya'dan
mı başlayacaktır? Hangisi bunu iste-
yecektir? Bundan sonra Balkanlar'da-
ki küçük devletler yaşayabilecekler
mi? Bunu açıkça söylemek de, göze
almak da çok güçtür.
ABD ise. içinden nasd çıkacagıru bü-
mediği ikinci bir savaş alanına girmiş
olmakla bırlikte AB'nin ABD'siz
(=NATO'suz) bir şey yapmaya ne gü-
cü ve ne de iradesi olmadığıru gör-
mekle mutludur. Bu harekât sonunda
diğer bir yazıda değineceğimiz, ulus-
lararası politika ve devletler hukuku
sorunlan da ortaya çıktı.
Şu ana kadar NATO harekâtının ver-
diği sonuç Amavutluk, Makedonya
ve Türkıye'ye yüz binlerce göçmen ile
binlercekişinin. özellikle aydınlann ve
erkeklerin katliamı olmuştur. Bu bir-
kaç hafta daha sürerse Kosova'da Ar-
navut ve Türk kalmayacak ve Sırpla-
nn Kosova'da kalan küçük bir azınlı-
ğa özerklik vermesi, dolayısı ile Sırp-
lann sorununun çözümü kolaylaşa-
caktır. ABD ve AB bunu mu istiyorlar
diye insan kendine sormadan edemi-
yor.
Sorunun görünen tek çözümü, Mi-
loşeviç'i görüşmelere razı etmek, NA-
TO'nun hukuksal dayanağı olmadan
giriştiği harekâtın doğurduğu devlet-
ler hukuku ve uluslararası politika kar-
maşası için düzenleme sözü vererek
Rusya'y\ Kosova konusunda arabulu-
culuğa razı etmekien geçecektir. Bu
da 'tek kutuplu' yeni dünya düzenin-
den bir sapmaolacakör. ABDdeyabu-
na razı olacak ya da sonu büinmeyen
bir savaşı bir süre daha sürdürecektir
ve sonuç yine aşağı yukan aynı tür gö-
rüşmeler olacakor. Olan Balkan halk-
lanna olacakor. Bu da Baö'nın pek
umurunda değildir.
Türkiye'nin Balkanlar'da her ülke-
den fazla sorumluluğu vardır. Burada
banş ve iyi komşuluk Türkiye için ya-
şamsaldır. Türkiye'nin. bugünkü kri-
tik durumda Balkanlar'da ortak bir ba-
nş girişimi için Balkan ülkeleri, Rus-
ya, Çin ve NATO ülkeleri nezdinde ive-
dilikle BM'ye dönühnesi için çok ta-
raflı girişimlerde bulunması pek çok
ülke tarafından desteklenecektir. Böy-
le bir girişim için de Türkiye en iyi ko-
numda bir ülkedir.
ARADABIR
ÎRFAN KLRUÜZÜM
Kültür-Sen Ist. Şb. Bşk
Memupun Sicil Sorunu
Her yıl olduğu gibi 657 Sayılı Devlet Memurlan
Yasası kapsamında görev yapar* kamu çalışan-
lan 1998 yılı içınde de sergiledikleri çalışmaları, ge-
nel hal ve hareketleri açısından sicil amirleri tara-
fından değerlendirildıler.
Bu konu ile ilgili kanununi 11. maddesinde "Dev-
let memurianntn ehliyetlerinin tespitinde, kade-
me ileriemelehnde derece yûkseimelerinde, emek-
liye çıkarma veya hizmetle ilişkılerinin kesilmesin-
de özlük ve sicil dosyalan başlıca dayanaktır" de-
nilmektedir.
Bu saptama (tespit) ve dayanağın oluşturulma-
sı ise 115. madde ile sicil amirlerinin yetki kapsa-
mına alınmış, maiyetteki memuriann genel du-
rum, davranış, kusur ve eksikliklerinin sicil rapor-
ları ve ek mütalaalarla bırlikte bağlı bulunulan ba-
kanlıklara bildırilmesi kendilerinden istenmiştir.
Bu anlamda hazırlanan raporlar Personel Da-
ire Başkanlıklan'na bağlı sicil müdürlüklerinde
personel dosyafarında arşivlenmektedır. Başka
bir söylemle sicil amirlerinin nesnel ölçütler için-
de hazırladıklan varsayılan bu raporlar en üst ida-
ri birimde koşulsuz olarak kabul görerek işleme
alınmakt,a ve o yıl içinde sicili bozulan memurlar
ise bakanın bizzat kendi ımzasını taşıyan bir yazı
ile uyarılarak, bozuk sicil nedeniyle bir yıl süre ile
kademe ilerlemesınden yararlanamayacaklan ko-
nusunda bilgilendirilmektedirler.
Ancak bu noktadan sonra asri sorgulanması
gereken konu bu sicil raporlarının ne kadar nes-
nel ve gerçek ölçütlere dayalı şekilde hazırianıp
hazırlanmadığıdır. Zira rrremurunun mesleksel ye-
terliliğinı, kavrayış ve iş sonuçlandırma becerisi-
ni, vatana ve mıllete bağlıltğını, sorumluluk duy-
gusunu, beşeri ılişkilerindeki başansını değerlen-
diren bir sicil amirinin sayılan tüm bu öğelerde ön-
celikle yeterii olması beklenirken amırsel serbest-
liğin asla keyfiliğe dönüştürülmeden tarafsızlıkla
görevın yerine getirilmesi de temsil yeteneğinin bir
önkoşulu olarak açıkça gerekli görülmektedir. Is-
tanbul Arkeoloji Müzesi'nde 1997 yılında gerçek-
leşen bir sicil bozma işlemıni bu ölçütlere ne den-
li uyulup uyulmadığını örneklemesi açısından in-
celemek sanıyorum yerinde olacaktır.
Amirlerin (Müdür Alpay Pasinli - Müdür Muavi-
ni Halil Özek) bozmuş olduklan üç uzmanın sici-
li bizzat bakan tarafından önce onanmış, yapılan
itiraz üzerine hukuk müşavirliğinin görüşü alına-
rak durum uzmanlar lehine düzeltilmiştir. Zira bu-
rada amırsel keyfilik öyle cüretli bır hal almıştır ki
enhafif memur cezası olan 'uyarma'sicil bozma-
ya dayanak olarak gösterilmiş, böylelikle sicil ra-
porunda memurun değerlendirildiği her sorunun
yanıtına vasatın altında bir puanlama ile karşılık
verilmiş olduğu ortaya çıkmıştır.
Başka bir deyimle uzmanlar aynı anda gerek hal
ve tavırları gerek vatana bağlılıkları ve gerekse
mesleki kabıliyetleri noktasında yetersiz görül-
müşler. 10-19 yıl çalıştıklan aynı kurumda bir yıl
içinde olumsuz sicil almışlardır. Uzmanların ata-
ma amirine (bakana) yaptıkları itiraz başvurusu
ise hukuk müşavırliğinde yenıden incelenmiş, si-
cil bozmanın haksız ve geçersiz olduğu karanna
varılmıştır. Burada tek teselli hukuk ve mantığm,
keyfiyet karşısında korumaya aldığı yasal bir iş-
lemin suiistimalden kurtarılarak yanlıştan dönül-
mesi ve en üst makamda hukuk üstünlüğünün be-
nimsenmiş olmasıdır. Buna bağlı olarak. karnu
kurumlarında sicil notu veren amirlerin bu konu-
daki ehliyetlerinin burada kanıtlandığı üzere ıs-
patlı hallerde dahi bakanlık tarafından sorgulanıp
sorgulanmadığı. sicil verme konusunda yeterii bi-
linç ve bilgiye sahip olup olmadıklan, şayet sahip
iseier bakanlık makamını yanıltmak ve küçük dü-
şürmekten haklarında ne gibi bir işleme başvu-
rulduğu hususlan yanıt bekleyen sorular olarak gün-
deme gelmektedir.
Bu bağlamda sicil bozmaaçısından yukanda de-
ğinildiği üzere yanlış kararı hukuk çerçevesinde
düzelten bakanlık makamının davranışı bir erdem-
lilik ise de, en az 15 yıl üstelik aynı kurumda mü-
dürtük yapan zatın bu deneyimini şahsiliğe dönüş-
türerek bu yüce makamı yanıltması o denli acı bir
gerçektir.
ACI KAYBIMIZ
Sevgili eşim, biricik babam
MEHMET ÇtLİNGtRH
05.04.1999 tarihinde kaybettik.
Seni asla unutmayacağız.
Omür Çilingir, Samican Çiliııgir
Üretici Kooperatifçi Köylülere İlgisizlik
ERDOĞAN KANTÜRER
Tarımsal Amaçh Kooperaüfleri Merkez Birliği
B
urdur. Edime, Kastamonu. Kırk-
lareli. Kütahya. Malatya \e Te-
kirdag Tanmsal Amaçh Koope-
ratif Birlikleri olarak 22 Nisan
19%tarihinde merkez birliğimi-
zi kurmak üzere Tanm Bakan-
lığı'na başvurduk. Nerdeyse 1000 gün oluyor
Tanmsal Amaçh Kooperarif Birlikkri Merkez
Birfiği'mizi kuramadık. Cumhuriyet'ın bu say-
fasında gelişmeleri kamuoyuna duyurmaya ça-
lıştık. Üretici-kooperatifçi köylüler Cumhuri-
yet'e içten teşekkürlerini sunar.
Son olarak yürürmeyi durdurma isteminde
bulunduk. Ancak bu istemimiz üretici-koope-
ratifçi köylülerin merkezbirliklerini kuramama-
lan iüzünden "tdafîsi mümkün ohnayanzarar-
lan olmadığı-olamayacağı" nedeniyle kabul
edilmedi. Dava esastan görülecek.
Ülkemizde tanmsal kalkınma kooperatifleri-
ne ortak olan üretici köylülerin sayısı 600 bine
yakındır. Bu üretici insanlar özgür ekonomi -
serbest piyasa- koşullannda yaşam savaşı veri-
yorlar. Karşılanndaki tüccar ve sanayiciler her
türlü merkezi örgütlenmelerini tamamlamışlar
Kurucu Gen. Yön. Kur. Başkanı
yani örgütlülük silahlanyla donanmışlardır Bu
durum yasaldır ve buna karşı bir tutum içinde
de değiliz. Ancak üretici köylüler olarak engel-
lemelernedeniyle aynı örgütlülük düzeyine eri-
şemedik, merkezi örgütlenmemizi tamamlaya-
madık. Serbest piyasa koşullannda korunma-
sızız.
Şimdi bu durumda tanmsal sektörde serbest
piyasa oluşabilir mi? Tanmsal kooperatifler -
Atatürk'ün söylemıyle "kooperatif sektörü"- bu
eşit olmayan ortamda gelişebihrler mi? Ortada
apaçık bir haksızlık yok mu? "Ne yank ki göz-
le görülür bir haksız rekabet var, ama memle-
kette Rekabet Kuruhı var" diyeceksiniz. Varsa
bizler de buradan Rekabet Kurulu'na da hali-
mizı arz etmiş olalım.
Üretici kooperatifçi köylüler işte bu haksız
rekabet nedeniyle "teiafisi mümkünolmayanza-
rar"lara uğruyor, bu yüzden ülkemizde ulusal
gelirin dağılımı sağlıksız ve adaletsiz gerçek-
leşiyor. Örgütlenmesine tahammül edilemeyen
tanmsal kesimin gelişimi engellenince ülkemi-
zin saglıklı kalkınması da engellenmiş oluyor.
Konumuzla ilgili olarak saglıklı kalkmabiV-
CUMHURİYET
HALK PARTİSİ
Genel Başkanı
DENIZ
BAYKAL
MuratYetkın
NTV
Bu akşam 22.05'de
NTV'de
Nuri Çolakoğlu
yönetiminde
Sedat Ergin
Hürriyet
llnur Çevik
Turkish Daily Nevvs
İsmet Berkan
Radikal
miş ülkelerden olan Danimarka'mn kalkınma-
sına kısaca göz atalım: Trakya'dan biraz büyük
olan Danimarka'nın nüfusu beş milyon dolayın-
da. Türkiye'nin 1/13'ükadar. Ancak kabacael-
de edilen üriin gayri safı milli hasıla (GSMH)
oranına bakılırsa gerçek büyüklüğün Danimar-
ka'da olduğu görülür: GSMH Danimarka'da
175 milyar dolar, Türkiye'de 127 milyar dolar.
K.işi başına Danimarka'da 35.500 dolar, Türki-
ye 3.000 dolar.
Danımarka geçmişte. kalkınması için ülke-
sine yabancı sermaye çağırmadan kalkınan bir
ülke. Bu kalkınma düzeyine, önce tanmsal ke-
sımdekı insanının eğitimine ve tanmın gelişme-
sine destek vererek ulaşabilmiş Danimarka. Da-
nımarka'yaözgühalkokullannda(Folkehojsko-
le) verilen eğitım sayesinde çok verimli tanm
uygulaması gerçekleştirilmiş. Danimarka'nın
özel konumu -ikhm ve toprak yapısı- nedeniy-
le tahıl üretiminden çok hayvancılığa önem ve-
rilmiş. Daha sonra verimli çahşarak daha çok
üretmek için üretici köylülerin dayanışması baş-
lamış. Çok sayıda kurulan kooperatifler alım-
satımda. daha sonra tanmsal sanayide avantaj-
lar sağlamışlar. '•?
Ülkemiz gibi üç yanı dentelerte çevrili Dani- ~
marka'da bahkçıhk en çağdaş uygulamalarla
yapılmakta ve ülkemizde ol-
duğu gibi tutulan balıklar-
dan belli kurallara göre tüm
çalışanlar pay almaktadır.
Görüldüğü gibi tanm, hay-
vancıhk ve balıkçıhk Dani-
marka kalkınmasının teme-
lini oluşturmaktadır. Dani-
marka'da sanayinin gelişimi
tanm, hayvancıhk ve balık-
çıhk alanlanndaki venmlilik
artışından sonra ve bu uy-
gulamalara koşut (paralel)
olarak gerçekleşmiştir. Da-
nimarka bu kalkınmışlık dü-
zeyine özellikle tanmdaki
kooperatif düzenlemeler ve
çağdaş-özgür eğitim uygula-
malan sayesinde ulaşılabil-
miştir. (Daha 1814'te ilköğ-
retim zorunlu hale getiril-
miş).
Başlangıçta bizim gibi bir
tanm ülkesi olan, eksi ola-
rak bizdeki yeraltı zengin-
likleri olmayan Danimarka
günümüzde tanmın geniş bir
sanayi ve hizmet alanlannın
sahibidir. Ülkemiz kendine
yeten besini (gıdayı) ürete-
meyen ülkeler safına geri-
lerken, Danimarka tanmsal
ürün fazlasıyla New York ve
Tokyo gibi en büyük iki dün-
ya kentini besleyecek du-
rumdadır.
Görüldüğü gibi Danimar-
ka kalkınması ne iç ya da dış
kaynaklı borçlanmalara -ya-
bancı sermayeye- ne de coş-
kulu konuşmalara dayan-
maktadır. Danimarka bu ne-
denlerle sağlam, özkaynak-
lanna dayalı bağımsız bir
ekonominin sahibidir: (48.6
milyar dolar dışsatım. 44.8
milyar dolar dışalım, 3.8 mil-
yar dolar dışsatım fazlası).
Bir de, önce tanmını geliş-
tirmeden yabancı sermaye
desteği ile kalkınabildiğı sa-
nılan Güney Kore, Malezya
ve Filipinler'in bugün düşü-
rüldüğü duruma bakalım:
Yabancı sermaye gitti, kal-
kınma bitti! Bağımlılığın so-
nucudur bu ülkelerdekı çö-
küşlenn nedeni.
Ülkemiz üreticilerinin ko-
operatif düzenlemelerle ta-
nmı ve tanmsal gelişmeyi
sağlama çabalanna destek
vermeyenlere, üretici-koope-
ratifçi köylülerin merkezi
örgütlenmesini engelleyen-
lere ve 56. TC Hükümetf ne
şimdiden duyurulur.Dileği-
miz odur ki, üretici-koope-
ratifçi köylüler olarak biz-
lerin, ülkemiz tanmının yani
ülkemizin "telafisi mümkün
olmavan zararian" artık gör-
mezden gelinmesın.
PENCERE
Zırva Tevil
Goturur mu?..
Ne çabuk unuttuk, Istanbul'a postu serip yan ge-
len o biçim entel, çok değil, iki üç yıl önce, sağa so-
la nasıl akıl veriyordu:
- TECE ile PKK masaya oturmalı!..
- Neden?.. Karşılıklı yemek mi yiyecekler?.. Ka-
puska, beğendi, fılan?..
- Ûnceateşkesyürüriüğe girmeli, sonra TECE(Tür-
kiye Cumhuriyeti) Apo /7e anlaşmalı!.. Akan kanı
durdurmanın tek çaresi budur.
Aradangeçen kısa sürede durum değişti, artık Apo
TECE ile görüşme masasına oturamayacak, yargı-
cın karşısında sanık sandalyesine oturacak...
•
Ancak bu kez başka havalaresmeye başladı, içer-
den dışardan diyorlar ki:
- Apo'nun yargılanması adaletli olmalı!..
- Elbette...
- Avrupa 'nın gözü üstümüzde!.. Yanlış biradımın
sonu kötü olur: bağımsızlığın modası geçti...
- Nasıl?..
- Sırp kasabı Miloşeviç'/n durumu ortada, NA-
TO'dan dersini alıyor...
- Nedemekbu?..
- NATO Türkiye'ye de müdahale etmeli!.. TECE
ayağını denk almalı...
Içerden dışardan lafı getirip NATO'nun Türkiye'ye
yaptınmına bağlayanlar çoğalıyor.
•
Bir dost sordu:
- NATO Yugoslavya 'dan sonra Türkiye'nin de ûs-
tüne gelir mi?..
- Ah, dedim, keşke gelse..
Yüzüme baktı:
- Çıldırdın mı?..
- Ben çıldırmadım, ama, bunu söyleyenler kafayı
yemişler. NATO bir savunma paktı, tarihte ilk kez bir
savunma paktı kendi üyesine saldıracak olursa...
- Ne olur?..
- Aklımız başımıza gelir!..
Incirlik'ten kalkan uçaklar Ankara'ya dalış yapa-
caklar, "Hayalet" Istanbul'adalacak, Izmir'deki NA-
TO Karargâhı'nı mı bombalayacak?..
Istanbul'daki iki milyon Kürt şaşkın:
- Ne oluyor lan?..
Bizim NATO'daki birliklerimiz iki aradabir derede
kalacaklar...
Zırva tevil götürür mü?..
Götürüyor.
•
Vaktiyie Apo'yu TECE ile bir masaya oturtma he-
veslileri, şimdi NATO'nun Kürt sorunu için Türki-
ye'ye müdahalesini istiyorlar.
Bu saçmalığın altında yatan ne?..
19'uncu yüzyıl boyunca Avrupa "Ülkedeki Rum-
lar, Ermenilerezi\iyoriar" diye Osmanirnıncanınaoku-
muştu; Batı'nın gerçekamacı imparatorluğu paylaş-
maktı, sömürmekti; bugünkü Avrupa da "Kürtler
eziliyor" diye "7ECE"nin üstüne yürümek hevesin-
de...
•
Insao haklan, temel özgüıiükter, demokrasi, an-
cak sanayileşmiş, zenginleşmiş, eğrtilmiş, yükselmiş
toj^m^rda boy atabilir... .. , ..->.
YDD bu olanaklan yoksullara tanıyor mu?..
Davanın püf noktası bu!..
Dünyada kardeşçe, hakça, sömürüsüz bir düze-
ne Batı egemenleri olanak veriyor mu?.. Güneydo-
ğu'daki "petrol - su - uyuşturucu" çatışmasının al-
tında kimler var?..
Ww*
1965-1999
"Güya ki btryapıvk düşmüş de
Ağaç kökünden sarsümış gifcı"
Degerlı meslektasımız. derneğımiz üyesi,
de\Timcı hukukçu. can dostumuz
Av. OĞUZ DEMİR'İ
yitirdik. Anısı mücadelemıze ışık tutacak!
ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞ1
tstanbul Şubesi
SONER UNSAL
(1977-1999)
Sevgili Soner'i
dağlarda yitirdik.
Ailesinin ve dostlannm başı
sağolsun.
Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi
Bölümü'nden Arkadaşlan ve Hocalan
10212) 293 89 78 (3 HAT)
KULTUR
GEZİLERİ
BUDAPEŞTE - PRAG
FARUK PEKL\ / 18 - 27 Nısan 1999
LİKYA VE ÇEVRESİ
ML'STAFA KESİM / 21 - 25 Nısan 1999
HERAKLİA-BAFA GÖLÜ-EUROMOS-
BODRUM-DİDİM-MİLET-PRİENE
HAYRİ FEHMİ Y1LMAZ / 22 - 25 Nisan 1999
ÇALINTI ESERLER TURU
ÖZGEN ACAR / 30 Nısan - 2 Mayıs 1999
MİDİLLİ - SAKIZ
HAYRİ FEHMİ YILMAZI 1 j- 8 Mayıs^ 1^99
:
Dığer "KVLTLR GEZİLERİ 'ım:ı ucentamızdıın oÇıenebılırsım:
FESTSEYAHATACEMTASI TR: (0212)258 25 73- 258 25 89