25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 NİSAN 1999 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER NATO ve Kösöva'nın Düşündürdükleri Prof. Dr. TUNCER GUVENÇ E ski Yugoslavya'da Boş- Kosova'da yaşanan utanç verici olay- nakların soykırıma uğ- lara ABD'nin doğrudanmüdahale et- raması şimdilik biter- ken Kosova'da aynı tür olaylar ak\ lendi. Önce Bosna'dakı insanlık su- çuna seyirci kalan ve hatta LordOven ve UNPROFOR ve özellikle taraf tu- tan Fransız birhklen sayesınde Sırp- lann soykınm yapmasına seyirci ka- lan Avmpa (ATya da AB) sonunda Av- nıpa'daçıkansavaşı ABD'ye havale et- meyolunu seçtL Batı Avrupa'nın bu ça- resizhğı ve güçsüzlüğü daha uzun yıl- lar ABD"nin Av rupa sorunlannda söz sahibi olacağını gösterdi. AB, Alman- ya'nın Slovenya ve Hırvatistan'm ba- ğımsızlığı için Avusturya' ve halya üzerinden yaptığı silah vd. yardımlar sonucu ve Almanya'nın zoruyla bu ülkeleri hazırlıksız olarak tanımak zo- runda kaldı: bu da, AB sınırlannın Katolik-Protestan A\ rupa sınırlan ol- duğunu ve zamanın Doğu-Batı Roma veya Habsburg-Osmanlı sınınnda bit- tiğini gösterdi. Özellikle Fransa'mn korktuğu, AB'nin de kuruluş amacı- na ters düşen AB'de Alman hâkimi- yetini kanıtladı. mesinin sakıncalan ve güçlükleri, BM"denbirkarar çıkarmanın ve insan- lığın yüzkarası olan bir soykınma da- ha fazla seyirci kalmanın olanaksızlı- ğı. ABD'nin NATO'yu kullanması- mn en büyük nedeni olarak görülmek- tedir. Aslında ABD, kuruluş anlaşmasına göre görevi kalmayan ve bir savunma kuruluşu olan NATO'ya, yeni dünya görüşüne uygun olarak kendi politika- sını uygulayacak, daha doğrusu uygu- lamayı soğuk savaş sonrasında da sür- dürecek yeni görevler vermek istiyor- du ve Batı Avrupa'nın güçsüzlüğü ve şaşkınlığı kendisine şimdilik iyi bır fırsat verdi. NATO'nun Sırbistan'a (henüz Ka- radağ bombalanmıyor) hava hücum- lanna başlaması ilk andaherkesi mut- lu eder göründü. Gerçekten bir şeyler yapma zorunluluğu vardı ve yapacak kimse de ortalıkta görülmüyordu. Olayın ilk şoku geçtikten sonra, "Ya- pılması gereken NATO hava hücum- lan mı idi?**, "Kara harekâo olmadan ne sonuç verir?". "Irak'ta yıüardan beri uygulanan vöntem ne sonuç ver- di ve Kosov-a'da daha iyi somrç verebi- Br mi?" Hem bir ülkenin toprak bü- tünlüğüne saygı göstereceğini söyle- yip ve hem de bu ülkeye bir azınlık so- runu ve bu azınlığın soykınma ya da moda deyimle etnik temizliğe uğradı- ğı için hava bombardımanı yapacak- sınız ve açıkladıklannız da birbirini tut- mayacak. Bu, ne yapacağını önceden düşünmeyen, ona göre politika ve ya- pı oluşturamayan güçlerin (AB ve ABD) şaşkınhğı olarak görülmekte- dır. G«lecekte her şey karanlık görüi- mektedir. Hava hücumlan Saddam'ı güçlen- dirdiği gibi Mfloşeviç'i de güçlendirir- se ne olacak? Kara harekâü tam bir savaş olacakör, fakat bunu kim üsle- necektir? Bunun sonunun birkaç uçak ve pilot kaybı olmayacağı açıktır. Ikin- ci Dünya Savaşı.'nda Tito taraftarlan- nın Alman ordulanna karşı direnişi gibi bir direnişle karşılaşılmayacağı- nı kimse garanti edemez. Gerekli yüz binlerce askeri ABD mi, AB mi vere- cektir? Hangisinin kamuoyu, Müslü- man bir azınlık için ölenlerin tabutla- nnı tepki göstermeden kabul edecek- tir? Yakın geçmişin hatası düzeltil- mek isteniyorsa. Kosova'ya bağım- sızlık düşünülüyorsa bu ancak büyük bir kara savaşı ile olur ve Bosna'nın ve Karadağ'ın konumunu da değişti- rir. Kara harekâtı için asker bulmak zor- dur. Bulunsa da bu harekât Bosna'dan mı, Amavutluk'tanmı, Makedonya'dan mı başlayacaktır? Hangisi bunu iste- yecektir? Bundan sonra Balkanlar'da- ki küçük devletler yaşayabilecekler mi? Bunu açıkça söylemek de, göze almak da çok güçtür. ABD ise. içinden nasd çıkacagıru bü- mediği ikinci bir savaş alanına girmiş olmakla bırlikte AB'nin ABD'siz (=NATO'suz) bir şey yapmaya ne gü- cü ve ne de iradesi olmadığıru gör- mekle mutludur. Bu harekât sonunda diğer bir yazıda değineceğimiz, ulus- lararası politika ve devletler hukuku sorunlan da ortaya çıktı. Şu ana kadar NATO harekâtının ver- diği sonuç Amavutluk, Makedonya ve Türkıye'ye yüz binlerce göçmen ile binlercekişinin. özellikle aydınlann ve erkeklerin katliamı olmuştur. Bu bir- kaç hafta daha sürerse Kosova'da Ar- navut ve Türk kalmayacak ve Sırpla- nn Kosova'da kalan küçük bir azınlı- ğa özerklik vermesi, dolayısı ile Sırp- lann sorununun çözümü kolaylaşa- caktır. ABD ve AB bunu mu istiyorlar diye insan kendine sormadan edemi- yor. Sorunun görünen tek çözümü, Mi- loşeviç'i görüşmelere razı etmek, NA- TO'nun hukuksal dayanağı olmadan giriştiği harekâtın doğurduğu devlet- ler hukuku ve uluslararası politika kar- maşası için düzenleme sözü vererek Rusya'y\ Kosova konusunda arabulu- culuğa razı etmekien geçecektir. Bu da 'tek kutuplu' yeni dünya düzenin- den bir sapmaolacakör. ABDdeyabu- na razı olacak ya da sonu büinmeyen bir savaşı bir süre daha sürdürecektir ve sonuç yine aşağı yukan aynı tür gö- rüşmeler olacakor. Olan Balkan halk- lanna olacakor. Bu da Baö'nın pek umurunda değildir. Türkiye'nin Balkanlar'da her ülke- den fazla sorumluluğu vardır. Burada banş ve iyi komşuluk Türkiye için ya- şamsaldır. Türkiye'nin. bugünkü kri- tik durumda Balkanlar'da ortak bir ba- nş girişimi için Balkan ülkeleri, Rus- ya, Çin ve NATO ülkeleri nezdinde ive- dilikle BM'ye dönühnesi için çok ta- raflı girişimlerde bulunması pek çok ülke tarafından desteklenecektir. Böy- le bir girişim için de Türkiye en iyi ko- numda bir ülkedir. ARADABIR ÎRFAN KLRUÜZÜM Kültür-Sen Ist. Şb. Bşk Memupun Sicil Sorunu Her yıl olduğu gibi 657 Sayılı Devlet Memurlan Yasası kapsamında görev yapar* kamu çalışan- lan 1998 yılı içınde de sergiledikleri çalışmaları, ge- nel hal ve hareketleri açısından sicil amirleri tara- fından değerlendirildıler. Bu konu ile ilgili kanununi 11. maddesinde "Dev- let memurianntn ehliyetlerinin tespitinde, kade- me ileriemelehnde derece yûkseimelerinde, emek- liye çıkarma veya hizmetle ilişkılerinin kesilmesin- de özlük ve sicil dosyalan başlıca dayanaktır" de- nilmektedir. Bu saptama (tespit) ve dayanağın oluşturulma- sı ise 115. madde ile sicil amirlerinin yetki kapsa- mına alınmış, maiyetteki memuriann genel du- rum, davranış, kusur ve eksikliklerinin sicil rapor- ları ve ek mütalaalarla bırlikte bağlı bulunulan ba- kanlıklara bildırilmesi kendilerinden istenmiştir. Bu anlamda hazırlanan raporlar Personel Da- ire Başkanlıklan'na bağlı sicil müdürlüklerinde personel dosyafarında arşivlenmektedır. Başka bir söylemle sicil amirlerinin nesnel ölçütler için- de hazırladıklan varsayılan bu raporlar en üst ida- ri birimde koşulsuz olarak kabul görerek işleme alınmakt,a ve o yıl içinde sicili bozulan memurlar ise bakanın bizzat kendi ımzasını taşıyan bir yazı ile uyarılarak, bozuk sicil nedeniyle bir yıl süre ile kademe ilerlemesınden yararlanamayacaklan ko- nusunda bilgilendirilmektedirler. Ancak bu noktadan sonra asri sorgulanması gereken konu bu sicil raporlarının ne kadar nes- nel ve gerçek ölçütlere dayalı şekilde hazırianıp hazırlanmadığıdır. Zira rrremurunun mesleksel ye- terliliğinı, kavrayış ve iş sonuçlandırma becerisi- ni, vatana ve mıllete bağlıltğını, sorumluluk duy- gusunu, beşeri ılişkilerindeki başansını değerlen- diren bir sicil amirinin sayılan tüm bu öğelerde ön- celikle yeterii olması beklenirken amırsel serbest- liğin asla keyfiliğe dönüştürülmeden tarafsızlıkla görevın yerine getirilmesi de temsil yeteneğinin bir önkoşulu olarak açıkça gerekli görülmektedir. Is- tanbul Arkeoloji Müzesi'nde 1997 yılında gerçek- leşen bir sicil bozma işlemıni bu ölçütlere ne den- li uyulup uyulmadığını örneklemesi açısından in- celemek sanıyorum yerinde olacaktır. Amirlerin (Müdür Alpay Pasinli - Müdür Muavi- ni Halil Özek) bozmuş olduklan üç uzmanın sici- li bizzat bakan tarafından önce onanmış, yapılan itiraz üzerine hukuk müşavirliğinin görüşü alına- rak durum uzmanlar lehine düzeltilmiştir. Zira bu- rada amırsel keyfilik öyle cüretli bır hal almıştır ki enhafif memur cezası olan 'uyarma'sicil bozma- ya dayanak olarak gösterilmiş, böylelikle sicil ra- porunda memurun değerlendirildiği her sorunun yanıtına vasatın altında bir puanlama ile karşılık verilmiş olduğu ortaya çıkmıştır. Başka bir deyimle uzmanlar aynı anda gerek hal ve tavırları gerek vatana bağlılıkları ve gerekse mesleki kabıliyetleri noktasında yetersiz görül- müşler. 10-19 yıl çalıştıklan aynı kurumda bir yıl içinde olumsuz sicil almışlardır. Uzmanların ata- ma amirine (bakana) yaptıkları itiraz başvurusu ise hukuk müşavırliğinde yenıden incelenmiş, si- cil bozmanın haksız ve geçersiz olduğu karanna varılmıştır. Burada tek teselli hukuk ve mantığm, keyfiyet karşısında korumaya aldığı yasal bir iş- lemin suiistimalden kurtarılarak yanlıştan dönül- mesi ve en üst makamda hukuk üstünlüğünün be- nimsenmiş olmasıdır. Buna bağlı olarak. karnu kurumlarında sicil notu veren amirlerin bu konu- daki ehliyetlerinin burada kanıtlandığı üzere ıs- patlı hallerde dahi bakanlık tarafından sorgulanıp sorgulanmadığı. sicil verme konusunda yeterii bi- linç ve bilgiye sahip olup olmadıklan, şayet sahip iseier bakanlık makamını yanıltmak ve küçük dü- şürmekten haklarında ne gibi bir işleme başvu- rulduğu hususlan yanıt bekleyen sorular olarak gün- deme gelmektedir. Bu bağlamda sicil bozmaaçısından yukanda de- ğinildiği üzere yanlış kararı hukuk çerçevesinde düzelten bakanlık makamının davranışı bir erdem- lilik ise de, en az 15 yıl üstelik aynı kurumda mü- dürtük yapan zatın bu deneyimini şahsiliğe dönüş- türerek bu yüce makamı yanıltması o denli acı bir gerçektir. ACI KAYBIMIZ Sevgili eşim, biricik babam MEHMET ÇtLİNGtRH 05.04.1999 tarihinde kaybettik. Seni asla unutmayacağız. Omür Çilingir, Samican Çiliııgir Üretici Kooperatifçi Köylülere İlgisizlik ERDOĞAN KANTÜRER Tarımsal Amaçh Kooperaüfleri Merkez Birliği B urdur. Edime, Kastamonu. Kırk- lareli. Kütahya. Malatya \e Te- kirdag Tanmsal Amaçh Koope- ratif Birlikleri olarak 22 Nisan 19%tarihinde merkez birliğimi- zi kurmak üzere Tanm Bakan- lığı'na başvurduk. Nerdeyse 1000 gün oluyor Tanmsal Amaçh Kooperarif Birlikkri Merkez Birfiği'mizi kuramadık. Cumhuriyet'ın bu say- fasında gelişmeleri kamuoyuna duyurmaya ça- lıştık. Üretici-kooperatifçi köylüler Cumhuri- yet'e içten teşekkürlerini sunar. Son olarak yürürmeyi durdurma isteminde bulunduk. Ancak bu istemimiz üretici-koope- ratifçi köylülerin merkezbirliklerini kuramama- lan iüzünden "tdafîsi mümkün ohnayanzarar- lan olmadığı-olamayacağı" nedeniyle kabul edilmedi. Dava esastan görülecek. Ülkemizde tanmsal kalkınma kooperatifleri- ne ortak olan üretici köylülerin sayısı 600 bine yakındır. Bu üretici insanlar özgür ekonomi - serbest piyasa- koşullannda yaşam savaşı veri- yorlar. Karşılanndaki tüccar ve sanayiciler her türlü merkezi örgütlenmelerini tamamlamışlar Kurucu Gen. Yön. Kur. Başkanı yani örgütlülük silahlanyla donanmışlardır Bu durum yasaldır ve buna karşı bir tutum içinde de değiliz. Ancak üretici köylüler olarak engel- lemelernedeniyle aynı örgütlülük düzeyine eri- şemedik, merkezi örgütlenmemizi tamamlaya- madık. Serbest piyasa koşullannda korunma- sızız. Şimdi bu durumda tanmsal sektörde serbest piyasa oluşabilir mi? Tanmsal kooperatifler - Atatürk'ün söylemıyle "kooperatif sektörü"- bu eşit olmayan ortamda gelişebihrler mi? Ortada apaçık bir haksızlık yok mu? "Ne yank ki göz- le görülür bir haksız rekabet var, ama memle- kette Rekabet Kuruhı var" diyeceksiniz. Varsa bizler de buradan Rekabet Kurulu'na da hali- mizı arz etmiş olalım. Üretici kooperatifçi köylüler işte bu haksız rekabet nedeniyle "teiafisi mümkünolmayanza- rar"lara uğruyor, bu yüzden ülkemizde ulusal gelirin dağılımı sağlıksız ve adaletsiz gerçek- leşiyor. Örgütlenmesine tahammül edilemeyen tanmsal kesimin gelişimi engellenince ülkemi- zin saglıklı kalkınması da engellenmiş oluyor. Konumuzla ilgili olarak saglıklı kalkmabiV- CUMHURİYET HALK PARTİSİ Genel Başkanı DENIZ BAYKAL MuratYetkın NTV Bu akşam 22.05'de NTV'de Nuri Çolakoğlu yönetiminde Sedat Ergin Hürriyet llnur Çevik Turkish Daily Nevvs İsmet Berkan Radikal miş ülkelerden olan Danimarka'mn kalkınma- sına kısaca göz atalım: Trakya'dan biraz büyük olan Danimarka'nın nüfusu beş milyon dolayın- da. Türkiye'nin 1/13'ükadar. Ancak kabacael- de edilen üriin gayri safı milli hasıla (GSMH) oranına bakılırsa gerçek büyüklüğün Danimar- ka'da olduğu görülür: GSMH Danimarka'da 175 milyar dolar, Türkiye'de 127 milyar dolar. K.işi başına Danimarka'da 35.500 dolar, Türki- ye 3.000 dolar. Danımarka geçmişte. kalkınması için ülke- sine yabancı sermaye çağırmadan kalkınan bir ülke. Bu kalkınma düzeyine, önce tanmsal ke- sımdekı insanının eğitimine ve tanmın gelişme- sine destek vererek ulaşabilmiş Danimarka. Da- nımarka'yaözgühalkokullannda(Folkehojsko- le) verilen eğitım sayesinde çok verimli tanm uygulaması gerçekleştirilmiş. Danimarka'nın özel konumu -ikhm ve toprak yapısı- nedeniy- le tahıl üretiminden çok hayvancılığa önem ve- rilmiş. Daha sonra verimli çahşarak daha çok üretmek için üretici köylülerin dayanışması baş- lamış. Çok sayıda kurulan kooperatifler alım- satımda. daha sonra tanmsal sanayide avantaj- lar sağlamışlar. '•? Ülkemiz gibi üç yanı dentelerte çevrili Dani- ~ marka'da bahkçıhk en çağdaş uygulamalarla yapılmakta ve ülkemizde ol- duğu gibi tutulan balıklar- dan belli kurallara göre tüm çalışanlar pay almaktadır. Görüldüğü gibi tanm, hay- vancıhk ve balıkçıhk Dani- marka kalkınmasının teme- lini oluşturmaktadır. Dani- marka'da sanayinin gelişimi tanm, hayvancıhk ve balık- çıhk alanlanndaki venmlilik artışından sonra ve bu uy- gulamalara koşut (paralel) olarak gerçekleşmiştir. Da- nimarka bu kalkınmışlık dü- zeyine özellikle tanmdaki kooperatif düzenlemeler ve çağdaş-özgür eğitim uygula- malan sayesinde ulaşılabil- miştir. (Daha 1814'te ilköğ- retim zorunlu hale getiril- miş). Başlangıçta bizim gibi bir tanm ülkesi olan, eksi ola- rak bizdeki yeraltı zengin- likleri olmayan Danimarka günümüzde tanmın geniş bir sanayi ve hizmet alanlannın sahibidir. Ülkemiz kendine yeten besini (gıdayı) ürete- meyen ülkeler safına geri- lerken, Danimarka tanmsal ürün fazlasıyla New York ve Tokyo gibi en büyük iki dün- ya kentini besleyecek du- rumdadır. Görüldüğü gibi Danimar- ka kalkınması ne iç ya da dış kaynaklı borçlanmalara -ya- bancı sermayeye- ne de coş- kulu konuşmalara dayan- maktadır. Danimarka bu ne- denlerle sağlam, özkaynak- lanna dayalı bağımsız bir ekonominin sahibidir: (48.6 milyar dolar dışsatım. 44.8 milyar dolar dışalım, 3.8 mil- yar dolar dışsatım fazlası). Bir de, önce tanmını geliş- tirmeden yabancı sermaye desteği ile kalkınabildiğı sa- nılan Güney Kore, Malezya ve Filipinler'in bugün düşü- rüldüğü duruma bakalım: Yabancı sermaye gitti, kal- kınma bitti! Bağımlılığın so- nucudur bu ülkelerdekı çö- küşlenn nedeni. Ülkemiz üreticilerinin ko- operatif düzenlemelerle ta- nmı ve tanmsal gelişmeyi sağlama çabalanna destek vermeyenlere, üretici-koope- ratifçi köylülerin merkezi örgütlenmesini engelleyen- lere ve 56. TC Hükümetf ne şimdiden duyurulur.Dileği- miz odur ki, üretici-koope- ratifçi köylüler olarak biz- lerin, ülkemiz tanmının yani ülkemizin "telafisi mümkün olmavan zararian" artık gör- mezden gelinmesın. PENCERE Zırva Tevil Goturur mu?.. Ne çabuk unuttuk, Istanbul'a postu serip yan ge- len o biçim entel, çok değil, iki üç yıl önce, sağa so- la nasıl akıl veriyordu: - TECE ile PKK masaya oturmalı!.. - Neden?.. Karşılıklı yemek mi yiyecekler?.. Ka- puska, beğendi, fılan?.. - Ûnceateşkesyürüriüğe girmeli, sonra TECE(Tür- kiye Cumhuriyeti) Apo /7e anlaşmalı!.. Akan kanı durdurmanın tek çaresi budur. Aradangeçen kısa sürede durum değişti, artık Apo TECE ile görüşme masasına oturamayacak, yargı- cın karşısında sanık sandalyesine oturacak... • Ancak bu kez başka havalaresmeye başladı, içer- den dışardan diyorlar ki: - Apo'nun yargılanması adaletli olmalı!.. - Elbette... - Avrupa 'nın gözü üstümüzde!.. Yanlış biradımın sonu kötü olur: bağımsızlığın modası geçti... - Nasıl?.. - Sırp kasabı Miloşeviç'/n durumu ortada, NA- TO'dan dersini alıyor... - Nedemekbu?.. - NATO Türkiye'ye de müdahale etmeli!.. TECE ayağını denk almalı... Içerden dışardan lafı getirip NATO'nun Türkiye'ye yaptınmına bağlayanlar çoğalıyor. • Bir dost sordu: - NATO Yugoslavya 'dan sonra Türkiye'nin de ûs- tüne gelir mi?.. - Ah, dedim, keşke gelse.. Yüzüme baktı: - Çıldırdın mı?.. - Ben çıldırmadım, ama, bunu söyleyenler kafayı yemişler. NATO bir savunma paktı, tarihte ilk kez bir savunma paktı kendi üyesine saldıracak olursa... - Ne olur?.. - Aklımız başımıza gelir!.. Incirlik'ten kalkan uçaklar Ankara'ya dalış yapa- caklar, "Hayalet" Istanbul'adalacak, Izmir'deki NA- TO Karargâhı'nı mı bombalayacak?.. Istanbul'daki iki milyon Kürt şaşkın: - Ne oluyor lan?.. Bizim NATO'daki birliklerimiz iki aradabir derede kalacaklar... Zırva tevil götürür mü?.. Götürüyor. • Vaktiyie Apo'yu TECE ile bir masaya oturtma he- veslileri, şimdi NATO'nun Kürt sorunu için Türki- ye'ye müdahalesini istiyorlar. Bu saçmalığın altında yatan ne?.. 19'uncu yüzyıl boyunca Avrupa "Ülkedeki Rum- lar, Ermenilerezi\iyoriar" diye Osmanirnıncanınaoku- muştu; Batı'nın gerçekamacı imparatorluğu paylaş- maktı, sömürmekti; bugünkü Avrupa da "Kürtler eziliyor" diye "7ECE"nin üstüne yürümek hevesin- de... • Insao haklan, temel özgüıiükter, demokrasi, an- cak sanayileşmiş, zenginleşmiş, eğrtilmiş, yükselmiş toj^m^rda boy atabilir... .. , ..->. YDD bu olanaklan yoksullara tanıyor mu?.. Davanın püf noktası bu!.. Dünyada kardeşçe, hakça, sömürüsüz bir düze- ne Batı egemenleri olanak veriyor mu?.. Güneydo- ğu'daki "petrol - su - uyuşturucu" çatışmasının al- tında kimler var?.. Ww* 1965-1999 "Güya ki btryapıvk düşmüş de Ağaç kökünden sarsümış gifcı" Degerlı meslektasımız. derneğımiz üyesi, de\Timcı hukukçu. can dostumuz Av. OĞUZ DEMİR'İ yitirdik. Anısı mücadelemıze ışık tutacak! ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞ1 tstanbul Şubesi SONER UNSAL (1977-1999) Sevgili Soner'i dağlarda yitirdik. Ailesinin ve dostlannm başı sağolsun. Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'nden Arkadaşlan ve Hocalan 10212) 293 89 78 (3 HAT) KULTUR GEZİLERİ BUDAPEŞTE - PRAG FARUK PEKL\ / 18 - 27 Nısan 1999 LİKYA VE ÇEVRESİ ML'STAFA KESİM / 21 - 25 Nısan 1999 HERAKLİA-BAFA GÖLÜ-EUROMOS- BODRUM-DİDİM-MİLET-PRİENE HAYRİ FEHMİ Y1LMAZ / 22 - 25 Nisan 1999 ÇALINTI ESERLER TURU ÖZGEN ACAR / 30 Nısan - 2 Mayıs 1999 MİDİLLİ - SAKIZ HAYRİ FEHMİ YILMAZI 1 j- 8 Mayıs^ 1^99 : Dığer "KVLTLR GEZİLERİ 'ım:ı ucentamızdıın oÇıenebılırsım: FESTSEYAHATACEMTASI TR: (0212)258 25 73- 258 25 89
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear