Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 27NİSAN1999SALI
10 DIŞ HABERLER
KAVŞAK
OZGEN ACAR
Çifte vatandaşlık mayısta
VVashington'da NA-
TO'nun 50. yıldönümü tö-
renterinde Cumhurbaşka-
nı Süleyman Demirel, Al-
manya Şansölyesi Ger-
hard Schröder ıle görüş-
tü. Alman başbakan, Türk
cumhurbaşkanına "çifte
vatandaşlıkyasasını" ma-
yıs ayı içinde parlamento-
ya getirip geçireceğini açık-
ladı. Bu yasa ile 1.5 mil-
yon kadar Türk, Alman-
ya'da sadece ekonomik alanda değil,
siyasal açıdan da demokratik söz hâk-
kına sahip olacak. Bu konu, aynca yi-
ne VVashington'da L ,.,
leri Bakanı Ismail Cem ile
Alman Dışişleri Bakanı
Joschka Fischer arasın-
dakı ikili görüşmede de
ele alındı. Fischer mayıs
ayında Ankara'ya gelerek
yenı hükümet ile "çifte va-
tandaşlığın" aynntılannı ve
aynca Türkiye'nin Ayrupa
Biıiiği üyeligi ile ilgili so-
runlan "dönem başkanı"
Schroder olarak görüşecek. Hazi-
ran sonunda Almanya'nın başkanlığı
bitmeden önce bu alanda da bazı
adımlann atılması hedefleniyor.
MHP değişmedi, estetik yaptırdı!
Yeni yüzyıla doğru gıderken, tarihin
tekerrür ettiğini doğrulayan bazı du-
rumlardan'esınlenerek şeytanın avu-
katlığını yapalım!
On bin yıl öncesinin Konya-Çum-
ra'dakı Çatalhöyük duvar resimlennde
akbabalar betimlenmiştir. Bu resimler-
de, insan cesetlennin hıçbirinde kafa
yoktur. Akbabalann bir türünün, özel-
likle cesetterden kopardıklan kafalan,
gökyüzünden aşağı bırakarak parçala-
dıkları, sonra da ıçindekını
yedıkleri bilınmektedir. Beş
bin yıl önce eski Mısır'da ise
akbabalar, firavunlann kut-
sal hayvanlan kabul edilmiş-
tır. örneğin ünlü firavun Tu-
tankamon'un mumyasını
örten som altın portresinde
bır akbaba başı vardır. Mı-
sıriılann akbabayı kutsal say-
masının nedeni, hıçbir hay-
vanda olmayan gözünün
uzağı görme gücünden kaynaklanır.
Akbabanın bır leşi 4 km öteden gördü-
ğü belirlenmiş. Çift süren Anadolu köy-
lüsü, kartallan çok iyi bilir. Kartallar, ka-
rasaban ya da traktörün ardından or-
taya çıkan yılan ya da kaplumbağayı
kaptıktan sonra, tıpkı akbabalargıbi bu
yaratıkları havalandınr, yine gökyüzün-
den aşağı bırakıriar. Bu hayvanlann ke-
mikleri paramparça olunca kartallann
kahvaltılan da sağlanmış olur.
Medyamızın da kutsal akbaba ve kar-
tallardan farkı yok. Bır zamanlar yarar-
landıklan ve yarandıkları Tansu Çiller'i,
Mesut Yılmaz'ı şımdı gökyüzünden
bırakmaya, kemıklerinden ayıklamaya
çalışıyorlar. Şımdı gozdelen, Bülent Ec-
vit ve Oevtet Bahçeti. Medyamız, MHP
Genel Başkanından ve partisınden söz
ederken "değışti, vallahi de billahi de
değışti" diye tempo tutuyor. CHP'li de-
de Vehbi Koç'un, oğul Rah-
mi Bey'in de aralarında bu-
lunduğu özel sektörümüzün
22 yıl önce aleyhınde tam
sayfa ilanlaria teneke caldı-
ğı Bülent Ecevit'in Devlet
Bahçelı ile ortaklığı için bu-
gün torun Mustafa Koç da,
"MHPde, Bahçelide değiş-
ti. Vallahi de billahi de de-
ğişti" temposuna katıldı.
"Acele işe şeytan kanşır"
diyen atalanmız "Can çıkmadan huy
çıkmaz" sözünü de boşuna söyleme-
mişler. En azından MHP'nın değişme-
diğini, sadece günün modasına uyarak
estetik amelıyatı yaptırdığını kabul et-
meleri gerekmez mıydı? Hele bir Bah-
çeli, medyamıza ve özel sektörümüze
teşvik musluğunu birkapasın bakalım,
o zaman göreceğiz hangi tür akbaba-
lann kelle avına çıktığırn...
Türkiye'de PASOK iktJdarı m?
Bu köşede bır kez daha yazmış-
tım. Toprağı bol o(sun, Yunanistan'ın
eski Başbakanı Andreas Papand-
reu'nun kurduğu siyasal örgütün
(parti değil) adı "Panhellenik Sos-
yalistHareketı"diye. "Panhetenizm*',
tam anlamıyla "Panturanizm" gibı
ırkçılık, aşın utusçuluk içeren birkav-
ram. MHP'nin adında "Pantura-
nizm"yok, ama ılk sözcük "milli".
Üçüncü ortağı henüz belli olmayan
yeni DSP-MHP koalısyonunun baş
ortağı DSP'nin adının ilk sözcükleri
"Demokratik Sol", bır başka deyış-
le Papandreu'nun "sosyalizmı"nin
karşılığı sayılabilir. 2, Dünya Sava-
şı'ndan önce Mussolini'nin partisı ıte
öteki faşist siyasal örgütlerin adlann-
da "parti" sözcüğü geçmez, "ey-
lem, nareterkullanılırdı. "Allaghi-de-
ğişim" soylemi ile iktidara geten Pa-
pandreu'nun PASOK'unun üçüncü
sözcüğü de 'hareket". Tıpkı, MHP'nin
"Hare/cef'inde olduğu gibi. Şimdi
bazı kişiler bu benzetmelerden do-
layı, "yağmuryağdı, sen bana ördek
diyorsun" diyebflirler. En başta. "Şey-
tanın avukatlığını" yapacağız, dedık
ya... CHP Genel Başkanı ıken orta-
nın solunu hedefleyen "bu düzen
değişmelidir" söylemindeki Ecevit,
DSP ıle merkeze, MHP'nin de aşın
sağdan ortanın sağına "değiştiği"
savları dikkate alınacak olursa bu
gidişle Türkiye'de PASOK benzeri
bır iktıdardan söz edilebilir. Ancak
unutmamak gerekir ki Papandreu, ül-
kesinı laikliğe goturmek ıstemiş, ki-
lisenin egemenliğine sınıriamalar ge-
tırmiş, çalışan sınıfa yönelmiş, top-
lumsal reformlara girişmişti. Oysa
MHP'de "Aliahuekber''6er\, DSP'de
28 Şubat ilkelenne teğet söytemler-
den geçilmiyor.
Inönü'nün CHP-Adalet koalisyonu
27 Mayıs 1960 devrımı öncesınde
Adnan Menderes'in DP'si ile Ismet
Inönü'nün CHP'si kanlı bıçakJı olmuş-
tu. Kurucu Meclis'te Türkiye'nin gelmış
geçmiş en toplumsal, en demokratik
anayasası kabul edilip yürürlüğe girdik-
ten sonra seçimlerde hiçbır parti tek ba-
şına iktidara gelememişti. O gün Türki-
ye'de koalisyonlar dönemi açılmıştı. Da-
ha önce cumhurbaşkanlığı yapmtş olan
Ismet Inönü, ülkenın bırliğını ve ıstikra-
n sağlamak ve demokratikleşmeyı ger-
çekleştırmek amacıyla 77 yaşındayken
başbakanlığı kabul etmış, DP'nın vârisi
Adalet Partısi ile bir koalısyon kurarak
yaralan sarmış, kuyudan adamlar çıkar-
mıştı. Şimdi denilıyor ki: Inönü 'nün öğ-
rencısi 73 yaşındaki Ecevit, Bahçeli ile
koalisyon kurduğunda bir zamanlar can
ve kan düşmanı olan bu ikı kitle Türki-
ye'ye ıstikran, ıç banşı getirir, ekonomik
hamleler gerçekleştıhr. Çünkü Ecevit
değişti, Bahçelı ile MHP de değişti!"
12 Mart ve 12 Eylül darbelerinde sağ mit-
liyetçilikten yana bir yaMaşım ıçınde olan
ordunun da "üniterdevleti" öngören bu
sol-sağ mılliyetçı bıriıkteliğe -laikliğe ters
davranışlar dışında- olumlu baktığını
öne sürenlerde var. Anımsanacağı üze-
re, Inönü'nün kurduğu koalisyon bıryıl-
da çökmüş, zamanla CHP enmiş, Ada-
let Partisi'nin başına geçen Demirel ik-
tıdarolmakla kalmamış, Çankaya Köş-
kü'ne de tırmanmıştı.
Hteimap Anayasası'ndan Hitler'e
SBF'den değerlı, rahmetli. Anayasa
ve Toplum Bılım hocalanm Bahri Sav-
cı ve Yavuz Abadan'ın Türkiye'nin bu-
gün içinde bulunduğu siyasal ortamı
görmelerini dilerdim. Her ikisi de ders-
lerinde bir "VVeimar Anayasası" ya da
"VVeımarCumhuriyeti (1919-1933)" dı-
ye tutturmuşlardı. Konuşmalannda, 1.
Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'nın
başına geçen Mareşal Hindenburg'dan,
Başbakan von Pa-
pen'den, Hitler'den
söz edıp dururlardı.
Savaşta yenilginin
yarattığı siyasaJ is-
tikrarsızlık Alman-
ya'da partilerin çc-
ğalmasına neden
olmuştu. 7 yıl için
seçiten cumhurbaş-
kanının yetkileri art-
tınlmış, bir anlam-
da "başkanlık" yö-
netimine geçilmış-
ti. Cumhurbaşkanı-
na, parlamentoyu
(Reıchstag)feshet-
me yetkisi verilmişti. Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'ın görev süresinin
yedi yıl daha uzatılması, Meclis'i fesıh
yetkisi tanınması ve başkanlık sistemı-
ne geçiş tartışmalannın yapıldığı ortam-
dayız. Almanya'da o günlerde 14 yılda
19 hükümet gekjı geçti. Türkiye'nin 1961
Anayasası'ndan koptuğu gibi istikrarsız-
lık sonucu Alman halkı VVeımer Anaya-
sası'nın devrimci kökenlerınden koptu.
Ulusçu duygular gelişti. 1929-30 dün-
ya ekonomi bunalımı ıstıkrarsızlığın tu-
zu biberi oldu. Reichtag dört kez fes-
hedildi, yasama denetimi ortadan kal-
dınldı. Şansölye von Papen'in ve ayn-
ca tıpkı Mustafa Koç gibi sanayıcilerin
ısteğı ile Hindenburg, Hitler'i iktidara
getirmedi mi? Ardından, von Papen An-
kara'ya büyükelçı olarak sürüldü. Al-
manya'da Hitler'ın Yahudilere karşı ay-
nmcılığı ıle üstün ırkını iktidara getirişi-
ne benzer bıroluşum, Türkiye'de "PKK
ferö/ü"derken ba-
zı çevrelerde Kürt-
lere karşı bır ulus-
çulukla oy topla-
Tiayı bir tutmadı
mı?
Hindenburg'un,
Bulgar sanatçı Hristo'nun paketlediği
Reichtag açıldı. Yeni adı Bundestag.
şy
lerıni "başbakan"
ve başbuğ "Füh-
rer" Hitler'e dev-
rettıkten sonraki
gelişmeleri, dola-
yısıyla fılmin sonu-
nu hepimiz biliyo-
ruz.
Işin ilginç yanı,
2. Dünya Savaşı'nda müttefıklenn Ber-
lin'de bombalayıp yıktıklan Fieichstag tö-
renle açıldı. 54 yıl önce 30 nisanda Rus-
lann orak-çekiçli bayraklannı diktiklen We-
imerCumhuriyeti'nin parlamentosu bu
kez Federal Almanya Bundestag'ı ola-
rak hizmet verecek. Başkent, bilindiğı gi-
bi Bonn'dan Berlin'e taşınıyor. Her iki dün-
ya savaşında Avrupa'yı ele geçireme-
yen Almanya, ekonomik gücüyfe Avru-
pa Bırliği'nin bır numarası olma yolun-
da önemli bir adım daha atmış oluyor.
Elmek: oacar(a superonline.com Fax: 0312. 468 15 79
ABD'li yetkili Strobe Talbott, Kosova konusunu görüşmek üzere dün Moskova'ya gitti
Di^oıııashıiıı yohı açıhyor• NATO'nun 50. yıldönümü
nedeniyle düzenlenen ve
önceki gün sona eren zirvenin
ardından Kosova sorununa
siyasi çözüm arayışlan
hızlandı. BM Genel Sekreteri
Annan'ın yanı sıra, Yunanistan
ve Kanada dışişleri
bakanlannın da Moskova'yı
ziyaret etmesi bekleniyor.
Dış Haberler Servfaj -Önceki gün sona eren
NATO Zirvesi'nin ardından Kosova sorunu-
nun siyasi yollardan çözümü için harcanan dip-
lomaük çabalar arttı.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı StrobeTal-
bott Kosova sorununa siyasi çözüm bulunma-
sı için görüşmeler yapmak üzere dün Mos-
kova'ya giderken, Birleşmiş Milletler (BM)
Genel Sekreteri Kofi Annan'ın yanı sıra, Yu-
nanistan ve Kanada dışişleri bakanlannın da
bu hafta içinde Rus yetkililerle görüşmek
üzere kenti ziyaret edeceği bildirildi.
ABD'nin başkenti Washigton'da NATO'nun
50. yıldönümü nedeniyle yapılan ve önceki
gün sona eren zirvenin ardından, ABD Dı-
şişleri Bakanı Yardımcısı Strobe Talbott Ko-
sova sorununa siyasi çözüm bulunması ama-
cıyla Rusya'nın Kosova Özel Temsilcisi Vik-
tor Çernomırdin ve Rusya Dışişleri Bakanı
Igor İvanov ile görüşmelerde bulunmak üze-
re dün Moskova'ya gitti. ABD Dışişleri Ba-
kanı Maddeine Albright ise ziyaretin gerek-
çelerini anlatırken, Kosova sorununun çözü-
münde Rusya ile diyalogu sürdurmenin ken-
dileri açısuıdan çok önemli olduğunu söyle-
di. NATO üyesi birkaç ülkenin bakanlan ve
üst düzey yetkililerinin yanı sıra BM Genel
Sekreteri Kofi Annan'ın, Kosova krizinin
olası diplomatik çözümlerini görüşmek üze-
re bu hafta Moskova'yı ziyaret edecekleri
bildirildi. Yunanistan'ın Moskova Büyükel-
çiliği Basın Ataşesi Maria Tsantsanoglou,
yaptığı açıklamada, Yunanistan Dışişleri Ba-
kanı Yorgo Papandreu'nun yann Moskova'ya
gelmesinın beklendiğıni söyledi. Kanada'nın
Moskova Büyükelçilıği'nden bir sözcü de,
Kanada Dışişleri Bakanı Lloyd.\sworthv'nun
perşembe günü Rusya'da olmasınm beklen-
digini söyledi.
Miloşeviç'ten bir öneri daha
Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Mi-
loşeviç, özel temsilcisi ve Başbakan Yar-
dımcısı Zoran Liliç aracılığıyla Libya lide-
ri Muammer Kaddafi'ye Kosova sorununun
çözümü için banş gücü oluşturulması öne-
risini sundu. Libya haber ajansı JANA'ya gö-
re, Liliç önceki akşam Trablus'ta Kaddafi
tarafmdan kabul edildi. Liliç. görüşmede,
Miloşeviç'in banş gücü kurulması önerisi-
ni sundu ve Libya'dan Kosova sorununun çö-
zümü için girişimdebulunmasınıistedi. Ajan-
sa göre. Mıloşeviç. bütün askeri operasyon-
lann durdurulmasını, bölgede banş gücü
oluşturulmasını. mültecilerin evlerine dön-
melerinin sağlanmasını ve Kosova'ya özerk-
lik verilmesini öneriyor.
Arnavuduk'tald
Murrez'de
bulunan
sığınmacı
kampırun minik
misafiri,
kafasına
ABD'li bir
askerin
şapkasuu
takmış.
objektiflere
gülümsüyor.
ABD'li askerler,
kampta görev
yapan
uluslararası
yardım
ekiplerinin de
güvenliğinden
sorumJu.
(Fotoğraf:
REUTERS)
Öte yandan. Yugoslavya Başbakan Yar-
dımcısı Vuk Draskoviç, hükümetinin, gerek-
li olması halınde, aralannda NATO askerle-
rinın de bulunduğu bır BM banş gücünün ül-
kede konuşlanmasını kabul etmeye hazırol-
dufunu söyledi. Draskoviç. bu akşam yap-
tığı basın toplantısında, bu açıklamasıyla
Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç'ingörüş-
lerini yansıttığına inandığını da belirtti.
Draskoviç. Sırbıstan Radıkal Partisi lideri
Vojislav Seselji kastederek, "Sırbistan'daki
bir kaç aşın ucun NATO saldınlarından
büyük memnunivet duyduklannı. çünkü
operasyonun buolann gücünü arürdığını
da" beİırttı.
Peııtagoıııuı kara sakfarısı planıLONDRA (Ajanslar) - Ingilte-
re'de yayımlanan The Guardian
gazetesi, ABD Savunma Bakan-
hgı'nın "kiiit isimlerinin" NATO
güçlerinin Yugoslavya'ya kara
gücü ile girilmesi, Belgrad'ın iş-
gal edilmesi, Devlet Başkanı Slo-
bodan Miloşeviç yönetiminin de\ -
rilmesi ve Miloşeviç'in adamla-
nnın Uluslararası Savaş Suçlan
Mahkemesi'ne teslim edilmesi
ile ilgili bir plan üzerinde çalış-
tıklannı öne sürdü.
Pentagon kaynaklanna dayan-
dınlan haberin yazan, gazetenin
Brüksel muhabiri Martin WaJ-
ker, söz konusu planın şu ana ka-
dar önerilen ya da tartışılanlar
arasındaki en marjinal plan oldu-
ğunu belirterek, planın Macaris-
tan üzerinden başlatılacak bir ha-
rekân öngördüğünükaydetti. Wal-
ker'a göre, plan kabul edilirse,
NATO güçleri Macaristan üze-
rinden Sırbistan'ın Voyvoda böl-
gesine girecekler.
Pentagon'daki "şahinJerin" söz
konusu marjinal planı. "Bağdat'ta
yaşanan senaryonun tekrannı ön-
lemek" amacıyla hazırladıklannı
da belirten The Guardian, Penta-
gon'un Miloşeviç'in de Saddam
Hüseyin gibi çatışmanın bıtımin-
den sonra "iktidarda kaJnıa ihti-
malini" göze almak ıstemedığını
öne sürdü.
Clark'ı ikna ettiler
The Guardian. söz konusu pla-
nın hazırlayıcılannın NATO içın-
deki son derece kilıt bir ismi.
NATO Müttefık Kuvvetler Ko-
mutanı General VVesley Clark'ı
da ikna etmeyi başardıklarını
kaydetti.
A.BD Savunma
Bakanlığı'mn,
NATO gücünün
Macaristan'dan
girerek Belgrad'ı
işgal etmesini
öngören bir plan
üzerinde çahştığı
iddia edildi. The
Guardian gazetesi,
ABD'nin bu yolla
Miloşeviç 'i
devirmeyi
planladığını ileri
sürdü.
Bu arada, Ingiltere Başbakan-
lığı'na yakın bir kaynağın da söz
konusu planın varlığını doğrula-
dığını ıddia eden Guardian, baş-
bakanlığın plan üzerindeki tartış-
malara katıldığını. ancak NATO
çevrelerindeki yaygm inanışın
Miloşeviç rejiminin böyle bir mü-
dahale olmaksızın düşeceği şek-
linde olduğunu hatırlattı.
Guardian haberinde aynca, söz
konusu planın uygulanmasına
geçilmesi halinde plana bakış
açısı büyük öt)çrtı kazanacak olan
Macaristan'ın durumunu da yo-
rumladı.
Macarlann
korkusu
VVestev Clark'ı önceki gün Amavuduk'a getişinde ABD'li Generai Hendrix karşıladt
NATO'nun yeni
üyesi olan Macaris-
tan'ın hava sahası ile
havaalanlannı NATO
güçlerine açtığına dik-
kat çeken gazete, Ma-
caristan üzerinden ka-
ra gücü gönderilmesi
planının ise ülkeyi.
Voyvoda bölgesinde
yaşayan 300 bine ya-
km Macar kökenli Yu-
goslav vatandaşının
güvenlikleri nedeniy-
le korkutabileceğini
bildirdi.
Belgrad yalancı'
Draskoviç
isyan etti
Dış Haberler Servisi - Yu-
goslavya Başbakan Yardım-
cısı V^ık Draskoviç, Yugos-
lav liderieri halka yalan söy-
lemekle suçladı.
Draskoviç, özel Studio B
televizyonuna verdiği de-
meçte de Kosova'ya BM Ba-
nş Gücü'nün de konuşlana-
bileceğini, "BM'ninbajTa-
ğma işg^Jci bayrağı savıhna-
yacağnu" söyledi.
Yugoslavya'nın eski mu-
halif lideıierinden Drasko-
viç, Yugoslavya Devlet Baş-
kanı Slobodan Miloşeviç'in
ismini vermeden "Ülkeyi yö-
netenler, halka Rusya'nın
Sırbistan'ısa\unmakpaha-
sına üçüncü dürrya savaşmı
göze alabikcegi yalanmı söy-
lüyorlar" dedi. Draskoviç,
sözlerine "Ülke>i yöneten-
ler halka nerede bulundu-
ğumuztt ve künlerle birlikte
oktuğumuz konusunda açık
konuşmalıdır. Halkın yüzü-
ne bakmalılar \« Rusya'nın
nerede olduğunu halka söy-
lemelidirler ve Rusy^a'dan M-
ze uçak ve filze geteceği ya-
larunı anlatmaya bir son ver-
meüdirier*' diye devam etti.
gazetesi iki ulus arasındaki ilişkiyi tarihsel boyutlanyla göz önüne seriyor
Sırplar ve Ruslar: 'Diişman Kardeşler
9
• Le Monde gazetesinde yer
alan bir makaleye göre
Ortodoks kilisesi ve
komünistlerin 'tarihi Slav
kardeşliği' söylemlerinin aksine,
Ruslar ve Sırplar karşıhklı
ihanete dayanan ortak bir
geçmişi paylaşıyorlar.
Dış Haberler Servisi - Belgrad
yönetiminin uluslararası siyaset
arenasında sırtını Rusya'ya dayaması
ve Rusya'nın NATO'nun
Yugoslavya'ya düzenlediği hava
harekâtına en sert tepki veren ülke
olmasının ardından Ortodoks kilisesi ve
komünistler "tarihi Sırp-Rus
kardeşliği''söylemi üzerinden siyaset
yapmaya başladılar.
23 Nisan tarihli Fransız Le Monde
gazetesinde tam sayfa yayımlanan bir
makalede, Rus-Sırp ilişkilerindeki
tarihi gerçekJere ışık tutularak,
Rusya ve Sırbistan'ın aslmda karşıhklı
ihanet ve nefrete dayalı bir geçmişe
sahip olduklan vurgulanıyor.
"Rusya ve Sırbistan: Düşman
Kardeşler'' başlığı adıyla yayımlanan
makalede uzman tarihçi görüşlerine de
yer verilerek tarih boyunca Rus ve
Sırplar arasında çok ender durumlar
dışında dostluk kurulmadığı
belirtiliyor.
Makaleye göre, Ruslar, Sırp
"kardeşleriııi'', amacı ortak düşmanlan
Osmanlı Imparatorluğu'na karşı
gelmek ve panislavizmı yaymak olan
Slav Komitesi'nin kurulduğu
1860'lann başında
keşfediyorlar. Slav Komitesi,
Karadağ ve Sırbistan'a bir
buçuk milyon ruble ve 6 bin
gönüllü savaşçı sağlayarak,
1876'da Osmanlı lmparatorluğu'ndan
bağımsızlıklannı kazanmalanna destek
oluyor. Tarihçi, Sergei Kharlamov
"bağunsızhk savaşlanyla birlikte
Rusya'nuı, tüm d^ğer Ortodoks
Slav laria büyük bir dayamşma
kampanyası başlattığını ve
Dostoyev ski, Tolstoy gibi Rus vazar ve
sanatçüaruı bu misyona destek
verdiklerini" kaydediyor.
Rusya'ya ihanet
Ancak Sırbistan bağımsızlığının hemen
ardından Avusturya- Macaristan
Imparatorluğu ile gizli bir anlaşma
yaparak Rusya'ya ihanet ediyor ve
19. yüzyılda Sırbistan,
Bulgaristan ve Romanya, Rus etki
alanının dışında kalıyorlar.
20. yüzyılda Balkanlar'da yeniden söz
sahibi olmak isteyen Rusya, 1912'de
yürüttüğü başanlı diplomasi sayesinde
Yunan, Bulgar ve
Sırp halklan
arasında Slav
bloku
oluşturulmasını
saglıyor ve
1914'teki savaşa
"Sırp kardeşlerini
koruma adına
katılıyor. Ancak
Ekim devrimiyle
beraber
Ruslar ve
Belgrad'da kurulan Sırp krallığı
arasındaki dostluk askıya alınıyor.
Ruslar. bu tarihten itibaren milliyetçi
akımlara karşı enternasyonalizmi, Sırp-
Rus kardeşliği söylemine karşı proleter
kardeşliğini ve din birligine karşı
Marksizm-Leninizm'i tercıh ediyorlar.
Sırp Krallığı, Beyaz Ruslar'a ev
sahipliği yapmaya ve Sovyetler'e karşı
saldınlarda bulunmaya
başlıyor. 1941 yılındâ
Almanya 'nın
Sırbistan'a
saldırmasının
ardından ise
Sırplar'ın
gözleri
tekrar Rus- Sırp kardeşliğine ve
Moskova'ya çevriliyor. Josip Broz Tito
liderliğindeki partizanlar, Yugoslavlan
diğer Slav kardeşlerine yakınlaştırarak
Slav dostluğunun tekrar canlanmasını
sağliyorlar. Sovyet birlikleri de 1944
yılında Belgrad"ın Alman işgalinden
kurtanlmasma yardımcı oluyor.
Sözde kardeşlik
Ancak Sırplar. Çarlık Rusyası'na
yaptıklan gibi Sovyetler Birliği'ne de
ihanet ediyorlar. 1948 yılından sonra
Rusya ve Yugoslavya arasında
iyice gerilen ipler,
Stalın'in ölene kadar
Mareşal Tito'ya
düşmanlık beslemesine
neden oluyor. 1961
yılında ise Yugoslavya,
başını çektiği
Bağlantısızlar
Hareketi içinde
yer aldığını
açıklayarak,
Sovyetler Biriiğinin
despotizmine karşı kesin
tavnnı*' ortaya koyuyor.
Böylece. tarih boyunca
siyasi bir kimlik
kazanmayan Slav
kardeşliği, milliyetçi ve
dindar akımlar
tarafından
idealleştirilmenin
dışına çıkamıyor
bir türlü.