25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 NİSAN 1999 PERŞEMBE 14 KULTUR Yönetmenlikte dikkati çektiği 'Seyyit Han' ve 'Bisiklet Hırsızlan' ile özdeşleştirilen 'Umut' Ydmaz Güney'in ilk başyapıtları CUVf HUR CANBAZOĞLU 1STANBBL KlllTllfl HSÂNAT VUFI Festıvalın yansına yaklaşırken Kadıköy de gösterılmış filmler Be- yoğlu yakasında da sınemasevere uiaşmava başlıyor. Günün progra- rn şpvle. Emek'te gün iki filme aynlmış: Teflin Alünda ve İhtiras. Tenin AJtında "da annesi, kı- sa bır sürede kanserden ölüp gıden on dokuzluk îris bundan ço etkılenıyor. Bu ruh halı içinde her şeyi boş- verme> e başlıyor; işinı bırakıyor, kızkardeşiyle kav- ga edıyor. çok içiyor. sevgilisınden aynlıyor ve önü- ne gelenleyatıvor. Carine Adler. ılkuzunmetrajlı filminde cinsellik- le ölüm arasındakı bağlantıyı, bugüne dek pek izlen- memış şekılde, son derece sert. erotik ve korkusuz- ca verıyor. Fılmın öyküsü güçlü oimasa da nevrotik atmosfer. Masshe Attack ve The Alof'un müzikleri eşliğınde, seyirciyi alıp göstürüyor. James M. Cain'ın ünlü Postaa Kapryı tld KereÇa- lar'ının Macar versıyonunu. hem de siyah-beyaz iz- lemek ıstersenız İhtiras sızın ıçın günün filmi olabi- lir. György Feher'ın yönettıği iki saati aşan filmin bir- çok ödülü var. Atbs'ta, Kiarostami'nın 1992'de Altm Lale kazanan Yakın Planı'y la başlıyor gün: Tahran'da Ali Sabrian adli işsiz bin kendini yönetmen Mohsen Mahknuü- baf (Bu yıl festıvale geliyor) diye tanıtıp zengın bir aileden film için para koparmaya çalışıyor. Tam ama- cına ulaşacakken ailenin reisi gazetede Makhmalbaf ın Rimini festivalinde ödül kazandığını okuyunca ya- kalanıyor. Bu yaşanmış olayı basından öğrenen Kı- arostamı. bu noktada devreye ginyor ve gerçek mah- keme sahnelennden de yararlanarak bu yan belge- sel filmi çekıyor. Fransız Yeni Dalgasf nın öncüsü Agnes Varda'nın bugünkü filmi Altın Arslan'lı Yersiz Yurtsuz, refah toplumunun bireyin özgürlük tutkusuna gösterdiği tep- ki üzerıne inşa edilmiş. Yapıtta. bir çukurda donmuş cesedi bulunan Mona'nın son günlerini yan-belge- sel bır dılle anlatıyor: Çiftlıkte çalışma, Tunusluyla 1S.BMSUUUMMSI aşk,zenginbirkadmınsevgisi,amaç- İSTJUMBİH. s ı z şekilde otostopla yolculuk... filM FESTİVAIİ Alkazar'ın ilk filmi, tspanyol si- nemasının ömeklerinden Şevrole. Javier Maqua'mn yönetn'ği yapıt, bir meydanda terk edilmiş araba ile onun çe\Tesinde yine toplumun terk ettiği insanlan yansıtıyor. Hitchcocksensınden bugün Şüphe'yi ızleyeceğız. Film, anne-babasını dinlemeyerek para avcısı, çapkı John'la (Grant) evlenen, daha sonra kocasırun onun servetine göz diktiğine inanıp öldürülmekten korkan Lina'nın (Fontaine) öyküsü. tngiliz usta. Şüphe'de ABD'de tngiliz gotik atmosferini yaratarak. bu ara- da lngıliz polisiyesiyle de dalgasını geçerek eğleni- yor. Grant'm kansını 'zehiriemek amaayla' taşıdığı süt bardaklı sahneyle sinema tarihinde yerini alan Şüphe'de. Hitchcock. John Fontaine kasabadan ay- nlırken karşıdan karşıya geçerek gözüküyor. Beyoğlu Sineması bugün yerli yanşma filmlerine ara verip Ydmaz Güney'in iki yapıtı. Seyyh Han (1968) ve Umut'a (1970) açıyor kapılannı. Doksan- lann ikınci yansında televizyon ekranında ya da sı- nemada Güney'in filmlerinı ızleme olanağı bulan genç seyırci için çok önemli bir olanak bu gösterim- ler. Güney'in özgün sınemasının sinyallenni veren bu iki filmden, kırık bir aşk hikâyesinin anlatıldığı ve törelerin sorgulandığı Seyyit Han'da sanatçı, entelek- tüellenn ve kültür lobisinin dıkkatıni çekmiş, oyun- culuğunun getirdiği Çirkin Kral kartvizitinin yanma yönetmenliği de koymuş ve avantürü teknik deneme- lerle zenginleştirerek görkemli bir masal sunmuştu. Tüm zamanlann en ıyi on yerli yapıtı ara- v s'ında yer alan ve O 'Seyyit Han1 - Yümaz Güney Italyan yeni gerçekçili- ğinin simgesi Bisiklet Hırsızlan'yla özdeşleştirilen Umut'u Turhan Gürkan'la yaptığı söyleşide şöyle özetlemiş Güney: "Biz Umut'ta, var olan gerçekleri ortayakoy- duk. Faytoncu ailesinin yaşantısı ve din adarrunın ba- bl inançlannı gözler önüne serdik. Bu yaşam, benim babamınve arkadas- larumn yaşamıdır. Öykü kendi aile büıryemizden çıkmadır. Çekilen yer Adana'nm kı- yıcığındaki voksul evimiz- dir. L mut'ta yurt gerçek- lerini yansıtmak istedik. Sanatçı olarak topluma hizmet ettik." Beyoğlu'nun son ya- pıtı Leyla ise (yön. Mehr- jui), Iran'da kadının konu- munu çarpıcı bir öyküyle anla- tıyor. Moda Sineması yine dört ay- \ n film gösteriyor. On yapıtlık 'Yö- netmenlerin Gözüvle 2000" pro- '. jesinın genç ısımlerinden Migu- el Albaladejo'nun çalışması Ya- şamımın İlkGecesL üçüncübin- yılabir gün kala yaşanan ka- nşık bir yol filmi. Bir baş- ka yol filmi de festivalin us- talarından Jerry Schatz- berg'den geliyor. Korku- luk. 1973"te Cannes'da bü- yük ödülü alan ve Al Paci- no'nun ikinci fihni olan Korkuluk'unbaşlangıçkarelerindekigöğünrenkde- ğışımıne dikkat (göriintü yönetmeni: Wilmos Zsig- mond). Avusturya filmi Mirasçüar'la (yönetmen: Stefan Ruzovvhzky) birlikte Moda'nın dığer yapıtlanndan El- ma'da 18 yaşındakı bayan yönetmen Samira Mahk- malbaf, gerçek bir olayı işliyor. Tahran'ın fakir bir semtinde doğumlanndan bu yana evden dışan çıkanlmamış iki kız çocugu- nun varlığı yerel yöneticilere ihbar ediliyor. Kız- lann babası onlan evden neden çıkarmadığı- nı şöyle anlaOyor: "Kızlaruııçiçekleriın- dir. Güneşe (ıkanlıriarsa solabilir- 7 ler." Çıkış deliğin altında Tsai Ming-Liang'ın kısa metrajdan geliştirdiği filmi: Deiik. Bir film festivallerde eleştirmenler ta- rafından çok övülünce. bütün dünya ya- pıtı merakla bekler, ardından da sinema salonunda filmler genellikle hayal kı- nklıfı yaratırdı. Defik ise bu düzeni tersine çeviren. sı- radışı. tatlı ve melankolik bir film ola- rak festivallerde yakaladığı sempatiyi ti- cari sinemalarda da ileri taşımayı başar- dı. Bu film, Istanbul festival seyircısinin de yakından tanıdığı TsaiMing-Liang'ın bir lcısa metrajlı çalışmasının, yanından ayırmadığı oyıuıculan Lee Kang-Sheng ve YangKw»-Mei'nin yardımıyla geliş- tirilmiş hali: 21. yüzyılın eşiğinde For- moza Adası; 2000'e bir hafta kalmış. Garip bir şekilde hiç kesilmeden yağan yağmurun da etkisiyle son derece kirli bir çevrede yaşayan ınsanlar arasında gizemli bir hastalık salgın halini almış. Deviet ve yere! yönetim çöplerin birik- mesini, binalann böceklerce istila edil- mesini önlevemeyince insanlann bölge- yi acilen terk etmesi için duyuru yapmış. Böyle birortamda bölgenin içinde ya- şayanlardan biri (Lee Kang-Sheng) evin- dençıkmayı reddedıyor. Buaradaapart- mana tamirat için gelen tesisatçı, adamın odasından aşağı kata bir deiik açıyor ve sonra kapatmadan gidiyor. Adam deiik yoluyla bayan komşusunun (Yang Ku- ei-Miei) hayatını gözlemeye başlıyor ve zamanla ona âşık oluyor. Aşağıdaki fark- lı yaşam onu yeni bir hayal dünyasına sü- rüklüyor... Yönetmen, uzun sahneleri, en aza in- dirilmiş diyaloglanyla sistemin köşele- re sıkıştırdığı insanlann çıkış noktalan- nı sorguluyor film boyu. Etrafındakiler- le iletişim kuramıyorsan. yalnızsan, cin- selliğini bastırmak zorunda kalmışsan, ıstedıklenn olmuyorsa o zaman hayal- lerinle yaşa diye bir çözüm çıkıyor ge- nelde...l957 Malezya doğumlu Tsai Ming- Liang. Taiwan sınemasının ikin- ci kuşağınm lokomotifi kabul ediliyor. Televizyonda. tıyatroda ve sinemada yö- netmen olarak çalışıyor. 1994'te Yaşasın Aşk'la Venedik'te Altm Arslan, 1996'da Berlın"de Nehır'le Gümüş Ayı kazandı. BABYLON PERFORMANS MERKEZİ Açılış John Lurie ve topluluğu ile Kültür Servisi- Son yıllarda birçok önemli caz ve blu- es festivalıne ımza atan Pozitif, bu kez çok kapsamlı bir mekânı. Babyion'u sunuyor lstanbullulara... Konserler, tiyatro etkınlikleri. sinema gösterimleri ve söyleşılerin gerçekleştirileceğı Babylon Performans Mer- kezı. Beyoğlu'nda eski bir marangozhanenin yerine ku- ruldu. 300 kişi kapasiteli bu yeni mekân, etkinliklerin nıteliklenne göre de biçimlenebiliyor. Babylon'un ve Fujifilm hafta sonu konserlerinin ilk konugu. ülkemızde 'Barlh' filmine yaptığı müzikle ve Jim Jarmushun fılmlerindeki tiplemeleriyle tanınan saksofon ustası John Lurie ve topluluğu The Lounge Li- zards. Yirmi yıllık bır geçmışe sahıp olan topluluk. blu- es. caz. art-rock. çagdaş klasik müzik ve etnik etkileri. mizah ve duygu sentezi ile biıieştirmesiyle tanımyor. Kon- serler. 23-24 Nisan'da saat 21.30'da ve 25 Nisan saat 21.00'de gerçekleştirilecek. Sınırlı sayıdaki biletler 6 milyon TL'ye Vakkorama Taksim. Akmerkez. Su- adiye şubelerinden. Akus- ta Nişantaşı, Kod Müzik ve Lale Plak'tan. kapıdan ise 7 milyon TL'ye temin edilebilecek. Öğrenci bi- let fiyatı ise 4 milyon TLtlen satışa sunuldu. Caz ve modern müzigin arasında benzersiz ve say- gın bir isim olarak nitelen- dirilen 'Buteh' Morrisls- tanbul Ensemble ise 26 Nisan'da ve mayıs ayının her pazartesi günü Baby- lon "da atölye çalışması ya- pacak. Atölye. her hafta. yönetim tasanmına daya- lı anlıkbestelenmişdoğaçlamalaryapısı üzerineyoğun- laşmayı amaçlıyor. Farklı geçmiş ve okullardan gelen mü- zisyenler. kendi disiplinleri dışına çıkarak LavvTence 'Butch'Morris"inyönetimindedoğaçlamabiryapıoluş- turacaklar. Biletler kapıdan tam 2 milyon TL'ye, öğren- ci 1 milyon TL'ye alınabilecek. Babyİon. 30 Nisan'da ve 4-5-6-11-12-13-19-20-25-26 Mayıs'ta YADATiyatrosu'nun 'Sünnetfi' adlı gösterisi- ne ev sahipliği yapacak. Hüsevin Kaörcıoğlu tarafindan geliştinlip oynanan. saydamlar. \ideo projeksiyonlan ve eklektik müzik derlemeleri ile göze ve kulağa seslenen performans mantığındaki gösterinin bıletlen mağaza- lardan \e kapıdan tam 3 milyon TL, öğrenci 1 milyon TL olmak üzere satışa sunuldu. OrnetteColemann'la yaptığı ilk albümü ile 'usta' sı- fatını alan, Dewe> Redman Quartet ise 1 ve 2 Mayıs'ta Babylon"da. Mayıs ayındaayncaAcidTrippin, AyseTü- tüncü 'PivanoPerküsyon'Grubu, Fra Fra Sound, Istan- bul Blues Kumpanvasu Wax Poetic gibi ısimleri izleyi- cılere sunacak. Babylon Performans Merkezi: Şeyhben- der Sokak No. 3 Asmalımescit-Tünel Telefon: 0212- • 292 73 68, Faks: 0212-292 73 69, Rezervasyon: 0212- 292 73 68. e-mail: babylon(ajturk.net lnternet: ww*.baby- lon-ist.com. Lawrence 'Butch' Morris Müthiş gözlemciydi, çok titizdi, hem iyi bir çizer hem de yazardı 'Ustatığının keyflniçıkaracakketu.. 9 SİNANGÜRDAĞCIK Gırgır dergisinin en bi Gırgır olduğu zamanlar, Oğuz Aral' ın odasındayız. Oğuz Aral'ın berbere bile gidecek zamanı yok ya, berber ona gelmiş... Şaka değil, oda- nın tam ortasında Oğuz Abi sandalyeye oturmuş tıraş oluyor, biz de çevresini sar- mış seyrediyoruz... Boynunda berberin beyaz örtüsü, makasın şıkırtısı ve odanın zeminine saçılmış taze kesıhniş saç demet- leri... Derken odaya Tekin Aral girdi. Ön- ce Oğuz Aral'a, sonra da yerdeki saçlara baktı.. "Abi,'- dedı.4 'ferkındamısınbflmenı, ama senin acajip saçın dökülüyor". Bir başka anı: Kandemir Konduk ve MüjdatGezen. Güldürü Oretim Meıkezi'ni kurmaya karar vermişler. Ekipte ben de va- nm. .Müjdat, "FenerbahçeKulübü'negi- delim. Orası şimdi tenhadır. Rahat rahat konuşuruz" dedi. Bu işler çok gizli tez- gâhlanıyor ya... Gittik gitmesine de daha beş dakika geçmeden Tekin Abi tepemiz- de... Etabiiodaaynıkulübünüyesi... "Ne ulan," dedi. "dergi mi çıkanyorsunuz?" Müjdat, yok mok, dedi ya, Tekin Aral bu. yermi?... "Bırak şimdi Müjdat" dedi. "siz üçünüz boş yere bir araya gelmezsiniz". Spontane espride onun üstüne insan ta- nımadım. Müthiş gözlemciydi. İyi bir çi- zer olduğu kadar iyi de bir yazar olduğu- nu herkes bilir. Çok titizdi, kılı kırk yarar- dı. Zorbeğenir, çalışırken gergındi. Ama öflcesi bile saman alevi gibidir. asla kin tut- maz. dargın kalmaz. tçi dışı bir. diye tarif edilen insanlardandı. Davulun sesi uzaktan hoş gelir. Tekin Abi, bu mesleğin sefasmdan çok cefasını çekmişlerdendi. Çok didinmiş, çok yorul- muş. geldiği yerlere tahtıre\anla değil, tır- naklanyla kazıyarak gelmiştir. Üstelik hassas ve boş veımeyen bır yapısı vardı. Kendısini, Gırgır dergisinden olaylı ayn- hşlanndan sonra en son Dıgıl dergisini çı- kanrken görmüştüm. "Çok üzüklük Si- nan, çOk hırpalandık" dediğini hatırlıyo- rum. Yıllarca aynı mahallede, aynı sokakta komşuluğumuz da var. Mükemmel bir ai- le reisi oldugunu bilirim. Eşine ve çocuk- lanna çok düşkündü. Ve birazcık da ka- pısının önünde duran, her gün ayn bir ye- rini vurup çizdiği Volksvvagen'ine... Son olarak, Hürriyet gazetesinde çok gü- zel bir format yakalamış, çok keyifli ya- zılar yazmaktaydı. Tam da ustalığının key- fini çıkaracağı, sefasını süreceği, en olgun, en verimli zamanında Tekin Abi'yi kay- bettik... Onu ve o güzel yazılannı çok öz- leyeceğim. .nsanlan güldüren, düşündüren bir sanatçıydı, ama az gülen, ciddi biriydi. Hep bir delikanlı olarak kaldı. Karikatür güzelliğinde yazılar yazardı. NE DEDİLER... NE DEDİLER... NE DEDILER... NE DEDILER. SEMİH BALCIOĞLU: Türk karikatürü de- ğerli bir karikatürcüyü daha genç yaşta yitirdi. Ça- lışkanlığı, üretkenliği ve dost ilışkileriyie meslek- taşlan arasında büyük bir sevgı toplayan Tekin And, başanh çalışmalanyla da okurun gönlünde yer et- miştir. Tekin'i 1959yılındanberitanıyorum. Dost çizgisinden ve üretkenliğinden hiçbir şey kaybet- memiştir. Başta Oğuz Aral olmak üzere tüm ka- rikatür camiasının başı sağ olsun. FERİTÖNGÖREN: Tekin Aral'ın ilk karika- türü 15 yaşında yayımlandı. 1941 yılında tstan- bul'da doğan Tekin Aral, 43 yıl karikatür çizdi ve 58 yaşında hayatı noktaladı. Bu sanata erken baş- ladı. erken gitti. Onu bir bahar günü uğurluyoruz. Tekin Aral ilk ve ortaokulu Darüşşafaka Lıse- si'nde okumuştur. Vatan, Yeni Sabah, Akşam. Ye- ni Tanin gazetelerinde, Tef, Taş ve karikatür der- gilerinde çizen Tekin Aral, çizgi film alanında da çalıştı. Tekin Aral, Gırgır dergisinin çıkışma ve tutun- masına katkıda bulunmuştur. Tekin Aral. Gırgır dergisinin kardeşi sayılan Fırt dergisini yayımla- dı ve yönetti. Böylece Aral kardeşler, iki kardeş dergiyi yıllarca çıkardılar, birlikte anıldılar, bır- likte anılacaklar. Aslında Aral'lar kardeş dayanış- masının en güzel örneğini sergilediler. Tekin Aral hep bir delikanlı olarak kaldı. Karikatürlerinde ko- nular ve espriler mahalle delikanlılannın sohbet sıcaklığını taşır. Bu sıcak mahalle ortamını yazıya da döken Te- kin Aral, 'SalacakÖvküleri' adlı kitabıyla da ün- lenmiştir. 1995 yılından bu yana Hümyet gaze- tesinde 'TV'de Ne Var Ne Yok' köşesinde çizıyor ve yazıyordu. Aral, burada da bir aşama yaparak bir televizyon kamerasının gözü ile bizi Istan- bul'da dolaştırmaya başlamıştı. Ölüm erken ya- kalamasaydı. bu bakışın çok güzel örneklerini okuyacaktık. Tekin Aral'ın rahatsızlığı uzun sü- redir bilinıyordu. Yine de ölüm haberi şaşırtma- sını, sarsmasını bildi. OĞUZ ARAL: Ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Sırasızdı. Hiçbir şey sırayla olmuyor. HALJTKTVANÇ: Tekin Aral'ın eşinin ailesi be- nim komşumdu. Daha sonra Babıâli'ye girdiğim- de Oğuz Aral'ı ve Tekin Aral'ı tanıdım. Sunucu- luğa ilk başladığımda bir defilenin sunuculuğu- nu yaptım ve defilenin yönetmeni Oğuz Aral'dı. Orada Tekin Aral'la tanıştım. Gırgır ve Fırt der- gilerine katıldım. Çocuklan elımde büyüdü. Ai- lemden birini yitirmiş gibiyim. Türkiye bakımından yeri dolmayacak bir sanat- çı. Ağabeyı ile Gırgır ve Fırt okulu olarak devir açan bir sanatçı, büyük bir isimdi. En verimli ça- ğmdan kaybettik. İnsanlan güldüren. düşündüren bir sanatçıydı, ama az gülen, ciddi biriydi. Kari- katür güzelliğinde yazılar yazardı. Büyük bir de- v i yitirdik. MÜJDAT GEZEN: 35 yıllık arkadaşımdı Te- kin. Birlikte çalıştık Fırt dergisinin ilk çıktığı za- manlarda. Ailece görüşürdük. Son üç aydır has- taneye gidip geliyordum. Çok üretken bir insan ve çok ıyi bir arkadaştı. Yokluğunu her zaman his- sedeceğim. Başta ağabeyi Oğuz Aral olmak üze- re bütün Türk mizah camiasına başsağlığı diliyo- rum. Tekin'le bu yaz bir çalışma yapıyorduk. Sa- lacak Öyküleri'ni dizi yapacaktık. ama olmadı, yarım kaldı. Sonra sağlığı bozuldu ve bugünlere gelindi. Çok genç gitti, çok üzülüyorum. IŞILDAK VE YELPAZE ATtLLA BİRKİYE Festival, Beyoğlu, Belediye, Vb. Istiklal Caddesi'nde. her yıl olduğu gibi bu yıl da renkli bir koşuşturma başladı; aslında bu koşuş- turma hep vardır. Ama baharla birlikte daha da renklenir. Çünkü, erguvanların açmasından hemen sonra başlar, Uluslararası Istanbul Film Festivali. Işte bir yenisini daha, bu yıl on sekizincisini Istanbullula- nn beğenisine sunuyor Istanbul Kültür ve Sanat Vak- fı. "Film Festivali", son zamanlarda yapılan araş- tırmalarda, Istanbullulann en çok begendikleri ve en çok ilgilendikleri bir etkinlik olarak ortaya çıkı- yor. ıstanbul'da yaşayan herkes artık adını biliyor. "Film Festivali", Istiklal Caddesi'ni daha da renk- lendiriyor. Özellikle caddenin trafiğe kapanmasın- dan sonra, cadde "kültür ve sanat merkezi" kim- liğini "yeniden" kazandı. Her ne kadar, bu durumdan, caddeyi çirkinleş- tiren ve tarihi dokusunu bozan Vakko binasını yap- tıranlar ve onun gibiler hoşnut değilse de, Istanbul- lular özellikle de gençlik büyük bir keyif alıyor. Öte yandan bugünlerde, Beyoğlu'nun da, Istan- bul'unda "gözüyaşlı". Neyazık ki Beyoğlu'naya- kışmayan, lstanbul'a yakışmayan, bir zihniyetin temsilcileri yine belediye başkanı olarak seçildi! Bu, festivale gölge düşürmüyor; o tüm renklili- ğiyle, canlılığıyla sürüyor. Bir kez daha, 1994'te "Film Festivali" bu kara bu- luta tanık olmuştu. Acaba, alıştık mı, şehrin üze- rindeki bu kara buluta? Festival günlüklerini içeren, Perdeterden Cadde- lere Dökülüvermiş adlı kitabımda şöyle yer alıyor, o günlerin ilk izlenimleri: "Ne var ki bu kez açılış hüzünlüydü. Çünkü Is- tanbul'un gözleri yaşlı birkaç gündür. Istanbullu- lar olarak buna layık mıyız? fçine düştüğümüz bu durum, bugünün tarihine uygun: 1 Nisan şakası gi- bi. Çoğumuzdabirtedirginlik, rahatsızlık. Yüzlerden okunuyor. Kiminde umutsuzluk. 26 Mart seçimle- rinden sonra Refah Partisi'nin Istanbul gibi bir 'dünya kenti'n/n belediyesini kazanması, doğal olarak biz Istanbullulan, bu kentin gönülden dost- lannı rahatsız ediyor. Zaten şimdiden Istiklal Cad- desi'ndeki etekli kızlara sataşmalar başlamış. Va- liliğin bu konudaki açıklaması yerinde." Geçmişianımsamarnakeldedeğil. Çünkü, "şim- di", "bugün" bize geçmişi anımsatıyor. Üstelik da- ha da kötü: Etrafımızı hiç beklenmeyen bir "milli- yetçilik" sarıverdi! Bu yıl açılış gecesinde izlediğımız Carlos Saura'nın "Tango" adlı filmi, bence bır şölendi. (Yakında si- nemalara gelecek, önerilir.) 1987'deki festivalin açılış filmi yine bir Saura fil- miydi: "Büyülü Aşk". Yıllarca dilimizden düşmedi. "Ta/ıgo"dada, "Karmen", "Kanlı Düğün" ve "Bü- yülü Aşk" üçlemesindeki temaları ve iç içe geçmtş anlatımı bulmak olanaklı. ,- Bu kez Arjantin mekânında, tangonun sergileni- şiyte. Faşizmi yaşamış Arjantin'de... Aynı zaman- da bir dans şöleni olan 'Tango "da, geçmişi unut- mamak, hesaplaşmak sorunsalı da yer alıyor. Ama yine de "umuf'la bitiyor... Benzer birtema, Solanas'ın "Bulut" adlı filmin- de de vardı. O da "umuf'la bitiyordu... Neyse, Istiklal Caddesi'ndeki coşkulu, renkli, is- tekli koşuşturmaya dönelim. Sonuçta, her ne kadar gerici bir zihniyetin tem- silcisi olan bir belediye yine işbaşındaysa da, -kim bilir belki daha da kötü olacak-, kafelerin, lokanta- lann önündeki masalara dahi katlanamayan bir an- layış yine işbaşındaysa da, Istiklal Caddesi'ndeki "kültürel ve sosyalyükselişe" engel olmak olası mı? Fazıl Say Paris'te • Kültür Servisi - Piyanist Fazıl Say, Paris'te Saint-Denıs'de 2 Haziran-1 Temmuz tarihleri arasında düzenlenecek müzik ve dans festivalinde yeralacak. Say, 12 Haziran'daki konserinde Orchestra National d'ile-de France eşliğinde Ravel'in Ma Mere l'Oy ve Mozart'ın 21 numarah konçertosunu çalacak. Güzel Masal Anlatma Yarışması • Kültür Servisi - Istanbul ll Halk Kütüphanesi Müdürlüğü'nün. 1983 yılından bu yana aralıksız olarak düzenlediği geleneksel 'Güzel Masal Anlatma Yanşmasf nın 17'ncisı yapılıyor. Bugün saat 14.30'da il halk kütüphanesinde yapılacak olan yanşmaya Istanbul'da bulunan halk ve çocuk kütüphanelerine ve belediye kütüphanelerine devam eden ilkokul 3. 4. ve 5. smıf öğrencilen katılabiliyor. Yanşmanın jürisinde; Gülten Dayıoğlu, Cahit Uçuk. Yalvaç Ural, Mustafa Ruhi Şirin, Ayla Çınaroğlu, Deniz Yiğit. Ayten Şan, Fatih Erdoğan ve Esen Ozman bulunuyor. Yanşmaya katılanlara başan belgesi ve çeşitli ödüller verilecek. Hatice Odabaşı'nın nesim sergisi • Kültür Servisi - Hatice Aslan Odabaşı'nın resim sergisi Destek Reasürans Sanat Galerisi'nde 7 Mayıs tarihine kadar açık kalacak. Odabaşı sergisınde. doğanın ve yaşamın güzelliklerini resmetmeyı, dünyayı daha yaşanılır kılmayı, olaylara ve insanlara sevgiyle, mutlulukla bakmayı amaçlıyor. Sanatçımn DYO Resim Yanşması'nda özgün baskı dalında, Görsel Sanatlar Taksim Sergisi'nde özgün baskı dalında ve Viking Özgün Baskı Resim Yanşması'nda ödülleri bulunuyor. İSTANBUL FİLM FESTİVALİNDE BUGUN • EMEKSİNEMASI'nda saat 12.00 ve 18.30'da İhtiras. 15.00 ve 21,30'da Tenin Altında adlı filmler izlenebilir. (293 84 39) • ATLAS StNEMASI'nda saat 12.00'de Yakın Plan, sat 15.00 ve 21.30'da Delik. saat 18.30'da Yersiz Yurtsuz adlı filmler gösterilecek. (252 85 76) • ALKAZAR StVEMASI'nda saat 12.00 ve 18.30'da Şevrole. saat 15.00 ve 21.30'da Şüphe adlı filmler izlenebilecek. (293 24 66) • BEYOĞLU StNEMASI'nda saat 12.00'de Umut, saat 15.00 ve 21.30'da Leyla. saat 18.30'da Seyyit Han adlı filmler gösterilecek. (251 32 40) • MODASİTNEMASI'nda saat 12.00'de Elma, saat 15.00 te Mirasçüar. saat 18.30'da Korkuluk, saat 21,30'da Yaşamımın İlk Gecesi adlı filmler izlenebilir. (33 7 01 28)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear