Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
19 NİSAN 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
İLJvOJ^I O J T I J . / ekonomi(Scumhuriyet.com.tr 13
57. hükümeti, seçim sonrasına ertelenen bir dizi ekonomik ve yapısal sorun bekliyor
Hiikümete sorun yunıağıTARIK YILMAZ/HAZAL ATEŞ ÇAKIR
Yeni kurulacak hükümeti dev bir sorunlar yu-
mağı bekliyor. Gayrı safi milli gelirin yarısı-
na ulaşan dış borç stoku. Hazıne 'nin sürekli
yüksekfaizle borçlanmak zorunda kalışı, 1998
yılı kasım ayından bu yana düşen sanayi üre-
tımi, mevcut düzeyin altına düşmesi zor oldu-
ğu iddia edilen enflasyon, işsizlik, acilen çık-
ması gereken yasalar bu sorunlardan sadece
birkaçı. Yeni iktidan bekleyen Türkiye manza-
rasma bakıldığında da hoş bir tablo ile karşı-
laşılmıyor.
Ekonomik ve sosyal göstergeler bakımın-
dan ıller arasında derin uçurumlar bulunur-
ken sadece 22 ilde kişi başına düşen gelir, Tür-
kiye ortalamasının üzerinde, 58 ilde ise altın-
da bulunuyor.
Devletin teşvik belgesine bağladığı özelsek-
tö'ryatırımlannın dengesiz dağıhmı da önem-
li bir sorun olarak duruyor. DPT verilerine
göre geçen yıl Tunceli. Siirt, Bingöl ve Gire-
sun 'da yatırım yapmak üzere hiçbir özel sek-
tör kuntluşuyatırım teşvik belgesi almadı. Ki-
şi başına en yüksek özel sektör yatırım teşviki
Tekirdağ 'a verildi Uzmanlar ise siyasi parti-
lerin çözüm için birbirlerinden farklı yollar
ortaya koymadıklarım, partiler arasındahfar-
hn sadece birbirinden daha iyiyapacakları id-
diasından kaynaklandığını dile getiriyorlar.
Yasalar bekliyor
Yeni hükumetın önceiikle ete alması gereken konulann
baştnda uzun süredir bekleyen yasa tasanlan geliyor.
Bankalar Yasası. Sermaye Pıyasası Yasası. Sigorta
Murakebe Yasası, Gümriik Yasası, Memura Sendikal
Haklar Tanıyan Yasa, Yerel Yönetimler Yasası 21.
yüzyıl öncesınde bir an önce çözülmesı gereken
soruntar arasında.lçlennde en acılı ise Bankalar Yasası.
Anayasa Mahkemesi'nin önemli maddeterinı 11 Aralık
1998 tarihinde iptal etmesi ve yeni yasanın
çıkması için yüriitmeye 6 ay süre vermesi
nedenıyle Bankalar Yasası'nın
11 Haziran 1999 tarihınden önce
çıkanhnas) gerekiyor. Aksı takdirde
bankacılık sisteminde mali yapısı
zayıflayan bankalara, Merkez Bankası'na
bağlı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
yardım edemeyecek. "•
Büyüyen işsiz ordusu
Resmi olmayan rakamlara göre yüzde 151
aşan işsizlik oranı partilerin seçim
sloganlannı süsleyen söylemlerin başında
gelmişti. Gıderek büyüyen bir ışsiz
ordusuna sahip Türkiye'de müşterisi hiç
eksik olmayan ender girişimlerin başında
bu nedenle kahvehane açmak geliyor.
Yeni kurulacak hükümetin de bu konuda
fazla bir şey yapacağına inanmayan
yurttaşlar, çaresiziik içinde sorunun
ne zaman halledilecegini
bekliyortar.
Ağır iç ve dış borç yükü
Borç ve faiz ödemelen bütçe gelirierini yırtarken ctddi hertıangi bir çözüm çabası içinde
bulunmayan hükümetlerin dennleşen bu yarayı bir an önce tedavi etmesi gerekiyor.
GSMH'nın yansına ulasan dış. yüzde 22'sine ulaşan iç borç stoğu Türkiye'de kesimler
arasındaki dengesizlikleri arttınrken, enflasyonu da besleyen kaynaklann başında geliyor.
Devletin ödediği yüksek faiz nedeniyle, bankalar kârtı olan bu kaynağa para yatınrken,
sanayi şirketleri de üretimlerinden vazgeçiyortar.
Sağlık artık insanlık ayıbı
Sağlık hızmetlennde. ınsangucu ve altyapı
yetersizliklenne ilişkin dengesiz dağılım
yıllardır sürüyor. Özellikle belli bölgelerde
uzman hekim ile yardımcı sağlık personeli
açığı sorun olmaya devam ediyor.
Türkiye'de hasta yataklannın yuzde 36'sı,
hekimlerin de yüzde 42si sadece 3 büyük
kentte bulunuyor. Hukümet degışiklikleri
nedeniyle, temel sağlık hızmetlerinı guçlendirmek amacıyla Dünya
Bankası kredi desteğindeki Temel Sağlık Hizmetleri Projesi'nde bir
iterieme kaydedilemedı. Sağlık hizmetleri açısından sigorta
kapsamındakı nüfus yuzde 74.6. Yeşil kart uygulamasıyla 7 mityon
kişi güvenceye alınsa da bu uygulamadakı aksaklıklar sürüyor.
Sosyal güvenlik çözüm bekliyor
Sosyal güvenlik sistemindeki çarpıklık katmerienerek büyumeye devam
ediyor. 1990-1998 yıllan arasında sosyal sigortalar kapsamındaki nüfus
oranı yüzde 63'ten yüzde 82'ye çıkarken, bu oranın yüzde 50'den fazlası
n-SSK şemsiyesı altında bulunuyor. Saghk rtizmetieri, sosyal yardım veemeMİk
sistemlen reformlannın zaman geçırilmeden çtkanlması gerekiyor.
Ozelleştirme talanı sürecek
Uzerine çete, mafya ve siyasetçi gölgesi düşen "ozelleştirme". ucuz
ve kolay kaynak olması nedeniyle borç batağını devralacak yeni
hükümetin de önceliklen arasında yer alacak. 1998 yılında 4.5 mılyar
dolar gelir hedefleyen, ancak 1.1 milyar dolarda kalan Ozelleştirme
Idaresi Başkanlığı'nın (ÖİB) 1999 yılı için hedefi ise 4 milyar dolar.
Turk Telekom, kımse ödemeyi başaramadığı için özelleştırilmesi
iptal edilen Petrol Ofisi, TÜPRAŞ, THY, Petkım ve Erdemir gibi dev
kururrtar, ölB'nin listesinde ön sıralarda yer alıyor. ozelleştirme
talanının önünü iyice açmak için Danıştay'ı devreden çıkarma
çalışmaJan ise tüm hızıyla sürüyor.
D Ü N Y A E K O N O M İ S İ N E B A K I Ş / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginraergin.de.non.co.uk
ABD/NATO askeri müdahalesi-
nin geldiği aşama, sivillerin can
kaybına yol açan hata ve kazalar-
daki artşlar, Sırplann, Amavutlukta
sınır ötesi operasyonu, smır böl-
gesinin denetimini NATO'nin üst-
lenmesi, savaşın maliyeti ve kulla-
nılan silahlar niteliği üzerine yeni
bilgiler, Pentagon'un 33.000 yede-
ği silah altına almaya ve bir kara sa-
vaşının kaçınılmazlığının NATO ko-
ridorlarında konuşulmaya başlan-
ması, bir dönüm noktasına gelin-
digini düşündürüyor. Şimdi durup
bir çfeçici değerlendiıme yapabili-
riz.
Amaçlar ve sonuçlar
ABD/NATO, Kosova operasoy-
nu başlarken üç amaç saptamıştı.
Birincisi, Kosovalılar bir etniktemiz-
likten korunacak, Yugoslavya'nın
parçalanmasını önlemek için böl-
genin otonomisi yeniden kurula-
cakt. Ikincisi, aşın milliyetçi, opor-
tünist Miloşeviç yönetimi devrile-
rek Yugoslavya'da Batı'yla daha
uyumlu bir yörietimin oluşması sağ-
lanacakb.
Üçüncüsü, otası bir Balkan Sa-
vaşı, otaylar büyümeden engelle-
necekti. Tüm bunlar çok hassas
silahlar kullanılarak, havadanyapı-
lan "surgical opherations"larta
(hedefe adeta bir operatör dokto-
run hassaslığında vurmak) sivil halk-
ta bir can kaybına yol açmadan
gerçekleştirilecekti.
Üç hafta sonra, NATO açısından
tam bir başarısızlık söz konusu.
Kosovalılar etnik temizlikten koru-
namadı, aksine etnik temizlik, kimi
duyumlara göre zaman zaman soy-
kınm boyutlanna ulaşarak sürüyor.
Yüz binlerce insan evinden yur-
dundan edildi, perişan oldu. Baş-
langıçtaki "otonom Kosova" he-
defi, Rambouillet anlaşması.fiilen
öldü. Şimdi artık gündemde ba-
ğımsız Kosova, son derecede kar-
maşık ve karanlık bir kuruluş olan
Kosova Kurtuluş Ordusu'yla açık-
ça işbirliği, bölgenin belki de NA-
TO tarafından işgali gündemdedir.
Ikincisi, milliyetçi Miloşeviç yöne-
timi zayıflamak bir yana toplumsal
desteğini öncekine göre olağanüs-
tü arttırmış, Miloşeviç ulusal birii-
ğin simgesi haline gelmiş, tüm mu-
halefeti susturmuş, rejim faşizan
boyuHar kazanmaya, muhaliflerini
ölüm mangalanyla temizlemeye
başlamıştır. Üçüncüsü, bir Balkan
savaştnın engellenmesi bir yana
Amavutiuk, Makedonya hızla sa-
vaşın içine çekiliyor, Rusya ile Ba-
tı arasındaki gerginlik The Econo-
misfin "Yeni Soğuk Savaş" baş-
lığı atmasına yol açacak düzeye
trmanıyor.
Diğertaraftan, NATO'nun savaş
Kosova: Bir Ara Değerlendirme
taktiklerinde de büyük zaaflar ot-
duğu anlaşılıyor. NATO. sürekli he-
deflerini genişletmesine rağman
Miloşeviç'in askeri yapısını parça-
layamadı. Uluslararası gazetelenn
editörleri artık gelen haberiere gü-
venmiyorlar. CNN'nın bile yakındı-
ğı gibi, bilgi hep tek yanlı, sık sık da
yanlış geliyor. Teknoloji harikası si-
lahlann ise bu kadar teknoloji ha-
rikası olmadığı, gittikçe artan "ka-
zalardan" artık iyice anlaşılıyor.
ABD/NATO ise. şimdi kazalara ça-
re bulmak yerine, durumu normal-
leştirmeye çabalıyor. Clinton "sa-
lar. Bir kara savaşının başlaması
halinde savaşın ABD'ye rnaliyeti-
nin, bu mali yıl (eylül ayına kadar)
10 milyara ulaşması öngorülüyor.
Chicago Tribune VVashington bü-
rosunun bildirdiğine göre bu öngö-
rüler bile oldukça tutucu. Örneğin
Senatör Peter Fıtzgerald (Cumhu-
riyetçi) CT muhabirine, savaştn ma-
liyetinin 15 milyara yükseJebilece-
ğini söylemiş (Chicago Tribune
15/04). Diğer taraftan, bu savaşın
masraflan bütçede yok.
Şimdi, bu "acil" harcamaJar ne-
reden karştlanacak dersiniz? Sos-
ABD'nin NATO'ya yeni bir konsept dayattığına dikkat çekiliyor.
vaşta sivillerin öimesinin kaçınıl-
maz olduğunu, savaşın aylarca
süreceğini" anlatmaya başladı.
Kamuoyu yoklamalan, artık halkın
kara savaşından yana olduğunu
gösteriyor.
Savaşın maliyeti
Bu başansız ve yayılma eğilimı
gösteren savaşın, maliyetinin de
çok yüksek olduğu anlaşılıyor. Şim-
dilik, savaşın olası mali portesine
ilişkin rakamlar yalnızca ABD tara-
fında var. Clinton hükümeti per-
şembe günü Meclis'e, savaşı sür-
dürmek için yaklaşık 6 milyar do-
lara gereksinimi olduğunu söyiedi
(Reuters 15/04). Ancak, hem bu
miktar kesin değil, hem de kara
savaşı olasılığını kapsamıyor. Di-
ğer taraftan CNN'nin bildirdiğine
göre savaş ilk üç haftada, düşürü-
len F-117'nin maliyeti hariç, ABD'ye
yaklaşık 600 milyon dolara patla-
mış. Nasıl patlamasın, bir Toma-
havvk-Cruise füzesi 1.2 milyon do-
lar, lazerli bombanın tanesi 50.000
dolar. Bir savaş uçağının bir saat-
lik uçuş maliyeti yaklaşık 5.000 do-
yal hizmeöere, sağlık ve eğitime, dü-
şük gelirlilere verilen vergi muafı-
yetlerine aynlan bütçe fazlasından,
nereden olacak! Böylece silah sa-
nayii de, daha önce göz koyduğu
bütçe fazlasında yatan dolarlara el
koymuş olacak. Gördüğünüz gibi
savaş, birileri için o kadar da ba-
şansız değil. Hatta başansız oldu-
ğu takdirde uzayacak ve silah alım-
lan artacak...
Can ve mal kaybına gelince, bu
konuda "doğal olarak (!)" bu ka-
dar aynntlı bilgi yok elimizde. Bom-
balamanın hızlandırdığı göçler ve
etnik temizlik sırasında ölen sivil-
leri bir yana koyarsak, Sırp kaynak-
lanna göre savaşın başından bu
yana en az 1000 kişi ölmüş. NATO
brifinglerinde ve Batı basınında ka-
bul edilen rakamlara göreyse "ka-
za" sonucu sivil can kaybı (yaralı-
lar hariç) şimdilik, Priştina 12, Bekj-
rad 12, bir köprünün bombalanma-
sı ile 55, konvoyda 75. Bunlar kısa
dönemli can kaybı. Ancak kimse-
nin değinmediği bir de uzun dönem-
li can kaybı söz konusu. NATO kuv-
vetlerinin kullandığt radyoaktif pat-
layıcı malzeme bölge halkında ve
bölgenin eko sisteminde uzun dö-
nemli etkileryaratıyor. Bunlann han-
gi boyutlara ulaştığını görebilmek
için Körfez savaşının ardından
Irak'ta halen yaşanmakta olan tra-
jediyı hatırlamak yeter.
Biraz da tarih
Savaş yeni bir aşamaya girer-
ken, bundan sonraki süreci değer-
lendirmemize yardımcı olması için
biraz hafıza tazelemekte yarar var.
Devletlerin sakladıklannı ortaya çı-
karmakla ün kazanmış uluslarara-
sı gazeteci John Pilger'in Avust-
ralya'da yayımlanan bir makalesin-
de (The Age, 28/03) hatıriattıklan-
nı aktarmak istiyorum. Hiroşima'ya
atom bombası atıldığındaThe Da-
Hy Express (Londra) "Bu tüm dün-
yaya bir uyandır" başlığını atmış.
Pikjer, "ABD'nin Kosova operasyo-
nunu bu bağlamda değertendir-
mek gerekir" diyor.
Şöyle ki geçen ekimde ABD tü-
müyle Sırplardan yana, Kosova'nın
otonomisini hayalete çeviren bir
plan hazırlarrMş. Eskı Yugoslav or-
dusunun tüm silahlannın Miloşe-
viç rejimine ve faşist Bosnalı Sırp-
lara verilmesine yol açan anlaşma-
yı, 1992'de eski ABD Devlet Baka-
nı Cyrus Vance hazıriamış. Bu yüz-
den diyor Pılger, NATO ve ABD Sa-
raybosna'ya ambargouyguladıkla-
nnda zaferi, fiilen Miloşeviç'e ve
Sırplara hediye etmiş oldular. ABD
açısından önemli olan Yugoslav-
ya'nın parçalanmaması, başında
da kendilerinden yana bir siyaset-
çinin olmasıydı. Aynı 1980'lerdeki
Saddam Hüseyin gibi (!). Daha
sonra Miloşeviç bu gücü kendi he-
saplan için kullanmaya başJayın-
ca, ABD'nin ptanlan aksadı. Şimdi
bu "eski uşak" hızaya getirilmeli-
dir. Bu "eskı uşağı" birçok kez ik-
na etmek için gönderilen Hofcro-
oke'un söylediği gibi bugün bom-
balann arkasındaki en önemli ne-
den "NATO'nun inanılıriığını ko-
nımaktr".
Pilger, ABD'nin 1991 'den bu ya-
na NATO'ya yeni bir konsept da-
yattığına dikkat çekiyor. NATO'nun
yeni görevi, petrol bölgelerini ko-
rumakj Rusya'nın etrafını kuşat-
mak, Uçüncü Dünya'yı denetle-
mektir. NATO'nun yeni hedefi uyum-
suz azgelişmiş ülkeler olacaktır. Pil-
ger diyor ki: "NATO için ABD ta-
rafından hazırianan raportardan
biri, NATO'nun Üçüncü Dünya
ülketerine yönelik olarak bir nük-
leer harekât gücü olarak yeniden
şekiltendirilmesinitartışıyor." Pıl-
ger, ABD ve Ingiltere'nin yeni bir em-
peryalist genişleme çabasına gir-
diğine dikkati çekiyor.
Secim sonrası tablo
Içborç
Dış borç 101 milyar dolar
ithalat(1998) *SWy 49 milyar dolar
Ihracat (1998) 3<^£§T$^ | 29 milyar dolar
Dış ticaret dengesi
TEFE (Yılhk ortalama)
J -19 milyar dolar
y^ 61,7
TUFE (Yıllık ortalama -1999 Mart) 75,8
Sanayi üretimı (1999 ilk iki ay) yüzde -6,5
Kapasıte kullanım oranı (1999 Mart) yüzde 75
İşsizlik (Resmı rakam) yüzde 6,2
İşsizlik (Resmı olmayan) yüzde 15
Konsolide bûtçe açığı/ GSMH (1998) yüzde 7
Kamu kesimi borçlanma geregp/GSMH yüzde -8,7
YıKık bieşik faizter (ortalarria) yüzde 104,3
Prof. Dr. OĞUZ OYAN
Tartiler hazırdan
yemeyi seviyor'
Türk-lş Konfederasyonu Araştırma Bölümü Sorumlu-
su Prof. Dr. Oğuz O>an. "seçim sonrası kuruiacak hükü-
metin kaynak ihtiyacını nasıl karşıla\acağı en önemli so-
runlardan biri'" dedL Hangi parti hükümete gelirse gelsin
kav nak sorununu borç bularak ve özeUeştirme yoluyla aş-
maya çaüşacaklarını söyleyen Oyan, "Partiler hazırdan
yemeyi yani özeUeştirme>i tercih ediyor. Hepsi en iyi özel-
leştirmeyi biz yapanz iddiasında" dedi.
Hükümetin tüketimı destekleyeceğini ve faizi düşür-
meye çalışacağını tahmin ettigini söyleyen Oyan, bunun
da enflasyon hedefiyle çatışacağinı dile getirdi. "1997 yı-
h sonunda ürmandınlan enflasyon arbk yerineoturdu" di-
yen Oyan, enflasyonun bu düzeyden sonra daha dirençli
olacağına dikkat çekti. Bütçenin tüm kamu hesaplannı kap-
samadığına işaret eden Oyan kamu kesimi genel denge-
sinin hesaba katılması gerektiğinin altını çizdi. Vergi ko-
nusuna da değinen Oyan, yeni vergi yasasıyla ters bir ge-
lişme yaşandığını. bu tarifeyle vergi gelirlerinin azalaca-
ğını iddia etti.
u
1998yılında vergi gelirleri nominal olarak
yüzde 37 arttı. Bu da reel olarak enflasyonun altında kal-
dığı anlamına geliyor. Cstelik ücretliler dışındaki birçok ke-
simin de >ergi oranları düşürüldü. Bu da vergi gelirierinin
azalmasına neden olacak" dedi. Ücretliler dışında vergi
verenlerin 1998 yılı oranlan üzerinden vergi ödediğini
belirten Oyan. 2000 yılında ücretli kesim dışındakilenn
de daha az oranlı vergiye geçmesiyle gelirlerin düşeceğini
iddia etti.
Prof. Dr. KUYVET LORDOĞLU
'Sendikal haklar
en önemli sorun'
Çözülmesi gereken iki temel sorun olduğunu belirten
Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Oğretim Üye-
si Kuvvet Lordoğlu da bunlan memur sendikalan ve iş-
sizlik olarak sıraladı. Tüm sendikalann perişan halde ol-
duğunu belirten Lordoğlu seçim sonrasında iktidar olacak
partilerden olumlu bir sonuç çıkmasını beklemediğini di-
le getiriyor.
Kayıt dışı sektörûn de siyasi partiler tarafından örtülü
bir bıçimde desteklendiğini söyleyen Lordoğlu yüzde 6.2
olarak görûnen resmi işsizlik oranının eksik istihdamın da
eklenmesiyle birlikte yüzde 15'i aştığını kaydetti.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Bilim ve Barış
Halklar ya da uluslar, çok büyük çoğunluklanyla, do-
ğal olarak banşseverdirler. İnsanlık tarihi üzerine ya-
pılan araştırmalar, ulusal kurtuluş savaşlan dışındaki
tüm savaşlann, bellı bir kişi ya da toplum kesiminin çı-
kan için çıkanldığını kanıtîryor.
Halklann bu doğal banşseverliğini besleyip büyü-
fen, geliştren ve zaman içinde egemen kılan etken-
ler, esas olarak, sanat, spor, kültür, turizm etkinlıkleri
ve bilimsel yakınlaşmalardır. Değişık insan kesımleri-
ni kaynaştıran bu etmenlerin güçlendirilmesi ise, tüm
banşseverierin, en başta da bilim, sanat ve kültür in-
sanlarının ortak amacı olmalıdır.
Gerçekte tüm bu uluslan birieştiren etkinliklene uğ-
raşanlar, bu arada bilim insanlan, tşlerinin dogası ge-
reği banşseverdir. En güçlü savaş araçlannı bulan ya
da bunlann bulunmasına katkıda bulunan bilim insan-
lannın tamamına yakını ya düşünceleri ya da eytem-
leriyle banşa katkıyı yaşamlannın ana ilkesi saymış-
lardır. Bilim tarihi, A. Nobel ve A. Saharov başta ol-
mak üzere, bunun sayısız ömekleriyte doludur.
•••
Bunlar genel doğrular; bilinen noktalar. Ancak her
an anımsatılmalan gerekiyor.
Neden mi?
Istanbul Üniversitesi Senatosu geçen hafta bir ka-
rar aldı; Türkiye ile Yunanistan arasındaki bilimsel iliş-
kiler donduruldu (Milliyet, 12 Nisan).
Senato'nun aldığı karann, bilimsel bir nedeni ya da
dayanağı, başında yer aldığı kadanyla, bulunmamak-
tadır. Karann gerekçesi olarak açıklanan, Yunan hü-
kümetının genel olarak PKK, özekJe de Apo konusun-
daki destekleyici tutumudur. Kısaca, karann bir siya-
salgerekçesi vardır.
Ünıversitelerin kımı ulusal konularda duyarlılık gös-
termeteri, bu duyarlılıklannı kamuoyuna açıklamalan,
toplumsal sorumluluklannın bir gereği sayılmalıdır.
Bu açıdan bakılınca, IÜ Senatosu'nun, yayımlaya-
cağı bir bildiri ile Yunan hükümetinin bu konudaki tu-
tum ve davranışını kınaması düşünülebilirdı. Bu yapıl-
mamış; kanımızca çok yanlış biranlayışla, bilimsel iliş-
kiler dondurulmuştur.
Yunanistan ile bilimsel ilişkilerin aslında çok stnıriı
olduğu ya da Yunan üniversitelerinin benzerya da çok
daha ağır kararlar alabitecekleri gibi gerekçeler, geçer-
li sayılamaz; bilimsel ilışkileri dondurmayı haklı çıka-
ramaz; sorun Yunanistan değil, ilkedir. Evrensel ileti-
şim ve bilimsel ılişkı kanallannın kapatılması, savaş ko-
şullannda bile başvurulmaması gereken bir eylemdir.
Kaldı ki sözü edilen terör konusunda Türkiye'nin hak-
lı olduğu uluslararası düzlemde genel olarak benim-
senmiştir. Bu durumda akıl almaz birtutumla bilimsel
ilişkileri dondurmanın ulusal çıkarlara ne kadar uygun
düşeceği de, en azından, tartışma götürür.
Bu karar, neresinden bakılırsa bakılsın, tümüyte yan-
lıştır. Bu nedenle de hıç zaman yitırilmeden kaldınlma-
lıdır.
Konunun ikjinç olan iki boyutu daha vardır. Öğre-
tım üyeleri dünyasının örgütlü kesiminin tutumlan.
Önce, hepimizin adına her zaman en doğru karar-
lan verdiğini öne süren YÖK, söz konusu karar konu-
sunda, İU Senatosu'nun serbest olduğunu, bu kara-
ra kanşamayacaklannı, aynı habere göre açıklamıştır.
Oysa aynı günlerde Istanbul'da kımi rektörienn bu is-
teğin YÖK'ten kaynaklandığını öğretım uyelerine ak-
tardığı konuşuluyordu. YÖK, bu tür bir olumsuzluk
sürecınefcars/ çıkmalı, en azından bunu uygun bulma-
' dığını belırterek açık ve somut b«"Wtum tâkınmahydı.
Sonra, Oğretim ÜyeleriDemeğı ve Öğretım Eleman-
lan Sendıkası'nm (ÖES), bilimsel ilişkılenn dondurul-
masına karsı çıkan duyurulan da izleyebildiğım kada-
nyla basın-yayın organlannda yer bulmadı. Basın-ya-
yın kuruluşlannın sergıledıği bu vurdumduymazlık
onaylanır ya da olumlu bir tutum sayılamaz.
• • •
Sonuç olarak, ne oluyoruz? Bu kadar mı bağnaz ve
tutucu olduk? Bu ölçüde mi, banş, dostluk, çevre ve
yurt sevgisı gibi degerlerimizi yitirdik; kısıriaştık? Ve çok
daha önemli olarak, bilim insanlan kendi kendilerine
yasaklar getirerek mi hiçbir yasak tanımayan bir or-
tamda, gerçeği, yalnız gerçeği arayacaklar?
Dar bir tutuculuğun kıstınlmış kapanında bilimsel
üretim mi yapacağız?
e-posta: yakup@metu.edu.tr
l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l
ALTIN FIRSAT!
IKTİSAT
BAN<ASI
CINE5 Gold Card alan herkese
6 ay CINE5 Üyeliği hediye!
Hemen bir îktisat şubesine uğrayın.
Tel: (0212) 274 16 16 İKTİSAT
Memn un ı'vetle