Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1ONİSAN 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
llekta Kara, Almanya 'nın Chemnüz Operası 'nda 'Nabucco 'yu güncelyorumla sundu
Yekta Kara. "Gözlerinden aşın iyilik. dinginlik, hoşgörü ışıkJan saçılan coşku dolu bir kadııT olarak tanınüancfa.
îktidar mücadelesi
zaman tanımıyor 'Ortak dilimiz Almancaydı ama bizi birleştiren asıl ortak dil müziktL'
HANDAN ŞENKÖKEN
Sekız ulustan sanatçı bir araya geldi:
Amerıkah. Rus. Ukraynalı. Çınli, Iran
asıllı Amerikalı, Fransız, Alman ve Türk...
Orkestrayı ise bir Fransız şef yönetıvor-
du. Provalann başında kendilerinı 'Babil
kulesinde gibi' hissediyorlardı, ama ara-
lannda Babil kulesinde yaşanan iletişım-
sizlik, birbirlerini anlamama gibi bir so-
run yoktu. 'Çünkü ortak diDeri Alman-
caydı ve onun da ötesinde onlan birleşti-
ren asıl ortak dil; miLdkti!'
tstanbul Deviet Opera ve Balesi Mü-
dürü ve Genel Sanat Yönetmeni Yekta Ka-
ra, Almanya'nın Chemnıtz Operası'nda
35 yıllık bıraradan sonra Yerdf nin genç-
lik dönemi yapıtlan arasında en önde ge-
Ijj&i "Nabucco^yu konutyonstmen ola-
ralc sahneledi.
Geleneksel olarak Kitab-ı Mukaddes'te
yer alan ve Babilliler ile Ibranıler arasın-
da din kökenli bir çatışmayı anlatan tari-
hi oyunu. Yekta Kara. güncel ve siyasi bir
açıdan ele alarak. 'zaman-ötesf bir yorum-
la sundu. "2500 yıl önce gerçekleşmiş an-
cak bugün degeçertiginivitinTieınişbuola-
yı bizim Nabukadnezar olarak bildiğimiz
Nabucco ik kızı Abigail arasında din mer-
kezli bir çaüşma ya da BabiUer ile İbra-
nfler arasında bir kavim çaüşması ounak-
tan çok, iktidar hırsının doğasını irdele-
• Sekiz ulustan sanatçılann bir araya geldiği'Nabucco'ya güncel ve zaman-dışı
bir yorum getiren Yekta Kara, bugün insanlann ve özellikle politikacılann sürekli güçlü
olmaya ve böyle görünmeye çabalamalannı. başanya endeksli olmalannı eleştiriyor.
"2500 yıl önce gerçekleşmiş ancak bugün de geçerliğini yitirmemiş bu olayı, din merkezli
bir çatışma olmaktan çok iktidar hırsının doğasını irdeleyen bir olay olarak gördüm."
yen bir olay olarak gördüm."
"Nabucco". bütün çatışmalar dinsel
farklılıklardan ortaya çıktığı için genel-
de dinsel boyutun önde geldiği bir ope-
ra olarak algılanır. Ancak iktidar müca-
delesinin insanlar var oldukça güncel bir
tema olarak kalacagına inanan Yekta Ka-
ra, dını boyuttan uzaklaştınp. onun da
ötesinde insanı boyutu yakalamaya çalış-
mış Verdi'nın klasik operasında.
Naböcco'ntm dünyası sadece savaş-
mak, yeni ülkeler fethetmek, kan dök-
mek, sürekli başan, zafer kazanmak...
Baba, sorumluluğundan çok uzaklaş-
mış, kızlanna sevgi. şefkat göstermeyen,
insanlığını unutmuş, yalruz ve yalnız ba-
şanya endekslenen, daima güçlü ohnak
zonında kalan bir politikacı!.'
Kızı Abigail ise Yekta Kara'nın yoru-
munda, asla sadece öfke. kin, nefret sa-
çan, insanlann ölümü için çabalayan bir
canavar değil. O, günümüzde çok sık gör-
düğümüz sevgisiz dünyanın ürünü. Ba-
basından sevgi bulamayınca, sevdiği
adamdan karşılık göremeyince, çevresi-
nin de baskısıyla oluşan hoşgörüsüz ve
sevgisiz ortam; Abigail'i hem iktidar mü-
cadelesinin içine itiyor. hem de bu denli
katı, köşeli, acımasız \e gaddar kılıyor.
AbigaiTin trajedisi üzerine...
Operadaki tek olumlu karakter, kendi-
siyle banşık. dingin, ınsanlan anlamaya
çalışan. ama bu gücünü sevgiden. aşktan
ilatı Nabucco'nun küçük kızı Fenena...
'Sürekli başanh ohnak zorunluhıgu'.
zayıf yönlerini asla göstermemek, hatta
kendinden bile saklamak sadece politi-
kacılara yönelik degil. aslında hepimiz için
geçerlı. Asıl zor ve güzel olan insan ola-
bilmek... 'Nabucco'da da herkes kendi
kabuğunda. kendi dünyasında yaşıyor.
Bir arada ama birbirinden çok uzak. lle-
tişimsizlik ve müthiş sevgisizliğin için-
de birbirlerini, kendi gibi olmayanlan an-
lamak, sevmek, onlara hoşgörüyle yak-
laşmak için hiçbir çaba göstermiyorlar.
Bu, günümüz için de gecerli.
Ama megalomaniye kendini kaptıran
Nabucco, operanın sonunda sevmeyi öğ-
renince. bu, onun kurtuluşu oluyor. Bu kur-
tuluş dinden kaynakJanmıyor, iktıdara kı-
zı geçince, kızında aynadaki kendi yan-
sımasını görüyor; hatalanru kavnyor, bi-
linçleniyor. Nabucco oynadıgı rolün dı-
şına çıkıp. kendi rolünde başkasını ızle-
yince, yaptığı korkunç hatalan gözlem-
liyor.
AbigafT yortimûnda Nabucco'dan da-
ha önemli Yekta Kara için. "Oyunun baş
kişisi benim yorumumda belki de Abiga-
3 idL Bir anlamda Abigail'in trajedisi üze-
rine kurdunı bütün Nabucco'yu." tkinci
perdedekı aryasında "Bendebirzaman-
lar böyle degUdim, yüreğim sevgi doluy-
du" diyen adım adım sertleşip, öfke ve
nefret saçan bir yaratığa nasıl dönüştü-
ğünün nedenlerini göstermeye çahşmış.
Nabucco'ya getirdiği yorumla, bugün
insanlann ve özellikle politikacılann sü-
rekli güçlü olmaya ve böyle görünmeye
çabaiamalannı. başanya endeksli olma-
Bir döneme damga vuran 60 yıllık emektar yönetmen Muharrem Gürses 86 yaşında öldü
Bir halk sinemacısırn yitirdik
TURHAN GÜRKAN
Sanat dünvamızda Türk sinemasıyla yaşıt ulu bir çı-
nar devrildi. Sinemaya 1939'da oyuncu olarak başlayan,
60 yıllık sanat yaşamında yönetmen, yapımcı, öykü ya-
zan, senaryocu, kostümcü, dekorcu, makyajcı olarak baş-
döndürücü çabukJukla her işi deneyen, başaran ve kendi
adını taşıyan bir "ekol" yaratan tiyatro kökenli emektar
sınema ustası Muharrem Gürses, hastalıklarla boğuşa-
rak 86 yaşında yaşamını yitirdı. Sinemamızda her türde
sayısız yapıt verip "Muharrem Gürses Okulu"nun ku-
rucusu olan, onu izleyecek bir smemacı kuşağına öncü-
lük eden, birçok yönetmen yetiştiren emektar sanatçuun
ölümü. ne yazık ki hak ettiği umulan yankıyı bulamadı.
Tiyatro alanında yönetmenlik, oyunculuk, yazarlık yapan,
sinemada çok yönlü kişiliğiyle bir döneme damgasını
vuran bir sanatçı için çok daha etkın bir anma umuyor-
du insan.
Aydın çevrelerin fılmlerini önemsiz bulup dudak bük-
tüğü, gülüp geçtiği Muharrem Gürses. Türk sinemasmı
Anadolu izleyıcisinin ayağına götürüp sevdiren. küçüm-
senen fılmleri kenar semtlerde, taşra kasabalannda izlen-
me rekorlan kıran halkçı bir sinemanın önemli adlann-
dan biriydi. Köy fılmlerinı gerçekçi bir eksene oturtarak
halka sevdiren Muharrem Gürses. 1969 yılmda yaptığı-
mız bir söyleşide "star sistemi"ne başkalduarak şöyle de-
mişti:
"Ben fümciliğe köy filmleriyle başladım. Bir devir aç-
ûm. Hiç olmazsa tümüvle Türk olan yerii tipleri. yerti
renkier bdirten eserleri yapmaya çausüm. Yabancı fUm-
cidğin asla kopvacısı obnadım. Benim talihsizliğim. var-
lıklı firmalann beni anlayamaması. fakir firmalann ka-
zanç endişesi. bendeki verli film zihniyetini su yüzüne çı-
karamav ışıma neden olmuştur. Ama ilkelerimde dipdiri
ve azimtiyim. Bir gün istediğim her vönüyle 'yerlf olan
fümi ben yapacağım."
Asılünû Yedi Köyfln ZeynepMfihniyle>~apü
Bir melodram ustası ve köy Fılmlen önderi olarak anı-
lan Muharrem Gürses. 1954"te "Dümbülü Tarzan", "Şar-
lo İstanbul'da". "Cureuna" gibi güldürüleri bir vana bı-
rakıhrsa. gözyaşı döktüren. silahlann konuştuğu, kan
akan köy ve kasaba çevrelerini katı bir gerçekçilikle or-
taya koyan dram-trajedi sinemacısı olarak anılır. Ezik, acı-
lı, umarsız. yazgıcı ya da kötü, belalı insanlann gelenek-
sel seyirlik türünün izlerini taşıyan öyküleri. Gürserin halk-
çı çizgisinı öne çıkarmaktadır. Kimi melodramlan ortak
noktalany la Arap ve Hint filmlerini çağnştırmaktadır. Ge-
rek konu, gerekse anlatım özellılden yönünden ilkellik
Muharrem Gürses adımtaşıyan bir'ekoTyaratrnışö.
gösteren fıhnleri, mest ettiği Anadolu seyircisi sayesin-
de büyük iş sağlamıştır.
22 Âğustos 1913 "te Amasya'da doğan Muharrem Gür-
ses ilk ve ortaögrenimini orada yaptıktan sonra geldiği
tstanbul'da halkevleri temsil kollannda çalıştı. tstanbul
Şehir Tiyatrosu'na girebilmek için 1931 'de öğretmen
okulunun üçüncü sınıfından aynldı. Bir süre de resim
öğrenimi gördü. Ankara Radyosu Temsil Kolu'nda, ts-
tanbul Şehir Tiyatrosu"nda. Ses Tiyatrosu'nda, lzmır Şe-
hir Tiyatrosu'nda çalıştı. 1943'te Sezer Sezin ve Hulusi
Kentmen'le "Gürses" adlı kendi tiyatrosunu kurdu. ts-
mail Dümbüllü topluluğuyla turneiere çıktı. Bu tiyatro-
>ıı 1968'de tzmir'de yenıden canlandırmayı denedi. "Oyun-
cu", "Köroğlu" gibi oyunlan sahneye koydu. lzmır'de Al-
man yönetmen Hörst Kraker'lerenkliNasrettin Hoca Fık-
ralan'nı filme aldı. T\' için "Harem" konulu şort fılm-
leri çevirdi. Karagöz, ortaoyunu, meddah, tuluat, okul
temsilleri denemelerinden sonra sinema yaşamı belirdı.
Ankara Radyosu için yazdığı "Köroğlu'1
oyununu
1945'te, Ses Film'in sahibi NedpErses'in önerisiyle se-
naryo haline getirip. fılmin yönetmeni Refık Kemal Ar-
duman'aasistanlık yaparak sinemaya başladı. 1947-1952
arasında "Bir Dag MasalT, "Sürğün", "Allahtan Bul",
"İngifiz Kemal Lavrens'e Karşı" filmlerinde oyunculuk
yaparken, kendi romanmdan uyarladığı "KaraEfe-Zey-
nep'inGözyaşlarT fılmiyle yönetmenliğe başladı. Uzun
metrajlı 82 filmi dışında öbür filmlerinm sayısı 200'ü aş-
maktadır. Bunlann arasında ttalya, Fransa, Amerika te-
levizyonianna çektiği kısa fılmler de bulunuyor.
Muharrem Gürses asıl ününü, Alman tiyatro yazan
C^rhardHauptmann ınu
RüseBrend"oyunundan 1955'te
uyarladığı "Yedi Köyün Zeynep'i" filmiyle yaptı. 1950-
1960 arasında sinemamızda "Gürses raeJodramlan dö-
nemi" başladı. Bu aşamada çekilen fılmlerinin çoğunun
temelini aile facialan oluştunıyordu. "Düşen Kızlar",
"Gülroeyen Yüzler", "Günah Köprüsü", "Sazü Damm
Kahpesi", "Yayla Güzeli Gül Ayşe", "^etimler Ahı",
"Ceylan Emine". "Dertii Gelin Şirvan". "Yanık Kezban".
"YaİTUlanmınKatili". "TalihsizYetime". "TalihsizYav-
ru". "Şehvet Lçurumu", "Ve .\llah Aptailan Yarattı"
hep melodram döneminin ürünlendir.
1965te "Hazret'i YusuTun Hayaö", "Hak Yohında
Hazret-i Yahya" filmleriyle "dinsel fUmler" çığınnı açan
Gürses, 1966'da oglunun adını verdiğı Atilla Film'i kur-
du. Şimdi TV şovmeni ve komedyeni olan oğlu Atilla Ar-
can'ın başrolünü oynadıgı. Anadolu'da büyük iş yapan
"Bizans'ıTitreten Âdam". "İmparator Atilla'nın Demir
Yumnığu" gibi avantür türünde miğferli, kılıçlı tarihsel
kostümlü fılmler yaptı. Muharrem Gürses'in diğer oğlu
da karikatürist Kemal Gökhan Gürses'ri. On parmağın-
da on hüner olan ender sanatçılardan Gürses, senaryosu-
nu yazıp yönettiği, oynadığı bu tarihsel filmlerin kostüm-
lerini de kendi hazırlayıp, makyajını kendi yaparak ina-
nılması zor bir işi başardı.
1980'li yıllarda 1950'lerin ış yapan filmlerini yeniden
perdeye taşıyan ve yeni film çalışmalannı azaltan Gür-
ses. bu dönemde "Nemrut". "Mutluluk Haram oldu".
".\kmabr", "Mikrop". "Kara Bahnm Kem Tatihim". "Üa-
hi Adalet". "Muhteşem Serseri", "Sahte Ptygamber Es-
ved". "Habram Olsun" gibi filmler yaptı. 1989'da "Fa-
tih Sultan Mehmet" belgeselini video için gerçekleştir-
dikten sonra 1994'te de "Nasrettin Hoca Aramızda" ad-
h TV dizisini yönetti. Başlıca fılmleri: Kubilay, Yanık Ömer,
thtiras Kurbanlan. Günah Kadını, Bir Şoforün Hayatı. Gül-
naz Sultan, Öldürdüğüm Sev gili, Allı Gelin, Tütüncü Kı-
zı Emıne. Vıcdan Azabı, Can Mustafa, Yörük Efe, So-
kak Şarkıcısı. Oyunlan: Battal Gazi, Hazret-i Yusuf, Cim-
rinin Aşkı. Cengiz Han'm Hazinesi. Keloğlan'ın Rüyası,
Kadm Taciri, Salla Başını Al Maaşını, Saygıdeğer Yağ-
cılar.
lannı eleştiriyor Yekta Kara. Siyasi güç
sahibi olanlann muhalefette iken söyle-
diklerini iktıdara geçer geçmez nasıl unut-
tuklannı, çevrelerini ezmeye çahştıklan-
nı operanın kişilerinde vurgulayıp, bir
kez daha anımsatıyor izleyicilere.
'İnsaniboyut göz ardı ediüypr
1
"Başanya endekslenmiş bir düzende,
insani boyut hep göz ardı ediliyor. Oysa
bunu sorgulaınaniE gerekir, hepimizm. Bu-
na ne yazık ki çok zaman kalmıyor. Bü-
tün dünyada, Almanya'da da yabancı ol-
mak sorunu hep vaşandı, yasanıyor. Son
dönemde Kosova'da > aşanıyor™ Her yer-
de kendimiz gibi olmayanı kabullenemi-
yoruzbirtiirlü.Onlarlada banş, sevgLdost-
İuk içinde yaşamayı ögrenebilmemiz la-
zım. Nabucco'da da Babiltiler ile İbrani-
ler arasuıdaki çabşma bunun üzerine ku-
rulu bence. Başkalannı anlamak için hiç
çabagöstermeyen,yaşamalaniçin hiçbir
şans tanımayan bu insanlar, iktklarda kal-
dıklan sürece dünyamız hep tehlikeierie
dolu olacak."
Müthiş bir teknik altyapıya sahip, her
şeyin bilgisayara yüklendiği Chemnitz
Operası'nda, Nabucco'nun dekorunda
da hem döner sahneyi, hem de döner sah-
nenin içinde var olan sahne asansörle-
riyleçeşitli yükseltileroluşturup, bunla-
n oyun sırasında çeşitli seviyelerde yük-
seltip, alçaltıp iktidar mücadele-
sindeki degişkenliği, dengeler
değişse de iktıdara gelenin mut-
laka acımasız olduğunu 'tahte-
revalli'yle vurgulamış Kara.
Saksonya'daki üç büyük ope-
radan biri olan. köklü bironanm-
la uzun sürede yenilenen Chem-
nitz Operası'nda, yönetmene çok
büyük olanaklar sunan, yeni bo-
yutlar açan, çok sağlam altyapı-
sında her şeyin son derece pro-
fesyonel olduğu tam bir ekip ça-
lışması gerçekleştirmiş. Daha
önce Bonn Operası'nda Sta-
tie'nin 'Sokrates' adlı yapıtmı
sahneleyen Yekta Kara, Alman-
ya'da eğirim gördüğü için ülke-
ye yabancı değil. Alman kültü-
rünü, Alman opera coğrafyası-
nı biliyor. Ancak yalnız solıstler
değil, koro ve yaratıcı kadro da
sadece Almanlardan oluşmuyor.
Kentin, tiyatronun, seyircinin
farklılığına bir de ekibin çok
renkliliği ekleniyor; yedi ulusun
birbirinden değişik geleneği, ya-
pısı, kendini ifade ediş biçimiy-
le. "Bir anlamda macera bu...
çok hoş, zevkü bir serüven yaşı-
yorsunuz, müthiş bir heyecan du-
yuyorsunuz, o kısa sürede yılla-
nn verdigi denevimle hepsini keş-
fediyorsunuz. Hiç bilinmedik
dünyalaravelken açmakçokke-
yifli. Provadaki konsantrasyo-
nu, espri anlayışı...çok farkh...
Sahne dilini oluştururken ışığty-
la, dekoruyla bir bütün oluştur-
manın ötesinde hiç tanımadığı-
nız dünyalarla iltşki kuruyorsu-
nuz. Ortak bir amaç için birttk-
te soluk alıp veriyorsunuz. Bu
bana sonsuz heyecan verdL"
tlk gece seyircinin 'bravo'la-
nyla ve Alman basınında yer
alan olumlu eleştirilerle bir ba-
şan daha kazandı yurtdışında
Yekta Kara. Bir Alman gazete-
sinde çıkan yorumda, "Gözle-
rinden aşın ivilik. dinginlik. hoş-
görü ışıklan saçılan coşku dolu
kadın" olarak tanımlanan Yek-
ta Kara, tıpkı 1996'da Ameri-
ka'da Knoxville Operası'nda sah-
nelediği 'LaBoheme'de olduğu
gibi, yaşamın tadını çıkararak,
küçülen dünyada uluslararası sa-
natın evrensel dilini bir kez da-
ha "Nabucco"yla en güzel bi-
çimde vurguladı.
Avustupyalı yazardan
NATO'ya protesto
I Kültür Servisi - Ünlü Avusturyalı yazar Peter
Handke, 1973'te aldığı, Almanya'nın en büyük
edebiyat ödülü 'Georg Buechner'i, NATO'nun hava
saldınlannı protesto etmek amacıyla geri çevirdi.
Yazar, perşembe günleri yayımlanan haftalık Nevvs
dergisirun son sayısında yer alan açık mektubunda,
ödülü reddetmenin yanı sıra NATO saldınlannı
kınamaktan kaçındığı için Katolik Kilisesi'nden de
aynldığını açıkladı. 56 yaşmdakı yazar, '
açıklamasında. Papa II. Jean Paul'ün yalnızca kardeş
katilini ayıplamakla yerindiğini, 'küçük ve
savunmasız' bir ülkeye yöneltilen saldmnm
haksızlığına değinmediğini vurguladı. Handke, sert bir
üslupla yazdığı mektubunda alaycı bir dille. Papa'nın
bu suskunluğunun 'insanlık için büyük bir adım"
olduğunu belirtti. Paris'te yaşamını sürdüren yazar,
aynca Fransa'nın Cambrai Başpiskoposu Jacques
Delaporte'yi de NATO bombardımanını kınamadığı
gerekçesiyle sert bir dille eleştirdi. Fransız Katolik
Kilisesi'nin banş ve adalet komitesinin başkanlığını
da yapan Başpiskopos, 4 Nisan tarihli Le Monde
gazetesine verdiği demeçte "Şu durumda, meşru
açıdan doğru olan müdahale etmeme ile etnik açıdan
gerekli olan müdahale etme arasında seçım yapılmak
zorunda" demişti. Annesi Slovenyalı olan yazar Peter
Handke, Sırplara verdiği desteği göstermek amacıyla
1 Nisan'da Belgrad'ı ziyaret etmişti.
Ceyhun Atıf Kansu Şiir Buluşması
• Kültür Servisi - Edebiyatçılar Derneği tarafından
Ankara'da düzenlenen 'Ceyhun Atıf Kansu Şiir
Buluşması' bugün saat 13.00'te başlayacak ve yann
sona erecek. Kavaklıdere'deki Çağdaş, Sanatlar
Merkezi'nde yapılacak etkinlik, demek başkanı
Şükrü Erbaş ve Kültür Bakanı Istemihan Talay'ın
konuşmalanyla başlayacak. Her iki gün de saat
13.00'te başlayacak etkinliğe Işık Kansu, Engin
Tonguç, Emirhan Oğuz, Salih Bolat, Hüseyin
Yurttas, Mustafa Ş. Onaran, Müslim Çelik, Ahmet
Ada, Ahmet Uysal, Emin Özdemir, Ali Cengizkan,
Gültekin Emre, Bahar Gökler. Ufuk Beyazova,
Abdülkadir Budak, Talip Apaydm, Hidayet
Karakuş, Osman Numan Baranus, Cengiz Bektaş,
Remzi tnanç, Ali Püküllüoğlu, Hüseyin Atabaş ve
Hicri tzgören konuşmacı olarak katılacak. Ufuk
Karakoç-Gülüm Pekcan ikilisinin türkü dinletisi.
Ibrahim Demirel'in dia gösterisinin yer alacağı
etkinliğin sunuculuğunu tiyatro sanatçısı Nesrin
Üstünkanat üstleniyor.
Sanatçılardan sanatçılara bakış
• Kültür Servisi
- Yapı Kredi
Kâzım Taşkent
Sanat Galerisi,
'Sanatçı
Portreleri"
başlıklı sergiyi 28
Nisan'a kadar
Istanbullu
sanatseverlerle
buluşturuyor.
Sergi, sanatçının
sanatçıya
T ü ı ^ a K o r a l ' - F a J u T İ n n i s a Z e i d . ^
kültür ve sanat yaşamında iz bırakmış yüzlerin
arasında bir bellek yolculuğuna çıkanyor izleyiciyi.
Ibrahim Çallı'nın tuvalinden Cahide Sonku, Nur
Koçak'ın gözüyle Ahmet Haşim ve Namık Ismail,
Avni Arbaş'ın çizimiyle Âşık Veysel, Mehmet
Güleryüz'ün firçasından Sabri Berkel ve başka
ressamlann bakışıyla başka sanatçılann portreleri,
izleyicinin sanatlar arasındaki köprülere tanıklık
etmesini sağlıyor. (280 65 55)
Halkbilimi Arşivlepinin
Tasnif Somınları'
• Kültür Servisi - Halkbilimci Pertev Naili
Boratav'ın 70 yılda oluşturduğu ve ölümünden önce
çağn yaparak Türkiye'de sahip çıkılmasını istediği
'Halkbilimi Arşivi'nin Türkiye Ekonomik ve
Toplumsal Tarih Vakfı tarafından yürütülen tasnif
çalışmalanna ışık tutmak amacıyla bir dizi atölye
çalışması düzenleniyor. Atölyelerin ilki, 'Türkiye'de
Halkbilimi Arşivlerinin Tasnif Sorunlan' adıyla
bugün vakfın Nişantaşf ndakı binasında
gerçekleşecek. Muhsine Helimoğlu Yavuz'un
yönetiminde yapılacak atölyeye tlhan Başgöz. Tülin
Aren, Azime Çetinkaya, Süleyman Şenel ve M.
Sabri Koz katılacak. Basına ve izleyicilere kapalı
olarak gerçekleştirilecek atölye çalışmasına Boratav
Arşivi Danışma Kunılu üyeleri, Tarih Vakfı
yöneticileri ve proje ekibi de katılacak. Çalışma
sonunda elde edilen sonuçlar ileriki bir tarihte
kamuoyuna duyurulacak. • •
Özel Kalaımş Okulları
11. KitapŞenHği bugün
• Kültür Servisi - Özel Kalamış Okullan'nın her yıl
düzenlediği kitap şenliğinin on birincısi bugün
gerçekleşecek. Penguen Kitabevi'nin katkılanyla
yapılan şenlik kapsamında bugün saat 14.00'teyeni
binada Aytül Akal, Sunay Akın, Ayla Çınaroğlu,
Füsun Demirel, Aysel Gürmen, Aydın Hatipoğlu,
Feyza Hepçilingirler ve Prof. Dr. Orhan Kural'ın
katılacağı 'Cumhuriyetin 75. Yılında Kitaplarla
Yolda...' başlıklı bir söyleşi de düzenlenecek.
Yabancı dilde eğitim yapan okullann ders
kitaplannı tanımalanru ve yabancı yayınevleriyle
ilişki kurmalannı sağlamak amacıyla Oxford
University Press, Heinemann, Longman, Prentice
Hall, Cambridge, Penguin, International
Bookhouse ve tber gibi yayınevlerinin temsilcileri
de fuara katılacak ve eğitimcilerin sorulannı
yanıtlayacak.
11. ULUSLARARASI İSTAIMBUL KISA FİLM GÜNLERİ
• FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
11.00'de Fransa ve Yunanistan'dan Huguette'nin
Küçük Kardesi, Küçük Bahk Katüi. Chips. Kahve
ve Küçük PreKidler; saat 14.30'da Almanya'dan
Psychic Tequila Tarot, thtiras Feneri. Islak Ölüm
Hakkmda: saat 17.00'de Türkiye'den Tahtacı Fatma.
Camın Teri; 19.30'da Fransa'dan Le Bell Bo>. Yalnız.
Çamaşır Mandallan, Son Bulus, Eski Bariver adlı
fılmler gösterilecek.
• tTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
11 00'de Almanya'dan Film Öpücüğü, Palermo
Yolu. Bisküvi Hırsızı. Hakkutda Konuşulmavan
Konular. Villeneuve; 14.30'da Belçıka ve
Macaristan'dan Leonie, 6 Haiku 1-2, >Vestern. Hey
Sen. Tarihj-Kültüre! Gece Manevrası. 8 Nolu Kapı,
Anı. Hamurcuklar; saat 17.00'de Almanya'dan Film
Öpücüğü, Palermo Yolu. Bisküvi Hırsızı, Hakkmda
Konuşulmavan Konular, Vîlieneuve; saat 19.00'da
Hollanda'dan Vemin. Köprüler. On Üçüncü, Bisiklet
adlı fılmler izlenebilir.