Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 MART1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Bölge üstüne iki kilit soruyu, iki Sırp ve iki Arnavut aydını yanıtlıyor
Kosova'da savaş ve banş çizgisi
Gerek Belgrad'da. gerek Kosova'nın
başkenti Priştine'de, gerekse dagda. fark-
lı görüşten ve siyasal çızgileri savunan
Sırplar ve Arnavutlarla söyleşiler yaptık.
Hemen herkonuda sorularyönelttik. Ko-
sova sorununun dününü. bugiinünü ve
olası geleceğini, olabildiğince yalınlaştı-
rarak okuyucuya aktannaya çahştığımi2
bu yazı dizisinde çok temel iki sonıya,
Sırp ve Arnavutlardan, ama aralannda kü-
çük ya da büyük göriiş ayrılıklan olan
Sırp ve Amavutlardan aldığımız yanıtla-
n sunuyoruz.
Sanınz yanıtlann farklılığı, bakış açı-
lannın aynlığı, Kosova sorununun ne ka-
dar çetrefil bir dügûm olduğunu kanıtla-
mak için yeterli.
Burada yanıtlannı sergilediklenmızden
birincisı bır Sırp. Yugoslavya'nın en çok
satan ve Miloşeviç yönetimine ılımlı bir
muhalefet yürüten bağımsız gazetesi
Blic'nin Genel Yayın Yönetmeni Veselin
Simonoviç. Ikincisi de bir Sırp. Yugoslav-
ya Federatif Cumhuriyeti Informasyon
Bakanlığı'dan Bakan Yardımcısı VVTaıdi-
mir Üyiç. Yani Belgrad'ın resmi görüşü-
nün bır sözcüsü. Üçüncüsü, Belgrad hü-
kümetine göre terörçetesi', Amavutlara
göre Kosova Kurtuluş Ordusu'nun (UÇK)
üst düzey polıtik yöneticilerinden Dr.
Sbaip Muja. Sonuncusu ise Trto döne-
mınde Yugoslav Komünist Partisi'nin Po-
litbüro üyeliğıne kadar yükselmiş Koso-
valı bir Arnavut önder. Sırp ya da Arna-
vut, hemen herkesin bir bilge olarak say-
dığı ve değer verdiği, Priştine Üniversite-
si öğretim üyesı Mahmut Bakali.
•••
Sorduk: Eski Yugoslavya, yani
Yugoslavya Federal Cumhuriyeti
yapay mıydı? Bir aradayaşayama-
yacak halklar, 'halklarm kardeşli-
ği', 'enternasyonalizm'gibiideolo-
jik kılıflarla bir arada mı tutuldu?
Halklarm kardeşliği, yani etnik ve
müiiyeiçi önyargüann aşılmışlığı
biryalan mıydı?
Yanrtladılar:
MUHALİF BİR SIRP AYPINI
Veselin Simono-
viç - Yugoslavya'da
cumhuriyetleri ve
halkJan birbirine
bağlayan bir ide-
oloji vardı. Devlet
bu bağın, bu ide-
olojinin üstûne ku-
rulmuştu. Komünizm dağıluıca bu bağ-
lantı ortadan kalktı. Kornünizm yok olun-
ca halklar içınde mılliyetçi duygular ka-
bardı. Bu hepsinde zaten vardı. Nitekim
Kosova'da bir Osmanlı miraa: Tiirk Köpriisü. Kosova'daki yıkımda o da pa> ını almış.
aynlmadan sonra Makedonya, Slovenya
ve Hırvatistan'da yapılan seçimlerde ikti-
dan hep aştn milliyetçi partiler kazandı.
Gerçi Slovenya ve Makedonya'da bu da-
ha sonra değiştı, demokrasiye geçilebil-
di. Ama ilk seçimlerin aşın milliyetçiler-
ce kazanılması ilginç ve önemli bir gös-
tergedir.
Ben, parçalanmanın en başında, yani
Slovenya'nın aynlışı sırasında Borba ga-
zetesinin muhabiri olarak Slovenya'da bu-
lunuyordum. Yugoslavya'nın ne şekilde
dağıldığını içeriden görme imkânma sa-
hip oldum. Bütün cumhuriyetlerde milli-
yetçi duygular vardı. Bunlar komünist yö-
netim döneminde bastınlmıştı. Komüniz-
min dağılmasıyla birlikte halklanmızı bir-
birine bağlayan etkenler ortadan kalktı.
Bütün cumhuriyetlerde ille de kendi ulu-
sal devletini kurmak isteyen kişiler, güç-
ler harekete geçti. O sırada Sırbıstan ise
eskj Yugoslavya'yı olduğu gibi korumak
istemekteydi. Oysa buna imkân yoktu.
Batmakta olanı koruma görevini üstlen-
mişti. Akıntıya karşı yüzmekteydiler ya-
ni. Bunlann çoğunluğu eski komünistler-
di.
Sırpiar niçin karşı çıkıyonhı peki?
Veseün Simoooviç - Sırplar eski Yugos-
lavya döneminde Sırbistan, Hırvatistan
ve Bosna topraklanna dağılrruşlardı. Ora-
larda birer bağımsız devlet kurulması,
Sırplann Sırbistan'dan kopmalanna, par-
çalanmalanna yol açacaktı. O yüzden bö-
lünmeye karşı çıkan Sırplar oldu.
BİR SIRP POLtTİKACI
VVladimir tlyiç -
Bizde bir halk de-
yişi vardır."Bir
evin sağlam olup
olmadığını anla-
mak için yapı usta-
arıın girmesini
bekle. O gittikten
sonra da ev ayakta dunıyorsa sağlamdır"
derler... Söziinü ettiğinız halklarm kar-
deşliği, Yugoslavya Komünist Partisi'nin
bir ideolojik dayatmasıydı. Tito gittj, da-
yatma bifti ve o aldatmaca da bitti. Soru-
nuz, soruş biçiminiz, sanki milliyetçilik
kötü bir şeymiş anlamı içeriyor. Yani ben
öyle sezdim. Oysa ulusal duygulann güç-
lülüğü bir milleti bir arada tutar ve bu,
uluslann varlığını koruması için zorunlu-
dur. Yoksa siz bir Türk milliyetçisi değil
misiniz?
-Hayır!
VVTadiınir thic- Bunu tahmin etmiştim.
Başka sorunuz var mı?..
BİR ARNAVUT SAVAŞÇI
Dr.ShaibMuji-
Eğer Yugoslavya
Federasyonu ol-
dum bittim yapay
bir birliktelik ol-
masaydı bugün de
bütünlüğünü ko-
rurdu. Ama olma-
dı değil mi? Biz, Avrupa'nın, hatta bütün
dünyanın, eski Yugoslavya'yı neden bir
arada tutmak istedÛderini, bizı neden Yu-
goslav Federasyonu içinde kalmaya zor-
ladıklannı anlamıyoruz. Eğerbunda ısrar
ederlerse, bu yapay birliği zorlarlarsa her
zaman Avrupa'nın göbeğinde patlamaya
hazır bir bomba olacak. Bu sorunun kö-
kü Tito dönemine kadargidiyor. Ama asıl
belirleyici olan Yalta Konferansı'dır. Ora-
da vanlan anlaşmaya göreeski Yugoslav-
ya'nın sınırian savaştan sonra da koruna-
caktı ve öyle oldu. Yalta Konferansı'na
uyum sağlamak için böyle yapıldı. Ancak
Tıto'nun öyle bir uluslararası ağırlıği var-
dı ki Kosova Arnavutlan üstünde uygula-
nan açık ya da kapalı. hatta kanlı baskı-
lar, Tito'nun güçlü propagandası ile örtü-
lebildi.
BİR ARNAVUT AYDINI
Mahmut Bakali
- Zor bir soru bu.
Karmaşık ve zor
bir soru. Bakın,
Yugoslavya sosya-
lizm kuruculuğun-
da, örneğin halkla-
nn kardeşliği gibi
ideolojik temeli proletarya enternasyona-
lizmine dayanan soylu bir ülküyü gerçek-
leştirmekte sanıldığının çok ötesinde zor-
lukla boğuşan bir ülkeydi.
Bir kere Batı, yani ABD, Batı Avrupa,
başanya ulaşmamızı doğal olarak istemi-
yorlardj. Hitier'le işbirliğı yapmış, parti-
zanlar ıktidan ele geçirince yurtdışına
kaçmış ne kadar faşist ve faşizan güç var-
sa, hepsi kendilerine Isviçre'de, Baü Al-
manya'da, Avusturya'da destek buldular
ve yardım gördüler. Günü gelince kulla-
nılmak ûzere diri tutuldular. Nitekim gü-
nü geldi ve uğursuz işlevlerini yerine ge-
tirdiler.
Öte yandan Stalin. bizim demokratik
sosyalizm modelımizı bir 'sapma' olarak
niteledi ve üstümüze ekonomik ve siya-
sal bir cendere gerdi. Bu, basansızlığı-
mızda büyük etkendir.
- Bir basansızhğı kabui ediyorsunuz ya-
ni?
Mahmut Bakali - Yaşamın gösterdıği
bu değil mi? Yoksa bugünü nasıl açıkla-
nz?
-Halklarm kardeşfiği bir propaganday-
dı, öyle mi ? Mahmut Bakali - Asla. Bir
ülküydü. Enşmeye çalıştık ve başarama-
dık. Böylesine kuşatılmış bir ülkede ve
böylesine kanşık bir coğrafyada, arala-
nndakı düşmanlıklann derin tarihsel kök-
leri olan halklarm bir çırpıda kardeş olu-
vermelerini beklemek bir Marksist için
hazin bir yanılgı olmaz mı?
•••
Sorduk:KosovaArnavutlan, açık
seçikBağımsızKosova Cumhuriye-
ti istiyorlar. Buna ulaşabilecekler
mi? Bunun sonuçları ne olur?
Yanıtladılar:
MUHALİF BİR SIRP AYDINI
Vesefin Simono-
viç - Sanmıyorum.
Bence. Sırbistan
şimdi, 1974'teki
otonomiden çok
daha geniş bir oto-
nomi tanımak zo-
runda kalacak,
ŞerifTurgut
f
un bitmeyen öyküsü
Prizren'de 650 yıllık Halveti Tekkesf nin avlusunda Şerif
Turgut'la Aydıo Engin'in bir çeşmebaşı molası.
Onn tanıyorsunuz. Saraybosna kuşatmasını bir
gazeteci ve bir Saraybosnah oîarak yaşadı ve
yaşadığının her anım atv ekranlarmdan bize
yansıttı. Sırpkeskin nişancılannınacjmasızlığını
onun gencecik sesinden, "ofanazı oiur ktbp" el-
de ettiği görüntüierden izledik. Adı ŞerifTurgut
Gencecik bir meslektaşımız. Akdeniz
kıyılannda küçûcük bir kasabadan, Finîke'den
çıİap. Bosna'da zorlu gazetecilik sınavlanndan
yûzünün akıyia çıkan ŞerifTurgut şimdi de bir
başka çatişma ve kriz bölgesinde, Kosova'da.
Bir yandan günifik haberctliğıni sürdürüyor.
Î2İiyorsunuz.
Ama biryandandabitmeyen, belki de "hiçbit-
me>r
ec«kbtröykii%
'nün izini sürüyor. Umutla ve
inatla. Bu öykü için gerçekten de hem umuda
hem inada ihtiyacı var.
Bora \e Ramiz"le başkyan biröykü bu ve Şerif
Turgut, Kosova topragında Bora ve Ramiz'ierin
izini sürmekte.
Bora bir Kosovalıydı, detîkanlıydı, yiğitti an-
tifaşistti ve "Sffp"tı. Ramiz&irKosovahydı. de-
iikanlıydı, yiğitti, antifaşistti ve "Arn»iıt'1
tu.
İki yakın arkadaştılar. Clkelerine Hitler'in
askerleri çuliandığında omuz omuza sava^ılar.
doğup büyüdükleri topraklan savundular.
Birlikte öldüler.
Adlan birer sembol oldu. Artık hep birlikte
anıldılar. Mezarlan yan yana Priştine'de büyük
biralışveriş merkezine de onlann adlannı verdi-
len Bora-Ramiz. Kosova'run köytermde, kentle-
rinde pek çok cadde, sokak da onlann adıyla
anılıyor: Bora-Ramiz.
Şerif Turgut ise inatla ve umutla Bora-
Ramiz'lenn izını sürüyor. Kosova topragmdaçok
Bora-Ramiz var. îki çocukluk arkadaşı. iki
nişanli, iki sevgili, kankoca,çocukianndan birine
Bora. ötekine Ramiz demiş evli bir çift, hiç ek-
sik ohnayan Balkan kanna bata çıka, el ele tu-
tuşup sırt çantalanyla okulun yolunu tutan iki
miîik çocuk. Biri Sup, öteki Arnavut..
Şerif Tmgut'ua bitmeyen öyküsü de bu zaten.
O, Bora ve Ramiz'lerin izini sürüyor. Bazen bir-
birine düşHian kesilmiş Bora ve Ramiz'lerie
karşdaşıyor, gözlerine hüzün bulutlan doluyor.
Bazen inadma beraberliklerini savunan Bora ve
Ramizlerie karşilaşıyor, gözlerinden sevinç ışık-
lantaşıyor...
ŞerifTuıgut inatla ve umutlaKosova toprağın-
da İ2 sârüyor...
BEL
Çünkü Kosova'yı yitirmek istemiyor. Ne
var ki Sırbistan hükümeti böyle bir çözü-
me razı olursa, Kosova'yı kendi doğal ya-
şama alanı olarak algılayan Sırplann, ki
Sırplann hemen tümü böyle duyar, böy-
le düşünür, seçmen desteğini yitirecek.
Yani seçmen bugünkü hükümeti cezalan-
dıracak. Kosova'da banşçı bir çözüme
ulaşılamayınca UÇK kuruldu ve çaöşma-
lar başladı. Bütün dünyanın gözleri de
orayadikildi. Taraflararasındahele silah-
lı çatişma başlayınca üçüncü tarafın ara-
ya girmesi kuraldır. Nitekim girdi de. A-
ma biliyorsunuz dünya kamuoyunun gö-
zünde Sırplar antipatik. O yüzden Arna-
vutlar maksimumu zorlamaktalar. Maksi-
mum dediğim, bağımsız bir Kosova dev-
leti. Bence şu anda Paris'te vanlacak ola-
sı bir çözüm geçici bir çözüm olacak. Yan-
gını böyle söndürmeyi yeğliyorlar. Ama
ondan sonrası için bence Batı'nın da bir
formülü, bir çözümü yok. Oysa bağımsız
bir Kosova devleti öyle sanıyorum ki böl-
gede çok daha büyük sorunlara yol aça-
cak. Eğer Batı'nın desteği ile bağımsız
bir Kosova devleti kurulursa bu doğrusu
çok tuhaf, alışılmadık, örneği olmayan bir
çözüm olur. Bağımsız, egemen bır devlet-
ten bir bölgeyi kopanp almanın başka bir
açıklaması olabilir mi? Aynca Batı'nın
önerdiği maksımum otonomi bir çözüm
değil. Yürümesi için yabancı bir asken
gücün o topraklarda üslenmesi gereke-
cek. Bu çözüm değil.
BİR SIRP POLİTİKACI
VVüdimirtrviç-
Sırbistan, Yugos-
lavya Federasyo-
nuna bağlı bir
cumhuriyettir. Ko-
sova da bu cumhu-
riyetin bir eyaleti.
Egemen bir devle-
tin, kendi egemenlik alanındaki bir top-
raktan vazgeçmesi onun kendini inkân
demek değil midir sizce de? Siz Güney-
doğu'yu Kürtlere bırakmayı düşünüyor
musunuz? Sırbistan, bir avuç teröriste tes-
lım olmayacak kadar güçlü ve kendine
güvenen bir ülkedir.
BİR ARNAVUT SAVA$ÇI
Dr.ShaibMuji-
Şunu söylemek is-
terim, Sırbistan yö-
netiminin Bos-
na'yla, Hırvatis-
tan'la, Slovenya ile
savaştığını biz göz
ardı edemeyiz. O
yüzden biz Kosova Arnavutlan Sırbistan
ile aynı federasyonun çaüsı altında yaşa-
mak istemiyoruz. Unutmayın ki Hırvatlar
da, Slovenler de, Bosnalılar da, hepsi Slav
ırkındandır. Belgrad yönetiminin kendi
ırkdaşlanna bu yaptıklannı görünce, ki
tunu herkes göriiyor, Amavutlara neler
yapmaz demek bizim hakkımızdır. Slav
halklannın aynı mozayik içinde bir arada
yaşamalan bile mümkün olmadığına gö-
re, Avrupa nasıl olur da bizden bunu iste-
yebilir?
BİR ARNAVUT AYDINI
Mahmut Bakati
-Bağımsız Kosova
Cumhuriyeti kaçı-
nılmaz ve önlene-
mez. Olsa olsa bir
zaman sorunu çı-
kar önümüze. He-
men şimdi mi,
NATO birliklerinin burada üslenip caüş-
malan durduracaklan üç yılın sonunda
mı, yoksa daha da mı sonra? Bunu bile-
mem. Ama bağımsız bir Kosova cumhu-
riyeti için artık geri dönüşsüz bir yola gi-
rildi. Bu salt Kosova Arnavutlan için de-
ğil, bütün Balkanlar için, Sırplar için de
iyidir. Eğer yeniden biraraya gelinecek ve
kucaklaşılacaksa, eğer 1945'ten sonra ol-
duğu gibi aramızdaki sınırlar kalkacaksa,
bu ancak Avrupa Birliği içinde olacak ve
bu kanımca en uygun, en sağlıklı çözüm
olacak. Yaşamın gerçeklerine direnmeyi,
tarihin akışını tersine çevirmek gibi buda-
laca bir uğraş için zora başvurmayı, kan
akıtmayı bir an önce bırakıp, Balkan-
lar'daki bağımsız devletlerin, ki buna ya-
kında Kosova Cumhuriyeti de dahil ola-
cak. AB'ye entegre olma süreçlerini hız-
landırmaya çahşmak dahaakıllıcadır. Biz
Kosova Arnavutlannın bu akılcılığı göz-
den kaçırmamalan için uğraşacağız..
SÜRECEK
DUZY42I
ORHAN BÎRGİT
'Manzarayı ümumiye'
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yarınki toplantı-
sında, olağanüstü toplantı için çağrıyı yapan 116
milletvekilinin dışında 68 üyenin daha salonda bu-
lunup, yoklama düğmelerine parmak izlerini verme-
si gerekiyor.
Bu 68 kişiden birisi, elbette Başkan Hikmet Çe-
tin. Imza sahipleri arasında kâtip üye görevini taşı-
yan iki milletvekili olmadığı için, başkan iki üye da-
ha bulmak zorunda kalacak.
Geri kalan 65 mijjetvekili için, Cumhuriyet Halk
Partisi'nden iki kişi Önder Kırlı ve Ercan Karakaş,
Deniz Baykal'a karşın birieşimde hazır bulunacak-
lannı açıkladılar. ANAP'tan bir milletvekili de önceki
gün istffa etti.
Demek ki 62'lik destek birliğinin oluşturulup oluş-
turulamayacağını göımek için gözler Fazilet Parti-
si'ne dönüyor.
önce bazı iyi niyetli kişi ve çevrelerin, yannki ola-
ğanüstü toplantı için "canım ne olmuş? Meclis beş,
bilemediniz on gün çalışırsa DGM'lerin anayasa de-
ğişikliği başta ve Pişmanlık Yasası, hatta Bankalar
Yasası ile ilgilı bütün beklenen kanunlan çıkartır" tü-
ründen ileri sürdükleri gerekçelerin bir ortam ve tak-
vim olayı olarak, imkânsızlığının altını çizelim.
Bekâra eş boşatmak kolay sözünü çağnştıracak
bu görüşü, önseçimler için aylar öncesi yasa düzelt-
meJeri önerileri veren iyi niyetli ve dürüstluğünden
kimsenin kuşku duymaması gereken Karakaş da
savunuyor.
O, seçim bölgesindeki aday listesinde sekızinci,
yani iflah olmaz sırada. Ama ilk üç sırada olan bir
adayın, karşı partinin adaylanna siperleri boş bıra-
kıp, ülkeyi karşılaşacagı sıkıntılardan kurtarmak için
Ankara'da olmasını istemek, bilinen deyim ile eşya-
nın doğasına terstir. Hiçbir iyi niyet köprüsü, o ters
akışın üstünden geçit vermez.
Kaldı ki, yannki birieşimde rivayetin ne denli türlü
çeşrtli olduğunu da, dünkü gazetelere yansımış ha-
berler ortaya koyuyordu.
Politik yaşamı, kurduğu partileri kapattırmakla do-
lu olan Erbakan Hoca'nın, 116'lık girişimin daha ilk
aşamasında, dumanlı havayı seven kurt örneği, im-
za sayısının 116'ya çıkmasında öncülük ettiği söy-
leniliyor. ikinci aşama için de. Recai Kutan'a birle-
şimi açıp sürdürme çoğunluğunun sağlanması tali-
matını verdiği yazılıyor.
Ne Erbakan, ne de Kutan böyle bir soylentiyı ya-
lanlıyorlar. Ama öte yandan FP'nin Grup Başkan Ve-
kili Abdüllatif Şener, yannki birleşime katılmaya-
caklarını söylemekle kalmıyor. Kendisınin cumarte-
si günü seçim bölgesinde olacağını bildiriyor.
Tabii, pariamento tatılde olduğu için gruplann top-
lanıp, bu konuda öyle ya da böyle bir karar alması
olası değil. O zaman yann Fazilet Partililerden kım-
lerin Şener gibi, 'hayır gelmeyeceğiz' diyeceğini,
kimlerin 'şeyhi müritleri uçurur' düşüncesiyle Erba-
kan'a TC Yasası'nın 312. maddesinin değişıkliği ile
iki kanat sağlamak için seçimleri erteletmeye yöne-
leceklerini beklemek gerekecek.
Sözün kısası:
Farkında mısınız? 28 Şubat sürecinin parçalaya-
madığı, tam aksine bir zamanlar oylannı daha da art-
tırdığtnın söylendiği FP'deki erozyon, bir yandan 6u
partinin oylannın eğık düzeye yöneldiğini gösteriy'or.
Hem de Hoca ve emanetçisi ile genç FP'liler arasın-
daki çatlamanın büyüdüğünü.
Dahası, herkesin bildiği ve birbirine aktardığı gibi
DSP'nin, yani 'so/'un oylannda da 12 Eylül'den bu
yana giderek artan bir yükselmenin varlığını.
Atatürkçüler... Demokratik solcular, sosyal de-
mokratlar. Tek kelime ile çağdaş ve ileri bir toplum-
dan yana olanlar...
Ne dersiniz? Nisan yağmurian bu kez bizim tarla-
mıza mı yağacak?
Faks: 0212 - 677 07 62
E-mail:obirgrt@cumhuriyet.com.tr
Tüp geçitiçin
Japon kredisi
ANKARA (AA) - ls-
tanbul'da kurulması
planlanan ve tüp geçit
inşaatını da içine alan
"MARMARAY" pro-
jesine dönük, Japonlar-
dan beklenen kredi olu-
ru alındı.
Geçen hafta içinde
Ankara'ya gelerek proje
ile ilgili görüşmelerini
sürdüren Japon kredi ku-
ruluşu OECF ile Ulaştır-
ma Bakanhğı arasında
yapılan müzakereler
olumlu sonuçlandı.
Görûşme sonrasında
Japon kredi kuruluşu-
nun, projenin ilk aşama-
sı için vereceği toplam
870milyon dolarlık kre-
di paketı, bakanlık yetki-
lilerine sunuldu.
Yapılan görüşmelerde
yine aynı kuruluş, proje-
nin ikinci dilimini oluş-
turan 300 milyon dolar-
lık kredi konusunda da
taahhütte bulundu.
Bu arada MARMA-
RAY projesinde Japon-
ya'dan almacak ikinci di-
lim krediye yönelik an-
laşmalar için, önümüz-
deki günlerde Başbakan-
lıkile Ulaştırma Bakan-
lığı'ndan bazı üst düzey
yöneticilerin Japonya'ya
gideceklen bildirildi.
Imza haziranda
Yetkililer, iki ayn aşa-
mada temin edilecek l
milyar 170 milyon dolar-
lık kredilere ilişkin an-
laşmalann, muhtemelen
haziranayı içinde imza-
lanacağıru ve hattın ya-
pımı ile ilgili uluslarara-
sı ihale çaışmalanna
başlanılacağını belirtti-
ler.
MARMARAY proje-
si için Japon Denizaşın
OECF'den alınacak 870
milyon dolahk kredinin,
çok uygun koşullarda
temin edildiğini belirtti.
GRAD VE ÖTESİ (Sırbistan izlenimleri) ATAOLBEHRAMOĞLU
Uluslararası toplantının bitiminin
ertesi günü yazarlar gruplara aynlarak
Sırbistan'ın çeşitli yörelerine doğru
yola çıktılar. Ben, Hasan Mercan, Ka-
radağlı şaır Veselin Rakçevic, Sırp ba-
yan şaırOtivtraSıjaçki. Niş kentine gi-
decek grupta aynı arabadayız. Bir baş-
ka arabada da Ispanyol Antonino Por-
pettave Sırbistan 'dan birkaç yazar var.
Sırbistan'ın güneydoğusunda bir kent
olan Niş'e yolculuk çok uzun sürdü.
Belki de. hava değişimlerinde. uzun
yolculuklarda, havasız ortamlarda
nükseden bronşitim nedeniyleöyle gö-
ründü bana. Saatler sonra ulaşabildi-
ğimiz Niş'te belediye başkan yardım-
cısı ve Nişli aydınlarca karşılandık.
Belediye Sarayı önündeki nikâh toplu-
luklannm renklı görüntüsü, "Nişka
Mcycna'' (Niş Meyhanesi) adlı gele-
neksel lokantada yediğimız lezzetli ye-
mekler ve Sırp şaraplan yorgunluğu-
muzu unutturdu. Fakat yemekten son-
ra, sanki bir gezi yerine. bir parka gö-
türülür gibi götürüldüğümüz "Kele
Kula", Niş'te kaldığımız sürece hiç
gecmeyen ve sarunm yaşamım boyun-
ca da arada bir duyumsayacağım ka-
ranlık, sıkıntılı bir duyguyla içimi ka-
rarttı....
"KdeKula''kellekuledemek... Ya-
ni kellelerden yapılmış bir kule... Öy-
küsü ise resmi Sırp verilerine göre
özetleşöyle: 1809 Sırp ayaklanmasın-
da 4000 Sırp, 10.000 Türk askeri öl-
müş... tsyanın 5. yılında Sırp yenılgı-
sinden sonra Hurşit Paşaadındaki Os-
manlı komutanı, ölü Sırp askerlerinin
kafalannı kestirip pamukla doldura-
rak sultanına göndermiş... Kelle kule
952 kafatasından yapılarak 14 sıralı
birduvara yerleştirilmiş... Bizim gez-
diğimizkilisenin içinde kafataslannm
yerleştirildiği kule bu korkunç
"anıfın aslı mı, yoksa bir küçük ör-
neği miydi, tam anlayamadım... Fakat
daha büyüğünü göımek için başka bir
yere gitmek isteğini de duymadım...
Kapısında bir kafatasının "amb-
lem" olarak bulunduğu "Kete Kula"
kilisesinin duvarlanndan birinde, bü-
tün yaşamım boyunca gördüğüm bu
en iç karartıcı mekânı 1833'te zıyaret
eden Lamartin'in sözleri yazılı: "Bu
aıut kaLsın_ Ozgürlüğün neye mal ol-
duğunu. babalannın nasıl bir bedel
ödediğim çocukiara göstersin» Kesik
kafalan \urtlannın bagımsızlıgının te-
rad taşı olan kahramanlan gözlerimle
ve yüregimle selamladım-."
'Kele Kula'...
Lamartin'i anlamak güç değil... Fa-
kat bahtsız insanlann iki yüz yıldır ar-
tık sanki turistik bır meta olarak sergi-
lenmekte olan kafataslarııun çocuklar-
da ozgürlüğün bedeline ilişkin düşün-
celerden çok, korku ve ürküntü duygu-
lan yaratacağını anlamak da güç olma-
sa gerek...
Niş kentinin içinden Nişava Irmağı
geçiyor. O gece bu ırmağın kıyısında-
ki üniversite salonunda düzenlenen şi-
ir gecesınde, beni, Ispanyol ozanı ve
Sırbistanlı ozanlan dinlemeye sadece
birkaç kişi gelmişti.. "KdeKula".ya-
rattığı uğursuz duygu, soğuk bir pazar
gününün ıssızlığı ve bu anlamsız şiir
gecesi Niş kentine karşı belki de hak
etmediği ölçüde olumsuz duygular
uyandırdı bende... O kentte çocuk ol-
mak istemezdim, bu kesin...
Gece aynı geleneksel "meyha-'
ne"deyiz... Dedesi bir Fransız olan Be-
lediye Başkan Yardımcısı VTadimir
Domazet ile Fransızca sohbeti koyu-
laştınyoruz.... Ellili yaşlarda, çok düz-
gün giyimli, yakışıklı bir adam.. Canı
hep bir şeylere sıkılıyor gibi... Sırbis-
tan politikasına daldığımızda canlan-
dı... Bay Domazet'den edindjğim bil-
gilerle: Sırbistan- Parlamentosu'nda
250 saylav var.flctidarpartileri (Milo-
şeviç'in sosyalist partisi ve bayan Mi-
loşeviç'in Yugoslav Solu adlı partisi-
nin ortaklığı 95 milletvekıline sahip...
Koalisyondaki "Parti Radlkal Serb"
faşist bir örgüt. Bakanlann ücte birine
sahipler. Bu partinin başkanı Sechd
Vbivslav, cumhurbaşkanı Miloşeviç 'in
yardımcısı... Enformasyon bakanı, 24
yaşında bir faşist... (Biz oradayken 3-
4 dergi kapatıldı.) Bay Domazet'nin de
üyesı olduğu Demokrat Parti 1 yıl ön-
ceki seçimlen (belki debizdekı gibi bir
baraj engeli nedeniyle) kaybetmiş...
Çünkü büyük bir parti, fakat parla-
mentoda tek birtemsilcisi yok... Buna
karşılık Belgrad, Niş, hemen hemen
bütün büyük kent belediyeleri ellerin-
de... Eski bir komünist ve yazar, Viık
Drajkoviç'in "SutfetanNfenaenmeHa-
reketi" adlı, rejim karşıtı partisinin de
55 milletvekili var... Ve birkaç küçük
parti daha... Belki özel nedenleri de
vardır ama, profesyonel ve ciddi bir
politikacı olan Vladimir Domazet'nin
sıkıntılannı anlamak güç değil...
"Nişka Meyena"da geleneksel giy-
siler içindeki müzik topluluğu. konuk
Türk şairi onuruna, Türk zamanlann-
dan kalma. içinde Türkçe sözcükler
geçen "Mtsar BaharTnı söylüyor...
"Ağaçlar çiceğe durunca/Vanr mısın
bana güzelim_"
Ama ne bu içli şarkı ne de Sırp ar-
mut rakısının ("vilvaınovka*'nııı) baş-
döndürücü lezzeti bu kentin bende
uyandırdığı keder ve ıssızlık duy-
gulannı giderebiliyor...
SÜRECEK
DUZELTME
Dûnkü yazımda Yeşim Eyii-
boğlu yanlışlıkla Yeşim Müd-
derisoğlu olarak çıkmıştır. Dü-
zeltirim.