Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 1999 SALI
8 HABERLERİN DEVAMI
istanbul P5
- -4
Sıiop PB 11
Edime PB 6 Samsun PB 11
Kocaeli PB 8 Trabzon PB 14
Çanakkale PB 9 Giresun PB 10
Izmir Y 12 Ankara PB 9
Manisa Y 12 Eskişehir PB 8
Aydın Y 13 Konya PB 12
Denizli Y 13 Sıvas K 8
Zonguldak PB 7 Antalya Y 15 Kars
Adana
Mersin
Diyarbakır
Şanhurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
HB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
18
17
16
17
14
15
3
5
K 33
PB 1 Berlin
Bütün bölgeler par-
çalı yer yer çok bu-
lutlu, Ege, Batı Ak- Oslo
deniz. Orta ve Do- Helsinki K~
ğu Karadenız, Iç
Anadolu'nun ku-
zeydoğusu ile Doğu
Anadolu'nun kuze-
yi yağışlı geçecek.
Hava sıcaklığında
önemlibırdeğişiklik Bonn Y 5 Atina
olmayacak. Münih Y 4 Zürih
DIS MERRiZtfK * "
Moskova PB 2
Stockholm K_
Londra
Budapeşte K -2 Aşkabat
Madrid Y 12 Astana
PB 13
A -6
PB 10 Vtyana
Amsterdam Y 7 Belgrad
Brüksel Y 10 Sofya
K 1 Taşkent PB 13
PB 1 Bakû PB 12
Paris Y 11 Roma
PB 2 Bişkek PB 8
PB 10 Tlflis PB 11
Y 14 Kahire PB 24
K 3 Şam PB 20
arçalı bulutlu Bulutlu ^ Çok bulutlu Yağmuriu Kart ü Sulu ka- k GöK guaıttutu
GUNCELcÜNEVT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
örneğin, Milli Selamet Partisi'nden bu yana,
Refah ve şimdilerde Fazilet Partisi'nin "yayın or-
ganı" olarak bilinen Milli Gazete'nin son günler-
deki yayınlarıyla Recai Kutan'ın açıklamaları ör-
tüşmüyor.
Başbakan Ecevit'in seçimlerde dinsel konula-
n siyasal sömürü olarak kullanmaya yeltenecek
olan siyasileri uyaran genelgesini; Milli Gazete, "u-
tanç belgesi" olarak nıteliyor.
Bu yönlü saptamayı içeren haber şu manşetle
sunuluyor:
"Seçime dipçik gölgesi."
Gazete genelgeyi, FP'ye hatta DYP'ye özgü bir
deyimle "dayatmacılann yayımladığı"r\\ vurgulu-
yor.
"Dayatmacılar". 28 Şubattokadını yiyen iki par-
tinin sözlüğünde, TSK'ye dayanarak sıyaset ya-
panları tanımlayan bir deyim.
FP'nin "görünmeyen kısmı" sütunlara böyle
yansıyor.
Oysa, FP'nin "görünen kısmı'' başka ağız kul-
lanıyor.
Genel Başkanlan Recai Kutan, Silahlı Kuvvet-
ler'in sözü geçince derhal çok kesin ifadelerle; or-
dunun milletin ordusu olduğunun altını çiziyor,
TSK'yi Peygamber Ocağı diye niteleyip övgüler
yağdınyor.
Kuşkusuz, FP'nin "görünmeyen kısmı", Başba-
kanlık genelgesine karşı çıkmalarındaki önemli
nedenı dolaylı yoldan açıklamış oluyor.
Genelgeye sert tepki, seçimde dinsel konulan
kullanacaklarını kanıtlıyor.
Bir başka korkulan; ne ölçüde gerçekleşir bilin-
mez ama, genelgenin seçmeni etkilemesi olasılı-
ğından kaynaklanıyor.
Dikkatimi çekti; büyük alışveriş merkezlerinde,
hatta başkentin önemli bulvarlarında, örneğin
Çankaya'da "örtünmüşlerin" sayısı giderek kaba-
nyor.
Karum ve Real gibi Batı havalı alışveriş merkez-
lerinde daha önceki günler görünmeyen "örtülü
kadmlar" seçimlerin yaklaştığı şu sırada çoğaldı.
Çevredeki eleştirisel ya da alaylı bakışlan umur-
samaksızın dolaşıyorlar.
Sanki "bir merkezden emir" almışçasına...
Geçmişten medet ummak!
Bu izlenimler, 18 Nisan'ın gizli veya açık laik-an-
tilaik savaşımlara sahne olacağının ilk işaretlerini
vermiyor mu?
FP'den sonra, Çiller'in eteğine yapışmış
DYP'de de daha kapalı ifadelerle ama aynı çizgi-
de kimi belirtiler görülüyor.
DYR 28 Şubat'ı asla sindiremeyen bir kadın li-
derin peşinde devlete ve sağlam kurumlanna do-
laylı saldırılan içeren propaganda yöntemleri de-
niyor.
Bu partide yenilik üretme becerisinden yoksun
olan beyinler, hâlâ 1950 modeli sloganlara sanlı-
yoriar.
Son söylemlerinde Çiller; artık Demirel'in Ada-
let Partisi'ni ağzına almıyor, Demokrat Parti'nin
devamı olduğunu söylüyor.
1950 seçiminde DP, yaklaşık 30 yıldır iktidarda
olan tek partiye "Yeter! Söz milletindir" haykın-
şıyla karşı çıktı.
Bu tek cümle her şeyi kapsıyordu; zulmü, bas-
kıyı, acımasız vergiyi, yönetimi, özgürlüğü, de-
mokrası isteğini... Tnsanca yaşamanın her öğesi-
ni!
Çiller ve kadrosunun duyurduğu seçim sloga-
nı ise; "Yeteri Hak milletindir!"
Çağdaşlık şemsiyesi altında insanca yaşama-
yı düşleyen Türkiye'de. çağdışı yaşamayı hak gö-
renleri iktidaryapan bir siyasetçinin sergilediği şu
serencama bakınız. Hak arıyor!
Hak milletinse, haksız edindiği savlanan gayri
menkullerinin hesabını yargı önünde vermesi ge-
reken Çiller'in, gerçekleri örtmekteki pervasızlığı-
na bakınız. Erdem satıyor!
Bu iki partinin maskesini indirmekle görevii olan
partiler, örneğin ANAP ile açık önseçimler yerine
kapalı odalarda aday saptayan "demokratik sol-
cu birparti" seçimde kavga etmeyeceklerini açık-
lıyorlar.
Herhalde, sessiz çoğunluğu "kuzulann sessiz-
liğinde" temsil etmek için...
IP'M Hasan Yalcın
'Afyon \hıki olay
pravokasyon habercisV
Haber Merkezi - Işçı Par-
tisi Genel Başkanvekili Ha-
san Yalçın. Afyon Ceza-
evi'nde Selçuk Parsadan ve
Mustafa Duyar'a yapılan su-
ikastlann. büyük provokas-
yonlann habercisı olduğunu
söyledi. Yalçm. yayımladığı
basm bildirisinde Parsadan
ve Duyar"ın ortadan kaldı-
nlması operasyonunun sıra-
dan bir olay olmadığı gıbi
mafyavari bir hesaplaşma-
nın da çok ötesınde anlam
taşıdığını belirtti. İP Genel
Başkan Yardımcısı Yalçın
şunlan sövledi: "Dikkatini-
n çekiyorum. Bu eylem,
Amerika'nın bütün gücüyle
Ortadoğu'ya abandığı koşul-
larda. Türkiye'deki seçim ge-
riliminin tırmandığı ortam-
da. Irak Başbakan Birinci
Yardımcısı Tank Aziz'in An-
kara'yı ziyaretettiği bir gün-
de gerçekleştirilmiştir: tam
bir meydan okuma edasıyla.
Bu plan Amerikan kaynak-
hdır. Bu. şu ana kadar Tiir-
kiye'yi Irak harekâöna or-
tak etmeyi başaramayan
ABD'nin açık şantajıdır.
Parsadanve Duyarçiftecina-
yetiyle büyük şantajın ucu da
açüiça gösterilmiştir.'"
Bu olayın Haymana Ce-
zaevi ' nde kalmakta olan Do-
ğu Perinçek ıçin de son de-
rece ciddi can güvenliği so-
runu olduğunu gösterdiğini
anlatan Yalçın. "Mafyaveci-
nayet odaklannın egemenli-
ğûiin alabildiğine yoğunlaşn-
ğı cezaevlerinin, bugün en
güvenliksiz mekânlar oldu-
ğu bir kez daha kanıtlanmış-
Or. Bizzat Haymana Ceza-
evi'nde son dönemde gerçek-
leştirilen bazı somut düzente-
nıeler. bu açıdan dikkat çeki-
cidirve endişemiz artmakta-
dır"dedi.
Öte yandan, Işçi Partisi
Başkanlık Kurulu üyesi As-
lan Kıhç. yaptığı açıİdamada
ABD Büyükelçiliğı görevli-
lerinin seçim döneminde
Yozgat'taki siyasi partileri
teftiş etmesinin, ABD'nin
küstahlığı iyiden ıyiye ele al-
dığını gösterdiğini belirterek
"ABD'nin Tank Azız'in An-
kara ziyareti hakkında gös-
terdiği tcpkiyi protesto edi-
yoruz. Türkiye ABD'nin
sömürgesi değüdir' dedi.
Afyon CezaevTnde înfaz• Baştarafı 1. Sayfada
kurşunla ağıryaralandı. Afyon Valisi Ahmet Öz-
yurt, Emniyet Müdürü Hakkı Aslan. Cumhuriyet
Başsavcısı Hah't Küçüksubaşı ile diğer yetkilıler,
saat 08.30'dan itibaren cezaevinde durum değer-
lendirmesi yaptıfar.
Înfaz koruma memuru Terim şoka girdigi için
Afyon Devlet Hastanesi'ne kaldınldı. Durumu
ağır olmasına karşın bilinci açılan Selçuk Parsa-
dan ise Ankara Numune Hastanesi'ne gönderil-
di. Numune Hastanesi Başhekim Yardımcısı Ha-
san Maraş. Parsadan'ın sağ bumundan giren kur-
şunun kulak arkasmdaki kemiğe saplandığım
söyledi. Hastaneye ulaştığında konuşabilen Sel-
çuk Parsadan ameliyata ahndı.Ceza ve Tevkifev-
leri Genel Müdürü AH Suat Ertosun ile müfettiş-
ler, olaydan hemen sonra Afyon'a geldi.
Rehine eyleminin sürmesi üzerine öğleden son-
ra cezaevine jandarma timleri, çevik kuvvet po-
lisleri ve ambulanslar girdi. Vali Özyurt, akşam
saatlerinde. "Mustafa Duyar ve Selçuk Parsadan
karşılıkb koğuşlarda kalryorlar. İlk önce Mustafa
Duyar'a 6-7 el ateş edryoriar. Sözle olayı engeDe-
meyeçataşan Parsadan'a ise 'Sen de fazla konu$-
tun' de\ip bir el de ona ateş edryoriar. Yüzünü bı-
çakhynrlar. 7-8 mutfak tüpü ile barikat kurarak
bekHyorlar" açıklamasını yaptı.
Vali Özyurt. çete elemanlannın Duyar'ı öldür-
dükten sonra "Cezasını verdik.cezalandırdık'* de-
diklerini iletti. Vali. çete üyelerinin istekleri ko-
nusunda. "Bizden can güvenliklerinin saglanma-
sını istiyoriar. Silahı içeriye sokmak için yardım e-
den ldşiler konusunda da bügi vereceklerini söy-
lûyoriar. tkna olmazlarsa gereği yapüacak" diye
konuştu. Vali Ahmet Özyurt. çete üyelerinin "Si-
iahlan cezaevi müdürünün yardımı ile temin et-
tik" sözlerinin hedef şaşırtmak ve cezaevi yöne-
timini birbirine düşürme amacına yönelik olabi-
leceğini belirterek "Ancak silahlar, cezaevinden
yardun oünaksızın içeriye sokulamaz. Bu konuda
çokyönlü soruşturma sürdürülüyor" diye konuş-
tu. \'ah Ahmet Özyurt, Mustafa Duyar'ın eşi Sel-
ma Duyar'ın bir başka cezaevine gönderilebile-
ceğini belirterek "Böyle bir olaydan sonra bura-
da kalması doğru olmaz. Ancak, bu konuda ka-
ran Adalet Bakanhğı verir" diye konuştu.
Olaydan sonra geniş güvenlik önlemlerinin
alındığı cezaevinin çevresi, hükümlü ve tutuklu
yakınlan ile doldu. tsyancılarla cezae\i yönetimi
arasında pazarlıklar sürereken bazı tutuklulann
dışanda çekim yapan gazetecilere camdan "kurt"
işareti yaptıklan görüldü.
Eylemciler, saat 18.30 itibanyla silah ve üç
mermiyle birlikte teslim oldular. Sorgulanmak
üzere adliyeye götürülen eylemciler, einayeti ta-
limatla işlediklerini söyledi ler. Vali Özyurt, ey-
lem bittikten sonra yaptığı açıklamada, sanıkla-
nn zorluk çıkarmadan teslim olduklannı söyle-
di. Özyurt. sorular üzerine. eylemcilerin yalnız-
casaldınyı 'Talimatla yapöklannr söyledikleri-
ni belirterek Tetikçi bunlar. Tamamen birini inı-
ha etmeye yönelik bir eykrn. Cezaevinde toplu bir
hareket'degO" dedi.
Vali, silahın cezaevine nasıl sokulduğuna iliş-
kin soru üzerine, "Bu araştırnıa sonunda beüiola-
cak. Cezaevi müdürü ve müdür yardımcısının dı-
şında herkes buraya aranarak giriyor. Jandarma-
lar kaptda. Giren herkesi anyor" diye konuştu.
"İnfaz"ın Karagümrük çetesinın elebaşısı Ve-
datErgin ve Nuri Ergin kardeşlerin emriyle ger-
çekleştirildiği iddiası üzerine. Eskişehir Ozel Tip
Cezaevi'nde kalan Ergin kardeşlerin ifadesinin
alınıp alınmayacağı gündeme geldi. Eskişehir
Cumhuriyet Başsavcısı AB Turna, Ergin kardeş-
lerin ifadesinin alınması için talimat bekledikle-
rini söyledi.
Kamuoyunda büyük tepki çeken bir suikast ile
siyasete damgasını vuran "örtülü ödenek" dava-
sımn mahkûmuna yapılan saldınnın, "çeteyesağ-
lanan maddi ka>naklaria planh yapünldığı'" id-
diası Ankara'yı kanştırdı. Adalet Bakanhğı'ndan
bir yetkili, "Mustafa Duyar'ın önceki m'raflan ve
bundan sonra anlatacaklan biziın için çok önem-
liydL Daha iyi konınnıası gerekirdL Eleverdiğisol
örgüt tarafindan öldürülme olasılığı vardı" görü-
şünü dile getirdi.
Sabancı Holding ise Özdemir Sabancı, Haluk
Görgün ve Nilgün Hasefe'nin katil zanlısı olarak
yargılanan Duyar'ın öldürülmesine ilişkin söyle-
necek sözleri bulunmadığını açıkladı. Duyar'ın
öldürülmesine ilişkin yapılan yazıh açıklamada,
olayın Anadolu Ajansı'ndan öğrenildiği belirti-
lerek "Daimasö>1edik.TürkpoBsineveTürkada-
letine gii%eniyoruz. BLdnı sö> İe>eceksözümüz yok.
Olay, halkın gözleri önünde gerçekleşiyor. Konu,
kamuoyunun takdirlerine bırakilmış.ur*' denildi.
Çiller'den para aldı
DHKP-C İtİrafçısı
I Baştarafı 1. Sayfada
re' Çilter'in talimatıyla örtûlü ödenek-
ten 5.5 miryar lira alan Celalettin Selçuk
Parsadan ile ona yardım eden Hüseyin
Cahit Parsadan ve Mukadder Balkan
Ankara 9. Agır Ceza Mahkemesi'nde
'dobndıncıbk' suçundan yargılandılar.
Mahkeme, sanıklan 6yıl 3'er ay ağırha-
pis, 13 milyar 750'şer milyon lira ağır
para cezasına çarptırmıştı. Davada yar-
gilanan Ali YTğitoğtu ise beraat etmişti.
Mahkeme, örtülü ödenekten dolandın-
lan 5.5 milyar liranın da olay tarihinden
geçerli olacak yasal faiziyle sanıklar-
dan ortaklaşa alınmasını kararlaştırmış-
tı.
Ankara 9. Ağır Ceza Mehkemesi 'nin
oybirliği ile aldığı bu karardan sonra,
Parsadanlann avukatı Şenol Ozel, Par-
sadanlara verilen cezanın Yârgıtay tara-
findan onanması durumunda Başbakan
Tansu Çiller ile Özel ICalem Müdürü
Akm tstanbuüuoğiu'nun da 'görevi su-
iistimal'den yargılanmalan istemiyle
suç duyurusunda bulunmuştu.
Davanın temyiz duruşması 3 Aralık
1997 tarihinde Yârgıtay 6. Ceza Daire-
si'nde yapılmıştı. DYP Genel Başkanı
Tansu Çiller, örtülü ödenek davasırun
temyiz incelemesini yapan Yârgıtay 6.
Ceza Dairesi'ne gönderdiği dilekçede,
'davanın sanıklanyla hiçbir vasıtayla
hlçbiryerdegörüşmediğini' beHrtmişti.
Çiller yerel mahkemenin karanndan,
'eksflc incetemeve soruşhırmaya dayan-
d ^ ' gerekçesiyle admın çıkanlmasını
ve aynı gerekçeyle karann bozulmasvnı
istemişti.
•fiırgıtay 6. Ceza Dairesi, 16, Ocak
1998 tarihinde Parsadanlar'ın mahkû-
raiyetlerrni onarken, Çiller'in Yüce Di-
van'da yargılanmasımn önünü tıkayan
bir karar almıştı. Bu karar kamuoyunda
uzun süre eleştirilmişti. Parsadan, 2
Ekim 1996 tarihinde Ankara 17. Asliye
Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma sonra-
sında cezaevine götürülürken "Ceza-
evinde öiüm korkusu ahmda yaşıyorum.
Cezaevinin müdürü tam anlamıyla
şeriatçıdır'' diye bağırmıştı.
Sagjaı-: Olay tesadiîf değîl
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TB-
MM Susurluk Komisyonu üyesi, CHP lçel
Milletyekili Fikri Sağiar, Afyon'daki cina-
yetin ÖzdemirSabana ve 2 arkadaşının kat-
ledildiği cinayette Susurluk parmağı bulun-
duğu kuşkulannı derinleştirdigini söyledi.
Susurluk kazasında ele geçirilen silahın
Sabancı cinayetinde kullanılchğı iddiasını
anımsatan Sağiar, saldınnın seçimden önce
gerçekleşmesinin tesadüf olmadığını bildir-
di. Sağiar dün yaptığı yazıh açıklamada, Af-
yon'daki cinayetle ilgili olarak şu değerlen-
dirmeyi yaptı: "Sabancı suikasü faillerinden
Mustafa Duyar'ıncezae\indeöldürûlmesive
örtülü ödenek skandalı faili Selçuk Parsa-
dan'ın yaralanması olaylan Susurluk'un de-
vam ettiğini göstermektedir. Duyar
1
ın mah-
kemeyc yeni ifadeler vermek istediği bir dö-
nemdeişlenen bucinayet Sabana suikastinın
perde arkasınm da Susurluk ilişkiler ağına
uzandığı yolunda derin kuşkular bırakmıştır.
Bu cinayetuı bir başka faili olarak halen ara-
nan Fehriye Erda!"ın Susurluk'un önemli
isimlerinden Hüseyin Kocadağ tarafindan
Sabancı Center'aycrleştirikiiği biliniyor. Kut-
lu Savas, raporunda da yer aldığı üzere faili
meçhulcinayetterin işlenmesinde gerekçe ola-
rak saptanan Kürt sorununa yaklaşım konu-
sunda sergilenen tavnn beliriej ici oiduğu. fa-
Qi meçhul cinayetlerehedef olan Kürt işadanv
lannın PKK'ye maddi \e manevi destek ol-
duklan için öldürüldükleri belirtümektedir."
Alparslan Türkeş'ın "Sabancı çizmeyi aşı-
yor" diye tepki gösterdiğini anımsatan Sağ-
lar, "Bu gelişmeler Sabancı cinayetinin de Su-
surluk'la bağlanüb oiduğu kuşkulannı pekiş-
tiriyor. Beretta marka silahın Sabancı cinaye-
tinde kullanıldığı iddiası da bu konuda açık-
lama bekleyen bir başka durum olarak var-
hğuu sürdürmektedir" dedi.
Parsadan'a yönelik saldınnın da Susurluk
ilişkileri çerçevesinde değerlendirilmesi ge-
rektiğini vurgulayan Sağiar, Parsadan'ın da-
ha önce yaptığı "Beni cezaevinde ötdürecek-
ler" açıklamasını anımsatarak. "Parsadan
olayuım tarafı olan kişiler. bö>le bir eyleme ge-
çileceğinin işaretini önceden \ermişlerdir" di-
ye konuştu. Sağiar şöyle de\ am etti: "Gerek
Mustafa Duyar'ın vegerekse Parsadan'ın se-
çimleröncesi saldınya uğramalan bir tesadüf
değUdir. Onlann verecekleri bilgilerden ve ya-
pacaklan yeniaçıklamalardan korkan buile-
rinin varlığını göstermektedir. Bu iki olay da
birbirini bütünleyen. seçim kaygılanyla ilgili
\e Susurluk kirli ilişkiler ağının bir başka say-
fasının kapanlmasma yöneliktir. Her iki ola-
ym da gerçek failkrinin cezaevinde dep ce-
zaevi dışında oiduğu aşikârdır."
• Baştarafı 1. Sayfada
şı TİKB örgütü adına 22
Şubat 1994 günü Sanyer
Ferahevler Mahallesi Re-
fah Partisi Seçim lrtibat
Bürosu' na molotofkoktey-
li attı.
Daha sonra DHKP-C ör-
gütü üyesi olan Duyar.
Bayrampaşa Cezaevi'nden
aldıklan talimat doğrultu-
sunda, 12 Ağustos 1995'te
Cibali Polis Karakolu'na
silahlı saldın düzenlemeye
hazulanırken kendilerin-
den-şüphelenen polislere
ateş ederek kaçtı. Aynı ola-
ya ilişkin yakalanan Son-
gül tnce ve Murat Acar'ı
ziyaret için Bayrampaşa
Cezaevi'ne giden Duyar,
DHKP-C üst düzey yöne-
ticilerinden Ercan Kar-
tal'dan aldığı talimat doğ-
rultusunda kurduğu "AB
Rıza Kurt Silahlı Propa-
ganda Birtiği'nin komuta-
nı" oldu.
Duyar, 4 Eylül 1994'te
Şişli'de bulunan Vakkoro-
ma Mağazası'nın 5. katına
yangın bombası koyarak
patlattı. 1995 yılında Dev-
Sol örgütünün afişini ya-
pıştınrken Kahramanma-
raş'ta yeniden yakalanan
ve fişlenen Duyar. 9 Ocak
1996'da. DHKP-C üyesi
Fehriye Erdal ve İsmail
Akkol ile birlikte, Sabancı
Holding Yönetim Kurulu
üyesi Özdemir Sabancı,
ToyotaSA Genel Müdürü
Haluk Görgün ve Saban-
cı'nın sekreteri Nilgün Ha-
sefe'nin yaşamlannı yitir-
mesiyle sonuçlanan su-
ikastın tetikçiliğını yaptı.
Duyar, suikasttan yaklaşık
bir yıl sonra, Türkiye'nin
Şam Büyükelçiliği'ne tes-
lim oldu. Duyar, ifadesin-
de Özdemir Sabancı ve
Haluk Görgün'ü kendisi-
nin öldürdüğünü. suikast
emrini DHKP-C yönetici-
si Ercan KartaTdan aldıgı-
nı, asıl hedefierinin ise Sa-
kıp Sabancı olduğunu iti-
raf etti. Duyar, itiraflan yü-
zünden örgüt içinde "isten-
meyen adam" ilan edildi.
istanbul Emniyet Mü-
dürlüğü Terörle Mücadele
Şubesi'ndeki sorgusu 9 O-
cak 1997'de tamamlanan
Duyar. aynı gün tstanbul
DGM Cumhuriyet Savcılı-
ğı'na sevk edildikten son-
ra Metris Cezaevi'ne, erte-
si gün de Kırklareli Ceza-
evi'ne gönderildi. Arala-
nnda Duyar ile Ercan Kar-
tal'ın da bulunduğu Saban-
cı suikastı sanıklan, 3 Ha-
aâran 1997'de tstanbul 1
Nolu DGM'de "Anayasal
düzeni silah zoruyia değiş-
tirmeye teşebbüs etmek
7
*
suçundan ölüm cezası iste-
miyle yargılanmaya baş-
landı.
Duyar, kendisi gibi iti-
rafçı olan terör suçlusu
Semra Polat'la 9 Temmuz
1997'de Kırklareli E Tipi
Cezaevi'nde evlendi. Polat
Duyar'm hamile kaldığı
söylentilerinden sonra ce-
zaevindeki dığer tutuklula-
nn isyan ve açhk grevi baş-
latarak kendilerine de aynı
hakkın verilmesini isteme-
leri üzerine Duyar ve eşi,
Afyon Kapalı Cezaevi'ne
nakledildi. Duyar ile Sem-
ra Polat Duyar'ın 18 Ocak
1999'da Afyon Ceza-
evi'nde adını "Özdemir"
koyduklan bir erkek be-
bekleri dünyaya geldi.
Bu arada bakanlığın 8
Aralık 1997 tarihli oluruy-
la Duyar'ın "Pişmanlık Ya-
sası"ndan yararlanarak af-
fedilebileceğınin gündeme
gelmesi, başta Sakıp Sa-
bancı olmak üzere Saban-
cı ailesi ve kamuoyunda
büyük infıal yarattı. Tepki-
ler üzerine Emniyet Genel
Müdürü Necati Bilican.
Içişleri Bakanlığı'nın bu
affı engelkyeceğini söyle-
di. 17 Mart 1998'de ise
tçişleri Bakanı Murat Ba-
şesgioglu. Duyar'ın itirafçı
affından yararlanmasını
uygun gördüklerini açıkla-
dı.
' K a r a g ü m r ü k Ç e t e s i '
Çok sayıda cinayetin failleritstanbul Haber Servm - Şarkı-
cı SibeiCaB'a ait oiduğu ileri sü-
rülen seks kasetini şantaj aracı
olarak kullanmak isteyen Can
Kuzu'yu kaçırarak tehdit ettikle-
ri iddiasıyla geçen günlerde gün-
deme gelen "Karagümrük Çete-
si" çoksayıda cinayet, yaralama,
bombalama ve tehdit olayının fa-
iti olarak yargılanıyor.
Karagümrük'te "Küçüğön Ye-
ri" adlı birahancnin bombalan-
masıyla başlayan bir dizi cinayet
ve yaralama olayından sorumlu
çete, 5 cinayet, 8 yaralama ve iş-
yeri bombalama olaylannın fail-
leri olarak 1997 yılında bir adet
Kalaşnikof marka otomatik tü-
fek, 8 adet tabanca ve 3 adet el
bombasıyla yakalandı. Çetenın
elebaşısı Nuri Ergin ve V^datEr-
a, 12 Ağustos 1998 günü du-
ruşma için getirildikleri Eyüp
Adliyesi'nden fırar ettiler. Nuri
ve Vedat Ergin ile çetenin 16 ele-
manı, 30 Kasım 1998 günü Bü-
yükçekmece ve Halkah'da dü-
zenlenen operasyonla yakalana-
rak gözalüna alındılar.
Sibel Can ve eşi Hakan Und,
"Sibel Can'a aitoiduğu ileri sürii-
len seks kasetiyle şantaj yapan
Can Kuzu'yu etkisiz haie getir-
mek için 'Karagümrük Çete-
si'nin elebaşısı Nuri Ergin'e baş-
vurduğu gerekçesayte" 3 Aralık
1998 günü gözaltına alındılar. 5
Aralık 1998*de savcıhğa çıkanlan
Can ve Ural serbest bırakıldı. Çe-
te üyeleri Nuri Ergin, Vedat Er-
gin, AbbasÖzcan, MuratErdem,
Serkan Erdemli, Yasin Al ve
Ömer Kukut, 7 Aralık 1998'de
DGM tarafindan 'çete' su-
çlamasıyla tutuklanarak Bayram-
paşa Cezaevi 'ne gönderildi. 4 O-
cak 1999'da, tstanbul DGM
Cumhuriyet Başsavcıhğı, organi-
ze suç örgütüyle ilgiliolarak Can
ve Ural'ın da aralarında bulun-
duğu 12 sanık hakkında dava aç-
tı. Iddianamede, Nuri-Vedat Er-
giıı kardeşler, Özcan ve Ersoy
için 2'şer kez müebbetağır hapıs
cezası istendi. Erdemli. Kukut ve
YasinAl için 19.5. BehzatBerko-
van, Ali Yandmaz ve Hasan Hü-
seyin Turgut için de bir yıla ka-
dar hapis cezası talep edildi. Can
ve eşi Ural için ise "Suç örgütü-
nehürriyeti tahdhsuçunu işteme-
ye azmettirmek''ten 4.5 yıl ile 12
yıl arasında hapis cezası istendi.
Âçıklama
HaberMerkezi -Gazetemizin 15.2.1999
tarihli sayısında yayımlanan "Jet- Pa'nın
avukatı aranıyor" başlıklı haberle ilgili
olarak Sedat Sezgin, Ettf Aşkm ve Naam
Akmdar tarafindan yapılan açıklamada,
Sezgin'in Frankfurt Eyalet Mahkemesi
Savcılığı tarafindan arandığı iddiasının
gerçekleri yansıtmadığı belirtüdi.
Açıklamada, haberde yer alan
14.01.1999 tarihli yazının, Sezgin'in.
"adının açıklanmasını istemeyen bir hu-
kukçu" olarak belirtilen Abdullah Clger
isimli kişiye yaptığı şikâyet nedeni ile ve-
rilen cevap oiduğu belirtildi. Ayrıca ha-
berde belirtildıği gibi Almanya'da "adre-
siyok etmek" veya "ikamet kayduıı sildir-
mek" gibi işlemlerin yapılmasmın müm-
kün olmadığının vurgulandığı açıklamada
şunlar kaydedildi: "Bir yabancı ancak
memleketine kesin dönüş yapabilir. Bu du-
rumda böyie bir hareket de söz konusu de-
ğildir. Sedat Sezgin AJmanya'da yaşamaya
devam etmektedir. Aynca haberde belirtil-
diği şekilde Sedat Sezgin. Elif Aşkın, Nazun
Alemdar isimli şahıslann İsviçre'ye para
götürdüğü doğru değüdir. Adı geçen kişi-
lerin bir süreden beri Jet-Pa ile hiçbir iüş-
Idleri y«krur.'*
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
ruz. Durumu Adalet Bakanlığı'na bildirmenin de bir
faydast olmuyor..."
Cezaevinde dün sabah yaşananlarla yukandaki
mektubu birleştirince fazla söze gerek kalmıyor.
Afyon, oda sisteminin uygulandığı cezaevlerinden.
Odalar 4-5 kişilik. Koğuşla hücre arası bir duaım.
Kamuoyunda Karagümrük Çetesi olarak bilinen
gruptan beş kişi, geçen aralık ayı sonunda, cezala-
nnı Afyon'da çekmek istediklerini söylüyorlar. Ada-
let Bakanhğı, "Peki, önden buyrun" diyor. Buraya
naklediliyorlar. Beşi bir yerde kalıyor.
Bundan sonra olanlan, Adalet Bakanlığı'nın dün
saat 11.00 sıralannda yaptığı açıklamadan aktaralım:
"Afyon Kapalı Cezaevi'nde saat 07.00 sıralannda
infaz koruma memurian tarafindan havalandırma ka-
pılan açılırken A-2 koğuşunda, kamuoyunda Kara-
gümrük Çetesi olarak bilinen bazı tutuklu ve hüküm-
lülerin görev/ı/eri s/'/ah ı/e fehdrt edip rehin aldıklan,
daha sonra görevlilerden ele geçirdikleh anahtahar-
la A-5 koğuşuna girdikleri ve Mustafa Duyar'/ öl-
dürdükleri, A-6 koğuşunda bulunan Selçuk Parsa-
dan'/ yaraladıklan, Afyon Cumhuriyet Başsavcılığı-
mız tarafindan Bakanlığımıza bildirilmiştir.
Konuyla ilgili tahkikat başlatılmış olup, Ceza ve
Tevkifevleri Genel Müdürü ve müfettişler olay yerin-
de inceleme yapmak üzere görevlendirilmiştir."
Şimdi görevliler bu olayı çok iyi inceler... O kadar
incelerier ki, ipince olur, ortada bir şey kalmaz...
Şimdi bakanlık olayın üzerine süratle gider... O ka-
dar süratli gider ki, toz duman birbirine kanşır...
Şimdi bu olayla ilgili derin soruşturma açılır... So-
ruşturma o kadar derin açılır ki bütün gerçekler dip-
te kalır...
Bugüne dek cezaevlerinde meydana gelen bu tür
olayların sonucu ne yazık ki yukandaki gibi oldu.
Afyon'daki olaya ilişkin yanrtianması gereken ba-
zı sorulan sıralayalım:
1- Geçen aralık ayında, Karagümrük Çetesi üye-
leri Adalet Bakanlığı'na başvurup, "Biz cezamızt Af-
yon'da çekeceğiz" diyor. Bakanlık hemen olur. diyor.
Neden?
2- Afyon'a gıden beş kişi, oda tipi cezaevinde ay-
nı yere konuyor. Yani, orada örgütlenmelerine de-
mokratik bir biçimde devam etmeleri sağlanıyor. Ne-
den?
3- Bu tutuklu ve hükümlüler, cezaevinde istedik-
leri gibi hareket edebiliyor. Dışanyla bağlantılar ku-
rabiliyprlar. Ayrıcalıklan nedir?
4- Özdemir Sabancı'nın katil zanlısı Mustafa Du-
yar'ın yanına gelmek isteyen çete üyelerinin neden
böyle bir istemde bulunduklan hiç araştınlmadı mı?
5- Silahı içeri nasıl soktuklannı, infaz koruma me-
murlannı nasıl etkisiz hale getirdiklerini, Duyar'ın oda-
sının anahtannı bir anda nasıl ele geçirdiklerini sor-
muyoruz. \ik Oörtmaddenın kahramanlan için bt/çok
basit bir iş olsa gerek!
Bütün bunlardan sonra Adalet Bakanlığı'nınyuka-
nda yer verdiğimiz resmi açıklaması için şu soruyu
sormadan edemiyoruz:
"Bu âçıklama, çetelerin basm ve halkla ilişkiler da-
ıresince yapılsaydı arada fark olur muydu?"
Öteki cezaevleri...
Afyon Valisi Ahmet Özyurt, muhabirlerin, "Silah
içeri nasıl so/cu/muş" sorusuna şu yanrtı verdi:
"Herhalde helikopterle atılmamıştır..."
Mükemmel bir değerlendirme. Böylece olasılıklar-
dan biri çürütülmüş oldu!
Cezaevlerinin durumunu yakından bilen bir yetki-
linin altını çizdiği konulan özetleyelim:
- Afyon'daki olayın benzeri her an başka cezaev-
lerinde de olabilir. Cezaevleri bu tür tutuklu ve hü-
kümlülerin kontrolünde.
- Cezaevi yönefcileri, bu kişilerin emrinde çalışan
memur durumundalar.
- Özellikle uyuşturucu ve çete bağlantılı suçlardan
içeride bulunanlann durumunu en çok takip edenle-
rin başında milletvekilleri geliyor!
Yetkili, adının açıklanmasını istemedi. Çeteter, ne
istediklerini, ne yapacaklannı açık açık söylüyor. Ada-
let Bakanhğı durumu saptamakla yetiniyor!
Dünün en veciz değerlendirmesi ise Sabancı
ailesinden geldi:
"Türk adaletine güveniyoruz!"
Cumhuriyet Çmarı
I Baştarafı 2. Sayfada
üyesi maaşı ile binktirdiğini
söyledıği kendi ağırlığınm i-
ki katı ağırlıktaki altın külçe-
lerinde de emekli Binbaşı
Süleyman Bey'in dokuz yüz
lirası vardır. Banka kurup.
banka batıran, maskesiz hır-
sızlann bir gecede el değiş-
tıren trilyonlannda da emek-
li Binbaşı Süleyman Bey'in
dokuz yüz lirası vardır. Ve
hanımefendinin annesinin
yastığınm altında bulduğu
çıkınında da emekli Binbaşı
Süleyman Bey'in helal ettiği
dokuz yüz lirası vardır.
Demirel, sistemin son el-
li yılda aldığı yaralann ne ol-
duğunu açıklamıyor. Benim
kuşağım ise Cumhuriyet Çı-
nan'nın aldığı yaralan çok
iyibilir. 1950 yılında iktida-
ra gelen Demokrat Parti ilk
iş olarak anayasanın dilini
Osmanhcaya, Türkçe ezanı
Arapçaya çevırmekle ilk
baltayı vurdu çınara. Döne-
min başbakanı. koltuğunu
koruyabilmek için parti top-
lantısında "Siz isterseniz hi-
lafeti gerigetirebilirsiniz" de-
mekle bir de hançer sapladı.
O günden sonra da durma-
macasına oyuldu, oyuldu,
oyuldu çmann koca gövde-
si.
Yeni bir seçime gidiyoruz.
Göreceğiz daha neler yapıla-
cak bu çınara. Ve hiçbir şey
değişmeyecek. Seçime gi-
renler de çıkanlar da aynı ki-
şiler olmayacak mı?
Fakat bu oyun böyle sür-
meyecek artık. Çınann top-
rağa yakın gövdesinden ye-
ni filizler beliriyor. Yeni bir
kuşak geliyor. Bugün üni-
versite öğrencileri ya da bir-
kaç yılhk mezunlannın oluş-
turduğu yeni bir kuşak. Bi-
linçli, aydınhk, aydınlıkçı bir
kuşak, dürüst, namuslu.
Bunlar cumhuriyetin sahibi
olarak kendilerini yetiştiri-
yorlar. Ahlaksızlığı, aymaz-
lığı, yalancılığı, utanmazlı-
ğı. pisliği gördüler onlar, tik-
sindiler.
Bu elbette ki bir günde, bir
seçimle olacak değişiklik
değil. Ama. yeni, taze, pınl
pınl bir su yürüyor çmann
dallanna. Tanyeri ağanyor.
u
Ben tanığı ohnaktan \t)k-
sun kalacağım. fakat ışıköy-
lesine yaydıyor ki, bugünkü
gençler. pek mufJu insanlar
olarak güzel şeyler görecek-
leıf Vbtoire'ın bu sözler. Po-
litika havuzunda kırk yıldır
kulaç atanlara, politika sa-
lıncağında, küçüklük ve bü-
yüklük kompleksleri arasın-
da sarkaç gibi sallananlara,
Cumhuriyet Çınan'nın içini
yıllardu
1
oyanlara yıne Volta-
ire'in sözleri ile sesleniyo-
rum:
"Akhn zaferini görmekle
başlayacak bu yüzyıl"
"Aklın günü yaklaşıyor,
korkunuz!"
HÜSNÜ GÖKSEL