22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 1999 SALI 8 HABERLERİN DEVAMI istanbul P5 - -4 Sıiop PB 11 Edime PB 6 Samsun PB 11 Kocaeli PB 8 Trabzon PB 14 Çanakkale PB 9 Giresun PB 10 Izmir Y 12 Ankara PB 9 Manisa Y 12 Eskişehir PB 8 Aydın Y 13 Konya PB 12 Denizli Y 13 Sıvas K 8 Zonguldak PB 7 Antalya Y 15 Kars Adana Mersin Diyarbakır Şanhurfa Mardin Siirt Hakkâri Van HB PB PB PB PB PB PB PB 18 17 16 17 14 15 3 5 K 33 PB 1 Berlin Bütün bölgeler par- çalı yer yer çok bu- lutlu, Ege, Batı Ak- Oslo deniz. Orta ve Do- Helsinki K~ ğu Karadenız, Iç Anadolu'nun ku- zeydoğusu ile Doğu Anadolu'nun kuze- yi yağışlı geçecek. Hava sıcaklığında önemlibırdeğişiklik Bonn Y 5 Atina olmayacak. Münih Y 4 Zürih DIS MERRiZtfK * " Moskova PB 2 Stockholm K_ Londra Budapeşte K -2 Aşkabat Madrid Y 12 Astana PB 13 A -6 PB 10 Vtyana Amsterdam Y 7 Belgrad Brüksel Y 10 Sofya K 1 Taşkent PB 13 PB 1 Bakû PB 12 Paris Y 11 Roma PB 2 Bişkek PB 8 PB 10 Tlflis PB 11 Y 14 Kahire PB 24 K 3 Şam PB 20 arçalı bulutlu Bulutlu ^ Çok bulutlu Yağmuriu Kart ü Sulu ka- k GöK guaıttutu GUNCELcÜNEVT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada örneğin, Milli Selamet Partisi'nden bu yana, Refah ve şimdilerde Fazilet Partisi'nin "yayın or- ganı" olarak bilinen Milli Gazete'nin son günler- deki yayınlarıyla Recai Kutan'ın açıklamaları ör- tüşmüyor. Başbakan Ecevit'in seçimlerde dinsel konula- n siyasal sömürü olarak kullanmaya yeltenecek olan siyasileri uyaran genelgesini; Milli Gazete, "u- tanç belgesi" olarak nıteliyor. Bu yönlü saptamayı içeren haber şu manşetle sunuluyor: "Seçime dipçik gölgesi." Gazete genelgeyi, FP'ye hatta DYP'ye özgü bir deyimle "dayatmacılann yayımladığı"r\\ vurgulu- yor. "Dayatmacılar". 28 Şubattokadını yiyen iki par- tinin sözlüğünde, TSK'ye dayanarak sıyaset ya- panları tanımlayan bir deyim. FP'nin "görünmeyen kısmı" sütunlara böyle yansıyor. Oysa, FP'nin "görünen kısmı'' başka ağız kul- lanıyor. Genel Başkanlan Recai Kutan, Silahlı Kuvvet- ler'in sözü geçince derhal çok kesin ifadelerle; or- dunun milletin ordusu olduğunun altını çiziyor, TSK'yi Peygamber Ocağı diye niteleyip övgüler yağdınyor. Kuşkusuz, FP'nin "görünmeyen kısmı", Başba- kanlık genelgesine karşı çıkmalarındaki önemli nedenı dolaylı yoldan açıklamış oluyor. Genelgeye sert tepki, seçimde dinsel konulan kullanacaklarını kanıtlıyor. Bir başka korkulan; ne ölçüde gerçekleşir bilin- mez ama, genelgenin seçmeni etkilemesi olasılı- ğından kaynaklanıyor. Dikkatimi çekti; büyük alışveriş merkezlerinde, hatta başkentin önemli bulvarlarında, örneğin Çankaya'da "örtünmüşlerin" sayısı giderek kaba- nyor. Karum ve Real gibi Batı havalı alışveriş merkez- lerinde daha önceki günler görünmeyen "örtülü kadmlar" seçimlerin yaklaştığı şu sırada çoğaldı. Çevredeki eleştirisel ya da alaylı bakışlan umur- samaksızın dolaşıyorlar. Sanki "bir merkezden emir" almışçasına... Geçmişten medet ummak! Bu izlenimler, 18 Nisan'ın gizli veya açık laik-an- tilaik savaşımlara sahne olacağının ilk işaretlerini vermiyor mu? FP'den sonra, Çiller'in eteğine yapışmış DYP'de de daha kapalı ifadelerle ama aynı çizgi- de kimi belirtiler görülüyor. DYR 28 Şubat'ı asla sindiremeyen bir kadın li- derin peşinde devlete ve sağlam kurumlanna do- laylı saldırılan içeren propaganda yöntemleri de- niyor. Bu partide yenilik üretme becerisinden yoksun olan beyinler, hâlâ 1950 modeli sloganlara sanlı- yoriar. Son söylemlerinde Çiller; artık Demirel'in Ada- let Partisi'ni ağzına almıyor, Demokrat Parti'nin devamı olduğunu söylüyor. 1950 seçiminde DP, yaklaşık 30 yıldır iktidarda olan tek partiye "Yeter! Söz milletindir" haykın- şıyla karşı çıktı. Bu tek cümle her şeyi kapsıyordu; zulmü, bas- kıyı, acımasız vergiyi, yönetimi, özgürlüğü, de- mokrası isteğini... Tnsanca yaşamanın her öğesi- ni! Çiller ve kadrosunun duyurduğu seçim sloga- nı ise; "Yeteri Hak milletindir!" Çağdaşlık şemsiyesi altında insanca yaşama- yı düşleyen Türkiye'de. çağdışı yaşamayı hak gö- renleri iktidaryapan bir siyasetçinin sergilediği şu serencama bakınız. Hak arıyor! Hak milletinse, haksız edindiği savlanan gayri menkullerinin hesabını yargı önünde vermesi ge- reken Çiller'in, gerçekleri örtmekteki pervasızlığı- na bakınız. Erdem satıyor! Bu iki partinin maskesini indirmekle görevii olan partiler, örneğin ANAP ile açık önseçimler yerine kapalı odalarda aday saptayan "demokratik sol- cu birparti" seçimde kavga etmeyeceklerini açık- lıyorlar. Herhalde, sessiz çoğunluğu "kuzulann sessiz- liğinde" temsil etmek için... IP'M Hasan Yalcın 'Afyon \hıki olay pravokasyon habercisV Haber Merkezi - Işçı Par- tisi Genel Başkanvekili Ha- san Yalçın. Afyon Ceza- evi'nde Selçuk Parsadan ve Mustafa Duyar'a yapılan su- ikastlann. büyük provokas- yonlann habercisı olduğunu söyledi. Yalçm. yayımladığı basm bildirisinde Parsadan ve Duyar"ın ortadan kaldı- nlması operasyonunun sıra- dan bir olay olmadığı gıbi mafyavari bir hesaplaşma- nın da çok ötesınde anlam taşıdığını belirtti. İP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın şunlan sövledi: "Dikkatini- n çekiyorum. Bu eylem, Amerika'nın bütün gücüyle Ortadoğu'ya abandığı koşul- larda. Türkiye'deki seçim ge- riliminin tırmandığı ortam- da. Irak Başbakan Birinci Yardımcısı Tank Aziz'in An- kara'yı ziyaretettiği bir gün- de gerçekleştirilmiştir: tam bir meydan okuma edasıyla. Bu plan Amerikan kaynak- hdır. Bu. şu ana kadar Tiir- kiye'yi Irak harekâöna or- tak etmeyi başaramayan ABD'nin açık şantajıdır. Parsadanve Duyarçiftecina- yetiyle büyük şantajın ucu da açüiça gösterilmiştir.'" Bu olayın Haymana Ce- zaevi ' nde kalmakta olan Do- ğu Perinçek ıçin de son de- rece ciddi can güvenliği so- runu olduğunu gösterdiğini anlatan Yalçın. "Mafyaveci- nayet odaklannın egemenli- ğûiin alabildiğine yoğunlaşn- ğı cezaevlerinin, bugün en güvenliksiz mekânlar oldu- ğu bir kez daha kanıtlanmış- Or. Bizzat Haymana Ceza- evi'nde son dönemde gerçek- leştirilen bazı somut düzente- nıeler. bu açıdan dikkat çeki- cidirve endişemiz artmakta- dır"dedi. Öte yandan, Işçi Partisi Başkanlık Kurulu üyesi As- lan Kıhç. yaptığı açıİdamada ABD Büyükelçiliğı görevli- lerinin seçim döneminde Yozgat'taki siyasi partileri teftiş etmesinin, ABD'nin küstahlığı iyiden ıyiye ele al- dığını gösterdiğini belirterek "ABD'nin Tank Azız'in An- kara ziyareti hakkında gös- terdiği tcpkiyi protesto edi- yoruz. Türkiye ABD'nin sömürgesi değüdir' dedi. Afyon CezaevTnde înfaz• Baştarafı 1. Sayfada kurşunla ağıryaralandı. Afyon Valisi Ahmet Öz- yurt, Emniyet Müdürü Hakkı Aslan. Cumhuriyet Başsavcısı Hah't Küçüksubaşı ile diğer yetkilıler, saat 08.30'dan itibaren cezaevinde durum değer- lendirmesi yaptıfar. Înfaz koruma memuru Terim şoka girdigi için Afyon Devlet Hastanesi'ne kaldınldı. Durumu ağır olmasına karşın bilinci açılan Selçuk Parsa- dan ise Ankara Numune Hastanesi'ne gönderil- di. Numune Hastanesi Başhekim Yardımcısı Ha- san Maraş. Parsadan'ın sağ bumundan giren kur- şunun kulak arkasmdaki kemiğe saplandığım söyledi. Hastaneye ulaştığında konuşabilen Sel- çuk Parsadan ameliyata ahndı.Ceza ve Tevkifev- leri Genel Müdürü AH Suat Ertosun ile müfettiş- ler, olaydan hemen sonra Afyon'a geldi. Rehine eyleminin sürmesi üzerine öğleden son- ra cezaevine jandarma timleri, çevik kuvvet po- lisleri ve ambulanslar girdi. Vali Özyurt, akşam saatlerinde. "Mustafa Duyar ve Selçuk Parsadan karşılıkb koğuşlarda kalryorlar. İlk önce Mustafa Duyar'a 6-7 el ateş edryoriar. Sözle olayı engeDe- meyeçataşan Parsadan'a ise 'Sen de fazla konu$- tun' de\ip bir el de ona ateş edryoriar. Yüzünü bı- çakhynrlar. 7-8 mutfak tüpü ile barikat kurarak bekHyorlar" açıklamasını yaptı. Vali Özyurt. çete elemanlannın Duyar'ı öldür- dükten sonra "Cezasını verdik.cezalandırdık'* de- diklerini iletti. Vali. çete üyelerinin istekleri ko- nusunda. "Bizden can güvenliklerinin saglanma- sını istiyoriar. Silahı içeriye sokmak için yardım e- den ldşiler konusunda da bügi vereceklerini söy- lûyoriar. tkna olmazlarsa gereği yapüacak" diye konuştu. Vali Ahmet Özyurt. çete üyelerinin "Si- iahlan cezaevi müdürünün yardımı ile temin et- tik" sözlerinin hedef şaşırtmak ve cezaevi yöne- timini birbirine düşürme amacına yönelik olabi- leceğini belirterek "Ancak silahlar, cezaevinden yardun oünaksızın içeriye sokulamaz. Bu konuda çokyönlü soruşturma sürdürülüyor" diye konuş- tu. \'ah Ahmet Özyurt, Mustafa Duyar'ın eşi Sel- ma Duyar'ın bir başka cezaevine gönderilebile- ceğini belirterek "Böyle bir olaydan sonra bura- da kalması doğru olmaz. Ancak, bu konuda ka- ran Adalet Bakanhğı verir" diye konuştu. Olaydan sonra geniş güvenlik önlemlerinin alındığı cezaevinin çevresi, hükümlü ve tutuklu yakınlan ile doldu. tsyancılarla cezae\i yönetimi arasında pazarlıklar sürereken bazı tutuklulann dışanda çekim yapan gazetecilere camdan "kurt" işareti yaptıklan görüldü. Eylemciler, saat 18.30 itibanyla silah ve üç mermiyle birlikte teslim oldular. Sorgulanmak üzere adliyeye götürülen eylemciler, einayeti ta- limatla işlediklerini söyledi ler. Vali Özyurt, ey- lem bittikten sonra yaptığı açıklamada, sanıkla- nn zorluk çıkarmadan teslim olduklannı söyle- di. Özyurt. sorular üzerine. eylemcilerin yalnız- casaldınyı 'Talimatla yapöklannr söyledikleri- ni belirterek Tetikçi bunlar. Tamamen birini inı- ha etmeye yönelik bir eykrn. Cezaevinde toplu bir hareket'degO" dedi. Vali, silahın cezaevine nasıl sokulduğuna iliş- kin soru üzerine, "Bu araştırnıa sonunda beüiola- cak. Cezaevi müdürü ve müdür yardımcısının dı- şında herkes buraya aranarak giriyor. Jandarma- lar kaptda. Giren herkesi anyor" diye konuştu. "İnfaz"ın Karagümrük çetesinın elebaşısı Ve- datErgin ve Nuri Ergin kardeşlerin emriyle ger- çekleştirildiği iddiası üzerine. Eskişehir Ozel Tip Cezaevi'nde kalan Ergin kardeşlerin ifadesinin alınıp alınmayacağı gündeme geldi. Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı AB Turna, Ergin kardeş- lerin ifadesinin alınması için talimat bekledikle- rini söyledi. Kamuoyunda büyük tepki çeken bir suikast ile siyasete damgasını vuran "örtülü ödenek" dava- sımn mahkûmuna yapılan saldınnın, "çeteyesağ- lanan maddi ka>naklaria planh yapünldığı'" id- diası Ankara'yı kanştırdı. Adalet Bakanhğı'ndan bir yetkili, "Mustafa Duyar'ın önceki m'raflan ve bundan sonra anlatacaklan biziın için çok önem- liydL Daha iyi konınnıası gerekirdL Eleverdiğisol örgüt tarafindan öldürülme olasılığı vardı" görü- şünü dile getirdi. Sabancı Holding ise Özdemir Sabancı, Haluk Görgün ve Nilgün Hasefe'nin katil zanlısı olarak yargılanan Duyar'ın öldürülmesine ilişkin söyle- necek sözleri bulunmadığını açıkladı. Duyar'ın öldürülmesine ilişkin yapılan yazıh açıklamada, olayın Anadolu Ajansı'ndan öğrenildiği belirti- lerek "Daimasö>1edik.TürkpoBsineveTürkada- letine gii%eniyoruz. BLdnı sö> İe>eceksözümüz yok. Olay, halkın gözleri önünde gerçekleşiyor. Konu, kamuoyunun takdirlerine bırakilmış.ur*' denildi. Çiller'den para aldı DHKP-C İtİrafçısı I Baştarafı 1. Sayfada re' Çilter'in talimatıyla örtûlü ödenek- ten 5.5 miryar lira alan Celalettin Selçuk Parsadan ile ona yardım eden Hüseyin Cahit Parsadan ve Mukadder Balkan Ankara 9. Agır Ceza Mahkemesi'nde 'dobndıncıbk' suçundan yargılandılar. Mahkeme, sanıklan 6yıl 3'er ay ağırha- pis, 13 milyar 750'şer milyon lira ağır para cezasına çarptırmıştı. Davada yar- gilanan Ali YTğitoğtu ise beraat etmişti. Mahkeme, örtülü ödenekten dolandın- lan 5.5 milyar liranın da olay tarihinden geçerli olacak yasal faiziyle sanıklar- dan ortaklaşa alınmasını kararlaştırmış- tı. Ankara 9. Ağır Ceza Mehkemesi 'nin oybirliği ile aldığı bu karardan sonra, Parsadanlann avukatı Şenol Ozel, Par- sadanlara verilen cezanın Yârgıtay tara- findan onanması durumunda Başbakan Tansu Çiller ile Özel ICalem Müdürü Akm tstanbuüuoğiu'nun da 'görevi su- iistimal'den yargılanmalan istemiyle suç duyurusunda bulunmuştu. Davanın temyiz duruşması 3 Aralık 1997 tarihinde Yârgıtay 6. Ceza Daire- si'nde yapılmıştı. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, örtülü ödenek davasırun temyiz incelemesini yapan Yârgıtay 6. Ceza Dairesi'ne gönderdiği dilekçede, 'davanın sanıklanyla hiçbir vasıtayla hlçbiryerdegörüşmediğini' beHrtmişti. Çiller yerel mahkemenin karanndan, 'eksflc incetemeve soruşhırmaya dayan- d ^ ' gerekçesiyle admın çıkanlmasını ve aynı gerekçeyle karann bozulmasvnı istemişti. •fiırgıtay 6. Ceza Dairesi, 16, Ocak 1998 tarihinde Parsadanlar'ın mahkû- raiyetlerrni onarken, Çiller'in Yüce Di- van'da yargılanmasımn önünü tıkayan bir karar almıştı. Bu karar kamuoyunda uzun süre eleştirilmişti. Parsadan, 2 Ekim 1996 tarihinde Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma sonra- sında cezaevine götürülürken "Ceza- evinde öiüm korkusu ahmda yaşıyorum. Cezaevinin müdürü tam anlamıyla şeriatçıdır'' diye bağırmıştı. Sagjaı-: Olay tesadiîf değîl ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TB- MM Susurluk Komisyonu üyesi, CHP lçel Milletyekili Fikri Sağiar, Afyon'daki cina- yetin ÖzdemirSabana ve 2 arkadaşının kat- ledildiği cinayette Susurluk parmağı bulun- duğu kuşkulannı derinleştirdigini söyledi. Susurluk kazasında ele geçirilen silahın Sabancı cinayetinde kullanılchğı iddiasını anımsatan Sağiar, saldınnın seçimden önce gerçekleşmesinin tesadüf olmadığını bildir- di. Sağiar dün yaptığı yazıh açıklamada, Af- yon'daki cinayetle ilgili olarak şu değerlen- dirmeyi yaptı: "Sabancı suikasü faillerinden Mustafa Duyar'ıncezae\indeöldürûlmesive örtülü ödenek skandalı faili Selçuk Parsa- dan'ın yaralanması olaylan Susurluk'un de- vam ettiğini göstermektedir. Duyar 1 ın mah- kemeyc yeni ifadeler vermek istediği bir dö- nemdeişlenen bucinayet Sabana suikastinın perde arkasınm da Susurluk ilişkiler ağına uzandığı yolunda derin kuşkular bırakmıştır. Bu cinayetuı bir başka faili olarak halen ara- nan Fehriye Erda!"ın Susurluk'un önemli isimlerinden Hüseyin Kocadağ tarafindan Sabancı Center'aycrleştirikiiği biliniyor. Kut- lu Savas, raporunda da yer aldığı üzere faili meçhulcinayetterin işlenmesinde gerekçe ola- rak saptanan Kürt sorununa yaklaşım konu- sunda sergilenen tavnn beliriej ici oiduğu. fa- Qi meçhul cinayetlerehedef olan Kürt işadanv lannın PKK'ye maddi \e manevi destek ol- duklan için öldürüldükleri belirtümektedir." Alparslan Türkeş'ın "Sabancı çizmeyi aşı- yor" diye tepki gösterdiğini anımsatan Sağ- lar, "Bu gelişmeler Sabancı cinayetinin de Su- surluk'la bağlanüb oiduğu kuşkulannı pekiş- tiriyor. Beretta marka silahın Sabancı cinaye- tinde kullanıldığı iddiası da bu konuda açık- lama bekleyen bir başka durum olarak var- hğuu sürdürmektedir" dedi. Parsadan'a yönelik saldınnın da Susurluk ilişkileri çerçevesinde değerlendirilmesi ge- rektiğini vurgulayan Sağiar, Parsadan'ın da- ha önce yaptığı "Beni cezaevinde ötdürecek- ler" açıklamasını anımsatarak. "Parsadan olayuım tarafı olan kişiler. bö>le bir eyleme ge- çileceğinin işaretini önceden \ermişlerdir" di- ye konuştu. Sağiar şöyle de\ am etti: "Gerek Mustafa Duyar'ın vegerekse Parsadan'ın se- çimleröncesi saldınya uğramalan bir tesadüf değUdir. Onlann verecekleri bilgilerden ve ya- pacaklan yeniaçıklamalardan korkan buile- rinin varlığını göstermektedir. Bu iki olay da birbirini bütünleyen. seçim kaygılanyla ilgili \e Susurluk kirli ilişkiler ağının bir başka say- fasının kapanlmasma yöneliktir. Her iki ola- ym da gerçek failkrinin cezaevinde dep ce- zaevi dışında oiduğu aşikârdır." • Baştarafı 1. Sayfada şı TİKB örgütü adına 22 Şubat 1994 günü Sanyer Ferahevler Mahallesi Re- fah Partisi Seçim lrtibat Bürosu' na molotofkoktey- li attı. Daha sonra DHKP-C ör- gütü üyesi olan Duyar. Bayrampaşa Cezaevi'nden aldıklan talimat doğrultu- sunda, 12 Ağustos 1995'te Cibali Polis Karakolu'na silahlı saldın düzenlemeye hazulanırken kendilerin- den-şüphelenen polislere ateş ederek kaçtı. Aynı ola- ya ilişkin yakalanan Son- gül tnce ve Murat Acar'ı ziyaret için Bayrampaşa Cezaevi'ne giden Duyar, DHKP-C üst düzey yöne- ticilerinden Ercan Kar- tal'dan aldığı talimat doğ- rultusunda kurduğu "AB Rıza Kurt Silahlı Propa- ganda Birtiği'nin komuta- nı" oldu. Duyar, 4 Eylül 1994'te Şişli'de bulunan Vakkoro- ma Mağazası'nın 5. katına yangın bombası koyarak patlattı. 1995 yılında Dev- Sol örgütünün afişini ya- pıştınrken Kahramanma- raş'ta yeniden yakalanan ve fişlenen Duyar. 9 Ocak 1996'da. DHKP-C üyesi Fehriye Erdal ve İsmail Akkol ile birlikte, Sabancı Holding Yönetim Kurulu üyesi Özdemir Sabancı, ToyotaSA Genel Müdürü Haluk Görgün ve Saban- cı'nın sekreteri Nilgün Ha- sefe'nin yaşamlannı yitir- mesiyle sonuçlanan su- ikastın tetikçiliğını yaptı. Duyar, suikasttan yaklaşık bir yıl sonra, Türkiye'nin Şam Büyükelçiliği'ne tes- lim oldu. Duyar, ifadesin- de Özdemir Sabancı ve Haluk Görgün'ü kendisi- nin öldürdüğünü. suikast emrini DHKP-C yönetici- si Ercan KartaTdan aldıgı- nı, asıl hedefierinin ise Sa- kıp Sabancı olduğunu iti- raf etti. Duyar, itiraflan yü- zünden örgüt içinde "isten- meyen adam" ilan edildi. istanbul Emniyet Mü- dürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ndeki sorgusu 9 O- cak 1997'de tamamlanan Duyar. aynı gün tstanbul DGM Cumhuriyet Savcılı- ğı'na sevk edildikten son- ra Metris Cezaevi'ne, erte- si gün de Kırklareli Ceza- evi'ne gönderildi. Arala- nnda Duyar ile Ercan Kar- tal'ın da bulunduğu Saban- cı suikastı sanıklan, 3 Ha- aâran 1997'de tstanbul 1 Nolu DGM'de "Anayasal düzeni silah zoruyia değiş- tirmeye teşebbüs etmek 7 * suçundan ölüm cezası iste- miyle yargılanmaya baş- landı. Duyar, kendisi gibi iti- rafçı olan terör suçlusu Semra Polat'la 9 Temmuz 1997'de Kırklareli E Tipi Cezaevi'nde evlendi. Polat Duyar'm hamile kaldığı söylentilerinden sonra ce- zaevindeki dığer tutuklula- nn isyan ve açhk grevi baş- latarak kendilerine de aynı hakkın verilmesini isteme- leri üzerine Duyar ve eşi, Afyon Kapalı Cezaevi'ne nakledildi. Duyar ile Sem- ra Polat Duyar'ın 18 Ocak 1999'da Afyon Ceza- evi'nde adını "Özdemir" koyduklan bir erkek be- bekleri dünyaya geldi. Bu arada bakanlığın 8 Aralık 1997 tarihli oluruy- la Duyar'ın "Pişmanlık Ya- sası"ndan yararlanarak af- fedilebileceğınin gündeme gelmesi, başta Sakıp Sa- bancı olmak üzere Saban- cı ailesi ve kamuoyunda büyük infıal yarattı. Tepki- ler üzerine Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican. Içişleri Bakanlığı'nın bu affı engelkyeceğini söyle- di. 17 Mart 1998'de ise tçişleri Bakanı Murat Ba- şesgioglu. Duyar'ın itirafçı affından yararlanmasını uygun gördüklerini açıkla- dı. ' K a r a g ü m r ü k Ç e t e s i ' Çok sayıda cinayetin failleritstanbul Haber Servm - Şarkı- cı SibeiCaB'a ait oiduğu ileri sü- rülen seks kasetini şantaj aracı olarak kullanmak isteyen Can Kuzu'yu kaçırarak tehdit ettikle- ri iddiasıyla geçen günlerde gün- deme gelen "Karagümrük Çete- si" çoksayıda cinayet, yaralama, bombalama ve tehdit olayının fa- iti olarak yargılanıyor. Karagümrük'te "Küçüğön Ye- ri" adlı birahancnin bombalan- masıyla başlayan bir dizi cinayet ve yaralama olayından sorumlu çete, 5 cinayet, 8 yaralama ve iş- yeri bombalama olaylannın fail- leri olarak 1997 yılında bir adet Kalaşnikof marka otomatik tü- fek, 8 adet tabanca ve 3 adet el bombasıyla yakalandı. Çetenın elebaşısı Nuri Ergin ve V^datEr- a, 12 Ağustos 1998 günü du- ruşma için getirildikleri Eyüp Adliyesi'nden fırar ettiler. Nuri ve Vedat Ergin ile çetenin 16 ele- manı, 30 Kasım 1998 günü Bü- yükçekmece ve Halkah'da dü- zenlenen operasyonla yakalana- rak gözalüna alındılar. Sibel Can ve eşi Hakan Und, "Sibel Can'a aitoiduğu ileri sürii- len seks kasetiyle şantaj yapan Can Kuzu'yu etkisiz haie getir- mek için 'Karagümrük Çete- si'nin elebaşısı Nuri Ergin'e baş- vurduğu gerekçesayte" 3 Aralık 1998 günü gözaltına alındılar. 5 Aralık 1998*de savcıhğa çıkanlan Can ve Ural serbest bırakıldı. Çe- te üyeleri Nuri Ergin, Vedat Er- gin, AbbasÖzcan, MuratErdem, Serkan Erdemli, Yasin Al ve Ömer Kukut, 7 Aralık 1998'de DGM tarafindan 'çete' su- çlamasıyla tutuklanarak Bayram- paşa Cezaevi 'ne gönderildi. 4 O- cak 1999'da, tstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcıhğı, organi- ze suç örgütüyle ilgiliolarak Can ve Ural'ın da aralarında bulun- duğu 12 sanık hakkında dava aç- tı. Iddianamede, Nuri-Vedat Er- giıı kardeşler, Özcan ve Ersoy için 2'şer kez müebbetağır hapıs cezası istendi. Erdemli. Kukut ve YasinAl için 19.5. BehzatBerko- van, Ali Yandmaz ve Hasan Hü- seyin Turgut için de bir yıla ka- dar hapis cezası talep edildi. Can ve eşi Ural için ise "Suç örgütü- nehürriyeti tahdhsuçunu işteme- ye azmettirmek''ten 4.5 yıl ile 12 yıl arasında hapis cezası istendi. Âçıklama HaberMerkezi -Gazetemizin 15.2.1999 tarihli sayısında yayımlanan "Jet- Pa'nın avukatı aranıyor" başlıklı haberle ilgili olarak Sedat Sezgin, Ettf Aşkm ve Naam Akmdar tarafindan yapılan açıklamada, Sezgin'in Frankfurt Eyalet Mahkemesi Savcılığı tarafindan arandığı iddiasının gerçekleri yansıtmadığı belirtüdi. Açıklamada, haberde yer alan 14.01.1999 tarihli yazının, Sezgin'in. "adının açıklanmasını istemeyen bir hu- kukçu" olarak belirtilen Abdullah Clger isimli kişiye yaptığı şikâyet nedeni ile ve- rilen cevap oiduğu belirtildi. Ayrıca ha- berde belirtildıği gibi Almanya'da "adre- siyok etmek" veya "ikamet kayduıı sildir- mek" gibi işlemlerin yapılmasmın müm- kün olmadığının vurgulandığı açıklamada şunlar kaydedildi: "Bir yabancı ancak memleketine kesin dönüş yapabilir. Bu du- rumda böyie bir hareket de söz konusu de- ğildir. Sedat Sezgin AJmanya'da yaşamaya devam etmektedir. Aynca haberde belirtil- diği şekilde Sedat Sezgin. Elif Aşkın, Nazun Alemdar isimli şahıslann İsviçre'ye para götürdüğü doğru değüdir. Adı geçen kişi- lerin bir süreden beri Jet-Pa ile hiçbir iüş- Idleri y«krur.'* G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada ruz. Durumu Adalet Bakanlığı'na bildirmenin de bir faydast olmuyor..." Cezaevinde dün sabah yaşananlarla yukandaki mektubu birleştirince fazla söze gerek kalmıyor. Afyon, oda sisteminin uygulandığı cezaevlerinden. Odalar 4-5 kişilik. Koğuşla hücre arası bir duaım. Kamuoyunda Karagümrük Çetesi olarak bilinen gruptan beş kişi, geçen aralık ayı sonunda, cezala- nnı Afyon'da çekmek istediklerini söylüyorlar. Ada- let Bakanhğı, "Peki, önden buyrun" diyor. Buraya naklediliyorlar. Beşi bir yerde kalıyor. Bundan sonra olanlan, Adalet Bakanlığı'nın dün saat 11.00 sıralannda yaptığı açıklamadan aktaralım: "Afyon Kapalı Cezaevi'nde saat 07.00 sıralannda infaz koruma memurian tarafindan havalandırma ka- pılan açılırken A-2 koğuşunda, kamuoyunda Kara- gümrük Çetesi olarak bilinen bazı tutuklu ve hüküm- lülerin görev/ı/eri s/'/ah ı/e fehdrt edip rehin aldıklan, daha sonra görevlilerden ele geçirdikleh anahtahar- la A-5 koğuşuna girdikleri ve Mustafa Duyar'/ öl- dürdükleri, A-6 koğuşunda bulunan Selçuk Parsa- dan'/ yaraladıklan, Afyon Cumhuriyet Başsavcılığı- mız tarafindan Bakanlığımıza bildirilmiştir. Konuyla ilgili tahkikat başlatılmış olup, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü ve müfettişler olay yerin- de inceleme yapmak üzere görevlendirilmiştir." Şimdi görevliler bu olayı çok iyi inceler... O kadar incelerier ki, ipince olur, ortada bir şey kalmaz... Şimdi bakanlık olayın üzerine süratle gider... O ka- dar süratli gider ki, toz duman birbirine kanşır... Şimdi bu olayla ilgili derin soruşturma açılır... So- ruşturma o kadar derin açılır ki bütün gerçekler dip- te kalır... Bugüne dek cezaevlerinde meydana gelen bu tür olayların sonucu ne yazık ki yukandaki gibi oldu. Afyon'daki olaya ilişkin yanrtianması gereken ba- zı sorulan sıralayalım: 1- Geçen aralık ayında, Karagümrük Çetesi üye- leri Adalet Bakanlığı'na başvurup, "Biz cezamızt Af- yon'da çekeceğiz" diyor. Bakanlık hemen olur. diyor. Neden? 2- Afyon'a gıden beş kişi, oda tipi cezaevinde ay- nı yere konuyor. Yani, orada örgütlenmelerine de- mokratik bir biçimde devam etmeleri sağlanıyor. Ne- den? 3- Bu tutuklu ve hükümlüler, cezaevinde istedik- leri gibi hareket edebiliyor. Dışanyla bağlantılar ku- rabiliyprlar. Ayrıcalıklan nedir? 4- Özdemir Sabancı'nın katil zanlısı Mustafa Du- yar'ın yanına gelmek isteyen çete üyelerinin neden böyle bir istemde bulunduklan hiç araştınlmadı mı? 5- Silahı içeri nasıl soktuklannı, infaz koruma me- murlannı nasıl etkisiz hale getirdiklerini, Duyar'ın oda- sının anahtannı bir anda nasıl ele geçirdiklerini sor- muyoruz. \ik Oörtmaddenın kahramanlan için bt/çok basit bir iş olsa gerek! Bütün bunlardan sonra Adalet Bakanlığı'nınyuka- nda yer verdiğimiz resmi açıklaması için şu soruyu sormadan edemiyoruz: "Bu âçıklama, çetelerin basm ve halkla ilişkiler da- ıresince yapılsaydı arada fark olur muydu?" Öteki cezaevleri... Afyon Valisi Ahmet Özyurt, muhabirlerin, "Silah içeri nasıl so/cu/muş" sorusuna şu yanrtı verdi: "Herhalde helikopterle atılmamıştır..." Mükemmel bir değerlendirme. Böylece olasılıklar- dan biri çürütülmüş oldu! Cezaevlerinin durumunu yakından bilen bir yetki- linin altını çizdiği konulan özetleyelim: - Afyon'daki olayın benzeri her an başka cezaev- lerinde de olabilir. Cezaevleri bu tür tutuklu ve hü- kümlülerin kontrolünde. - Cezaevi yönefcileri, bu kişilerin emrinde çalışan memur durumundalar. - Özellikle uyuşturucu ve çete bağlantılı suçlardan içeride bulunanlann durumunu en çok takip edenle- rin başında milletvekilleri geliyor! Yetkili, adının açıklanmasını istemedi. Çeteter, ne istediklerini, ne yapacaklannı açık açık söylüyor. Ada- let Bakanhğı durumu saptamakla yetiniyor! Dünün en veciz değerlendirmesi ise Sabancı ailesinden geldi: "Türk adaletine güveniyoruz!" Cumhuriyet Çmarı I Baştarafı 2. Sayfada üyesi maaşı ile binktirdiğini söyledıği kendi ağırlığınm i- ki katı ağırlıktaki altın külçe- lerinde de emekli Binbaşı Süleyman Bey'in dokuz yüz lirası vardır. Banka kurup. banka batıran, maskesiz hır- sızlann bir gecede el değiş- tıren trilyonlannda da emek- li Binbaşı Süleyman Bey'in dokuz yüz lirası vardır. Ve hanımefendinin annesinin yastığınm altında bulduğu çıkınında da emekli Binbaşı Süleyman Bey'in helal ettiği dokuz yüz lirası vardır. Demirel, sistemin son el- li yılda aldığı yaralann ne ol- duğunu açıklamıyor. Benim kuşağım ise Cumhuriyet Çı- nan'nın aldığı yaralan çok iyibilir. 1950 yılında iktida- ra gelen Demokrat Parti ilk iş olarak anayasanın dilini Osmanhcaya, Türkçe ezanı Arapçaya çevırmekle ilk baltayı vurdu çınara. Döne- min başbakanı. koltuğunu koruyabilmek için parti top- lantısında "Siz isterseniz hi- lafeti gerigetirebilirsiniz" de- mekle bir de hançer sapladı. O günden sonra da durma- macasına oyuldu, oyuldu, oyuldu çmann koca gövde- si. Yeni bir seçime gidiyoruz. Göreceğiz daha neler yapıla- cak bu çınara. Ve hiçbir şey değişmeyecek. Seçime gi- renler de çıkanlar da aynı ki- şiler olmayacak mı? Fakat bu oyun böyle sür- meyecek artık. Çınann top- rağa yakın gövdesinden ye- ni filizler beliriyor. Yeni bir kuşak geliyor. Bugün üni- versite öğrencileri ya da bir- kaç yılhk mezunlannın oluş- turduğu yeni bir kuşak. Bi- linçli, aydınhk, aydınlıkçı bir kuşak, dürüst, namuslu. Bunlar cumhuriyetin sahibi olarak kendilerini yetiştiri- yorlar. Ahlaksızlığı, aymaz- lığı, yalancılığı, utanmazlı- ğı. pisliği gördüler onlar, tik- sindiler. Bu elbette ki bir günde, bir seçimle olacak değişiklik değil. Ama. yeni, taze, pınl pınl bir su yürüyor çmann dallanna. Tanyeri ağanyor. u Ben tanığı ohnaktan \t)k- sun kalacağım. fakat ışıköy- lesine yaydıyor ki, bugünkü gençler. pek mufJu insanlar olarak güzel şeyler görecek- leıf Vbtoire'ın bu sözler. Po- litika havuzunda kırk yıldır kulaç atanlara, politika sa- lıncağında, küçüklük ve bü- yüklük kompleksleri arasın- da sarkaç gibi sallananlara, Cumhuriyet Çınan'nın içini yıllardu 1 oyanlara yıne Volta- ire'in sözleri ile sesleniyo- rum: "Akhn zaferini görmekle başlayacak bu yüzyıl" "Aklın günü yaklaşıyor, korkunuz!" HÜSNÜ GÖKSEL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear