Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 16ŞUBAT1999SALI
14 KULTUR
PORTAL DİKMEN GÜRÜN
Yüzyıhıııızın bir maestrosu: Grotowsld20. yüzyılın en önemli tiyatro adamla-
nndar, biri olan Jerzy Grotmvski 1998'ın son
gûnlerinde öldü. Ûğretüeri dünyanın dört
bir yanmda yankılanan bir sanat adarru v e
önemlı birteorisyen. Türkiye"de de 1988'den
başlayarak Boğazıçi Ümversitesi Oyuncu-
lan (BÜO) Grotovvski'yi ve çalışmalannı
tanımamızı saglayacak kapsamlı bir çevi-
ri faaliyetine girişti ve MimesisTiyatro Çe-
v iri-Araştırma Dergisi'nde bir süreklilik
ıçınde bu çalışmalan bizlere aktararak
önemli bir açıgı kapatma yolunda ciddi
adunlar attı. Bu adunlan seminerlerle des-
tekledi. Bu konuda Boğaziçi Oyuncula-
n'ndan Kcrem Karaboğa ile konuşuyoruz.
- 1960'lar,Jerzv Grotosvski'ninPeter Bro-
ok, Julian Beck. Rkhard Sbechner. Tadas-
hi Suzuki. Joseph Chaikin gıbı sa-
natçüarla bırlikte sesıni duyurdu- h
gu yıllar. Öğretileriyle dünya tiyat-
rosuna damgasını vuran sanatçılar-
danbin.
KARABOĞA - Batı Tiyatro-
su'nda 6O'lı yillann ortasıyla 80'li
yıllararasında Grotcwski'nin tiyat-
ro pratiğiyle etkileşım içine girme-
yen, onun yön gösteren nitelikteki
afonzmalanndan etkilenmeyen
avant-garde teatral oluşumlaryok de-
necek kadar azdır.Grotovvski'nin kendi ta-
bıriyle "Sunum OtarakSanaftan "Vasrta
Oiarak Sanafa ilerleyen tiyatro pratiğı her
seferinde ardıllannı ya da müritlerini bul-
mu$. menşeı Grotovvski'ye dayanmayan
çok az şey yapılmıştır. Grotowski Batı Ti-
yatrosu'nun yüzyıl içerisindeki son Maest-
ro'sudur ve bu payeyi eskisıne oranla daha
münzevi ve tiyatro etkinlığinden uzak bir
eğitmen kimlıği sergilediği son yıllanna
kadar da ûzerinde taşımıştır.
- Grotovvski'nin çok az sayıda oyun yö-
netmesini nasıl açıkhyorsunuz?
Paradoksal bir biçimde. Grotovvski'nın
yönetmenlik önvrü oldukça kısadır ve 6O'lı
yıllarda yönettiğı oyunlarla sınırlıdır. Ay-
nca, Grotowski'nın seyircilı tıyatroyu red-
dettiğı Kaynaklar Tiyatrosu ve sunum ni-
telıği taşıyan her şeyı ikinci plana ittiğı
"Vasıta Oiarak Sanat" evrelerinde açıkça
tiyatro dışı şeylerle uğraşmaya başladığı
da gözlemlenir. Bu durumda. onun nasılolup
da tiyatronun büyük ustalanndan biri sayı-
labileceği sorusu da yöneltilebüir.
Bu sorunun sadece, karşısındakı okuyu-
cu ve dinleyıcilen etkisi altına alan hıtabet
tarzıyla. içinde bulunduğumuz yüzyılın en
önemli birkaç prodüksiyonunun yönetme-
ni olmasıyla, ya da oyunculuk kavramına
getirdiği farkh yaklaşımlar ve teorik katkı-
larlayanıtlanabıleceğinı sanmıyorum. Asıl
yanıt, Grotowskı'nin kendi içinde tutarlı
bir teatral paradigma ya da moda tabiriyle
birbüyük anlatı inşa etmesi olgusunda aran-
malıdır. Grotowskı'nin teatral pratığimn
gerek bir kumpanvayla (Teatr Laboratori-
um 13 Rzedow) bırlikte çahştığı Yoksul
Tiyatro evresınde, gerekse sonraki yıllar-
• Boğaziçi Oyunculan'ndan Kerem
Karaboğa Grotovvski'yi Batı
Tiyatrosu'nun yüzyıl içerisindeki son
Maestro'su oiarak nitelendiriyor. Jerzy
Grotowski, 60'h yıllann ortasıyla 80'li
yıllar arasında avant-garde teatral
oluşumlan etkilemişti.
da, dramaturjik bir netlik içerdiğini ve yön-
temsel açıdan istıkrarlı bir çtzgı ızledığini
söyleyebilıriz. Bu dramaturjik eksenin ni-
hılist bir prariğe hızmet ettığinı ve teatral
iletışimin mkânyla neticeleneceğini dü-
şünmek ıse farklı bir şeydır ve tartışılması
gereken cıddi bir konudur; ancak kesın olan
sözgelimi bir Stanislavski \eya Brecht'te
olduğu gibi, bir Grotovv ski sisteminden söz
edilebilecek olmasıdır. Herhangi bir tiyat-
rocunun sırt çeviremeyeceği bir sistem.
- Bizde bu sistemle \ uzleşmek için çahş-
malarvapıldı mı büemi>orum. Büdiğim ka-
dan>la Şehir Thatrolan bünvesinde yar
alan TAl'in çalışmalannda Grotovvski'nin
görüşlerivle buluştuğu noklalar var. Onun
önermişolduğu çahşma\öntemlerinden çe-
şitti kullanım alanlannda vararlannoriar,
ama Türkhe'deGroto»ski üstüneciddioia-
rak eğüen Boğaziçi Üniversitesi oyuncula-
n ve onlann \ayımladığı Mimesis Tiyatro
Çeviri-Araşnnna Dergisioldu. Buçokönem-
B bir girişimdi.
Mimesis Tiyatro Çevin-Araştırma Der-
gisi'nin yayına başladığı yıllarda BÜO kad-
rosunu Grotovvski'yi incelemeye yönelten
de bu sistemle tanışma ihtiyacı olmuştur.
Süreç içerisinde (ilk üç sayı) çevrilen kimi
makalelerin ardmdan "YoksulTiyatroCtael
Sayı*sı gündeme geldi. Grotovvski üzerine
çalışmayı bir çevin faaliyetinden sanatsal
bir yüzlesmeye ve analiz uğraşvna taşıyan
şey ise Ömer Faruk Kurhan'ın "Yoksul
Tiyatro" evresine yönelik araşrırması oldu.
Amatör Tiyatro Çevresi'nde semmer biçi-
minde sunulan bu araştırma, sonradan Mi-
mesis' in 6. sayısında da yayımlandı. Diğer
yandan, bir Grotowski külliyau oluşturabil-
mek niyetiyle "Yoksul Tiyatro"
sonrasmdaki yıllara ait makaleler
de MimesisTerde yer aldı. •
- BÜO'nun ve mezun Boğaziçi-
IDerinolusturduğu Tı>atro Boğaa-
çi'ninsanatsal dramarurjisi ik Gro-
tossski dramaturjisi arasında bir
örtûşme vakalamak zor.
Evet, BÜO'nun ve Tiyatro Bo-
ğazıçi'nin sanatsal dramaturjisi ile
Grotowski'ninki arasında ciddi bir
mesafe. hatta zıtlık bulunduğunu
söyleyebiliriz. Bu karşıtlık, tiyatronun etik
kuralları açısından bakıldığında, Grotovvs-
ki'yi tanıma ve tanıtma çabamızın sona er-
dirilmesini gerektirmez. Tersine, >r
üzyılımı-
zın bu önemli tiyatro adarruyla yüzleşme
olanaklannın, ister ondan beslenmek, ister-
se birkarşı duruş örgûtlemek için olsun, ül-
kemizde yeterince değerlendirildiğini söy-
lemek zordur. Bunun bir nedeni, sağlam fı-
nansal destekleri ve seküleT cemaat yapı-
lannı talep eden Grotowski öğretisinin si-
yasal ve ekonomik altüst oluşlann yaşan-
dığı ülkemiz için bir lüks haline dönüşme-
siyse, bir başkası. Grotovvski'yi kendileri
için önûnde secde edılecek bir ikonaya dö-
nüştüren ya da ona kolayca tüketiliverile-
cek içi boşbir sanatsal şablonmuş gibi yak-
laşan kimi eğilimlerdir. O halde Maest-
ro'>*u uğurlarken, onu savunarak eleştir-
mekuğrunadahauzun süre konuşacagız de-
mektir. Grotovvski, öğretileri dünya tiyatrosuna damgasını vuran bir sanat adamıydı.
Festival, dikkat çekenfilmlerle değişik kuşaklan temsil eden yönetmenleri bir araya getirdi
Rotterdam'da dünyayayenibir bahşGÖNtL DÖNMEZ-COLJN
Avrupa füm festivalleri arasında dünya
sinemasına en çok destek veren sayıh festi-
vallerden biri Uluslararası Rotterdam Film
Fesrivali'dir. Uzıın ve kısa fılmlerden oluşan
ana programın yanı sıra genç yönetmenle-
nn yanştığı Kaplan Ödülleri bölümü, diji-
tal teknolojiyi yakından izleyen Dijital Ye-
ni Dalga, Eleştirmenlerin Seçtikleri, bir yıl
önceki festival sırasında paraca yardım gö-
rüp gün ışığına çıkmış fılmler, Ustalara Say-
gılar hep bir amaç güder Sınırtanımayan si-
nema.
Bu yilki programın ilginç bölümlerinden
biri. Duvann Yerle Bir Oluşunun Ardmdan
bölümüydü. Berlin duvannın yıkıhşından
bu yana on yıl geçti. Bu on yıl içinde Doğu
Av-rupa ve eski Sovyetler temel siyasal ve top-
lumsal değişiklikleryaşadılar. Bunlann ku§-
kusuz sinemaya da etkisi oldu. Ömeğin Mos-
kova'nın denetimı ve aynı zamanda parasal
vardımı altında gelişmiş Orta Asya sinema-
sı, bağlar kopar kopmaz krize girdi. Gürcıs-
tan desenız öyle. Seslerinı diledikleri gibi du-
yurma özgürlüğüne kavuşan yönetmenler
bu özgürlügü kullanacak para bulamayınca
kara kara düşünmeye başladılar. Doğu Av-
rupa da aynı bocalamadan geçti. Kapitalist
çalışma bıçemine alışkın olmayan yönet-
menler boşlukta hissettiler kendilerinı uzun
bir süre.
Her ülkenin gerçekleri kendine özgû ol-
sa da genel oiarak Doğu Avrupa, Kafkas ve
Orta Asya sinemalannm son zamanda yeni
bir devinim kazandığı gözlemleniyor. Ör-
neğın §u sıralarda Fransa'nın her yerinde bir
Kazak filmi oytıuvor sinemalarda. Genç yö-
netmen DarajanÖmerbayev'in 'KatiT fılmi.
Bu hafta bir Kırgız filmi de vizyona girdi.
Birkaç yıl önce böyle bir şey düşünülemez-
di. Azerbaycan'dan. Litvanya'dan, ÇekCum-
hunyeti'nden filmler festivallerde ödüller
ahyor. Rotterdam' ın amacı geçen yıl dikka-
ti çeken bir alay filme bir göz atarken sözü
geçen ülkelerden değişik kuşaklan temsil
eden yönetmenleri de bir araya getirmekti bu
yıl. Programdaki fılmler arasında, Selanik'te
ödüllenen, Kore-Tacikortakyapımı 'Armm
Uçuşu' da vardı.
Gençlere yönelik filmler
Yurtdış.ında yeni yeni siv rilen bir Asya si-
neması Tayland'dan... Hele ekonomik krizin
Uzakdoğu'da her endüstriye darbe vurduğu
şu günlerde... Hollyv/ood'a kaptırdıklan iz-
leyiciyi geri almayı amaçlayan yapımcılar
gençlere yönelik filmlere soyunuyorlar, özel-
lıkle pohsı> e fılmler müthış gündemde. Rot-
terdam bu yeni dalgadan öraekler sergiler-
ken eski filmleri de unutmayıp Tayland sı-
nemasının nereden gelip nereye gitmekte
olduguna ışıktutmaya çalıştı seçkin bir prog-
ramla.
Asya kıtasına gelmişken, Japonya'ya da
her yıl olduğu gibi ya da belki biraz daha faz-
la önem venlmesı de ûzerinde durulacak bir
konu. Japon sinemasının kataloğun birçok
sayfasını doldurmasmın bir nedeni bu yılın
ilginç yapımlanysa da bir diğeri 2000 yılın-
da Hollanda'nın Japonya ile ilk ilışki kuran
Avrupa ülkesi konumunu 400'üncü kez kut-
layacağı. Bir yandan kent 2000 yılında su-
nacağı önemli Japonya programına hazırla-
nadursun, öbiir yandan festival bu yüın en
yetenekli Japon filmleriyle erken bir kutla-
ma yaptı. Japon filmlerinin hepsinin iyi ol-
duğu söylenemez. Selanik'te ödüllenen 'Ağus-
tos'ta Balık' gerçekten de gençlik sorunla-
nnı incelikle irdeleyen bir film. Ama bir Ja-
pon filmi ele aldığı garip konu nedeniyle
Venedık'te olduğu gibi burada da dıkkati
çekti. Hirokazu Kore Eda ilk filmi 'Mabo-
rosi' ile îstanbul Film Festivalf nde ilgi top-
lamıştı. Senaryosunu da yazdığı 'Öbür Dün-
ya' filminde henüz ölen insanlardan yaşam-
lannın en iyi anısını seçmeleri isteniyor. Bu
anı bir film ekibi tarafından yeniden yaratı-
lıp ölüye sonsuza dek saklamak üzere veri-
lecek sonra. Ne var ki birtek iyi anı seçmek
pek öyle kolay değil. Yönetmenin "ÖKinı-
den çok yaşamı anlatmak istedim" dediği
bu fîlmde Disnev'vvorld'de geçırdikleri zama-
nı en iyi anı seçenlerin sayısınm kabank ol-
ması gibi hicivli sahneler hiç eksik değil.
Sorunsuz aıle var mıdır? Pek sanmıyo-
rum, özellikle çağımızda. Ana program ha-
zırlanırken garip bir şey dikkatını çekmiş
sonımlulann. Bakmışlarki 100'ün üstünde
fılmin büyûlc bir bölümü aile sorunlanm ir-
deliyor. tskandinavy alı Thomas Vınterberg'in
Cannes'da olay yaratan 'Kutlama' filmi ör-
neğin ABD'den Larry Clark'm ikinci filmi
"Cennette Bir Gün Daha', Todd Sotondz'un
'Mutluluk' filmi. Işte bu filmler de böylece
kümelenip İyi Yürümeyen Aileler bölümü-
nü oluşturmuşlar.
Bu yıl odak noktasında üç yönetmen var-
dı: ttalya'dan Daniele Cipri ve Franco Ma-
resco ikilisi ile lran'dan AboUazl Jalili. Pa-
lermolu iki yönetmen filmlerinin niteliği ya-
nı sıra 'tkiKez YaşayanToto' ile 1962 yılın-
da ttalyan sansürüne karşı büyük bir yengi
kazanmakla geçmişlerdir film tarihine.
Ceylan'ın 'Kasaba'sı gururlandırdı
Çekirdekten yetışme Abolfazl Jalili ıse
günümüz tran sinemasının en tartışmalı yö-
netmeni sayılır. Filmlerinin çoğu ne lran'da
ne de dışında buluşamamıştır izleyıcı ile.
Kimisını bıtirememiştir bile. Tüm filmleri.
her açıdan 'öksüz' kalmış çocuklann yakın-
dan tanıdığı acılannı taşır. Bu yıl iki filmi
çıktı afişe Jalili'nin. 'ŞimcB' ve 'TozDansı'.
îkinci film. 1992 yılı yapımı, oysayakın za-
mana dek sansürdeydi. 'Şimdi' filmi ise
lran'da çok yaygm olan iki toplumsal soru-
nu ele almış: Çocuklann işçi oiarak kulla-
nılması ve uyuşturucu salgını. Her iki konu-
yu da müthiş gerçekçi bir açıdan irdeleyen
yönetmenin bu son filminin de ülkesindeki
izleyici ile buluşabilme olanağı yok ne ya-
zıkki.
Geçenyıl Rotterdam'dan parasal destek gö-
rüp başan kazanan fılmler arasında Iran 'dan
iki kadın yönetmenin yapıtlan yer ahyordu.
Ilki, Cannes'datüm ilgiyi ûzerindetoplayan
Mohsen kızı Samira Makhmalbal'ın '£!-
ma' filmi. ikincisi ise bir önceki kuşaktan
Rahkshan Bani Etemad'ın 'TheMay Ladv'
filmi. Her iki film de kendi açısından tran
toplumunda özgürlük üzerine bir şeyler söy-
lemek istiyordu, söyleyebildiği kadar...
RotteTdam etkinliklerinden bir diğeri Ci-
nemart'tır. Dünyanın neresinden gelirlerse
gelsinler, ufak büyük tüm yapımcı, dağıtım-
cı veyönetmeni bir arayagetiren bumini mar-
ket bu yıl da olumlu bir ortam yarattı. Ör-
neğin Parisli yapımcı Eliane Stutterheim.
Canan Gerede'nin ûçüncü filmi 'SpBt'in ta-
mamlanabılmesi için gereken parayı bulabıl-
mek amacıyla gelmişti. Bütçesi 2.6 milyon
dolar olan bu Türkiye, tzlanda, Fransa. Al-
manya ortakyapımının hazırhklan 1995 yı-
lında başladı, Cannes Film Festivali'ne ye-
tişmesi umut ediliyor. Sutterheim istedıği
paranın tümünü bulamadıysa da Rotter-
dam'dan eli boş, dönmediği için mutluydu.
Bizlere gelince. geçen yıl hemen her ıyı
festivalde olduğu gibi Nuri Bilge Ceylan'ın
'Kasaba' filmi ile gururlandık yine.
Kaptan ödülleri, Rusya'dan Alexander
Bashirav'a 'Ottgarşmin Demir Topuğu' fil-
mi, Fransa'dan Laurent Achard'a 'Dünden
Daha Çok, Yanndan Daha Az' filmi ve In-
giliz Christopher Nolan'a 'Ldnde' fılmi için
10 biner dolar dağıttı. Uluslararası Eleştir-
menler Ödülü, Fransız Sandrine Veysset'in
'Vktor™ Geç Kalnuşken' filmine giderken
Kübalı FemandoPerez, 'YaşamlshkÇatanak-
ür', Hintli Manu Kaul 'Uşağın Gömlegi'.
Danimarkalı Thomas \1nterberg 'Şölen' ve
Amerikah Vıncent Galk) 'BufTalo '66' film-
leriyle ödüller aldılar.
KUSAV Pariste
'îstanbul:
Doğuya
Açılan Kapı'
Jüiltür Servisi - KÜ-
SAV(Külrür ve Sanat
Varhklannı Koruma ve
Tanıtma Vakfı) Osmanlı
lmaparatorluğu'nun 700.
Kuruluş Yıldönümü ne-
deniyle 18 Şubat-20 Mart
tarihleri arasında Paris'te-
kı Galeries La Fayette' in
üçüncükatmda kapsam-
lı bir sergi düzenliyor.
Yaklaşık BOOmetreka-
relik alanda yer alacak
olan serginin başlığı 'Îs-
tanbul: Doğuya Açılan
KapT Geleneksel Türk
sanatlan uzmanı ve ko-
leksiyoner Nilgün Şen-
soy'un 90 parçadan olu-
şan özel koleksiyonu da
17- 23 Şubat tarihlerinde
Galeries La Fayette'in ye-
dıncı katında sergilene-
cek.
Sergı. Kanuni Sultan
Süleyman, Hamam ve
Boğaziçi ana temalan üze-
rine oluşturuluyor. Gıye-
cekten yiyeceğe ve gün-
delik kullanım eşyalan-
na kadar Osmanlı yaşam
tarzını yansıtan sergide
altınsüslemeler, sedirler,
kadifelerle döşenmişkol-
ruklar, kilim->r
astıklar, si-
niler, baharatlar, döne-
miribanyo kültürünü an-
latan çeşitli unsurlar, Iz-
nik seramikleri ve nazar
boncuklan bulunuyor.
YAZI ODASI
SELtM İLERİ
Halamızın Sindirella Pilâvı
O zamanlar halamız Bursa'dan Istanbul'a gelip
Lâleli'ye yerieşince biz de onu daha sık görür ol-
muştuk.
Lâlelı'deki b»evi, annemin halası Nezihe Ha-
la'y. ilkgençliğimin benden artık çok uzaklaşmış
günlenni geçen gün hatıriadım. Kestanenın çev-
resinde dolanıp duruyordum. Bursa çıkagelince,
halamız da anı çakımında gülümseyip durdu.
Bursa'yagidişlerimizde, onlardagünlercekalış-
lanmızda birbirınden güzel yemeklerini yediğimiz
Nezihe Hala, şimdı Istanbul'da, Lâleli'nin küçük,
eski, alçakgönüllü evinde yine yemekler pişiriyor,
arada bir bütün aileyi sofrasına çağırıyordu.
Ekrem Enişte'nin yemekle pek arası yoktu. Ra-
kısını yudum yudum, taakşamüzerinden başlayıp
geç vakte kadar içen Ekrem Enişte, patlıcan tur-
şusundan başka meze gereksinmez: yalnız sofra-
dan kalkacakken bir kâse ekşice yoğurt yerdi.
Patlıcan turşusunu elbette Nezihe Hala kuru-
yordu:
Turşuluk patlıcan ne zaman çıkar? Işte ne za-
man çıkıyorsa, halamız çarşıdan küçük, mosmor
patlıcanları, üç kilo mu, beş kilo mu, daha mı faz-
la. alıp getirir, yıkar, dirilığini kaybetmeyecek kıvam-
da haşlar, sonra acı suyu gitsin diye bir zaman bek-
letirmiş.
Bir süre dediğim, en az yanm gün herhalde. Bu
işlem tamama erince sarmısak, kereviz yaprağı, ha-
v/uç, maydanoz, kırmızı biber incecık incecik kıyı-
lırmış. Kerevizin saplannı atmayacaksınız, onlar
saklanacak.
Kıyılmış malzemeyi patlıcanı ortadan bölüp içi-
ne yerteştiriyorsunuz. Irice kesilmiş kırmızı biberi
kapak gibi oturttuktan sonra kereviz yapraklarıy-
la saracaksınız turşuluk patlıcanı. Kavanoza yer-
leşecek, tuzu, sirkesı, suyu, dilim dilim kesilmiş li-
monu konacak ve en tepeye de ağır bir taş kona-
cak. En az on beş gün bekletilecek.
Ondan sonra bütün kış Ekrem Enişte'nin turşu-
su hazır. Hatta bu özel ve şaşırtıcı rakı eşlik edeni
belki yaz günlerine bile taşıyor...
Bursalı Nezihe Hala'mızın yemeklerine, turşula-
nna, kompostolanna bir peyzaj nessamı tavnyla yak-
laştığını söylemeliyim:
Onun öyle bir pilâvını yemiştik ki. ünlü Külkedi-
si masalından çıkıp gelmiş gibiydi.
Bir akşam yemeğiydi ve o zamanlar akşam ye-
meği ıçın pek geç saatlere kalınmazdı, günbatımın-
dan hemen sonra sofraya oturmuştuk; kocaman
bir kayık tabak, yok, kayık değil, kocaman ve yus-
yuvariak bir servis tabağını halamız sofraya getir-
di...
Bu servis tabağında Sındirella'nın balkabağı ara-
bası olanca görkemiyle duruyordu. Ekrem Enişte
rakısından demleniyor, dilinmış patlıcan turşusun-
dan arada bir ağzına atıyor ve Sındirella'nın ara-
basınataşkınlıklanmızı adeta görmezden, işitmez-
den geliyordu.
Balkabağı olanca kavuniçiliğiyle görünürken
kaymağı andınr süzme yoğurtla şerit şerit bezen-
mişti. Böylece Külkedisi'nin. binip baloya gittiği
araba, o atlas kumaşına kavuşmuş gibiydi.
Nezihe Hala büyücek bıçakla balkabağını keser
kesmez bol dereotlu vefıstıklı, üzümlü, galiba ku-.
iUciğerlitSfr iç pffâv Külkedisi'nin arabasından cfö^-'^
küldü. Öyteyken şataiatlı balo başlıyor ve Külke-
disi'nin göz kamaştıran dans serüvenine geçili-
yordu. Billûr iskarpinlerı bile görür gibiydim...
Halamız pilâvının pek beğenilmesine, hele ma-
sal kahramanlannın arabalanna benzetilmesine
gururlu bir gülümseyışle, sevinçle karşılık veriyor,
bir yandan da aldınşsız Ekrem Enişte'ye göz ucuy-
la bakıyordu. Ama Ekrem Enişte aldınşsız kalma-
ya kararlıydı. Onun, ınsanların yemek yeme konu-
sundakı hep ister hıç doymazlıklanna tiksınti duy-
duğunu düşünüyorum şımdi.
Bundan olacak, onca güzel Sindirella pilâvını
tatmadığı gibi, güzelim görünümünden de bir tür-
lü zevk alamıyordu...
Bizse, gelecek kış başlangıcı, balkabağı çıkar çık-
maz, halamızın yine Sindirella pilâvı yapmasını is-
tiyorduk. Halamız gülümseye gülümseye söz ve-
riyordu...
Takvimde İz Bırakan:
"Hep öyle olurdu, uzaktan el sallar, akşama bu-
luşalım derdi." Mücap Ofluoğlu, Aynada, Çağdaş
Yayınlan, 1991.
Kuvayı Milliye Destanı' ABD'de
• İSTANBUL (.-VA) - Nâzım Hıkmet'in Kuvayı
Milliye Destanı, ABD'nın Şikago kentinde
sahnelenecek. Bozkurt Kuruç'un yönettiği oyunun
ilk olarak 6 Mart akşamı ABD'li oyunculardan
oluşan Shaw Chicago Toplulugu tarafından Claudia
Cassidy Theatre'da sahneleneceği bildirildi. Yunus
Tanıtım Telıf Haklan Ajansı Sanat Yönetmeni
Tuncer Cücenoğlu, Kuvayı Milliye Destanı'nın
Emre Izat, Aytuğ lzat ve Prof.Dr. Michael Joyce
tarafından tngilizce'ye çevnldiğini ve bundan
sonraki hedeflerinin. Nâzım Hikmet'in iki yapıtını
daha tngilizce'ye çevirip sahneletnek ve yurtdışında
tanıtmak olduğunu belirttı.
KÜLTÜR SANAT
YAYINCILIK
V
Şubat Salı, 18.30
Bin Yıl İçin
Tahminler:iVIimarıık
Yöneten: Ahmet Kuyaş
Konuşmacıiar: Tuncay Çavdar, Atilla Yücel,
İhsan Bilgin, Nevzat Sayın
1, T U R K C E L L salonu. MeşrutiyetCad.153 Tepebaşı
İstıklal Cad Korsan Çıkmazından gırilebılır