Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
11 ŞUBAT 1999 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI
R K I Y
istanbul Y 13 Sinop PB 14 Adana
Edirne Y 14
Kocaelı Y 15
Çanakkale Y 15
Izmir Y î l
Manisa Y 16
Aydın Y 19
Denızlı Y 16
Zonguldak PB 13 Antalya
Samsun
Trabzon
Giresun
Ankara
Eskişehir
Konya
Sıvas
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
18
15
17
10
11
11
5
PB 17
Yurdun batı kesimleri
parçah çok bulutlu,
Mamiara ve Ege sa- Qslo
ğanak yağışlı, ötekı H . . ..
yerter parçalı az bu- rieısınKi
DIS MERKEZLER
PB -7
PB -13
lutlu geçecek. Hava Stockholm PB -3
sıcaklıöı bıraz arta- Londra Y 5
cak Rüzgar güney Amsterdam PB 1
ve doğu yonlerden •ü k . y 3
hafifarasıraortakuv- °r u K s e l
1 £
vette, yurdun batısın- Pans Y 4
da yer yer kuvvetlı Bonn
olarak esecek. Münih
B -1
K -5 Zürih
Berlin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
B
K
Y
K
Y
Y
Y
B
-1
0
7
-1
6
7
8
21
K -3
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
Sam
K
Y
PB
Y
PB
Y
PB
A
B
-1
15
-8
12
14
17
15
21
19
Parça* bulutlu t Çok bulutlu i Yağmurtu SAıkar k Gok gurultulü
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
Kuşku yok; Özkök'le llnur Çevik'ı, bu geziye Demi-
ret çağırdı.
Özkök'ün, yoğunlaşan eleştinlerden Çankaya'yı sı-
yırmak için heyete ghiş biçimiyle ılgili açıklamalanna faz-
la kulak asmayın.
Yakasında "Press" kimliği olanlar ünlü devlet adam-
lannın dolaştığı salonlarda elini kolunu sallayarak ge-
zebilir mi?
Sıkı güvenlik öntemleri, bir gazetecinin Clinton a yak-
laşmasına, Blair ile tokalaşmasına olanak verır mi?
Ama Türk delegasyonu ıle devlet başkanlarının, baş-
bakanların bir arada bulunduğu salona girebilen ve "he-
yet üyeiığr kımliğini kanıtlayan bir gazeteci, Clinton'ın
da elinı sıkabilir, Blair'in de.
Zaten bu nedenledir kı; Özkök'ten başka salonda
gezen. el sıkan, kimilerine hal hatr soran başka gaze-
teci yok.
Örneğin, uluslararası haber ajanslan, CNN, ünlü ga-
zeteciler yok!
Ortalıkta sadece Ertuğrul görünüyor, lider lider dola-
şıyor.
Yayımladığı resimleri de -söylendiğine göre- Köşk
fotoğrafçısına çektiriyor.
Amman'a gidiş, Saray'a giriş, resim çektirme, dö-
nüş... Her hızmet Köşk'ten!
Bütün bu olaylar Cumhurbaşkanı'nın ve Dışişleri Ba-
kanı Cem'in gözleri önünde gerçekleşiyor.
Çankaya Köşkü'nde protokole sıkı sıkıyariayeteden
ve edilmesinı isteyen Cumhurbaşkanı ise, Amman Sa-
rayı'ndaki protokol skandalına ses çıkarmıyor
Clinton ve yaşayan üç başkan ile dört kişilik ABD he-
yetinden sonra "bizim dörtlü" ekranlara geliyor
Kral Hüseyin'in tabutu önünden devleti temsilen De-
mirel, dış dünya ile ilişkıleri temsilen Ismail Cem, med-
yayı ve herhalde -Demirel'ın onayı ile- halkımızı ve biz-
leri temsilen Özkök ve de... güvenlik güçlerini temsilen
de Köşk'ün ünlüüü komısen Şükrü Çukurlu geçiyor.
Dört kişilik heyetleriyle dunyanın büyük iki devleti:
ABD ve Türkiye!
Bu gerçek, böylece bir kez daha somut biçimde dün-
yaya kanrtlanıyor.
Yok birbirinden farklan
Devlet acayipleşti. Önce Köşk. Sanki "ulufe dağıtı-
yor".
Gerekli gereksiz her geziye bir yığın gazeteci götü-
rüyor.
Geziye çağn gazetelere "bir koşulla" birlikte iletiliyor.
Köşk yetkilıleri duyuruyorki; Cumhurbaşkanı, "gezi-
lerinde muhabir istemiyor. Yazar ya da üst düzey yö-
neticinin katılmasında direnıyor".
Gazete, bir muhabir adı verirse kabul edilmiyor.
Kimi gazetelerden ıki kişi listeye alınıyor. Ikinci kişi
"özel çağnlı" ve yazar. Ama Cumhurbaşkanı'na yazıla-
nnda asla ters düşmeyen, eleştirmeyen bir kişi olacak.
Yazılannda Demırel'i eleştirenler, bir daha asla Cum-
hurbaşkanı'nın uçağına alınmryor, gezilere çağnlmıyor.
Demırel'in hemen her gezısınde koltuktutan gazete-
ciler.çağnlmamakriskinigözealamadıklan ıçin... "Baş-
kanın adamlan" olmayı hak edecek tutum izliyoriar.
Amman serüvenine hak kazanabilmesine Özkök'ün
son yazılan mı etken oldu?
Ya da, Demirel'in "geleceği ıle ılgili planlannda Hür-
riyet'in özel biryeh mı var?"
Yanrtlar, bir karikatür altı gibi, şimdilik "yazısız!"
Demirel böyle de, Ecevit bir başka mı?
DSP lideri de öteden beri eleştmye dayanıklı değil.
Eleştirilerini beğenmediği gazeteci ıle hemeh görüş-
meyi kesiyor.
Demokrasiyi sindirmekle övünen Demirel ile Ecevit,
eJeştiriye açık olmayan iki siyasetçi.
Bu doğalan biliniyor basın çevrelerinde, bilinen ne-
denlerle yazılmryor.
Ecevit'e son zamanlarda eleştiri oklan yöneltilmiyor.
Niçin?
Pek çok gazetecinin 24 Şubat'a kadar elleri kelep-
çeli. Zira, milletvekili adaylan o gün kesinleşecek.
Bir gece ansızın DSP'de tek söz sahibi Ecevit'ten çat
telefon ve "kontenjandan adaylık" beklentisi... Bu du-
rum, sadece elleri kelepçelemiyor, dudaklara mühür
vuruyor
Çelebi; işte bizde demokrasi dediğin..
Özefleştirme 'çarptı'istanbul Haber Servisi - Elektrik
Mühendisleri Odası (EMO) Yöne-
tim Kurulu Başkanı Ali Yiğit, v urgu-
na dönüşen ve hukuk dışılığı Danış-
tay karan ile kesinleşen AKTAŞ,
ÇEAŞ örnekleri ortada dururken ye-
ni enerjı ihalelerinde ısrar edildiğıne
dikkat çekti.
Bunun, yeni AKTAŞ'lar yarat-
maktan öte bir anlamı bulunmadığı-
nı söyleyen Yiğit, AKTAŞ'm 1997
ıtibanyla TEAŞ'a olan 123 trilyon
liralık borcunu ödemediğini. aynca
1994'te 264 milyannı şaibeli şekil-
de Marmarabank'ta batırdığını vur-
guladı. Türk-îş'e bağh TES-lş Sen-
dikası 1 No'lu Şube Başkanı Tahstn
Zengin de, AKTAŞ ömeğine karşın
özelîeştirme dayatmasının sürdüğü-
ne dikkat çekti.
Başbakan Büfent Ecevit'in, enerji
sektöründeki ıhalelerle ilgiü olarak
uluslararası tahkim talebini benimse-
diğini anımsatan Ali Yiğit, bu süre-
cin ülkeyi yeni sömürgecilik ve ka-
pitülasyonlara götûreceğini belirtti.
Yiğit, elektrik dağıtımında ilk özel-
îeştirme örneği olan AKTAŞ dene-
mesinin kamu kaynaklannı talan et-
mekten başka bir sonuç doğurmadi-
ğı gerçeğini hûkümetlerin görmez-
den geldığinı kaydettı. Elektrik Mü-
hendisleri Odasf nın, hukuk dışılığı
tartışma götürmez hale gelen AK-
TAŞ ömeğini yeniden Danıştay'a
götürdüğünü anlatan Yiğit, vurguna
dönüşen özelîeştirme için şunlan
söyledi:
"AKTAŞ. halktan topJadığı para-
lan bifc ödemiyor. 1997 itibanytaTE-
AŞ'a olan borcu 123 triryon liradır.
Aynca. TEAŞ'ın 264 müyar lirasmı
1994'te şaibeli şekilde Marmara-
bank'ta babnh. AKTAŞ göre\ lendi-
rildiği tarihten itibaren enerji ahmın-
dan kaynaklanan ödemeierini TE-
AŞ'a. ya faturanın son günü ya da
son gününden sonra çek ile yapoğı
halde, 1994 yılı Mart ayı enerji bede-
H ödemesini. faturanın son ödeme ta-
rihinden 10 gün önce virman işlemiy-
le Marmarabank'a yapnuşur. tşiemi
şaibeli bularak yargıya götüren TE-
AŞ Genel Müdürlüğü'nün başvuru-
su mahkemede reddedflmesine kar-
şın Yargıtay'cayerinde bulundu. An-
cak ber ikisi de tahsil edilemiyor. Ay-
nca Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun
raporu, AKTAŞ'ın kamu çıkarian-
nın nasıl hiçe sayıldığının geniş bir
analizini yapmaktadır. Kurulun 8
Ağustos 1997 tariha raporu,AKTAŞ
ile TEAŞ arasında 1994 yıh hesapla-
n üzerinden yapılan mahsuplaşma
işleminin usulsüzlüklerini açığa çı-
karmıştır. Yasa ile düzenlenmemiş
oluşu nedeniyle hiçbir yapünmı ol-
mayan mahsuplaşma zorunluğu ra-
hatnkla çiğnenebilir bir niteük taşı-
maktadır. Zira bunun sonucu olarak
sözleşmesiz bir şekilde 8 yıl boyunca
çahşan şirket ile TEAŞ arasında sa-
dece bir kez, 1994 yüı için mahsuplaş-
ma yapthnıştır. Diğer7 \ihn mahsup-
laşma işlemi vapılmamıştır. Bunun
zaran da doğrudan kamu kuruluşla-
nna ait olmaktadır."
Özdleştirme vurgunu
TES-lş 1 No'lu Şube Başkanı
Tahsin Zengin de, AKTAŞ örneğme
karşın özelîeştirme dayatmasının
sürdüğüne dikkatçekti. AKTAŞ'ın 1
milyon 400 binaboneye elektrik da-
ğıttığını belirten Zengin, özelleştir-
menin tam bir vurguna dönüştüğünü
savunarak, AKTAŞ'ın aynı iş için
hem aboneden hem kurumdan para
aldığını öne sürdü.
Zengin,"Diyelim Id trafo yapıla-
cak, bunun onayını ahp yapıyor, son-
ra parasuu kurumdan ahyor. Ya da
hat çekilecek, bedelini faturaya yan-
srtıp hem aboneden alıyor hem de'se-
nin adına vatınm yaptım' deyip ku-
rumdan ahyor" dedi.
AKTAŞ'ın sembolik olarak işye-
rinde sendıkalaşmaya izin verdiğini
vurgulayan Zengin, AKTAŞ Elekt-
rik'te 468 kişinin çalışıyor gözüktü-
ğünü, bunlardan 240 çalışanın sen-
dikalı olduğunu belirterek "Sendi-
kalaşmavı kırmak için işlerin büyük
bötümünû taşeron firmalara yapö-
nyorlar.
Taşeron firmalar da. 1800 kişiyi
asgari ücretie çahşnnyor"diye ko-
nuştu.
AKTAŞapeşkeşinözeti NeamaçlayapMiyneoldu?
fstanburun Anadolu yakasındaki elektrik dağıüm
işi, 1990 yıluıda Turgut özal hükümetı tarafından
AKTAŞ Elektrik AŞ'ye verildi. Şirketin sahibi Sabri
Artam ile aralannda eski TOBB Başkanı, şimdi FP
milletvekili AB Coşkun'un da bulunduğu bazı
yönetün kurulu üyeleri, Türk- İslam sentezini
savunan Aydınlar Ocağı'nm tanınmış isimleri. Sabri
Artam, o güne dek Türkiye Elektrik Kurumu'nun
(TEK) ahyapı işlerini gerçekleştiriyordu. Artam,
TEK ile imzalanan 'işletme hakkı devir sözteşmesl'
sonucu elektrik dağıtim işini aldıktan sonra çok
sayida TEK üst görevlisini de transfer etti.
Özelleştirmeye, özellikle sendikalar ve meslek
kuruluşlan büyük tepki gösterdi. TEK
çalışanlanndan Vahap Eycan. sözleşmenin yasalara
aykın olduğu savıyla iptal davası açtı. Başvunıyu
sonuçlandıran Danıştay 10. Dairesi, 29 Nisan
1993'te verdıği kararla TEK ile AKTAŞ arasında
imzalanan sözleşmeyi iptal etti. TEK ve AKTAŞ'ın
temyiz başvurusu Danıştay Idari Dava Daireleri
Genel Kurulu'nca 19^6'da oyçokluğuyla
reddedilerek karar onandı. Ancak AKTAŞ ile iîgiK
yargı karan hiçbir hükümet tarafından yerine
getirilmedi.
Anadolu yakası elektnk dağıtim işınin AK-
TAŞ'a verilmesinin gerekçesıni ve amacını,
ÖzaPın Enerji Bakanı Fahrettin Kurt, sözleş-
me töreninde şöyle açıklamıştı "Btıgün elekt-
rik uretiminde sıkıntunız yok, kapasitemiz ye-
terfi. Ancak vatandaşlanmıza kaliten' vegüven-
li elektrik arzettiğinüzi söyleyemem. Vatandaş-
lannuzm ya etekfriği kesilir. ya faturası zama-
nında gitmez. ya yanlış0der ya da parasını öde-
mek için kuynıklarda bekler. Natandaşımızuı
sıkuınlannı ortadan kaldırmak bizlerin en bü-
yük görevidir. Vatandaşımıza hizmetin en iyisi-
ni sunmak zorundayız." 'Vatandaş aşkı için'
yaptınlan özelîeştirme uygulamasının 8 yıllık
bazı sonuçlan ise şöyle:
- Eski İstanbul Valisi Kırtlu Aktaş'ın 1998'de
mahalle muhtarlanyla yaptığı toplantıda en çok
AKTAŞ'tan şikâyetler dile getırildi
- Uygulama vurguna dönüştü. AKTAŞ. va-
tandaştan topladığı paralan bile TEAŞ'a tam
vermedi. TEAŞ'ın 264 milyan, 1994'te hükü-
met tarafından el konulan Marmarabank'ta ja-
ibeli şekilde batırildı.
- TEK'ten farklı olarak vatandaşa bir hizmet
götürülmedi, kalite artmadı.
- AKTAŞ, kendi sa>acınm sahibi olan abo-
neden sayaç kirası aldı, tepkileT üzerine daha
sonra bunu sayaç bakım ücretine dönüştürdü.
- Faturalar, enerjmin tüketildiğı ay yerine fa-
turanın hazırlandığı tarihteki yüksek bedele
göre hesaplandı, aboneye geç ulaştı ve gecik-
me cezası ödettirildi.
Örnek olarak eski tl Genel Meclisi üyesi
İsmet Nad Günersel'e gelen 212443 No'lu fa-
turanın son okuma tarihi 30 Haziran 1998, ke-
sim tarihi 30 Haziran 1998 idi. Son ödeme
tarihi olarak ise 29 Haziran 1998 tarihi veril-
di. Günersel, tüketim miktannın da sayaçtaki
rakamdan 125 kilovat saat fazla olduğunu öne
sürdü.
- TEK'in aksine, hafta sonlan ve tatil gün-
leri vatandaşın elektriği kesildı.
- Yeraltı kablolannın vatandaşın kendisi ta-
rafından yaptınlmasına TEK izin veriyordu.
AKTAŞ, kendisi yapmayı şart koştu.
- Çok sayıda yurttaş, elektriklerin 140 volta
kadar düşmesı sonucu elektrikli ev aletlerinin
bozulduğunu öne sürdü. Bu gibi anzalar için
TEK tazminat ödemeyi kabul ederken AKTAŞ
yapmadı. Elektnk kesintısi uygulandığında
AKTAŞ'a ulaşamayan aboneler, tepkilerini ba-
sın aracılığıyla duyurmaya çalıştı.
İspanya Bask9
ın kararmdan tedirgin
• Baştarafı 1. Sayfada
dün Dışişleri Bakanlığı'na
çağnlarak Türkiye'nin kay-
gılan ve toplantınm yapıl-
masının yaratacağı sorunlar
aktanldı.
İspanya Dışişleri Bakanı
Abet Matutes ise parlamen-
toda gazetecilerin sorulannı
yanıtlarken, karann Ispan-
ya'run dış polıtikası ve ihra-
catına, özellikle de Bask böl-
gesinin Türkiye'deki ekono-
mik çıkarlarına yönelik
olumsuz etkide bulunacak
"ciddi bir hata" olduğunu
söyledi. Sözde sürgünde
Kürt parlamentosunun, bir-
çok terörist saldın düzenle-
yen bölücü terör örgütü üye-
a p ^ 0 ANA MUHALEFET DBHGİSİ
DınjzorI I ŞttBAT l»99 • a K. I l : a l • r İ l A T I : »80.000 X %
leri tarafından oluşturuldu-
gunu, karann müttefik bir
hükümete karşı alınmış dos-
tane olmayan bir karar oldu-
ğunu kaydeden Matutes
"Türkiye ile sadece ekono-
mik değil, siyasi. kültürel gü-
venlik ve savunma alanlann-
da da mükemmel ilişkileri-
miz var" dedi. Matutes,
Schengen topraklannda ya-
sadışı olarak bulunan PKK
üyelerinin toplantıya katıl-
mak üzere İspanya toprakla-
nna gırmesine izin verilme-
yeceğini de belirtti.
İspanya tçişleri Bakanı Ja-
ime Mayor Oreja da hükü-
metınin, toplantının engel-
lenmesi için "yasalann yar-
dımryta efinden geieni yapa-
cağmı" söyledi. Toplantınm
propaganda amaçlı olduğu-
nu vurgulayan Oreja "Mad-
rid, demokrasi ve Bask bölge-
sinin prestiji için bu toplann-
nın düzenlenmemesiamacıy-
la elinden gelen her şeyi yapa-
caknr" dedi.
Bask bölgesindeki işve-
renlerin karan endişeyle kar-
şıladıklan kaydedilirken, lş-
veren Konfederasyonu tara-
fından yayımlanan bıldınde,
birçok fırmanın Türk pazan-
na büyük çabalar sonucu gır-
meyi başardıklarına dikkat
çekildi. Avrupa Parlamento-
su, komünist grubun Öca-
lan'a Avrupa'da siyasi mül-
teci hakkı verilmesini iste-
yen tavsiye karar taslağını
gündeme almadı. AP Baş-
kanlık Divanı'nın dün yaptı-
ğı oturumda, Yunan parla-
menter Akıandros Alava-
nos'un gırişimi, diğer Yunan
ve ltalyan komünist parla-
menterlerin desteği ile hazır-
lanan tavsiye karar taslağı-
nın "acil konular" oturu-
munda ele alınması teklifi
reddedildi.
APdeki Sosyalist, Hıristi-
yan, Demokrat, Liberal ve
Yeşil grup üyesi parlamen-
terlerin öcalan'a bir Avrupa
ülkesinde siyasi mültecı hak-
kı verilmesı fikrine tamamen
karşı çıktıklan ve bu tür gi-
rişimlen her firsatta reddet-
me eğilıminde olduklan bil-
dirildi.
Dışişleri Bakanlığı Müs-
teşar Yardımcısı Uhıç Ozül-
ker ile görüşen Atienza, ge-
rek İspanya halkının gerekse
karann alındığı Bask bölge-
si halkınm çoğunluğunun bu
karara katılmadığmı bildir-
di. Ankara'da görev yaptığı
süre içindeki en mutsuz gü-
nü olduğunu kaydeden Ati-
enza. "Çünkü şimdiye kadar
hep Türldye-İspanya ilişkile-
rinin nasıl geliştirUebfleceği-
ne Uişkin olarak bakanuğa
gelirdim, ama bu kez dunun
degişti" dedi.
Dıpiomatik kaynaklar,
sözde sürgünde Kürt parla-
mentosunun temmuz ayında
toplanmasının öngörüldüğü-
nü belirterek bu toplantıdan
önce haziran ayında Bask
bölgesinde yapılacak seçim-
lerin ortamı değiştirebilece-
ğine dikkat çektiler.
Sııriye ile anlaşmazhk
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Suriye, Adana gö-
rüşmelerinde Türkiye'nin
gündeme getirdiği terörle
mücadele çerçevesinde gü-
venliği arttıncı önlemler ve
etkinliklerini denetleyecek
bir mekanizma kurulması
önerisini reddetti.
Ankara ile Şam arasında-
ki gerginliğin bir ölçüde de
olsa yumuşaması sürecini
başlatan 20 Ekim'deki Ada-
na toplantısında Suriye,
Türkiye'nin "terörle müca-
dele bağlamında güvenliği
artnncı önlemleri ve bunla-
ruı etkinliğini denetlemek
üzere birSKtem kurulması"
önerisini üst makamlara su-
nacagını bildirmişti. Alınan
bilgiye göre Suriye, gelinen
noktada, Türkiye'nin öner-
diği mekanizmanın kurul-
masının kabul edilemeyece-
ğini savundu.
Mutabakatta yer alan, i-
ki ülke üst düzey güvenlik
yetkilileri arasında derhal
ve doğrudan telefon hattı
kurulması ile Türkiye ve
Suriye'nin diplomatik tem-
silciliklerine ikişer özel gö-
revli atanması mekanizma-
lan kısa sürede devreye gir-
mişti. Türkiye, diğer iki me-
kanizmanın da işlerlik ka-
zanabilmesi için diplomatik
çabalannı yogunlaştırdı.
Türkiye-Suriye-Lübnan
üçlü güvenlik toplantısı me-
kanizmasının kurulması
için de Lübnan'ın önceki
hükümetinin "Biz konuya
müdahil değfliz" yanıtını
verdiği, ancak Türkiye'nin
Lübnan'daki yeni hükümet
ile işbirliği konusunda
umutlu olduğu belirtildi.
Cumhurbaşkanı Süley-
man DemirePin özel tem-
silci olarak atadığı Büyil-
kelçi Aydan Karahan, terö-
re karşı işbirliği sağlanma-
sı amacıyla Beyrut'ta bulu-
nuyor.
Türkiye'nin, Suriye ile
teröre karşı güvenlik işbir-
liği konusunda kaydedile-
cek gelişmelere bağlı ola-
rak başta tanm ve enerji
alanlan olmak üzere çeşitli
konularda işbirliğini geliş-
tirmeyi planladığı belirtili-
yor.
Suriye'ye "güvenük ala-
nında işbirliği arzu edilen şe-
Idlde geliştiği takdirde" iki
komşu ülke arasında olabi-
lecek dostane ilişkilerin her
türlü boyutuyla değerlendi-
rileceği mesajı iletildi.
Türkiye'nin öncelikli
amacının, güvenlik işbirli-
ği konusunda gelişme kay-
dedilmesi olduğu, bunun da
ancak Suriye'nin işbirliği
ile sağlanabileceği önemle
vurgulanıyor. Sunye'niniş-
birliğinin, Türkiye'nin bun-
dan sonraki tutumunu şekil-
lendirmede yardımcı olaca-
ğı değerlendirmesi yapılı-
yor.
Bir doki
boş vakti
-varsa-
araştırmaya
harcamalı.
Banka
formlarıyla
boğuşmaya
değil.
G U N D E M MLSTAFA BALBAY
H Baştarafı 1. Sayfada
kı etkilemesini başanyoriar..."
Konu ANAP mı?
Değerlendirmeler birbiriyle çelişse de, hak veri-
lecek bir yan bulunuyor:
"Arkadaş, Özal'/ sevmeyiz, kızarız, ama son yıl-
lann en istikrartı hükümetini Mesırt Yılmaz kurdu.
Tamam onlann içinde de çeteye bulaşmış, yolsuz-
luklara bulaşmış insanlar var, ama son dönemde
olaylann aydınlatılmasındaki rollerini teslim etme-
II..."
Konu DYP mi?
İçinde 'helal olsun 'un çok geçtiği saptamalar se-
risi başlryor
"Vallahi arkadaş, bu DYP'yepes... Adamlar, ge-
nel başkanlannı bir tuttular bırakmıyorlar. Kadına ne
demeli? Mal-mülk, evrakta oynama... Ne suçla-
ması ararsan var... Ama kadın herkesi parmağında
oynatıyor. Hâlâ ayakta ya, pes doğrvsu..."
Konu DSP mi?
İçinde 'dürüst' sözcüğünün çok geçtiği tümce-
ler... DSP'nin adını Dürüst Siyaset Partisi koyma-
lı... Siyasetin doğası gereği zaten olması gereken
dürüstlüğün aynca prim yapması geldiğimiz nok-
tayı da gösteriyor.
DSP yorumu da şöyle oluyor:
"Hiç değilse çalmıyor be abi..."
Konu CHP'ye gelince iş değişiyor. Bir dizi olum-
suzluk alt alta:
"Hükümeti de onlar yıktı... Ortalığın toz duman
olmasının nedeni de onlar... Yolsuzluk soruştur-
malannın sulanmasına neden oldular..."
Eleştirilerin ardı arkası kesilmiyor. "Hükümet ne-
den çetelere bulaştr, denmiyor. "CHP neden hü-
kümete yükiendi" deniyor. "FP, DYP neden siste-
min altına dinamit koyuyor" denmiyor. "Bunlar
CHP'nın yüzünden" deniyor. "Çiller'/e Yılmaz bir-
birieri hakkında zaman zaman içeriksiz suçlamalar
yaparak neden yolsuzlukla mücadeleyi sulandın-
yor" denmiyor. "CHP neden bütün soruşturmala-
n destekledi" deniyor...
örnekler uzun. Sözün kısası, öteki partiler için,
"hiç değilse" diye başlayan olumlu yaklaşımlar...
CHP için "hep onun yüzünden " diye başlayan yük-
lenmeler...
Bu haksızlık...
Tavandaki tabansızlari
Elbette öteki partiler gibi CHP'nin de eleştirilme-
si gereken yönleri var. Eleştıriyle defterden silmeyi
birbirinden ayırmak gerekiyor. Defterden silmenin
haksızlığını vurguladık, şimdi eleştirilere geçelim.
CHP, parti içi demokrasiyi mevcut ortam içinde
en geniş uygulayan parti. Biraz karmaşık olmasına
karşın kimi yerierine kontenjan serpiştirilmiş pek
çok ilde adaylar önseçimle bellı olacak.
Baykal'ın Parti Meclisi'nde kontenjanlariçin yap-
tığı açıklama şu olmuştu:
"CHP saflannda görmek istediğimiz, ancak ön-
seçime sokamayacağımız kişiler var. Kontenjanla-
n onlar için kullanacağız."
Kontenjan için başvuranlann listesine bakınca
Baykal'ın sözünü ettiği kişilerin sayısının hayli az ol-
duğu dikkati çekiyor. Zira, kontenjan isteyenlerin
pek çoğu partinin üst yönetiminde.
Bu durum karşısında insan ister istemez şu yo-
rumu yapıyor
"Yoksa CHP'nin tepesinde tabansızlar mı var?"
CHP'nin yanı sıra DSP aday adaylarında da dik-
katimi çeken bir durumun altını çizelim:
Söze rakip sol partinin olumsuzluğundan başla-
nıyor!
Yani, temel durumda değişiklik yok. Oklar, önce-
likle birbirine yönelik.
CHP-DSP değerlendirmesi yapanlar da şu yo-
rumlan getiriyorlar.
"Kardeşim bu iki partinin birbiriyle hiç ilişkisi
yok."
-AJCHP'yivurDSP'ye...
"DSP'nin sadece adı sol..."
İki partinin milletvekillerini alt alta koysak, daha
önce ötekinde olanlann sayısı az değildir.
O zaman oklan sürekli birbirine yöneltmenin ne
anlamı var?
£"§.§
E u n