28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 ARALIK 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA / ekonomi<«cumhuriyet.com.tr 13 Otomotiv Türkiye dünyada 20. sırada Ekonomi Servisi - Türkıyenin 1998 yılında dünya otomotiv ûretımınde 20'nci sırada olduğu belirlendi. Otomotiv imalatçısı ûlkeler arasında, 12 miryon42bın 165 motorlu araçla ABD birinci, 10 milyon 283 bin 412 araçla Japonya ikinci, 5 milyon 721 bin 229 araçla Almanya flçüncü, Fransa 2 milyon 909 bin 617 araçla dördüncü, Ispanya 2 milyon 751 bin 786 araçla beşinci, Kanada 2 milyon 568 bin 491 araçla altıncı, Güney Kore 1 milyon 994 bin 154 araçla yedinci, Ingiltere 1 milyon 986 bin 789 araçla sekızıncı olurken Türkiye 381 bin 324 motorlu araçla yirminci sırada yer aldı. Bakan Yalova, yüzde 20'lik bölümün blok satış ya da halka arzla satılacağını söyledi Vakıfibank özefleştirme yolcüsu Devlet Bakam Yûksel Yalova. ANKARA (Cumhariyet Bflro- so>- Devlet Bakanı Yüksd Yalova, Vakıfbank hisselerinin yüzde 20'lik bölümünün blok satış ya da halka arz yöntemıyle satılacağını bildir- di. Nihai hedefin tam özelleştinne olduğunu kaydeden Yalova, Va- kıfbank yönetiminin özerkleşme- si ve bir kısım hissesinin satışına ilişkin yasa tasansım Bakanlar Ku- rulu'na sunduklannı bildirdi. Yalova, düzenlediği basm toplan- tısında, ilk aşamada banka hisse- lerinin yüzde 20'hk bölümünün, ya- pılacak teknik değerlendirme so- nucunda blok satış ya da halka arz yoluyla satılacağını, bu işlemin al- tı ay içinde gerçekleşmesini he- defledıklerini söyledi. Yüzde 20'lik B grubu hissele- rin satışından sonra hisse senetle- rinin gerçek değeri belirieneceği için halen halka açık kısmı oluşfuran yüzde 25 oranındaki C grubu his- selerin alım-satımınırı da işleriik ka- zanacağmı vurgulayan Yalova, ni- hai amaçlannın bankamn tam ola- rak özelleştirilmesi olduğunu ifa- • Nihai hedefın tam özelleştirme olduğunu kaydeden Yalova, Vakıfbank yönetiminin özerkleşmesi ve bir kısım hissesinin satışına ilişkin yasa tasansım Bakanlar Kurulu'na sunduklarını bildirdi. de etti. Yalova, bu yasal düzenle- me ile özerkleşecek banka yöne- timinin banka sermayesinin yüz- de 55'ini oluşturan ve yasal ola- rak satılamayan Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait A grubu hisse- lerin de satılabilmesine olanak saglayacak hukuksal ve teknik alt- yapıyı hazırlayacağını ve banka- yı tam olarak özelleştirmeye taşı- yacağmı anlattı. Bakan Yalova, mevcut yasada Banka Genel Müdürü'nün belli bir görev süresinin bulunmadığı gi- bi atama ve görevden alma koşul- lannın belirtilmediğini, bu duru- mun genel müdürün değiştirilme- sinı tamamen siyası otoritenin tak- dirine bıraktığmı belirtti. Hazır- ladıklan tasan ile görev süresinin diğer kuruluşlarla eşitlendiğini be- lirten Yalova, bu sürenin 6 yıl ola- rak tespit edileceğini bildirdi. 'Siyasetten anndırdacak' Yalova, hazırladıklan tasan ile Vakıfbank'tn önce özerkleşmesi- nin sağlanacağını, daha sonra da kamu tarafindân yönetilen hisse- lerinin halka açılması sağlanarak bankamn sağlam bir idari ve ma- li yapıya kavuşturulacağuıı ifade etti. Bu operasyonla kamu banka- lannı siyasetten anndırma politi- kasınm gerçekleşeceğini ifade eden Yalova, aktif büyüklüğü 6 milyar dolar olan Vakrfbank'ın gerçek de- ğerinin serbest piyasa koşullann- da belirlenmesinin sağlanacağını, banka sermayesinin tabana yay- gınlaştınlacağım anlattı. Yalova, banka hisse senetlerinin alımp sa- tıhnası ve serbest piyasada değer- lenmesi sonucunda bankamn ser- maye arttınmlannda da bir rahat- lama olacağım, dışandan taze kay- nak girişi sağlanarak mali bünye- nin güçlendirileceğini anlattı. Yüksel Yalova, Vakıfbank özel- leştirmesinin Dünya Bankası tara- findan dile getirilen kamu banka- lanrun özelleştirilmesi görüşü ne- deniyle olmadığıru, zaten göreve ge- lir gelmez bunun için çahşmalara başladıklanm söyledi. Yalova, bir soru üzenne, hukümetı oluşturan partilerdeki siyasetçilerin Vakıf- bank tarafindan sağlanan araba, cep telefonu gibi olanaklara tenez- zül edecek yapıda olmadığım kay- detti. Bakan Yalova, bir soru üzerine Vakıfbank'm POAŞ ıhalesıne gir- mesinin tamamen Banka Yönetim Kurulu'nun takdiri olduğunu, di- ğer kaülımcılarla eşit koşullarda ya- nşılacağını, ihalede kimseye ay- nmcılık yapılmayacağını bildirdi. Vakıfbank Genel Müdürü Altan Koçer de ihaleye üyeleri henüz belli olmayan bir konsorsiyum or- tağı olarak katüacaklanm bildirdi. HACETTEPE ÜNtVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Aşağıda anabilım dalı rtıban ile unvan ve koşullan belırtılen ûnıversıtemız Fakülte, Ensııtû ve Yükseko- kulannda açık bulunan kadrolara 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun ılgılı maddelenne göre Öğretım Licrnanı aiınacaKur. tsteklılenn 3 Ocak-17 Ocak 2000 tarihleri arasında Yardımcı Doçent ve Araşürma Görevlisı kadrolan ıçın ılgılı Fakülte Dekanlıklan ile Enstitü ve Yüksekokul Müdürlûklerine, Profesör ve Doçent kadrosuna başvuranlar ıse rektörlûk yazuşlen müdürhlğüne bir adet dılekçe ekınde dıploma ve öğretım durumunu gös- terir belge, nüfus cüzdanı suretı, 3 adet vesıkalık fotoğraf, özgeçmışı. ögretim ûyelığine yükseltme ve ata- ma yönetmelıgımn 17. maddesınde belırtılen belgeler ile rektörlük yazı ışleri müdürlüğünden temın edecek- len belgelen de ekleyerek müracaat etmelen gerekmektedır. Doçent ve yardımcı doçent kadrolanna başvuranlar yaymlannı içeren dosyalannı 4 nüsha, profesör kad- rosuna başvuranlar ıse 6 nüsha olarak \ ereceklerdır Doçent ve profesör atamalannda ûnıversıtemız senatosu tarafından kabul edılen knterleri (rektörlük ya- zı 15leri müdürlüğünden öğrenebılır) gerçekleştirme koşullan aranacaktır. Bu knteriere uymayanlann baş- vurulan ışleme konulmayacaktır. Not: Bu kadrolara daimi statüye göre atama yapılacaktır Profesör ve doçent olanlar, yardımcı doçent. araştırma görevlısi ve öğretım görevlisı kadrosuna başvuramazlar Posta ile yapılan müracaatlar kabul editmeyecektır. I Irtrt /t llintlP ııan uıuıjur. Aaıbilim Dalı DtŞHEKİMLİĞl FAKÜLTESİ Protetik Dış Tedavısı . , Diş Hastalıklan ve Tedavisi Oral Dıagnoz ve Radyolojı ECZACILIK FAKILTESİ Radyofarması ' •>•''*•. Farmasötık Teknolojı Eczacılık Temel Bılımlen , • " . " ' / EĞİTİM FAKÜLTESİ Okul Oncesı Eğıtım Egıtımde Psıkolojık Hızmetler FEN FAKt'LTESt '""•*• Anorganik Kımya ' ' ' ' ^' Anatılik Kimya T •••••• Bıyokimya • Cebir ve Sayılar Teonsi • • • Analız ve Fonksıyonlar Teorisı Topoloji Geometri Uygulamah Matemaük , , .»•, MaL Tem. Ve. Mat. Lojik Bıyoteknolojı Ekolojı Genel Biyokji ".' • • -.•• Zooloji T Hidrobiyoloji • . İstatıstikTeorisi İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESt Iktısat Tarihı Uluslararası llişkiler MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ Elektnk Tesisleri Maden tşletmesi - Gıda Teknolojısi Gıda Bılımlen Katıhal Fizığı " • TIP FAKÜLTESİ Anatomı Bıyokimya Mıkrobıyoloji . ' . Tıbbı Biyoioji ' • . • Radyodiagnostik .\nestezıyoloji ve Reanımasyon Nöroşırurji Ortopedı lç Hastalıklan Çocuk Saglıgı ve Hastalıklan ^ ı ; . .• Kadın Hastalıklan ve Doğum Kardıyolojı ATATÜRK İLKELERİ VE İNKII AP TARİHİENSTİT O.NKOLOJİ ENSTİTÜSÜ Pedıatnk Onkoloji • f ANKARAMESLEK YÜKSEKOKULU Işletme Tunzm EV EKONOMİSİ YÜKSEKOKULU Ev Ekonomisi , HEMŞİRELİK YİKSEKOKULL' Hemşırelikte Yönetim SAĞLIK HtZMETLERİ MESLEK YTJKSEKOKTJLU SAĞLIK İDARESİ VİIKSEKOKULU SAĞLIK TEKNOLOJİSİ YÜKSEKOKULU SOSYAL HİZMETLER YtKSEKOKULU AÇIKLAMALAR: Ögretim Etrmaaı Unvuı Doçent • • . Yrd. Doçem Yrd. Doçent Yrd. Doçem Yrd. Doçent ' ' Yrd Doçent Araşatırma Görevlisi' Doçent Doçent _ _ '. ProfesöT ' " " ^ ; ; -r~'' ' " ' " ' ! Araştırma Görevlisi' Araştırma Görevlısi : Profesör • . Profesör Araştırma Görevlisi J Doçent Araştırma Görevlisi ! Araştırma Görevlisi : Araştırma Görevlisi' Araştırma Görevlisı 2 Araştırma Görevlisi 2 ' Yardımcı Doçent Araştırma Görevlisı 2 • Araştırma Görevlisı ! Araştırma Görevlısi 2 Araştırma Görevlısi ! Profesör Yrd. Doçem Profesör • . - ' Yrd. Doçem Profesör Doçent Yrd. Doçent ' . •' Yrd. Doçent , •. >••... Doçent Doçent (Türkçe) Profesör (lngilızce) Doçent (Türkçe) Doçent (tngihzce) Ögretim Görevlisı (lngilızce) Doçent (lngilızce) Doçent (Türkçe) • Doçent (lngilızce) Profesör (lngilızce) Profesör (lngilızce) Doçent' (lngilızce) Yrd. Doçent' (Türkçe) Yrd Doçent' (Ingihzce) Profesör' (îngılizce) Profesör' (kgılizce) Doçent' (Türkçe) Profcsör (Türkçe) Profesör üsfDoçent Araştırma Görevlisi * *' • Doçent > . . . - • Yrd. Doçent . . . . Profesör > . ' Doçent Araşnrma Görevlisi" Doçent Ögretim Görevlisi Araştırma Görevlisi ~ Yrd. Doçent Profesör Profesör 1 - 2547 sayılı kanunun 33. maddesine göre atanacak olup, Organik Kımya veya Farmasötık kimya dahnda doktora öğrenimmi tamamlamış olmak şartı aranacaktır. 2- 2547 sayılı kanunun 50/d maddesine göre atama yapılacaktır. Başvuran adaylann (LES) sonuç belgesi getirmeleri şartı aranacaktır. 3- Romatolojı dahnda uzman olması, Türkçe Tıp'ta görev yapmak ûzere. 4- Nefrolojı Yandal uzmanı olmak şartı aranacaktır. 5- Hematoloji Yandal uzmanı olmak şartı aranacaktır. • -.'\.f 6- Pedıatnk Göğüs Hastalıklannda deneyımli olmak şartı aranacaktır 7- Gastroenteroloji uzmanı olmak şartı aranacaktır. 8- Çocuk Kardiyolojı Yandal uzmanlığmı almış, yurtdışında deneyimi arttırmış olmak şartı aranacaktır. 9- Çocuk Saglıgı ve Hastalıklan uzmanlığmı almış olmak şartı aranacaktır. 10- H.O. Ev Ekonomisi Yüksekokulu Ev Ekonomisi Bölümü mezunu olmak şartı aranacaktır. Basm: 67390 UZMANLAR SÖZLEŞMELERİN tYt OKUNMAS1 GEREKTİĞİ1Nİ BEIİRTtYOR Konut kredisi alırken dikkat • Vakıfbank ve Alternatifbank'ın uzun vadeli konut kredilerine 'serbest faiz garantisi' uygulayacağını açıklaması, her kesim tarafından memnuniyetle karşılandı. Ancak uzmanlar yine de tüketiciyi dikkatli olması konusunda uyanyorlar. Ekonomi Servisi-Vakıfbank ve Altematifbank, uzun vade- li konut kredisinde bir anlam- da "sabit faiz garantisi'' uy- gulayarak tüketicinin krediyi aldığı tarihtekı faiz oranını bü- tün taksıtler için geçerli kıla- cağını duyurdu. Bankalar, uzun vadeli konut kredisinde, enf- lasyon yükselse bile ödemele- rin değişmeyeceğrni açıklarken uzmanlar yine de tüketiciyi, sözleşmenin "her noktasuu" okuması konusunda uyardı- lar. Uzmanlar. bankalann. değiş- ken faiz uygulayabileceğine, bunu da sözleşmenin arkasm- da "kannca duası" gibı küçü- cük harflerle yazılan madde- lere dayandırarak yapabileceklerine dikkat çektiler. Türkiye'de 20 yıllık ge- lişmeleri önceden kestirmerun güç ol- duğunu belirten uzmanlar. **Bankalar, zaten kuDandıracaklan kredi için ko- nnta ipotek koyuyor ve beüi bir mikta- nnı peşin alıyor. Yine de sabit faiz ko- nusunda dikkatli yaklaşmak gereki- yor" diye konuştular. Uzmanlar, hükümetın IMF'ye ver- dikleri iyi niyet mektubunda "değiş- ken faiz" uygulaması öngördüğünü ve Vakıfbank Cenel Müdurü Kocer 4 Faiz aslmda düşük değil' Vakıfbank Genel Müdurü Altan Koçer, uygulama- ya başladıklan yeni konut faizlerinin aslında düşük ol- madığım, oranın bankamn maliyetlerine göre belirlen- diğını beürtirken. bu kredi uygulamasının tek cazıp yö- nünün vadeyi 20 yıla yaymaları olduğunu söyledi. Koçer. "Ucuz kredi değfl, faizier banka malryeti dik- kate ahnarak belirlenmiştir. İnşallah daha da ucuzla- yacak, faizier daha da aşağı çekUecek" değerlendirme- sini yaptı. Diğer bankalann da bu konuda harekete geçmesi- nin beklendiğini kaydeden Koçer, şunlan söyledi: " Bankalar bir araja gelip herkesi evsahibi yapacağtz." bankalann da sabit faiz garantisi ver- melerinin güç olacağım vurgularlar- ken bankalann yetkılileri, kredilerin gen ödemesınin yapılacağı uzun dönem- de enfiasyomın yükseleceğı dönemler olacağı gibı düşeceği zamanlar da ola- cağım ifade ediyorlar. Yetkililer, ban- kalann portföylerinde başka hizmetler bulunduğunu anımsatarak "Enfbsyon yükseleceği gibi düşebuır de. Kimse bu nedenle zor dunınıa dûşmez. Zaten iki ay sonra faizier, yeni müşteriler için ye- •'«•'•' ' « nidenobşacak" diye konuştu- lar. Vakıfbank, kısa bir süre önce Alternatifbank'ın başlat- tığı uzun vadeli kredi uygula- masma katıldı. Söz konusu banka, 20 yıl vadeli konut kredisi vermeye başlarken şu an için yüzde 4 ile yüzde 2.5 arasında faiz uy- gulayacak. Konut ekspertiz değerinın yüzde 75'i kadar kredi kullandıracak olan ban- ka. akrabalar arasındakı satış- lar dışmda, 20 yıllık ve otur- ma izni olan konutlar için kre- di kullandıracak. Banka, ko- nutun sosyal amaçlı olması ve bitmış olması koşulunu da an- yor. Yaklaşık bir hafta önce başlattığı uygulamayla, 12 yıl vadeli konut kredisi olanağı sunan Al- ternatifbank da ayuk 3.14 oranında fa- iz uygulayacak. Banka konutun yüzde 35'inin peşin ödenmesi ve tamamınm bitmiş olması koşulunu anyor. Bugün geçerli olan koşullarda Vakıf- bank'tan 20 yıl vadeli 10 müyar lira kre- di alan bir kişi aylık 263 milyon 20 bin, Alternanfbank'tan aym miktarda kre- di alan bir kişi de ayda 332 milyon 816 bin lira ödeme yapacak. Soru işaretleri artıyor Hazine'den off-shore'a inceleme • Toplanan paralann holding bünyelerine aktarıldığı iddiasıyla araştırma yapıldığı öğrenildi. TARIKY1LMAZ Beş bankamn Hazine yönetimine girmesiyle birlik- te alevlenen kıyı bankacılığı (off-shore) konusunda tar- tışma giderek karmaşık hale geliyor. Türkiye'deki ban- kalann yurtdışında kurduklan kıyı bankalanndaki mev- duatlann Türkiye tarafından güvence altına ahnma- ması kaygı yaratrrken Hazine'nin. toplanan paralann gerçekten off-shore bankalara gönderilip gönderilme- diği konusunda bir araştırma yaptığı iddia edildi. Beş bankanın TasarrufMevduatı Sigorta Fonu'na dev- redilmesinın üzerinden bir hafta geçmesine karşın off- shore bankalann ne olacağı konusu hâlâ netlık kazan- madı. Kamuoyunda, bu tür mevduatlann güvence kap- sanunda olup olmadığı konusu tartışılırken, Hazine'nin paralann nerede kullanıldığına ilişkin ciddi bir araştır- ma yaptığı belirtili- yor. Araşurmanın ban- kalann topladıklan paralan yurtdışına de- ğil kendi bünyelerin- deki şirketlere akta- np aktarmadığı yö- nünde yapıldığı öğre- nildi. Yaygın kanırun ak- sine mevduatlann yurtdışına gönderil- mek yerine "kâğıt üze- rinde" gönderilerek holdingin bünyesin- de alt hesaplarda tu- tulduğu iddiasından yola çıkıldığı belırti- lirken Hazine'nin bu yolla kimin nerelere para aktardığını öğ- renmeyi amaçladığı kaydediliyor. Öte yandan banka- cılar off-shore banka ve yurtdışı şubeler ko- nusunda başka konu- lann da çözülmeyi beklediğinı ifade edi- yorlar. Bankacılar, el konulan bankalann denetimden uzakolan yurtdışmdaki banka ve şubelermin yöne- ticilerinin neden hâlâ değiştirilmediği ko- nusunu merak ediyor- lar. Tasarruf sahibi- nin korunmasnıa iliş- kin tartışma nedemy- le bu sorunun geri pla- na atıldığını belirten bankacılar, yurtdışın- daki bu yerlere bir an önce atama yapılma- sı gerektiğine işaret ediyorlar. Bu arada bir ban- kacı, yurtdışmda Türk işadamlannın kurdu- ğu banka ve şubelerin yeterince denetlenme- diğini iddia ederek, patronlann bu banka- lardan kullandığı kre- dilerin dış kredi kap- samma sokularak hem dış borç rakammın yüksek gösterildiği, hem de Türkiye'deki bankasından kullan- dığı limit içinde sa- yılmadığından limıt- lerin üzerinde kredi kullanma şansmı ya- kaladığım belirtti. Yurtbank Kıbns Ha 20 trilyon topladı REŞATAKAR LEFKOŞA- Türkiye'de Hazine'nin devraldığı Yurtbank'ın KKTC'deki bankası aracılığıyla halk- tan 20 trilyon lira topladı- ğı iddia edildi. Bir bankacı, 10 yıllık mazisi olanyerel birban- kada toplam mevduat tu- tannın 12 trilyon lirayı geçmediğini, buna karşı- lık Yurtbank'ın bir yıl gi- bi kısa sürede 20 trilyon li- ra dolayında para topla- masınm tamamen yüksek faiz aldatmacasından kay- naklandığmı söyledi. KKTC'de yerel banka- lann yıllık dolar faizinin yüzde 8-10, sterlin faizi- nın de 8-12 arasında de- ğiştiğine dikkat çeken ay- nı kaynak, Yurtbank "ın dolar faizinin yüzde 18 olduğunu iddia etti. KKTC yasalanna göre halkın mevduatlannın 7 bin sterline kadar olan kıs- mı garantı kapsanunda bu- lunurken, devlet bu para- lan uzun bir süre içinde. bir kamu bankasma kay- nak aktararak ödeme ya- pıypr. Öte yandan Yurtbank tarafından piyasaya sürü- len çekler de esnafa ağtr darbe vurdu. Müştenler- den Yurtbank çeki alan ış- yen sahipleri, Merkez Ban- kası'nda gerçekleştinlen takas işlemlen sırasında diğer bankalann bu çek- leri kabul etmemesi ne- deniyle mali kayba uğra- dılar. Bu arada bankanın fa- aliyetlerinin 12 Ocak 2000 tanhıne kadar durdurul- duğu haberi, dünkü Res- mi Gazete'de yayımlandı. OR ÜŞ / Dr. MUSTAFA KEMAL ÖKE Sendika Uzımanı Avrupa Biriiği'ne aday ülke statüsüne geldiği- miz şu günlerde; zil ça- lıp oynamak mı gerekir, yoksa kara kara düşün- mek mi gerekir bilmiyo- rum. Ama bildiğim bir şey var ki çalışma ilişki- leri ve emek cephesi açı- sından mesafeyi kapat- mak için acilen alınma- sı gereken önlemler var. Çünkü bu önlemler alın- madan tek başına, ekonomik kriterterin ya da siyasi krtterterin yakalanması Av- rupa trenine binmeye yetmeyecektir. Bu nedenle işin sosyal cephesinde ya- şamsal gördüğümüz birkaç noktayı dik- katlere sunmak istiyoruz. 1) Birinci nokta emek üzerindeki ver- gi yüküdür. OECD ülkeleri ve AB ülkelerinin GSYlH'ye oranla toplam vergi gelirleri- ne bakıldığında OECD istatistiklerine göre; OECD Avrupa ortalamasının 1965 yılında yüzde 21.7; 1985 yılında yüzde 28.4; nihayet 1992 yılında yüzde 29.4 olduğu görülür. AB ortalamasına bakıldığında; 1965 yılında yüzde 20.4; 1985 yılında yüzde 28.2; 1992 yılında da yüzde 29.4 olduğu gözlenir. Bu rakamlar bize 30 yıllık süreçte top- lanan vergi gelirierinin milli gelire oranı- nın yüzde 30'lara kadar uzandığını gös- termektedir. Türkiye'ye bakılacak olursa 1965 yı- lında vergi gelirierinin milli gelire oranı- nın yüzde 10.1; 1985 yılında yüzde 13.1; AB Sürecinde Çalışma İlişkileri nihayet 1992 yılın- da yüzde 18.4 ol- duğu görülür. Bu tablonun an- lattığı şudur; Avru- pa'da sosyal gü- venlik primleri ha- riç toplanan vergi gelirieri milli gelirin yüzde 30'u civann- da iken Türkiye'de yüzde 20'yi dahi bul- mamaktadır. Buradan hareketle Türki- ye'nin bir vergi cenneti olduğu söylene- bilir. Toplanan vergilerintamamınm borç fa- izlerine gittiği ülkemizde verginin önem- li bir bölümünün ücretliler tarafından karşılandığı hesaba katılırsa, Türkiye'nin AB'ye girmesinin birinci anlamı vatan- daşın canına okuyan ve mark up piya- salarıyla istediği fıyatı uygulayan, ama buna karşılık vergi vermeyen sermaye kesiminin bu alışkanlığından vazgeç- mek zorunda kalması olacaktır. 1988-96 yıllan arasında ücretjiler mil- li gelirden yüzde 21.5 ila yüzde*24 ara- sında pay alırken; toplam gelir vergile- rinin yüzde 45 ila yüzde 51.4'ünü öde- miştir. Aynı dönem için sermaye; milli ge- lirden yüzde 63.2 ila yüzde 60.7 pay al- mış, buna karşılık toplam gelir vergile- rinin 1988 yılında yüzde 54.8'ini ve 1996 yılında da yüzde 48.6'sını ödemiştir. Ra- kamlann dili bizlere şunu söylemekte- dir birincisi, emek kesimi milli gelirden daha az pay almasına karşılık daha çok vergi yükü altındadır, sermaye ise milli gelirden daha çok pay almasına karşı- lık daha az vergi yükü taşımaktadır. İkin- ci nokta dayıllar itibanyla ücretlinin ver- gi yükü artarken, sermayenin vergi yü- künün hafıflemesidir. 2) Üzerinde durmak istediğimiz bir diğer konu da gelir dağıtımı bozuk- luğudur. O kadar ki DİE'nin yayımladı- ğı en son rakam olan 1994 verilerine göre; nüfusun en yoksul olan birinci beşte bir'lik dilimi, milli gelirin yüzde 4.9'unu; ikinci yoksul beşte bir'lik dilim yüzde 8.6'sını; üçüncü beşte bir'lik or- ta kesim milli gelirin yüzde 12.6'sını; dördüncü beşte bir'lik dilim olan orta üs- tü kesim yüzde 19.0'ını ve nihayet en var- sıl beşte bir'lik kesim de milli gelirin yüz- de 54.9'unu paylaşmaktadır. Bu rakamlaragöre en zengin beşte bi- rinin geliri ile en fakir beşte birinin geli- ri arasındaki uçurum 10 kattan fazla ve sosyal bir devlette rastlanmayacak öl- çektedir. Dahası üçüncü ve dördüncü dilimlerin de süratle en fakir dilime yak- laşmakta olduklandır. Bunun anlamı nü- fus içinde küçük ve mutlu azınlık dışın- da, nüfusun ana gövdesinin fakiriik çiz- gisi civannda yaşıyor olmasıdır. Bir baş- ka anlatımla nüfusun varsıl olan beşte birinin geliri, geri kalan beşte dördün gelirinintoplamından dahafazladır. Böy- le bir yapı Avrupa'nın bünyesine alabi- leceği yapı olamaz. 3) Tkinci önemli nokta; milli gelirden sosyal harcamalara aynlan paydır. ILO uzmanlarına göre AB ülkelerinde bu pay yüzde 22'lerin altına hiç düşme- miştir. Oysa Türkiye'de çıkabildiği en yüksek rakam yüzde 6'dır. Bütçe ra- kamlarıyla tabloya baktığımızda; eği- tim, sağlık, kültür, sosyal hızmet kalem- lerinden oluşan sosyal harcamalara 1992 yılı bütçesinde 25.2 pay aynlmış- ken, bu rakam 1998 bütçesinde yüzde 14.3'e düşürülmüştür. Bu standartlarla Türkiye'nin Avrupa ai- lesinde kendine yer bulması olası değil- dir. Bunun anlamı nedir? Artık hükü- metlerin rantiyeye kaynak aktarmak için kullandıkları borçlanma politikaları ye- rini, sosyal harcamalara ağıriık veren politikalann alması gerektiğidir. Bu ka- dar zaman, bu kadar kolay para kazan- maya alışmış bir kitlenin elinden ma- ması nasıî alınacaktır, bunu kestirmek bir hayli güç. 4) Üzerinde durulması gereken üçüncü önemli nokta da örgütien- me özgürlüğünün önündeki engelle- rin kaldınlmasıdır. Anımsanacağı üze- re kamu çalışanları çeşitli sendıkalar bünyesindetoplanmış, ancak toplu pa- zarlık anlamında bir etkinlik ve işleve sahip kılınmamıştır. İşin Avrupa cephe- sine baktığımızda, bizdeki işçi-memur suni aynmının olmadığım, tüm çalışan- lann, bulundukları işkoluna göre aynı sendika içinde beyaz yakalı - mavi ya- kalı demeden; kamu çalışanı - işçi de- meden örgütlenmiş olduğunu görüyo- ruz. Bu nedenle örgütlenme ve toplu pazariık hakkına sahip kılınma anlamın- da gerek mevzuatta, gerekse sendikal politikalarda ciddi değişiklikler gereke- cektir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear