25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 OCAK 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 İbnetlik eleştiri 1999yılmm ilk 4 ayında ödenecek iç ve dış borçtutanyaldaşık24milyardolar. Yüzbinler- ce kamu işçısi toplusözleşme kuynığunda. Se- çim ise kapıda. Böylesi bir oriamda sol payandah sağ ikti- darlann ağıryükü. yine sağcı partilerin manev- rası ile sol görünümlü bir paninin oluşturdu- ğu "azınhk " hükümetinin kucağına aülıverdi. DSP azmhk iktidan, şimdi IMF'den kredi isti- yor. Hangi IMF'den? Açalım LeMondegazetesinin 15 Ekim 1998 tarihli sayısmı. Bir makaleden almtılar yapa- lım • "IMF, (...) politik kararsızlığı arttırmak- tan başkabirişyapmıyor. Güncel zoriuklann baskısı altında beklenmedik işlevleryüklenen bu örgüt, aldığı kararlardan kaynaklanan so- nuçlar karşısmda önünü göremez duruma gelmiştir. Serbest dolaşım bağnazlığmın do- ğalsonucu olarakbunalımm nedenleriai, bu- nalıma düşmüş ülkelerin güçsüzlüklerinde anyor. Bunlann tümünü bunalımın odakla- n olarak görüyor ve hepsine aynı reçeteyiya- zıyor. Böylelikle çoğu zaman politik yapıyı ve kaçınılmaz bir reformun vazgeçilmez koşutu- nu dumura uğrattyor. Olası tüm ağnları dur- durmak için elinde bir tür ilaç bulunduran he- kim nasıl hastaya sıkı perhiz öneriyorsa, IMF de üç aşağı beşyukan aynı şeyiyapıyor. Or- neğin, sermayenin dışarıya kaçmasım önle- mek için faiz oranlarını yükseltin; ithalatı aztdtmak ve ihracatı arttırmak için paranızın dış değerini düşürün deyip devalüasyona ye- şil ışık yakıyor. tlacınyan etkilerini ve bunla- nn dramatik sonuçlannı göz ardı ediyor. Bu ülkelere adeta bir kobay gözüyle bakıyor. IMF 'nin tek ilaçh reçetesinin sonuçlan genel- likleyaşam düzleminin hızla düşmesi, işsizlik ve yoksulluk patlaması ve kapilalist ekono- mik rejimlerin bu ülkelerde zayıflamasıdır. Güneydoğu Asya 'dakison durum bunun can- h örneğidir. Rüşvet ve soygun kapitalizmiyle bankalann yetersiz denetimi bir araya gelin- ce büyiik yanılgılar ve dramatik sonıtçlarya- fanmışttr." Bu görüşler, ne bir sosyalist iktisatçıya, ne de solcu. ulusala bir siyasetçive aıt. Bu eleş- tiriler. Amerika 'nın öndegelen muhafazakârpo- litikacdarından. kapitalizme gönülden bağlı eski ABD Dışişleri Bakam Henry Kissinger 'dan geliyor. fürkiye'deki kraldan çok krala neoliberal- ler ile sağcüaşmış solculara ibrel olsun! SIK KANSÜ Mustafa Necati'ye sahip çıkmak Eskı Eğitim-lş Genel Başkanı Dr. Niyazi Altunya. Eğit-Der 'in yayın organı "abece" dergisinin son sa- yısmda devrimci Mustaf a Necati 'yi anlatmış: "tzmir'in Yu- nanlılarca işgali üzerine arkadaş- larıyla birlikte çe- te savaşı başlat- mış, 23 Nisan 1920'de açılan TBMM'demillet- vekilliğine başla- mış, îstiklal Mah- kemeleri 'nde sav- cılık ve başkanlık, 1923'telmarveİs- Mustafa Necati'nin evi. kan Bakanlığı, 1924'teAdaletBa- kanhğı, 1925-29 arasında da Mil- li Eğitim Bakanhğı yapmıştır. Ye- ni kurduğu Imar ve İskân Bakan- lığı'ntn, lutsak değişimi sonucu yurda gelen 400 bin göçmen soy- daşın yerlestirilmesi gibi ağır bir görevi vardır. Necati Bey, bu gö- revi birkaç ay içerisinde başarmış- tır. O, Adalel Bakantığı örgütü- nün de kurucusudur. Şeriye Mah- kemeleri'nin kaldınlıpyargı bir- liğine geçHmesi, onun zamanın- dadır. Bir devrim yasası olan Me- deni Kanun 'un hazırlıkları onun zamanında tamamlanmış ve ken- disi gibi devrimci bir bakan olan Mahmut Esal Bozkurt 'a devredil- mistir. .\ecari Bey, Adalet Bakan- hğı zamanında, Türkiye Muallim- . ler Birliği 'nin degenelbaşkanuür." Mustafa Necati 'nin devrimci atı- lımlan sağanakgibidir. Altunya nın vazısına dönelim: "Mustafa Ne- cati Bey. üçyıllık Milli Eğitim ba- kanlığı sırasında pek çok başarı- ya damgasını vurmuştur. MilliEği- tim Bakanhğı örgütünün kurulma- sı; öğretmenliğin gerçekten say- gın bir meslek halinegelmesi; tüm okul programlartnın yeniden ve Cumhuriyetin temel ilkelerine gö- re düzenlenmesi; yurtiçinde ve yurtdışındayetkin öğretmenler ye- tiştirilip yarı cahil ve dinci öğret- men tipinin tasfiye edilmesi; Talim ve Terbiye Kurulu, Dil Heyeti ve GüzelSanatlar Encümeni, Sağlık ve Halkeğitimi birimlerinin oluş- turulup eğitim, kültür, din ve sa- nat çalışmalannm bHimsel temel- lere dayandırılmast; bakanhk ya- yınlarının çoğal- tılması gibi giri- şimler onun zama- nında başlatılmış- tır. Onun Cumhu- riyet Türkiyesi'ne bıraktığı diğer önemti katkılar da yeni harflerin.ye- ni rakamiarın, ye- ni ölçü ve tartıla- rın benimsenme- sine ilişkin yasa- ların hazırlanıp TBMM'de savu- nularak çıkardma- sıdır. Büyiik bir coşku ile hazırlık- larını tamamladı- ğı ve II Kasım 1928günü bakan- lar kurulundan geçirip Atatiîrk'e de onaylattığı 'Millet Mektepleri Talimatname- si 'negöre, 1 Ocak 1929günü tüm Millet Mekteplerifaaliyetegeçecek veyeni harflerleöğretim seferber- liği başlayacaktı." Kısacık ömrüne bunca çağdaş, ilerici, halkçı girişimi birden sıgdı- ıxm cumhuriyet devriminin en ça- lışkan öncülerinden Mustafa Ne- cati Bey bugün. yani ölümünün 70. yıhnda unutulmuş mudur? Yazıya ıliştirdiğimizyanmış. met- ruk evfotoğrufı, bu soruya bir öl- çüde yanıt verebilir. Ankara Mit- hatpaşa Caddesi üzerindeki bu e\; bildiğimiz kadartyla Kültür Bakan- hğı 'nın sorumluluğundadır ve Mus- tafa Necati 'nindirl DSP 'li Kültür Bakam tstemihan Talay ın ilgisine sunulur. Buruk istifaErol Tuncer. CHP 12 Eylülyönetimince kapa- tıldığı sırada Genel Sekreter Yardımcısı 'ydı. Tun- cer ile konuşurken, o günleri anımsattı bize: "Eski CHP Genel Sekreteri Mustafa Üstün- dağ'ı rahmetle antyorum. O dönemde bize lider- UkyaptL Paninin kapattlmasından itibaren CHP tabanının sahipsiz kalmamasu tabanın içinde ba- nnabileceğiyeni bir çatının oluşturulmast konu- sundaçokemeğimiz var. I987yılınadekyasaklı- lık süresince bize düşen her görevi yaptık arka- daşianmtzla. Partievrakı küreklerle kamyonlara doldurulmus, SE/C4 'ya kâğıt hamuru otmak üze- regönderilmişti. MHP 'nin suç duyurusu nedeniy- le CHP hakkında soruşturma açılması girişimi ol- du. Partiyi savunacak evraklan kisisel arşivleti- mizden topladık. CHP'yiyeniden açarken, Ana- dolu 'yu kanş karıs dolasarak 1500 delegeyi bul- duk. Partinin siyasiyasama dönmesini sağladık." Erol Tuncer, CHP'de sivasete gençlik kollarm- dan başlamış, adım adım merdivenleri tırmanmış- tı. 1995 'te millenekilliği için başvuruyaptı. Ken- di deyimiyle, "Partiyönelimi beni miUetvekili ola- cak nitelikte görmedi." Son olarak da 3 ay önce CHP Genel Başkanı De- niz Baykal 'ı ziyaret ederek, Ankara Anakent Bele- diye Başkanlığı için aday olmayı düşündüğünü ve çalışmalara başlayacağım iletti. 11 ve ilçe örgütle- rini. demokraük kitle örgütlerini dolaştı. Bu arada CHP. Ankara Anakent Belediye Başkan adaylığı için önseçim vapılacağım açıklamasma karşm. Murat Karayalçm 'ı aday olarak ilan etti. Erol Tun- cer. bu gelişmeler üzerine içinde kırılan aynalan şöyle ifade etmeye çalışıyor: "Onurumu rencide edilmiş hissettim kendimi. Murat Bey 'in şahsına söyleyecek sözüm yok. Partiye ve topluma hizmet vermiş değerii bir arkadaşımızdır. Ama partinin üstyönetimi, biri genel başkanlık yapmıs, öbürü genel başkanlık yanşına girmiş iki siyasetçi ara- sında seçimyaparken, hempartibütünlüğü, hem de insan ilişkileri açısından çok daha zarifyön- temlerle sorunu çözebilirdL Benim için ağır olan şuydu: Üç ay boyunca kampanyası izlenmiş biri- si varken, -merkezyoklaması dense anlayacağım- önseçim yapılacağı açıklanmışken birbaşka ada- yı zoriamanın aniamı şudur: Senin adaylığın cid- diye ahnmamaktadır." Erol Tuncer, "lşeyaramadığtmı hissettiğim or- tamda da bundanfazla kalmaya onurum izin ver- medi " deyip 195 7 de üye oldugu CHP'denistifa et- ti. Gönlündeki CHP'lilik ise sürüyor: "CHP'nin ilkeleri benim inançlanmdır. Onlan terk etmis değilim. Terk ettiğim şey, partiye bugün hâkim olan, kıran, döken ve dışlayanyönetim anlayışıdır." ÇALIŞANLARIN / SORULARI SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL Daire başkanımn nıakanı tazmiııatı SORU: Ben, TC Emekli Sandığı'ndan 1. derece 3. kademeden emek- liyim. Son görevim Daire Başkanlığı olduğu için 3 Nisan 1997 günlü Resmi Gazele'de vayımlanan 570 sa\ılı Kanun Hük- münde Karamame'nin 2. maddesi gereği. lS.04.1997'den itibaren makam tazminatından ileri gelen miktarda emek- li a> lığım arttınlmıştır. Bu artışa neden olan göstergenin na- sıl hesaplandığının açıklanmasını beklivorum. (O.N.T.) YANIT: Kamuda. 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası ile çeşitli per- sonel yasalan kapsammda görev yapanlara yapıian çeşitli ödemelerden biri de makam tazmınatıdır. Bu tazminat, "Kadro ve Görev L'nvanı" gözönünea'lıtîarak'betirlenrnektedir. ' " u f l 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası Ek Madde 26/a üyannca verilme- si öngörülen makam tazminatlan. 3 Nisan 1997 günlü Resmi Gaze- te'nin "•mûkerrer" sayısmda yayımlanan 570 sayılı yasa hükmiinde ka- rarnamenin 10. maddesi ile 15 Nisan 1997'den geçerli olarak "Devlet Memurlan Kanuna'na ekli (IV) sayılı Makam Tazminatı Cetveli de- ğiştirilmiştir." Makam tazminatından yararlanacak 657 sayılı Devlet Memurlan Ya- sası kapsammda görev yapan devlet memurlan. IV sayılı Makam Taz- minat Cetvelinde kadro ve görev unvanma göre 10 gruba aynlmıştır. Da- ire başkanlan, bu 10 grup içinde 7. sırada yer almıştır. 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası'na ekli. IV sayılı Makam Tazmi- natı Cetveli'nın 7. sırasında yer alanlar: "7- Birinci dereceli kadroya atanmış olmak şartiyla, Başbakanlık. Bakanhk. Müstcşarlık. kurum başkanlığı ve müstakil genel miidürlüklerin merkez teşkilatı Daire Başkanlığı kadrolarına atananlar (Bütçe Dairesi Başkanı hariç) Bölge Müdürleri (Kamu tktisadi Teşebbüsleri, belediyeler ve bun- lara bağlı kurum ve kuruluşlar hariç), Gümrük Müsteşarhğı Baş- müdürleri. Üniversite Genel Sekreterleri ile Büyükşehir Beledivesi Genel Sekreter yardımcılan." Ce\telin bu 7. grubunda yer alan kamu görevlileri için saptanan makam tazminatı göstergesi, 2.000 (iki bin)'dir. Makam tazminatlan, genel aylık katsayısı ile maaş tazminatı gösterge- sinin çarpımı sonucu bulunmaktadır. 1999 yılı ilk yan yıl için genel ay- lık katsayısı 9.975 olarak belirlenmıştir. Bu verilere göre bir daire baş- kanımn 1 Ocak-30 Hazıran dönemi için alacağı makam tazminatı, 19 milyon 950 bin liradır. 2000 (makam tazminat göstergesi)x 9.975 (kat- sayı)= 19. 950.000 TL (makam tazminatı). Göre\deki devlet memurla- nna ödenen makam tazminatının, emekli a> hklanna da yansıması, 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasası Ek Madde 68 ile sağlanmıştır. Bu mad- deye göre: "Makam tazminatı ile vüksek hâkimlik tazminatı 5den- mesini gerektiren görevlerde toplam 2 (iki) yıl bulunduktan sonra emekliye ay rılanlara makam veya yüksek hâkimlik tazminatlan bu- lundukları en iist görevleri esas alınarak ödenir." Aynca. makam taz- minatlan aylığa hak kazanan dul ve yetimlere de aylıklan için belirle- nen oranlar üzerinden ödenmesi öngörülmüştür. HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakCa turk.net HARBİ SEMİH POROY ANKARA 22. İCRA DAİRESİ'NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI 1997 271 IŞ Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cınsi. kıymeti. adedi. evsafi An- kara, Çanka>a ilçesi, Yukanbahçelievler Mahallesi 25. Sk. 17 numaralı Yon- ca Apartmanı'nın bulunduğu yere rastlayan ve imann 1570 ada. 14. parseli- ni teşkil eden 411ra2raiktanndakikargır apartmanın çatı kat 18 arsa paylı 8 numaralı. 2 oda salon ve müştemılatından ıbaret 65 m2 kullanım alanlı mesken vasıflı taşınmaz . hissedarlar arasmdaki ortaklığm giderilmesi için açık arttırma suretıyle satılacaktır. Geniş evsafi dosyada mevcut şartnameye ilişik bilirkişi raporunda açıklanmış olup. ışbu ilan hıssedar Ahmet Özcan adına satış ilanı tebliğı yerine kaım olmak üzere ilan olunur. Kıymeti: 3.500.OOO.0OO.-TL yüzde 1 KDV alıcıya aittir. Satış şartları: 1- Satış. 2.3.1999 günü saat 16.20'den 16.30'akadaradliyemezatsalonunda açık art- tırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmın edilen kıymetin yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masrafları- nı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa. en çok art- tıranın taahhüdü bakı kalmak şartıyla 12.3.1999 günü aynı yer ve aynı saat- te ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edileme- mişse gayrimenkul en çok arttıranm taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ıhale edilecektir. Şu ka- dar ki arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymerinın vüzde 40"ını bul- ması ve sanş isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevırme ve paylaştırma masraflannı geçme- si lazımdır. Böyle fazla bedelle alıeı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Art- tırmaya iştirak edeceklerin. tahmin edilen kıymerm yüzde 20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu ver- meleri lazımdır. Satış, peşin para ıledir. alıcı istediğınde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan alı- cıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3- Ipotek sahibı alacak- hlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle fa- iz ve masrafa dair olan iddıalannı dayanağı belgeleri ile on beş gün içinde dairemize bildirmelen lazımdır. Aksi takdirde haklan tapu sicih ile sabit ol- madıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4- İhaleye katıhp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri. teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasmdaki farktan ve di- ğer zararlardan ve aynca lemerrüt faızinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerriit faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tah- sil olunacak, bu fark, varsa öncelıkle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şart- name, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya birörneği gönderilebilır. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacak- ları, başkaca bilgı almak isteyenlerin 1997 '271 İŞ sayılı dosva numarasıyla müdürlüğümüze başvurmalan ilan olunur. 18.12.1998 (*) llgilıler tabinne ir- rifak hakkı sahipleri de dahildır. Basm:2180 MIRMIRLAR IĞVR DVRAK -f ! $ / ! . • TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 25 Ocak yOKSULLUK fÇİNDEKİ BÜYÜK YETSNEK ' ÜSU&ÜN, ÜNLÜ İ77U.YAH RESSA/J/ Ife CUSU AMED£O MODfSLlAHl (MODrt-YANİ^) ,36 Ş DA PARİS'TB OLÛÜ. MOD£RN SANATIM EtJ İLG) ÇE/Cİ- Cİ YETEfJEKLERİMDEN BÎRİ OLAN MODISUANI, 2O YAŞLARINOA, PARİ£'£ GİTMİŞrt. ASIL SANAT SEÜŞİ- MİMİ, SOM 14 YILINI GSÇİRDİĞİ PAGİS'7B GÖST£/S£N SAUATÇI, BUNA MMRŞlU DAİMA "İTM.YAN" KALA4lfTI. ESKJ /77U.YAN SANATTNtN V£ USTTALARIUIN IZLEa'- Mİ TAŞIYAN yAPtTLAa, ÇAĞPAÇ SANATIN OA ET- /aSİYCB BIÇİMLEtJMİfTİ. ÜULU YOMTUCU SftAN CUSl'UİN yÖNLEHDiRMESİYLÇ, İL£İNÇ YONTU ' " ÇALIŞMAUVSI DA YAPAN MODIGL/AfJl, YAŞAMI BOYUNCA YOKSULLUK İÇİMDE BOCALAAMŞ, YE/ZeMLB SOZULAAJ SA6U6/NI ALKOLLE İYl'Ce Y/KM/ÇTI. GÖRÜŞ BETUL PARLAK Italyanca uzmanı / tstanbul Üniversitesi İki Ülke Arasında Bir İletişimsizlik Sorunu Itatya, AbduflahOcalan sorununu çözmeye çalışırken 16.01.1999 günü Öcalan'ın ItaJya'dan aynlıp Moskova'ya gittiği haberi geldi. Böylece italyanlar, sonunda rahat bir nefes aldılar. Çünkü Italya'da bu konuda, Avrupa'da yalnız kalmış bir ülke olarak yine italyanlann deyimiyle elindeki 'kaynarpatates'ı nereye fırlatacağını bilemez durumdaydı. Ülkemizde ise gündem çok çabuk değiştiğinden, bu konu unutulmaya yüz tutmuştu. Ekonomik, kültürel ve siyasal ilişkilerimizi dondur- duktan sonra rahatlamıştık... Italya için sorunun bu kadar karmaşıklaşmasıntn nedeni, konuyu iyi bilmemesi, dışandan bakmaşı olarak tanımlanabilir. Italya, önceleri sorunu bir halkın özgürlük mücadelesi olarak görüyordu. Türkiye ile ilışkısini 'arkadaşlık', Öcalan grubuyla ilişkisini ise 'dayanışma' sözcükleriyle tanımlıyordu. Bastnımızda 'arkadaşlık' sözcüğü, 'dostluk' olarak çevrildiğinden yanlış anlaşılmalarayol açryor ve ttalya'nın "dosöu/c"anlayışına karşı ıster ıstemez bir hayal kırıklığı oluşuyordu. Oysa, bir yanlış anlama söz konusuydu. Ârnicizia sözcüğünün 'arkadaşlık' anlamına gelmesine rağmen, 'dostluk' biçimiyle de çevrilebıleceğini öne sürenler olabilır, ancak çevirinin bağlama uygun olması gerektiğinı konuyta ilgilenen herkes bilir. Bilındiği gibi 'dostluk' sözcüğü dilimizde gücül olarak 'dayanışma' anlamını da barındırır. Bağımsızlık mücadelesi veren bir halkla dayanışma, kuramsal olarak solun vazgeçilmez görevıdır, arkadaşlık sözcüğü ile Türkiye ile ilişkisini tanımlayan italya, dayanışma sözcüğünü özenle kullanarak Kürtlere destek veriş nedenini açıklar gibidir. İletişimsizlik sorununun temelinde, Italya için "Öcalan'ın terörist mi" yoksa "halkırun özgürtüğü için savaş veren birlider mi" olduğu sorusu vardı. Türkiye, terörist olduğu konusunda bilgi verirken takındığı tavır, italyanlarca tetidlt olarak algılanmış ve dayanışma içinde bulundukları bir grup varken bir de doğrudan kendilerıne yönelen bir tehdit söz konusu olduğunda duygusal tutumları artmıştı. İlk başlarda Italya için Öcalan olayının en dramatik boyutu, kendini ateşe veren gencin, kamuoyunda yarattığı duygusal ve insani yakınlık olmuştur. Avrupa'nın her yanından, Italya'ya akan destekçiler ve intıhar eylemleri, kuşkusuz italyan halkında duygusal bir tavır gelişmesine neden olmuştur. Öcalan sorununun, uluslararası ilişkilerde soaın yaratmakla kalmayıp, iç politika açısından da sorun yarattığını söyieyen İtalyan basını, Celio'nun önünde kendini ateşe veren gencin kamuoyunda yarattığı duygusal tutumu ısrarla vurgula- maktaydı. Bu duygusal tutum, sokak gösterilerinin taşıdığı renkler ve folklorik öğelerle güçleniyordu. 17 Kasım 1998 tarihli La Stampa gazeteşinde, Celio askeri hastanesinin önündekı meydan 'Özgûr Kürdistan' olarak betimlenirken kırmızı bantlar taşıyan göstericilerin. beş bin kişiyi içine alan bir insan zinciri yaptıklannı. açlık grevi yapanlan, ümitli sloganlan, şarkıları. İtalyan halkı için renklı ve hüzünlü bir gösteriye dönüşmüştür. Çünkü alışmadıkları, daha önce izlemedikleri, Doğulu bir gösteriyi ilk kez izleyenlerin şaşkınlığı ve heyecanını taşıyan muhabirler ve TV kanalları kamuoyunun bakış açısmı da kuşkusuz yönlendirmekteydiler. Bu heyecanla, küçük meydan 'Italya'daki Kürdistan' olarak tanımlanıyordu. Meydanın ortasındaki müzik grubunun şarkılan ve belediyenin meydana yerleştirdiği açık büfe ile tam bir şenlik havası esiyordu. Marşlar söyieyen, sloganlar atan binlerce insanın yere bağdaş kurup oturması, bu gösterinin büyüsünü İtalyanlar için artbnyordu. Muhabire göre "Roma 'daki Kürdistan 'ın halkı için"en büyük iyilik meydana kurulmuş 28 tuvalet ve Kızıl Haç'ın dağrttığı battaniyeterdi. Çünkü bu gösterinin oyunculan, açık havada sabahlayacaklardı. Ustelik bu şenlik havasında bir hüzün gözlemleniyor, çünkü donatılmış masalara kimse yanaşmıyordu, çünkü kalabalığın büyük bir bölümü açlık grevindeydi. Kadınlar da oradaydı, en yaşlısından en gencine, kocalanna evlatlarına eşlik eden kadınlar... En etkileyici olanları ise yaşlı kadınlardı. bayraklarının renklenni taşıyan puşiler bağlamışlardı. Genç kadınlar ise aynı renkleri saçlannda taşıyorlardı. Bazı kadınlar kadıfeden ağır geleneksel kostümleri giymişlerdi. 70 yaşını geçmiş ihtiyarlann da orada bulunuşu, gazetecilerin ilgısini çekiyordu. Arada sırada mikrofondan yükselen sloganlarla meydan alkışlarta inliyordu. Böyle bir açık hava gösterısinden etkilenmemek mümkün değil. üstelik meydanı dolduranlar Avrupa görmüş insanlarsa... Yaklaşık beş bin insanın bulunduğu söylenen meydan sadece La Stampa tarafından değil, aynı tarihli II Giomale gazetesı tarafından da "Italya 'daki Kürdistan" olarak tanımlanıyordu. Meydandaki insanların büyük bir bölümü ise belki de uğruna slogan attıkları topraklan hiç görmemiş, burada yaşayan insanların dramına asla tanık olmamış olanlardı... Belki de bu gösteriyi böylesine heyecanlı ve etkileyici kılan da buydu... Oysa İtalya. göstericilere btraz daha yakından bakmayı bilseydi, olayı sorgulama olanağı ile karşılaşacaktı. Avrupa'da yetışmiş ve kimlik arayışı içinde olan bu insanlann dramı kuşkusuz herkesi etkileyebek boyuttadır. Ancak Öcalan sorunu başka bir şeydir, kültürel kimlik arayışı ise tamamen farklı bir şey... Sorunlann yaşandığı çoğrafyadan uzak bu gösterıciler, kendilerince haklı isteklerini dile getirirken Türkiye'de yaşanan dramın boyutlannı anlamaktan uzaktırlar. İtalyanlar ise yeni tanıştıklan bir halkla dayanışma. uzaktan tanıdıkları bir başka ülke ile dostluk ilişkisine girerken konudan uzak olmanın tuzaklanna yakalandılar... BULMACA SEDAT YAŞAYAS 1 2 3 4 5 6 7SOLDANSAĞA: 1/ Çok kıvrak bir Küba dansı. II Yilmaz Güney'in yönettığiveoyna- dığı bır fılm... Su kaynağı.3/"Şim- di uzun karlıklar- 4 da bir Lapon krza- ğıönûnde - - - ge- yiği"(BehçetNe- catigil)... Yeniçeri ocağmın. padişa- hm muhafızlığmı yapansınıfi.4/Un- süzlebitenbırsöz- cüğün. ünlüyle başlayan sözcüğe bağlana- rakokunması.Dâhi. 5/Ad- ları sıfatyapmakta kullanı- lan bır yapım eki... Tuzağa düşürûlen şey. 6/ Bir hay- van... Egrilmekte olan yün, keten gibi şeylerin tutturul- duğu bir ucu çatal değnek. 7/ Kadın baş süslemesinde kullanılan gümüştakı... Bır renk. 8/ Oynak kemikleri arasındaki açılan daraltan kaslann genel adı. 9/ Iskam- bılde koz.. Türk müziğin- debileşik bır makam. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Dizgi işinde kullanılacak harf, rakam ya da başka işatet kalıplan. 2/ Yapıian iş, eylem... Başı- bos hayvan. 3/ Tehlikeli sonuç doğurabilecek gergınlik. 4/ Sat- rançta bir taş... Bir soru eki... Evrensel alıcı olan kan grubu. 5/ Nazi partisinin hücum kıtasını simgeleven harfler... "Parça par- ça yanlmış - - - ardında'"' Parmagı üç pare. tırnağı ak değil" (F.H. Dağlarca). 6/ Kişinin öz benliği... lri taneli bezelye. II Es- ki bir sanat yapıtının çizilerek >a da boyanarak yapılmış kopya- sı... Konut. 8/ Karadeniz'in kuzeyindeki ıç deniz... "Rızkına - - - olan gerdûna minnet eylemez" (Ziya Paşa). 9/ Düzenli olarak ekim yapıian arazi. 1 ç o T 2 E K O 3 K A M 4 A P A T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear