29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 OCAK 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Hadi Çaman Yeditepe Oyunculan, Aldo Nicolai'yın 'Ak Saçlı Delikanlılar'ını sahneliyor 'Oyuncla gerçek iıısaıılar var' NURDAN CİHANŞÜMUL Hadi Çaman Yeditepe OyuncuJan, Al- do Nfcolai'yın yazdığı \e HakKuntayın çevirdiğı AkSaçh Delikanülar'la ızleyi- cilenn karşısına çıkıyor. Bundan 10 yıl önce 'Gel Kaçahm' adıyla sahnelenen oyunu Hadi Çaman sahneye koyuyor. Kelebekler Özgürdür ile dönüşümlü ola- rak sahnelenen oyunun dekor tasanmı Ünal Alpagut'a ait. Seyircilerin gözleri yaş dolu izlediği oyunda üç yaşlı insarun pek de yabancı olmadığınuz yaşamlan. hayalleri ve umut- lan gözler önüne seriliyor. Huysuz, ama sevimli ve arkadaş canlısı Kadri Bey (Ha- di Çaman) ve çocuklannın yanında kal- mak zorunda olan ama bundan hiç de metnnun olmayan Lütfullah Bey'in (K- nrf Engeler) bir park bankında başlayan dostluklan, bugüne dek hiç çocuğu olma- yan ve bir anaokulundan emekli olan Di- lara Hanım'ın (Meral Koro) yaşamı su- nuluyorizleyiciye. Yaşlılığın hüzünlüyü- zünü anlatan oyunda yaşlılığa karşı çıkan iki ihtiyar Kadri Bey ve Lütfullah Bey ya- şadıklan sorunlardan kurtulmak için kaç- mak gibi öhemli ve zor bir karar verir. An- cak onlan acı bir son beklemektedir... - Ak Saçn Deükanhlar'ı sahndemeye nasd karar verdiniz? HADİ ÇAMAıN - 36 yıllık meslek ya- şamımda önem verdiğim sayısız oyun oldu. Eğerbir sıralama yaparsam Ak Saç- lı Delikanlılar ilk on içinde yer alır. Biz bu oyunu yıllar önce Gel Kaçalım adıy- la sahnelemiştik. Bu yılın Dünya Yaşlı- lar Yılı olarak belirlendiğini de duyunca bu oyunu tekrar sahneleyelim dedik. Dört haftalık bir prova sonunda bu oyunu çı- kardık ve seyirciyle bütünleştiğine de inanıyorum. - Oyunda değişiklikler yaptınız ım? 10 yıl önce oynadığımızda oyun ltal- ya'da geçiyordu ve Jtalyan isimleri var- dı. Oyunu Anadolu'ya da götürmek is- tediğimiz için isimleri değiştirdik Seyir- cı o zaman daha çok oyunun içine giri- yor. Oyunun Türkiye'ye ayak basmasını istedim. Rejide hiç zorlanmadım. Kendi rolümde büyükbabamı gördüm, diğer rolde annemin babasını, üst komşumu gördüm. Bu tür ilişkiler öyle fazla ki. Ama, büyük kentlerde yaşayan gençler gibi duyarsız bir kitle olmadığını biliyo- aşlılığın hüzünlü yüzünü yansıtan oyunda, üç yaşh insanın pek de yabancı olmadığımız yaşamlan, hayalleri ve umutlan gözler önüne seriliyor. Huysuz. ama sevimli ve arkadaş canlısı Kadri Bey (Hadi Çaman) ve çocuklannın yanında kalmak zorunda olan ama bundan hiç de memnun olmayan Lütfullah Bey'in (Birol Engeler) bir park bankında başlayan dostluklan. bugüne dek hiç çocuğu olmayan ve bir anaokulundan emekli olan Dilara Hanım'ın (Meral Koro) yaşamı sunuluyor izleyiciye. rum Anadolu'da. Özellikle Anadolu'da yaşlılara sahıp çikma daha fazla. Yerle- şim birimleri küçüldükçe insanlar daha çok bırbirinı koruyor. Ak Saçlı Delikan- lılar bu yüzden içimi kabarttı. Ama ya- nılmadım ve oyun seyircisiyle bütünleş- ti. Oyuna giderek daha da büyük bir ilgi olacağına inanıyorum. • Oyuna olan ilgiyi nasıl değertendiri- yorsunuz? Dünyanın neresinde oynanırsa oynan- sın aynı tepkılen alacağına inanıyorum, çünkü temelinde gerçek insan yatıyor. Bu oyunda 'gibi' yapamıyorsun, çünkü kendinı görüyorsun. evlatlannı görüyor- sun, ilerki halini görüyorsun. ortadaki konumunun farkma vanyorsun. Seyirci de bunlan görüyor. Interaktif bir oyun haline geldi. Seyircinin belirli sahneler- de belirli seslı tepkılenni de alıyoruz. Bu çok keyif vericı. - Turne yapmayı düsüniiyor musu- nuz? Gönül istiyor ki Milli Eğitim, Ak Saç- lı Delikanlılar'a sahıp çıksın ve bu oyu- nu salonu olan okullarda sahneleyelim. salonu olmayan okullar da gelip bizim sah- nemizde izlesin. Duyarsız diye suçladı- ğımız ama nedenini hiç araştırmadığı- mız gençlere bu oyunu seyrettireüm. Bu oyunun kadro ve dekor açısından turne olanaklan çok fazla Anadolu'daki se- yırciyie de bütünleşeceğine inanıyorum. Ak Saçlı Delikanlılar'la, turne mevsimi dışında bir ikı günlüğüne yakın yerlere gıtmeyı hayal ediyoruz. Sürekli turne- mız haziran ayından önce olmayacak. Özellikle Kelebekler Özgürdür'e ılgi ve istek var Anadolu'dan. - Yeni projeleriniz var mı? Bu saionda bir repertuvar tiyatrosu oluşturmak ıstiyorum. Iki üç prodüksiyo- numuz olsun dönüşümlü oynayalım. Tun- cerCücenoğlu'nun yazdığı Helikopter'i sahneleyeceğiz. Cücenoğlu'nun dilini çok seviyorum. Üç yıl Tuncer'ın yazdı- ğı Matruşka'yı oynadık ve oyun büyük ilgi gördü. Son yıllarda yazdığı en çar- pıcı oyun bence Helikopter. Ankara Dev- let Tiyatrosu'nda. Bursa Deviet Tiyatro- su'nda ve Üsküp"te oynadı. Oyunu Mu- rat Karasu sahneye koyacak ve mart ba- şında da izleyiciyle buluşacak. - Çarpıcı buMuğunuz' Hdikopter'den söz eder misiniz? Oynandığı her yerde büyük ilgıyle kar- şılandı Helikopter. Sözüm ona ülkemiz*- de geçmiyor ama her gün yaşadığımız bir türlü olgunlaştıramadığımız politikacı- nm iktidara geldiğındeki durumunu ve ona bağlı bürokratlarla arasındaki kopuklu- ğu anlatan bir oyun. Bir politikacı ikti- dara geliyor, üç ay beş ay derken hükü- met değişiyor ve başka biri geliyor. Bü- rokratlann ışınin ne denli zor olduğunu komik bir şekilde anlatıyor. -Genel olarak tiyatroya yapılan yardı- mı yeterli buluyor musunuz? Bu yıl oyunlanmızın tanıtım yüküm- lülüğünü Efes Pilsen üstlendi. Efes Pil- sen, Yeditepe'yi bırakın Türk Tiyatro- su'na büyük katkılarda bulunuyor. Bu sene Yeditepe Oyunculan'na devletin katkısıntn iki katı katkıda bulundu Efes Pilsen. Bunun, sanatın tüm dallannda di- ğer kuruluşlara da ömek olmasını istiyo- rum. Buyıl ayncabütçegörüşmeleri so- nucunda bir madde eklendi. Bütün kuru- luşlar kârlannın yüzde 5'ini, bıraz gen kal- mış yerlerde }üzde 10'unu gider göste- rebilmek koşuluyla sanata katkıda bulu- nabilecekler. Bununla birlikte büyük ku- rumlar yardım edecekler. Son dönemde bu tür destekler artmaya başladı. Bu yıl bakanlık. geçen sene verdiğinın altında meblağlar verdi. Devletin sanata destek vermesi çok önemli ama böyle ucundan tutarak olmamalı. Devletin sürekli bir kültür politikası olmalı. Her şeyin dev- letten beklenmesine karşıyım ama dev- letin beklenti olmaksızın destek olma- sından yanayım. Niçin biz hatırlatalım her sene? Biz hep vanz. Bızi kullanılırbırmal- zeme halinde görmelerine de karşıyım. Mesela seçim yaklaştığında daha yumu- şak davranmalan beni çok yaralıyor. Po- lıtikacılar önce sanatı seçsinler. Biz on- lan seçeriz. Biz vatandaşız ve vatandaş- lık görevlerimizi yerine getınyoruz. Baş- bakanlık yapmış, hayatında bir operaya, tiyatroya gitmemiş kımler geldi kimler geçti. Hatta yurtdışında eğitim görmüş in- sanlar onlar. Müzisyenler : MIDEM 99'da buluşuyor KültürServisi- MIDEM 99-UluslararasıMüzikFu- an dün Cannes'da başladı. Dünyanın en kapsamlı mü- zık fuan olma özelliğıni ta- şıyan MIDEM, bu yıl 28 Ocak'a dek sürecek. 1967'de Cannes'da 11 ül- keden 349 şirket ve 900 ka- tılımcı ile başlayan ve bu- gün artık gelenekselleşmiş bir fuar olan MIDEM, mü- zik sanayiinin çeşitli alan- lanndaki temsilcilerinin uluslararası buluşma ala- nı. Bu yıl 33'üncüsü dü- zenlenen fuara 10 bin pro- fesyonel, yüzde 6O'ı Avru- pa. yüzde 25'i Amerika ve yüzde 5'i Asya'dan olmak üzere toplam 90 ülkeden, aralannda yayıncılar, da- ğıtımcılar, yapımcılar ve menajerlerin bulunduğu toplam 3 bin 900 şirket ka- ulıyor. MIDEM 99,700 ba- sm mensubu tarafindan iz- leniyor. Tümüyle bir uz- manlık fuan olarak hazır- lanan MIDEM sadece mü- zik alanında çalışan pro- fesyonellere açık. Halk fu- an ziyaret edemiyor, ama ziyaret saatleri dışında dü- zenlenen konser ve göste- rilere giriş en azından fuar katıhmcılanna serbest. MTDEM, müzik şirketle- rinin, yaptıklan albümle- rin haklannı diğer ülkele- re satmak için görüşmeler yapabilmeleri ve üretilen kaset, CD, CD-Rom, video kaset gibi prodüksiyonlann başka ülkelerde pazarlana- bilmesi için alan oluşturu- yor. Katılımcılar, MIDEM Previevvadlı dergi sayesin- de iki hafta öncesinden fiı- ar programına ilişkin gere- ken bilgileri edinebiliyor- lar. Fuar katılımcılanna ve- rilen yüzlerce sayfalık ka- talogda ise gerekli bağlan- tıların kurulabilmesi için her şirket faaliyetleri ve temsilcileriyle ilgili aynn- tılıbilgiyeralıyor. Herşir- kete ilişkin aynntılı bilgi içeren sayfalanyla MIDEM vveb sitesi de yil boyunca marketin hizmetinde. Fuara katılan sanatçılar ve pro- düktörleri de, yeni albüm- leri için firmalarlabağlan- tıya geçme ve tanıtım yap- ma fırsatı buluyorlar. MI- DEM, müzik endüstnsinin sorunlannın tartışıldığı çe- şitli konferanslara da ev sa- hipliği yapıyor. MIDEM sona erdikten 4 hafta sonra ise, fuarda gerçekleştirilen önemli et- kinliklerin birerözeti. dün- ya üzerindeki 5 bıni aşkın şirkete gönderiliyor. MI- DEM 99, 2000'li yıllann müzik endüstrisine yön ver- meyi ve geleceğin yıldızla- nnı bulmayı hedefliyor. Lynch 'ten yeni bir • Amerikan sinemasımn 'ayrıksf yönetmeni David Lynch, 'The Straight Story' adlı yeni fil- minin çekimlerine başladı. Senar- yo, Lynch'in bir süredir beraber takıldığı yapımcısı ve montajcısı Mary Sweeney'in. Kültür Servisi - Öncü nitelikteki 1978 yapı- mı Eraserhead'den günümüzekadaryaptığı 'F0 Adanı' (1980). 'BJue Vfeh«-Mavi Kadife' (1986). 'WiM at Heart-Vahşi Du> gular" (1990) ve' Lost Highv\a\-Kayıp Otoban' (19%) gibi oldukça 'ka- fa kanştıncı' fılmleriyle özel hayranlaredinmiş, Amerikan sinemasımn 'aynksı' yönetmeni Da- vid Lynch, aralık ayında 'The Stra^ht Story' adın- daki yeni fılminin çekimlerine başladı. Yaşı 80'e varmış ama hâlâ işi bitmemiş, uzun ve zorlu bir yaşamın ağır yükünü omuzlamış, Alvın Straight adındaki basit bir Amerikan köylüsünün, Wis- consin'deki hasta kardeşini ziyaret etmek için nerdeyse tüm ülkeyi allahlık traktörüyle enle- mesine kat ettiğı. 700 kilometrelik garip seya- hatinin izlenni süren filmin senaryosu. David Lynch"in bır süredir beraber takıldığı yeni gö- nüldeşi. yapımcısı ve montajcısı Mary Svre- eney'nin imzasını taşıyor. Road Movie-Yol filmi denen türün örnekle- nnde şimdiye dek seyrettiğimiz son derece sü- ratli otomobi1lerden farklı, saatte ancak 7 km hız yapabilen. eski püskü traktörüne kurulup so- nu gelmez bir yolculuğa çıkan seksenlik köy- lüyü yaşlı oyuncu Richard Farnsworth''un can- landırdığı "The Straight Storj'de, Sissy Spa- cek'le Harry Dean Stanton da rol alıyor. Ahşıldığı gibi. marazi karakterlerin gözünden anlatılmış, bilinçaltından firlamış arzularla san- nlann iç içe geçtiğı, düşlerle gerçeklerin birbi- rine kanştığı, tedirgin edıci. gerilimli bir at- mosferi yansıtan 'Mavi Kadife' ya da 'KayipOto- ban' benzeri alabildiğine karmaşık ve karanlık filmlerinin tersine, bu kez çok yalın ve sade bir fılm çektiğini belirten David Lynch'in 'derin Amerika'nın kırsal kesimine dalarak 'hayafın sonbahan' üstüne meditasyona giriştiği 'The Stra- ight Story', bu yönetmenin hayranlannca şim- dıden merakla bekleniyor. Deııiziıı yanı başındaki kent IstanbulKültür Servisi - "O gün tstanbul'da poy- raz çok sertti; Sarayburnu'nu dönüp Haliç'in güvenli sulanna girebilmek marifet gerekti- riyordu. Çift direkli yelkenlinin kaptanı za- rifbir yelken manevTasnla bu işi basannca kazasker, kaptanı v^nına çağırttı. bir kese parasıkıştırdıeline-" Buhaberi 1849tarih- İi bir gazeteden almış VV'olfgang Müuer-Wi- ener. Bu ve bunun gibi geçmişe ait binlerce renkli aynnhyı bıze ulaştıran yapıtının adı ise 'Die Hafen von Bj'zantion. Konstantinopolis. tstanbul-Bizans'tan Osmanlıya İstanbul Li- rnanı'. Wolfgang Müller'in, genç bir mimar- lık tarihi araştırmacısıyken 1952'de bir yol- culuk dönüşü uğradığı, birgörüp birdaha ay- nlamadığı lstanbul'la ilgili yaptığı sayısız araştırmalardan bin bu kitap. Aynca yaza- nn son kitabı. Yazar. kitabının yayımlanışı- nı göremeden yaşamını yitiriyor. Şehrin Wolfgang-Müller'de yarattığı bü- yüleyıci etki, sadece büyük bir tarihin anıt- lanndan, büyük mımari y apıtlardan kaynak- Ianmamıştı; kentin deniz kenanndaki konu- mu kıyı boyunca süren renkli yaşam ve ko- şuşturmaca ve kentin çehresine damgasını yu- ran canlı gemı trafıği de onu büyülemişti. Ün- lüsanat vemimarlıktarihçisi, Istanbul'un Bi- zans ve Osmanh devirlerinde liman kenti olarak işlevini bir bütün halinde ele alan bir araştırmanm eksikliğinı görüp, bu boşluğu dolduımak amacıyla oluşturduğu yapıtta. ef- T.arih Vakfı Yurt Yayınlan tarafindan yayımlanan 'Bizans'tan Osmanlıya îstanbul Limanı', Istanbul'un aynı zamanda bir liman kenti olduğunu anımsatıyor. sanevi Bizans'tan bu yana ırili ufaklı lıman- lan, tersaneleri, nhtımlan ve iskeleleri ınce- liyor. Ancak iktisat tarihi meselelennden çok, limandaki ve lımana dahil tesislerdeki faaliyetleri. bunlann tarihsel gelışimini, li- man bölgelerinin topografyasını, aynca liman bölgesinin kentm yapısı ve görüntüsüne ta- nhsel-topografik bağlamda etkilerinı ele alı- yor. Limandaki yüzlerce tekne, kalyonlar, kadırgalar, kökeler, mavnalar, pazar kayık- lan, yandan çarklılar, Boğaz vapurlan lima- nın öyküsünün birparçasmı oluşturuyor. Bi- zanslılar. Pisalılar, Cenevizliler. sonra Ingi- lizler. Fransızlar. Hollandahlar, Amerikalı- lann yanında kaptanlar, gemiciler, hamal- lar. forsalar ve yetmiş iki ulusun tacirleri bu liman kentinin olmazsa olmaz unsurlan ola- rak çıkıyorlar karşımıza. Wolfgang Müller-Wiener, 1923'te Fried- richsvvertThüringen'de doğdu, 1991 'de lstan- bul'da öldü. Sanat ve mimarlık tarihçisi olan Wolfgang-Müller, 1976- 1988yıllanarasın- da Istanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü'nün binnci direktörlüğünü yaptı. En önemli ese- ri sayılan 'Bildlexikon zur ToDographk Istan- bub-İstanbul Topograryası l zerine Resimii Sözlük'te Bizans ve Osmanlı dönemlennde Istanbul sur içi, Eyüp. Galata. Üsküdar ve Bo- ğaziçi'ndeki bütün yapılan ele alarak Istan- bul'un bir topografyasını çıkarmıştı. 1976- 1986 yıllan arasında Istanbul Üniversıtesi Ede- biyat Fakültesinde antik dönem ve mimar- lık tanhi dersleri veren. Milet ve Priene ka- zılannı yöneten Wolfgang-Müller"in, '19. vüzvılda İstanbul'da Ha>af. 'Von der Polis zum Kastron-Kentten Kaleye'. 'Burgen des Kreuzritter-Haçh Kaleleri', 'Griechisches Baım«sen-Yunan Yapılan' gibi yapıtlan bu- lunuyor. 'Bizans'tan Osmanlıva İstanbul Limanı' başlıklı çalışmada, öncelikle o dönemde ya- şayanlann ıfadeleri veya ıncelemelerinden, gazete yazılanndan, konsolosluk raporlann- dan ve daha yakın tarihli monografilerden yararlanmış yazar; aynca eski ve daha yeni kent haritalannı, 1880-1914 yıllanna ait es- ki kent resimlerini ye fotoğraflan da başvu- ru kaynağı olmuş. Özellikle Sebah ve Joal- Ber'in. aynca AbduDah Biraderier ve Bergg- ren'in siyah beyaz fotoğraflan 19. yüzyıl so- nu Istanbulu'nun tadına doyulmaz görüntü- lenni bize sunuyor. Tarih Vakfı Yurt Yayın- lan'nın, Erol Ozbek'in çevırisiyle Türki- ye'deki araştırmacılarve okurlarla buluştur- duğu kitap. 244 sayfadan oluşuyor. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Anıların İçinden: Babıâli Eski Kitabevleri Şairier YazarlarSözlüğü'nün yeni basımını yayın- cıyagötürdüğüm gün. eski Babıâli çağnşımlanna ka- pılmaktan kendimi alamadım doğrusu. Gece yanlanna kadar gazetelerde çalıştığım 50'h yıllardan daha öncelerinin eskileriydi beni kuşatan. Kitabevlerinin, Doğu-Batı klasiklerini. çağdaş us- taları yayımlamaktan sevinç duyduğu yıllar. Bana mı öyle geliyor bilmiyorum, savaş içinde bi- le kültür savaşımındaki işlevlerini unutmamıştı Ba- bıâli. Kâğıdın arslan ağzında olduğu, basımevierinde diz- gilerin tek tek elle yapıldığı yıllar. Istanbul üsesi'nin an^a duvarlanndan aşağıya in- dinizmi, sağdaABC Kitabevi... Finlandiyalı yazar Si- lanpaa'nın, okudukça damartannızdaki kanın do- nar gibi olduğunu duyduğunuz romanı: Mukaddes Sefalet. Çevırmenı Vahdet Güftekin. Ihsan Devrim'in öyküleri, Yemen Türküsü. Genç Sabahattin Kud- ret'in ilk şıirterinden oluşan kitabı Şarkılı Kahve'siy- le aynı yaşlardaki Necati Cumafı'nın ilk kitabı Kızıl Çullu Yolu. Salâh Birsel'in Istrati'den çevirdiği Ba- ragan'ın Deve Dikenleri... Bu kitaplan yayımladığı için mi 1945'lerin -Orhan Veli'nin sözcükleriyle yazalım- "kısa pantolonlu mil- liyetçileri" Tan gazetesini yerle bir ettiklerı gün yık- tılarABCKitabevi'nı. Caddeye çıkınca sol taraf çağdaşlaşma ınadını sür- düren Türkiye'nin küftür sergisi gıbı panldıyor anı- lann içinden. Bir şiirimizle fırtına kopardığımızı sandığımız genç- likyıllanna Rernzi Kitabevi: "Dünya Muharrirtennden Tercümeler" dizisiyle öncülük ediyor düşün ve sa- nat dünyamıza. Uygarlık tarihine damgalannı basan nice büyüklerin başucumuzdan eksik olmayan ro- manlan verildi bu dizıde. Günümüz gençlerinm ne denli ilgilerini çektiğini bil- diğimiz. Balzac'lann, Turgenyev'lerin, Gorki'lerin, Du- hamel'lerin romanlan, oyunlan... Vadideki Zambak, Babalar ve Çocuklar, Ayak Takımı Arasında, Sala- vin'in Ruznamesi ve tüm yaprtlarıyla Yakup Kadri. Sonra Faruk Nafiz Çamlıbel'in Bir Ömür Böyle Geçti'sini o dönemin koşullannda bile altı yedi kez basan Inkılap Kitabevi. Biradım sonra Avni insel, vitrinlerinde dünya gençlerinin o zamanki sevgilisi çapkın Pitigirilli. Üç beş adım daha attınız mı Ahmet Halit'in dün- yaya açılan penceresinden Halide Edip'in Sinekli Bakkal'ı görünür. Ve Vakit Matbaası'nın önündeki kaldınmda Hay- dar Rrfat çevirilen: Marks, Engels, Lenin... Son durak Semih Lürfü... Yayınlan arasında Mit- hat Cemal'in Üç Istanbul gibi günümüzde de oku- nan bir romanı var. Ama Pierre Louysi. müsteh- cen olduğu savıyla yargılanan Afrodit romanının ya- yıncısı olarak tanıyor basın tarihi onu. Yayıncılann yayımladıklan yapıtlan kendileri yaz- mış gibi övünç duydukları dönemin tüm koşullannı değiştiren, nice rüzgârlar esti Babıâli'de. Hüseyin RahmiVi eskiten zamana karşı yayınctsı Ibrahim Hil- mi hangi savunma araçlanyla direnebılırdı. Ahmest Halit'in çocuklan meslek değiştırmek zorunda kat- dılar. Yıldız romanlan dizisiyle, Hafta dergisiyle, 1001 Roman resimii çocuk dergisiyle başka bir okur ara- yan Türkiye Yayınevi bile yok artık. Olağan saymalı elbet bu değişmeyi. önce gaze- teler koptu Babıâli'den, sonra yayınevlerinin çoğu- nu peşlerinden götürdüler. Ikbal Kahvesi, halı satan bir mağazadır; Meserret. bir banka şubesidir şim- di. Bahçeli Lokanta'nın adı bile unutuldu. Ne var ki Abece'nin değişmesıyle başlayan yaman bir sürecin inatçı direnç adamlan olarak saymak ye- rinde olur o dönemin Babıâli kitapçılannı. Kültür yaşamının bugünku düzeye ulaşmasında az emekleri mi geçtı. e-posta: skurdakul > superonline.com XX. Yüzyrtda Dilbilim ve GöstepgebHîm Kuramları • Kültür Servisi -Mehmet Rifat'ın XX. Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramlan adlı iki ciltlik kapsamlı yapıtı Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıktı. Uzmanlara olduğu kadar söz konusu bilim dallanndaki gelişmeler üstüne bilgi edinmek isteyen okurlara da seslenen bu yapıtın birinci cildi Tarih'çe ve Eleştirel Düşünceler, dilbilim ile göstergebilimde ve bu alanlarla bağlantılı yazınbilım, anlatıbilim, yorumbilim, yazınsal eleştiride çığır açmış ya da tutarlı bır çözümleme örnekçesi sunabilmiş kuramcılann temel kavram. ılke ve yöntemlerini aynntılı biçimde tanıtmayı, tartışmayı ve değerlendinneyı amaçlıyor. Birinci cildin sonunda yer alan geniş kaynakçada Türkiye'deki başlıca dilbilim, göstergebilim yapıtlan sıralanıyor. Çevirileri Mehmet Rifat ve Sema Rifat tarafmdan gerçekleştirilen, çağdaş dilbilimciler ile göstergebılımcilerin metinlerinden bölümler içeren ikınci cilt Temel Metinler. birinci cildin iç düzenienışine uygun olarak hazırlanmış. Temel Metinler. 54 kuramcıdan toplam 75 seçme parçayı içeriyor. Sinemada dijital kahramanlap • Kültür Servisi- ABD'de Gelişen Bılim Bırliği AAAS'nin yıllık geleneksel kongresinde, gelecekte sinemada pahalı oyunculann yerini bilgisavarda dizayn edilen dijital yıldızlann alacağı belirtildi. Kongrede, Oregon kentinden Beaverton adlı bir kuruluş tarafindan dizayn edilen, konuşmalanna dudaklanyla ve mimikleriyle gerçeğe uygun şekilde eşlik edebilen dijital karakter Monty'nin tanıtımı da yapıldı. Monty'nın gerçek sinema yıldızlanndan tek farkının sentetık ses tonu olduğunu açıklayan yetkililer. dijital teknolojinın bu sorunun da üstesinden geleceğini söylediler. Dijital karakterlerin, Internet'ten CD'lere kadar birçok yere taşınabileceği ve çocuklann öğrenme istekierini körüklemekte bu tip sevilen karakterlerden yararlanılabileceği de belirtildi. ADFde "Son Gülen' sahneleniyor • ADANA (AA) - Adana Deviet Tiyatrosu (ADT) 'Son Gülen' adlı oyunu yann sahndemeye başlıyor. Anthony Shasseer'in yazdığı ve Yusuf Köksal'ın yönettiği Son Gülen 30 Ocak tarihine dek izleyicilere sunulacak. ADT, 2-6 Şubat tarihleri arasında da 'Beni Dünya Kadar Sev' adlı oyunuyla Ankara Deviet Tiyatrosu'nu konuk edecek. Pi Antvvorks'de bu hafta • KiUtür Servisi - Pı Artvvorks'de bu hafta bir söyleşi ve çeşitli film gösterimleri gerçekleştirilecek. Özdemir Altan cuma günü saat 15.00'te Cafe Pi'de sanat yaşamını anlatacak. Pı Art\vorks'ün \ideo salonunda ise yann saat 16.00'da sanat tarihi serisinden 'Van Gogh" isimlı film \e cumartesi 15.30'da Alfred Hitchcock serisinden 'Sabotaj' gösterilecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear