25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17OCAK1999PAZAR CUMHURİYET SAYFA Adaletinbumudünya? Bu fotoğraf 1989 yılında İstanbul Adliyesi'nde çekildL O günden bugüne İstanbul'da çok şey değişti. Hükümetler Türkiye'nin en büvük kenti için *dev projeter* üretti. İs- tanbuİ'un kaldınmlan bile rengârenk oldu; nüfusu ne- redeyse ikiye katlandı. Ama bu fotoğraftaki görüntüler değişmedi. Politikacılar. adalet için zamanı durdurdular. Adaletin "Sarayja KEREM ILGAZ/BERTAN AĞANOĞLU rürkiye'de son yıllarda en çok tartışılan kav- ram adalet. Toplumsal hoşnutsuzlu- ğun artması, gelir dağılı- mındaki bozukluklar, sos- yal harekethlik adalet sis- temini de tartışmaya açı- yor. Adalet bakanlanndan sav- cılara. hâkimlerden baro başkanlanna kadar bır- çok hukukçu ve bürokrat ıçlenndebulunduklan sıs- temi eleştıriyor. çözüm önerilenni sıralıyor. An- cak yargının hiçbır soru- nuna çözüm üretılmiyor Yıllandırbiriken sorun- larbugün Türkiye'de ada- leti tıkanma noktasına ge- tirirken, bir iki cılız giri- şimin dışında politikacı- lar olan bitenı yurttaşlar- dan farksız ızliyor. Bugün Türkiye'de yar- gının sorunu yalnızca üze- rinde bulunan baskılar de- gil. Yıllarca süren dava- lar ve bu davalann görül- düğü adliye binalannın çağdışılığı da insanlann hukuka olan güvenini ze- deliyor. Adalet mekaniz- masının yurttaşla buluştuğu adlıyeler bugün neredeyse ıflasın eşin- de. Ödeneksizlik nedenıyle büyüyen personel açığı sonucu yargıç- lar yılda 1500 davaya bakıyor. Savcılık ve mahkemelerin ış yükü gün geçtıkçe artıyor. Yazışmalardaki posta gecıkmelen nedenıyle duruşmalan birer ikişer ay ileri tanhe ertelemek zorunda kalan hâ- kimlerin de bu konuda yapabileceği çok fazla bır şey yok. Hâkım ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK.) hangı hâkimın hangı mah- İstanbul Barosu Başkanı Saymati: Siyasiler cami ve karakolyaptırıyor İstanbul Barosu Başkanı Yii- celSayman, adaletin bütçeden aldıgı payın Diyanet İşlen Baş- \ kanlığVndan düşük olduğunu belirterek, "Silaha harcanan 1 parayla karşüaşbnlmayacak l düzeyde kiiçük bir bütçeye sa- hip adalet mekanizmasının ge- lismesini beklemek hayal olur" dedı. Yargılamalann, uzun sürme- sinin adaletı fıilen yok ettiğı- ni, yargılama usulünü belirle- yen düzenlemelerin sürecı hız- landırmadığını beîirten Say- man. "Öncetikle avukaün biz- zat defil toplanıa hakkmı da içeren ve mevcut aksakuklan ortadan kaldırarak tuzb yargı- lama> ı sağlayan usul kuralian getirûmeudir" dedı. Adalet mekanizmasının tek- nolojik ve personel donanı- mından yoksun bırakıldığtnı. mahkemelerde halen daktilo kullanıldığını, res- mi daireden birta- pu yahutnüfus bil- gisinin elde edil- mesinıngünleral- dığını beîirten • Sayman şunlan J söyledi: "Başta ^ hâkim ve savcı |kadrolan ofanak «zeretümadKper- ! sonel yetersizdir. * Bir hâkim günde 60-70 bazılan 300dosyanm du- ruşmasını yapmak zorunda- dır. Tuzla'da tüm icra istemle- * ri tek icra memuru ile yürü- tühnekte, hacze gitmek ancak 20gündemümkün olmaktadır. •Son nokta ise insan faktörü- dür. Yargmın, rüm süreleri 0e yargüamayı tuzlandıracak dü- zeyde bilgi donanımına sahip ' olması gerekir. Bu koşul ise hu- kuk faküitesani, stajı ve mes- fek içi eğitimj kapsav an bir eği- • tim sürekliliğh le gerçekleşir. Ancak hâkim ve savcı adayla- nnın sına\da aldığı sonuçlar , bugün için anıianhedeften çok nzakta olduğumuzu göster- mektedir." Istanbul Barosu Başkanı Yü- cel Sayman, îstanbul genelin- de Fatih Adliyesi gibi bakım- sız ve çağdışı adliye binalan- nm çoğunlukta olduğunu da belirterek düzcnli binalann sa- yısının birkaçı geçmediğini vurguladı. Bakımsız binalar- da yargılama yapıhnasının ada- letin saygınlığını ortadan kal- CEZA MAHKEMELERİNDE ORTALAMA YARG1LAMA SÜRESİ (GÜN) Mahkeme türü DGM Ağır Ceza Asliye Ceza Sulh Ceza lcra Ceza Trafik Çocuk TÜRKİYE 1986 127 332 276 158 93 55 - 174 1987 144 313 266 174 106 62 - 179 1988 137 244 224 122 111 31 104 145 1989 165 256 260 180 112 31 199 195 1990 184 267 271 175 114 14 283 197 1991 168 243 258 160 108 7 263 184 1992 203 233 282_, 140 121 2 267 186 1993 250 239 301 123 113 1 368 181 1994 269 246 288 114 113 1 376 175 1995 305 263 320 118 120 0 435 189 1996 341 306 331 115 111 0 478 191 1997 302 335 312 149 114 8 512 209 Ortalama yargılama süresi; davanın mahkemeye gelişi ile karar verilmesi arasında geçen zaman olarak hesaplanmtştır. kemeyebakacağını belirlemesi 7 ay sürdü. Bu süre boyunca her sa- bah komisyon başkanı tarafından belirlenen mahkemelere gırdıler. Dolayısıyla da hiçbir dosyayı incelemeden duruşmalara girmek zo- runda kaldılar. Böylesi duruşmalarla ilgili bir hâkimin söylediği sözler ıse yar- gının ıçınde bulunduğu durumu gözler önüne senyor: "Sabah saat 09.00'da komisyon başkanı bana bugün şu aslive ce- za mahkemesinin hâkimi gelmedi diyor. Ben o saatten sonra yakla- şık 30-40 dosyavı yarım saat içinde okuvamadığım için duruşmala- n ertelemek zorunda kalryorum. HSYK'nin bu boşvermişliği.viizün- den belki de onlarca tutuklu sanığın tahlivesi gecikiyor. Bu durum nedeni)le vicdan azabı duvmamak elde değil. Bunun vanında han- gi mahkemenin hâkimi olduğumu bilmediğim için aylardır ken- dime bir kartvizit bile bastıramadım." Günde3 ayn mahkemeyegiıiyorkır dırdiğını ifade eden Sayman sözlerinı şöyle sürdürdü. "Adalet binasının girisinden itibaren farklı ulması \e bunu oraya gelenlere yansıtması ge- rekir. Aksi takdirde han içeri- sinde, pis koridorlarda bekte- dikten sonra daracık ve kav vetli salonlarda ki bazen de hâ- kimin kasvetli odasında >apı- lan yargriamaya sa\{jı gostetme- sini kimseden isteycme/siniz. Bu nedenle adli>e koridorla- nnda herkes istediği gibi hare- ket etmekte. karsj tarafa, arv u- kata saldınnaktan, hatta onu yaralaınaklan geri durmamak- tadır." Sıyasüerin başını çektiği "bi- na yaptu-ma" kampanyalan- nın en önemli iki hedefınin ca- mi ve emnıyet müdürlügü bi- nalan oldugunun altını çızen Sayman, kımsenin "Adalet bi- nası ^apnralım" kaygısı taşı- madığını söyledi. Türkiye'de ada- letin güçlenmesi- nin istenmediğini beîirten Sayman, güçlü bir adalet mekanizmasının Susurluk sürecini ortaya dökeceğini ve onu besleyen sisteme de izin vermeyeceğini söyledi. İstanbul'da adalet hızmetinın 36 ayn binada gerçekleştirildi- ğini hatırlatan Sayman, en bü- yük sikıntıyı binalar arasında koşuşturan avukatlann yasa- dığını ifade etti Avukatlann, zamanlannın büyük kısmını yollarda geçirdiğini, duruşma saatlerindeki düzensizlik ne- deniyle kapıda saatlerce bek- lemek zorunda kaldıklannı, enerji ve gelir kayberriklerini anlatan Sayman, "Ayncagore- vini yerine getirirken karsı ta- raftan. müvekkilinden. hâkim- den, savcıdan. polisten ve di- ğer kamu göreviilerinden geten fîili veya sir/lü saldırılar da avu- katfak mesleğinin her gün ya- şadıgı başbca sonınlardan" de- di. Adliyeler arası yazışmala- nn da zaman kaybına neden olduğunu vurgulayan Sayman, daha sistematik bir yapı kuru- labilmesi ve yargılama kalite- sinin yükselmesı için ad- liyelerin 2 ya da 3 binada top- lanması gerektiğine degindi. 7 argının yavaş işleme- si en çok onlan etki- liyor. Her gün onlar- ca dosyaya bakan hâ- kimler, bır de çeşıtli nedenler- le başka mahkemelerin duruş- malanna girmek zorunda kalı- yorlar. "Bizimenönemlisonın- lannuzdan biri, dos>alara \ ete- ri kadar zaman ayıramamak. Eskiden bir gün dunışmaya gi- rer, ertesi gün boş olduğundan diğer günün dava dosjalannı in- celerdik. Şimdi ise aynı gün ba- zen üç ayn mahkemeye giriyo- ruz" diye konusuyor lstanbul'da göre\ lı >argıçlar. Yalnızca ken- dı mahkemelerine çıkmalan du- rumunda yargılamalann daha sağlıklı olacağını ifade eden yargıçlardan bazılan olaylan şöyle anlatıyor: "Bir sabah kendi mahkeme- min duruşmalanna girdim. Da- ha sonra asli\e hukuk mahke- mesinin hâkimi hastay mış. Ba- na o mahkeme>e de çıkıp çıka- ma> acağımı sordular; kabul et- ti m. Öğjeden sonra ise 'Tıcaret mahkemesine girer misin?' de- diter. Doğalolarakgiriyorıız du- ruşmalara; ancak sağlıklı olmu- yor. Kendi dosvalanmıza \eteri kadar zaman a>ıramı>oruz, di- ğer mahkemelere hiç a>ıramıyo- ruz. Dosyayı bilmeden nasıl ka- rar vereyim". Her da\anın farklı ve kendi- ne aıt özelliklen oldugunun al- tını çızen yargıçlar, aynı mad- deden açılsa bıle hepsinin içe- riğinin degişik olacağına dik- kat çekıyorlar. Geçen yıl sadece kendi mah- kemelerine 1.620 dosya geldı- ğını söyleyen bir başka yargıç ıse yazışmalann uzun sürmesi nedenıyle yargının >ara aldığı- nı belirtiyor. Posta işletmesının özelleştirilmesinin de gecikme- yı önlemedığini kaydeden yargıç. İstanbul içinde gönden- İen yazının bır. bır buçuk ayda sahıbıne ancak ulaştığını ifade ediyor. Bu nedenle duruşmalan 2 ay sonraya "attıklannı" söyleyen yargıç. "Tapuya yazı yazryor- sun,geçgeliyor; nüfusayazryor- sun, bazen gelmivor; tebligat gönderivorsun, gilmiyor; tanık gösteriyorsun. o da yok; gelme- yince \eniden çağınvorsun, yi- ne gelmİNor: uzuyor da uzuyor. Adli zabıta olsa çağnlan adamı getirir. Birçok dosya bu yüzden bekliyor" diye konusuyor. En saygm mesleklerden bin- ne mensup olan yargıçlar para- sal açıdan tatmm olamıyorlar. Ikı çocuğunun da tstanbul dışında eğitım gördüğünü anlatan bir 7. SUUİHUKUKMAHKEMESİHÂKÎMÎSENA ESEN'DENAM 'Bu devirde boşanmak kolay mı Hâkim Bey?' Yaşadıklan tüm zorluklara karşın hâkimler kimi zaman da trajikomik olaylarla karşı karşıya kalabiliyorlar. İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahk^ınesi iıâkımı Sena Esen, başından geçen. unutamadığı olaylan şöyle anlatıyor: "Bir ilçede hukuk mahkemea hâkiıniydinL Bir gün ceza hâkimi arkadaş 'Bayram tatilinde sen buradaysan bız tatile çıkalım; sen bizım yenmize bakarsın' dedL Onlar gittikten sonra 'Bir zina suçüstü sorgusuna girer mısin?" dedilcr. Biz böyle davalarda sanığı rutuklamak istemhorduk. Çönkü kadın cezani olmadjgı için devlete yol masrafi olmasm diye tutuklanıak istemezdik. İki erkek. bir kadın sanık geklL Kadm çarsanıydL Kadma,' lCocam aldatmışsın, ne diyorsun?' dediğimde, dogru ofanadığmı söyleyerek, "Bu adamlan tammam' dedi Adamlardan biri, iddialann doğru olduğunu söyledL 'Ben kamyon ş.oforüyüm. Bu kadıni daha önce tanıyordum. Bayram iznindeyken, mobileti olan binne, para karşıhğı beni T'nın köyüne götürmesini istedim. Oraya gelince ıslık çalarak onu aşağiya çağırdım ve mısır tarlaâında beraber olduk' dedl Mobilet sahibL 'Ben de kocasma söylemekle tehdıt ederek T. ile beraber oldum' dedL Bu sırada birden kapı açıkiı \v adamın biri 'Hâkım Beey" diye bağırarak iceri girdL Jandarmalar adamı tutu>ordu. Ben de "Bırakm bakalım, ne diyecek?' dedim. 'Ben de T. ile beraber oldum' dedL Çok şaşırdım. 'Senin hakkında şıkâyet yok ki sen niye geldin?' deyince adam nefes nefese, 'Ben panayırda dolaşıyordum. Orada, T'yi şaapanlann davası var. Şişman hakim bakıyor dediler. Bana arkadaşlar, bak sen de beraber oldun. Şimdi söylemezsen daha sonra daha kötü olur. dedikieri için ben de gelerek itirafta bulundum1 dedi. Son geten adamı. hakkında şikâyet olmadığı için vıılladım. Dunışmadan sonra koridorda T'nin kocasma da, Bak. kann kaç kişiyle beraber olmuş. ondan aynl' dedim. Adam dava aço. T'nin kocası bana, boşanma davasından duruşma sırasında vazgecrigini söyledL Niye > ı azgeçriğini sorunca da. "Bu devirde kan boşamak kolay mı? Şımdi yeni birisi başlık parası ister. altın bılezik, kolye ister. Sen bana bunlan istemeyen birisini bulursan boşanay ım bundan' dedL Bana resmen şey' demek istivtm 'Sen ne diyorsun bana; çekil git; bak hakaret davası açannV dedim. Bir başka ilçede görevliyken bir kişi geldi; kendi kansına ve çocuklanna dava açmak istediğini belirtti. 760 metrekarelik tarlanın 5 dönümünü isthordu. Ben de ona. 'Bu bir tabak baklava. sen tepsi istıyorsun. Sen 10 bm lira paranın 100 bm lırasını istıyorsun. Böyle bir dava olmaz' dedim. 'Olmaz, açacaksın' dedi Aziz Nesın'in yüzde 60 dedi0 kadar var." başka yargıç ise her sabah adli- yeye geldığınde çocuklanna gönderdıği ayda 60'ar mılyon lı- ra paranın yetıp yetmedığinı dü- şündüğünü söylüyor Uzun yıl- lar bu mesleğı yurüten yargıçın en çok uzuldüğu şeylerden biri de artık boğaza, balık lokanta- sına giderek eşiyle "ild tekata- mamak" 1 SÜRECEK DEGİŞEN DUNYADAN HÜSEYİN BAŞ Fransa'ran Yeni Barış Girişimi Incirlik'ten kalkan Amenkan savaş uçaklannın ne- redeyse her gün Kuzey Irak'ta, Saddam yöneti- minin "Çöl Tllkisi" harekâtından sonra hava saha- sını ihiâl eden uçaklara ateş açacağını açıklama- sına karşın, bu ülkenin hava savunma bataryala- rına saldırmaları bölgedeki göreli sessızliğin yanıl- tıcı olabileceğiyle ilgili kötümseryaklaşımları dog- rular görünmektedir. Birieşik Devletler Sılahlı Kuvvetler Kurmay Baş- kanı Henry Shelton'un Fransız meslektaşlarına açıkladığına göre şu sıralar Yüksek Mahkeme'ye dönüşen Senato önündeki zor sınavda ter döken Başkan Clinton, ocak sonundan önce Irak'ı bir kez daha vurmanın hazırlığındadır. Arap dünyasında sorunun diyalog yoluyla çözü- me ulaştınlması yönünde fikir birliğı ağır basmak- tadır. Yemen'in çağnsıyla Arap Birtıği'ne üye ülke- ler 24 Ocak'ta Kahire'de toplanarak Irak sorunu- nu yeni gelişmelenn ışığında yeniden gözden ge- çireceklerdir. Riyad'ın başı çektiği çok sayıda Arap ülkesi sorunun diyalog yoluyla çözüme ulaştınlma- sının yanı sıra Irak'a sekiz yıldır uygulanan ve hal- kı ülkesiyle birlikte perışan eden ambargonun, özellikle ilaç, gıda ve eğitim alanında kaldırılması için Birleşmiş Milletler nezdinde girişimde bulunul- ması konusunda da karara varmalan sürpriz olma- yacaktır. Yeni bir Amenkan saldınsı olasılığı, aynı anda banş girişimlerinin de hızlanmasına yol aç- maktadır. Fransa'nın ana hatlanyla açıklanan "di- yalog" girişimi bunlar arasında en akılcı yollardan biri olarak görünmektedir. • • • Irak krizinin sona erdirilmesiyle ilgili Fransız öne- rileri üç ana noktayı içermektedir: Irak'ın kitle ım- ha silahlannı yeniden geliştirmesine yönelık olası girişimlerinin denetımi ve süreklı bir biçımde ön- lenmesi. Başka birdeyişle "denetımin "önleyici nı- telikte olması. Bu görevın bağımsızlığı ve profes- yonelliği güçlendinlerekyenılenen birdenetim ko- misyonu tarafından üstlenilmesi; yeni denetım ör- gütünün yerinde denetim olanaklarının yeniden gözden geçirilmesi, sürpriz denetimler dahıl, da- ha etkin duruma getirilmesi... Denetım örgütünün personelinin ve bütçesinin arttırılması ve özerkli- ğinin sağlanması; Irak'ın yeniden silahlanmada kullanması olası çrft amaçlı malzemelenn ithalatı- nın etkin biçimde denetlenmesi... Halkı perişan eden ekonomik ambargonun kaldınlmasına kar- şın silahlanmaya olanak verecek nitelikteki olası fınans akışının saydamlaştırılarak etkin denetimi- nin sağlanması. Fransa'nın geçen 12 Ocak Salı günü BM Genel Sekreteri ve Güvenlik Konseyi'nin dört daimi üye- sine ulaştırılan banş planı, Genel Sekreter Kofi Annan, Rusya ve Çin tarafından olumiu karşılan- mıştır. Birieşik Devletler ise plana, "bazı olumiu öğe- ler içermekle birlikte, tartışılması gereken nokta- lannın da varolduğu" şeklınde bakmaktadır. Irak'ın yaklaşımt da olumludur. Başkan Yardımcısi Taha Yasin Ramazan, Irak'ın Fransa'nın önerilerıyle il- gili "diyaloğa" karşı olmadığını, ancak alınacak her kararda kendilerinin de yeralması gereğini" ile- ri sürmüştür. Fransa'nın, Irak'ın silah denetiminin işleyişini yeniden tanımlamasına karşın ambargo- nun, "kaynaklann denetimi koşuluyla" kaldınlma- sını öngören banş planı, kuşkusuz taraflarca bü- tünüyle kabul görmüş değildir. Ancak şu anda ba- nş yönünde bir diyalog içinde son derecede cid- di bir zemin oluşturduğu da ortadadır. * • • Birieşik Devletler son "Çöl Tilkisi" harekâtı da da- hil, Saddam yönetimini güç kullanarak dize getir- meyi başaramamıştır. Tüm dünya ülkelenne Bir- leşmiş Milletler aracılığıyla dayattığı ekonomik am- bargo ise Irak'ı ve halkını her bakımdan penşan et- mekten öte dişe dokunur bir sonuç vermemiştir Aynca bu, Irak'la ilişkileri zedelenen, giderek dur- ma noktasına gelen komşulannı da ciddi zararia- ra uğratmıştır. Saldınlanna bahane yaratmak için Birleşmiş Milletler'i kullanmış, Güvenlik Konseyi ka- rarlannı hiçe sayarak örgütün saygınlığına gölge düşürmüştür. Dünyanın hiçbir yasasında var olma- yan gerekçelerie bır ülkenin yönetimini devirme ni- yetinde olduğunu açıklamıştır. Kuzey'de Kürtlere, Güney'de ise Şii muhalefete dayanarak Irak'ı par- çalamak pahasına da olsa, Saddam yönetimini devirmenin hazırlığında görünmektedir. Ancak bu çok yönlü riskler taşımakta, salt bölgenın değil, bel- ki de tüm dünyanın yıllarca sürecek ve kuşkusuz kimsenin zaferie çıkamayacağı bırsavaşla karşı kar- şıya gelmesi tehlikesinı içermektedir. Bu yüzden Fransa'nın "diyalog" girişimi salt Irak için değil, Bir- ieşik Devletler, giderek uzerine düşürülen gölge- den kurtularak yeniden saygınlığa kavuşacak Bir- leşmiş Milletler ve de kuşkusuz topraklarında ko- nuşlandınlmasına izin verdiği güçlü müttefikinin uçaklannın, Tann'nın her günü, onayı olmaksızın, Irak'a saldırarak ulusal çıkariarını ayaklar altına al- ması karşısında hüzün verici bir çaresizlik içinde bocalayan Ankara için de tek çıkar yol olarak gö- rünmektedir. Aksi halde, toprak bütünlüğüne say- gımızı her fırsatta dile getırdiğimiz kapı komşu- muzla ilişkilerimizin bu kez ebediyen bozulması- nı, kimin korunması için yerieştirileceği kuşkulu "Patriot" füzeleri bile önleyemeyecektir. BEYOĞLU 4. ASLtYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1998/167 / Karar No: 1998726 Davacı Emel Bilegen tarafından davalı Süheyl Bilegen aleyhıne mahkememizde açılan boşanma davasında: Davalı Süheyl Bilegen adına Küçük- bakkalköy B Blok C-l D:5 Ataşehır adresıne teb- ligat yapılamadığından adı geçene 14.10.1998 ta- rihli duruşmada hazır bulunması için Cumhunyet gazetesinin 13 Ağustos 1998 tarihli nüshası ile ıla- nen tebligat yapılmış ve dunışmaya gelmemiştır. Mahkememızın 8.12.1998 tanhlı duruşmasında tstanbul Beyoğlu Kulaksız cih no: 28/1 sayfa no: 86, kütük sıra no: 64'te nüfusa kayıtlı, Ibrahım ile Kadriye kızı 13. 07.1956 doğumlu Emel Bilegen ile nüfusa aynı hanede kayıtlı Mehmet Şükrü ile Suzan oglu 18 12.1953 doğumlu Süheyl Bıle- gen'm boşanmalanna, müşterek çocukları Şükran Bilegen'ın velayetinın davacı anneye venlmesine, 25.OO0.0O0.TL tedbır nafakasının ıştırak nafakası- na dönüştürülerek dava tanhi olan 30.3.1998 tari- hinden itibaren davalıdan alınıp davacıya verilme- sıne. fazla talebin reddine. sarf edılen 12.223.000.- TL mahkeme masrafının davalıdan tahsılme karar venlmiş olup, ışbu hüküm özetinın ılan tanhınden itibaren 22 gün ıçınde ıtıraz ve temyız edılmedığı takdirde kesinleşeceği hususu ilanen teblığ olunur 7.1.1999 Basın: 1566
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear