Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 17OCAK1999PAZAR
10 PAZAR YAZILARI
SandviçkuşağıçocuklanAvrupa'nın yüzyıllarca birbırleriyle sa\aşmış
imparatorluklannın çocuklan arasında
egıtim, yönetim ve din bürokrasisinden
şiddetle bunalan bazılan, yaşlı kıtadan
kaçarak yepyenı bir sıstem ve ülke yaratmak
umuduyla Amerika"ya göç etmişlerdi.
Yaşlılığı ve kültür birikimıyle övünülen ve
kabul etsek-etmesek, etseler-etmeseler de
bizim de bir yanıyla dahil olduğumuz Avrupa
\ e Balkanlar'daki ımparator ve
imparatoriçeler. ne pahasına olursa olsun
güçlen elınde tutmak şehvetiyle din de dahil
olmak üzere her türlü aracı kullanarak
halklarına ınanılmaz baskılar uyguladılar.
Avrupa ve Balkanlar'ın tarih kitaplan aslında
bu nedenle çok kalındır.
Amenka'yı her şeyin daha basit. herkesçe
anlaşılır ve bu nedenle herkesin belli bir
eğitim ve hak sahibi olacağt yepyenı bir ülke
yapmak isteyenler. Avrupa'daki
deneyımlennden yararlanarak din baskısının.
eğıtimsizlık ve bürokratik engellenn sıradan
ınsanlan "saf dışı" bırakmadığı bir ülke
yarattılar. Bu engeller arasında dıl de vardı.
Yazıldığı gıbı okunan ve herkesin
anlayabıleceği bir Amenkan Ingılizcesi
yaratıp. onu kullanmak da siyasi bir tercihtı
NEWYORK
Amerıkalılar içın,
Dıl konusu çok önemii bir yaraya dokunuyor.
Dil. bir topluluğu ulus yapan asıl iki öğenin
biri. Bizim Osmanlı kökenimizi şiddetle
reddettiğimiz yıllarda günlük kullanımdaki
Osmanlıca sözcükleri tepkisel olarak
tamamen tedavülden kaldırmamız gibi bugûn
onlarca ulusa bölünen Balkan ülkeleri de
benzer bir iş için dil
akademilen kurup, sözcük
ayıklama işlemiyle bir de dil
savaşımına girişmiş
durumdalar. Yüzyıllardır iç
içe yaşayan bu uluslar şimdi
500 kilometre ötedeki sınınn
karşı ucundakilerin
anlayamayacağı bir dil ~"^™^™'~
yaratarak bagımsız olmanın tadını
çıkartacaklannı düşünüyorlar. Bunun dili
gelıştireceğıne mi inanıyorlar, yoksa haklı
nedenlerle tamamen tepkıseller mi, sonunda
yeniden keşfedeceğız (!)
Şu sıralarda Amenka'da sık sık kullanılan
Baikanlılaşma kavramı. bir bütünü oluşturan
parçalara dağılmak ve parçalanmak anlamına
gelıyor. Balkanlılaşma konusunda özellikle
atalannm kökeni nedeniyle çok hassas olan
bazı entelektüel Amerikalılar Balkanlılaşma
ve dil konusunda bugünlerde uzun uzun
yazıp, konuşuyorlar. New York Tîmes
gazetesinin 963 FM'den yalnızca klasik
müzik yayını yapan WQXR radyosunda,
aynı gazeteden seçilerek okunan bir
makalede, yeni kimlik arayışındaki genç
Balkan ülkelerinin bugûn dilde yaptıklan
ayıklamayı 200 yıl önce
Amerikalıların da
yaptıklannr
anımsatarak,
Amerika'nın basit ama
kullanışlı ve enerjik bir
Amerikan dili yaratmak
ıçin bilimsel olarak
— — ^ — ^ — ^ — çahştığı yıllarda kuralcı
Ingiliz tngılizcesının kalıplannı nasıl
zorladığı açıklanıyordu. Bugün VYalt
Hhitrnaa. Emirv Dickinson, Henrv James,
Herman Melville. Mark Twain. Edgar Ailan
Poe, Tennessee \\ illiams gibi büyük edebıyat
yazarlan ve şaırlerin de katkısıyla
Amerikancanın çok kullanışh. esnek ve
bilimsel bir dil olduğu bilınmekte.
Bagnaz ve despot olmamak üzere
kurulan ve bu nedenle de gelişmelere açık bir
toplum olmayı hedefleyen Amerikan kültürû,
bu özgün ve göreceli özgürlük anlayışından
kaynaklanan enerjisiyle dünyada en fazla
deyim, birleşik sözcük ve kavram üreten
kültür dillerinden birini; Amerikan
Ingilizcesini yarattı.
Bunlardan benim gözlüğüme takılan
sonuncusu: Sandviç kuşağı oldu.
Bugün yaşlan 35-55 arası olup da bir yandan
artık yaşlanmaya başlayan ebeveyni ile
büyümeye başlayan çocuklarının problemleri
arasında sıkışan kuşağa sandviç kuşağı
deniyor (yeni modeller artık çok erken
büyümeye ve ergenlik sıkıntılanna
başlıyorlar, biliyorsunuz...).
Pek yakında benim de dahil olacagımı
anlamak için kehanete gerek kalmayan bu
sandviç kuşağı çocuklanndan biri olarak
bunun hamburger kuşağı olmaktan daha iyi
bir durum olduğunu (mu acaba?)
düşünerek avunuyorum.
Bir de şu sıralar -5 °C soğuktaki New York
sokaklannda ikı cent para için boyunlannda
arkalı önlü reklam yaftalanyla dolaşan
insanlar var ki. onlara da sandviç adam
diyorlar. Peki ya bizim memlekette
hangi sandviçler konuşuluyor şu aralar?
Ruslan adam
edemedik gittiPatron girdiğı zaman ayağa
kalkacaksın.
Ya da en azından kalkar gibi
yapacaksın. Ceketinin önünü
iliklemeye çahş. Madem ellerini
göbeğinin altında bırleştirmeyi
beceremiyorsun, bari cebine falan
sokma. Gözlerini de öyle alacakh
gibi küstah küstah açma: yumuşak
bak, olmazsa önüne indir. tavana bak,
bir şeyler yap işte!..
- Bu Ruslar adam olmayacak
vesselam. Veya olacaklar da biz
görmeyeceğiz. 70 yıl boyunca
komünizm. eşitlik. yoldaşhk derken
yoldan çıkmışlar ı>ice. Ne iş
disıplini, ne sorumluluk! Başlannda
durmazsan iki dakikalık işi iki günde
yapmazlar...
- Yahu şu adamların
hemen hepsi
yüksekokul
mezunu. Tonlarca
kitap okumuşlar.
Metroda giderken
bile okumadan
duramıyorlar.
MOSKOVA
Tiyatrolara, müzelere âşıklar. Böyle
bilgilı msanların bu kadar basit
sorunlar karşısında basiretinin
bağlanmasına bir anlam
veremıyorum. Okuduklan-
öğrendikleri nereye gıdıyor
bunlann?.. Bu ve benzeri laflan az
duymuyorum buralarda. Bizimkiler
Ruslan adam edemiyor. Onlan
eğitemıyor. Vlemleketteki ışçilerine.
sekreterlerine ve mühendislerine bir
türlü benzetemiyor. Oysa
oradakilerin çoğu kara cahil. Acaba
fazla okumak bazen zarar mı
getiriyor? Ukalalaşıp miskinleşiyor
mu insan okuyup öğrendikçe? Gel de
bizim insanlarımızın geleneksel
saygısını ve canıtezliğini arama! Bu
işte soğuk ıklimin payı var mı acep?
Ama içip eğlenirken ne kadar
enerjikler! Galiba asıl suçlu
komünizm: Yaktı bu insanlan,
mahvetti!..
Dıkkat ediyorum, aslında Ruslar
eskisı gibi değıller. Şu meşhur
refoım füryası başlangıçta onlan çok
fazla etkilemedı. ama son
zamanlarda ekmek iyice aslanın
ağzına yerleşince ölçüp biçmeye
başladılar. Işini kaybetme korkusuyla
tanıştılar hayatlannda ilk kez.
Sevmedıkleri kurallara uymak
zorunda kaldıklannı hissettiler. Ve
şöyle bir çekidüzen vermeye
çalıştılar kendılenne. daha doğrusu
çalışıyorlar. Ama yıllann
ahşkanlıklannı bir solukta silip
atmak kolay degil. Üstelik bir sürü
konuyu, eleştiri-özeleştiri süzgecine
sokmayı gereksiz görecek kadar
benimsemişlerken...
Eğer herhangi bir alanda kendi
görüşü farklıysa, ister şoför olsun
ıster mutfakçı. "eski Sovyet"
yurttaşlan. şeflerine karşı çıkmayı
doğal sayıyor. Bunu kesinlikle bir
asilik ve başkaldın olarak
görmüyorlar. Farklı fikırlerin ortaya
konması onlar için doğal.
Bizimkilerse "emir- komuta rinciri"
tutkunu olmuş bir kere. Demokrasiye
genel olarak "evet", ama bütün
somut görünümlerine
(evde, işte, özel
ilişkilerde vs.) "hayır"
diyorlar. Anlaşmazlık
çıkıyor. Sonunda "Rus
HAKAN suspus" oluyor. Ama
AKSAY içten bir susuş değil
bu. bardağı
doldurmaya başlayan
damlalardan biri yalnızca...
Bazen de olmadık konuda
"Sovyetleşip" ilgisiz kalıyorlar.
Fikir beyan etmekten, hatta
düşünmekten kaçınmayı olagan
sayıyorlar. Her şeyı yöneticilerine
bırakıyorlar.
Bu. hem sorumluluktan kaçmak için
iyi bir yol oluyor, hem de fazla
çalışıp yorulmamak için bir yöntem.
İşte bu noktada Sovyet devleti ve
komünist Partisi'nin herkesin yerine
düşünüp karar verme ve insanlan
tehlıkesız hale getirmek için
beyınlerini uyuşturma çabası aklıma
geliyor. Ne kadar reddetseler de
"Sovyetlik"*ten kurtulmalan, o kadar
kolay değil. Ayrıca tüm mesele
Sovyet ve komünist döneme
dayanmıyor.
Çarlık Rusyası'na uzanan tarihi
alışkanhklar yok mu'.'
Ömeğın. ıçıp eğlenmeye düşkünlük
ve işten kaçma. yalnızca
komünizmın üzerine yıkılacak bir
şey olmasa gerek.
Ama kendılerine tepeden bakmayıp
da insanca yaklaşanlann dediğini
anlamaya son derece yetenekliler.
Okuduklannın hepsi -bilgi haline
gelse de- bilince dönüşemiyor belki.
ancak hiç okumayanlara -ve bilgi
yerine inancı koymaya kalkanlara-
göre bılinçlı tavra çok daha yakınlar.
i A A J _ -m
- 9 Penılu 'An Adam' Arturo Huaman, ürettiği doğal ve saf baim
/\.Vl jlllllifT tanıtınıını yapmak için Uginç bir yol buldu. Başkent Lima"daki
hayvanat bahçesinde vücudunu anlaria kapladı. Tam 30 bin an,
An Adam'ın bütün vücudunu kapladı. Bal üreticisi Huaman, saf baun özelliklerini ve ne ka-
dar sağhklı olduğunu anlatarak piyasada satılan katkı maddeleriyle üretifcn ucuz ballann saf
bala rakip çıkmasuıdan yakındı. (Fotoğraf: REUTERS)
Bayram seyran bitti, Fransa kanştıBayram seyran geride kaldı...
Şimdilerde öylesine bir kargaşa egemen kı
ülkeye. gözlemciler pür dikkat her yeri
bakışlanyla tanyor.
Gözlem dediğimiz. elbette ki
siyasal nitelikte olanı. Siyasal çevreler ise
sadece rakiplenne karşı değil,
aynı zamanda kendi
aralannda çarpışıyorlar
sanki. Genel olarak ülkede. özel olarak da
başkent Paris'te "hesaplaşma"lar
kcndilennı iyice duyuruyor.
Bütün bunlann yanı sıra kimı gençler suç
işleme oranını arttınyor.
Bunlar şımdıye dek sadece sefil
banlıyolerde sürünüp giderken. bu kez
başkentm "•duyarlı'" semtlerinde kendılerini
"göstermeye" başladılar. Kimilen çok
saldırgan olan bu gençler arasında
12-13 yaşlannda çocuklar var.
Gıttikleri alt düzey okullarda etrafa meydan
okuyorlar oturduklan yerden. Bunun
devamı da tenefrtis sırasında
gerçekleştiriliyor. tnsan bu gibi
olaylardan ötürii. zaman zaman polisin bile
PARIS
gıremedıği sıteler içinde dolaşmaktan
sakınıyor elbet. Maalesef, "haraç" kol
gezıyor ortahkta. Bu arada. şunu da
belırtmek gerekiyor: Güvenlik güçlerinin
bazı mensuplan "anlamıyor" çoğu Cezayir
kökenli gençleri. Peki, kimse müdahale
etmiyor mu duruma?
Çok cıddi ve durmadan büyüyen bir
problemın içinde buluyor
kendılerini sözünü ettiğimiz
gençler.
Çözüm arayan toplumsal
uzmanlar ise çoğu zaman,
cam çerçeve indiren.
kundaklamayı marifet sayan
küçük serserilerin
problemlerini anlamaya ^~""~™^~
çaba harcıyor.
Ortada dolaşan sorulardan biri de, çocuklan
kımin eğıtmesi gerektiği. Sokakta,
öğrenımden yoksun kalmış gençler boş
gezip dururken, siyasi çevrelerin faaliyeti
neredeyse tam hız girecek oyuna.
Peki. hangi taraftan gelecek bu oyun diye
sorun bakalım şöyle birine.
Ne diyorduk az önce:
Rakibine vurmadan önce şöyle bir çelme
takıverin de. açılsın önündeki yol! Bu işler
böyle dönüyor işte. Şu önümüzdeki
haziranda düzenlenecek Avrupa mılletvekili
seçimleri, yavaş yavaş "tartı''ya
tabi tutuluyor.
Mısır'daki sağır sultan bile duymuştur olayı,
ancak bir kez daha
anımsatmakta yarar yok
değil... Söylemek
istediğimiz, Fransa'nın aşın
MİŞEL ^ S
0 1 ı r
'
c ç ı L r
l
u s a
' Cephe
PERLMAN C^) partisinin rezil duruma
düşmesi. Şu sıralarda ırkçı
lider Le Fen, partinin başkanı
~ ^ ^ ~ ^ ~ " ~ olmakta devam ettiğini
bangır bangır bağınrken. Bnıno Megret de
partiyi ele geçirme çabalan içinde ortaya
çıkıyor. Hele hele, "patron" Le Pen'in
kendisini "Uhısal Cepher>
den azletmesinden
beri. Daha son zamanlara dek "birlikve
beraberiik içinde" olduklannı savlamış
"Ulusal Cephe"nin durumu yürekler acısı.
Irkçı önderin kızlanndan bırinin babasına
karşı çıkması ve
Le Pen"in bunu yutması hazmı kolay bir şey
mı yani? Öte yandan siyasal
çevreleri allak bullak eden olaylardan biri
de 68 olaylannın "tarihi önderi
r
'nin
Fransa"da kendisine rahat bir "kotaık"
bulmuş olması. Geçen 15 Kasım'da, Avrupa
seçimlerinde liste başı seçilmiş "havuç
saçlı" Dany Cohn-Bandit uzun süredir
"Kızıl Dany7
" kasketinden vazgeçip gerçek
bır politikacı biçımine girmeyı yeğledi.
Fakat, kendisini zor günlerin beklediğini
bilmiyor da değil elbette.
Bu arada. dostu da olsa. düşmanı da.
herkesin birleştiği noktaysa burjuvalaşmış
Dany'nin son derece güçlü bir
medya adamı olması.
Eğer buna hâlâ inanmış değilseniz, buyrun
sizlere konuşmalannın bir dökümü:
27 gün içinde, 5'er radyo ve TV, 11 günlük
gazete ve magazine demeç, haftalık ve aylık
8 söyleşi. Kardeşine soracak olursanız,
Dany'nin konuşmalan en azından 20
milyon franka bedelmiş. Bu yüzden hor
görmeyın ilanlan!
İsveç'in hangi
tarafsızlığı...Jsveç'te son altı aydır ilginç
şeyler oluyor. ABC'nin A'sı,
B'sı gibi bilinen şeyler
tartışılıyor ve epey ıplik pazara
çıkanlıyor. iki ana konu var
ortada: IB denilen, ib'le
başladığı halde 'enformasyon
bürosu' adının kısaltılmışı olan
olay biri, ikıncisi de tarafsızlık
masalı. tkisinde de gerçekler
birer birer açıklanınca ortaya
çıkan genel manzara, sosyal
demokratlann kendilerini en
güçlü ve en büyük parti olarak
rutabilmek için demokrasinin
ruhuna tuzruhu koymuş
olduklan şeklınde. Hemen
ekleyelim.
STOCKHOLMburada sosyal
demokratlar
derken partiyi
kast ediyorum,
adı aslında
lsveç Işçi
Partisi olan,
ama herkesçe
böyle tanımlanan partiye
ıdeoloji olarak bır politik
düşünce şeklini degil.
tlkinde ortaya çıkanlan gerçek.
(sosyal demokrat) hükümetin.
II. Dünya Savaşt'nın hemen
ardmdan. halkı fişlemiş
olması. Sol görüşlü, sol parti
ya da demek üyesi kışiler
fişlenmişler. Ülkenin en büyük
sendikal organı LO, işyerleri
temsilcileri aracılığıyla
çalışanlann 'zararlı ilişki ve
eğilimterini' rapor etmiş. Hem
Tage Erlander hem de onun
öğrencisi Otof Palme
zamanında bunlar tıkır tıkır
yapılmış. Ostelik zaman
zaman da Amerika'ya,
Amerikan teknolojisinin
kullanıldığı işyerlerinde
komünistlerin
banndınlmayacağı şeklinde
garantıler verilmiş ve bunun
gereği yapılmış. Bu IB
skandalı. tamamıyla sosyal
demokrat partinin tek güçlü sol
parti olarak kalabılmek için
kendinden solunu yıpratmak
ıstemış olduğu şeklinde
yorumlanıyor. Gelelim ikınci
ana konuya: tsveç'in tarafsız
olduğu masalına. "Bu adam da
tsveçH sosval demokradara
takıiuş" demeyesiniz dıye
sözü, sosyal demokrat
Aftonbladet gazetesinin köşe
> azan Yrsa Steniusa
bırakıyorum:"Yalnızca
jsveclÜeruı haberi olmadı
İsveç'in NATO'nun
bombardıman uçaklan için
gizlice tesis ve vardım
olanaklan kurduğundan. Yine
bu salak İsveç halkının haberi
yoktu Savunma Bakanlığı'nın
Radvo Kurumu'nun sürekli
olarak Sovyetler'i
dinlediğinden ve bunu valnızca
İsveç için
GÜRHAN
UÇKAN
değil, NATO
için
yapbğından.
Erlander ve
Palme'nin
kendi halkjıu
sistematik
— ~ ~ " ^ ™ - olarak
kandırmakla uğraşmasının
nedeni. iç politikaydı. Amaç,
öyle gözüküyor, sosyal
demokratlann kaçınılmaz
iktidan için gerekli şifrenin
korunması>dı; onlardan başka
kimse bu dengcyi
koruyabilecek kapasitede kabul
edi)mi>ordu." (12 1 99)
Şımdı Göran Persson
hükümetı, yeni savunma
politıkasında 'tarafstdık'
sözcüğünü kaldırdı; onun
yerine •müttefiksizlik'ı koydu.
Ama hemen ekledı.
"Mûttefıksiz olmak, banş
koniMicu uluslararası askeri
operasyonlarda herhangi bir
askeri örgütle -Ha>, AUah,
hangi örgüt acaba?!- işbirİiği
yapmavı engellemez."
1991 genel seçımlerinden
sonra orta ve sağ partiler, pek
uzun ömürlü olmayan bir
koalısyon hükümetı
kurmuşlardı. O zamanki
savunma bakanı. "Biz
tarafsıziığın Batı'dan vana
olanındana" demişti. Adam
haklı çıktı: hem de en büyük
rakibi sosyal demokratlar
sayesinde.
Sürgündeki *
şair ve EzekielProfesör Reza Baraheoi,
lran'ın en önemlı şaır ve
romancılanndan bin olarak
ünlenmiştir. ama Kuzey
Amerikaonu 1970'lerdeki
özgürlük savaşçısı kimliğiyle
tanıdı. O dönemler
üniversitelerde, caddelerde,
Beyaz Saray"ın önünde Şah"ın
kirli rejimine karşı
başkaldınnın kutsal bayrağmı
açan Profesör Baraheni,
gençliğinin önemii bir
bölümünü geçirdiği Istanbul'da
edebıyat dünyamızın saygın
bireyleriyle kopmaz dostluklar
kurmuştu. Yaşar KemaL Onat
Kutiar, Turhan Oflazoğlu,
onun Istanbul günlerinin en
sevecen arkadaşlanydı. Daha
sonra Isveç'e uzanan
yaşammda Yaşar Kemal ve
Hflda'yla oluşan can dostluğu,
başka ünlü şair ve edebiyat
adamlanrnızla bütünleşti.
tstanbul Ünıversitesi'nin
tngiliz Filolojisi bölümünde
okuduğu yıllar, Azeri
Türkçesine,
TORONTOtstanbul
Türkçesini de
katmayı büyük
ölçüde
başarmıştı. Iran
Şahı'nın
acımasız Savak
adlı gizli
polisinin zindanlannda.
yıllarca işkenceye ugramış ve
daha sonra evrensel tepkinin ve
PEN'inyardımıyla
Amerika'ya gelmişti. Salt Lake
City Üniversitesi'nde edebıyat
profesörlüğü yaptığı yıllarda.
birçok şiir gecesinde kürsüyü
ozan Talat Habnan'la paylaşan
Barahenı, 68 kuşağınm en
büyük ozanı AUen Ginsberg'le.
onun kadar savaşımcı
arkadaşlanyla da dost oldu.
Jack Kerouac, Neal Cassaday,
Ferb'ngetti ve VVHIiam
Burroughs'la bırlıkte, Şah'ın
ABD destekh kanlı rejimini
kmayan protesto gösterilerine
katılmıştı. Üniversiteler. gece
kulüpleri, liseler. sokak
köşeleri. özellikle Reza
Barahenı'yle AUen
Gınsberg'in sesiyle yankılandı.
Ta San Francisco'dan
Washington'da Beyaz Saray"ın
önüne uzanan kınama
günlerinde, Amerika'nın
maşası olan Şah'ın işkencecı
ve hırsız rejimini Amerika'ya
anlatan ozan, yurdundan
kaçtıktan sonra Başkan Jimrrry
Caıter'm önünde hiç kimseyi
şaşırtmayan onursuzluğuyla
hüngür hüngür ağlayan Şah
Rıza Pfehlevi'nın, "Ne olur
Amenka'da kalayım" dıye
yalvanşmı ızlemıştı. Humevni
rejiminin ardından gerçek bir
halk devrimi düşleyen binlerce
aydın gibi ytırduna dönen
Baraheni. aynı yamlgıya
kapılanlarla birlikte mollalann
zindanında buldu kendisini.
Takıyyeci din faşizmi,
kendisine uzun yıllar destek
olan solcu aydınlann,
demokratlann ve Batıcı
entelektüellerin hesabını
görmekte hiç gecikmeyecekti.
Yüzlerce avdını kurşuna dizen
Devrim Muhafızlan dehşet
saçıyordu Iran'a. Zindanda
cellat korkusuyla yaşayan Reza
Barahenı, sık sık işkenceye ve
kötü davranışlara uğradı. Bir
ara özgür kalmasına ızin
venlen ozan, Tahran'da
fjelirsızlık içinde yaşıyordu.
Tam o sıralar Allen Ginsberg
İstanbula geldi. Baraheni'nın
Yaşar Kemal'Ie dostluğunu
yakından bilen Ginsberg
"Yaşar, Reza'>a hemen haber
ulaştır, yaşamı
ENGİN
AŞKIN
tehlikede.
Tahran'ı
hemen terk
etsin" demişti.
Ginsberg'in
kaynağı
güvencelı
" ^ " • ^ - • " ^ uyansını alır
almaz. Iran'a haber ileten
Yaşar Kemal "Hemen kaç"
diyor ve "sana nasıl yardım
edebilirim" diye soruyordu.
Baraheni'nin Nevv York'takı
yakın dostlan da PEN yoluyla
ona sürekli ilgı gösterdıler.
Tahran'dan kaçtıktan sonra bir
süre İstanbul'da yaşayan Iranlı
ozan ve romancı. daha sonra
Isveç'e gitmişti. 2 yıl önce
Kanada'ya ıltica etmeye karar
veren Reza Baraheni, şimdi
Toronto'da yaşıyor ailesiyle.
Iran'dakı teokratık ilkelliğin
karşısına dıkilenlerle birlikte,
savaşım venyor yeniden.
Toronto'da şiir gecelerinde,
PEN toplantılannda. özel
söyleşılerde. hep tstanbul'u ve
irtıca olgusunu konuşuyoruz
birlikte. Şımdı Toronto
Üniversitesi'nde görevli olan
Profesör Baraheni, 2600 yıl
önce. özgür inançlan yüzünden
'pagan' yönetıcılerin zındana
attığı soylu peygamber
EzekkTin öyküsünü anlattı.
Incıl'de de vurgulandığı gibi
peygamber Ezekiel "Babil'in
tüm andancılannı çok
karanlık bir bin'min
beklediğini" söylemiş ve o
görkemler dıyarı Babil daha
sonra yok olup gitmişti.