25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17OCAK1999PAZAR 10 PAZAR YAZILARI SandviçkuşağıçocuklanAvrupa'nın yüzyıllarca birbırleriyle sa\aşmış imparatorluklannın çocuklan arasında egıtim, yönetim ve din bürokrasisinden şiddetle bunalan bazılan, yaşlı kıtadan kaçarak yepyenı bir sıstem ve ülke yaratmak umuduyla Amerika"ya göç etmişlerdi. Yaşlılığı ve kültür birikimıyle övünülen ve kabul etsek-etmesek, etseler-etmeseler de bizim de bir yanıyla dahil olduğumuz Avrupa \ e Balkanlar'daki ımparator ve imparatoriçeler. ne pahasına olursa olsun güçlen elınde tutmak şehvetiyle din de dahil olmak üzere her türlü aracı kullanarak halklarına ınanılmaz baskılar uyguladılar. Avrupa ve Balkanlar'ın tarih kitaplan aslında bu nedenle çok kalındır. Amenka'yı her şeyin daha basit. herkesçe anlaşılır ve bu nedenle herkesin belli bir eğitim ve hak sahibi olacağt yepyenı bir ülke yapmak isteyenler. Avrupa'daki deneyımlennden yararlanarak din baskısının. eğıtimsizlık ve bürokratik engellenn sıradan ınsanlan "saf dışı" bırakmadığı bir ülke yarattılar. Bu engeller arasında dıl de vardı. Yazıldığı gıbı okunan ve herkesin anlayabıleceği bir Amenkan Ingılizcesi yaratıp. onu kullanmak da siyasi bir tercihtı NEWYORK Amerıkalılar içın, Dıl konusu çok önemii bir yaraya dokunuyor. Dil. bir topluluğu ulus yapan asıl iki öğenin biri. Bizim Osmanlı kökenimizi şiddetle reddettiğimiz yıllarda günlük kullanımdaki Osmanlıca sözcükleri tepkisel olarak tamamen tedavülden kaldırmamız gibi bugûn onlarca ulusa bölünen Balkan ülkeleri de benzer bir iş için dil akademilen kurup, sözcük ayıklama işlemiyle bir de dil savaşımına girişmiş durumdalar. Yüzyıllardır iç içe yaşayan bu uluslar şimdi 500 kilometre ötedeki sınınn karşı ucundakilerin anlayamayacağı bir dil ~"^™^™'~ yaratarak bagımsız olmanın tadını çıkartacaklannı düşünüyorlar. Bunun dili gelıştireceğıne mi inanıyorlar, yoksa haklı nedenlerle tamamen tepkıseller mi, sonunda yeniden keşfedeceğız (!) Şu sıralarda Amenka'da sık sık kullanılan Baikanlılaşma kavramı. bir bütünü oluşturan parçalara dağılmak ve parçalanmak anlamına gelıyor. Balkanlılaşma konusunda özellikle atalannm kökeni nedeniyle çok hassas olan bazı entelektüel Amerikalılar Balkanlılaşma ve dil konusunda bugünlerde uzun uzun yazıp, konuşuyorlar. New York Tîmes gazetesinin 963 FM'den yalnızca klasik müzik yayını yapan WQXR radyosunda, aynı gazeteden seçilerek okunan bir makalede, yeni kimlik arayışındaki genç Balkan ülkelerinin bugûn dilde yaptıklan ayıklamayı 200 yıl önce Amerikalıların da yaptıklannr anımsatarak, Amerika'nın basit ama kullanışlı ve enerjik bir Amerikan dili yaratmak ıçin bilimsel olarak — — ^ — ^ — ^ — çahştığı yıllarda kuralcı Ingiliz tngılizcesının kalıplannı nasıl zorladığı açıklanıyordu. Bugün VYalt Hhitrnaa. Emirv Dickinson, Henrv James, Herman Melville. Mark Twain. Edgar Ailan Poe, Tennessee \\ illiams gibi büyük edebıyat yazarlan ve şaırlerin de katkısıyla Amerikancanın çok kullanışh. esnek ve bilimsel bir dil olduğu bilınmekte. Bagnaz ve despot olmamak üzere kurulan ve bu nedenle de gelişmelere açık bir toplum olmayı hedefleyen Amerikan kültürû, bu özgün ve göreceli özgürlük anlayışından kaynaklanan enerjisiyle dünyada en fazla deyim, birleşik sözcük ve kavram üreten kültür dillerinden birini; Amerikan Ingilizcesini yarattı. Bunlardan benim gözlüğüme takılan sonuncusu: Sandviç kuşağı oldu. Bugün yaşlan 35-55 arası olup da bir yandan artık yaşlanmaya başlayan ebeveyni ile büyümeye başlayan çocuklarının problemleri arasında sıkışan kuşağa sandviç kuşağı deniyor (yeni modeller artık çok erken büyümeye ve ergenlik sıkıntılanna başlıyorlar, biliyorsunuz...). Pek yakında benim de dahil olacagımı anlamak için kehanete gerek kalmayan bu sandviç kuşağı çocuklanndan biri olarak bunun hamburger kuşağı olmaktan daha iyi bir durum olduğunu (mu acaba?) düşünerek avunuyorum. Bir de şu sıralar -5 °C soğuktaki New York sokaklannda ikı cent para için boyunlannda arkalı önlü reklam yaftalanyla dolaşan insanlar var ki. onlara da sandviç adam diyorlar. Peki ya bizim memlekette hangi sandviçler konuşuluyor şu aralar? Ruslan adam edemedik gittiPatron girdiğı zaman ayağa kalkacaksın. Ya da en azından kalkar gibi yapacaksın. Ceketinin önünü iliklemeye çahş. Madem ellerini göbeğinin altında bırleştirmeyi beceremiyorsun, bari cebine falan sokma. Gözlerini de öyle alacakh gibi küstah küstah açma: yumuşak bak, olmazsa önüne indir. tavana bak, bir şeyler yap işte!.. - Bu Ruslar adam olmayacak vesselam. Veya olacaklar da biz görmeyeceğiz. 70 yıl boyunca komünizm. eşitlik. yoldaşhk derken yoldan çıkmışlar ı>ice. Ne iş disıplini, ne sorumluluk! Başlannda durmazsan iki dakikalık işi iki günde yapmazlar... - Yahu şu adamların hemen hepsi yüksekokul mezunu. Tonlarca kitap okumuşlar. Metroda giderken bile okumadan duramıyorlar. MOSKOVA Tiyatrolara, müzelere âşıklar. Böyle bilgilı msanların bu kadar basit sorunlar karşısında basiretinin bağlanmasına bir anlam veremıyorum. Okuduklan- öğrendikleri nereye gıdıyor bunlann?.. Bu ve benzeri laflan az duymuyorum buralarda. Bizimkiler Ruslan adam edemiyor. Onlan eğitemıyor. Vlemleketteki ışçilerine. sekreterlerine ve mühendislerine bir türlü benzetemiyor. Oysa oradakilerin çoğu kara cahil. Acaba fazla okumak bazen zarar mı getiriyor? Ukalalaşıp miskinleşiyor mu insan okuyup öğrendikçe? Gel de bizim insanlarımızın geleneksel saygısını ve canıtezliğini arama! Bu işte soğuk ıklimin payı var mı acep? Ama içip eğlenirken ne kadar enerjikler! Galiba asıl suçlu komünizm: Yaktı bu insanlan, mahvetti!.. Dıkkat ediyorum, aslında Ruslar eskisı gibi değıller. Şu meşhur refoım füryası başlangıçta onlan çok fazla etkilemedı. ama son zamanlarda ekmek iyice aslanın ağzına yerleşince ölçüp biçmeye başladılar. Işini kaybetme korkusuyla tanıştılar hayatlannda ilk kez. Sevmedıkleri kurallara uymak zorunda kaldıklannı hissettiler. Ve şöyle bir çekidüzen vermeye çalıştılar kendılenne. daha doğrusu çalışıyorlar. Ama yıllann ahşkanlıklannı bir solukta silip atmak kolay degil. Üstelik bir sürü konuyu, eleştiri-özeleştiri süzgecine sokmayı gereksiz görecek kadar benimsemişlerken... Eğer herhangi bir alanda kendi görüşü farklıysa, ister şoför olsun ıster mutfakçı. "eski Sovyet" yurttaşlan. şeflerine karşı çıkmayı doğal sayıyor. Bunu kesinlikle bir asilik ve başkaldın olarak görmüyorlar. Farklı fikırlerin ortaya konması onlar için doğal. Bizimkilerse "emir- komuta rinciri" tutkunu olmuş bir kere. Demokrasiye genel olarak "evet", ama bütün somut görünümlerine (evde, işte, özel ilişkilerde vs.) "hayır" diyorlar. Anlaşmazlık çıkıyor. Sonunda "Rus HAKAN suspus" oluyor. Ama AKSAY içten bir susuş değil bu. bardağı doldurmaya başlayan damlalardan biri yalnızca... Bazen de olmadık konuda "Sovyetleşip" ilgisiz kalıyorlar. Fikir beyan etmekten, hatta düşünmekten kaçınmayı olagan sayıyorlar. Her şeyı yöneticilerine bırakıyorlar. Bu. hem sorumluluktan kaçmak için iyi bir yol oluyor, hem de fazla çalışıp yorulmamak için bir yöntem. İşte bu noktada Sovyet devleti ve komünist Partisi'nin herkesin yerine düşünüp karar verme ve insanlan tehlıkesız hale getirmek için beyınlerini uyuşturma çabası aklıma geliyor. Ne kadar reddetseler de "Sovyetlik"*ten kurtulmalan, o kadar kolay değil. Ayrıca tüm mesele Sovyet ve komünist döneme dayanmıyor. Çarlık Rusyası'na uzanan tarihi alışkanhklar yok mu'.' Ömeğın. ıçıp eğlenmeye düşkünlük ve işten kaçma. yalnızca komünizmın üzerine yıkılacak bir şey olmasa gerek. Ama kendılerine tepeden bakmayıp da insanca yaklaşanlann dediğini anlamaya son derece yetenekliler. Okuduklannın hepsi -bilgi haline gelse de- bilince dönüşemiyor belki. ancak hiç okumayanlara -ve bilgi yerine inancı koymaya kalkanlara- göre bılinçlı tavra çok daha yakınlar. i A A J _ -m - 9 Penılu 'An Adam' Arturo Huaman, ürettiği doğal ve saf baim /\.Vl jlllllifT tanıtınıını yapmak için Uginç bir yol buldu. Başkent Lima"daki hayvanat bahçesinde vücudunu anlaria kapladı. Tam 30 bin an, An Adam'ın bütün vücudunu kapladı. Bal üreticisi Huaman, saf baun özelliklerini ve ne ka- dar sağhklı olduğunu anlatarak piyasada satılan katkı maddeleriyle üretifcn ucuz ballann saf bala rakip çıkmasuıdan yakındı. (Fotoğraf: REUTERS) Bayram seyran bitti, Fransa kanştıBayram seyran geride kaldı... Şimdilerde öylesine bir kargaşa egemen kı ülkeye. gözlemciler pür dikkat her yeri bakışlanyla tanyor. Gözlem dediğimiz. elbette ki siyasal nitelikte olanı. Siyasal çevreler ise sadece rakiplenne karşı değil, aynı zamanda kendi aralannda çarpışıyorlar sanki. Genel olarak ülkede. özel olarak da başkent Paris'te "hesaplaşma"lar kcndilennı iyice duyuruyor. Bütün bunlann yanı sıra kimı gençler suç işleme oranını arttınyor. Bunlar şımdıye dek sadece sefil banlıyolerde sürünüp giderken. bu kez başkentm "•duyarlı'" semtlerinde kendılerini "göstermeye" başladılar. Kimilen çok saldırgan olan bu gençler arasında 12-13 yaşlannda çocuklar var. Gıttikleri alt düzey okullarda etrafa meydan okuyorlar oturduklan yerden. Bunun devamı da tenefrtis sırasında gerçekleştiriliyor. tnsan bu gibi olaylardan ötürii. zaman zaman polisin bile PARIS gıremedıği sıteler içinde dolaşmaktan sakınıyor elbet. Maalesef, "haraç" kol gezıyor ortahkta. Bu arada. şunu da belırtmek gerekiyor: Güvenlik güçlerinin bazı mensuplan "anlamıyor" çoğu Cezayir kökenli gençleri. Peki, kimse müdahale etmiyor mu duruma? Çok cıddi ve durmadan büyüyen bir problemın içinde buluyor kendılerini sözünü ettiğimiz gençler. Çözüm arayan toplumsal uzmanlar ise çoğu zaman, cam çerçeve indiren. kundaklamayı marifet sayan küçük serserilerin problemlerini anlamaya ^~""~™^~ çaba harcıyor. Ortada dolaşan sorulardan biri de, çocuklan kımin eğıtmesi gerektiği. Sokakta, öğrenımden yoksun kalmış gençler boş gezip dururken, siyasi çevrelerin faaliyeti neredeyse tam hız girecek oyuna. Peki. hangi taraftan gelecek bu oyun diye sorun bakalım şöyle birine. Ne diyorduk az önce: Rakibine vurmadan önce şöyle bir çelme takıverin de. açılsın önündeki yol! Bu işler böyle dönüyor işte. Şu önümüzdeki haziranda düzenlenecek Avrupa mılletvekili seçimleri, yavaş yavaş "tartı''ya tabi tutuluyor. Mısır'daki sağır sultan bile duymuştur olayı, ancak bir kez daha anımsatmakta yarar yok değil... Söylemek istediğimiz, Fransa'nın aşın MİŞEL ^ S 0 1 ı r ' c ç ı L r l u s a ' Cephe PERLMAN C^) partisinin rezil duruma düşmesi. Şu sıralarda ırkçı lider Le Fen, partinin başkanı ~ ^ ^ ~ ^ ~ " ~ olmakta devam ettiğini bangır bangır bağınrken. Bnıno Megret de partiyi ele geçirme çabalan içinde ortaya çıkıyor. Hele hele, "patron" Le Pen'in kendisini "Uhısal Cepher> den azletmesinden beri. Daha son zamanlara dek "birlikve beraberiik içinde" olduklannı savlamış "Ulusal Cephe"nin durumu yürekler acısı. Irkçı önderin kızlanndan bırinin babasına karşı çıkması ve Le Pen"in bunu yutması hazmı kolay bir şey mı yani? Öte yandan siyasal çevreleri allak bullak eden olaylardan biri de 68 olaylannın "tarihi önderi r 'nin Fransa"da kendisine rahat bir "kotaık" bulmuş olması. Geçen 15 Kasım'da, Avrupa seçimlerinde liste başı seçilmiş "havuç saçlı" Dany Cohn-Bandit uzun süredir "Kızıl Dany7 " kasketinden vazgeçip gerçek bır politikacı biçımine girmeyı yeğledi. Fakat, kendisini zor günlerin beklediğini bilmiyor da değil elbette. Bu arada. dostu da olsa. düşmanı da. herkesin birleştiği noktaysa burjuvalaşmış Dany'nin son derece güçlü bir medya adamı olması. Eğer buna hâlâ inanmış değilseniz, buyrun sizlere konuşmalannın bir dökümü: 27 gün içinde, 5'er radyo ve TV, 11 günlük gazete ve magazine demeç, haftalık ve aylık 8 söyleşi. Kardeşine soracak olursanız, Dany'nin konuşmalan en azından 20 milyon franka bedelmiş. Bu yüzden hor görmeyın ilanlan! İsveç'in hangi tarafsızlığı...Jsveç'te son altı aydır ilginç şeyler oluyor. ABC'nin A'sı, B'sı gibi bilinen şeyler tartışılıyor ve epey ıplik pazara çıkanlıyor. iki ana konu var ortada: IB denilen, ib'le başladığı halde 'enformasyon bürosu' adının kısaltılmışı olan olay biri, ikıncisi de tarafsızlık masalı. tkisinde de gerçekler birer birer açıklanınca ortaya çıkan genel manzara, sosyal demokratlann kendilerini en güçlü ve en büyük parti olarak rutabilmek için demokrasinin ruhuna tuzruhu koymuş olduklan şeklınde. Hemen ekleyelim. STOCKHOLMburada sosyal demokratlar derken partiyi kast ediyorum, adı aslında lsveç Işçi Partisi olan, ama herkesçe böyle tanımlanan partiye ıdeoloji olarak bır politik düşünce şeklini degil. tlkinde ortaya çıkanlan gerçek. (sosyal demokrat) hükümetin. II. Dünya Savaşt'nın hemen ardmdan. halkı fişlemiş olması. Sol görüşlü, sol parti ya da demek üyesi kışiler fişlenmişler. Ülkenin en büyük sendikal organı LO, işyerleri temsilcileri aracılığıyla çalışanlann 'zararlı ilişki ve eğilimterini' rapor etmiş. Hem Tage Erlander hem de onun öğrencisi Otof Palme zamanında bunlar tıkır tıkır yapılmış. Ostelik zaman zaman da Amerika'ya, Amerikan teknolojisinin kullanıldığı işyerlerinde komünistlerin banndınlmayacağı şeklinde garantıler verilmiş ve bunun gereği yapılmış. Bu IB skandalı. tamamıyla sosyal demokrat partinin tek güçlü sol parti olarak kalabılmek için kendinden solunu yıpratmak ıstemış olduğu şeklinde yorumlanıyor. Gelelim ikınci ana konuya: tsveç'in tarafsız olduğu masalına. "Bu adam da tsveçH sosval demokradara takıiuş" demeyesiniz dıye sözü, sosyal demokrat Aftonbladet gazetesinin köşe > azan Yrsa Steniusa bırakıyorum:"Yalnızca jsveclÜeruı haberi olmadı İsveç'in NATO'nun bombardıman uçaklan için gizlice tesis ve vardım olanaklan kurduğundan. Yine bu salak İsveç halkının haberi yoktu Savunma Bakanlığı'nın Radvo Kurumu'nun sürekli olarak Sovyetler'i dinlediğinden ve bunu valnızca İsveç için GÜRHAN UÇKAN değil, NATO için yapbğından. Erlander ve Palme'nin kendi halkjıu sistematik — ~ ~ " ^ ™ - olarak kandırmakla uğraşmasının nedeni. iç politikaydı. Amaç, öyle gözüküyor, sosyal demokratlann kaçınılmaz iktidan için gerekli şifrenin korunması>dı; onlardan başka kimse bu dengcyi koruyabilecek kapasitede kabul edi)mi>ordu." (12 1 99) Şımdı Göran Persson hükümetı, yeni savunma politıkasında 'tarafstdık' sözcüğünü kaldırdı; onun yerine •müttefiksizlik'ı koydu. Ama hemen ekledı. "Mûttefıksiz olmak, banş koniMicu uluslararası askeri operasyonlarda herhangi bir askeri örgütle -Ha>, AUah, hangi örgüt acaba?!- işbirİiği yapmavı engellemez." 1991 genel seçımlerinden sonra orta ve sağ partiler, pek uzun ömürlü olmayan bir koalısyon hükümetı kurmuşlardı. O zamanki savunma bakanı. "Biz tarafsıziığın Batı'dan vana olanındana" demişti. Adam haklı çıktı: hem de en büyük rakibi sosyal demokratlar sayesinde. Sürgündeki * şair ve EzekielProfesör Reza Baraheoi, lran'ın en önemlı şaır ve romancılanndan bin olarak ünlenmiştir. ama Kuzey Amerikaonu 1970'lerdeki özgürlük savaşçısı kimliğiyle tanıdı. O dönemler üniversitelerde, caddelerde, Beyaz Saray"ın önünde Şah"ın kirli rejimine karşı başkaldınnın kutsal bayrağmı açan Profesör Baraheni, gençliğinin önemii bir bölümünü geçirdiği Istanbul'da edebıyat dünyamızın saygın bireyleriyle kopmaz dostluklar kurmuştu. Yaşar KemaL Onat Kutiar, Turhan Oflazoğlu, onun Istanbul günlerinin en sevecen arkadaşlanydı. Daha sonra Isveç'e uzanan yaşammda Yaşar Kemal ve Hflda'yla oluşan can dostluğu, başka ünlü şair ve edebiyat adamlanrnızla bütünleşti. tstanbul Ünıversitesi'nin tngiliz Filolojisi bölümünde okuduğu yıllar, Azeri Türkçesine, TORONTOtstanbul Türkçesini de katmayı büyük ölçüde başarmıştı. Iran Şahı'nın acımasız Savak adlı gizli polisinin zindanlannda. yıllarca işkenceye ugramış ve daha sonra evrensel tepkinin ve PEN'inyardımıyla Amerika'ya gelmişti. Salt Lake City Üniversitesi'nde edebıyat profesörlüğü yaptığı yıllarda. birçok şiir gecesinde kürsüyü ozan Talat Habnan'la paylaşan Barahenı, 68 kuşağınm en büyük ozanı AUen Ginsberg'le. onun kadar savaşımcı arkadaşlanyla da dost oldu. Jack Kerouac, Neal Cassaday, Ferb'ngetti ve VVHIiam Burroughs'la bırlıkte, Şah'ın ABD destekh kanlı rejimini kmayan protesto gösterilerine katılmıştı. Üniversiteler. gece kulüpleri, liseler. sokak köşeleri. özellikle Reza Barahenı'yle AUen Gınsberg'in sesiyle yankılandı. Ta San Francisco'dan Washington'da Beyaz Saray"ın önüne uzanan kınama günlerinde, Amerika'nın maşası olan Şah'ın işkencecı ve hırsız rejimini Amerika'ya anlatan ozan, yurdundan kaçtıktan sonra Başkan Jimrrry Caıter'm önünde hiç kimseyi şaşırtmayan onursuzluğuyla hüngür hüngür ağlayan Şah Rıza Pfehlevi'nın, "Ne olur Amenka'da kalayım" dıye yalvanşmı ızlemıştı. Humevni rejiminin ardından gerçek bir halk devrimi düşleyen binlerce aydın gibi ytırduna dönen Baraheni. aynı yamlgıya kapılanlarla birlikte mollalann zindanında buldu kendisini. Takıyyeci din faşizmi, kendisine uzun yıllar destek olan solcu aydınlann, demokratlann ve Batıcı entelektüellerin hesabını görmekte hiç gecikmeyecekti. Yüzlerce avdını kurşuna dizen Devrim Muhafızlan dehşet saçıyordu Iran'a. Zindanda cellat korkusuyla yaşayan Reza Barahenı, sık sık işkenceye ve kötü davranışlara uğradı. Bir ara özgür kalmasına ızin venlen ozan, Tahran'da fjelirsızlık içinde yaşıyordu. Tam o sıralar Allen Ginsberg İstanbula geldi. Baraheni'nın Yaşar Kemal'Ie dostluğunu yakından bilen Ginsberg "Yaşar, Reza'>a hemen haber ulaştır, yaşamı ENGİN AŞKIN tehlikede. Tahran'ı hemen terk etsin" demişti. Ginsberg'in kaynağı güvencelı " ^ " • ^ - • " ^ uyansını alır almaz. Iran'a haber ileten Yaşar Kemal "Hemen kaç" diyor ve "sana nasıl yardım edebilirim" diye soruyordu. Baraheni'nin Nevv York'takı yakın dostlan da PEN yoluyla ona sürekli ilgı gösterdıler. Tahran'dan kaçtıktan sonra bir süre İstanbul'da yaşayan Iranlı ozan ve romancı. daha sonra Isveç'e gitmişti. 2 yıl önce Kanada'ya ıltica etmeye karar veren Reza Baraheni, şimdi Toronto'da yaşıyor ailesiyle. Iran'dakı teokratık ilkelliğin karşısına dıkilenlerle birlikte, savaşım venyor yeniden. Toronto'da şiir gecelerinde, PEN toplantılannda. özel söyleşılerde. hep tstanbul'u ve irtıca olgusunu konuşuyoruz birlikte. Şımdı Toronto Üniversitesi'nde görevli olan Profesör Baraheni, 2600 yıl önce. özgür inançlan yüzünden 'pagan' yönetıcılerin zındana attığı soylu peygamber EzekkTin öyküsünü anlattı. Incıl'de de vurgulandığı gibi peygamber Ezekiel "Babil'in tüm andancılannı çok karanlık bir bin'min beklediğini" söylemiş ve o görkemler dıyarı Babil daha sonra yok olup gitmişti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear