13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 -AĞUSTOS 1998 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Işığı BatıMa arayatı Doğuhı kadmlara dair Son îstanbul Film Festivali 'nde 'Edebiyattan Beyazperdeye' bölümünde gösterilmiş, Çin işi, Kanadayapımı bir 'kadınfilmi' 'Çin Çikolatası' mümSUNGU ÇAPAN Chinese Chocolate / Yönetmen: Yan Cui, Qi Chang / Senaryo: Qi Chang, Yan Cui (Qi Chang'ın 'Luo Niao' adlı romanından) / Kamera: Michael Spicer / Müzik: George Shao- Qing Gao, Allan Mah / Oyuncular: Shirley Cui, Diana Peng, Bo Z. Wang, James Purcell, Henry Wang, Fei Gao, Zhi Kuan Yu, Annie Szamosi, Yan Yan Zhang /1995 Kanada (Avşar Film) Son îstanbul Festivali'nde, ma- lum şenlik-şölen koşuşturmaca- sına kurban giden ve bırkaç haf- tadır tek tük Kadıköy sinemala- nnda gösterildikten sonra şu sı- caktan bunaldığımız yaz günle- rinde. nihayet bızım yakaya da gelen 'Çin Çikolatası'nı Alka- zar'da biz de seyrettık sonunda. Görmeden de hakkında bır fikir sahibi olunabılecek cinsten. pat- lamış mısır tüketımıni arttırma- yayönelik tezgâhlanmış, ABD'de yaz mevsiminin en gösterişli ya- pımlarından. Harrison Ford'lu, Anne Heche'lı Ivan Reitman eg- lenceligı *AIü Gün Yedi Gece'ye tercih ettiğimiz 'Chinese Choco- Late-Çin Çikolatası"; 19801i yıl- larda Kanada'ya göç etmış. aynı ç^kulda sinema çgjjiminde.n §e'ç- jmş4ki yerii yönetmenin, Çınasıl- lı Kanadalı kadın yönetmen Yan Cui'yle, roman da yazan Çin asıl- lı Kanadalı senarıst-yönetmen Qi Chang'ın ortak eseri. Çikolata- severlerı de cezbedecek adıyla 'Çin Çikolatası', hıç tanımadıkla- n, bilmedikleri yabancı bir ülke- de, erkeklerden sürekli yedikleri darbelerle sarsılıp sersemlemiş. sa- n ırktan iki kadının dayanışma- sını hikâye edıyor özetle. Her yerde erkek sömürûsü Ülkesındebaşladığı sınemacı- hğını 1980'lerde göç ettıgi Kana- da'da da sürdüren, 1955 Pekin dogumlu, okuldan sonra kısa fılm- ler çekmiş kadın yönetmen Yan Cuı'yle. aynı okuldan arkadaşı olan. senaryolarının yanı sıra ro- man da yazan, 1950 Pekın do- ğumlu Qi Chang ıkılisının ilk yö- netmenlik çabalannın ürünü 'Chi- nese Chocolate-Çin Çikolatası', yaratıcılannın yaşanmış. gözlem- lerine dayanan, ayrıntılarla zen- gınleştırilmış. toplumun güncel sorunlarınad&değınen. alçakgö- nüllü, hoş veetkıleyici birKana- da filmı izlenimı bıraktı bizde. Dozunda bırakılmış bir erotiz- mın de öne çıktığı filmın zevkli ayrıntılarınave renkli görüntüle- nne kapılmadan edemedik. tem- po yer yer agırlaşıp durgunlaşsa da. Birbirini tanımayan. farklı ko- numdaki biri genç. öteki orta yaş- lı (finalde de bırbirlerine kucak açacak olan) iki çaresiz kadının paralel anlatılmış hikâyelennı ka- np harmanlayarak karşımıza ge- tınyor, ilk filmlennde yönetmen Yan Cui-Qi Chang ikilisi. Yan Cui'yle Qi Chang'ın yönet- menlikten başka filmın senarist- lıgını ve yapımcılığını da üstlen- dıkleri, Qi Chang'ın bir romanın- dan perdeye uyarlanmış film; Pe- kin'den Toronto'ya mütevecci- hen havalanmış ve çağdaş Batı toplumlanna karışıp uyum sagla- maya. başanlı olmaya azımli Çin vatandaşlanyla ve bu ülkede ça- lışan Batılılarla dolu bır uçakta başlıyor. 1 Üç yıldır ayrf'flüştügü kocası nın hasretiyle yanıp tutu$ân: ko- casının çalışıp yaşadığı, müstak- bel vatanı Kanada'dan göçmenlik vizesı alabılmek ıçın epeyce ug- raşmış; kocasına ka\ uşmanın ya- nı sıra, en büyük hayali de, Toron- to'da geleneksel Çin tedavi yön- temleri ve ilaçlanyla çalışılacak bir saglık merkezi kurmak olan doktor Camille Meng (Shirley Cui); 30"lu yaşlannı süren, sıkı bır kadın. Uzun uçak yolculuğun- dan yorgun düşmüş bir halde, ha- vaalanında onu karşılayacak olan kocasını beklemekte Camille. Oy- sa ki ne gelen vardır ne giden. Bavullannın üstünde agaç olan Camille'e, aynı uçaktaki. Çin'den ülkesine dönen, uçkuru gevşek Kanadalı ışadamı Tony (James Purcell) asılıyoraçık seçik biçim- de. Hatta zor durumdaki Camil- le'e evınde kalmasını öneriyor Tony, doktor kadın, geceyı geçi- np ertesı gün kocasını arayabile- cektir böylelıkle. Aynı uçakla Kanada'ya gel- rni^,urkek bir ceylan gibi zX\ aya- ğına dolaşan genç ve güzel ögren- ci Jessie Lin'i (Çin sinemasının güzel prensesi Gong Li'yı hatır- latan gencecık yenı dılber Diana Peng, epeyce göz alıyor, kugu gı- bi zarif ve çekici fizigiyle) de, onu bekleyen Çin asıllı danışman ögretmen Henry Li (BoZ.VVang) karşılayıp önceden tutulmuş oda- sına yerleştiriyor. Jessie Lin'in cazibesinden etkilenen evli- bark- lı Henry Lı, yabancı bir diyarda güvenebilecegi bırıne muhtaç, saf, masum ve güzel genç kızla mercimegı fınna veriyorçok geç- meden. Karşı cinsten hemcinse... Kanadalı bır kadınla takılan Tonv 'ı, ertesi sabah Camille'i ko- casının adresine götürdügünde, adamın kansını karşılamak üze- re havaalanına giderken geçırdi- gı trafik kazasında öldügünü ög- reniyonız. Üstelik kocasının To- ronto'da iki yıldır başka bir Çin- li kadınla beraberyaşadığını ög- renmesi ve kocasmın evine pos- tu sermiş bu kadınla tanışması da. ikinci bir şoka sokuyor. iyice yıkıyor'kadersiz'Camille'i. Ar- tık yabancı bir ülkede tek başına kalmış. yılgın. çökmüş doktor ha- Tüm zamanların en başanlı müzikallerinden Grease, 20 yıl sonra yine gösterimde 'Altın madenVyeniden kâretârecekKültür Senisi - Fransa'da 'Gummina'. Meksika'da 'Vaseline'. Italya'da 'Brillanti- no", Ingilizce konuşulan ülkelerde 'Grease' dendi mi akla bu film gelir. 1950'lerin ABD'sınde lise yaşamını, rock'n'roll kültü- rünü ve gençlerin dünyasını anlatan Grease filmi bugün 20 yaşında. Filmde tanıştıgımız Rydell Lisesi öğren- cileri Danny. SandŞ, French>, Kenickie. Riz- ZD ve dığerlen. gençlık ateşinın birer simge- si olarak kaldılar hep. You're The One That I VVant, Summer Nights gıbi şarkılar da bu- gün unutulmayan film müzıklen arasında. Grease hâlâ tüm zamanların en çok ış ya- pan müzikal filmi olma özelligini taşıyor. Dünya çapında 360 milyon dolarlık gişe ha- sılatı olan filmin soundtrack albümünün sa- tışlan da 8 mılyona ulaşmış. Filmın yıldız- lan John Travolta \e Olivia Newton-john'a öykünen gençlerin biryantin,deri ceketve ruj tüketımi ise hesaplanabilmiş değıl. Yapım şirketi Paramount'a 6 milyon do- lara mal olan ve dünya prömiyen 1978 vı- lında gerçekleştırilen Grease'ın. 20. yılı ne- deniyle mart ayında yeniden Amerikan sine- malannda gösterime girmesi, izleyıciyi ilk günkü kadar heyecanlandırmış. Gösterimin gerçekleştırildiğı ilk hafta sonu elde edılen gelır 13 milyon dolar. 1971 Haziranf nda Jim Jacobs ve VVarren Casey adlı iki besteci arkadaş, hazırladıkla- n müzikali Chıcago'daki küçük bir tiyatro- da sahnelemişler. Nevv Yorklu bir yapımcı- nın dikkatini çekince, müzikale Broadvvay yo- lu açılmış. Böylelikle 1950'li yıllann büyü- sü, 1972'nın Se\gılıler Günü'nde Broad- way'deki Eden Tiyatrosu'nda ızleyicıyle bu- luşmuş. 27 Haziran 1977'de ıse Grease'i be- yazperde} e aktarmak için çekimlere başlan- Travolta ile Newton-John'un rol aJdığı Grease ,Türki\e'de 14 Ağustos'ta sinemalarda. mış. Filmin yönetmenligıni de Randal Kk- iser üstlenmiş. Aradaki 5 yıllık dönemde 2200 kez sah- nelenerek Broaduay tarihinde en uzun süre afişlerde kalan sekızınci müzikal un\anmı al- mış Grease. Meksika, AvTupa ve Avustral- ya'dadaçeşitlı versiyonlan sahnelenmış. Kı- sacası Grease. bır dönemin sinema dünyasın- dakı simgesine dönüşmüş. Rydell Lisesi ögrencilennden, T-Birds çe- tesırun lıderi Danny Zuko rolü içın ilk düşü- nülen isım Henry VVinkler olmuş. Ancak VVinkler'ın ret cevabı üzenne 'Cumartesi Gecesi Ateşi'nın yıldızı Tra%olta'da karar kı- lınmış. Filmin yapımcılan Robert Stigwood ve .Allan Carr'in istediğı, her şeyden önce 'i>i danseden' bıroyuncuymuş. Travolta'nm El- vis'ı andıran imajı da, bu seçimde büyük rol o>Tiamış. Unutulmayan bir yaz aşkı Carr. Nevvton-John'la Los Angeles'ta ve- rilen bir partide tanışmış \ e ondaki saflık ve masumiyetın. tam anlamıyla filmin kahrama- nı Sandy'yı çağnştırdıgını düşünmüş. Ke- nickie rolü ıçin JeffConavvaj'. Frenchy rolü ıçin Didi Conn ve Rizzo rolü için de Stockard Channing'e karar venlmiş. Film. harika bır yaz aşkının ardından tatil bittiğinde evlerine dönmek ve aynlmak zo- runda kalan Danny ve Sandy'nin öyküsünü anlatıyor. Rydell Lisesi'ne dönen Danny, Sandy'nin bildiği o romantik halinden sıy- nlıp yeniden eskı kimlığıne bürünüyor ve asıl sürpriz, Sandy'nin de Rydell Lisesi'ne transfer oldugu anlaşıldığında gerçekleşıyor. Çünkü saf ve masum Sandv. T-Bırds çetesı elemanlan arasında kabul gören 'PinkLadi- es' grubu kızlanna hıç benzemıyor. Danny'yi ise imajı ve aşkı arasında büyük bir seçim bek- liyor. Filmin yapımcılan Grease içın kollan sı- varken 1950'lerin masumıyetıni simgeleş- tirmek. rock'n'roll'un o parlak jıllannı anım- satmak ve nostaljik bir iş çıkarmak istedik- lerini söylüyorlar. O yıllara ait VVhole Lotta Shakin'Goın" On, Blue Moon v e Hound Dog gıbı hit şarkılar, dönemin Frankk Avaton, Sha Na Na, Edd Byrnes v e Eve Arden gibi müzik yıldızlan filmle birlikte yeniden gün- deme gelmişler. ilk gösterimınden 20 yıl sonra filmin ye- niden gündeme gelmesınde, Travolta'nm son yıllardakı popüleriiğinin büyük rol oynadı- ğını düşünenler de var, ancak Newion-John bu konudaki görüşlerinı şöyle dile getiriyor: "John'un başanian etkiü olmuşturtabü.Ama John faktörü olmaksızu da böylesine se\ilen bir film muüaka ><eniden gündeme gelirdi." Grease. gerçekten de hoş bir seyirlik. Ka- rakterleri. gündelik yaşamlanmızdakı kalıp- laşmış bazı tıplerin pop-art versiyonlan. Ya- pımcı Carr. 1996 yılında Broadvvay'de göz- Iemlediği 'Greasemani'nın, kendisinı filmi yeniden gündeme getirmeye ıttığıni belırti- yor ve eklivor: "Bir albn madeninin üzerin- de oturuvonız," YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... Evlilik öpücüğü / The Wettding Singer Kültür Servisi - Adam Sandler'le. Hollywood'un ünlü oyuncu sülalesinden gelen ve 6 yaşında bir kız çocuğuyken rol aldığı, Spielberg klasigi 'E.T ile küçük yaşta ünlenen Drew Barrymore'un yenı bır çıft oluşturduğu. 198O'lı yıllarda geçen. .\merikan yapımı. yenı bir romantik komedı 'EvUİik Öpücüğü'. Yıl 1985. Küçük kasabalarda düğün şarkıcısı olarak çalışan Robbie'nin (A. Sandler) yenı tanıştığı garson kız Julia'yla (D. Barrymore) birtakım ortak yönlen vardır: tkısı de nışanlıdır. ıkısi de hayatlannı başkalannın düğünlennde çalışarak kazanmaktadır. Robbie'nin kendı dügünü, nışanlısının gelmemesiyle hüsranla sonuçlanınca gıderek dünyanın en kötü düğün şarkıcısına dönüşür morali bozuk Robbie. Frank Coraci'nin yönettigi film, Culture Club'ın 'Do yuo realh want to hurt me'. Polke'ın 'Every littk thing she does is magk', 'Vldeo kflledthe radiostar" gibi 1980'lermkirrutanınmışsarkılannıdaiçenyor. Aşkımın Hedefisin / The Oüject Of My Affectîon İngiltere'nin tanınmtş tiyatro yönetmenlerinden bıri olup bizde gösterılmemiş 'Kral George'un Deliliği' fılmiyle sınemada da başanlı olan ve Arthur Miller'dan uyarladığı 'Cadı Kazanı'yla da dıkkan çeken Nicholas Hytner'ın yönetmenliğinı üstlendığı 'Aşkunın Hedefisin', bugün sinemalarda gösterime giren, çok yeni bır başka romantik komedı- drama. Başrollerını son aylann yükselen yıldızı Jennifer Aniston. Paul Rudd,Alan Alda ve John Pankovv'un oynadıgı film. bu türün meraklısını hoşnut edebılecek bır Amenkan yapımı. Aşk, seks, dostluk arasındakı ince dengelerde dolanarak günümüzün modern tüketim toplumunu hıcvederken vumuşak bır dostlugun hikâyesını de anlatıyor 'Aşkunın Hedefisin'. 'Seks ounaksızın evlilik yürüme/ mi? Evlilik. kadın için de erkek içindeşart mıdır'vb.sonılanetealan'Askunın Hedefisin', duygusal, romantik filmlere tutkun seyırcıye sesleniyor. nım, ona kesik Tony'nin ilgisini geri çevirmiyor ve Çin'deki işle- nnde Tony'ye çok yararlı olan Camille, gözü hep dışandaki bu Kanadalı işadamıyla yaşamaya başlıyor, ateşli gecelerin ardın- dan hamile kalana kadar. Öteki be- yaz sevgilisinden de vazgeçme- yen uyanık Tony, aslında kadın- dan Çin'deki işlerinde yararlanır- ken zor durumlara gebe doktor Camille de işadamını kullanıyor, oturma izni fılan almakta. Derken evde düşüp çocugunu düşürüyor Camille ve ona fena halde ihtiyaç duydugu, zoranlannda sevgilisiy- le sevişmekteki Tony'yle ilişkisi- ni bitiriyor. Öte yandan, genç kızla sarmaş dolaş ugraşıp alacagını aldıktan sonra sinirleri laçka. hamıle ka- nsına dönen çıkarcı Henry Li'tes kapısını kapatan, Ingilizcesi kıt,' ürkek ceylan Jessie de, kaldıgı odanın kirasını dahı ödeyebıle- cek durumda degil. Kıza yemek getırdigınde Jessie'ye vurulan, Çin restoranında çalışan garson David'ın (Henrj Wang)zi- ~ lıni çalıyor bir süre sonra, elinde bavuluyla, çaresiz Jessie Lm'cık. Oldukçatat- sız koşullarda, kolu kanadı kınkçasına kalakalmış gari- ban genç kızın durumun- dan yararlanma fırsatını ka- çınnayan, girişken ve iş bı- tirici garson David, ağzı ku- laklarına vara vara. evini. gönlünü, yatagını açıyor Jes- sie'ye memnuniyetle. Dert- lennden uzaklaşıp rahatla- mak ıçin saunaya giden dok- tor Camille, giderek Da- vıd" in iktidarsız yaşlı patro- nunun kapatması olmayı içi- ne sindiremeyen ve başaçı- kamadığı sorunlar yüzün- den ıntihara meyleden Jes- sie'yi. ölü gibi lapırtısız ya- tarken bulup kurtarıyor sa- unada. Ölen kocasından ka- lan ve Tony'den aldığı para- larla hiç degılse maddi çık- mazdan kurtularak rahata eren doktor hanımla genç kızı bir araya getirip kadın dostluk ve dayanışmasma selam çakan bır fınalle nok- talanan 'Çin Çikolatası'nı. ağır temposuna ve ilk fil- me özgü. kimi zaaflarına karşın, biz şahsen ilgiyle iz- ledik baştan sona. Kadın dayaruşması Batı'ya adapte olmaya ve ayakta kalmaya çabalayan iki Doğulu kadının 'cinsel yaşamına' bakan, yer yer sarkan, beylık bir anlatım tutturan, ilk kez gösterildi- ği 1996 Berlin Festivali'nde dikkati çekmiş; Dogulu du- yarlılığını soguk. ıssız Ka- nada'ya taşıyan bu ilk film denemesi, öncelikle sağlam, insancıl özüyle akılda kalı- yor. Bile isteye geldikleri, kapitalist degerlerin geçer- li oldugu, yabancı bir top- lumda, erkeklerin ihaneti- ne ugrayan; sevgisizliğe, acılara, hayal kınklıklanna gömülen, sonuçta beklenti- leri fos çıkan. iki Çinli ka- dını. soyadı ve fiziksel ben- zerliginden ötürü, herhalde yönetmen Yan Cuı'nin ya- kını oldugunu sandıgımız Shırley Cui'yle, seyircinin gözünde gönlünde güller açtıran Diana Peng'ın oy- nadıgı bu 'kadın fllmi'nden memnun mesut çıktık so- nuçta. KEDİ GOZU VECDİ SAYAR 'Mahalli İdareler' ve Sanat Geçen haftaki yazımızda, küttür alanının merkezi- yetçi yaptdan kurtanlması gerektiğine değinmiş ve Meclis gündemindeki "Mahalli IdarelerReformu" çer- çevesinde kültürün, yerel yönetimlerin görevieri ara- sına katılmasının yarartı olup olmayacağı sorusunu sor- muştuk. Cumhuriyet'in ilk yıllanndaki coşku ve dev- rimci atlımlar, yerini "statükoculuğa" bırakalı beri, kül- tür alanının merkezi bürokratik yapının egemenliğine terk edildiği bilinen bir gerçek. Nerede Köy Enstitü- leri'nin özgün felsefesi, Halkevleri'nın etkin çalışma- lan... Günümüzde, kültür alanına devletin katkısı, bir- takım bürokratik mekanizmalar ve bunlann "kadro- lu" sanatçılarından ibaret. Içine kapalı, toplumla iliş- kileri son derece sınırlı bu mekanizmalann işleyişi ise evlere şenlik. Kadrolann büyük kısmını küttür-sanat- la hiçbir ilişkisi olmayan memurlardoldurmuş. Bir kıs- mı da yaş sınınnı çoktan aşmış, ama memur statü- sünde olduklan için bir türlü emekli edilemeyen sa- natçılar. Polrtik tayinler, torpiller de cabası... Devletin kültür alanına müdahalesı, destekleyici, özendirici olmaktan öte sınırlayıcı ve yasaklamacı içe- riğini koruyor Valilerin oyun, film yasaklama eylemle- ri Anadolu'da vaka-i adiyeden sayılıyor (Dileyen, bü- yük kentlerdeki özgürtüklerle yetinebilir elbette)... Bu durumda neyapmalı? Devletin kültür alanından elıni çekmesini istemek gerçekçi bir çözüm mü? Bu soruya kısa yoldan bir yanıt vermek pek müm- kün görülmüyor. Dünyadaki uygulamalara baktığı- mızda, Amerika'da bile devlet, sağladığı vergi muafı- yetleri yoluyla sanat kurumlarına ciddi destek sağlı- yor. Hele Avrupa ülkelerinde kültür, devletin ilgi alanı içinde önemli bir yer tutuyor. Ama bu ülkelerde küttür yaşamı yalnızca devletin ödenek verdiği kurumlann varlığı ile sınırlı kalmıyor. Ye- rel yönetimler, kültür yaşamında çok önemli bir rol üst- leniyor. Kent tiyatrolan, kent galerileri, kent muzelen, kültürün tüm ülkede yaygınlaşması için çaba göste- riyor. Bizde ise bu hizmet birkaç kentimizle sınırlı (Doğan Taşdelen, Sefa Sirmen gibi başkanlann kentlerine getirdiğı kültür merkezlerı azımsanmayacak boyutlar- da). Türkiye'de şu sıralar yaygın biçimde tartışılmakta olan "devletinyenidenyapılanması" ve "yerelyöne- timlerin güçlendirilmesi" ilkelerinden hareketle, kül- tür alanının da merkezi yönetimin görev alanından çı- kanlıp yerel yönetimlerin görev alanı içerisine alınma- sı gündemde. Küttür hizmetlerinde "yerinden yönetimin gerek- liliğine ınanan kedilerin bu öneriyi yürekten destekle- diklerini söyleyebiliriz. Gene de, üzerinde titizlikle durulması gereken br- kaç nokta var. Birdefa, Meclis'teki "Mahalli IdarelerReformu"\a- sansı, gerçek bir yerinden yönetimi sağlamaktan çok, merkezi otoritenin "mahallinden" -ve daha etkin bir biçimde- egemen kılınması amacına yönelik hazırian- mış gibi görünüyor. Bu yaklaşımın, kültür alanındaki izdüşümü, otea olsa şu sıra "bakan karşılamak"tar\ baş- ka işlevi olmayan küttür müdürlerinin yetkilerini arrtır- Ynak olur..- Yarıi, -esasta degişen hiçbir şey olraıa*. Merkezi otoritenin siyasi tercihleri "mahalir ölçekte daha etkin kılınır. Bir başka tehlike de, siyasi tercihlerin yerel bazda daha da etkin olabilmesi. Örneğin, sinemaya destek fonunun yerel yönetimlerce yönetildiğini düşünelim. Daha özerk bir fon yönetimınin güvencesi var mı? Hiç olmazsa, Ankara'daki Fon Kurulu, sektörün nis- pi bir kontrolü altında. (Bu açıdan Mahalli idareler Ka- nunu ile belediyelerin sinema biletlerinden kestikleri "rüsum "dan vazgeçilmesi, bu paranın Ankara'dafon- datoplanmasının yararlı olacagını düşünüyorum. Bel- ki, küçük bir oranın kentterde yapılacak sinema sa- lonlanna ve sinema şenliklerine destek payı olarak ye- rel yönetimlere bırakılması düşünülebilir.) Sonuncu tehlike ise resmi beğeniden kaçalım derken "taşra be- ğenisi"n\r\ kucağına düşülmesi... Geçen hafta gazetelerde bir haber vardı: "GCımüş- hane'nin Köse ilçesinde düzenlenen Kösedağı Yay- la Şenlikleri'nde DYP 'li belediye başkanı, kadınlan ve erkekleri ayn ayn yerierde oturtmuş..." Galiba, yapılması gereken, bu sakıncalan göz ardı etmeden birsistem oluşturmak. Yerel yönetimleri kül- tür alanında da etkin kılacak bir strateji benimserken yerel yönetimlere bağlı kültür kurumlannda da (tıpkı devlet kurumlannda olması gerektiği gibi) özerkiik il- kesinı hayata geçirmek; sivil dinamikleri bu kurumla- nn işleyişinde etkin kılmak... Tabü, kültür hayatımızjn "Kösedağı Yayla Şenlikle- ri"ne benzemesini istemiyorsak... Sokak Oyuncuları 'ndan 'Tohum ve Toprak' Kültür Servisi - Macanstan, Polon- ya, Romanya. Hol- landa ve Alman- ya'daki birçok festi- valden davet alan Sandımay Sokak Oyunculan toplulu- ğu, Almanya'daki 'Kleines Fest Im Grossen Park' festı- valınde dünyanın bır- çok yerinden gelen sokak tiyatrosu grup- lanyla dün 'Tohum ve Toprak' oyunuy- la buluştu. 9 Ağustos günü de bir gösteri yapacak ovııncular, 15-17 Agustos tarihleri arasında 'Çanak- kale Troja Festivali' ne ka- tılacaklar. Festival boyunca Bayra- mıç, Bozcaada ve Çanak- kale'de gösteriler düzenle- yecek toplulugun festival programı kasım a>ina kadar devam edecek. Çalışmala- nna 1996 yılında Bodrum- Yalıkavak'ın Sandımay kö- yünde başlayan topluluk. ilk projeleri olan 'Kırmızı İpek' adlı oyunun dünya prömiyeri 1997'de Alman- ya'nın Brühl kentinde •Brühlermarkt' festıvalın- de yapmış; '97 sezonu bo- yunca Almanya, Belçika. Hollanda ve Fransa'da yir- mi ayn festivalde altmış kez sergilemişti. Toplulugun ikinci projesi olan Anado- lu köylüsünün, bereketini kaçıran yeraltı tannsı Ha- des'm peşinden sürüklen- dikleri zorlu yolculuğu ve mücadeleyi anlatan 'Tohum veToprak'ın dünya prömi- yeri ise 6 Haziranda Sulta- nahmet Meydanı'nda ya- pılmıştı. Anadolu kültürü- nü esas alan Sandımay So- kak Oyunculan, efsaneler, masallar, rıtüellerle har- manlanmış bu zengin ve canlı kültürü, sokak tiyat- rosunun evrensel anlatım biçimleriyle görsel bir şö- lene dönüştürürken yitir- mekte olduğumuz kültürel kimliğin özgün motiflerinı tüm dünya insanlanna taşa- mayı da amaçlıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear