14 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27TEMMUZ 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Dava karannda 'Sendikacmm işçi lehine gayret göstermesi onun namus borcudur' denildi Yargıtay'dan 'namus' dersi AYDEVLANMA EMRE KONGAR Bip Istifanın Düşündürdükleri •3EYRİM SEV İMAY Yargıtay 4. Hukuk Daıresı. Türk- f ş'e bagiı eski Teksıf Sendıkası Ge- rıel Başkanı Şevket Yılmaz'ın DlSKe bağlı Tekstil Sendıkası Ge- nel Sekreten Sülevman Çelebi hak- kındaaçtigı hakaretdavasında. "na- sıl sendikacı olunması gerektiğT ko- nusunda ders venr nıtelıkte bir ka- raraldı. Yargıtay "ın karannda "Sen- dikacının işçi lehine gayret gösterme- si, taMr kmması onun namus borcu- dur. Yalnız sendikacılıkta değil, tüm meslek \e dallarda kişilerin bütünlü- ğiî, biriikte hareket etmeleri onlar içinen büvükgüçfür" diye belirtil- di Türk-Iş'e baglı Teksif Sendikası. DlSK'e bagh tekstil-tş Sendikası ve Hak-tş"e bagiı Öziplik-İş. 1994 • Yargıtav, Türk-İş'e bağlı eski Teksif Sendikası Genel Başkanı Şevket Yılmaz'ın.Tekstil Sendikası Genel Sekreteri Süleyman Çelebi hakkında açtığı hakaret davasında, "nasıl sendikacı olunması gerektiği" konusunda ders verdi. Kararda "Sendikacının işçi lehine gayret göstermesi, tavır koyması onun namus borcudur. Yalnız sendikacılıkta değil, tüm meslek ve dallarda kişilerin bütünlüğü. biriikte hareket etmeleri onlar için en büyük güçrür" denildi. yılında grup toplusözleşmesı sıra- sında ışverenle anlaşamayınca eşza- manlı grev kararı almıştı. Grevin başlamasına bırgün kala Teksif in işverenle anlaşması üzen- ne Adana'da binlerce işçi toplanmış. Teksif'i ve eski Teksif Genel Başka- nı Şevkeı Yılmaz'ı protesto etmış- lerdı. Protesto sırasında konuşan Testil Sendıkası Genel Sekreteri Sü- leyma/ı Çelebinın. Yılmaz hakkın- da söy ledigı ~Son bir defa namuslu bir tavır koyar dedim. bu namuslu tavrı koyma fırsatını işveren lehine kullandr sözlen üzerine ise Yıl- maz, Çelebi hakkında tazmınat da- vası açmıştı. Davaya bakan Ankara Asliye 16. Hukuk Hâkımligi Çele- bi yi tazmınat ödemeye mahkûm et- mıştı. Yerel mahkemenın kendisını suçlu bulması üzerıne temyize gi- den Süleyman Çelebfnin eezası Yargıtay 4. Hukuk Daıresı'nce5 Ka- sım 1996 tanhinde oy çokluğuyla ıptal edildı. Yargıtay'ın verdiği kararı Tekstil Sendikasf ndaki çalışma odasının duvarına bü'yütüp, çerçeveleterek asan Çelebi. hakkındakı mahkûmı- yet kararının bozulmasından çok Yargıtay'ın gerekçesindekı açıkla- malarına sevındığını .söyledı. Çele- bi'nın oturduğu masanın arkasına astığı Yargıta} "ın karan şöyle: "Sendikacıntn işçi lehine gayret göstermesi, ta\ ır koy ması onun na- mus borcudur. Valnız sendikacılıkta değil, tüm meslek \e dallarda kişile- rin bütünlüğü, biriikte hareket etme- leri onlar için cn büy ük güçtür. Teks- til dalında. y ani a> nı işkolunda deği- şik konfederasyonlara bağiı sendi- kalarda biriikte hareket etme kara- rı verilip. bu uğurda yol alınmışken emek ve emekçi için zor bulunur bir fırsat yakalanmışken bir yandan eş- zamanlıgrev karannıalıpdiğeryan- dan iş\erenle müstakilen sözleşme koşullannın görüşülmesini değerlen- dirip, eleştiren davalının sözlerini bu ortam dışında yorumlamak müm- kün değildir." Süley man Çeiebi'nin davayı takip eden a\ukatı Hasan Cünüç, Yargı- tay'ın bu kararının Türkıye ıçın bir "istisna" olduğunu belirtti. Günüç. "karar ay nı zamanda işçi sınıfını dü- zene sokacak, ders veren bir karar. Sadece sendikalara da değil, tüm meslek kuruluşlanna ders olmahdır. Kararda açıkça, sendikacılar görev - lerini yapsınlar, işçiyi satmasınlar, deni\orn dedi. Harb-İş üyesi 1800 işçi grevde ABDTÜer grevden rahatsız SAMİH AZMİ EZER ADANA - Türk Harb-lş Sendikası üyesı yaklaşık I800işçımngrevı. ABD'lı- leri şiddet kullanacak denlı sinirlendırdı. Incırlık Hava Üssü'nde öncekı akşam ikı ABD'lı asker. kurt köpekle- nnı grev nöbetı tutan ıkı ış- çinin iizenne saldırttı. Dün de bır asker. grev gözcüsünü yumrukladı. Sendıka yetkilı- leri olaylan incırlik Jandar- ması'na bildirdiler ve önlem alınmasını istediler Bu ara- da. Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral'ın grevdekı işçilere moral vermek ama- cıyla bu sabah Incirlik'e ge- leceği belirtıldi. lncirlik Hava Üssü ile An- kara ve tzmir'dekı ABD iş- yerlennde Türk Harb-lş Sen-~~ dıkası üyesi işçilerce yiirü- tülen ve dört günü geride bı- rakan greve ABD'lilenn tep- kisi yer yer şıddete dönüşü- yor. Önceki gece 20.00 sira- İannda kiralık biraraçla ben- zin istasyonuna gelen ıkı ABD"li asker, kurt köpekle- rini istasyonda grev nöbetı tutan iki Türk ışçisının üze- nne saldırttı. lşçiler saldırı- dan vara almadan kurtulur- ken ABD'lilerolay yennden kaçtı. Dün sabah da bır ABD'li asker çamaşırhane önündeki grev gözcüsüne saldırarak yumrukladı Ola- ya İncirlık Jandarmasrnınel koyduğunu ve her ıki saldı- nyla ilgili soruşturmaların sürdügünü kaydeden Türk Harb-lş Adana Şube Başka- nı MustafaAcetşunları söy- ledi:"Olay şu anda jandar- mada. Yumrukla saldınva uğrayan arkadaşımız gidip ifade \erdi. Saldınyı gerçek- leştiren ABD'linin de ifade vermek üzere götürülmesini bekliyoruz. Köpeklerin sal- dırtılmasıyla ilgili araştırma da sürüyor. Askerleria kul- landığı aracın plakası sapta- nıpjandarmaya inrikal ertiri- lecek. Amerikalılar çoksinir- ü hareket ediyorlar. Biz > asa- lar çerçe>esinde gerekeni yapmayı sürdürecegiz. Yasal hakkımızı kullanıvor. yasala- ra uy gun mücadele yürütü- yoruz. ABD'lilerin hukuka aykın da\ranışlaria yasal mücaddemizi cngellcmeleri- ne izin »ermeyeceğiz." Eğitim-Sen Genel Başkanı Bal sınav da sorunu çozmez İZ.MİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)-Egitım-Sen Genel Başkanı Kemal Bal. ünıver- site sınavlannın bire indinl- mesinin soruna katkı sağla- mayacağını söyledı. Bal. "Bizim bakış açımız, gençlerimize yetenekleri doğrultusunda ortaöğre- timde aldıklan bilgi ve bece- ri ile bir yükseköğrenim programına de\am etme olanağının sağlanmasıdır. Kaç tane sınav yaptbrsa ya- püsın. belli sayıda öğrenci yükseköğrenim programı- na aiınacağı için gençlerimi- zin önemli bir bölümü yine progranun dışında kalacak- tır'dedı. Kemal Bal. özel dersha- nelerin soruna kendi çıkar- lanna göre vaklaştıklannı. >eni uygulanacak sınav sıs- temine göre dershanelerin yeniden program yapmala- n gerektığinı vurgulayarak görüşlerını şövle açıkladı: "Dershaneler iki sınav a gö- re programlanmış. Çalışma düzenleri, kadrolan ve ya- yınlan iki sınav lı sisteme gö- re hazııianmış. Tek sınav olunca bütün bu yapımn de- ğişmesi gerekiyor. Aynca sı- nav ın öne alınarak, kurs sü- resinin a/alhlması söz konu- su olabilir. Bu nedenle genç- lerinıizin buradan nasıl etki- leneceği onlar için problem değildir. Sorun, onlann ken- di kazançlandır. Dershane- lerin tek sınav a karşı çıkma- sı kadar kendilerine uygun davranışolamaz." Tüm gençlerimize iv ı bır tahsil ortamı hazırlamak için 8 yıllık ilköğretime da- yalı ortaögretim programla- rı geliştırmek gerektığinı vurgulayan Bal. sınav sıste- mı sürdüğü sürece dersha- ne sahiplerinin cebine para gireceğine dıkkat çektı Cevreci doktorun bası dertte Âklandı, bir hafta sonra açığa abndı 0S1 \UNt\T (Cumhuri- yet Güney İlleri Bürosu) - Çevreci doktor Umur Gür- so>'. eski suçlamalardan ak- landıktan bir hafta sonra yi- ne ışten azaklaştırıldı. Çe\- re Dostları Derneğı Başkanı olan Gürsoy"un bir verel ga- zetede "'Halkın sağlığı ile oy- najan yöneticileri eleştirdi- ği" gerekçesivle hakkında yenı bır soruşturma açıldı. Daha önce de çevre ev- lemleri ve verdigi demeçler nedeniyle soruşturmaya uğ- ravan ve sürgüne gönderilen Doktor Umur Gürsoy. eski suçlamalardan aklandığı haftanın ertesinde yeniden görevden uzaklaştırıldı ve hakkında soruşturma başla- tıldı. Açıga alman Gürsoy. şim- di Osmaniye N'alisi olan es- ki Kaymakam Cmit Kara- han tarafından Diyarbakır'a sürülmüştü. Hakkında açılan tüm soruşturma \e sürgün- lere karşın. Akkuyu Nükle- er Santralı ve yörede kurul- mak istenen termik santral- ların engellenmesine yöne- lik birçok çe\recieyieme ka- tılan ve demeçler veren Gür- soy, çalışmalarından ödün vermeyeceğinı belirtti. Bademler'deoyuncakmüzesi YUSUFÖZKAN İZMİR - Adını köy halkının kurdvgu ti- yatroyladuyuran L'rla'nın Bademlerköyü. şımdı de "ÇocukOyunlanveOyuncakJan Müzesrne ev sahipligi yapıyor. Kendısi de Bademler köyünden olan ve yaşamı tümüyle oyun olarak gören Arke- olog Musa Baran, oyunun yaşamın herala- nında ve anında geliştığıni. güzelleştigini düşünmüş. Bu amaçla Bademler Köy Ala- nı "ndaki ev ınde kurdugu müzesi için, uçurt- madan sapana, kargıdan yapılmış sılahlar- dan telden yapılmış arabalara kadar onlar- ca oyuncak toplamış ya da kendı elleriyle üretmış. Egıtım amacıyla yaptıgı ilkel tanm aletlennı göstenrken. yaratıcılıgın önemi- ni bir kez daha gözler önüne seriyor. "1970'li yıllarda araştırmalar yaparken, bin y ıllann ötesinde de bize özgü oy unlann oynandığını fark ertim. Toprak altında, yı- kıntılar arasında o oy uncaklardan baa ör- nekler buldum. Araştırmalanmı genişlet- tim. XVI. yüzyılda yapılan Pierter Eure- gel'in 'Çocuk Oyuncaklan" tablosunda (Şimdi Vivana Sanat Tarihi Müzesi'nde) yi- ne ay nı oy unlann oy nandığını gördüm. An- kara'daki Anadolu Medeniyetleri Müze- si'ndeGeç Hititlerdöneminden.yani İÖaşa- ğı y ukan 800 y ıllanndan kalmış bir kabart- mada Hiritçocuklannın aşık ın nadıklannı. topaç çevirdiklerini gördüm. Böylece oyu- nun ve oyuncaklann evrensel olduğuna ta- nık oldum." Bubenzerlikleri fark ettıkten sonra, 1973 yılında yapılan 10. üluslararası Arkeoloji Kongresi için Antik Çağ'lagünümüzçocuk oyunlannı karşılaştıran bir araştırma yapan Baran. benzerlıklen birbildin olarak kong- reye sunuvor. Bildiri çok ilgi çekiyor ve Amerıka'da, Pensilvanya Ünıversıtesi'nde yayımlanan Expçdition Dergisi'nde yerab- yor. Ay nca Güney Afrika'da da birçok der- gı bu konuya geniş yerayınvor. Son olarak 1993 yılında Kültür Bakanlıgı 'nca bır kıta- bı yayımlanıyor. Oyuniarve oyuncaklan etkıleyen faktör- lerin ıklım. materya! (araç. gereç) \e kültür olduğunu söyleyen Baran, kar yağmayan ülkelerde çocukların kardan adam yapma- sını bılememesının doğal olduğunu belırtı- yor. Aynı şekilde söğüt ağacı olmayan ül- kelerde de. çocuklann söğütten düdük (sıp- si) yapmasını bılemeyeceklerini kaydeden Baran, ilginç bır örnek veriyor: "Bizim kargıdan yapnğımız oyuncaklan Endonezya-Sumatra'da da aynenyapıyor- lar. Bu benzerlik gereç birliğinden kaynak- lanıyor. Gereçler. sanki çocuklara benden şu. şu oyuncaklan yapabilirsinu diyoriar..' Kanımca, insanın ülkesine, düşüncelerine, değerlerine ve ilkelerine bağlılığı, partisel ve kişisel çıkar hesaplarının üze- rinde olmalıdır. Varolan partiler sistemi ve onun ürettiği particilik kültürü ve ahlakı beni çok rahatsız et- mektedir. Üyelik ve delege düzeni ba- şıbozukluk içindedir. "Ben bi- Hnm"c\ bir liderlik anlayışı ege- mendir. Hukuk ve demokrasi dışı uygulamalar çok yaygın- dır. Tüm bunlar, sistemın de- mokratık niteliğinı yok edıci boyutlara ulaşmıştır. Sistem, kendıni hertürlü ka- tılıma kapatmıştır. Çoğulculuk ise bir zaaf olarak algılanmak- tadır. Siyasetin yerleşik kadrolan aşırı profesyonelleşmiş ve temsil gücünü önemli ölçüde yitirmiştir. Bir tür "kast" oluş- muş ve toplumun doğal do- kusu ile siyasetin dokusu uyuşmazlık içine düşmüştür. Yeterince saydam ve temız olmayan siyaset finansmanı, siyasetin toplumsal işlevini ağır bir bıçımde zedelemekte- dir. Ayrıcalık sağlama ve kayı- rımcılık neredeyse sistemin temel işlevi haline gelmiştir. Meclis'in, "yürütme"yi de- netleme işlevi çok zayıflamış ve "yürütme", "yasama"üze- rinde fiili bir egemenlik kur- muştur. Siyaset, yargıyı da, iç gü- venliği de politize etmiş, onla- rı yetmezlikler içine itmiştir. Katılımcı yollarla, bilimsel temelli programlar, projeler ve çözüm önerileri oluşturmak anlamında bir "siyasal üre- tim", bırtürlü geliştirilememiş- tir. Siyaset diye yapılan, çoğu zaman basit "taşlama"\ardü- zeyinin ötesine geçememıştir. Sistemde, halkın somut ih- tiyaçlarını adalet içinde gıder- mek ve onun çeşitli duyarlılık- larını karşılamak yerine, bun- lan politık malzeme olarak kul- lanmak eğilimlerinin daha güçlü olduğunu görüyorum. Bu, hem halkın refahının yete- rinöe arttırılamamasına hem de iç bârışın ve bütünlüğün korunamamasına neden ol- maktadır. • • • Bu sütunun okuyucuları için, yukarıdaki satırlar hiç de yabancı olmamalı. Bu düşünceleri neredeyse aynı sözcüklerle ve defalarca bu "köşe"üe dile getirdim. Ama bu kez bunları söyle- yen bir politikacı. Okurlarıma bir sürpriz olsun diye, bu sözleri tırnak içine al- madım ve "alıntı" olduğunun işaretini baştan vermedim. Türkıye'de "baş ol da ister- sen soğan başı ol" atasözüne uygun olarak gelışmiş bir ge- nel kültürün ürettiği politıkacı- ların, bir kez "parti genel baş- kanlığını" ele geçirdiklerinde, bir daha kimsenin onları yer- lerinden kımıldatamadığı bir siyaset yapısında. genel baş- kanı oldugu partıyi, inançları adına bir başka parti ile bü- tünleştıren ve bu uğurda "kol- tuğunu" terk eden bır "lider politikacının" sözleri bunlar. Aydın Güven Gürkan, 12 Eylül dönemınden "ızınli" Halkçı Parti'yı. Evren ve arka- daşlarının, yönetıcılerıni veto ederek seçımlere girmesini engellediğı SODEP ile birleş- tiren ve 12 Eylül yönetıcilerinin uygun bulduğu HP liderini, se- çimle devırmiş bir genel baş- kan olarak, bu birleşme sıra- sında koltuğunu terk eden bir politikacı. • • • Gürkan, CHP'den istifasını duyurmak için yaptığı basın toplantısında, yukarıda alıntı- ladığım satırlardan sonra di- yor ki: "CHP'nin kendisını ye- nileyerek, siyasal sistemin de yenilenmesine öncülük ede- ceği umudunu hep korumaya çalıştım... Bugün bu umudu- mu artık koruyamıyorum." Ardından da CHP'ye yöne- lik eleştirilerıni sıralıyor. Benim bu yazıyı yazmakta- ki amacım CHP'yı eleştırmek değil, sistemin genel hastalığı- na dikkatı çekmek. Çünkü Gürkan'ın CHP'ye yönelttiğı eleştirilerin hemen hepsi, bütün partiler için ge- çerli. Zaten sorun da burada: Açıkça ortaya koyalım: So-> nın, yağma kultürüne ram ol-.. muş oligarşik parti yapılannıh demokrasımızi yozlaştırmak- ta oluşudur. Gürkan'ın istifası, CHP'nirf de bu genel hastalıktan, yanj yağma kültürune dayalı oligar- şik yapıdan kendini koruyaj mamış olması üzerıne kurulu bir protesto. Şimdi, Gürkan'a yönelik olarak "seçilme şansını yitirdi, gûndemde kalmaya çalışı- yor", "liderlik yarışını kaybet- tiğinden beri zaten süreklî. muhalefetyapıyordu", "eski- den de istifa etmiş ve geri dönmüştü" gibı eleştiriler ya-; pılacak. Bütün bunlar haklı da olabi- lir. : Ama kişiliğine ya da geçmi- şine yönelik hiç bir eleştiri, Gürkan'ın bugün söyledikleri- nin gerçekliğini ve geçerliliği- ni gölgeleyemez. Ey politika- cılar, başınızı kumdan çıkar- manın zamanı gelmedi mi? Şimdi Arçelikler kısa bir süre îçin sıfır vade farkından başiayan cazîp mi cazip seçeneklerle! İşte dilediğiniz Arçelik ürününü kendinize en uygun koşullarla almanız için bulunmaz bir fırsat! VADE AYUK FAİZ ORANI {NB0 3AT %0.00 4AY % 2.08 l l % 2.82 0 C F 1 6 AV ' % 3,37 N A N S F A İ Z 7 AV S AY % 3,80 1 % 4,12 O R A N L A R 1 9AY %4,39 10 AY %4,65 11 AY %4.85 12 AY %5.05 13 AY %5.21 14 AY %5,47 1 1 H »5,98 24 AY %6.95 • Sufcampnrav» Mz oranivı 31 Ttmna 1398 UrtMne iudar m M H t . • K.H.D.F. M B.S.M.V. orankn yuktmdakl taMnte beUnüen Imk tmttimna Oahtl
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear