Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 1998 PA2ARTE
OLAYLAR VE GORUŞLER
IMF îzlenceli Yeni İktisadi Programa 'Hayır'
İZZET ÇETİN T. Harb-İş Sendikası Genel Baskam
B
ılındığı üzere. Devlet Ba-
kanı Güneş Taner'in yap-
tığı görüşmelerin ardın-
dan, hükümet. 30 Hazi-
ran'da geçmiş ıcraatını
değerlendirdiği\el999
sonuna değın sürdüreceğı politikalan
özetledıği bırprogramı "EkonomikPo-
litikalar Büdirgesi" başlıklı bır açıkla-
mayla kamuoy una sunmuştur. Söz konu-
su program IMF izlenceli bir iktisadi
program nitelığınde .. Çünkü programın
uygulanışı IMF'ninanlaşmamaddeleri-
nin 4. maddesı uvannca örgüt uzmanla-
nnca hcr üç ayda bir yapılacak incele-
me gezileriyle masaya yatınlacak (*).
Gerek hükümetm açıkladığı program
metni. gerekse IMF ile anlaşmaya van-
lan metin ıncelendığınde, hükümet ıle
IMF'nın ekonomi politikalan yaklasım-
lannın tam bır uyum ıçerisınde olduğu
görülmekte. Hükümet. stand-by anlaş-
malannın kamuoyunda yarattığı olum-
suz etkidenolsa gerek. vanlananlaşma-
yı "stand-by" anlaşması olarak nitelen-
dirmekten kaçınırken, IMFdeyine imaj
tazeleme kaygısına dayanarak, ızleme
faaliyetini 4. madde uyannca yürütme yo-
lunagitmişbulunuyor. Hükümetin inkâ-
n ve aldatmacasına karşın gerçeğin sak-
lanması mümkün değil. Anlaşma metni
incelendiğınde bunun örtülü bir stand-
by olduğu açıkça görülmektedir (**).
Ülkemiz. bu yabancı sözcügün (stand-
by) hiç de yabancısı değıldir. Bu yaban-
cı sözcükle tanimlanan her bır anlaşma-
nın ardından açılan "istikrar paketle-
ri"nin kendisinden neleralıp götürdüğü-
JIÜ de çok ıyı bılmektedır "Bu sefer ol-
madı, bir dahaki sefere" denılerek, son
on yedi yıllık dönemde. 1980. 83. 84 ve
94 yıllannda olmak üzere, dört kez stand-
by anlaşmasına gidilerek Türkiye. birçok
az gelişmiş ülkede olduğu gıbi IMF'nın
başansız deneylerinin laboratuvan ola-
rak kullanılmıştır. Başansızlıklan. ge-
rek Türki>e. gerekse yakın zamanda
Meksika'dan Endonezya">a başka pek
çok ülkede defalarca kanıtlanmış olan bu
programlann şimdi başka bir isımle pa-
zarlanıyorolması ve bunun hükümet ta-
rafından bır "Kurtuluş Programr ola-
rak benimsenmesı. hükümet açısından bü-
yük bır talıhsizlık olsa gerektir. Yfcni dı-
ye yutturulmaya çalışilan bu programın
hiçbir "yeni" yönü bulunmamaktadır.
Hükümetin IMF ile birlikte olu^turdu-
ğu bu program. 24 Ocak 1980 tarihli
Ekonomik Istikrar ve Yapısal Uyum Ka-
rarlan"nı çağrıştıran, 5 Nı^an 1994 ta-
rihli EkonomikOnlemlerL'ygulanıaPla-
nı ile de tümüyle çakı^an çızgılere sahıp-
tir. Şöyle kı:
1. Temel sorunun. Ekonomik Önlem-
ler Uygulama Planı ile benzer şekilde,
yüksek enflasyona yol açan kaınu açık-
lan ve borçlan olduğu tespiti vapılmak-
tadır. Ancak, kamu açıklan, kamu kesi-
mindeki satın alnıa gücündeki kayıplan
gidermey e ve satın alm;» gücünü \ ükselt-
meyedönük"aşın" ücrettaleplerinebağ-
lanmaktadır. Fnflas\onun nedenleri ara-
sında, ne bütçenin yansını yutan fai/ öde-
meieri, ne de aşın >üksek tekelci kârla-
nn sözü edilmektedir.
2. Buna uygun olarak, istikran sağla-
mak üzere, bütçenin yansını yutan faiz
ödemelerinde kısınüya gitmek yerine, re-
el ücretve maaşı bulunduğu yoksulluk dü-
zeyinden daha da aşağıya çekmek ve sos-
yal gü\enlik harcamalam la diğer hiz-
metlerde kısınrna gitmek \olu seçilmek-
tedir. Bu da emek geürierini düşürmeye
dayalı bir istikrar anlav ı>ını lxııiınsemiş
olan 24 Ocak ve 5 Nisan geleneğine bağ-
lı kaundığını göstermektedir.
3. Ccretlerin geçmiş enflasyon yerine
hedeflenen enflasyona göre beürlenme-
si yoluyla. Ekonomik Önlemler Uygula-
ma Planı ve ertesindeki stand-b> anlaş-
ması dahilinde toplu pazariık sistemine
v urulmuş darbeleredevam edilmesi plan-
lanmaktadır. Bunun ilk ayağı, memur
maaşlannııı > üzde 2U'lik bir arüşla da-
ha da düşürülmesi iken, ikinci ayağı da.
önünıü/deki \ ılın kamu kesimi toplu pa-
zariıklannda hükümetin önereceği bi-
rinci yıl için yüzde 20'lik bir ücret artış
oraru teklifidir. (Hükümetin, 1999 için
hedeflediği (Aralık-Arahk) tüketki fîyat
artış oranı yüzde 20'dir.)
4. Mne IM Ftelkinleriyie tümüyleuyıım-
lu bir şekilde hükümet, sosyal güvenlik
sistemini,emeklilik yaşı\ç asgari prim öde-
me süresini yükselterek, sağhk hizmcbe-
rini ise piyasalaştırarak asknda pratikte
tasfiye etmeye niyetlenmektedir.
5. Hükümet. bu katıksız emek ale\ h-
tan neo-liberal ekonomi programını, iş-
çi konfederasyonlannın ESK'deki \arlı-
ğını vurgulayarak meşrulaştırmaya ça-
lışmaktadır.
6. IMF, ö/elleştirme konusundaki hu-
kuki ve düzenleyici geliştirme çabasına
ağıriık verilmesini telkin ederek, iç huku-
kun atlanacağı. neo-kapitülasyonist ulus-
lararası tahkimi (ve büyük olasılıkla çok
taraflı yatınm anlaşmasını) dayatmakta
\e yargı Uzerindeki siyasi baskı ve müda-
halelere yeşil ışık yakılmaktadır. Böyle-
ce 24 Ocak ile dışa açık büyüme adı al-
tında başlahlmış olan serbestleşme siire-
ci de nihai ve mantıki sonucuna vardınl-
ma>a çalışılmaktadır.
7. Özelleştirme geürlerinin, kamu borç-
lannı karşılamak üzere kullanılması plan-
lanmakta. Bö\lece, sıllann birikimini
içeren kamu varlıklan, bütçenin yansı-
na yakın bir kısmı kendilerine transfer
edUerek hoşnut tutulan faiz geliri sahip-
lerini daha da nıutlu kılmak üzere haraç-
mezat ekien çıkanlmakta, faiz ödemele-
rine ek olarak ikinci bir kay nak aktarım
mekanizması devreye sokulmaktadır.
lşte ">eni"sıtatıylapazarlanmayaça-
lışılan programın özü bundan ibarettir.
Bu. örtülü bir istikrar ve yeniden yapı-
landırma programından başka bir şey
değıldir.
Bilindiği üzere yapısal uyum olarak ad-
landınlan bu politikalarla. ekonomi gi-
derek liberalize edilirken. mali istikra-
nn da sağlanması öngörülmekte. Mali is-
tikrar sağlansın ki, söz konusu ülke, ıçe-
riden ve dışandan yaptığı borçlanmanın
ana para ve faizödemesi taahhütlerini ke-
sintısiz bir şekilde yenne getirebilsin.
Önemli ve gerekli olan böylesi bır ko-
numdaki ülkelerin kesintisiz iç ve dış
borç senisi yapabilmesi \e ekonomik
dengelerini yeniden kurabilmesidir. IMF
ve Dünya Bankası için bu tür önlemler
sonucu gelir bölüşümü ve bir dizi sos-
yal ilişkinin bozulacak olması hiç önem-
li değildir.
Nitekim. bütçelerimizin "kamu hizme-
ti" ve "sosyal hizmet" üretememe nok-
tasına gelmesı bu kuruluşlan hiç ilgi-
lendırmemekte. Yeter ki, bütçeler "borç
ödeme" bütçesi işlevlerini sürdürebil-
sin. IMF ile vanlan anlaşmada "faizöde-
meleri yükünü karşılamak için faiz-dışı
bütçenin fazla vermesi gerekir" biçimin-
de biröneriye yer verilmesi, bu niyeti açık-
ça sergilemektedir.
Hükümetin, IMF ile ilişkilerdeki bir-
kaç yıldır süregıden belirsizliğe son ve-
rerek bir anlaşmaya varmış olması ve
IMF'nin de bu tür bır programı destek-
lemeye nza göstennesi Türkiye'nin si-
yasal ıçenkli bir ekonomik bağımlılık iliş-
kisine "gönüllüce" boyun eğdiğini ve
Türkiye ekonomisindeki sorunlann ağır-
lığını ve yeni bir mali bunalım riskinin
büyüklüğünü göstermektedir. Hükümet.
hoş görünme zorunluluğunu geride bı-
raktığını düşündüğü ılk fırsatta, daraltı-
cı önlemlere başvurmakta ve bu uğurda
IMF ıle bir bağımlılık ilişkisinegirmek-
te hiçbir beis görmemektedir. Böyle dü-
şünenlere, emek, gerekli yanıtı kısa sü-
rede verecek ve kendileri elbette ki ya-
nıldıklannı kavTayacaklardır. Kimseeme-
ğin ve temsilcisı sendikalann çalışanla-
ra büyük acılar getirecek bu programa
"evet"demesini beklemesin. Sosyal dev-
letın topyekûn imhası anlamına gelen
bu anlaşmaya. politikalannda sosyal dev-
letı temel aldığını söyleyenlerin destek
vermesi büyük bir çelişkidir. ESK içe-
risınde yer alan konfederasyonlann prog-
rama karşı sessiz kalmalan, işçılerin ve
sendıkalannın da sessiz kalacağı anlamı-
na gelmemelidır.
Ve kımse. toplumun yüzde 20'lik var-
lıklı azınlığının mılli gelirin yüzde 55'inı
aldığı; buna karşılık en yoksul yüzde
20'lik kesimin ise yüzde 5 ile yetindiği
bu şiddetle çarpık bölüşüm tablosu orta
yerde dururken emeğin ve sendikalann
"fedakârlık" yapacağı yanılgısına ken-
disini kaptırmasın...
(*) Bu madde uyannca, IMFpersone-
lisöz konusu ülkeyı ztvaret ederek, iktisa-
di ve mali verileri lopluvor ve resmı yet-
kililerle ülkenın iktisadi gelişımi ve polı-
tikalarım tartısıyor Dönüşü'nde, Yürütme
Kurulu 'na sunulacak bir raporu hazırlı-
yor ve Yürütme Kurulu söz konusu rapor
temelinde vürüttüğü tartışmavla bır or-
takgörüs belırleverek ülke vetkılılennesu-
nuyor. Bilindiğigibı, stand-by düzenleme-
si (anlaşması) dış ödeme güçlüğüne dü-
şen IMF üyesı ülkelere. IMF kaynakları-
m. uvgulanacak istikrar programlarına
baglı olarak ve belırlenmış, birtafo'imegö-
re aktarmak amacıyla IMF ile üye ülke-
leramsında imzalanan bir sözleşmedir. Sü-
reç şövle işler Kredı talep eden ülke ön-
ce IMF ye bır nıyet mektubu hazııiayıp ve-
rır. Bu belgede borçlandığı sürece izleye-
ceğı ıktisatpohtikalannı ve alacağı istik-
rar önlemlerim açıklar. Mektupta yer alan
bupolitika ve önlemler IMFyönetımince
yermdebulunursa. IMF tarafından açıla-
cak krediler bir takvime dökülür. Zamanı
gelmış kredilerin sırasıyla serbest bıra-
kılması. nıyet mektubunda laahhüt edilen
önlemlerın lam ve kesintisiz olarak uygu-
lanmasına bağlıdır
ARADABİR
YUSUF ZİYA BAHADINLI
Kaynağına Bakın Bir
Köy Enstitülennı brtınp de köye öğretmen olarak dön-
düğümuzde köylünün "cehalet"\ ve "sefalet"\ karşısın-
da düşünmememız, sorgulamamamız, elımizden ne ge-
liyorsa yapmamamız olamazdı. Ama her seferinde go-
recektik: toprak ağalan, şeyhler, çok uluslu şırket sahıp-
leri, büyük bürokratlar ve bunların meclısteki vekillen
karşımızdaydı. Bıze ancak beş attı yıl dayandılar.
Auikara-Hasanoğlan Yüksek Köy Enstrtüsü öğrenci-
lerinden bır bölümü bizler. bir gece sabaha karşı, daha
uykumuza kanmadan yataklanmızdan kaldınlıp cem-
seterie Ankara tren tstasyonuna götürülduğumüzde (sü-
rülüyorduk) tarih 1947 idı ve iktidarda CHP, Inönü cum-
hurbaşkanı, muhalefette ise DP var ıdı.
C>Tce Yüksek Köy Enstitüsü kapatılmıştı. Hükümet ka-
rarını verdıkten sonra bir de Meclis başkanı yerinde gör-
mek isternış ve Hasanoğlan'da ilk karşısına çıkan ku-
çük smrflardan bir öğrenciye: "Yurtseverlik ne demek-
tir çocuğum?" diye sormuştu.
"Ağaç dikmektir efendim, kendi işini kendin yapmak
demektır; yani okulunun duvannı..."
"Kes!" demıştı, okulu terketmiştı ve giderken başkan
Karabekır, yanındakı milletvekillenne: "Vatan için ölürüm"
demiyor, demiştı. Ellı yıl önce vatan ıçın ölendı yurtse-
verlik! Kimi sözcükler, elli yıl içinde nasıl da anlam de-
ğiştinmiş! Sözümona vatan için öldürenlerden gurur du-
yuyor şımdilerde Türkiye!
Elli yıl bır ömür demektır, yazık ettıler ömrümüze.
1970'lerde gerçekten yurtsever ve idealist birkaç yüz
genç, "kırdan kente" yurümek için dağlara çıktığında on-
lardan çok önce devlet, hükümetıyle, Meclisiyle, paşa-
sıyla, toprak ağası, tankat şeyhı, büyük zenginı, büyük
bürokratıyla Köy Enstitülen yenne kurduğu Imam-Ha-
tıp kökenlı gençlerle "kırdan kente" yürümüştü.
Imam-Hatip okullan yurdun dört biryanını sanmış, bır
fabnka ivecenliğıyle şenat ondusuna durmadan asker üre-
tıyordu. Köy Enstrtüleri ders programının ıçeriğinde "Üre-
tim içinde, işe ve beceriye dayalı eğıtim ve öğretim fel-
sefesı" vardı. Bu yöntemle öğretmen adaylannda, yurt
ve ulus sevgisının sözden çok yaparak yaratılması iste-
niyordu: ogrencıleri, soru sormak, doğruları-gerçekleri
akıl yoluyla buldurmak gibı bilimsel düşünmeye yönlen-
dırmek ısteniyordu.
Yazık ettiler bızlere, ülkeye yazık oldu.
Artık bılmeyen yoktur. Köy Enstitülen"ne giden yok-
sul köylü çocuklan bugün Imam-Hatip okullanna devam
etmekte Burada yetişen yüz bınlerce genç, mılletveki-
li olup meclisı doldurmuyor sadece; vali, kaymakam, sav-
cı, yargıç, öğretmen değıl sadece; holdıngler, fabrikalar,
partiler kurmalanna da bır diyeceğimız yok; yerel yöne-
timler de onlarda; Çorum'da, Maraş'ta yüzterce Alevi'yi
ökjürenlerte bır ikgimiz yok diyeceklenni sanmıyorum; he-
le Sıvasta 37 kişinin diri diri yakılması! Artık ne yapıyor-
lar, ne yapabılirler bılıyoruz. Ama şunu çok iyi bilmeli-
yiz: 1920lerden 1946'lara kadar yirmi beş yıl içinde olu-
şan hava'içinde özgürleşen, kendini insan gören, düşü-
nen; iradesıne, kışilığıne yeteneğine, kısacası kendine
guvenen; dogayı, yaşamayı seven insan sayısı günden
_güne azalmaktadır. Özgür insan yerine kul! tradesi, k i ^
şilıgı, yeteneği, kısacası tüm geleceği daha ana rahmi-
ne clüşmeden yok olan milyonlar geziyor aramızda, bey-
nı çıkanlmış kuşlar benzen! Elli yıl bır ömürdür. Daha ni-
ce ömürtere kıymak istenmiyorsa. müzık, fızik dersle-
rinde Atatürkçülüğü kurtarma yenne, cıddi ve korkusuz-
ca ışın aslını aramak gerekmez mı, Atatürkçülüğü ger-
çek kurtaracaksak... Sular neden bulanık akıyor elli yıl-
dır. kaynağına bakmak kimsenin aklına gelmıyor mu?
TEŞEKKUR
Ailemizin can daman, değerli büyüğümüz
HUSEYIN
SİMUR'un
vefatı nedeniyle cenaze törenine iştirak
eden, çelenk gönderen, hayır kurumlanna
bağışta bulunan, telefon eden ve evimize
gelerek acımızı paylaşan tüm sevenlerine
teşekkür ederiz.
AİLESt
Anıt Mezar'm Mimarisi
DOGAN HASOL
B
ır süre önce. eskı cumhurbaşkanı
Turgut Özal'ın anıt mezannın açı-
lışı vapıldı. Bır mezann açılışı ne
denıekse... Gazeteler bovle yazdı-
lar. tele\tzyonlar bövle sö\lediler.
tstanbul'da yapılan anıt mezar. ha-
berlere göre. 50 günde tamamlanmi!). 35 m. yük-
sekliğindekı anıt mezar. Turgut Özal'ın ıdeali olan
Türk-Islam sentezıv le Batı uygarlıklarının bağdaş-
masını sımgeliyormu>. Özal'ın mezanna 80 ılden
toprak getırılmış. Anıt mezann bakır kaplamalan '
Almanya'dan. kabloları lngiltere'den. ağaçiarı İtal-
1
'ya'dan. granifW rrtenfıerlerf ise öbür A\ rupa ülke-
lerinden.. (1)
Görüldüğü gibi. yalnızca, verılen ve serilen top-
rak bızden: gerisı ithal... Toprak bizden de. niçin
Ankara'da degıl de tstanbul'da? Ölen cumhurbaş.-
kanlan, y ürürlüktekı kurallara göre Ankara'da Anıt-
kabir'de, devlet büvüklerine ayrılmıt} olan yere gö-
mülürler. Rahmetli Ismet İnönü ıle daha sonraki cum-
hurbaşkanlanndan üçü orada yatmaktadırlar. Aca-
ba Turgut Özal. niçın Cumhurıyet'in başkentme
değil de Osmanlfnın başkentıne gömülnıüştür'
Bence, sorulacak bırinci soru budıır.
Özal, Vatan Caddesı ba^langıcında. Adnan Men-
deres için daha önce ınşa ediîmış olan anıt meza-
nn yakınında bır >ere gömülmü^tü. Şitndı 5 yıl
sonra mezann üzerıne bır anıt ın^a edılmış bulu-
nuyor. Anıt mezann >apımını Bavındırlık Bakan-
lığı üstlenmiş ve gerçekleştıımış. İkinci soru bura-
da yatıyor. Niçin Bayındıriık Bakanlığı?
Bu ış, kurallar içinde Ankara"da gerçekleşseydi
bu soru gereksiz olurdu. Ama tstanbul'da özel İco-
şullarda olunca, sorulması gereki>or: Bayındıriık
Bakanlığı bu işi niçin üstlenir? Özal ailesinin böy-
le istemiş olması ya da kurduğu partinin iktidarda
bulunması geçerli nedenler olamaz. Nitekim daha
sonra. bu prosedürdeki çarpıklık anlaşılmış ve anıt
mezann giderlerinin ANAP tarafından Bayındıriık
Bakanlığı'na ödeneceği bizzat Başbakan Mesut
Yıtaıaz tarafından belirtilmiştir. Ancak bugüne ka-
dar bu konuda da olumlu bir gelişme olmadığı, gi-
derleri şimdilik halkımızın ödediğı vergıden kar-
şıladığımız bılinıyor.
Üçüncü sorum şudur: Bayındıriık Bakanlığı -
üstüne vazife olmasa da. üstlendiğine göre- anıt
mezann proje işini nasıl ihale etmiştir? Yoksa. iha-
le etmeden Ozal ailesinin ısteğı doğrultusunda mı
mımar seçmıştir'
Bütün bu sorular sorulur. ama kurallar yerine
keyfılığın geçerli olduğu ortamlarda havada kalma-
ya da mahkûm olur.
Şımdı gelelim anıt mezann nıimarisine.. Yapı-
lan. aslında bir türbedir. Istanbul'daOsmanlıdöne-
minden kalmış çok sayıda türbe vardır. Bunlar ta-
rıhsel mırasınııza katkılar getırmış, tutarlı miman-
leri mütevazı boyutlanyla kültürel geçmişımızere-
ferans vcrçbılccck ciddi yapılardır.
Osmanlı sultanlarının çoğu. kendi adlanna ya- >
pılmış küllıyenın ıçindekı türbelennde gömülüdür.
Türbelerin simgesel yapılar olduklan kuşkusuz-
dur, ama Osmanlı türbelerınden hıçbıri 35 m. yük-
seklıkte değıldir, yani sımgesellıği yükseklıkteara-
mamışlardır. Görkemleri, ağırbaşlı sadelikte gizli-
dır.
Gazetecı Güneri Cı\aoğlu anıt mezann mimarı
Yılmaz Sanlı ile olan görüşmesını hem televızyon-
da hem de gazetede (2) açıkladı. Sanlı projesinı şöy-
le anlatmış:
"Projeyi çizmeve başlamadan önce aileyi dinle-
dim. Mcrhum Özal'ın vasiyeti, dört sürun üzerin-
de jükselen bir küre ve tepesinde akm (hilal) olma-
snmış.
Dört sürun, Anavatan kurulurken Özal'ın -bir-
leşdrdik-dive açıkladığı, I ürkive'deki dörtegilimin
simgesiymiş. ^ani... AP. CHP, MHP, MSP... Küre,
Özal'ın benimsediği globalleşme, vani küreselleşme
sürecini vansıtı>urmuş. Hilal ise Islanıın simgesi."
Cıvaoğlu devam edıyor:
Yılmaz Sanlı dört egilimin yerine, 1998 Türkiye-
si'nde çok daha fazla savıda egilimin var olduğu gö-
rüşünde.
Vani... Bugünlerin deiörmeolmava başlavan mo-
zaik devimini üreten oluşum... O nedenle, çoğuku-
luğun simgesi olarak dört değil, sekiz sürun çizmiş.
Öte yandan_ Ozal, 8. Cumhurbaşkani— 8 sütunu
bövle de yorumluyor.
Özal'ın vakınlanna şu güvenceyi vermiş:
"Ancak... Hangi açıdan bakarsanız bakın sade-
ce dört sütun göreceksiniz."
Birkaç ayımı gcçirdiğim Edirne'den anımsanm_
Yanılmıvorsam, Selimive Camisi de 4 minareJi-
dir, ama hangi açıdan bakarsanız bakın 2 minareü
görürsünüz.
Yılmaz'ın anlatnklannı sürdürelim.
"Kürevi, 8 sütunun tepede birleştikJeri noktaya
oturtmuş. Ustüne, aynen vasivetteki gibi hilali kov-
muş."
Oykünün gerisi aynntılarla ilgili.. Önemli gör-
düğüm için yukandakı satırlan olduğu gibi bura-
ya aktardım. Özal'ın vasiyeti. dört sütun üzerinde
yükselen bır küre ve tepesinde bir alem imiş. Mi-
mar Sanlı bunu biraz değiştırerek uygulamış: Dört
sütun yerine sekız ayak.. Ama Sanh'nın dediğine
göre. hangı açıdan bakılırsa bakılsın sadece dört sü-
tun görülecekrmş. Cıvaoğlu'nun yorumuyla, tıpkı
Sinan'ın Sçlımıyesi'nin minarelerinde olduğu gi-
bi... Cıvaoğlu, "Yanılmıyorsam SeümiyeCamiside
dört minareüdir, ama hangi açıdan bakarsanız ba-
kın iki minare görürsünüz" diyor. Burada hemen
belirtelim: Bu doğru değil. Cıvaoğlu, minare sayı-
sında yaniImıyor, ama görünen minare sayısında ya-
nılıyor. Selimiye'nin böyle olmadığını göımek için
Edirne'ye gitmeye gerek yok, fotoğraflanna bak-
mak yeter. Kaldı ki, Sinan Selimiye'yi iki minare-
li olarak görmek isteseydi herhalde dört minareli
olarak inşa ermezdı.
8 sütunu 4 göstermek biraz, Özal'ın "bir koyup
üç almak" sloganını anımsatır gibi olmuyor mu?
A>nca, Yılmaz Sanlıya göre artık ülkedeki siya-
sal eğılımler dördü aşmış.. Bunu belki kabul ede-
biliriz ama, sekiz olduğunu kim söylüyor? Özal'ın
sekizinci cumhurbaşkanı olmasının simgelenme-
si, egilim sayısı yerine belki daha tutarlı bir açık-
lama. Ama bu kez de akla hemen başka bir soru
gelıyor: O dıreklerden hangisi Atatürk'ü, hangisi
Inönü'yü sımgeliyor?
Bütün bu sorulann yani sıra anıt mezann biçi-
mine ılişkın bazı düşüncelerimizi aynntılara girme-
den kısaca söyleyelim. Anıt mezarçevresiyle uyum
içinde değil. 35 m. yüksekliğiyle sivriliyor. Öyle ol-
ması istenmiş olabilir, ama bu boyutuyla, hemen
yakınındaki Menderes'in anıt mezannı ezmiyor
mu? Menderes'le dünya görüşü bakımından bir an-
layış birliktel iği içinde olan, öbür dünyadada kom-
şu olmayı seçen Özal'ın anıt mezannın Mende-
res'inki ile biçimsel bir diyalog içinde olması ge-
rekmez miydi?
(1) Uılliyet Gazelesı, 1K.4 199H, s.6.
(21 G. Cıvaoğlu, a.g.v Sütun. Küre. Hilal. s. 19.
CUMHURİYETTEr
OKURLARA
ORHAN ERtNÇ
Genei Yayın Yönetmenımiz Orhan Erinç yıllık izni
kullandığından yazısına ara vermiştir.
BAŞSAGLIGI
Sevgili dostumuz. ağabeyimiz,
yeri doldurulamaz insan
BEKİR SITKI COŞKUN'u
yitirmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Ailesinin,
tüm dostlarının başı sağolsun.
S. Kemal Atakaıı, Faruk Oğrük,
Metin Kaya, Erdal B. Ozkan, Raif
Türkınen, Hüsejin Kiraz
m
MÜZİĞİN
î I USTALARINDAN
İCD
DÜŞÜN DÜNYASINDAN
2KİTAPDEVRİMCİNİNTAKVİMİ
(Paul Dumont/George Duhamel)
YENİTLRKİYE BİR BATI DEVLETİ
(George Duhamel)
700.000 TL
Cumhurtyrt
_ kitap kulübü
TdtSM Serm Salomj Istıklol Coddesı (Usonot Korsısı) Tel 252 38 81/82
f Wgi Solonu M«oj)ı Cıtddesi Wo 39/41 Tel 514 0196
ÇAĞDAŞ ^ ^ YAYINLARI
Gazi M. Kemal Atatürk
SÖYLEV1-2
GAZİ M. KEMAL ATATÜRK
SOYLEVCİLTI-II
Söylev, 1919-1927 donenunde. Ataturk'un kendı kaleminden
çıkmış bir özyaşam öyküsüdür Söylev, Ulusal Kunuluş
Savaşı'nın ve Türk Devrımı aşamalarının üst düzeyde, ilk
elden tutulmuş bir guncesi nıteliğindedir.
Cumhuriyet
^ kitap kulübü
Coâ Pozarlama A.J.
Tûrkocoğı (ad. No:39/41 (34334)Coğoloğlu-lstanbul Tel:(212)514 01 96
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
Toktamış Ateş
TOPLUMLARIN BELLEĞI
VE MEDYA
TOKTAMIŞ ATEŞ
TOPLUMLARIN
BELLEĞİ .
VE MEDYA I
Bu kitaptakı yazılar; genellıkle toplumumuzun belleğuıı "diri
tutma" çabasının urünü. Bırtakım "güçlenn" unutturmaya
çabaladıklarını, unutturmama gauetıyle kaleme alınmış
vazdar bunlar.
Cumhuriyet
kitap kulübü
Çoğ Pozorlflmo A.Ş.
Tûrkocoğı Cod. No:39/41 (34334)Coğaloğ!u islonbulTel:(212)514 0196
BEYOĞLU 1. ASLİYE HUKUK
HÂKtMLİĞİ'NDEN
19% 862
Davacı Mehmet Arslan tarafından davalılar Esat Gül, Emı-
ne Tepe. Rıza Karagöklü aleyhıne açılan tapu ıptalı davasında.
Davalı Rıza Karagoklü'nün Dereboyu Cad. No. 17 Kasımpaşa
Istanbul adresine tebligat yapılamadığı \e adresi araştınldığı
halde tespit edılemedıginden, davalıya ılanen tebligat yapılma-
sına karar venlmıştır. Bu nedenle duruşma günu olan
1.10.1998 günü saat 10.00'da mahkememızde hazır bulunma-
nız. bulunmadığınız \eya bır \ekıl tarafından temsil edilmedı-
gınız takdirde HUMK'nun 213 maddesi geregınce duru^ma-
nın yokluğunuzda devam edıleceğı hususu da\a dılekçesı teb-
liği yenne geçmek üzere ılan olunur. 14 7 1998 Basin 34563
t