22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 TEMMUZ 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 ALLECRO EVÎNİLYASOĞLU Fazıl Say New York nınPiyanist Fazü Say dün gece ve bu ge- e iki konserle çagımızın en iinlü şef- erinden birinin, Kurt Masur'un yöne- imınde, Nevv York Philarmonic Or- estrası ile çalmakta. Ilk kez birmüzik- imizin böylesi bir orkestranın solisti ol- nası kıvanç verici. "Lincoln Center •estivaJi" çerçevesinde yer alan dinle- ilerle birlikte Avrupa'da büyük ses ge- iren Mozart CD'si de Ertegün'ün des- eği ile Amerikan piyasasına sunulu- or. ]994'te Avrupa. 1995'tedünya "Yo- ıngArtist" birincisi olan Fazj] Say, bu- ;ünün nice iinlü sanatçısı gibi bu ödül- m'n sağladığı olanaklaria doruğa tırman- naya başladı. Unutmamak gerek Young Vrtist birinciligini kazananlararasında zhakPerimangibi nice ünlü var. Fazıl iay; Amerika, Kanada, Japonya, Mek- ika ve Avrupa'nın birçok ülkesinde ılda 60 kadar konser ve resital ver- nekte. Sanatçı, kendi bestelerinde pi- ano solistligini de üstleniyor. Buyılün- iimüzikçilerinkatıldığı Mermozgemi- ı ile sonbaharda Istanbul'a ve Efes'e le gelerek konserler verecek. Ancak Türk basınında kendisi hak- ında çıkan tartışmalardan sonra önü- nüzdeki yıl Türkiye ile baglantılı tüm nlaşmalannı iptal ettigini öğrendik. )nu bir süre dinleyemeyecegimiz için zgünüz. Yeniden buluştugumuzda ye- i besteler yazmış. geniş bir dağarcık dinmiş ve mutlaka daha olgunlaşmış 'irdünya sanatçısı olarak selamlayaca- ız Fazıl Say'ı. !6. Müzik FestivalTnin ardından 26. Istanbul Müzik Festi\ali'nde bu ıl, sanatsal boyutunun yanı sıra siya- al bir başan da elde edi ldi. Fransızlar- ı siyasal alandaki gerginlige karşın on- a Fransız besteci ve onca Fransız yo- umcu Türk dinleyicisine seslendi, Türk anatçılarıyla kaynaştı. P Hüseyin Sermet \e Faal Say Paris Büyiikelçiliğinde, Şubat 1998. Ikinci önemli nokta bu yılki festiv ai- le çagdaş müzigin sesi kulaklanmıza yer- leşti. Sona ermekte olan 20. yüzyılın mü- zigi çok az çalınır. çok az programda yer alır. Aynı zamanda çagdaş müzigin baş- kentlerinden birisi Paris olduğundan. Parisli oda müziği toplulukları da bıze Fransızlar kadar diğerAvrupahçağdaş- lan sundular. Örnegin PierreBouIezgi- bi, Ligeti v e Berio'yu da Fransızlardan dinleme fırsatını bulduk. Böylecebizim çagdaş bestecilerimize de artık yaban- cı olma\acak, konser izleyicilerimiz. Ne de olsa vımıinci yüzyıl müziginın dinlenmesi de >orumu da diğerçagla- ra göre biraz daha zor. Belki dinJeyici- miz de yorumcumuz da bu festivalden sonra alışkanlık kazanmaya özen gös- terecektir. Gelecek festivallerde çağdaş Türk bestecilerinin yapıtlan da yabancı top- luluklara ısmarlanabilir. EnderSakpı- nar yönetimindeki Toulouse Oda Orkest- rası'yla Fransız bestecileri dinledigi- mız gibi birkaç Türk besteciyi de aynı topluluktan dinleyebiliriz. Izleyebıldıgim etkinlikler arasında en çok etkilendiğim ola> Fabio Luisi yönetimindeki Suisse Romande Orkest- rası ve viyola sanatçısı Kim Kashkas- hian'ın konseri idi. Bartok ve Honeg- ger'in Türk dinleyicisı için az tanınan yapıtlannda harikalar yarattılar. Yine izieyebildiklerim arasında Kim Kash- kashian'ı festivalin en başanh solisti olarak tanımlayabilirim. Aslında dünyanın en ünlü şan sanat- çılanndan Kathleen Battle'ın resitali de ıyanıst Fazıl Say dün gece ve bu gece iki konserle şef Kurt Masur'un yönetiminde, Nevv York Philarmonic Orkestrası ile çalmakta. İlk kez bir müzikçimizin böylesi bir orkestranın solisti olması kıvanç verici. çok etkileyici idi; ama CD'lerinden ta- nıdıgımız yorumuna göre, umdugumuz kadar çarpıcı değildi Istanbul resitalin- de. Kirov Operası, yani Marinski Tiyat- rosıı solistleri, korosu \e orkestrasının Berlioz'un dramatik senfonisi Romeo ve Jülyet'teki yorumu ise gerçekten çarpı- cıvdı. Şef ValeryGergiev'i izlemek baş- lı başına bir olaydı. Paris Orkestrası'nın ikinci konseri Nejat Eczacıbaşı anısına adanmıştı. Ger- çekten de Nejat Bey'in ileriye dönük, çagdaş ve özenli olma ilkeleriyle bag- daşan bir konserdi. Ayrıca bu orkestra- nın Daniel Barenboim yönetimindeki Bizet'nin yapıtlarından seçilmiş bir CD'si de davetlilere Nejat Bey'in anısı olarak sunuldu. Paris Orkestrası'nın Rafael Früchbeck deBurgos şefiiginde- ki konserinin solisti degerli piyanistimiz Hüseyin Sermet idi. Fransız izlenimci- liginden seçilmiş programla orkestranın en küçük sesten en büyük sese ulaşan kapasitesini izlerken. Hüseyin Sermet'in tuşların derinindeki hünerine bir kez daha tanık olduk. Marsilya Ulusal Balesi ise imge gü- cümüzü genişletmek için izlemeye de- gerdi. Fransız müziginden Debussy'nin izlenimciliğı kadar Bizet'nin Carmen'in- deki gerçekçilik sahneye ve danslara yansımıştı. Tekniği çok güçlü, çaigısını peynir ek- mek yer gibi çalan iki solistin yorumu biraz düşündürücüydü: Birincisi gide- rek ünlenen genç kemancı Julian Raeh- lin ki. pıyanisti Itamar Golan ile dört dörtlük biranlaşma içindeydi ve alışa- geldigimiz başyapıtlann tempo ve di- namiklerini birlikte değiştırmelerini ya- dırgadık. Digeri ise yıllann birikimiy- le deneyim kazanmış. uzun süre doruk- ta kalmayı başarmış bir piyanist And- rea \Vatts idi. Piyanonun tuşlanna hâ- kimijeti ve dogasında var olan çalma koJaylığı ile şaşırtıcı idi. Ancak Schu- bertve Chopin'in yapıtlanndan oluşan programında bestecilerin özüne ne ka- dar baglı kaldıgı tartışılır. Genç kuşak sanatçılanndan yalnız TuğçeTan')i dinleyebildim. Yannlar- da adından söz ettırecek düşlem dolu bir piyanistı tanımış oldum. Festivalin bu yıl yeterince yogun ol- madigından yakındılar. Oysa yine de yetişemedigim. içimde kalan ne çok konser vardı! Örnegin Giirer Aykal yö- netimindeki Cumhurbaşkanlıgı Senfo- ni Orkestrası. Cem Mansur yönetimin- deki Bilkent Senfoni \e CihatAşkın'ın solistligindeki Lozan Oda Orkestra- sı'yla Ravel Dörtlüsü.gençkemancımız Felin Halkaeı ve genç piyanistimiz Öz- gür Aydın'ın resitalleri gibi. lO.Yıl Marşı'nın adı, 75.yıl için 'Cumhuriyet Marşı' olarak değiştirilmek isteniyor Yaz bize bir 'Köşeyi Dönme Marşı 9 ! tHMETSAY ANKARA-Cumhuriyetin ku- uluş döneminde uiusal coşku- u yansıtan, hepsi de övünç ve evinç dolu yüzlerce marş ya- ılmıştı. Okula yeni başlayan ço- uklardan tutun, üniversiteli ençlere değin. her fırsatta söy- :nirdi bu marşlar. Türkiye, ye- i kuşaklann oluşturdugu "do- al korolar ülkesi~ydı Böylece aygınlaşan ve gelişen marş da- arcığı, anne ve babalardan baş- tyarak önceki kuşakları da et- ilerdi. Savaş acıları içınden ge- ;n yaşlı kuşaklar, sev incin, umu- un ve güvencin tadını almaya aşlamıştı. Ulusal coşku müzik- : dile getirilir ve müzik halkla ürünleşirdi. Eroica' Nereden nereye geldik? Size iripucu: u 10.YdMarşı"nınadı. Cumhuriyet Marşı" olarak de- ıştirilmek isteniyor. Çünkü cum- uriyetimizin 75. yılı için beste- nmiş bir marş yok. Geçen hafta Çankaya Köş- kü'nde yapılan "Cumhuriyet hurbaşkanı Sa> ın Demirel. bu işe pek şaştı: "Aradan 65 yıl geç- ti, yeni bir marşyazıianuyor mu. nasd olur" diye sordu. Kutlama komitesinin üyeleri ise önüne baktı. Komite üyeleri ne yapsın? Otu- rup kendileri mi marş yazsın? Demokrasilerde çare tükenme- yeceginegöre. 10. Yıl Marşı'nın adını degiştirip 75. >ıla hoplat- mayı düşünmüşlerdi. "Çıktık açık alınla jetmiş beş > ılda her savaştan"... Hece sayısı arttıgı için *prozodi*'nin bozulması hiç önemli degil. Asıl önenılisi. an- lamın tepetaklak edilmesi: "10. Yıl Marşı". kuruluş dönemin- deki "çağdaşlaşma savaşı"nın övüncünü taşı>ordu. Şimdi ne- yin övüncü dile getirilecek'.' Kö> Enstitülerinin. halkev lerinin ka- patılması övüncü mü? İrticanın \e enflasvonun tırmandınlma- sını m\ r> "Demokrasi" adı altın- da şeriatçılığın örgütlenmesine seyirci kalınmasının ını? Yaz besteci. vaz bize bir "Kö- Şef Hikmet Şimşek Bursa Senfoni Orkestrası'nı yönetecek. şe>i Dönme Marşı**.' Besteciierimiz yazamı>or. Çünkü bir müzik yapıtı. içten gelerek bestelenir. Hangi beste- cimiz "köşedönme'"nin vanın- dadır ki içinden böyle bir marş yazmak gelsın? Gördüğünüzgibi. "bestecinin tanınu"na uzandı söz. Bu tanım. Beethoven'ın kişıliğinde doru- ğa çıkar: Özgürlügü her şeyin üzerinde sev mek. hatta taht ve taç önünde bileolsa gerçeğe asla hı- yanet etmemek. Beethoven'la tanıştıktan sonra Goethe şö\ie demiştir: "Şimdiyedekiçtenliği- ni onun gibi enerjisiyle birleşti- rebilmiş başka bir sanatçıgörme- dim. Dünyanın karşısında onun nasıl dikiüp durtluğunu şimdi daha iji anljvorum" (19 Tem- muz 1812). Aydınlanma Çagı'nın yetiş- tirdiği ve Fransız Devrimi'nin eşitlik. özgürlük, kardeşlik ilke- leriyle beslenen Beethoven bile geçici biraldanışyaşadı: NapoJ- 'eon ordulannın de\ rim ilkeleri- ni A\ rupa'>a yaymak amacı güt- tüğünüdüşünerek 3. Senfoni si- ni (Eroica) Napoleon'a adadı. Ama onun "istilacı imparator" kimlıgini görünce senfoninin ilk sayfasındaki "ithaf** cümleleri- ni hışımla ve öfke>le çizdi. Bu belgeningünümüzdeki fotograf- lan. çizme sıra.smda kâğıdın na- sıl hırpalandığını açık seçik gös- terir. Şimşek'in öncülüğünde İstanbulda festivaller ulusla- rarası renklerin bütün canlılığıv - la birbinni izlerken başkent ses- sizliğegömüldü. \!otorhomur- tıılan bile azaldı. Diyecek yok: "Ses" kadar "sessiziik** de bir müzikal degerdir; oysa liuslar- arası BursaFesthali'nin u kapa- nış koaseri" bana daha çekici' geldi. Şef Hikmet Şimşek yöne- timindeki Bursa Senfoni Orkest- rası. degerli solistimiz bariton Mesut tktu'ya eşlik ediyor. Ge- lecek hafta size bu konseri an- lafmak isterim. Bursa Senfoni'nin başanlan- nı v urgulamak görevdir. Bu gö- re\i. orkestranın "devlet senfo- ni"ye dönüşmesinden sonra da birkaç ay sürdürmeyi ve Bursa- Iı müzik eleştinnenlerine dev- retmeyi düşünüyorum. Beetho- ven senfonilerini seslendiren ge- lişkin bir orkestranın bulundugu aydınlık bir ortam. "eleştir- men**ini de yetiştırir. Hikmet Şimşek hocamızın saglıgına kav uşmasından sonra sanı>orum bu ilk konseri ola- cak. Sadece bu mutlulugu yaşa- mak için bile Bursa'yagitmeye degmez mi? Buorkestramızın "dolctsen- foni**yedönüşmesi >olunda şim- dı dahagüçlüyüz: Hikmet Şim- şek gibi öncü bir savaşçımız var şimdi... Codo, çok ilginç ritim birleşimleriyle heyecanlandırıyor Davulun sesi, barışın sesi NDER KUTAHYALI İZIVIİR - Davıılu her gece durnıaz döver- la güneşkr doğana dek dönerler rtunlara gelin gıden Çin prensesi, babası- yazdığı şiirli mektubunda ışte böjle diyor- Gerçekten de davul. Türk halkbiliminin :mli bir ögesidir; deyimlerimizde. türkü- mizde sürekli jer alır. Bu bakımdan, Ja- ılann "Kodo*" adını v erdiği ve sadece da- lardan oluşan topluluk. 12. "nuslararası ıir FestivalTnde ilgiyle karşılandı. Codo'nun çekirdeğini, Japon Denizi'nde- >ado adasında yaşayan halkın kullandıgı ıiko" denilen davulun araştınlmast oluş- nuştur. 1981 'de kurulan topluluk. bu araş- ıadan yola çıkarak bir yandan gelenekle- arumayı. bir yandan da yaşayan yerel sa- türlerini yeni amaçlara yöneltmeyi amaç- ıştır. Kodo'yu kuranlann başka birgörü- e şudur: Bütünritimlerinana kaynağı kalpvurma- iır. Bü.vük Taiko da> uJundan çıkan sesin, rahminde çocuğun du\duğu kalp a&şla- andırdığına inanılır." Bu durumda davul, t ritim kalıplanyla çalınmalıdır; ancak üzelikten veni birleşimler yaratılmalı. laş sanat anlayışına uygun gelen \ e diin- ısanına seslenebilen yorumlara ulaşılma- ıpluluk. dav ul tekniklerini bütün incelik- le kullanıyor; dev bo>utlu davullardan. ann en küçük boyutta olanlanna ve zil- izanan geniş tını kaynagı ile ilginç gür- r de elde ediyor. Gürlük tayfinın alanı. ikle işitilen Pianissimo'dan, kulaklan sa- • Davul tekniklerini bütün incelikleriyle kullanan . Kodo'nun ezici tını yoğunluğundan sonra İtalyan soprano Cecilia Casdia'nın yumuşak yorumuyla yeniden evrensel müziğe döndük. ğır edecek nitelikteki Fortissimo'ya dek ge- nişletilnıış. Çok ilginç ritim birleşımleri dın- leyeni he>ecanlandınyor. Çalınan parçalar, biçim açısından da tutarlı ve mantıkh. Kodo topluluğu. 1981 'den bu v ana gerçek- leştirdiği dinleti gezilerine "Tek Diima Tu- ru" adını vermiş; çünkü boyuna kirlenen ve çirkinleşen dünyamızın sorunlanna dev let adamiarı çözüm getirememiştir. Sanat. onla- nn vapamadiğını. insanlar arasında köpru ku- rarak başarabilir. Kodo'nun ezıci tını yoğunluğundan sonra Efes Büyük Tıyatro'da izlediğimiz İtalyan soprano Cecilia Casdia'nın yumuşak voru- muyla veniden evrensel müziğe döndük. Sa- natçı>a piyanoda Paola Ballarin eşlik etti. Gluck'tan ve Handel'den aryalarla başlayan program. ünlü İtalyan operalanndan seçilmiş aryalan ve sevilen şarkılan ıçeriyordu. Cecilia Casdia. 1980de Maria Callas'a saygı amacıyladüzenlenen "Yenisesler"ope- ra yanşmasmda birınci oldu; ama asıl başa- nsına. la Scala'da Donizetti'nin "Anna Bole- na" operasındaki başrolü. son dakikada Mon- serrat CabaUe'nın yerine oynayarak ulaştı. Bu olayın ardından dünyanın önde gelen sah- nelerinde başrollere çıktı. Casdia. sesini us- taca kullanan bir sanatçı. Çevik birtekniği \ar ve temiz söylüyor; gürlükleri de derinlikli ve etkilı; ancak Efes Tıvatrosu'nun koşulları. müzik üzerinde yoğunlaşmasına pek uygun değıldı. Dinletinin kapalı salonda yapılması daha iyi olurdu. Bu yazı çıktığında. "ChickCorea .-Vnd Ori- guı"in dinletisi gerçekJeşmiş ve Erol Erdinç'm yönettıği St. Petersburg Senfoni Orkestra- sı'nın dinletisiyle İzmir Festivali sona ermış olacaktır. Sağlık nedenlerivle bir süre tzmır dışında dinlenmek zorunda olduğumdan bu iki sanat olayına ilişkin haber ve yorum ya- zamayacagım için üzgünüm. Geride bıraktığımız 12. festıvalde. sürekli savunduğumuz iki önemli beklentinin ger- çekleşmeye başlaması mutluluk vericidir: 1- Festivallerde lzmir'e agırlık verilmesi- ni, Efes Tiyatrosu'ndan sadece tarihsel konu- mu bakımından yararlanılması gerektiğini vurgulamıştık. Gerçekten de izlediğimiz 13 gösteriden altı tanesi Jzmir'in kapalı mekân- lannda yapıldı. Bu uygulamanın sürdürül- mesi. kentimize çok yönlü sanat merkezinin yaşama geçirilmesini hızlandırabilir. 2- Sık sık halkın ilgisizliğinden yakınmış- tık. Bu yıl. ilk iki gösteri dışında yerler he- men hemen doluydu, Son dileğimiz ise önümüzdeki yıliarda fes- tival ayının daha fazla göstenyle doldurulma- sı. halkımıza daha çok sanat sunulmasıdir. Bu duygularla. L'luslararası İzmir Festivalle- ri'nı düzenleven "İzmir Kültür veSanat Vak- fi"(lK-SE\)yöneticilenne, sanatseverleradı- na teşekkürlerimi sunar, başarılarının sür- mesinı dilerim. Kodo, 12.1 luslararası İzmir Festivali'nde de ilgiyle karşılandı. Halis Karakurfun sergisi İMKB'de • Kültür Senisi - İMKB, sanat etkınlıklennı bu ay da Halis Karakurt'un resim sergisiyle sürdürüyor. Yann başlayacak olan sergı 4 Agustos a dek açık kalacak. 1957yılında dogan Karakurt, Istanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademısı Yüksek Resım Bölümü'nde ögrenim gördü. Neşet Günal ve Neşe Erdok atölyelerinden mezun oldu. Bugüne dek birçok kişisel sergi açan Karakurt, akademi sonrası ılk dönem resimlerinde anlatım yolunu figür ile seçmiştir. Sanatçı bu dönemde sağlam birdesene bagh gözlemlerini orantıh deformasyon, yapay ışık- gölge ilişkilerini ağırbaşlı renk uyumlanyla anlatti. Kentsel yaşama girdiginde ise kentin üzüntülerini. özlemlerini. neşesini yansıttı. Sanatçının araştırmacı mizacı, yeni resimleri'nde birbinnden aynlmayan iki parçaya. figür ve mekân ilişkisine dönüştü. Anlat Şehrazat, Bursa'da • Kültür Servisi-Mehmet ve Atilla Birkıye'nın Binbır Gece Masallan'ndan uyarladıklan "Anlat Şehrazat' müzikali 21 Temmuz'da Bursa Açıkhava Tiyatrosu'nda izlenebilecek. Müzikalde kansı tarafından aldatıldıgını ögrenen Şah Şehriyar'm. ülkesindeki bütün kızlarla ev lenip sabah onlan öldürmesinı engellemek isteyen Şehrazafm. Şah'a Abriza Ece ve Şarkan'ın aşkını anlattıgı masal sahneleniyor. Mehmet Birki>enın yönettiği 2 perdeîik müzikalin; koreografisi Manna Gökçe, dekorlan Nurullah Tuncer, kostümleri Hakan Dündar tarafından hazırlandı. Müzikalin sanat danışmanı ise Malcolm Keith Kay. Leonard di Caprio'nun yeni filmi • Kültür Servisi - Hollyvvood'un yeni gözdesi Leonard di Caprio, İngiltere'nin en başanh yapımlan arasında yer alan 'Trainspotting' \e •Mezannı Denn Kaz" adlı filmlerinin muhteşem üçlüsüyle bir araya gelecek bu kez. Titanic'ten sonra tam anlamıyla uluslararası bir isim haline gelen genç yıldız, yönetmen Danny Boyle, yapımcı Andrevv McDonald ve senarist John Hodge'un yeni projesi "The Beach'te rol alacak. Alex Garland'm a>Tiı adlı romanından yola çıkılan filmin çekimleri ocak ^ında başlayacak. Filmde Güneydoğu Asya'da kendilerine bircennet arayan bir gnıp maceraperest gencin öyküsü konu alınıyor. Yapımcı ekip Di Caprio'nun film için 22 milyon dolar istemesine karşm gişe başansını garantilediginı düşünüyor. Di Caprio öte yandan evlenmeyi düşündügü kız arkadaşı Kristen Zang'dan yanıt bekliyor. BİLYAY Vakfı etkinlikleri • KühürServisi- BİLYAY Vakfı ücretsiz konferans etkinliklerini temmuz ayında da sürdürüyor. Etkinlikler kapsamında 21 Temmuz günü Ayhan Tolaybenk'in 'Kaotik Gelişim' başlıklı söyleşisi, 28 Temmuz Salı günüde Aznif Atasev'in "Felsefede Ruhçuluk' başlıklı konferanslan gerçekleşecek. Konferanslarsaat 19.30'da başlayıp birer saat sürecek. (243 18 14) Çin ve Japon el sanatları sergisi • ESKİŞEHİR(AA)- Eskişehir Porsuk Lions Kulübü "Çin ve Japon Lzakdogu El Sanatlan Sergisi' düzenledi. Sergide bulunan ürünler satışa sunulurken elde edilen gelır "Kadın Egitımi konusu için kullanılacak. Sergi 19 Temmuz'a^iek göriilebilir. Avignon'da Tayvan günlerî • Kültür Servisi - Bir grup Tay\anlj sanatçı. önümüzdeki pazar gününden itibaren Fransa'nın Avignon Festivalı'ne Ta>Tan sanatını taşıyacak. Bu yıl elli ikincisi gerçekleşecek olan festivale yaklaşık 200 Tayvanlı oyuncu, dansçı ve müzisyen katılacak. Tayvanlılar. festivali kukla şovlanyla da renklendirecekler. Asya'ya Özlem başlığı altında gerçekleşecek etkinlikler kapsamında 12 de Tayvan filmi gösterilecek. Aydın Teker'den dans gösterisi • Kültür Servisi - Koreograf Aydın Teker. perşembe ve cuma günü Boğaziçi Üniversitesi, Günev Kampusu'nda iki bölümden oluşan bir dans gösterisi gerçekleştırecek. Saat 21.00'de başla>acak olan bu projede Teker, mekân olarak merdiven kullanacak. Teker'in, I996'da Avrupa kültür başkenti Kopenhag'da bir su sarnıcında gerçekleştirdigi 'Egık Düzlem' adlı parçası ile Eyiül 1997'de Performans Günleri kapsamında Darphane'de buhar kazanlannın olduğu bölümde gerçekleştirdigi Sıkı-ş (tır)mak' adlı parçası sergilenmişti. Kültür ve sanat turları • Kültür Senisi - Hobby Mate Seyahat Acentesi, temmuz a>ı boyunca çeşitli kültür ve sanat turlan' düzenliyor. Arkeolog bölge uzmanlan ile gerçeldeştirilecek turlar şöyle: 18-19 Temmuz Ayvalık-Cunda-Bergama. 18-22 Temmuz Likya yayla ve kıyılannda kültür ve doğa yürüyüşü. 25-26 Temmuz Gökçeada ve Geiibolu Yanmadası, 25-31 Temmuz Van ve çevresi. Aynntılı bilgi almak isteyenler. 0212 283 94 32 numaralı telefona başvurabilirler. Mel Gibson'dan Avustralyab sagcılara destek • Kültür Servisi - Oscarh yönetmen ve Hollyvvood'un gözde yıldızı Mel Gibson, Avustral>a'daki sağcı One Nation (Tek Millet) partisinin destek teklifini geri çevirmedi. Pauline Hanson'ın başkanliğını vaptığı parti. Asya karşıtı politıkalanyla Avustralya'ya yönelik göçlerle mücadele ederken Abonjin kökenli kişilere mali kaynak sağlanmasını da engeüemeye çalışıyor. Parti yetkilileri. politikalannm Mel Gibson tarafından benimsendiğini açıkladılar. Nevv York'ta dünyaya gelen Gibson, 12 yaşındayken Avustralya'ya yerleşmışti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear