01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ 1998 ÇARŞAN 12 KULTUR Alto saksofoncu Kenny Garrett ve gitarcı John McLaughlin gruplanyla İstanbul'da Açıkhava'da ild yaraücı yonımcu OMSLJUMMSİ' İSTANBUL C « FESTİIMli • Efsaneleri birinci elden keşfetmeye alışık olan Kenny Garrett, artık kendi efsanesini oluşturuyor. John McLaughlin, akustik ve elektrik caz arasında evirip çevirdiği yaşamında her zaman uyumlu bileşimlerin peşinde. Kategorilere ve bölünmelere hiç fırsat vermeyecek kadar hızla deniyor herşeyi. LALE KUYUCU Bugün Açıkhava Tivatrosu yi- ne önemli konserlere sahne ola- cak. 1989'da Miles Davis'in alto saksofoncusu olarak izlediğimiz Kenny Garrett bu kez kendi dört- lüsü>le tstanbul'a konukolacak. Garrett'inmüzikle haşırneşirol- ması. neredeyse dogduğu yıl olan I960'ta başladı. llk önce baba- sının tenor saksofonuv la. sonra- da Chartie Parker'la \e müziği- ni \ önlendiren John Colrrane'ın albümleriyletanıştı. Kenny Gar- rett cazın ustalanna duydugu say- gı ve sevgiyle hem saglam bir köprii oliüjturdu: hem de cazın de- gışımınde önemli görev ler üstlen- di Mel Lewis Orkestrası'y la ve Danny Richmond Beşlisi'yle ça- lıştıktan sonra AıtBJakey'nm iki albümünde yer aldı. Garrett'ın alto saksofondaki farklı anlatım- cılığı. \Voody Shaw ve Freddie Hubbard'ın 80lerin sonundaya- yımlanan albümlerinde de du- yuldu. Bu önemli duraklardan sonra Miles Davis"in Türkiye'yi de içeren konserlerine katıldı. Davis'le gerçek bir usta-çırak ilişkisi geliştiren Garrett. Amand- la. Dingo, Live Around the \Vorld ;ve Miles Davis and Quiney Jones: Live at Montreu* albümlerinde yer aldı. Bunlardan Live Around the VVorld, 89-90 konserlerinin canlı kayıtlannı içeriyor. Davis- Jones ortaklıgında yayımlanan Live at Montreux ise Miles Da- vis'in göçmeden önceki son kay- dı olarak önemli. Efsaneleri birinci elden keş- fetmeye alışık olan Kenny Gar- rett. artık kendi efsanesini oluş- turuyor. Kendi albümlerinin dı- şında bugüne degin yüzden faz- la albümde izi var. Önceleri tem- kinli ilerliyordu: adımlan gitgi- de hızlandı. 70'lerden beri alto saksofon sahnesinin en parlak yıldızı olan Phil VVoods'u kuzey yıldızı gibi karşısına koymuş, doludizgin ilerliyor. Geçen yıl, "Pursuance: The Music of John Coltrane" ve "Songbook" al- bümleriyle alto saksofona getir- diği yaratıcı yorumunu belgele- di. Bu gece davulcu Christop- her Dave,piyanist Shedrick Mitc- hell ve uzun bir süredir birlikte oldufu basçı NathanieJ Reeves'le birlikte sahnede olacak. Hiç kuş- kusuz Kenny Garrett'ın yaratıcı müzisyenliginin ve alabildiğine zengin ifadesinin canlı tanığı ol- mayı bekleyen çok izleyicisi var. Deneysel ve araştırmacı Gecenin ikinci konseri de her daim parlak caz yıldızlanndan biri olan gitarcı John McLaugh- lin. Yaptıklanyla 7O'lı yıllann caztanımlannı koyan McLaugh- lin'in blues'dan bebop'a, özgür cazdan fusion'a herdalda önem- li çalışmalan var. En önemlisi de akustik cazla elektrik caz ara- sındaki sınırlan kaldıran, birbi- rine zıt kabul edilen her iki bö- lünmenin de baş müzisy enlerın- den biri olması. 1942'de Yorkshire'da başlay an McLaughlin. ılk kez Georgine Fame'in Blues Flames adlı gru- buyla dikkatleri topladı. Sonra Graham Bond v e BrianAuger gı- bi isımlerle birlikte oldu. John McLaughlin 'inyaşamı. 1969'da Tony Williamsın önerisı üzen- ne Miles Davis'in efsanevi caz- rock grubunda yeralmasıyla yön degiştirdi. Miles Davis. budönü- şümden önce de McLaughlin için Django Rteinhardt, John Colt- rane ve Tal Farlow'la birlikte önemli etki kaynaklanndan biriy- di. Davis'ten aynldığında diğer yönelimlerininyanında fusion'm demirbaşlanndan biri oldu. 70'li yıllarda Mahavishnu'yudegişik bileşımlerde bir araya getirdi. 197 l'de Sri Chimnoy ve meditas- yonla ^ekillenen yaşamında Shak- ti'li günler başladı. Akustik mü- ziğe yogunlaşan Shaktide. McLa- ughlin özel yapılmış Gibson gi- tarlardan birini çalıyordu. Bu gi- tann yükseltilmiş perdeleri sa- yesinde sitara yakın bir ton ya- kalamıştı. Mahavishnuve Shak- ti 'yle eş zamanlı yürüttügü mü- zikal birliktelikleri arasında Chick Corea. Paco de Lucia, Al Di Me- ola. Larry Coryell v e hayat arka- daşı Katia Labeque'le yaptıgı çalışmalar da öne cıktı. John McLaughlin, akustik ve elektrik caz arasında evirip çevir- diği yaşamında her zaman uyum- lu bileşimlerin peşindeydi. Kimi kez flamenconun ateşinde, kimi kez Bill Evans'aadadığı bir akus- tik aibümde, kimi kez TrüokGur- tu ve Zakir Hussain'le akustik (ve bazen elektrik) müzigin derin- liklerinde dinledigimiz McLa- ughlin. kategorilere ve bölünme- lere hiç fırsat vermeyecek kadar hızh deniyor her şeyi. Çok deney- sel ve çok araştırmacı. Sahnede Mahavishnu adına yakışır par- lak bir beyaz ışık altında, kendi aurasında hep çok dinlenen ve iz- lenen bir müzisyen. John McLaughlin'in başka bir önemli özelligi de elektrik mü- zigin melodik yanına çok önem vermesi. Pat Metheny'le birlik- te elektrik gitann devrimci port- relerinden birinin sahibi olması da bu yüzden. McLaughlin "ftı- sion"ın birleşme oldugunu ve öncelikle içsel olarak başanlma- sı gerektigini müzigiyie de orta- ya koyuyor. Bu konserinde John McLa- ughlin'le birlikte davulda Dennis Chambers'ı. piyanoda Jim Be- ard'ı, saksofonda Gary Tho- mas'ı. basta da Matthevv Garri- son'ı izleyecegiz. McLaughJin, bu kez de The Heart of Things al- bümünde de yer alan bu müzis- yenlerle birlikte kusursuzluk ara- yışını sahnede canlandıracak. In- celikli bir fusion tınısının egemen olduğu bu albüm, McLaughlin'in kahramanlanndan Bill Evans'm fıkir babası oldugu iç içelik ve kanşıklılık merkezinde gelişi- yor. Küçük konser sürprizleriy- le bu arayışa bir kez daha tanık olacagız. Medeski, Martin ve Wood cazseverlerle CRR de buluşacak Festivaldecaz, hip hop ve neopunk Eric Mouquetve Michael Sanchez.(Fotoğraf: UĞUR DEMlR) 'Her sesin farklı bir duygusu var' Kültür Servisi - Afrika'dan Doğu Avrupa'ya, Pigmelerden göçebelere kadar tüm insani duyguları ve ufuklan birleşti- ren Deep Forest. 5. Uluslarara- sı Istanbul Caz FestKali'nin bu v ılki büyük sürprızlerinden bi- riydi. Turnelerine Japonya'dan başlayan grup. A\Tupa'daki ilk konserini İstanbul'da dün akşam Cemil Topuzlu Açıkhava Tı- yatrosu'nda verdı. Ezandan etkilenmişler Deep Forest ikilisi Eric Mo- uquet v e Michael Sanchez, mü- ziklerinde kendi seslerini kui- lanmıyorlar. ama dünyanın her yerinden etnik sesleri müzikle- rinde biraraya getiriyorlar. Mo- uquet \e Sanchez. ilahi duy- gulan. öfke çığlıkiannı ve du- alan albümlerinde kullanıyor- lar. 1993 \ilinda piyasaya çücar- dıklan ilk albümleri Deep Fo- rest ile Orta Afrika ve Zaire'de- ki yagmurormanlan Pigmele- rinin etnik müziklerini bizlere ulaştıran grup. 1995'te ikinci al- bümîeri Boheme'in ardından. Comparsa adlı son albümlerin- de Meksika, Küba. Madagas- kar gibi ülkelerden etkileşim- ler taşıyorlar dinleyicilere. Küba dilinde ortaklar anla- mına gelen Comparsa adı, bu albüme birçok ülkeden müzis- yenin katılması nedeniyle ko- nulmuş. Deep Forest. geçen gün düzenledıkleri basın top- lantısmda. yaptıkları müziği enstrümantal \ e ne\v age ola- rak tanımladı. Deep Forest adı. 1991 yılında albüm için stüd- yoja girdiklerinde ortaya çık- mış. Dünyanın dört bir yanın- dan aldıklan sample sesleri kul- landıklan 'Deep Forest'parça- sını yapımcılara dinleten grup. müzik piyasasında bu isimle tanınmaya başlamış. tlk albümlerini yaparken özellikle Afrika'dan bırtakım sesler kullanan grup, bu sesie- ri kendi koleksiyonlanndan kul- landıklarını söylüyor. "Ük al- bümde Afrika seslerini kullan- dıktan sonra giderek Afrika kühürününiçinegirdik \e &rk- lısesler.farklı duygular oldugu- nu keşfettik. Müziklerimtzde de bunlan kullanma>a başladık. Her sesin farklı bir duygusu, atmosferi var. Özellikle Com- parsa albümii için Madagas- kartı bir sanatçının sesini kul- landık Bu albümedestek\eren birçoksanatçıvar.Afrikalı Wes, Surijefi Abed Azire, İspanyoJ Ana Troja ve Weather Re- port'un kurucusu Joez Zawi- nul-." Seyahat ettikleri her ülkenin sesini ve kültüriinü müzikleri- ne yansıtmak istiyor Deep Fo- rest. Bu yüzden gezdikleri ül- kelerde farklı insanlarla tanışıp onlarla görüş alışverişinde bu- lunuyor. Grup bunu yaparken özellikle de profesyonel sesler aramıyor. "GittiğJmiz yer, köy ya da dağ kasabası olabilir. Buralar- da yerel yeteneklerini ortaya çı- karma>a çahşıyoruz. İnsanlar- la bağlanüya giriyoruz. sesleri sample ahyoruz. Daha sonra Fransa"dakistüd>ümuzdao ül- kenin bizde >arattğı duygula- rı müziğimize aktarmaya çab- şıyoruz." Sample'ın günümüzde bu kadar sıkça kullanılmasını. ar- tık bunun bir enstrüman olma- sıyla açıklıyor Eric Mouquet. "Bunu ilk kez 3(M0 >ıl önce Beades başlatn. Ama o zaman daha iJkeldi. Sampleing maki- nesinin ortaya çıkmasıyla bir- likte bunu yapmak çok daha kotay oldu arük. Pop ve rock dünyasından pek çok grup bu makineyi kuUamyor." Her tür müzikten etkilendik- lerini söyleyen grup, 'Bohem' albümünde BalkanJar'daki Slav müzigini yansıtmak istemiş. Yeni albümlerinde ise belki Anadolu müzigine yer verebi- leceklerini söylüyor Deep Fo- rest. lstanbul'un çeşitli yerle- rinde yaptıklan gezilerde, özel- likle ezan sesinden çok etkile- nen grup. dine saygılı olmak ko- şuluyla ezanı yeni albümlerin- de kullanmak istiyor. Kültür Servisi-5. Uluslararası Caz Festivali, bu akşam Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda saat 19.00'da John Medeski, BiUy Martin ve Chris Uood u agırlayacak. Uçlünün müzigi. dinleyenlere soul caz tutkunlannı tatmin edecek yogunlukta bir swing \e James Bnmn'un şimdiye kadar yaptığı tüm kayıtlara sahip olanlan etkileyecek canlılıkta bir entelektüel 'groove' sunacak. Festival kitapçıgında üçlüyle ilgili olarak şu alıntıya yer veriliyor: "John Medeski, Bilh Martin ve Chris Wood'un birlikte ortaya koyduklan müzikte insani ürküten bir şeyler var. Başka gruplann birleştirdikleri caz, hip hop ve neo-punk öğeleri çogu zaman yağ ve su gibi birbirinden aynlırken bu üçlü bir araya geldiklerinde adeta yağ ve ateşe dönüştüriiyorlar ellerindeki müzikleri." Florida'da düyaya gelen piyanist orgcu John Medeski müzik egitimine beş yaşında başladı. Lise yıllannda Jaco Pastorius ve Mark Murphj ile çalışırken yerel ve ulusal pek çok toplulukta düzenli olarak çalıyordu. 1983 yılında New England Konservatuan'nda Ran Blake, Leonard Shure ve Bob Moses'ten ders aldı. Seksenli yıllann ortalannda ise resmi müzik egitiminin yanı sıra Devvey Redman, BUly Higgins, Rob Mintzer ve Âlan Dawson gibi sanatçılarla çalarak çok değerli deneyimler kazandı. New England'ın blues efsanesi Mr. Jellybelly'nin yüreklendirmesiyle. B-3 orgunun karmaşıklıgını ve mucizelerini keşfetti. Bu dönemde aynca Either Orchestra. Mandala Oclet ve Chris Hollyday Dörtlüsü gibi caz gruplanyla bir araya geldi. 1991 yılında New York'a yerleştikten sonra 'domıtovvn' müzisyenleriyle bir araya gelmeye başladı. John Lurie'nin Lounge Lizards'ıyla, John Üçlünün müziği 'swing' ve 'groove" hayranlannı tatmin edecek. Zorn'un Masada grubuyla birlikte çaldı ve David Byrne'ün 1994'te kendi adıyla çıkan albümünde kayıtlara girdi. Davulcu perküsyoncu Billy Martin New York'ta dünyaya geldi. Babası Ne\v York City Balesi ve Operası için viyola çalıyordu. Chris Wood henüz küçük bir çocukken Joe Morello Michael Canin ve Latin asıllı perküsyon ustası Frankie Malabe'den davul dersleri almaya başladı. Sanatçının vurmalılardaki ılgisi 1984-85 yıllanndan sonra Karayip. Latin ve diger Afrika kökenli ritmler etrafında yogunlaştı. Nevv York'un Brezilya müzik sahnesine adımını ilk attıgında. Ned Rothenberg Double Band'i. John Luire'nin Lounge Lizards'ı. John Zorn'un Masada grubu \e John Luire National Orchestra ile çalma ayncalıgına sahip oldu. 'Blue in the Face' filminde Harvev Keitel'ın tütüncü dükkânının dışında Cahin VVeston ve John Luire ile birlikte çalıyordu sanatçı. Basçı Chris Wood'un müzige benzersiz yaklaşımı. degişkenligi ve büyük etkileri onu Ned Rothenberg Jazz Passengers, Marc Ribot'un Shrek'i ile çalan ve turneye çıkan ve Ned Rothenberg'in Double Band'iyle kayıt yapan, 'dowTitown' müzik sahnesinin aranan bir müzisyeni haline getirdi. Kolarado'da yetiştigi dönemde caz, klasik bas ve kompozisyon dersleri aldı. 1989 yılında Boston'da Nevv England Konservatuvan'na giderek Dave Holland, Geri Allen ve Bob Mosses ile çahştı. Bu dönemde okul dışında da George Russei, Steve Kuhn, Joanne Brackeen ve Randy VVeston gibi ustalarla birlikte çalıyordu sanatçı. 1991 yılında Nevv York'a dönerek 'downtow' müzigin önde gelen isimlerinden biri oldu. Cyrius ve Septeto Turquino'yla tarihin, dostluğun birlikteliği Fransız kültürü ile Küba müzigi Kültür Servisi - 'Saba' şarkılannın ünlü yorumcu- su CyriusMartinez v e Sep- teto Tunjuino 5. Uluslara- rası lstanbul Caz Festivali kapsammda Esma Sultan Yalısı'nda bir konser ver- diler. Konser boyunca Kü- ba halk şarkılan İstanbul semalarında gezindi. Cyrius, tspanyol asıllı bir Fransız. Cezayir'de dogmuş ve çocukluk yıllannın bir bolümünü burada geçirmiş. Çocuklugunda Royan Ka- tedrali korosunda dini şar- kılar söyleyerek başlamış müzik yaşamına. Arian Mnouchkine ve Peter Bro- ok ile müzikal tiyatro ça- lışmalan yapmış. Philip Ei- del ve Vıncent Bruk'nin al- bümJerinekortuk olan Cyri- us, Costa Gavras ve Qa- ude Berrv'nin bazi fılmle- rinde şarkı söylemiş. Şarkı yazan. besteci ve şarkıcı Cyrius. Septeto Tur- quino ile birlikte tarihin ve dostluğun müzigini yaptığı- nı söylüyor. Sanatçı. İspan- yol tarzını ve Cezayir renk- liligini kattığı Küba halk şarkılannı kısa süre önce bir albümde topladı. 'La Banda". Cyrius"un ilk al- bümü. La Banda'nın öyküsü Küba'da başlıyor. Bir yıl- dan uzun süre Küba'da ka- lan sanatçı, salsanın yaratı- cısı ustalarla tanışarak bu müziğin içine giriyor. La Banda, orijinal Küba beste- lerinin yanı sıra adaptas- yonlan da içeren bir albüm. Cyrius'a albümde eşlik eden müzisyenlerin arasın- da Septeto Turquino da var. Cyrius. Istanbul'daki konse- rinde Septeto Turquino ile birlikte sahneye çıkmaktan büyük mutluluk duydugu- nu belirtiyor. Genelde dün- ya müzikleri festivallerıne katılan Cyrius. bir caz fes- tivalinde yer almış olmanın kendisi için de farklı bir de- neyim oldugunu söylüyor veeklıvor: "Bu konser biz- lereAsya ile Avrupa kültür- leri arasında bir köprü kur- ma olanağı sunması açısın- dan da önemli." Küba müzigine açılması- nı ise şöyle açıklıyor Cyri- us: "Avrupa arük Küba mü- ziğinin zenginliğinin fark>- na varnuş durumda. Ama en çok dinlenen yine de sal- sa. Ben salsa yapmıvorunı. İnsanlara geleneksel Küba nıii/jğinin renklerini tanıt- mak icin uğraşıyorum. İs- panyol asıllı bir Fransızım ben. Bir Fransız için Küba müzigini yorumlamak hiç de kolay değil. Ben Fransu kültürü ile Küba müziği ara- sında bir bağ kurmaya ça- lışıyorum." Albümde ve konserde kendine eşlik eden Septeto Turquino'yu. mo- dern ezgilerden de yararla- nan, ancak geleneksel Kü- ba müziğinin çizgisinden şaşmayan genç birgrup ola- rak tanımlıyor Cyrius. Al- bümün direktörü Rolando Ferrer ile 2 yıl önce tanış- tıklannda Septeto Turquino ile kendi müzigini birleş- rirmek için çalışmaya baş- ladıklannı belirtiyor. Cyri- us ve Septeto Turquino, ka- yıt süreçlerini yansıtan 52 dakikalık 'Bizûn Serenadı- mız' isimli bir film çalış- ması dagerçekleştirmişler. Cyrius, Cezayir'de çok kısa bir süre kalmış olma- sına karşın, buradan aldığı etkilerin de taşıdıgı Ispan- yol kanı ve Fransız yanıy- la birleşerek müzigine yan- sıdıgını belirtiyor. Albümün direktörü Ferrer de, etnik kimliklerin müziklerini yüz- de yüz etkiledigi kanısın- da. DEFNE GOLGES TURGAY FtŞEKÇt Şair Rıfat llgaz Rıfat llgaz'ın admı taşıyan Cide Kültür ve 5 nat Festivali'nin çağnsını alınca içimi sıcak bir dı gu sardı. Bir kentimiz yetiştirdiği şairiyle gurur c yuyordu. Şairin beni böyle duygulandırması ilk değıl. irteri bir yana, 12 Eylüf sonrasında artık yetmişi gelmiş, gençliğinden beri ciğerlerinden rahat: Rıfaz llgaz'ın 29 Mayıs 1981 günü gözaltına al dığını gazetelerde okuduğumda içimi burkan sızıyla sarsılmıştım. o yaşta. o ciğerlerle nasıl d yanabilir cezaevi koşullanna diye... Üç gün b yunca gözleri bağlı tutuldu. Ama dayandı.. 4O'lı yıllardan 80'lere akla gelm dik türlü baskı ve sindirme eylemlerine dayandı gibi... 1944 'te çıkan Sınıfadlı şiir kitabı yalnızca adı n deniyle sıkıyönetimce toplatıldı, şairi tutuklanc altı ay hapse hüküm giydi, öğretmenlikten atık vereme yakalandı. 1948'de yayımlanan Yaşadıkça da Bakanlar Kı rulu kararıyla toplatıldı. Türfü geçim zorlukları, mahkeme-sanatoryun cezaevi arasında geçen yıllardan sonra 1953'te ç kan Devam adlı şiir kitabı da toplatıldı ve hakkır da komünistlik ve müstehcenlik savıylı dava açı dı. Görüldüğü gibi şair olarak yaşamastna izin VE rilmeyen Rıfat llgaz yaşam alanı olarak mizah ya zarlığını buldu kendine. Hababam Sınıfı onun va rolma savaşında kazandığı utkusu oldu. Bu yapı tıyla ünlenince yeniden kendi admı kullanmay. başlayabildi. Şiir ise giderek çekilen bir yeraltı su yu gibi uzaklaştı şairin hayatından. Şiirimizde 40 Kuşağt Toplumcu Şairteri" diyı bir genel tanımlamanın içinde anılır Rıfaz llgaz Bütün genellemelergibi pek çok haksızlık içerir bı sınıflama da. Hele şiir gibi bireysel özelliklerin sor derece öne çıktığı bir sanat dalında, on beş-yirm şairi "40 Kuşağı" diye birleştirivermek ne kolay! Her biri için ayn ayn konuşulmalı, şiirleri irdelen meli elbet. Rıfat llgaz'ın şiiri bu kuşak içinde bir yandar 40'lann karanlığı, öte yandan Hababam Sınıfı gül dürüsünün arasında solup gitmiştir. Oysa Rıfaz llgaz'ın şiiri, çağdaş şiirimiz içinde ben zersiz deneylerden biri olmasıyla, en az Orhar Veli denli ilgi çekicidir bence. Nedenlerini sıralamaya çalışalım: Öteki 40 Kuşağı şairleri gibi Nâzım Hikmet'ir açtığı yolda toplumcu anlayışla şiir yazmasına kar şın, şairfiği Orrıan Veli anlayışına daha yakındır. Şa iraneliğe yüz vermeyen, söz sanatlarına ve gele neğe sırt çeviren, şiirin kurallarına kapılmayan böylelikle de yeni ve kendine özgü bir şiir yarata bilen. Bu özelliğinı daha ilk kitabı Yarenlik yayımlandı ğında Sabahattin AJi de saptamış: "Şairbüyükmev zulara, palavralı şeylere hiçyanaşmamış. Basit, gün delik hadiselerden, apartman kapıcılarından, kol culuktan yetişme bir memur olan babasından, sa natoryum arkadaşlanndan, mahalle komşulahn dan bahsediyor. Hemen bütün şiirterinin mevzuu kendi küçük dertleh, arzuları. Ama hayret! Bunla nn hiçbiri sadece Rıfat llgaz 'ın dertleri değil. Hep si, hepsi geniş bir kitlenin, bir insanlığın dertleri. Rıfat llgaz, şiirimizde, dili, konulan, mizah dozuy la kendinden önce olunmadık denli bir yerlilik ya ratmıştır. Bu yönüyle sanki Hüseyîn Rahmi'niı şiirdeki karşılığı gibidir. Günlük dilde bol bol kulla nılan deyimler, söyleyiş özellikleri onun şiirinin ge reci olur. Şiirferinden gündelik dilin sıcaklık ve bu ğusu yükselir. Şiire soktuğu trajikomik boyutlarda görülen mi zah dozuyla da bir öncüdür Rıfaz llgaz. Benden geçti mi demek istiyorsun Aç iki kolunu iki yanına Korkuluk ol! Bunca deneyimden şairin çıkardığı sonuç: "Şi ir uçucu bir şey, kolay yakalanmıyor. Insanın ya şamı şiire yetmiyor." Hohrooktan 'Aşkm Okunmaz Kıyılan • Kültür Servisi - Victoria R. Holbrook'un Aşkm Okunmaz Kıyılan-Türk Modernitesı ve Mistik Romans başlıklı araştırma-inceleme türündeki kitabı îletişim Yayınlan'ndan çıktı. 1952 yılında dünyaya gelen Holbrook, yüksekögrenimini Harvard Universitesi'nde tamamladı. 1979yılında Princeton Üniversitesi'nden Fars dili ve edebiyatı alanında master derecesi aldıktan sonra aynı üniversitede 'Osmanlı edebiyatı' üzerine doktora yaptı. 1985 yılında Orhan Pamuk'un Beyaz Kale adlı kitabını Ingilizceye çeviren yazann Türkçe ve lngilizce pek ço makalesi var. Şimdilerde modern Türk şiiri üzerine çalışmalar yapan Holbrook. 1993 yılından beri Ohio Eyalet Universitesi'nde doçent olarak görev yapıyor vı Osmanlı ve modern Türk dili. edebiyatı ve kültürü konusunda ders veriyor. BUGUN • BORUSAN KÜLTÜR VT SANAT MERKEZt'nde saat 17.30da Frank Sinatra, Vaşamı ve Dönemi adlı belgeselin 2. Bölümü Ingilizce orijinal haliyie şösterilecek. • NAZEV1KÜLTÜREVT nde saat 17 OO'de 'Haydi Çocuklar' adlı film izlenebilir. • İDİL KÜLTÜR MERKEZt nde saat 19 00 da O da Bir Ana adlı film gösterilecek. 5. ULUSLARARASI İSTANBUL CAZ FESTİVALİ BUGUN • AÇIKHAVA TfYATROSU saat 21 OO'de Kenny Garrett Dörtlüsü'nü agırlayacak. • CRR KONSER SALONU'nda saat 19.00'da Medeski, Martin & VVood konseri gerçekleşecek. • ROXY'de saat 23.30'da Red Snapper izlenebilir. • GRAMOFON'da saat 23 00te Ajlan & sb Duyarlar & N. Yeşilnil & D. Dündar izleyicilerle buluşacak. YARIN • AÇIKRAVA TtVATROSL nda saat 21 00 de Cubanismo ve Mc Co\ Tyner & Latin .All Star Ban« konseri aerçekleşecek. • CRR KONSER SALONU saat 19.00 da Michael Nyman Band'i agırlayacak. ROXY'de saat 23.30'da Red Snapper izleyicilerle buluşacak. • GRAMOFON'da saat 23.00'te Tahsin Ünüvar Dörtlüsü yer alıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear