14 Haziran 2024 Cuma Türkçe
İzmir Ekonomi Üniversitesi

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyel tmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmem Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatörü. HikmetÇe- tinkava • Yazıı$leri Müdürü: İbrahim Yüdız • Sonımlu Müdür Fikret İlkiz 0 Haber Merkezi Muduru. Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser D15 Haberler Şinasi Danışoğlu • Istıhbarat Cengiz Y ıldınm • Ekonomı Mehmet Saraç # Kültiır Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir Yûcelman 0 Makaieler Sami Karaören 0 Duzeltme. Abdullah YazıcıC Focogıaf Erdoğan Köseoğlu •Bılgı-Belge Edibe Bıığra • Yun Haberlen Mehmet Faraç >a\ın lCurulu İlhan Selçuk iBaşkan). Orhan Erinç, Okta> Kurtböke. Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner. Ergun Balcı. tbrahinı Yıldız, Orhan Bursalı. Mustafa Baibav. Hakan Kara. AnkaraTemsilcısı Mustafa Balbav Atatürk Bulvan No 125, Kat 4. Bakanlıklar-Ankara Tel • 4195020 {7 hat). Faks- 4195027 • lzmır Temsilcısı: Serdar Kınk, H. Zıya Blv. 1352 S. 2 3 Tel. 4411220. Faks. 4419117 »Adana Temsilcısı Çetin Y iğenoğtu. tnönü Cd. 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel 363 12 11, Faks. 363 12 15 Müessese Müdıiru Cstün Akmen 9 Koordınator Ahmcl Korulsan 9 Vhıhasebe Büknt \ener#ldare Hüsevin Gürer • lşletme Önder Çelik • Bılgı- Hlem Nail Inal • Bılgısayar Sıstem Mürö>et Çiler • Sanş Fidlet Kuza MEDYA C: • Yonetım Kurulu Başkanı - Genel Mudur Gülbin Erduran • Koordınator Reha Işıtman # Genel Mudur YardımciM SevdaÇoban Tel 514 07 53 - 5139580-513 8460-61,Faks 5138463 ^ayımlayao ve Basan: Venı Gun Haber Ajansı. Basın \e Ya>ıncılık A Ş Türkocagı Cad 39 41 Cağaloglu 34334 lst PK 246 Istanbul fel (0 212) 512 05 05 (20 han Faks (0 2121513 85 95 TEMMUZ 1998 İmsak: 3.27 Güneş: 5.28 Ögle: 13.15 tkindi: 17.13 Akşam: 20.47 Yatsı: 22.40 www.cumhuriyet.com.tr Yıldnlar, Nelson katalogunda • İstanbul Haber Servisi - Dünyanın en güzel göğüslü kadınlan arasında yer alan Nelson mayonun modeli lsviçreli Natacha Wenger, dolgun göğüsleriyle mayo ve iç çamaşın markalannın tercih ettiği manken olma özelliğini sürdürüyor. Dünyanın en güzel göğüslü 10 kadını olarak bilinen Sophia Loren, Bnğitte Bardot, Samantha Fox, Nastassia Kinsky. Ornella Muti. Claudia Schıffer, Capnce Bourret, Eva Herzigova ve Helena Cristiensen ile birlikte göslerilen Natacha Wenger, Nelson'un 1998 modellennin mankenliğini yaptı. Ormancılık karnemiz • İSTANBLL(AA)- Türkiye, Dünya Doğayı KorumaVakfı(WWF)ile Doğal Hayatı Koruma Derneği'nin(DHKD) yaptıklan ortak çalışmaya göre ormancılık alanında 15 Avrupa ülkesi arasında 100 üzerinden 53 puanla 6. sıradayeraldı. DHK.D Türkiye Ormancılık Karnesi Sorumlusu Sedat Kalem, bu sonucun 'iyi' olmadığını. ancak Avrupa'daki ormanlann genel durumunun kötü olması nedeniyle Türkiye'nin puanmın yüksek gibi göründüğünü ıfade etti. Felçlilere umut ışığı • LONDRA(AA)- Israil'deki Weizman Enstitüsü'nden Prof. Dr. Mıchael Schvvartz ve ekibi, fareler üzerinde yaptıklan birçalışmanın ardından, kazalar sonucu ortaya çıkan 'kalıcı felçler' konusunda 'ümit yakaladıklannı' açıkladılar. Profesör Schwartz ve ekibi, farenin merkezi sinir sisteminden aldıklan bağışıkiık hücrelerini, omuriliğin zarar gören sinir hücreleriyle birleştirdıler. Yapılan aşılama sonucu hayvanlarda hareket gözlendi. Lufthansa'dan yatırım • İstanbul Haber Servisi - Alman havayolfan Lufthansa'nın sahibi bulunduğu Lufthansa Service Holding AG (LSG) Sancak şirketlerinden Sancak Catering ile birlikte Türk sivil havacıhğına 35 milyon dolar yatınm yaptı. LSG'nin ve Sancak'm Sancak Catering kuruluşlannın yan yanya ortak olduklan ikram şirketi, Türkiye'deki 6 havaalaranda uçaklara ikram hizmeti vermeye de başladı. Ozon tabakası içîn önlem • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlıgı, Ozon Tabakasını Incelten Maddelere (OTlM) Dair Montreal Protokolü ve Değişiklikleri çerçevesinde, üretim ve tüketimlerinin kontrol altına alınması konusunda OTlM'lerin taraf olmayan ülkelerden ithalatını yasakladı. Taraf ülkelerden yapılan ithalat ise kademeli olarak kaldınlacak. 119kütüphaneci sınaviçin • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kültür Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü taşra örgütüne alınacak 119 memur için sınav açıldı. Sınav 11 Temmuz 1998 Cumartesi günü Milli Kütüphane'de gerçekleştirilecek. 1999'dan itibaren Türkçe-Matematik puanıyla öğrenci kabul edilecek Hukuk fakültelerine giriş sistemi değîşiyorANKARA (Cumhunyet Büro- su)- Yükseköğretim Kuru'lu (YÖK) ziraat fakültelerinden sonra hukuk fakültelerini de yeniden düzenli- yor. YÖK Başkanı Kemal Gürüz ile görüşen hukuk fakültesi dekanlan- nın istemiyle alınan karar doğrul- tusunda, hukuk fakültesi öğrenci- leri 1999 yılından itibaren Türkçe- Matematik (TM) puan türüyle öğ- renci kabul edecek. Hukuk fakül- telerinin. matematik neti az olan öğrencilerin meslekte başanlı ola- maması nedeniyle sosyal (S) puan türünden TM puan türüne geçmek istediği öğrenildi. YÖK, ziraat fakültelerinde işsiz- ler ordusu yaratan bahçe bitkileri, bitki koruma, su ürünleri, süt tek- nolojısi, tanm ekonomısi. tanm ma- kineleri, tanmsal yapılar ve sulama. tarla bitkileri, zootekni. toprak ve ev ekonomisi bölümlenni kapatma • YÖK; hukuk fakültesi dekanlannın istemi doğrultusunda, bu okullara giriş sistemini değiştiriyor. Matematik bilgisinin hâkim ve savcılar için önemli olduğu gerçeğinden hareketle, hukuk fakülteleri, 1999 yılından itibaren Türkçe-Matematik puan türüyle öğrenci kabul edecek. kararı aldıktan sonra hukuk fakül- nnı bildirdi. Yazgan, Öğrenci Yer- leştirme Sınavı'nda (ÖYS) tüm sos- yal sorulannı yanıtlasa da matema- tik neti çok düşük hukuk fakültesi öğrencilerinin başansız olduğunu söyledi. Özellikle hâkimlikte iyi matematik bilgisinin gerektiğini vurgulayan Yazgan. "Hukukfakül- tesi öğrencileri S puanı ile gelme- meli. Çünkii \ergi mahkemelerin- de> a da arazi keşiflerinde matema- telerinde de yeni düzenlemelere gi- diyor. Buna göre hukuk fakültele- ri 1999 yılından itibaren TM puan türüyle öğrenci alacak. Hukuk fa- kültesi dekanlan matematik bilme- yen hâkim ve savcılann pek çok sorunla karşılaştığına dikkat çekti. Fakültelerin kararı Selçuk Üniversitesi Hukuk Fa- kültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Ok- tay Yazgan. 16 hukuk fakültesınin aldığı karar doğrultusunda, artık TM puan türüyle öğrenci alacakla- tik bilgisi olmayan hukukçular. bir- çok yanüşhk ve soruna neden olu- yor" dedi. Yazgan, TM puanına üni- versıte senatolannda alınan karar doğrultusunageçileceğini bildirdi. Oğretim üyesi yeterli sayıda olan yerlerde hukuk fakültesi açılması ge- rektiğini vurgulayan Yazgan, "Her yere hukuk fakültesi açılmamau. Özellikle taşra üniversitelerinde bü- yük sorunlar var. Sivasi kararlaria ünhçrsiteaçıimamairdedı. Yazgan, adalet sıstemınin oturması için iyi üniversitelerde yetişmiş iyi hukuİc- çulara gereksinim olduğunu belirt- ti. "Bir çırpıda 25 ünhershe açmak sağkklı nu" diye soran Yazgan, ni- telikli üniversitelere gereksinim ol- duğunu kaydetti. Anadolu Üniversitesi Hukuk Fa- kültesi Dekanı Prof. Dr. Erhan Tür- ker de iyi düşünme yetisine sahip olmayan öğrencilerin hukuk fakül- telerinde başanlı olamadığını anlat- tı. Türker, kadrosu gelişmiş üniver- sitelerde hukuk fakültesi açılması gerektiğini kaydetti. AIDS'in1997 bilançosu 30.6 milyon kışi HIV vırusüyle yaşıyor 11.7 milyon kışı hastalığın ortaya çıktığı dönemden bu yana yaşamını yttiMü. 5.8 milyon Yenıvaka-1997yılında 2.3 milyon kişı 1997'deyaşarmm yıtırdi. Avrupa'daki AIDS vakaları Kadın ve çocuklar dahil olmak üzere HIV virüsüyle yaşayanlann sayısı (1997) AIDS Afrika'yı ele geçiriyor 1987 HIV virüsü taşıyan yetişkintertn oranı ABD'de rodeo günleri ABD'de yazla biriikte geleneksel rodeo yanşlan da sıklaşü. Minnesota'daki Brainerd şehrinde gerçekleştirilen "High Ball Ranch Rodeo" gösterUeri de bu yanşlardan biriydi. Rodeo gösterUeri sırasında düzenlenen çocuklar arası koyuna binme yarışması da oldukça ilginç görüntülere sahne oldu. Yanşmaya kaülanlardan kiiçük Cheyanne Miles, hayTanın boynuna sıkıca sanlarak düşmemek için biiyük çaba gösterdi. (Fotoğraf: AP) 9. ALAÇATI ULUSLARARASI ÇOCL K VE GENÇLÎK FESTÎVALİ Alaçaü'da yer gök tiyatro IŞILÖZGENTÜRK Adını ister ala bir attan, ister ala çadırlardan, ister Şeyh Bedreddin müritlerin- den Börklüce Mustafa'nın ala saçlı torunlanndan alsın, Alaçatı bugünlerde alev alev. Çünkü bugünlerde Ala- çatı'da yer gök, çocuk ses- leriyle, çocuk kahkahala- nyla, çocuk çığlıklanyla dolu. Çünkü bugünlerde ço- cuklar Alaçatfda 'Çocuk Cumhurrjeti'ni ilan etmiş- ler. llk söz de onlann. son söz de. Nüftısu kışın 7 bın, yaz aylanndaysa 30 bin olan bu şirin Ege beldesinde. Ala- çatı 'da, bugünlerde, taş ev- lerin avlulannda, kaldınm taşı döşeli dar sokaklarda. karabiber ağaçlannın göl- gesine sığınan kahvelerde ve 4500 kişilik amfıtiyatro- • Bugünlerde Alaçatı'da yer gök, çocuk sesleriyle, çocuk kahkahalanyla, çocuk çığlıklanyla dolu. Çünkü bugünlerde çocuklar Alaçatı'da 'Çocuk Cumhuriyeti'ni ilan etmişler. da, çocuklar. kimi zaman bir yemek yanşmasında birin- cilik kazanan büyükannesi- ne ödül veriyor: onlara da- ha çok ekmek yapsın diye, birçuval un! On beşinde bir kız çocu- ğu milleti toplamış çevre- sine. doğaçlama > aptınyor: -Şimdi kendinizi biragaç gi- bi hissedeceksiniz... l zanın. gökyüzüne uzanın... Güne- şe, a>a uzanın, KoUannız, pardon dallannız yıldızlar- İa kucaklaşırken, kökleri- nizyeralünın binbirzengin- liğuıe ulaşsın.^ Birağaçolun şimdL şimdi bir kuş~ L ç un özgürlüğe! Kanat çırpın_. Kimse. kimseler sizi tutma- suı... Kimseler!" palyaçonun peşinde onun- la birlikte mim yapıyorlar. kimi zaman eski zaman gez- ginleri gibi bulduklan her yerde yeryüzü masallan an- latan masalcılan dinliyorlar, kimi zaman ay ışığının \e Büyükayı 'nın aydınlık göl- gesinde beyaz bir Çinge- nenin yaşamöyküsüne ta- nık oluyorlar. Kimi zaman da sahneye çıkıp, beğen- medikleri biroyunu. sil baş- tan bildikleri. gönüllerinin istediği gibi değiştiriyorlar. Evet. bütün bunlann hep- si Alaçatı'da oluyor. Daha- sı var: Küçük bir kız çocuğu. Falez Otel Genel Müdürü Mahmut Veziroğlu 'Tıırizmde taşra kültürü egemen' LEYLA TAVŞANOĞLU ANTALYA - Güneş, deniz. kum... Güzel turist kızlar... Harika görüntüler... Yaz aylannda nemli, inanılmaz sıcak birhava... Her şeye karşın iziemekle do- yulamayacak bir güzellik... Ama... Bir de işin ama'sı var. Türki- ye her sektörde olduğu gibi bugüzellik- lerinden ve potansiyelinden de yararla- namıyor. Neden mi? Anlatalım... Burada bulunduğumuz süre içinde kentin en güzel otellerinden Falez'de kalıyoruz. Bu firsattan yararlamp Fa- lez'in Genel Müdürü MahmutVeziroğ- lu ile bir sabah vakti çaylı bir sohbette buluşuyoruz. Öncelikle merak ettiği- miz konu otelde kaç oda bulunduğu... Falez'in 340 odası var. Şu anda da do- luluk oranı yüzde 60. Genel Müdür bi- ze anlatıyor: "Bugûn bu bölgede rurizm açısından zafiyet var. Yüzde 60 doluluk oranı bizûn için düşük. Bu zafi\ etin ne- denleri bir değü, birden fazla." Peki, bunlar neler? "Öncelikle, bu yıla kadar bölgemize en çok gelen turistler Alman>a'dandı. Bugün ise PKK sonınu \e Alman kamu- oyundakiTürk-Alman meseleleri nede- niyle Alman turist artık pek gelmek is- temiyor. Öte yandan tsfailli turist de önemli ölçüde azaldı. Çünkü kumarha- neler kapandı. Eskideo bizim otelde İs- raiHi rurisfkr 100 oda rutuyuriarsa bu- gün bu sa>ı 10'a düştü. Bunlara karşı- lık Rusya v« L krayna'dan gekn turist sa- yıa güngeçtikçe arüvor.Onlar güneş, de- niz ve kunıa çok rağbet ediyorlar." Antalya'da turizm kapasitesi temmuz sonu ağustos aylannda optimumda. Falez genel müdürü anlatmasını sür- dürüyor: "12 ay turizmden söz ediliyor. Ama kazın ayağı öyle değil. Hâlâ altyapı >T)k. Biz turizmde bodüslama gidi>oruz. Pazar araştırması bile yapılmıyor. İşler taşra küttürüy le yürütülUyor.'* Az ötede dokuz yaşlann- da bir oğlan çocuğu, ola- ğanüstü mozaiklerle döşe- li bir cami a\lusunda, az önce izledıği palyaçoyu tak- lit ediyor. En iyi seyircisı, soğan almak için çarşıya çıkan. ama soğanı da ocak- taki yemeği de unutup pal- yaçonun hikâyesine dalıp giden altmışlannda bir Boş- nak kadını. Dalıp gitmiş öyle. Belki de bu topraklara geldiği ilk günü. bu topraklarda yedi- ği ilk yemeği düşünüyor. Öylece durmuş. Kumru gözde Öte yanda 'kumru' ye- meğe doyamayan 'Çocuk Cumhurheti'nin yerli-ya- bancı konuklan, birbirle- rinden gizli dördüncü 'kum- ru'lannı da ısmarlıyorlar. 'Kumru'. bilenler bilir, Ege'de yapılan olağanüstü güzel bir çeşit sandöviç. Alaçatı'ya gelmeden önce dostlanm "Mutlaka kum- ru ye" diye sıkı sıkj tembih- lediler. Ben de sözlerini din- ledim. iyi yapmışım. O da ne? Bir yerlerde bir kumru ötüyor. Hayır, çok uzakta değil. Orada terk edilmiş taş bir evin pence- re pervazında. Ötüp duru- yor. Belli ki yalnız kalmış, güzelim eşini çağınyor. Dedim ya. bu 'Alaçatı ÇocukCumhuriyeti'nde her şey biraz garip. Sanki hep birlikte bir düşün içinde- yiz. Kumrular bile... Çün- kü bugünlerde Alaçatı'da, Alaçatı Belediyesi ve TO- BAV'mişbirliğiyle 9. Ala- çatı Uluslararası Çocuk ve Gençlik Festivali yapılıyor. Alaçatılı çocuklar. Rumen. Alman, Kanadalı. Türk ço- cuk ve tiyatro dostlarını ağırlıyorlar. Birlikte Stanis- lavsky1 metodunu konuşa- rak. doğaçlama yaparak... Ve benim içim bir kez daha sev inçle doluyor. Hadi bir doğaçlama ya- palım. Kuş gibi uçmaya ça- lışın. Mavi gökte bir nokta olun... Uçun, uçun, uçun... Alaçatı'ya konun. AIDS bazı insanlarda 18 yılda ortaya çıkıyor Haber Merkezi-Çağın vebası olarak bı- linen AIDS'in, bazı insanlarda ancak 18 yıl sonra ortaya çıktığı belirlendi. ABD'nın San Francisco kentindeki AIDS araştırma merkezi uzmanlanndan Dr. Susan Buchbinder. AIDS virüsü taşıyan 622 erkek üzennde yaptığı araştırmada. vi- rüs taşıyan fakat CD 4 hücrelerinin fazla olduğu insanlarda hastalığın geç ortaya çıktığını belirledi. AIDS virüsü taşıyan insanlann yüzde 1 l'inde, virüsü kaptıkla- nnın 10'uncu yılında bile herhangi bir hastalık belirtisi görülmediği. bunlann yüzde 14'ünde ise hastalığın 18 yıldan sonra tespit edildiği bildirildi. Araştırmaya katılanlann yüzde 2'sinin. HIV virüsü taşıdıklan halde AIDS hasta- lığına yakalanmadıklan kaydedilirken, bu grubun AIDS'e karşı olağanüstü bir bagı- şıklık gösterdikleri belirtildi. Araştırma- cılar, uzun süre AIDS hastahğı gösterme- yen HlV'lilere, değişik kombinasyonda ilaçlar verilmesıyle, virüse karşı bağışık- lığın arttınlabileceğine işaret ettiler. Bu arada tsviçre'nin Genevre kentınde düzenlenen 12. Dünya AIDS Konferan- sı'nda, yüzyılın vebası olarak nitelendiri- ien salgınm birçok ülkede kontrolden çık- tığı bildirildi. BirleşmişMilletler(BM)AIDSprogra- mını yöneten Peter Piot. konferansta yap- tığı konuşmada. "Bu salgın. tam da artık ne yapmanuz gerektiğini öğrendighniz bir sırada kontrolden çıkü... Şu anda ne \ap- mamızgerektiğinibilıyoruz" dedi. Bu yıl- ki konferansın esas hedefini "Zenginveyok- sul ülkelerde uygulanan AIDS tedavilerin- deki büyük farklılığı ortadan kaldırmaya çakşmak" olarak tanımlayan Pıot. "AIDS konusundaki en büyük uçurum, bugün bu konuda bildiklerimizle uygulamaya geçi- rebildiklerimiz arasındaki uçurumdur" diye sözlerini sürdürdü. Salgının önüne geçilebileceği halde hâ- lâ her gün 16 bin kişinin AIDS hastalığı- na yol açan HIV virüsü kaptığını kayde- den Piot, "Kusursuzbirstratejûkusursuz bir aşı veya tek bir 'sihirli kurşun' keşfr- dilmesini beklemektense elimizde olanı kullanmanın zamanı geldi arbk" dedi. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN belki birazdan, güneş de çıkar!" Size 'okuyucu' demeleri, hoşunuza gidiyor mu? Benim gitrnez: 'o/cuyucu'nun, 'hânende' ya da 'muganniye'ye, daha yakıştığını düşünüyorum; Mu- azzez Abacı, Inci Çayırlı vb. 'okuyucu' sayılabilir; post/modem 'sosyete'onlara 'yorumcu'diyor: Hem yanlış, hem komik; eskiden olsa, 'müfessir' denile- cek, önce onlar gülerdi. Hanidir 'okur' demeyi yeğliyorum; 'okuyucu'da, belki bir miktar, başkasına okumak alt/anlamı sez- diğim içindir, bu; 'okur' hiç olmazsa, 'dolaysız' (di- rect), gazeteyi önüne çektin, işte okuyorsun, hep- si o kadar! Eskiden 'kâri' derdik (a, uzun), gazeteci- nin 'velinimeti'; 'muharrir'in başarısı, 'kâriinin has- sasiyetini' etkilemesiyle ölçülüyor; bu etkinin ölçe- ği de, 'kâri mektupları'; zaman zaman, M. Turhan Tan'ın Vâlâ Nurettin'in, ya da 'Felek' Burhanettin Bey'in 'fıkrası' altında, şöyle bir not çıkardı: "Suadi- ye'den Vildan hanımefendi'ye: mültefit mektu- bunuz bizi ihyâ eyledi, teveccühünüze müteşek- kiriz efendim"; ya da, "Küçük Çamlıca'dan Şük- rü Paşazade Hamdi Beyefendi'ye; işaret buyur- duğunuz hususât bizim için de haiz-i ehemmi- yettir efendim, bilahere mevzuubahiz edeceğiz." ... 'muharrir' başka, 'edip' başka! f azar', 'muharrir'\n yerini almaya çalışan keli- me; benimseyemedim gitti, dahaçok 'kâtip'm (Sekreter) yerine yakıştığı hissindeyim; halbuki, za- manın 'matbuatı', gazetelerinde sadece 'muharri- rânı' barındırmazdı, 'üdebâ'da yazıyor, yâni 'edip- ler', onlar daha farklı, fark edebiyatla 'ülfetleri' ol- masından ileri geliyor; yâni, çalakalem yazmıyoriar, yalnız 'sâhib-i sütûn' değUdMer, aynı zamanda 'sa- hib-i üslûb', hem de 'üslub-u şahsî'; edebiyat tari- hine geçmiş, eserleri vardır. Sözün gelişi, Akşam başmuharriri Necmettin Sâdık, Tan başmuharriri M. Zekeriya Sertel, Va- tan başmuharriri Ahmet Emin Yalman 'muharrir'd'v, buna mukabil, Cumhuriyet ve Tasvir-i Efkâr'ın 'kö- şeyazarı' Peyâmi Safa, Ulus başmuharrirlen Fâlih Rrfkı ve Yâkup Kadri, 'edip' sonuncuların. 'kâriin hassasiyetini' etkilemekte daha başarılı addedildi- ği, 'mâlûm ve müsellem'! Günümüzde, yazılı basındaki 'yazar' kalabalığın- dan kaç 'edip'çıkarabilirsin, cevabı son derece müş- kül birsoru; artık 'okurduyartığı' çanak çömlek da- ğıtılarak, teievizyon vaadedilerek etkileniyor; olma- dı mı, gelsin kabadayılık gösterileri, pomo imâları! Doğrusu ya, 'Söyleşi'lere başlarken, 'okur duyartı- ğını'ne derece etkileyebileceğimi kestiremiyordum; dürüst ve samimi olmaktan başka bir silahım yok- tu, öylece karşınıza çıktım; üst üste aktaracağım iki mektup, 'etkileşimin' varlığına kanrt sayılabilir mi? Karar sizin! 'İçimde beliren o kıpırtı!...' mam olanaksızdı ama, benzerlerine çok rastla- mıştım, ben de! Ikinci bölümde sözünü ettiğiniz kişinin, kim olduğunu 'şıp diye' anlayıverdim. Üçüncü bölüme geçmeden tüm ayrmtılarıyla, bir yazar canlandı kafamda, sevdiğim bir yazar: Orhan Kemal! En çok da 'Bereketli Topraklar Üzerinde' adlı, o çok sevdiğim romanı; oradaki ırgatlar, Iflahsızın Yusuf, Köse Hasan, Pehlivan Ali; tüm ilkellikleri, saflıklan, haince kurnazlık- lanyla, ne kadar sıcak, ne kadar gerçektir onlar; ve yazar, nasıl bir sevecenlikle yaklaşır onlara, iarafsız' diyemeyeceğim, taraflıdır1 , onlardan ya- nadır; en güzeli, asla 'didaktik' olmadan, son derece doğal, son derece 'kendi' olan bir anla- tımla sevdirir okura onları; çünkü önce kendi sever, içtenlikle sever..." "... yazınızın son bölümüne gelince, benzeri ya- zarlarla birlikte Orhan Kemal'in adının geçme- si, sevindirdi beni; halkının içinden çıkmış bir aydındı o, 'evropalarda' okumuş, 'alafranga' bir aydın değifdi; onunfa birlikte, onun gibi düşünen, yazan, insanı seven tüm yazarlar ve şairler bir kez daha kafamdan geçti ve hepsini bir kez da- ha sevdim; kısacası, sıkıntılı başlayan bu karan- lık günde, yazınızı okuyunca, içimde beliren kı- pırtıyta birşeyler değişivermişti birden. Belki bi- razdan güneş de açar, kimbilir!..." (16 Mart 1998 tarihli mektubu). Okurun 'duyarlığı', açık seçik, görülüyor mu, gö- rülmüyor mu? Burada yazarın işlevi, o sihirli cümle- de saklıdır: "... sıkıntılı başlayan bu karanlık gün- de, yazınızı okuyunca, içimde beliren kıpırtıyla birşeyler değişivermişti birden!" İşte herşey, o 'kıpırtıya' bağlı! '... bizâtihi' halk olan!... Orhan Kemal, '40 Karanlığı'ndan yükselen ro- mancı sıradağlannda, 'gayr-ı kaabil-i inkâr" bir zirve! Onu Orhan Râşit adıyla tanımıştım, 'Yeni Edebiyat' ve 'Ses'dekı şiirleri ve Beyrut hikâyele- riyle (194O'lı yıllar) istrati ile Gorkiy arasında bir yer- de yürüyordu; hikâyelerden, kısa romanlara ('Baba Evi', 'Cemile' vb.), onlardan 'Anadolu'yu, 'o sar- kık bıyıklan altından gülen halkımızı', iktisadi, sos- yal ve beşeri düzeyde destanlaştıran büyük roman- lara atladı ('Bereketli Topraklar Üzerinde', 'Vu- kuat Var', 'Hanım'ın Çiftliği', 'Eskici ve Oğullan' vb.). Ustura vurmuş gibi, çabuk ve keskın 'tesbitlen', halkın ağzına benzemeye çalışmayan, 'bizâtihi' halk olan diyaloglan, kısa ve asabiyeti yüksek cümlele- riyle, ne yaman, ne derinlemesine beşeri, ne kadar kapsamlı bir 'dünyanın', ne mütevazı mimandıro! Söyler misiniz, bir Orhan Kemal yapmak için, acaba kaç post/modern romancıyı, üstüste koymak lâzım. • • UIker Kozan (Antalya)"... 'Onlar ki Toprakta Ka- nnca' yaztnızın ilk bölümündeki kişiyi tanı- www. prizma.net. tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
İzmir Ekonomi Üniversitesi
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear