Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
29 NİSAN 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Adalet Bakanı Sungurlu, sözleri nedeniyle yargılanan DGM Savcısı Mete Göktürk gibi konuştu
'Tiirldye'de yargı bağımsız değiP
Bakan Sunguıiu ilginç açıklamalar yaptı.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Adalet Bakanı Oltan Sunguıiu. yargıya
giderek azalan gü\ enin "miDi irade'" yok-
sunluğunun bır sonucu olduğunu belirte-
rek yargının gerek kendi içinden gerek-
se dışandan kaynaklanan nedenlerle tam
bağımsız olmadığını söyledi.
Sungurlu, "Allah'tan başka hesap ve-
recek mercisi obnayan Hâkimler ve Sav-
cılar Yüksek Kurulu. siyasetçilerin etkisi
atbnda kalıyorsa bu üyclerin suçu" dedi.
Ankara Sanay ici ve Uadamlan Derne-
ği'nce (ASİAD) dün verilen kahvaltıya
konuk olan Adalet Bakanı Oltan Sungur-
lu. siyaset. siyasetçi \e yargı bağımsızlı-
ğı konulannda görüşlerini açıkladı.
Tarihsel gelişim içinde aynşan yasa-
ma. yürütme \e yargı erklerinin çağdaş
devlette farklı mekanizmalar tarafından
temsil edildiğine dikkat çeken Sungurlu,
bu bağlamda yargı bağımsızlığı ve huku-
kun üstünlüğü ile ilgili tartışmaların 20.
yüzyılın temel tartışma konusu olduğu-
nu belirtti. "Adalet miilkün temelidir"
sözünün yalmzca yargıyı bağlamadığını
anlatan Sungurlu. bu sözün de\ let denen
büyük çarkın bütün dişlilerinde "adale-
tin ve hakkaniyetirT egemen olması ge-
rekliliğini ortaya koyan bir içerik taşıdı-
ğını söyledi.
Türkiye"de siyaset ve siyasetçinin yar-
gı üzerindeki roiüne ılişkin farkh göriiş-
ler ortaya atıldığını kaydeden Sungurlu.
siyasetçinin yargıyı etkilediği ile ilgili
olarak yapılan eleştirilere kaynaklık e-
den etmenler üzerinde tek tek durdu.
Sungurlu. eleştirilerın. yargıç adayları
için açılan sınavları kazananlann "kle-
olojik amaçlı seçimler sonucu beürlendi-
ğT noktasında başladığını. siyasi kımlik
taşıyan Adalet Bakanı \e müsteşannın
daimi üye olarak katıldıklan HSYK'nin
aldığı kararlara u
ideolojik damgalannı
vurduklanna" değin uzandıâını söyle-
di.
Sungurlu. yargıç ve savcıların özlük
haklannı ve atanacaklan yerleri belirle-
yen HSYK"nin 7 üyesinden 5'nin yüksek
mahkeme üyesi yargıçlardan olu$tuğu-
nu ve Adalet Bakanf nın da bu kurulun
toplantılanna istisnai durumlarda katıldı-
ğını söyledi.
Yüksek mahkeme üyesi yargıçlann
"Allah'tan başka hesap verecekleri bîr
mercinin bulunmadjğını" kaydeden Sun-
gurlu. kurul siyasetçilerin etkisinde ka-
lıyorsa bunun üyelerin suçu olduğunu
söyledi.
HSYK."ye yalmzca Adalet Bakanf nın
katılması. bakanın olmadığı zamanlarda
da müsteşannın vekâlet etrnesi için ha-
zırladıklan anayasa değişikliğine hiçbir
partinin ilgi göstermediğini belirten Sun-
gurlu. kurulun bağımsızhgına gölge dü-
şürdüğü belirtilen bazı konularda da ya-
sal çalışmalan olduğunu söyledi.
"Hâkimi eşkıyadan koruyabiliyor mu-
yva." diye soran Sungurlu. Türkıye'nin
iyi yönetilmediğini. dedikodularla yöne-
tilen ülkenin nasıl ileriye götürüleceği
konusunda hiçbir atıhm yapılmadığmı
kaydetti.
Kurye firmalarına
suç duyurusu
• AJNKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Posta lşletmesi
Genel Müdürlüğü'nden dün
yapılan yazılı açıklamada.
açık ve kapalı mektuplarla
üzerinde haberleşme
mahiyetinde yazı bulunan
dağıtım tekelinin yasaya göre
PTT'ye ait olmasına karşm.
yasadışı uygulamalarda
bulunan fırmalar hakkında
suç duyurusunda bulunulduğu
kaydedildi. Açıklamaya göre,
genel müdürlüğün taşra
örgütüne teblig gönderilerek
posta tekelini ihlal eden kişi
ve kuruluşların belirlenmesi
durumunda savcılıklara suç
duyurusunda bulunulması
istendi.
THY'nin 50 bin
doları kayıp
• tstanbul Haber Servisi -
THY'nın Tıflis Bürosu'ndan
Türkıye'ye nakledilen ve bilet
satış geliri oldugu belirtilen
150 bin doların 50 bin doları
kayboldu. THY Teftiş Kurulu
paranın kaybolmasında
ihmalleri olduğu gerekçesiyle
Osman Genç ve Sinan
Doğan'ı açığaalarak
soruşturma başlattı.
Soruşturma sonucunda Doğan
vfc<jen<;'m iş akitleri sona
erdirildi.
Özgiir Düşünce
Forumu
I İstanbul Haber Servisi -
Kadıköy Belediyesi ve Moda
Koleji işbirliğiyle ünlü
matematikçi Cahit Arf 'ın
anısına düzenlenen "Özgür
Düşünce Haftası"
çerçevesınde bir forum
düzenleniyor. "Özgür
Düşüncenin Oluşumunda
Pozitif Bilitnler ile Dogmatik
Düşüncenin Çatışması"
konulu forum. Moda
Koleji'nde 2 Mayıs Cumartesi
günü gerçekleştirilecek.
Grevdeki işçilere
destek
• İstanbul Haber Servisi -
Devrimci lşçi Sendikalan
Konfederasyonu (DİSK) ve
Birleşik Metal-lş Sendikası
yöneticileri. Camiş Makina ve
Kalıp Sanayii AŞ'de 126
gündür grevde olan 210 işçiye
destek verdiler. Topkapı'dakı
Camiş Makina ve Kalıp
Sanayii AŞ'ye yürüyen
sendikacılar burada işçiler
tarafından alkışlarla
karşılandı. Birleşik Metal-lş
Sendikası ile DtSK'e bağlı
diğer sendikalarca toplanan
yaklaşık 2 milyar lira
grevdeki işçilere dağıtıldı.
t)
11 sanık yargılanıyordu
İşkencede ölüm
davasında
8poUse tahiiye
ADANA (Cumhurhet Güne> İlleri Bürosu) -
Sorguladıklan Mehmet Yavuz adlı sanığı
"işkence yaparak öldürdüklerT gerekçesiyle
tutuklanan Adana Emniyet Müdürlüğü'nde
görevli 11 polisin yargılanmasına başlandı.
Sanık polislerden İcomiser Murat Güldaş.
hırsızlıktan aranan Yavuz'u "*ağır sorgudan
geçirmeye gerek olmadıgım" belırterek "*Zaten
arük kimscye ağır sorgu yapdmıyor" dedi.
Mahkeme başkanı Yargıç N'urettin \'ar. aynı
ifadeleri veren sanıklan "Dayanışmayı bırakın.
doğruyu söyteyin" diye uyanrken 11 sanık
polisten 8'i tahliye edildi. Adana 3. AğırCeza
Mahkemesi'nde görülen davada 10 yıl 5"er ay
ağır hapis cezası istenen tutuklu sanıklar Murat
Güldaş. Murat Gündoğanoğlu. Yeysi Boztepe,
Caner Arman, Fethi Çevik. Halil Kılıç. Ahmet
Mut, Bülent Karaca, Mehmet Gündoğan. Mesut
Sülü ve V'ahap Şahin'in, dünkü ilk duruşmada
"aynı ifadeleri" verdikleri dikkat çekti. Ilk
ifadesine başvurulan eski Hırsızhk Büro Amiri
Komiser Murat Güldaş, ölen Mehmet Yavuz
için "Sorgu sırasında yanından uzaklaşırken
agzından jilet çıkardı. Kendisine değil. bana
zarar verecek şekilde tutuyordu jileti. Elini
tuttum. arkadaşlarla birlikte etkisi/ hale
getirdik. Başı çarpmasın diye bir arkadaş
başından. diğerleri de koUanndan tuttu. Bir
polis de ağzındaki jileti çıkarftı. Biitün
yaptığımız budur. Zaten çok suçu vardı ve ağır
bir sorgu yapmamıza gerek yoktu. Ashnda artık
kimseye ağır sorgu vapılmıyor. kamuoyunda ve
bazı derneklerin sö> lediği gibi işkencc
yapılmıyor, yapmamıza da gerek yoktu" dedi.
Davanın 7 saat süren ilk duruşmasında Güldaş,
Veysi Boztepe \e Vahap Şahin'in tutukluluk
hallerinin devamına. diğer 8 sanık polisinse
tahlivesine karar verildi.
Nevruz'da tutuklanmıstı
îtalyan gazeteci
Giovanni serbest
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -
Diyarbakır'ın Batıkent bölgesinde. Nevruz
kutlamalanna katılan ve "Halkı ırk aynmı
gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ernıek"
suçundan tutuklanan halyan gazeteci FrisiHo
Damiano Giovanni. dün yapılan ilk
duruşmasında tahliye edildi. Haklannda
TCK'nin 3122. maddesi gereğince dava açılan
Îtalyan gazeteci ile tutuksuz 4 sanık Diyarbakır
DGM'deki dünkü duruşmada hazır bulundu.
Çok sayıda ltalyanın da izlediği duruşmada.
Giovanni'yi ÖDP Hatay il Başkanı Bülent
Akbay'ın da aralannda bulunduğu 7 a\ ukat
savundu. Savcı Yaman. delilleri karartma
olanağı olmadığı gerekçesiyle sanığın
tahliyesini istedi. Mahkeme heyeti de.
sanıklann TCK'nin 312 2 yerine 312 1. -
maddesi üzerinden yargılanmalannın devam
etmesine \e tutuklu sanık Frisillo Damiano
Giovani'nin de tahliyesine karar verdi.
DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in eşi Özer Çiller >argıç karşısına çıkanldı.
Çiller'in yazgısı
Maüye'nin elindeANKAR.A (Cumhuriyet Bürosu) -
Haksız servet edinme gerekçesiyle 3628
sayılı "Mal Bildiriminde Bulunulması.
Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadeie kanu-
nu"na muhalefet suçundan hakkında 3
yıldan 5 yıla kadar hapıs istemiyle dava
açılan Ozer Çiller'in yargılanmasına
başlandı. Mahkeme, olayı ortaya çıkaran
müşteki DTP Kırıkkale II Başkanı Sa-
dık Avundukluoğlu için "ihbarda bulu-
nan" değerlendirmesini yaparak. duruş-
mayı 5 ay sonraya erteledi. Mahkeme-
nin gelışimini Maliye Bakanlığı'ndan
beklenendosyaların içeriği etkileyecek.
Ankara 20. Asliye Ceza Mahkeme-
si'nde açılan dava. mahkeme yargıcı Sa-
dettin Benli'nin yaş haddinden emekli-
ye aynlması nedeniyle Ankara 21. As-
lıye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Da-
vanm. aynı mahkemede karara bağlana-
cağı Öğrenildi. Davanın ilk duruşması-
na sanık Özer Ciller. avukatlan Bülent
Acar ve Asım Livanelioğlu ile müşteki
DTP Kırıkkale tl Başkanı Sadık Avun-
dukluoğlu ile avukatı Ceyhan Mumcu
katıldı. Özer Çiller'în korumaları. du-
ruşmasalonundasıkıönlemalırken. ga-
zetecelerin görüntü almalarına zaman
zaman engel olmaya çalıştılar. Savunma
yapan Özer Çiller. daha önce cumhuri-
yet savcısına verdiği ifade ile avukatla-
nnın soruşturma sırasında \e davanın
açılmasından sonra verdikleri dilekçele-
ri aynen yinelediğinı bildirdi.
Söz alan müşteki avukatı Ceyhan
Mumcu. davanın TBMM ve Maliye Ba-
kanlığf na ihbaredilmesi ve Hazine'nin
da\aya müdahil olarak katılması gerek-
tiğinı kaydettı.
A\undukluoğlu. yaptığı araştırmalar
sırasında 1.5 mılyon dolar \e 94 milyar
liralık haksız servet edinme saptadığını.
ancaksavcılıgınsadeceTürk Lirasıaçı-
sındandavaaçtığını.DSP'li N^aliyeBa-
kanlığı'nın ıse başka bir mahkemede sü-
ren ikinci bir davada savcılığtn istediği
belgeleri şu ana kadar göndermedığıni
kaydetti. Yargıç. müştekinin sanık hak-
kında ihbarda bulunan durumda olup.
açılan davanın tarafı ve suçtan zarar gör-
memesi nedeniyle da\ay a müdahil ola-
rak katılma istemlerinin reddine. Özer
Çiller'in sorgusunun yapılması nedeniy-
le bundan sonraki duruşmalardan vares-
te tutulmasına. duruşmanın 8 Eylül 1998
üününe ertelenmesine karar verdi.
Yüce Divan
DYP'nin
amacı
'Yümaz'ı
tartıştırmak'
• DYP'lıler. Başbakan
Mesut Yılmaz'ın
malvarhğı hakkında
verdikleri soruşturma
önergesi komisyonda
reddedilse bile '"önemli
olanın. Yılmaz'ın
malvarhğmın
deşifre olması ve
kamuo>xında
tartışmaya açılması"
olduğunu dile
getirdiler.
ANKARA (UBA)-
DYP'liler. Başbakan
Mesut Yılmaz'ın
malvarhğı hakkında
verdikleri soruşturma
önergesinin amacının
"Yılmaz'ın malvaıiığının
deşifre olması ve
kamuoyunda tartışmaya
açılması" olduğunu dile
getirdiler.
DYP'li yönetıciler.
Yılmaz'ın soruştuıma
komisyonunda "8*e 7"
aklaSmasının büyük
olasılık olduğunu
belirtirken. "Ama
önemli olan Yılmaz'ın
Yüce Drvan'a gitmesi
değiL, nıal\ariıgının
gündeme gelmesi \e
tartışmaya açılmasıdır.
Özel olarak belge
bulunmasına da gerek
yok. Zaten kamuoy unda
tartışılmay a başlandığı
anda herkes görecek ki,
komisyona binlerce
belge yağacak.
Yılmaz ve ailesinin sahip
olduğu bütün mallar
ortaya dökülecek"
dediler.
Almanya'da
araştırma
Başta Turgut V ılmaz
olmak üzere Yılmaz
ailesinin malvarlığına
ilişkin araştırma yapmak
üzere Almanya'ya bir
heyet göndermelerinin de
gündemde olduğunu dile
getıren DYP'liler.
"Geçmişte Çiller'in
maharlığını araştırmak
için ANAP'lıIar da
Amcrika'ya gitmişti. Biz
de N'ılmaz ailesinin
Almanya'daki
malvarlığını
araştırabiliriz** görüşünü
dile getirdiler.
UZ YAZI IORHAN BİRGİT
Seçimlerin öne alınması için sürdürü-
len tartışmalar, Türk siyasetinin 12 Ey-
lül'den sonra yakalandığı bir hastalığı da
su yüzüne çıkarttr.
Liderlerimiz libero olarakoynamaktan
çok hoşlanıyorlar.
Baykal. dün partisinin Meclis grubun-
da Yılmaz'ı verdiği sözden dönmekle
suçlarken haksız sayılmazdı. Başbakan,
başkanı olduğu azınlık hükümetinin siya-
si ömrünü CHP Genel Başkanı'nın iki du-
dağından çıkacak bir çift sözle özdeş
gördüğü için, genel seçim tarihi ve bu ta-
rihe gidecek yolda uygulanacak strate-
jinin belirlenmesini bir öğle yemeğinde
masanın iki yanına oturarak çözeceğini
sanmıştır.
İki büyük işadamı, bir iş yemeğinde
pekâlâ şirketlerini satmayı, takası ya da
birleştirmeyi sonuçlandırabilirler. Ama i-
ki partinin genel başkanı, tamamen par-
lamentonun yetki sınırlan içinde bulunan
bir seçim kararını ele alırken, önce ken-
di partilerinin birer anonim şirket olma-
dığını nasıl unutabilirler.
Hele bir koalisyon hükümetinin başka-
nı, aynca ortak partileri, nasıl "çantada
keklik" gibi görmeye kalkışır?
Bir ülkede, rejimin adının demokrasi
olması için, o rejimde "vazgeçilmez un-
suriar" olarak görev yapan siyasi parti-
lerin demokratik bir oluşuma sahip olma-
sı gerekiyor.
Demokrasinin' D'si...
Türkiye tek parti döneminde bile, o tek
partinin. yaniCHP'ninyapısalözelliği ne-
deniyle bugünkü siyasi partilerden daha
fazla demokrasi soluyordu.
Parti. her mahalle ve köyde bulunan
"ocak"lardan başlayan, bucak, ilçe ve il
örgütlerıne oturmuş bir düzen içinde en
küçük bihmden oluşturulan politikayı
"genel merkez"e taşıyordu.
Demokrat Parti de aynı modeli uygu-
layarakgörevini sürdürdü. Her partinin o-
cak lokali. siyasetin tartışıldığı birer okul
gibiydi. Ben politikanın abc'sini CHP'de
o ocaklarda öğrendim. 27 Mayıs'ı ya-
panlann ilk yasalarından birisi "8 sayılı
bildiri". ocak ve bucakları kapatmak ol-
du.
Böylece delegeler, parti içi seçimlerde
belediye ve il meclisleri üyelikleriyle. mil-
letvekili adaylığının borsa brokerleri ola-
rak kullanıldı.
ilçe ve il kongrelerinde, acaba yörenin
ve ülkenin sorunlan için kaç saatlik bir za-
man dilimini kullanıyor partilenmiz? Bü-
yük kongre ve kurultaylarda, liderin ko-
nuşmasından sonra doğru dürüst bir ra-
por tartışması bile yapılmadan seçimler
için kurulan sandık başlarında sıralanan
delegeler, başkentteki temsilcilerine iş
takibınden başka hangi ana davaları
emanet ediyorlar. "Ana davalar" sözü sı-
radan bir deyim değildir. 1960 öncesinin
Demokratları da, Halkçılan da büyük
kongre ya da kurultay adını taşıyan o top-
lantılarda, genel kurullann dışında kurul-
muş komısyonlarda da; gece ile sabah
kavramlannın kavşaklannda bile tansi-
yonunu koruyan üst düzey tartışmalar-
da ya söz alarak, ya dinleyerek sadece
partilerinin değil, ülkenin de yannına kat-
kıda bulunurlardı.
12 Eylül, önce siyasetin üzerinden
tank geçirdi. Daha sonra, bu kurumu kö-
şe dönücülük için bir araç olarak gören-
lere arka çıktı. Partilerin büyük kongrele-
ri için başkente gelen delegeler beş yıl-
dızlı otellerde ağırlanır oldular. Ana dava-
lar komisyonlan yerine, görgüsüzlük mö-
nülerinın yığıldığı yemek masalan, dele-
gelerin ve lider adaylannın ilgi odağı ha-
line geldi. Ve partilerin grup toplantılan,
liderlerin haftalık söylemlerini kürsüden
ajite edeceği birer arena olarak görev
yapmaya başladı.
Partilerin büyük kongreleri ya da ku-
rultaylannda yapılan seçimlerie oluşturu-
lan organların bile hangi işlevleri yaptık-
lan birer "muamma konusu" haline gel-
di.
Seçilmiş yönetim kurullannın yerini,
genel başkanlann kurmaylannın aldığının
açık örnekleri her gün bir yenisi ile 2en-
ginleşiyor.
Dünkü "Cumhuhyet"Xe Cumhuriyet
Halk Partisi'nin "dört"lerinden Ercan
Karakaş. sadece erken seçim ve böyle
bir seçımde uygulanacak hükümet mo-
delinin değil; partinin Trakya Kadın Ku-
rultayı'nda da kamuoyuna şunulan "artı
ve eşit" sloganının da yetkili organlarda
konuşulmadığından dert yanıyordu.
Yine dünkü "Hürriyef"te de, Muhar-
rem Sankaya'nın Karadeniz notlarında;
MesutYılmaz'ın Deniz Baykal'ın çıkış-
lanndan sonra yakın kurmaylannı topla-
yarak sabahın saat beşıne kadar durum
saptaması yaptığı yazılıyordu.
Öyle anlaşılıyor kı, moda deyimi ile
söylersekyetkili kurullann "out". kurmay-
ların "in" sayıldığı bir siyaset modeli için-
deyiz.
Ercan Karakaş. siyaset öğrenimini
Alman Sosyal Demokrat Partisi'ndeyap-
tığı için elbette yetkili organlarda oluştu-
rulmayan konulann parti karan olarak ka-
muoyuna getirilmesinden, hele bu karar-
lar ile dışa dönük tartışmalardan rahat-
sızlık duyuyor. Sıvas İl Kongresi'nde Ha-
san Fehmi Güneş "Seçim konusunu
parti meclisinde hiç konuşmadık. Bir ki-
şinin yönetimı bence olmaz" derken, 80
öncesinin uygulamalannın özlemini açık-
lamış oluyor.
O dönemin Cumhuriyet Halk Parti-
si'nin parti meclisi. adam gibi adamlar-
dan oluşan ve hem ülkenin, hem dünya-
nın hem de partinin sorunlannı tartışan bir
ciddi kurumdu. Kimileri, Adnan Mende-
res'in DP Meclis grubunda partılı millet-
vekillerine, "Sizistersenizhilafetibile ge-
ri getirebilirsiniz" diye seslenişini, rah-
metli başbakanın irticacriık özlemi gibi
değeriendirirler.
Bence yanlış bir değerlendirmedir bu.
Menderes o sözleri ile grubunun, millet-
vekillerinin oimazı olur yapabilecek bir
güce sahip olduğunu söylemek istemiş-
tir. 80 öncesi CHP grubunda Ecevit'in
çoğu konuşmalarını yaparken, zaman
zaman parti içi muhalif milletvekillerini ik-
na için gözlerinin içine bakarak konuştu-
ğunu unutmuyorum. Baykal dün, erken
seçim için sanki partisinin yetkili organ-
larında alınmış bir karara dayanıyormuş-
çasına sözlerini, "Bundan sonra karar,
hükümetindir. Gerekirse onlara uğuhar
olsun" resti ile tamamlarken, bence sa-
dece, sadece Yılmaz ve ortaklanna de-
ğil; yaklaşan kurultaya hazıriandığı söy-
lenilen parti içi muhaliflerine de gözdağı
vermeyi amaçlıyordu.
Tabii, libero olmaktan vazgeçmeyece-
ğinidegöstererek..
POLİTİKA GUNLUGU
HtKMET ÇETİINKAYA
Ahmak Olan Kim?..
Insanların kafaları karışık...
Acaba bu kafa karışıklığı neden?
Birtelevizyon programını izlerken bu soru get-
di aklıma...
Konuşan kişi gerçekten 'demokrasi' mi isti-
yordu, yoksa toplumu tümden 'ahmak' mı sa-
nıyordu?
Diyordu ki:
"Türkiye'de demokrasi bilinci, 1980 sonrası
Turgut Özal döneminde başladı. Kim ne der-
se desin, isterse o dönemi 'arabesk liberalizm'
diye tanımlasın, hem Kürt hareketi hem de /s-
lamın devlete kafa tutuşu ANAP iktidarıyla baş-
ladı..."
Ayakları yere basmayan konuşmacıyı dikkat-
ledinliyordum...
Kemal Pilavoğlu'nun kim olduğunu bilme-
den, onun Bozcaada'daki günlerini anımsama-
dan ahkâm kesmek, ahmaklık değil miydi?..
Pilavoğlu, 1960'larda Bozcaada'ya sürgün
edildiğinde şarap fabrikatörlerine savaş açmış,
pekmez üreterek köşeyi dönmüştü...
Ticaniler tarikatı lideri Pilavoğlu, 1968'lerde
şu sloganla yola çıkmıştı:
"Şarap içmek dinimizde günah sayılır, üzüm-
lerinizi bana verin, pekmezyapalım..."
O yıllar Bozcaada, Pilavoğlu'nun müritlerince
istilaya uğramıştı...
Burada Pilavoğlu'nun amacı neydi:
"Müritlerini parasız çalıştırmak..."
Unutmayın, Kemal Pilavoğlu aynı zamanda
ekonomistti...
Acaba bu 'aydın yurttaşımız' yakın tarihimizi
okumuş muydu?
Onun için 'tam bağımsızlık kavramı' ne ifade
ederdt? Sevr'i bilir miydi, Lozan'ı anlayabilmiş
miydi?
Mustafa Kemal Atatürk ün 23 Nisan
1920'deTBMM Başkanı seçilmesi, Kurtuluş Sa-
vaşı onun için ne anlam taşırdı?
1923'te laik demokratik cumhuriyet kurulur-
ken, Italya'da, Almanya'da faşizmin egemenli-
ğinden gerçekten haberi var mıydı?
Dunmadan konuşuyor, sapla samanı birbirine,
karıştınyordu...
Nurculukla ticaniliği ayırt edemeyen 'aydırt
yurttaşımız' Kemal Pilavoğlu'nun 'Nur k/fap/a-,
rı' okuduğu için tutuklandığını sanıyordu... '^
•••
Kürt hareketi ve Islami hareket... :
Bizim 'aydın yurttaşımız' iki eylemin 1980 son-
rası başladığının altını çizdikten sonra şöyle di-
yordu:
"İki hareket de demokratik mücadeiedir..." '
Nedense aklıma o anda Şemdin Sakık'ın fo-
toğrafı geldi...
Dün sabah da llhan Selçuk'un yazısını oku-
dum...
llhan Ağabey şöyle yazmıştı:
"Sakık'ın gözlerinden fışkıran korku, kör ku-
yunun karanlığına sallandırılmış çürük birkova^
nın delik dibinden cehennemin kapısına açıll
1
yor...
Korku, yalnız değil...
Ürkü, dehşet, kuşku, acı, pişmanlık, mutsuz-
luk, umutsuzlukla sarmaş dolaş...
Ama, korku egemen...
Sakık'ın yüreğini ahtapotun vantuzları gibi ele
geçirmiş korku... >
Ne korkusu bu?..
Ölüm korkusu."
PKK. Hizbullah, İBDA-C, Islami Hareket...
15-16 yaşlarındaki çocukların eline silah ve-
ren, beşikteki yavruları öldüren, genç kızları, de-
likanlılan, yaşlıları kurşuna dizen PKK, tüm bu
eylemleri 'Kürtlerin özgürlüğü' için mi yapıyor-
du?
Hizbullah cemaat aşamasını tamamlayıp ci-
hada geçerken, camileri örgüt evine çevirirken
neyi hedefliyordu? Güneydoğu'da bunca faili
meçhul cinayeti işleyen, insanları kafasına kur-
şun sıkarak öldüren Hizbullah, nasıl olur da de-
mokrasi mücadelesi yapardı?
Bir televizyon programını izlerken kendi ken-
dime sordum:
"Gerçekten 'aydın yurttaşımız' toplumu ah-
mak mı sayıyordu, yoksa kendisi mi ahmaktı?"
PKK'yi, Hizbullah'ı. vb. 'terör örgütü' olarak
görmeyen birtakım zibidiler, Türkiye'de demok-
rasi değil darbe istiyorlar...
Sanıyorlar ki o zaman amaçlarına ulaşacak-
lar...
Düşlerinde 'Küçük Amerika' kuranlar acaba
kimlerin hesabına çahşıyorlar?
Manisa'daçocuklarımızı işkenceden geçiren-
ler, faili meçhul cinayetlere göz yumanlar, işte bu
'aydın yurttaş' gösterisi yapanların sayesinde
hâlâ ayakta durabiliyorlar.
Gerçekten Türkiye nereye götürülmek isteni-
yor?
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
C A G D A S Y A Y I N L A R
ÇAĞIKIN TANIĞIÜÇ YAZAR
SEVDANIN ADRESt
2 BASI
300 000 TL
KUBİUY OLAYI VEURİKAT
KAMPLARI
4. BASI
550 000 TL
SANCIU YILLAR KUŞATILMIŞ
SOKAKLAR
4. BASI
35O0O0TL
KUZU POSTUNDA KÜRT
2. BAS1
6CC0»"
1
-
ZAMBAK SANA DA BULAjTI KAN
2. BASI
60C000T1.
DİN BARONUNUN KAZLARI
2. BASI
600 0 » *.
Â$IK KADINLAR SOKAĞI
2. BASI
B C O C ^
ŞERİAT PAZARI
6OO0OCTL
SEVDANIN ADRESİ 6ELLİ DEĞİL
1 OOO OOO TL
Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Caddesi No:39/41
(34334) Caijaloğlu-lstanbul Tel: (0212) 514 01 96