23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 NİSAN 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Doğan Firuzbay'ın 'Küratörler' başlıklı sergisi Maçka Sanat Galerisi'nde yer alıyor Imgelerin soraya an • Sanatçı, Cibachrome tekniğinde büyüterek galerinin duvanna astığı fotoğraflarla, 'ready-made estetiği'ne farkb bir yorum getiriyor, 'detaylann anlamlı dünyasına' götürüyor izleyicileri. NECMİSÖNMEZ Maçka Sanat Galerisi"nde Türkiye'de- ki ilk kişısel sergısıni açan Doğan Firuz- bay, çalışmalannı Luzern kentinde sür- düren \e katıldığı önemli uluslararası sergilerle ısmini duyuran ilginç bir genç sanatçıkimliğine sahip. 1963yıhndaTo- ulouse kentinde doğan Firuzbay, Luzern Güzel Sanatlar Okulu"nda eğitim aldı, 1990'ların başında heykel estetiğini sor- gulayan üç boyutlu araştırmalara giren sa- natçının yerleştirme (ınstallation) tekni- ği ile gerçekleştirdiği ışlerinin en önem- li özelliklerinden bıri de, sergi mekânı- nı, güncel hayata gönderme yapan bir eğihmle yeniden yorumlaması. Roman Signer. HeintoZoberiing, RemyZaugg gı- bi önemli sanatçılarla ortak sergılere da- vet edilen Finızbay"ın gelıştirdiği 'ince esprikre dayalT anlatım dili, kımi kez eleştirel. kımi kez de sorgulayıci bir özel- liğe sahıp. Maçka Sanat Galerisi'nde 'Küratörİer' başhğını taşıyan sergi de. sa- natçının bu eğilimlen hakkında önemli bilgıler veren bir karaktere sahip. lsvıçre'nin önemli gazetelerinden bi- ri olan Neue Zürcher Zeitung'un ocak ayındayay ımladığı bir haftasonu eki, ts- viçre'nin en zengin 10 firmasının sahi- bi olan kişiler hakkında aynntılı bir ha- ber yayımlamıştı. Bu zengin patronlann fıımalan. yaşam felsefelen, hangi doğ- rultudaelemanlannı seçtıklerini ele alan bu yazının en ilginç yanı. bu kişılerin lıus r f-r • — — — it î ! *————~i i * — Firuzbay, sergi mekaıunı, güncel hayata gönderme yapan bir eğilimle yeniden yorumluyor. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) çalışma mekânlannı kimi aynntılarlabir- likte okuyuculara sunan fotoğraflardi. Sanatçı bu fotoğraflan Cibachrome tekniğinde büyüterek onlan Maçka Sa- nat Galerisfnin duvarlarına astığında. Marcel Duchamp'tan beri tartışılan 're- ady-madeestetiği'ne farklı biryorum ge- tirmekle kalmıyor, aynı zamanda para babalarının kendilerini 'temsil ederken' başvurduklan sembolik değerleri büyü- teç altına alıyor. Sergiye girdiğimizde adeta gözümüzün içine bakan bu başa- nlı insanlann duvarlarında yer alan re- simler, çalışma masalannın düzenliliği. sandalyelen çantalan RolandBarthes'm son derece yetkin bir tarzla incelediği 'detaylann anlamb dünyasına' götürü- yor izleyicileri. Burada vurgulanması gereken nokta. Firuzbay'ın bir heykel kavTamsallığı için- de fotoğraf malzemesine yaklaşması ve birbiri arkasına gelen soruları sergisınin ana odağma yerleştirmesi. Bu sorular daha serginin isminden itibaren günde- me geliyor. Sanatçı 'Küratörler' baş'ığı altında bu on zengin kişinin fotoğrafla- nna tekrarbakmamızı istediğinde. büro- lannda sağladıklan düzen. malzeme se- çimi. objelerin yerleştirilmesi ve çeşitli araç ve gereçlerın tercıhlerınde göster- dikleri 'çabadan'ötürü onlan birtür'kü- ratör' olarak görmemızı istiyor. Böyle- ce büro alanı gizlı bir modern sanat mü- zesine, büronun araç ve gereçlen sanat objesıne. çalışmaodasının sahîbı ise 'kü- ratör'e dönüşmüş oluyor. Ingilizce kul- lanımdan vola çıkarak çok kısa bir süre- de Türkçeleştirdiğımız 'Kürator' ismi yerine 'sergiyapımcısı' denılmesinın da- ha doğru olacağını düşünüyorum. Sergi. gündeme getirdiği birçok konu \e sorular bakımından, ülkemizde hiç ele alınmayan. yeterince sorgulanmayan 'arakesit'leri.anlatımcılığadüşmeksizin ele alıyor. Bu fotoğraflara gerçekten bı- raz uzun süre bakılınca parronların, gün- cel hayatta sahip olduklan hiyerarşiyi dolayh yollarla da olsa çalışma odalan- na taşıma eğılimı hemen algılanıyor. Firuzbay bence bu güç-erk yetkisinı iz- leyiciye tekrar göstermiyor, zaten bilmen bir durum bu; onun yerine bu gücü dile getiren. gösteren. nesnelerin nasıl seçil- diğine ve sunulduğuna dikkatı çekiyor. Bu patronlar kendini çevreleyen duvar- lara birçok önemli sanatçının (Max Bfflden FerdinandHodier'e kadar) resim- lerinı asmışlar. Sanatçı bu durumu da dikkate alarak. bu kişilere 'sergi yapım- osı' sıfatını kazandırdığmda. paranın gü- cünü. manipule etme yetkınliğini ger- çek bir sanat çabası haline ya da ona eşit bir etkinliğe denk tuttuğunu ortaya çıka- nyor. Kuşkusuz kı, serginin güç-yetkinlik- sanat üçgeninde smırlı kalmayan farklı bir açılımı da var; o da, sanatçının kara mizaha olan eğilimini yansıtması. Firuz- bay. fotoğrafları. aslında son derece sı- radan olan bu fotoğraflan büyüttüğün- de bilinen bir yaşam tarzına farklı göz- lerle bakılmasına, incelenmesine neden olduğu gibi, gerçek sergi yapımcılannın her geçen gün daha da artan etkinlikle- rine, sanat yapıtı ile izleyici arasındaki ilişkiyi şekillendiren en önemli faktör olduklannagönderme yapıyor. Budurum, elbette patronlarla sergi yapımcılannı 'hoş bir şekilde' yan yana düşünmeyi öneriyor. Her iki çalışma alanının da 'güç,erk' çemberinde döndüğü düşünü- lürse, Firuzbay'ın son derece alttan, su yüzüne çıkmayan bir biçimde sergi ya- pımcılannı 'tiye aldığı' algılanılıyor. Firuzbay'ın sergisi. taşıdığı görselka- lite açısından, gündeme getirdiği, tartış- maya açtığı kavramlar bakımından, ls- tanbul sanat ortamının düzeyini aşan, Avrupa'da ancak müzelerde. Kunsthal- le'lerde görülebılecek olan 'cesarefli ser- gi' konumuna sahip. Mutlaka izlenmesi gereken bir sergi. 17.ULUS İSTANEUL FİLM FISTİVALİ İngilizler Wilde'la yanşıyor CUMHUR CANBAZOĞLU Konusu, sanat ya da sanatçılar olan filmlerin yanştığı Altın LaVnin en güçlü adaylanndan Wilde (Rkhard EUman'ın kitabından beyazperdeye aktanlmış) bugünün flaş filmlerinden biri. 19. yüzyılın en \lgmç kişilennden bıri olan Oscar Wilde ı (1854-1900) çocukluk ve gençlik dönemıni atlayıp yaşamınm ortasından dalarak anlatmaya başlıyor Brian Gilbert. Dublinli bir cerrahla şaınn çocuğu olan, edebiyata tutkulu NVilde. 1882"de Amenka yolculuğuna çıkıyor. Bir dizi konferans ve toplantıdan döndükten sonra güzel Constance'la evlenıyor, iki tane de çocuğu oluyor. Ancak Wilde kendi dönemi için uçlarda gezınen bir insan. rutin aile yaşantısı ona göre değil. Bir Kanadalı gencin yardımıyla eşcinsel yönünü keşfediyor. Kraliçe Vlctoria dönemınde böyle işlere kalkışmak kolay değil. Kalkıp sonra Queensberry Markızi'nin oğluna âşık oluyor ve bu ilişki V/ilde'ı felakete sürüklüyor. Oğlancılıktan yargılanıyor; o dönem lngiltere'sıni en fazla ilgilendiren olay iki yıl cezayla sonuçlanıyor. İki yılın sonunda kansı Constance'ın yanına dönüyor ama o ölünce sevgılısinı görmekten alıkoyamıyor kendini... Klasik Ingıliz sinemasına yeni kuşaktan örnek verilebilecek fılm var mı, diye sorsalar ilk sıraya VVilde'ı rahatlıkla koyabiliriz. Küçük hatalan. büyük oyunculuğu, tarihi detaylardaki titizlik, çok iyi çevre düzenlemesi, kısacası her şey tıkır tıkır işliyor Wilde'da. "Ben çağımın hayal güciinü harekete geçirdim ve kendi efsanemi yaratmayı başardım" diyen bir insanı beyazperdeye aktarmak hiç de kolay olmasa gerek. ama Tom ile Vıv'de kötü bir performans sergileyen Brian Gilbert eleştırilere bakılırsa bu kez herkesı memnun etmiş durumda. Ancak anımsadığımız kadanyla Wilde"ın torunu Merün Holland. yönetmenin dedesini genç erkek peşinde koşan, azgın bir eşcinsel gıbi göstermesini protesto etmişti. Kendisı de eşcinselliğini açıklamış Stephen Fry'ın olağanüstü oyunculuk sergilediği Wilde'da Vanessa Redgrave de var Melih Görgün 'ün 'Mühür' sergisi Ankara Siyah Beyaz Sanat Galerisi 'nde Bir varoluş simgesiolarakmühür AHU ANTMEN Hepîmizin variığı. bir anlamda mü- hürlere bağlı: Nüfus cüzdanJannda, pa- saportlarda, dıplomalarda. ehlıyetlerde, evlılik cüzdanlannda, askerlık belgele- rinde, 'iyi hal' kâğıtlannda, ölüm tutanak- lannda.. 'mühür'. varlığımızın kanıtma ılişkin bir tür sımge oluşturuv or. Doğdu- ğumuz anda mühürleniyoruz, mühürler- le yaşıyoruz ve son bir mühürle de ölü- yoruz... Mühürlenmemiş varhğımız ıse zaman ıçinde kayıplara karışıyor: Son tanıdığın götürebildiği noktaya kadar sü- ren anılara dönüşüyor. 199O'lı yıllardan bu yana Türkiye'de ve yurtdışında sergilediği yapıtlannda sırasıyla torslar, ıkonlar ve şımdı de mü- hürlerle sanatsal ıfade biçıminı gelıştıren Melih Görgün'ün Ankara Sıyah Beyaz Sanat Galensi'ndekı sergısinın temelm- de, yaşam boyu süren bir 'onaylanma' ça- basının çeşitli boyutlan gündeme gelıyor. Görgün, ikonlannda daha arka planda irdeledığı bu ızleği. "Mühür" sergisiy- le su yiizüne çıkanyor. Mühür. ınsanın yaşamında karşısına şifrelerle çıkan 'onay'ın görünen \üzü degıl mı? Mimar Sınan Ünıversitesı Güzel Sa- natlar Fakültesı Grafik Bölümü'nde do- çent olarak çalışmayı sürdüren Melih Görgün. Ankara'da 29 Nısan'a dek sü- ren sergısiyle ilgili sorulanmızı yanıtla- dı: - Mühürler. geçirdiğiniz sanatsal süre- cin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkı- yor ama, yine de belirgin bir çıkış nokta- sı bulunabilir belki» Mühürlenn. ınsan yaşamında başlan- gıç ve bıtışle ılgıli çok önemli bir sımge olduğunu düşünüyorum. Bir yerden bir yere giderken. doğduğumuzda. öldüğü- müzde. yaşamın her alanında karşımıza çıkıyor mühürler. Nüfus cüzdanınızda, bir e\rakınızda. bir makbuzda mühür yok- sa. bunlann hıçbinnın geçerliliği de yok- tur. Ama asıl çıkış noktam. 1980 yılında yurtdışına ilk kez gittiğim zaman yaşa- dığım deneyim oldu. Yabancı bir öğren- ci olarak ilk defa Sinop gibı bir yerden, koskoca Almanya'yagidıyorum. Tabii vı- ze almam gerekti ve işte mühür o zaman kocaman bir levha olarak kafama düştü... Mühürlerin insan yaşamında başlangıç ve bitişle ilgili çok önemli bir simge olduğunu düşünüyorum. tlk etapta karşımıza bir cisim olarak çıkan mühür. bir zaman sonra belki kaybolacak ve varhğinı gizlice hissettirecek bize. Orada yaşadığım çeşitli sorunlar nede- niyle vizeme bu kez çıkış ıçin yenı bir mühür basıldı ve tek bir damgayla ınsan hayatının nasıl deöışebıleceğmi gördüm. - Demek ki bu "Mühür" serçisinin si- zin açını/dan son derece vaşamsal bağ- lantılan da var... E\et. zaman ıçinde gelışen ola\ lar kar- şısmda olgunlaştı ve sanatımda bir biçim olarak belirdi. Sanatçı. doğası gereğı me- saj veren kişıdir, böyle bir mısyonu \ ük- lenmıştır. Bu açıdan, bırtakım ıpuçları- nı topluma sunmak durumundadır Ben de o ipuçlarını bu mühürler aracılığıyla sundum. Kâğrt üzerinde yoksak, yokuz! - Bizim son derece bürokratik bir ya- pılanma içinde olmamızın da etkisi var mı bu mühüıierin ortaya çıkmasında? V'arbğonızı çoğuzaman kâğıt üzerinde his- sedKoruz... Bizim toplumumuzda bununla ilgili çok güzel bir yapıt \ar; rahmetlı Aziz Nesmın "YaşarNeYasarNeYaşamaz"ı... Yaşar aslında var. ama yok. Varlığı ıspat edılcmıyor. Bir birey olarak bılmemkaç yaşına gelmiş. yaşıyor ama aslında ya- şamı>or görünüyor. Bunun nedenı. mü- hür. Yaşar onaylanmamış. Tescıl edil- memış. Tescıl edılmediğı için de bır var- lığı yok Dediğıniz gıbi, aslında kâğıt üzerinde \arız. Kâğıt üzennde yoksak, yokuz! BiTev olarak bir cısım halinde yaşasak bıle. mühürler ortadan kalktığı anda bız de ortadan kalkıyoruz - Aslında geiişmiştoplumlarda da "mü- hür'iin varlığı çok önemli ama. onlarda giderek 'görünmez mühürter" geçerli ol- maya başlıyor. Dev bilgisayarlarda birer numaraya dönüşüyor bireyler. E\ et. bizde de o geçış ıvıce tamamlan- dıktan sonra mühür farkında olmadan > ıne bızı kontrol edecek, ama bu kez dı- jıtal donanımlar vasıtasıyla. İlk etapta karşımıza bır cisim olarak çıkan mühür. bır zaman sonra belki kaybolacak ve var- lığınıgızlıce hissettirecek bıze. Amahep var olacak... Manıfestomda yazmıştım: Mühür sızi öldürür ya da yaşatır. Sıze ait olanı venr ya da sizden alır... Mühür eşittir onay - Burada aslında mizahi bir yaklaşım da söz konusu.» Mühürter çoğaldıkça, büyüdükçe, çerçe\e içine abndıkça, yani kısaca günlük yaşamdan soy utlanınca anlamsızlaşıyor, komikkşiyvrlar^ Elbette. gen planda bu \ar. Sergide. yet- miş santımlik plakalar yüzeyinde çok şıddetli olarak sunduğum girış ve çıkış mühürlen yer alıyor. Bunlann haricinde. duvarlarda yer alan küçük dört santim ça- pında mühürler var. Bunlar, bizim top- lumumuzda bırerkek içıngerekli tüm ev- raklann mühürlen... Bu e\Taklardan bel- ki bıri gerçekten gereklıdır ama hepsı birlıkte ıstenir... - Aslında bir varoluş-yokluk zıtlığı ek- senindededeğertendirilebiür "Mühür"- Bir varoluşu kanıtlama çabası seziliyor. Ben sanatçı olarak kendi varlığımı ka- nıtlamak istıyorum belki. bıre> olarak kendi varlığımı. bır Türk sanatçısı ola- rak dışanyla bağlantılı bır durumda ken- di varlığımızı... Bunun paralelınde ın- san olarak şu dünyadaki özel \arlığımı... Bunlan iyi düşünüp sunmak gerekıyor. Sanatçı bu sunumu yapıtlarıyla ortaya koyuyor. - Ve elbette bir onaylanmak çabasu- Bir üst variık tarafından onaylanmak, ama aynı zamanda o üst varlığa isyan ct- mek_ Serginin belki temelinde bu du- rum yatıyor. Geneli içine alan tek bir kavram kul- lanmamız gerekirse. evet, mühür eşittir onay. Öyle bir söylemim var. Düz anla- mıyla mühür. onayı getiriyor. Bunun içi- ne her türlüonay gtriyor: tnsamntoplum, de% let, anne baba. hatta doğduğunuz has- tanedeki hemşire tarafından onaylanma- sı. Öldüğünde. imam tarafından onaylan- ması! Ama o onay niçm gerekli. aslında düğüm noktası burada. Ben birey olarak dünyaya gelmiş ve bununla ilgili gere- kenlen yerine getınyorsam bu onay ne- den gerekiyor? Belki sistemin getirdiği bır şey bu. Çünkü bu onaylar olmazsa sız kimsinıznesıniz. odabelliolamayacak... Lütfi Özkök'ün 'Fotoğraf m Şairi' sergisi KüttürServisi-1951 yılındanbuyanajs- veç'te yaşayan ozan ve fotoğrafçı Lütfi Öz- kök'ün 'Fotoğrafın Şairi' başlıklı sergisi yarın Maçka Sanat Galerısf nde açılı>or. Sergi 30 Mayıs'adek sürecek. Bu arada "S'a- pı Kredi Kültür Sanat Yayıncıhk'tan çıkan Isveç yazını kıtaplan da sergide izlenebıle- cek. Bilindiği gibi Lütfi Özkök. Isveç yazı- nından Türkçeye, Türkçeden Isveççeye eşi Anne Marie Özkök ile sayısız yapıt çev irdi. Kendi şiir kitabının adını taşıyan \e Elisa- bethMaron'un yönetmenliğıni yaptığı. Öz- kök'ün yaşamöyküsünü anlatan 52 dakika- lık film 'Rüzgârlann Yolu' da 2 Mayıs Cu- martesi günü saat 17.00'de ızlenebilır. Geçen günlerde 75. doğum gününü kut- layan Lütfi Özkök, Hüsamettin Bozok'un yayınlan için Çağdaş tsveç Şiıri Antolojisi hazırlarken Bozok. ondan adını ilk kez duy- duğu ve >üzlennıhıç görmedıgi lsveçlı ozan- ların resimlerinı ıster. Lütfi Ozkök. en ko- layının kamerayı kendısının kullanması ol- duğuna karar verir ve fotoğrafçılık macera- sı böyle başlar. lsveçlı yazarlarTomasTranst- römer, Lasse Söderberg, Sun Axelson, Peter VVeissıle başlayan yazann fotoğrafçılığı. da- ha sonra metropollere gıdişıyle dünyanın en ünlü yazarlannın fotoğraflannı kaplamaya başladı. Özkök böylece. aralarında Nâzım Hik- met, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat Je- an Genet, Andr'e Breton, Ren 'eChar, Andr- 'e Malraux. VVilliam S. Borroughs, Joseph Brodsky. Samuel Beckett Marguarita Duras. James Baldvsin, Octavio Paz v e daha birçok yazann fotoğrafmın bulunduğu zengin bır ar- şive sahıp oldu. Bu arşiv bugün büyük de- ğer taşıyor ve Fransa tarafından satın alın- mak isteniyor. Dünyanın en önemli dergile- rinde ve gazetelerinin sanat sayfalannda yıl- larca hep Özkök'ün fotoğrafları yer aldı. Geçen günlerde ölen Octavıo Paz'ın Lütfi Özkök imzah portresı, Le Monde gazetesi- nin baş sayfasındaydı. 75. yaş gününde tsveç'in en büyük gaze- tesi olan Dagens Nyheter"de yazan Bo E. Akermark: "Bir zamanlar öyle üzüntülüy- düm ki, az daha Lütfi Özkök fotoğrafımı ce- kecektidedLbirarkadaşun. Birespri gibi ama doğru. Bu harekcrteri. elleri koüan sürekli k>- pırdayan Boğaziçili adam gibi hiç kimse ede- biyat dünyasının ünlülerinin portrekrini ya- ratmayı başaramanuşdr" diye başlıyor bir yazısına. Serginin açılışında Lütfi Özkök'le birlikte Isveç'ten gelen 13 yazar. yayıncı, mimar ve arkeolog da bulunacak. BU AŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Eski Depgiler Eskimeyen Depgiler Eskı dergilerin sararmış yaprakiarı oldum olası toplumsal umut kaynağı olarak görünmüştür ba- na. O yaprakiarı çevirırken gelişmenin rüzgârını du- yanm. Hele Variık. Istanbul, Fikirler, Yığın. Gün. Yeryü- zü, Beraber gibi yaşamımda unutulmaz yerleri olanlarda şiirlerle, öykülerle bir zaman dılimı so- mutlanır ve var olduğumu yüzüme çarpar sankı. Elli yıldan da önce, edebiyatırmzda bilınçaltı akı- mının ilk örneklennden birı sayabileceğımiz 'Şo- för Ahmet' şiırini arka kapağında yayımlayan Yı- ğın dergisinin yarattığı coşkuyu anımsamak dün- yalara değer. Sabahattin Eyuboğlu nun Varlık'tan çıkan 'Pa- ris Mektup/an' ile yeniden yolculuk hayallerı kurar- sınız. Ne Nurullah Ataç ölmüştür dergilerde, ne Sa- bahattin Ali, Sait Faik ne de ötekiler. Yargılanmaların, hapishanelere düşmelerin. ölü- mün, öldürülmelerin sökmediği yerde yaşamlan- nı sürdürüyoriardır. Fotoğraflardaki yaşanmış bitmiş ölgün zaman- lara benzemez dergilerin zamanları. Renklen de- ğişmiş olsa da durağanlık dıkiş tutturamaz o yap- raklarda. Hamurunda kaç yaratı adamının düş gücü var- dır çünkü, kavgasında kaç kuşağın alın teri vardır. Ömer Seyfettin ve arkadaşlarının Selanık'.te çı- kardıkları Genç Kalemler dergisini çağdaş Türk edebiyatının "olmazsa olmaz"\ saymak ne denlı doğ- ruysa, Dr. Şefik Hüsnü ve arkadaşlarının Aydınhk dergisini çağdaşlaşma savaşımızın öncülerinden biri olarak nitelemek o denli doğrudur. Birincisi, bilinen Osmanlı kurumlarının ayakta tutulmaya çalışıldığı dönemde Osmanlıcayı tarih sahnesinden sildi. ikincisi, Cumhuriyet'e inananlann, Osmanlı ka- lıntılannın yanı sıra tüm aykırı toplum güçlerı kar- şısındaki görev ve sorumluluklarını göstermeye çalıştı. Ezber tutanaklan olarak çıkan dergıler de var kuş- kusuz. Onlar ölü doğmuş çocuklara benzer de ötekilere zaman dokunamamış gıbıdır. Okudugumuz romanda. seyrettığımtz oyunda, tar- tışmalarımızda, belleğimızde yaşayan dizelerde o dergiler vardır. Onlarla yeşermıştir uygarlık ağacı- mız. Yaşar Nabi, Variık dergisinin 15 Temmuz 1933te çıkan ilk sayısına amaç belırleyen önyazı yazmâ- mış, birinci sayfada Kemalettin Kâmi'nin (Kamu) "Zaman Içinde" başlıklı şiirini yayımlamıştı. Okuyacağınız dizelerle bitiyordu bu şiır. "Odamda iki kardeş: Biri dün, biri yarın.. Ve ben aralannda Bir köprüyüm onlann!.." Eskimemiş dergilerin kurduğu köprüler yarınla- ra açık. Türk sanatçılar Roma'da • Kültür Servisi - Mıne Arslan. Yusuf Ziya Aygen. Suzan Ça\-uşoğlu, Nazan Erkmen, Sema llgazTemel, Berran Kançal, Devabil Kara. Emin Koç ve Hasıp Bektaş'ın o/ı_uiı Ex-Libris'lerinden oluşan yapıtlan. Roma'da Galleria Eralov'da izleyicilenn beğenısıne sunuldu Sergi 8 Mayıs'a dek görülebiiecek. Türkolog Anna Masala'nın açılışını yaptığı sergıde Bologna Ex- Libris Akademisi Başkanı Remo Palmıranı Ortona. Ex-Libris Müzesı Müdürü Antonio Grimaldı. Turchia dergisi direktörü Piero Incagliati ve yazı ışleri müdürü Ömer Engm As. sergıyi düzenleyen Latife Baştuğ. Roma Üniversıtesı Arap dıllen uzmanı Angelo lacovella katıldı. Ex-Libns. kitapseverlerin-kitaplannın ıç kapagına yapıştırdıklan. üzerinde adlannın ve değişik konularda resimlenn yer aldığı küçük boyutlu özgün grafik çalışmalan olarak tanımlanıyor. 17. ULUSLARARASI İSTANBUL FİLM FESTİVAÜ BUGUN • Emek'de 12.00 ve 18.30'da Albay Redl. 15.00'te Ayna, 21 30'da VVilde izlenebihr • Fıtaş'ta 12 00 v e 18 30'da Yabancı. 15 00 v e 21 30'da Satyricon göstenliyor. • Alkazar'da 12.00 ve 18.30'da Beşinci Me\sim. 15.00'te Domuzun Kuyuya Düştügü... 21 30'da L'stsüz Kadınlar Hayatlannı... >er alıyor. • Beyoğlunda 12.0Ö'de Hades. 15 OÖ'te Özgürlüğe Doğru yer alıyor • Sinema 74te 12 00 de Vanlış Saksının Çiçeği. 15 OO'te MösyöLange'ınSuçu. 18.30'da l ykusuzluk. 21.30'da Baba gösterilivor • Moda'da 12.00'de VTşneHasadı. fs.OOte Doğu Sarayı Batı Sarayı, 18.30"da John VVayne'nin Kıvırması. 21 3Öda Görüşme >er alıyor • Özel Gösterimler: Teutonia'da 15.00te semiha b. unplugged dinlenebılir. YARIN • Emek'te 12.00 ve 18.30da Dağınık Yataklar. 15.00'te Usta Beni Öldürsene, 21 30'da Çılgın Yabancı izlenebilır. • Fitaş'da 12.00 ve 18.30'da Nehir, 15.00 ve 21 30'da Roma gösteriliyor. • Alkaıar'da 12.00 ve 18.30'da Salvatore Giuliano, 15.00'te VVilde, 21.30'da Ayna ızlenebılir. • Beyoğlu'nda 12.00 de Solgun Bir Sangül. 15.00'te Ah Güzel İstanbul. 18 30'da Kuşatma Altında Aşk, 21.30'da Mektup yer alıyor. • Sinema 74te 12.00'de Deniz Bekliyordu. 15.00'te Cstsüz Kadınlar Hayatlannı..^ 18.30 da Geç Dolunay. 21 30'da Âlbay Redl yer alıyor • Moda'da 12.00'de Beşinci Mevsim. 15 OO'te Domuzun Kuyuya Düştüğü..» 18.30'da W itman Kardeşler, 21.30'da Varyete Işıkları gösıerılivor. • Özel Gösterimler: Lütfi Kırdar'da 2 \ .00 de orkestra eşliğınde Potemkin Zırhlısı izlenebilır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear