Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
7 NİSAN 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Doğan Firuzbay'ın 'Küratörler' başlıklı sergisi Maçka Sanat Galerisi'nde yer alıyor
Imgelerin soraya an
• Sanatçı, Cibachrome
tekniğinde büyüterek
galerinin duvanna astığı
fotoğraflarla, 'ready-made
estetiği'ne farkb bir yorum
getiriyor, 'detaylann
anlamlı dünyasına'
götürüyor izleyicileri.
NECMİSÖNMEZ
Maçka Sanat Galerisi"nde Türkiye'de-
ki ilk kişısel sergısıni açan Doğan Firuz-
bay, çalışmalannı Luzern kentinde sür-
düren \e katıldığı önemli uluslararası
sergilerle ısmini duyuran ilginç bir genç
sanatçıkimliğine sahip. 1963yıhndaTo-
ulouse kentinde doğan Firuzbay, Luzern
Güzel Sanatlar Okulu"nda eğitim aldı,
1990'ların başında heykel estetiğini sor-
gulayan üç boyutlu araştırmalara giren sa-
natçının yerleştirme (ınstallation) tekni-
ği ile gerçekleştirdiği ışlerinin en önem-
li özelliklerinden bıri de, sergi mekânı-
nı, güncel hayata gönderme yapan bir
eğihmle yeniden yorumlaması. Roman
Signer. HeintoZoberiing, RemyZaugg gı-
bi önemli sanatçılarla ortak sergılere da-
vet edilen Finızbay"ın gelıştirdiği 'ince
esprikre dayalT anlatım dili, kımi kez
eleştirel. kımi kez de sorgulayıci bir özel-
liğe sahıp. Maçka Sanat Galerisi'nde
'Küratörİer' başhğını taşıyan sergi de. sa-
natçının bu eğilimlen hakkında önemli
bilgıler veren bir karaktere sahip.
lsvıçre'nin önemli gazetelerinden bi-
ri olan Neue Zürcher Zeitung'un ocak
ayındayay ımladığı bir haftasonu eki, ts-
viçre'nin en zengin 10 firmasının sahi-
bi olan kişiler hakkında aynntılı bir ha-
ber yayımlamıştı. Bu zengin patronlann
fıımalan. yaşam felsefelen, hangi doğ-
rultudaelemanlannı seçtıklerini ele alan
bu yazının en ilginç yanı. bu kişılerin
lıus
r
f-r
• — — —
it
î
!
*————~i
i
*
—
Firuzbay, sergi mekaıunı, güncel hayata gönderme yapan bir eğilimle yeniden yorumluyor. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR)
çalışma mekânlannı kimi aynntılarlabir-
likte okuyuculara sunan fotoğraflardi.
Sanatçı bu fotoğraflan Cibachrome
tekniğinde büyüterek onlan Maçka Sa-
nat Galerisfnin duvarlarına astığında.
Marcel Duchamp'tan beri tartışılan 're-
ady-madeestetiği'ne farklı biryorum ge-
tirmekle kalmıyor, aynı zamanda para
babalarının kendilerini 'temsil ederken'
başvurduklan sembolik değerleri büyü-
teç altına alıyor. Sergiye girdiğimizde
adeta gözümüzün içine bakan bu başa-
nlı insanlann duvarlarında yer alan re-
simler, çalışma masalannın düzenliliği.
sandalyelen çantalan RolandBarthes'm
son derece yetkin bir tarzla incelediği
'detaylann anlamb dünyasına' götürü-
yor izleyicileri.
Burada vurgulanması gereken nokta.
Firuzbay'ın bir heykel kavTamsallığı için-
de fotoğraf malzemesine yaklaşması ve
birbiri arkasına gelen soruları sergisınin
ana odağma yerleştirmesi. Bu sorular
daha serginin isminden itibaren günde-
me geliyor. Sanatçı 'Küratörler' baş'ığı
altında bu on zengin kişinin fotoğrafla-
nna tekrarbakmamızı istediğinde. büro-
lannda sağladıklan düzen. malzeme se-
çimi. objelerin yerleştirilmesi ve çeşitli
araç ve gereçlerın tercıhlerınde göster-
dikleri 'çabadan'ötürü onlan birtür'kü-
ratör' olarak görmemızı istiyor. Böyle-
ce büro alanı gizlı bir modern sanat mü-
zesine, büronun araç ve gereçlen sanat
objesıne. çalışmaodasının sahîbı ise 'kü-
ratör'e dönüşmüş oluyor. Ingilizce kul-
lanımdan vola çıkarak çok kısa bir süre-
de Türkçeleştirdiğımız 'Kürator' ismi
yerine 'sergiyapımcısı' denılmesinın da-
ha doğru olacağını düşünüyorum.
Sergi. gündeme getirdiği birçok konu
\e sorular bakımından, ülkemizde hiç
ele alınmayan. yeterince sorgulanmayan
'arakesit'leri.anlatımcılığadüşmeksizin
ele alıyor. Bu fotoğraflara gerçekten bı-
raz uzun süre bakılınca parronların, gün-
cel hayatta sahip olduklan hiyerarşiyi
dolayh yollarla da olsa çalışma odalan-
na taşıma eğılimı hemen algılanıyor.
Firuzbay bence bu güç-erk yetkisinı iz-
leyiciye tekrar göstermiyor, zaten bilmen
bir durum bu; onun yerine bu gücü dile
getiren. gösteren. nesnelerin nasıl seçil-
diğine ve sunulduğuna dikkatı çekiyor.
Bu patronlar kendini çevreleyen duvar-
lara birçok önemli sanatçının (Max
Bfflden FerdinandHodier'e kadar) resim-
lerinı asmışlar. Sanatçı bu durumu da
dikkate alarak. bu kişilere 'sergi yapım-
osı' sıfatını kazandırdığmda. paranın gü-
cünü. manipule etme yetkınliğini ger-
çek bir sanat çabası haline ya da ona eşit
bir etkinliğe denk tuttuğunu ortaya çıka-
nyor.
Kuşkusuz kı, serginin güç-yetkinlik-
sanat üçgeninde smırlı kalmayan farklı
bir açılımı da var; o da, sanatçının kara
mizaha olan eğilimini yansıtması. Firuz-
bay. fotoğrafları. aslında son derece sı-
radan olan bu fotoğraflan büyüttüğün-
de bilinen bir yaşam tarzına farklı göz-
lerle bakılmasına, incelenmesine neden
olduğu gibi, gerçek sergi yapımcılannın
her geçen gün daha da artan etkinlikle-
rine, sanat yapıtı ile izleyici arasındaki
ilişkiyi şekillendiren en önemli faktör
olduklannagönderme yapıyor. Budurum,
elbette patronlarla sergi yapımcılannı
'hoş bir şekilde' yan yana düşünmeyi
öneriyor. Her iki çalışma alanının da
'güç,erk' çemberinde döndüğü düşünü-
lürse, Firuzbay'ın son derece alttan, su
yüzüne çıkmayan bir biçimde sergi ya-
pımcılannı 'tiye aldığı' algılanılıyor.
Firuzbay'ın sergisi. taşıdığı görselka-
lite açısından, gündeme getirdiği, tartış-
maya açtığı kavramlar bakımından, ls-
tanbul sanat ortamının düzeyini aşan,
Avrupa'da ancak müzelerde. Kunsthal-
le'lerde görülebılecek olan 'cesarefli ser-
gi' konumuna sahip. Mutlaka izlenmesi
gereken bir sergi.
17.ULUS
İSTANEUL
FİLM FISTİVALİ
İngilizler
Wilde'la
yanşıyor
CUMHUR CANBAZOĞLU
Konusu, sanat ya da sanatçılar olan
filmlerin yanştığı Altın LaVnin en
güçlü adaylanndan Wilde (Rkhard
EUman'ın kitabından beyazperdeye
aktanlmış) bugünün flaş
filmlerinden biri. 19. yüzyılın en
\lgmç kişilennden bıri olan Oscar
Wilde ı (1854-1900) çocukluk ve
gençlik dönemıni atlayıp yaşamınm
ortasından dalarak anlatmaya
başlıyor Brian Gilbert. Dublinli bir
cerrahla şaınn çocuğu olan,
edebiyata tutkulu NVilde. 1882"de
Amenka yolculuğuna çıkıyor. Bir
dizi konferans ve toplantıdan
döndükten sonra güzel
Constance'la evlenıyor, iki tane de
çocuğu oluyor. Ancak Wilde kendi
dönemi için uçlarda gezınen bir
insan. rutin aile yaşantısı ona göre
değil.
Bir Kanadalı gencin yardımıyla
eşcinsel yönünü keşfediyor. Kraliçe
Vlctoria dönemınde böyle işlere
kalkışmak kolay değil. Kalkıp sonra
Queensberry Markızi'nin oğluna
âşık oluyor ve bu ilişki V/ilde'ı
felakete sürüklüyor.
Oğlancılıktan yargılanıyor; o dönem
lngiltere'sıni en fazla ilgilendiren
olay iki yıl cezayla sonuçlanıyor. İki
yılın sonunda kansı Constance'ın
yanına dönüyor ama o ölünce
sevgılısinı görmekten alıkoyamıyor
kendini...
Klasik Ingıliz sinemasına yeni
kuşaktan örnek verilebilecek fılm
var mı, diye sorsalar ilk sıraya
VVilde'ı rahatlıkla koyabiliriz. Küçük
hatalan. büyük oyunculuğu, tarihi
detaylardaki titizlik, çok iyi çevre
düzenlemesi, kısacası her şey tıkır
tıkır işliyor Wilde'da.
"Ben çağımın hayal güciinü harekete
geçirdim ve kendi efsanemi
yaratmayı başardım" diyen bir
insanı beyazperdeye aktarmak hiç de
kolay olmasa gerek. ama Tom ile
Vıv'de kötü bir performans
sergileyen Brian Gilbert
eleştırilere bakılırsa bu kez herkesı
memnun etmiş durumda.
Ancak anımsadığımız kadanyla
Wilde"ın torunu Merün Holland.
yönetmenin dedesini genç erkek
peşinde koşan, azgın bir eşcinsel gıbi
göstermesini protesto etmişti.
Kendisı de eşcinselliğini
açıklamış Stephen Fry'ın
olağanüstü oyunculuk sergilediği
Wilde'da Vanessa Redgrave de var
Melih Görgün 'ün 'Mühür' sergisi Ankara Siyah Beyaz Sanat Galerisi 'nde
Bir varoluş simgesiolarakmühür
AHU ANTMEN
Hepîmizin variığı. bir anlamda mü-
hürlere bağlı: Nüfus cüzdanJannda, pa-
saportlarda, dıplomalarda. ehlıyetlerde,
evlılik cüzdanlannda, askerlık belgele-
rinde, 'iyi hal' kâğıtlannda, ölüm tutanak-
lannda.. 'mühür'. varlığımızın kanıtma
ılişkin bir tür sımge oluşturuv or. Doğdu-
ğumuz anda mühürleniyoruz, mühürler-
le yaşıyoruz ve son bir mühürle de ölü-
yoruz... Mühürlenmemiş varhğımız ıse
zaman ıçinde kayıplara karışıyor: Son
tanıdığın götürebildiği noktaya kadar sü-
ren anılara dönüşüyor.
199O'lı yıllardan bu yana Türkiye'de
ve yurtdışında sergilediği yapıtlannda
sırasıyla torslar, ıkonlar ve şımdı de mü-
hürlerle sanatsal ıfade biçıminı gelıştıren
Melih Görgün'ün Ankara Sıyah Beyaz
Sanat Galensi'ndekı sergısinın temelm-
de, yaşam boyu süren bir 'onaylanma' ça-
basının çeşitli boyutlan gündeme gelıyor.
Görgün, ikonlannda daha arka planda
irdeledığı bu ızleği. "Mühür" sergisiy-
le su yiizüne çıkanyor. Mühür. ınsanın
yaşamında karşısına şifrelerle çıkan
'onay'ın görünen \üzü degıl mı?
Mimar Sınan Ünıversitesı Güzel Sa-
natlar Fakültesı Grafik Bölümü'nde do-
çent olarak çalışmayı sürdüren Melih
Görgün. Ankara'da 29 Nısan'a dek sü-
ren sergısiyle ilgili sorulanmızı yanıtla-
dı:
- Mühürler. geçirdiğiniz sanatsal süre-
cin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkı-
yor ama, yine de belirgin bir çıkış nokta-
sı bulunabilir belki»
Mühürlenn. ınsan yaşamında başlan-
gıç ve bıtışle ılgıli çok önemli bir sımge
olduğunu düşünüyorum. Bir yerden bir
yere giderken. doğduğumuzda. öldüğü-
müzde. yaşamın her alanında karşımıza
çıkıyor mühürler. Nüfus cüzdanınızda, bir
e\rakınızda. bir makbuzda mühür yok-
sa. bunlann hıçbinnın geçerliliği de yok-
tur.
Ama asıl çıkış noktam. 1980 yılında
yurtdışına ilk kez gittiğim zaman yaşa-
dığım deneyim oldu. Yabancı bir öğren-
ci olarak ilk defa Sinop gibı bir yerden,
koskoca Almanya'yagidıyorum. Tabii vı-
ze almam gerekti ve işte mühür o zaman
kocaman bir levha olarak kafama düştü...
Mühürlerin insan yaşamında başlangıç ve bitişle ilgili çok
önemli bir simge olduğunu düşünüyorum. tlk etapta
karşımıza bir cisim olarak çıkan mühür. bir zaman sonra
belki kaybolacak ve varhğinı gizlice hissettirecek bize.
Orada yaşadığım çeşitli sorunlar nede-
niyle vizeme bu kez çıkış ıçin yenı bir
mühür basıldı ve tek bir damgayla ınsan
hayatının nasıl deöışebıleceğmi gördüm.
- Demek ki bu "Mühür" serçisinin si-
zin açını/dan son derece vaşamsal bağ-
lantılan da var...
E\et. zaman ıçinde gelışen ola\ lar kar-
şısmda olgunlaştı ve sanatımda bir biçim
olarak belirdi. Sanatçı. doğası gereğı me-
saj veren kişıdir, böyle bir mısyonu \ ük-
lenmıştır. Bu açıdan, bırtakım ıpuçları-
nı topluma sunmak durumundadır Ben
de o ipuçlarını bu mühürler aracılığıyla
sundum.
Kâğrt üzerinde yoksak, yokuz!
- Bizim son derece bürokratik bir ya-
pılanma içinde olmamızın da etkisi var
mı bu mühüıierin ortaya çıkmasında?
V'arbğonızı çoğuzaman kâğıt üzerinde his-
sedKoruz...
Bizim toplumumuzda bununla ilgili
çok güzel bir yapıt \ar; rahmetlı Aziz
Nesmın "YaşarNeYasarNeYaşamaz"ı...
Yaşar aslında var. ama yok. Varlığı ıspat
edılcmıyor. Bir birey olarak bılmemkaç
yaşına gelmiş. yaşıyor ama aslında ya-
şamı>or görünüyor. Bunun nedenı. mü-
hür. Yaşar onaylanmamış. Tescıl edil-
memış. Tescıl edılmediğı için de bır var-
lığı yok Dediğıniz gıbi, aslında kâğıt
üzerinde \arız. Kâğıt üzennde yoksak,
yokuz! BiTev olarak bir cısım halinde
yaşasak bıle. mühürler ortadan kalktığı
anda bız de ortadan kalkıyoruz
- Aslında geiişmiştoplumlarda da "mü-
hür'iin varlığı çok önemli ama. onlarda
giderek 'görünmez mühürter" geçerli ol-
maya başlıyor. Dev bilgisayarlarda birer
numaraya dönüşüyor bireyler.
E\ et. bizde de o geçış ıvıce tamamlan-
dıktan sonra mühür farkında olmadan
> ıne bızı kontrol edecek, ama bu kez dı-
jıtal donanımlar vasıtasıyla. İlk etapta
karşımıza bır cisim olarak çıkan mühür.
bır zaman sonra belki kaybolacak ve var-
lığınıgızlıce hissettirecek bıze. Amahep
var olacak... Manıfestomda yazmıştım:
Mühür sızi öldürür ya da yaşatır. Sıze ait
olanı venr ya da sizden alır...
Mühür eşittir onay
- Burada aslında mizahi bir yaklaşım
da söz konusu.» Mühürter çoğaldıkça,
büyüdükçe, çerçe\e içine abndıkça, yani
kısaca günlük yaşamdan soy utlanınca
anlamsızlaşıyor, komikkşiyvrlar^
Elbette. gen planda bu \ar. Sergide. yet-
miş santımlik plakalar yüzeyinde çok
şıddetli olarak sunduğum girış ve çıkış
mühürlen yer alıyor. Bunlann haricinde.
duvarlarda yer alan küçük dört santim ça-
pında mühürler var. Bunlar, bizim top-
lumumuzda bırerkek içıngerekli tüm ev-
raklann mühürlen... Bu e\Taklardan bel-
ki bıri gerçekten gereklıdır ama hepsı
birlıkte ıstenir...
- Aslında bir varoluş-yokluk zıtlığı ek-
senindededeğertendirilebiür "Mühür"-
Bir varoluşu kanıtlama çabası seziliyor.
Ben sanatçı olarak kendi varlığımı ka-
nıtlamak istıyorum belki. bıre> olarak
kendi varlığımı. bır Türk sanatçısı ola-
rak dışanyla bağlantılı bır durumda ken-
di varlığımızı... Bunun paralelınde ın-
san olarak şu dünyadaki özel \arlığımı...
Bunlan iyi düşünüp sunmak gerekıyor.
Sanatçı bu sunumu yapıtlarıyla ortaya
koyuyor.
- Ve elbette bir onaylanmak çabasu-
Bir üst variık tarafından onaylanmak,
ama aynı zamanda o üst varlığa isyan ct-
mek_ Serginin belki temelinde bu du-
rum yatıyor.
Geneli içine alan tek bir kavram kul-
lanmamız gerekirse. evet, mühür eşittir
onay. Öyle bir söylemim var. Düz anla-
mıyla mühür. onayı getiriyor. Bunun içi-
ne her türlüonay gtriyor: tnsamntoplum,
de% let, anne baba. hatta doğduğunuz has-
tanedeki hemşire tarafından onaylanma-
sı. Öldüğünde. imam tarafından onaylan-
ması! Ama o onay niçm gerekli. aslında
düğüm noktası burada. Ben birey olarak
dünyaya gelmiş ve bununla ilgili gere-
kenlen yerine getınyorsam bu onay ne-
den gerekiyor? Belki sistemin getirdiği
bır şey bu. Çünkü bu onaylar olmazsa sız
kimsinıznesıniz. odabelliolamayacak...
Lütfi Özkök'ün 'Fotoğraf m Şairi' sergisi
KüttürServisi-1951 yılındanbuyanajs-
veç'te yaşayan ozan ve fotoğrafçı Lütfi Öz-
kök'ün 'Fotoğrafın Şairi' başlıklı sergisi
yarın Maçka Sanat Galerısf nde açılı>or.
Sergi 30 Mayıs'adek sürecek. Bu arada "S'a-
pı Kredi Kültür Sanat Yayıncıhk'tan çıkan
Isveç yazını kıtaplan da sergide izlenebıle-
cek.
Bilindiği gibi Lütfi Özkök. Isveç yazı-
nından Türkçeye, Türkçeden Isveççeye eşi
Anne Marie Özkök ile sayısız yapıt çev irdi.
Kendi şiir kitabının adını taşıyan \e Elisa-
bethMaron'un yönetmenliğıni yaptığı. Öz-
kök'ün yaşamöyküsünü anlatan 52 dakika-
lık film 'Rüzgârlann Yolu' da 2 Mayıs Cu-
martesi günü saat 17.00'de ızlenebilır.
Geçen günlerde 75. doğum gününü kut-
layan Lütfi Özkök, Hüsamettin Bozok'un
yayınlan için Çağdaş tsveç Şiıri Antolojisi
hazırlarken Bozok. ondan adını ilk kez duy-
duğu ve >üzlennıhıç görmedıgi lsveçlı ozan-
ların resimlerinı ıster. Lütfi Ozkök. en ko-
layının kamerayı kendısının kullanması ol-
duğuna karar verir ve fotoğrafçılık macera-
sı böyle başlar. lsveçlı yazarlarTomasTranst-
römer, Lasse Söderberg, Sun Axelson, Peter
VVeissıle başlayan yazann fotoğrafçılığı. da-
ha sonra metropollere gıdişıyle dünyanın en
ünlü yazarlannın fotoğraflannı kaplamaya
başladı.
Özkök böylece. aralarında Nâzım Hik-
met, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat Je-
an Genet, Andr'e Breton, Ren 'eChar, Andr-
'e Malraux. VVilliam S. Borroughs, Joseph
Brodsky. Samuel Beckett Marguarita Duras.
James Baldvsin, Octavio Paz v e daha birçok
yazann fotoğrafmın bulunduğu zengin bır ar-
şive sahıp oldu. Bu arşiv bugün büyük de-
ğer taşıyor ve Fransa tarafından satın alın-
mak isteniyor. Dünyanın en önemli dergile-
rinde ve gazetelerinin sanat sayfalannda yıl-
larca hep Özkök'ün fotoğrafları yer aldı.
Geçen günlerde ölen Octavıo Paz'ın Lütfi
Özkök imzah portresı, Le Monde gazetesi-
nin baş sayfasındaydı.
75. yaş gününde tsveç'in en büyük gaze-
tesi olan Dagens Nyheter"de yazan Bo E.
Akermark: "Bir zamanlar öyle üzüntülüy-
düm ki, az daha Lütfi Özkök fotoğrafımı ce-
kecektidedLbirarkadaşun. Birespri gibi ama
doğru. Bu harekcrteri. elleri koüan sürekli k>-
pırdayan Boğaziçili adam gibi hiç kimse ede-
biyat dünyasının ünlülerinin portrekrini ya-
ratmayı başaramanuşdr" diye başlıyor bir
yazısına. Serginin açılışında Lütfi Özkök'le
birlikte Isveç'ten gelen 13 yazar. yayıncı,
mimar ve arkeolog da bulunacak.
BU AŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Eski Depgiler
Eskimeyen Depgiler
Eskı dergilerin sararmış yaprakiarı oldum olası
toplumsal umut kaynağı olarak görünmüştür ba-
na.
O yaprakiarı çevirırken gelişmenin rüzgârını du-
yanm.
Hele Variık. Istanbul, Fikirler, Yığın. Gün. Yeryü-
zü, Beraber gibi yaşamımda unutulmaz yerleri
olanlarda şiirlerle, öykülerle bir zaman dılimı so-
mutlanır ve var olduğumu yüzüme çarpar sankı.
Elli yıldan da önce, edebiyatırmzda bilınçaltı akı-
mının ilk örneklennden birı sayabileceğımiz 'Şo-
för Ahmet' şiırini arka kapağında yayımlayan Yı-
ğın dergisinin yarattığı coşkuyu anımsamak dün-
yalara değer.
Sabahattin Eyuboğlu nun Varlık'tan çıkan 'Pa-
ris Mektup/an' ile yeniden yolculuk hayallerı kurar-
sınız.
Ne Nurullah Ataç ölmüştür dergilerde, ne Sa-
bahattin Ali, Sait Faik ne de ötekiler.
Yargılanmaların, hapishanelere düşmelerin. ölü-
mün, öldürülmelerin sökmediği yerde yaşamlan-
nı sürdürüyoriardır.
Fotoğraflardaki yaşanmış bitmiş ölgün zaman-
lara benzemez dergilerin zamanları. Renklen de-
ğişmiş olsa da durağanlık dıkiş tutturamaz o yap-
raklarda.
Hamurunda kaç yaratı adamının düş gücü var-
dır çünkü, kavgasında kaç kuşağın alın teri vardır.
Ömer Seyfettin ve arkadaşlarının Selanık'.te çı-
kardıkları Genç Kalemler dergisini çağdaş Türk
edebiyatının "olmazsa olmaz"\ saymak ne denlı doğ-
ruysa, Dr. Şefik Hüsnü ve arkadaşlarının Aydınhk
dergisini çağdaşlaşma savaşımızın öncülerinden
biri olarak nitelemek o denli doğrudur.
Birincisi, bilinen Osmanlı kurumlarının ayakta
tutulmaya çalışıldığı dönemde Osmanlıcayı tarih
sahnesinden sildi.
ikincisi, Cumhuriyet'e inananlann, Osmanlı ka-
lıntılannın yanı sıra tüm aykırı toplum güçlerı kar-
şısındaki görev ve sorumluluklarını göstermeye
çalıştı.
Ezber tutanaklan olarak çıkan dergıler de var kuş-
kusuz. Onlar ölü doğmuş çocuklara benzer de
ötekilere zaman dokunamamış gıbıdır.
Okudugumuz romanda. seyrettığımtz oyunda, tar-
tışmalarımızda, belleğimızde yaşayan dizelerde o
dergiler vardır. Onlarla yeşermıştir uygarlık ağacı-
mız.
Yaşar Nabi, Variık dergisinin 15 Temmuz 1933te
çıkan ilk sayısına amaç belırleyen önyazı yazmâ-
mış, birinci sayfada Kemalettin Kâmi'nin (Kamu)
"Zaman Içinde" başlıklı şiirini yayımlamıştı.
Okuyacağınız dizelerle bitiyordu bu şiır.
"Odamda iki kardeş:
Biri dün, biri yarın..
Ve ben aralannda
Bir köprüyüm onlann!.."
Eskimemiş dergilerin kurduğu köprüler yarınla-
ra açık.
Türk sanatçılar Roma'da
• Kültür
Servisi - Mıne
Arslan. Yusuf
Ziya Aygen.
Suzan
Ça\-uşoğlu,
Nazan
Erkmen, Sema
llgazTemel,
Berran
Kançal,
Devabil Kara. Emin Koç ve Hasıp Bektaş'ın o/ı_uiı
Ex-Libris'lerinden oluşan yapıtlan. Roma'da
Galleria Eralov'da izleyicilenn beğenısıne sunuldu
Sergi 8 Mayıs'a dek görülebiiecek. Türkolog Anna
Masala'nın açılışını yaptığı sergıde Bologna Ex-
Libris Akademisi Başkanı Remo Palmıranı Ortona.
Ex-Libris Müzesı Müdürü Antonio Grimaldı.
Turchia dergisi direktörü Piero Incagliati ve yazı
ışleri müdürü Ömer Engm As. sergıyi düzenleyen
Latife Baştuğ. Roma Üniversıtesı Arap dıllen
uzmanı Angelo lacovella katıldı. Ex-Libns.
kitapseverlerin-kitaplannın ıç kapagına
yapıştırdıklan. üzerinde adlannın ve değişik
konularda resimlenn yer aldığı küçük boyutlu özgün
grafik çalışmalan olarak tanımlanıyor.
17. ULUSLARARASI İSTANBUL FİLM FESTİVAÜ
BUGUN
• Emek'de 12.00 ve 18.30'da Albay Redl. 15.00'te
Ayna, 21 30'da VVilde izlenebihr
• Fıtaş'ta 12 00 v e 18 30'da Yabancı. 15 00 v e
21 30'da Satyricon göstenliyor.
• Alkazar'da 12.00 ve 18.30'da Beşinci Me\sim.
15.00'te Domuzun Kuyuya Düştügü... 21 30'da
L'stsüz Kadınlar Hayatlannı... >er alıyor.
• Beyoğlunda 12.0Ö'de Hades. 15 OÖ'te Özgürlüğe
Doğru yer alıyor
• Sinema 74te 12 00 de Vanlış Saksının Çiçeği.
15 OO'te MösyöLange'ınSuçu. 18.30'da
l ykusuzluk. 21.30'da Baba gösterilivor
• Moda'da 12.00'de VTşneHasadı. fs.OOte Doğu
Sarayı Batı Sarayı, 18.30"da John VVayne'nin
Kıvırması. 21 3Öda Görüşme >er alıyor
• Özel Gösterimler: Teutonia'da 15.00te semiha b.
unplugged dinlenebılir.
YARIN
• Emek'te 12.00 ve 18.30da Dağınık Yataklar.
15.00'te Usta Beni Öldürsene, 21 30'da Çılgın
Yabancı izlenebilır.
• Fitaş'da 12.00 ve 18.30'da Nehir, 15.00 ve
21 30'da Roma gösteriliyor.
• Alkaıar'da 12.00 ve 18.30'da Salvatore Giuliano,
15.00'te VVilde, 21.30'da Ayna ızlenebılir.
• Beyoğlu'nda 12.00 de Solgun Bir Sangül.
15.00'te Ah Güzel İstanbul. 18 30'da Kuşatma
Altında Aşk, 21.30'da Mektup yer alıyor.
• Sinema 74te 12.00'de Deniz Bekliyordu. 15.00'te
Cstsüz Kadınlar Hayatlannı..^ 18.30 da Geç
Dolunay. 21 30'da Âlbay Redl yer alıyor
• Moda'da 12.00'de Beşinci Mevsim. 15 OO'te
Domuzun Kuyuya Düştüğü..» 18.30'da W itman
Kardeşler, 21.30'da Varyete Işıkları gösıerılivor.
• Özel Gösterimler: Lütfi Kırdar'da 2 \ .00 de
orkestra eşliğınde Potemkin Zırhlısı izlenebilır.