Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 17NİSAN1998CUMA
HABERLER
Kıvrıkoğlu'nun
denetimleri
• EDtRNE (AA) - Kara
Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Hüseyin
Kıvnkoğlu, Edirne'deki 55.
Piyade Tugay
KomutanhğYm denetledi.
Orgeneral Kıvnkoğlu ve
beraberindekiler. buradaki
denetlemenin ardından
helikopterle Çanakkale'nin
Gelibolu ilçesine geçerek
buradaki askeri birlikleri
denetledi.
Sanal toplantı
• ANKARA (AA) -
Bakanlar Kurulu'nun sanal
toplantı yapabilmesi.
Başbakanlığın çalışmalarını
yürüttüğü Kamu Bilgisayar
Ağlan Projesi'nin (Kamu-
Net) bitirilmesine
endekslendi. Bu sistem
devreye girdiğinde.
Bakanlar Kurulu üyeleri
bilgisayar sistemi sayesınde
ayn yerlerden toplantıya
katılabilecekler. TÜBİTAK,
Türk Telekom'un her
bakanlık için tahsis ettiği
hat kapasitesinin ancak
dörtte birinin
kullanılabıleceği
gerekçesiyle. "Sanal
Bakanlar Kurulu
Projesi'"ni. Kamu-Net ile
hayata geçirilmesi için
Başbakanlığa devrettı.
Çevre ve işçi
• ANKARA (AA) - Çevre
Bakanı lmren Aykut ve
Hak-lş Genel Başkanı
Salim Uslu, çe\ re
sorunlanna karşi duyarlılığı
arttırmak ve bu sorunlann
çözümünde aktif katılımın
sağlanması amaciyla.
"Çevre ve tşçı Sağlıği"
protokolü imzaladılar. Hak-
Iş'te düzenlenen protokol
imza töreninde konuşan
Çevre Bakanı Aykut, bütün
dünyada çevre ve çevre
sorunlannın çözümünün
gündemin birinci sırasını
işgal ettiğini vurgulayarak
"Türkıye'de çevre
duyarlılığı var. Ancak çevre
sorunlannın çözümünde
maalesef ciddi bır başan
elde edılmemiştir" dedi.
Aykut, sanayinin yarattığı
kirliÜk ile mücadelede
ciddi çalışmalar yapılma
aşamasına gelindığıni
kaydettı.
Sezgin'in gezisi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan
Yardımcısı ve Mılli
Savunma Bakanı Ismet
Sezgin. resmi ziyaret için
Avusturya ve Romanya'ya
gidiyor. Bakan Sezgin,
Avusturya ziyaretı ıçın 20
Nisan Pazartesi günü
Viyana'ya hareket edecek.
Aynı gün Savunma Bakanı
NVerner Fasslabend'le
görüşecek olan Sezgin, 22
Nisan Çarşamba günü
Viyana"dan gezisınin ıkincı
durağı Romanya'ya
geçecek. Sezgin, 25
Nisan'da Türkiye'ye
dönecek.
Poliseekzam
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-tçişleri Bakanı
Murat Başesgioğlu, polis
maaşlanna ek zam
yapılması için hazırlanan
yasa taslağının
Bakanlar Kurulu'na
getirileceğıni açıkladı.
Başesgioğlu. polislerin
ücretlerinde bır artış için
daha önce Maliye
Bakanlığı'na taslak
gönderdiklerini
anımsatarak Maliye
Bakanlıgı'nın konu
üzerinde çalışmalannı
sürdürdüğünü belirtti.
Başesgioğlu bu çerçevede
önceki gün Maliye Bakanı
Zekeriya Temizel ile
görüştüğünü vurguladı.
T>
İşçi Partisi lideri Perinçek, 'Çiller Özel Örgütü'nün PKK'ye silah sattığmı ileri sürdü
6
Sakık operasyonla gelmedi'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İşçi
Partisi (İP) Genel Başkanı DoğuPerinçek,
Şemdin Sakıkın operasyonla değil, ikna
edilerek Türkiye'ye getirildiğini iddia et-
ti Perinçek, "Bu, ABD'nin bötgede 3. bir
güç yaratma planlarına karşın yapılan bir
anlaşma. Orada kimse kahramanbk yap-
madı. Özel Kuvvetler Komutanlığı. bir-
den pariatılarak kamuoyu önüne kahra-
man gibi getiriliyor" dedi.
İP Genel Merkezi'nde dün basın
toplantısı düzenleyen Doğu Perinçek.
Şemdin Sakık'ın Türkiye'ye getirilmesi,
"Çiller Özel Örgütü'nüıT PKK'ye silah
satışı iddiası ve ABD Savunma Bakanı
\VUliam Cohen'in bugün başlayacak zi-
yaretiyle ilgili açıklama yaptı.
Perinçek. Sakık'ın Türkiye'ye geti-
rilmesinin ardından, konuşturulmaması
ve alınan bilgilerin kamuoyu tarafından
öğrenilmemesi için Tansu ÇiDer yanlısı
• Perinçek, Sakık'ın operasyonla değil, ikna
edilerek getirildiğini ileri sürdü. Perinçek,
Çiller özel örgütü olarak adlandırdığı grubun
PKK'ye silah sattığını söyleyerek,"Başta
DYP ve BBP olmak üzere sağ partiler, bazı
MÎT ve emniyet mensuplan, Sakık'ın
Türkiye'ye getirilmesinden neden bu kadar
telaşa kapıldılar? Bazı basın organlan niçin
Sakık'ın konuşmasmı engellemeye Yönelik
yayınlara başladılar? Çünkü Çiller Özel
Örgütü, PKK'ye silah sattı" dedi.
sağcı basının yoğun bir kampanya
başlattığını söyledi. "Çfller Özel Örgütü"
olarak tanımladığı grubun PKK'ye silah
sattığını öne süren Perinçek, "Başta DYP
ve BBPolmaküzere sağ partiler, bazı MİT
ve emniyet mensuplan, Şemdin Sakık'uı
Türkiye'ye getirilmesinden neden bu
kadar telaşa kapıldüar? Bazı basın or-
ganlan niçin Sakık'ın konuşmasmı en-
gellemeye yönelik \ayınlara başladılar?
Çünkü ÇUİer Özel Örgütü, PKK'ye silah
sattT dedi.
Perinçek. silahlann, Türkıye'de Şemdin
Sakık'ın komutası altındaki bölgelerde
teslim edildiğini söyledi.
Perinçek, ABD Savunma Bakanı
Wüliam Cohen'in bugün Türkiye'ye ya-
pacağı ziyaretin. ilişkilerin çok kritik bir
aşamasında gerçekleştiğini belirtti.
ABD'nin Körfez Savaşt'ndan beri
Kuzey Irak'taÇekiç Güç şemsiyesi altın-
da denetlediği Kürt örgütleriy le, Türkiye,
Irak. Iran ve Suriye'ye karşı elinde bu-
lundurduğu çok önemli bir kozu yitir-
dığini kaydeden Perinçek, "ABD'nin
böylesiönemli bir mevziyi kaybetmeye da-
ha fazla tahammül edemeyeceği açıknr.
Cohen, işte bu ortamda ve ABD'nin
bölgede yeniden inisiyatif kazanmasını
hedefleyen bir paketle ülkemize geliyor"
dedi. Doğu Perinçek, Cohen'in en önem-
li dayatmasının, Kuzey Irak'ta ABD'nin
girişimiyle kurulacak Taliban tipi bir Kürt
gücünü Türkiye'nin desteklemesi ola-
cağını söyledi.
PKK'nin 2 numaralı adamı ilk ifadesinde örgüte başlık parası yüzünden katıldığmı söyledi
Şemdin Sakık: Babaım vurdıımANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - P-
KK'nın 2'nci adamı Şemdin Sakık, Diyar-
bakır Jandarma Asayiş Komutanhğı'nda
verdiği ilk ifadede, amcasının kızıyla evlen-
mek için istediği 150 bin liralık başlık para-
sını babasının vermemesi sonucu örgüteka-
tıldığını söyledi. Binlerce teröristi yetiştiren
ve örgütün "ölüm makinesi" olarak gösteri-
len Sakık. çocukluğunda babasını yaraladı-
ğım anlattı. Kardeşi "Dozvan" kod adlı Arif
Sakık da siyasi ve asken eğitimi Suriye'de
aldığını belirtti.
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın kendisi-
ni öldürmesinden korktuğunu bildiren ör-
gütün askeri kanat sorumlulanndan Cemil
BsçuVın Kürdistan Demokraük Partisi kont-
rolündeki bölgeden CelalTalabani'nin kont-
rolündeki bölgeye kaçınldığı bildirildi.
Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutan-
lığı'nın 13 Nisan'da Kuzey Irak'ta düzenle-
diği "Yarasa Operasyonu"yla ele geçirilen
w
ParmaksızZekT kod adlı Şemdin Sakık ile
kardeşi "Dozvan" kod adlı Arif Sakık'ın
sorgusu PKK ve Güneydoğu uzmanı güven-
lik görevlilerince çapraz sorgu yöntemiyle
sürdürülüyor.
Cumhuriyet, Sakık kardeşlenn verdikle-
ri ilk ifadeleri ele geçırdi. 1959 Muş doğum-
lu, Sabri-Kevi oğlu Şemdin Sakık. ifadesin-
de. annesininkendisini tariada çahşırken do-
ğurdugunu, maddi durumu iyi olan babası-
nın, annesini ve kardeşlerini sevmediğini
belirterek, ilk, orta ve liseyi Muş'ta üvey an-
nesi Fatma'nın yanında okuduğunu söyle-
di. Öğrenciliği döneminde babasından yar-
dım almadığını, evden kaçarak sokaklarda
yatıp kalktığını, yaz aylannda çekirdek ve si-
gara satarak yaşamını sürdürdüğünükayde-
den •Sakık, lise ögrenimini tamamladıktan
sonra Zengök Köyü'ne dönerek annesinin
yanında tütün ekip yaşamını sürdürdüğünü
anlattı. Sakık, tariada ev yapma konusunda
kavga etmesi sonucu babasını bir el ateş ede-
rek yaraladığını belirterek, bu olay üzerine
babasının 3 kişiyle pusu kurdugunu ve ken-
disini öldürtmek istediğini söyledi.
Amcası AbdulhalikSakık'ın kızı Keji ile
nişanlanmak istediğini, ancak istenen 150
bin lira başlık parası için başvurdugu baba-
sından aldığı ret yarutı üzerine sorunlar ya-
şadıklannı ve dağa çıktığını ifade eden Sa-
kık, 1980 yılında Hüseyin Durmuş adlı kı-
şimn önensini kabul ederek örgüte katıldı-
ğmı bıldırdi.
Suriye'de eğitim
Sakık'ın kardeşi Arif Sakık da ifadesin-
de, ağabeyinin örgüte katılmasının ardından
annesine baktığını, 1986 yılmda askerliğini
lzmir'de denizci olarak yaptığını, 1991 yı-
lmda aynı köyden Sait Sakçı'nın kızı Rabia
ile evlendiğini belirterek. 3 çocuk sahibi ol-
duğunukaydettı. 1992'de PKK'ye yardım ve
yataklık ettiği suçlamasıyla Elazığ Kapalı
Cezaevi'nde 6 ay hapis yattığıra anlatan Arif
Sakık. cezaevinden çıktıktan sonra ağabeyi
Şemdin Sakık'ın propagandası ve örgütün
Avrupa'daki birimlerine göndereceği vaadi
üzerine Suriyelı "Çektar" kod adlı PKK'li-
nin aracılığıyla Muş'un güneyinde bulunan
Şenyayla bölgesinde PKK'ye katıldığını ifa-
de etti. "Dozvan" kod adını Çektar'ın ver-
diğini, ilk katıldığı günlerde girdiği bir ça-
tışmada sol ayak serçe parmağından yara-
landığını, 15 İcişilik bir grupla birlikte gitti-
Manisalı gençlere üniversite
Gözaltma alman ve o dönemde çoğu lise öğrencisi olan gençler için
üniversitelerin kontenjan ayırması isteğiyle bir kampanya başlatıldı
JSTANBUL (ANKA) - Insan
haklan ihlalleri açısından simge
haline gelen ve kamuoyunda
"Manisa davası" olarak bilinen
davanın sanığı olan gençlere üni-
versitelerin kontenjan ayırması
yönünde bir kampanya başlatıldı.
Manisa'da operasyon sonucun-
da DHKPC üyesi olduklan ge-
rekçesiyle yakalanan ve 2.5 yıl
sonra serbest bırakılan
gençlerin öğrenimlerini
kaldıklan yerden devam
ettirmeleri amacıyla kam-
panya açıldı. Kampanya
hakkında HABITAT lzle-
me Kurulu'nda görevli ve
Kampanya sözcüsü Gür-
kal Gençay. öğrencilerin,
davanın sürdüğü iki buçuk
yıl süresince fiziksel ve
ruhsal olarak tacize ve çö-
küntüye uğradıklannı be-
lirtti.
Devlet eliyle öğrencile-
rin yaşamlanndan 2.5 yı-
lın çalındığını savunan
Gençay. öğrencilerin açık
lise olanağını kullanarak
lise diplomalannı aldıkla-
nnı belirtti. Gürkal Gen-
çay. sözlerini şöyle sürdür-
dü:
"Şimdi 18-19 yaşlann-
daki bu çocuklar, artık bi-
rer kocamış adamlar. Ki-
misi hâlâfizyolojik.kimisi
de psikolojik tedavi görii-
yor ve 4 tanesi de askere almmak
üzere. Peki bu çocuklann eüerin-
den alınan eğitim süreci ve hakkı
ne olacak? Başlanndan böylesi
korkunç olaylar geçmemiş, son
derece iyi ünkânlarla üniversite-
lere hazırianan, dersanelcrde alt-
yapı oluşturan gençler bile üni-
versiteye giriş maratonunda zor-
lanıyor. Bu nedenle yaşadıklan
25 yuın demoralizasyonu ile og-
renim hayatlannı bıraktıklan
yerden tamamlayabilecek güçte
olmayan Manisalı gençlere çalı-
nan gekceklerinin verilmesi bir
gerekliliktir. Devlet, Manisalı
gençlerden özür dilemeli ve onla-
.ra ünhersitelerde kontenjan hak-
kı tammahdır."
Manı&ah gençlerin avukatla-
nndan Pelin Erda da kampanya-
yı memnunıyetle karşıladıklannı
belirtti.
Erda, Manisalı gençler ile bu-
na benzer olaylarla karşılaşan di-
ğer gençlerin hayatlannın altüst
olduğuna dikkati çekerek "O ne-
denle bu kampanyalann yetkilile-
re bir şeyler haürlatması gerek-
mektedir" diye konuştu.
Işkence gören, 2.5 yü tutuklu kalan ve eğitim haklan eUerinden alınan gençler artık okumak istiyor.
ği Suriye'de 11 ay siyasi ve askeri eğitim al-
dığını anlatan Arif Sakık. Şemdin Sakık'ın
kendisini Şam'dabırakarak Türkiye'yedön-
düğünü, kendisinin de eğitimin sona erme-
sınin ardından Haftanin kampına gittiğini
söyledi. Sakık, Haftanin'de 1 ay kaldıktan
sonra 1995'te Metina kampına gönderildi-
ğini, Mart 1995'e kadar örgüte yeni katılan
militanlara eğitim verdiğıni belirterek "Ab-
bas" kod adlı Duran Kalkan tarafından
Zap'a göndenldığini bildirdı. Zap'ta lojistik
görev yaptığını, oradan ayrıldıktan sonra
Gara Dağı'na giderek "Ebubeldr'' kod adlı
HalilAtaç tarafından korunduğunu, 1996'da
yeniden Zap'a döndüğünü ve bıırada oluş-
turulan taburu eğitme görevını yürüttüğünü
kaydeden Sakık, 2 ay süren bu görevin ar-
dından 1996 Mayısı'nda yeniden düzenle-
nen Haftanin kampına gönderildiğini söyle-
di. Ağabeyinin Haftanin'de kendisini karar-
gâh sorumlusu olarak görevlendirdığıni,
1996 sonbahannda da örgütten kaçarak
KDP'ye sığındığını belirten Sakık. kaçma
nedeninı "agabeyi Sakık'ın Abdullah Öca-
lan tarafından tutuklanması ve soruşturma-
yaahnması" olarak açıkladı.
Örgütün askeri kanat so-
rumlulanndan, Öcalan'ın ba-
şansızhkla suçlayarak Kuzey
Irak soruraluktğuntlan aldıgı
Cemil Bayık'möldüriilmek-
ten endışe ettiği bildirildi. Is-
tihbarat kaynaklanna ulaşan
bilgilere göre, KYB'ye kaç-
ması ya da 1991 'de kurulan
"Vejin" örgütüne geçmesi
beklenen Bayık. Öcalan ta-
rafından gözaltında tutulu-
yor. Koruma önlemleri de
arttırılan Bayık. Öcalan'ın
emriyle MED TV'ye yaptığı
açıklamada, örgüte bağlı ol-
duğunu bıldırmiştı.
Genelkurmay Özel Kuv-
vetler Komutanlığf nın Sa-
kık'a düzenlediği operasyo-
nun benzerinin Bayık'a uy-
gulanmasından endişe eden
Öcalan'ın eski askeri kanat
sorumlusunu KDP bölgesın-
den alarak Talabani kontro-
lündeki KDP bölgesine ak-
tardıği bilgisi istihbarat bi-
rimlenne ulaştı. Örgütün üst
düzey mensuplannın telsız
görüşmelerini dinleyen istih-
barat birimlerinin kendisini
gözaltında tutan "Bekü-" kod
adlı militana "Başkan beni
öldürtecek, bırakın gkteyim.
İhanet etmeyeceğime yemin
ederûn" dediği bildirildi.
'Af söz konusu değil''
Adalet Bakanı Oltan Sun-
gurlu, Sakık'ın sorgulanma-
sı için Dıyarbakır DGM Baş-
savcılığı'nın güvenlik birim-
lerine 4 gunlük gözaltı süre-
si verdiğini belirterek "Bu 4
günlük süre yetmezse, veri-
lecek azami süre 6 gün daha
ilave edilmesidir" dedi. Sun-
gurlu. Sakık için af çıkanl-
masının söz konusu ol-
madığını söyledi.
UZ YAZIIORHAN BİRGİT
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bu-
günkü sayın üyeleri, 58 yıl önce aynı
sıralarda oturan ve hemen hiçbırisi ha-
yatta olmayan o günkü milletvekille-
rinin, 17 Nisan 1940 tarihini taşıyan
birieşimde 'Köy Enstitüleri Kanunu'nu
kabul etmiş olması karşısında acaba
neler söylemek isterlerdi?
O kanun, on yedi yıllık Cumhuriye-
tin onanp uygar bir devlet haline ge-
tirmek için seferberlik ilan ettiği ülke
toprakları üzerinde 21 yerde 'Köy
Enstitüleri' adı ile kendilerine özgü bi-
rer ortaöğrenim kurumunun oluştu-
rulmasını amaçlıyordu.
Elektrikten, telefondan, yoldan, ba-
sınçlı akarsudan başlayarak beyaz
undan yapılmış ekmeğe kadar aklını-
za ne gelirse, hiçbirisini tanımayan o
günkü Türk köylüsünün öğrenım ya-
şındaki kızlı erkekli çocuklannın üze-
rinde başlatılan bir büyük aydınlanma
devriminin kararlı adımlanydı o amaç.
Köy Enstitüleri, birer ikişeryükselen
binalan ve o binalarda başlayan ken-
disine özgü öğrenim programı ile ses
'Aydınlanma'nın İlk Ateşiydi...
getirmeye başlayınca, Ikinci Dünya
Savaşı sonrasının özgürlük rüzgârla-
rının etkisiyle tek partili yaşama daya-
nan rejimine yeni bir çehre vermekte
kararit olan Türkıye'de aydınlanmacı-
laria onlann karşıtlan arasındaki görüş
aynlıklan da vitrinlere çıkmaya başla-
mıştı.
Elbette bir düzineden de fazla, ama
hemen hepsi "isimsizkahraman" ha-
linde gelip geçen enstitü davasının
öncülerinin bilinen ü^ temel ayağı, Is-
met Inönü, Hasan Ali Yücel ve Hak-
kı Tonguç'tur.
Cumhurbaşkanı, enstitüleri yerleş-
tirmek için ilk dönemlerde gösterdiği
insanüstü çabayı, çokpartili yaşama
geçildikten hemen sonra 46'lı yıllarda
Milli Eğitim Bakanı Yücel'e yönelen
saldınlann artması karşısında görece-
li olarak azalttı.
Köy okulları, klasik öğrenim yanı sı-
ra sağlıkçıdan demirciye, tanmcıdan
motorcuya kadar yeni liderter yetişti-
rirken, yöre insanı kendi türkülerinden
Batı müziğine uzanan bir büyük gök-
kuşağının tüm renkleri ve tonlan ile ta-
nışmanın heyecanını yaşıyordu.
Demokrat Parti'nin önemli adamla-
nndan Kenan Öner, böyle bir ortam
içerisinde Hasan Âli Yücel'e ağır sa-
taşmalarda bulunmuştu. Yücel, ko-
münist olmakla suçlanıyordu. Türki-
ye'nin gördüğü en başarılı Milli Eğitim
Bakanı bu suçlama karşısında hakkı-
nı yargı yolu ile arama karan vermişti.
O günlerin tartışmalan arasında ba-
kanlık görevinden aynlması yolu açıt-
dı. Önce Reşat Şemseddin Sirer,
daha sonra daTahsin Banguoğlu gi-
bi iki dürüst, ama tutucu görüş sahi-
bi, CHP'nin Milli Eğitim Bakanlığı kol-
tuğunda görev yaptılar.
Köy Enstitüleri, ilk darbeyi, bu iki
politikacı eliyle yedi.
O günlerin Cumhuriyet Halk Partisi
Meclis Grubu'nun yapısında, yükse-
köğrenimlerini Hitler Almanyası'nda
görmüş, diplomalan ve bilimsel ölçüt-
leri ile aydın fakat dünyagörüşleri nas-
yonal sosyalizmin etkisi altmda kal-
mış, küçük fakat hareketli bir kadro-
nun öncüleri gibiydi, Sirer ve Bangu-
oğlu.
Halef ve selef olarak oturduklan Mil-
li Eğitim Bakanlığf nda, enstitülerin uy-
guladıklan ders programlan tırpanlan-
dı.
Köy Enstitüleri'ne karşı yavaş yavaş
uygulanan bu değişim, Sovyetler'in
tehdidi attında kocaman yıllar geçir-
miş Anadolu seçmenine komünizm
tehdidini sürekli olarak pompalayan
Demokrat Parti'y\ de bu partiyi daha
da sağa çekmek için bütün hünerie-
rini ortaya koyan Millet Partisi'ni de
tatmin etmemiş olmalıydı.
Aslında savaşım komünist-antiko-
münist çekişmesi değildi. Kimileri öy-
le sunsa da kavganın temelinde Ana-
dolu insanının aydınlanmasını iste-
yenler ile istemeyenlerin günümüze
kadar süregelen çekişmesi vardı.
14 Mayıs 1950 tartışmasız bir dev-
rimdir. Iktidar, halkın oylan ile kansız
ve darbesiz olarak değiştiği için.
Ama, 14 Mayıs 1950 değişiminin
Türkiye'yi aydınlatma yolunda nasıl
ve nereye doğru götürdüğünü yakın-
dan bilenler için, madalyonun arkayü-
zünde, ezanın Türkçe okunmasının
yasaklanması ile başlayan ve adım
adım amacına doğru yürüyen gidişin
başlangıç tarihidir.
Halkevlerinin de kapatılarak, kasa-
ba ve kentlerde aydınlanma adına
ayakta kalmak isteyen son kaleleri ele
geçirmek için, enstitülerin kapatılma-
sından alacakları cesaret, Bayar-
Menderes ve arkadaşlanna güç ve-
recekti.
Köy Enstitüleri ve Halkevleri kapa-
tılmamış olsaydı, Türkiye elli yıllık bir
kültür aşamasını algılamış insanlann
ülkesi düzeyine ulaşmış olacaktı.
BIRBAKIMA (.4
SERVER TANİLLÎ
17 Nisan veAntigone
Thebai'nin bahtsız Kralı Oidipus'un yurdundan,
uzakta ölmesinin arkasından, kızı Antigone, The-
bai'ye döndüğünde bir acıyla daha karşılaşır. İki
kardeşi de taht uğruna birbirini öldürmüşlerdir. Ik-
tidarageçen Kreon, birinin gömülmesini isterken,
ötekininkini reddederek kurda kuşa terkeder; ve
emrine karşı çıkan olursa ölüme mahkûm edece-
ğini ilan eder.
Ne mi yapar Antigone?
Bu karan dinlemez, gömer kardeşini ve ölüme
mahkûm edilmeden önce kendisini sorgulayan
krala karşı da, adaleti temsil eden ve her zaman
yürüriükte olan evrensel yasalann önünde keyfi
kararlann hiçbir hükmü olamayacağını söyler. Dev-
let baskısı, kayıtsız şartsız sertlik karşısında kişi öz-
gürtüğünü savunur: ve "Ben dünyaya kin değil,
sevgi paylaşmaya geldim" diye bitirir sözlerini.
Eski Yunan'ın ünlü tragedya yazarı Sophok-
les'in, Antigone adlı eserinde, bu cana yakın kişi-
liği ölümsüzleştirdiğini okuriar iyi bilirler. Konu, bu-
gün de tam anlamıyla çözümlenememiş bir sorun
halindedir; eser de canlıhğını sürdürüyor.
•
17 Nisan, Köy Enstitülerinin kuruluş günüdür.
Güzel de, Antigone ile ilgisi ne?
Fakir Baykurt, 25-26 Nisan 1997'de Strasbo-
urg'ta, "Türkiye'de Aydınlanma Hareketi" konulu
sempozyumda, M. Asaf Aktan'ın, 1991 yılında
yayımladığı Canlandmcı Eğitim Yolunda adlı kitap-
ta dile getirdiği, Savaştepe Köy Enstitüsü'ndeki şu
anısını nakletmişti:
"Ismet Paşa Savaştepe'ye gelmişti. Kendisini
tuğla ocağına götürüyorduk. Yo/da giderken te-
peden, şimdi anımsıyorum, Pamukçu'dan Hati-
ce Kolukısa o gün galiba kümes nöbetindeydi,
onu çağırdı; geldi 'Ne var torbanda?' dedi. O da,
'Torbamda peynirim, ekmeğim var, köftem var'
dedi. 'Başka neyin var? Göster bakayım!' dedi.
Torbadan bir de Sophokles 'in Antigone kitabı çık-
tı. Antigone 'yi görür görmez Ismet Paşa 'nın göz-
leriyaşardı. Yanındaki Genelkurmay Başkanı Ab-
durrahman (Nafiz Gürman) Paşa 'ya, 'Paşam gö-
rüyorsunuz, bu klasıkler daha yeni çıktı. Ankara'da
bile okunmuyor. Benım çocuklanm okuyor. Köy-
lümüz şehirlimiz, generalimiz ne zaman kitabı da
kumanyasına ekleyecek duruma gelirse o gün Tür-
kiye gerçekten kurtulmuş olur' dedi; geriye doğ-
ru gerildi, başını sallayıp gülümsedi."
Ismet Paşa'nın yargısına katılmamak mümkün
mü?
Köy Enstitüleri uygulaması da, öğrencinin ku-
manyasına Sophokles'in Antigone's\ri\ sokacak
kadar çaplı bir hareketti. Bu destanın büyüleyici
örneklerine ben, daha 9 yaşında bir çocukken, Ci-
lâvuz'da tanık oldum. Bir gün anılanmı yazarsam,
elbet onlara da sayfalar ayıracağım.
1940'ta başlayan o dev deneyim bir on yıl ka-
dar sürdü.
Sonra da kıyıma uğradı...
Kitaplar çıktıkça biraz daha büyüyor gözümde
yaptlanlar. Son olarak, Engin Tonguç, Güldiken ;
Yayınlan'nda çıkan, Bir Eğitim Devrimcisi: Ismail
Hakkı Tonguç adlı iki ciltlik kapsamlı eserinde, bü-
yük kurucunun yaşamını, öğretisini, eylemini, adım
başında belgelere dayanarak anlatırken, eğitim
tarihimize de tşık serpiyor. Turan Altuntaş, Özgün
Yayınlar'da çıkan Bozkırın Eğitim Abıdeleri adlı ki-
tabında, "Köy Enstitüleri bir Cumhuriyettir" deyip,
o cumhuriyetin diktıği anıtları, bu arada yetiştirdi-
ği aydınlan sıralıyor. Yine o cumhuriyetin yetiştir-
diği ve "Türkçenın şiir haritasında özgün bir böl-
ge" oluşturan dev soluklu bır şair Mehmet Başa-
ran, Çınar Yayınlan'nda çıkan Koca Bir Troya Dün-
ya adlı kitabında esın dünyasının en son çarpıcı ör-
neklerini sergiliyor ve bir yerde soruyor şair:
Yıkımcılar kimlerin adamlansınız
Nerelere iniyor balyozlarınız öyle?
Tanıyoruz yıkımcılann kimlerin adamları olduk-
lannı aslında, ama daha iyi tanımalıyız. "Bozkırda-
ki Çekirdek"i henüz ilk filizlerini vermişken söküp
atan onlardı; "Sophokles'in Antigone'sinden Mız-
raklı llmihal'e giden yolu" da onlar açtılar. 50 yıl
önce bir nisan günü öldürttükleri Sabahattin
Ali'nin aynı zamanda Antigone'yi dilimize ilk çe-
viren yazar oluşu nasıl da düşündürücüdür!
Şimdi, eğitimde bir yarım yüzyıllık "tahribat"\ or-
tadan kaldırma çabası içindeyiz. Köylerden kent-
lere, oradan da dışarıya göç eden bir ülkede, Köy
Enstitüleri elbette yeniden kurulacak değil. Ama
eğitim yöntemiyle ilgili olarak arkaya bıraktığı bir
miras var ki, ona mutlaka eğileceğiz, eğilmeliyiz
de.
Kapıda bekleyen bütün engellere karşın...
Karaytuğ eleştirisini sürdurdu
Ecevit'e w
kral r
çıplak' dedim
ADANA (Cumhuriyet
Bürosu) - Lideri Bülent
Exe\it'in Fethullah Gü-
len ile ilgili yorumlanna
tepki göstererek DSP'den
istifa eden Adana Millet-
vekili Tuncay Karaytuğ,
"DSP, ne bir parti, ne sol-
cu ne de demokrat Bunu
herkes biliyor ama "kral
çıplak" diyen ben oldum.
Çünkü kral gerçekten
çıplak'" dedi.
DSP'den istıfasının ne-
denlerini Cumhuriyefe
anlatan CHP Adana Mil-
letvekili Tuncay Karay-
tuğ, Ecevit'i 1995 seçimi
sırasında "laik cumhuri-
yetin garantisi" olarak
gördüğünü ancak iktidar
olduklan 8 aylık süre
içinde bunun gerekleri-
nin yapılmadığını söyle-
di . Karaytuğ, "Benim yo-
lum tarikat değil, tarika-
ta ihtiyacını yok, diyecek-
sin ama üç gün önce 'iyi
tarikatlar da var' dediğini
unutacaksm. Birinden bi-
rinin yanlış olması gere-
kiyor. Yoksa işin içinde
ödün mü var, herkese iyi
gözükme çabası mi" diye
sordu. Ecevıt için "Ben
de dağlara "Karaoğlan'
diveyazanlardandun" di-
yen Karaytuğ, "-DSP'de
solculuk da yok" derken
şu değerlendirmeyi yap-
tı: "Çünkü oeskiden' her-
kese iş köylüye toprak'
diyordu. Adım sonra top-
rak reformu di\e kovdu.
Ve iktidara geldik. inanm
birçok Güneydoğulu ta-
nıdığım nüfusunu Ur-
fa'y-a, Diyarbakır'a taşı-
dı. umutlandığı için. So-
nuç; hiçbir şey. tssiztik. ve
sendikasızlaştınna dc-
mek olan özeDestirme ko-
nusunda tam anlamıyla
bir ideolojisizlik sergile-
dik. Mümtaz Hocamızı
yalmz bıraktık. Çünkü
sayın Ecevit bu konuda
net tutum sergilemiyor-
du."
Karaytuğ, OSP'nin
"bir parti'' kinuği taşı-
madığını da öne sürdü.