Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 17NİSAN1998CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Dünyada 'Örnek' Eğitimdi
Av. SABRİ KURT
K
urtuluş Sa\aşı'mızdan
sonra cumhuriyeti kuran-
lar. ilkögretimi halka yay-
ma. köyii her bakımdan
kalkınd'ırma çalışmalan-
na başladılar. 1935 yılın-
da yapılan nüfus sayımında 16.157.450
olan nüfusun 14 milyonunun köylerde ya-
şadığı saptanmıştı. Cumhuriyetin yaşa-
yabilmesi için halka dayanması gerekti-
ğı. halk çoğunluğunu teşkü eden ve yüz-
yülardiT her bakımdan ihmal edilmiş köy-
lünün ele alınması. devlete temel yapıl-
ması görüşü benimsendi.
Devlete temel yapılmak istenen köylü-
nün durumu ise perişan. yaşayışı ilkeldi.
Okulsuz, yolsuz, teknik girmemiş. ileti-
şimden yoksun. ilkel ekim dikim ve üre-
tim usulleriyle yaşamaya, geçımlerini sağ-
lamaya çalışıyorlardı. Cumhuriyete ve
devlete temel olacak halkun, en azından
ilköğretimden geçirilmesi, eğitilmesi. bi-
linçlenmesi ve uyanması amaçlandı. Her
köyûn okula kavuşturulması amaç-plan-
landı. "Üköğretim davası, insan olmak,
milletolmak davası" olarak benimsendi.
17 Nisan 1940'ta 3803 sayılı Köy Ensti-
tüleri Yasası. Meclis'te kabul edildi.
Oğretmen yetiştirme
Her köye bir okul yapımı planlandı
ama. bu okullarda öyle bir eğitim ve öğ-
retim verilsin ki, köyün bûnyesine uygun
olsun. Köyü topluca ve bütün sorunlany-
la ele alsın. Köyün ekonomik, sosyal. kül-
türel ve siyasal yönden çağdaş hale geti-
rilmesinde katkısı olsun. Köylüyü uyan-
dırsın, canlandırsm. bilinçlendirsin. Öğ-
retmen ayru zamanda Atatûrkdevrim ve
Köy Enst. ve Çağdaş Eğitim Vakfı Kurucularından
ilkelerini köyde yayan, yerleştiren öncü
olsun. Bunlan yapabilecek yeni tip bir
oğretmen yetiştirmek gerekiyordu. Bu-
nun için köylerin yanı başında "Köy Ens-
titüleri" kuruldu. Buralarda köy çocukla-
n, köyden kopmadan, köye ve köylüye ya-
bancılaşmadan. akılcı. bilimsel düşünce,
üretici eğitim esas ahnarak yetiştirilip
köylere gönderildi. Bu okullarda, modern
eğitim bilimi olan "iş eğitimi'' uygulanı-
yordu. "İşeğhnnr eğitimintemeliydi. İş
içinde (iş aracılığıyla) yaparak veyaşaya-
raköğrenim esastı. Eğitimin gerçek gö-
revi. insanı güçlendirmek. yaşam sava-
şında doğayı yenebilir, kendisini ve çev-
resini daha ileri yönde değiştirebilir du-
ruma getirmekti. Bunu da ancak "tş için-
de eğitiın'' gerçekleştirebilirdi. Köylerin
yakırunda geniş boş arazilere başlangıç-
ta çadırlar kurularak, öğrenciler buralara
yerleştinldı. Tuğlalannı döktüler, kireci-
ni söndürdüler. binalannı yaptılar. Yiye-
cekleri sebze. meyve ve tahıllan kendile-
ri ürettiler. Bu kurumlann sayıca arttın-
labilmesi için, devlete yük olmaması ge-
rekiyordu. 1950 öncesinde kamu harca-
malannın en düşük olduğu alan (konso-
lide bütçenin yüzde 2si) sağhktı. Bunun
ardından, konsolidebütçedekı, yüzde 4'lük
payıyla eğitim geliyordu. 1940 yıhnda
Milli Eğitim'e yüzde 3.5 pay aynlırken,
güvenliğe yüzde 47.5 aynlmıştı. tkinci
Dünya Savaşı yıllannda, Milli Eğkim'in
bu kıt kaynaklanna karşın Hasan Âli Yü-
cel'in Milli Eğitim Bakanlığı dönemınde,
ögrencilerin ve halkrn dakatıhmıyla, ken-
- di dersliklerini yapan, kendi gereksinme-
lerini kendi üretimleriyle karşılayan bu
yeni tip okullar yoluyla eğitimin yaygın-
laştınlmasına. cumhuriyet devrimlerinin
temele. altyapıya ulaştınlmasına çahşılı-
yordu.
Köy Enstitüleri. "İş Eğitimi" uygula-
masının yanında. okulu öğrencılenn yö-
netmesi. okul işletmesine yapılan işlenn,
verilen hizmetlerin hafta sonlarında tar-
tışılması, özgürce eleştıriler getinlmesıy-
le. demokratik düzenin de gerçek bir ör-
neğiydi.
Nasılbir oğretmen tipiyetişti: Köy Ens-
titülen'nde eğinmlerini tamamlayarakkö-
ye giden öğretmenlerin on parmağında.
köye yarayışlı on becen (hüner) vardı.
Orilann kişilik yapılan ve nitelikleri na-
sıldır diye soranlara verilen yanıtlar:
-Bilimsel düşünceyi veinsan aklını reh-
beralır,
- îlerici, laik ve demokrat kişiliklidir.
- De\Timlerden yanadır.
- Fikır ve inançlara saygılı. hoşgörülü
ve sevecendir.
- Emeği en yüce değer sayar,
- Doğrulardan y ana ve haksızhklarvn kar-
şısmdadır.
- Ezilea.sömüriilenyoksul halkınyanın-
dadır,
- Gerçekleri söylemekten ve yanlışlan
eleştirmekten çekinmez.
-Ülke soruırianyia yakından Ugiknir.çö-
züm yottan arar,
- Ülke \e toplum çıkannı kendi çıkan-
nın önünde tutar. Öz\erilidır.
- Zorluk ve yoksunluklarla savaşmak-
tan yılmaz,
- lyi bir insan. iyi bir vatandaş. çağdaş
bir eğitimcıdır. Savaştepe Köy Enstitü-
sü'nü bu ilkeleri benimseyerek bitirme-
nin gururunu yaşıyorum.
Işte bu ilkeleri benimseyerek yetişen
oğretmen tipi, toprak ağalannın. çıkarcı-
lann ışıne gelmedi. Çünkü, Köy Enstitü-
sü sistemi. klasikbirokuma yazma sefer-
berliği değil. de\rim için eğitim atılımı-
dır. Ezilen sınıflardan. icitle halınde bı-
linçlenmiş a\dmlarçıkmakta \e bunlar sı-
nıflanndan kopmadan mücadelelerini sür-
dürmekteydıler.
Köy Enstitüsü atılımınınyarattığı bilinç-
lenmiş köylü aydın kitlesinden. gelecek-
te ılerici akımlar \e Türk sol akımı des-
tek ve taban bulacaktı. Tutucu ve gerici
ittitakı. bu sıstemin. emekçi sınıfi bılinç-
lendireceğini. onlann siyasal alanda ağır-
lık koymasını sağlayacağını gördüklenn-
den büyük bir panik içinde, kapatılmala-
n ıçın karalama ve iftira kampanyalannı
yogunlaştırdılar.
fsmet İnönü 1941 yıhnda "Köy Ensti-
tüleri'ni. cumhuriyetin eserleri içinde en
kı> metiisiveen se\0Bsi" sayıyor. "Köy Ens-
titüleri" nden >etişen ı>\ latlanmızın muvaf-
faki>etierini ömrüm oldukçayakından ve
candan takip edeceğim" dıyordu. 1946
seçimlennden sonra. Demokrat Partitile-
nn muhalefet çizgisine koşut düşünceler-
le. devnmci yönelişten ödünler verildi.
Toprak yasası. dın eğitimi. Köy Enstitü-
sü sistemindeki geriyeyönelikdeğişıklik-
ler. ödünlere örnektir.
"Tutucu ve gerici fttifakTnın "Komü-
nist eğflimli nifak yuvalan" diye nitelen-
dırdığı bu kurumlara. son \ ıllarda ilencı
aydınlar sahıp çıkmaya de\am etmiştir. Köy
Enstitüsü sıstemini savunan, Hasan Âli Yü-
cel ve İsmail HakkıTonguç'a destek ve-
ren Sabahattin Eyuboğlu bir yazısmda:
"Türkhe'de Köv Enstitüleri'nin rahatsız
ettiği insanlar. bütün devrimlerin rahatsız
ettiği insanlardır. Hacılar. hocalar. ağalar,
para babalan, eski be> paşa oğullan, med-
rese kalınblaru ulema bozuntulan vebun-
larayaranan ve kananlarchr_ Diniman gjt-
ti. ahlak Türklük gitti. Türkçegitti yayga-
ralanyla oy avına çıktdar ve olanlar oidu.
Halk, dostunu düşmanını ayırt edemezol-
muştuyeniden. Kendi adına kurulan par-
ti de devrimlerden ödün verme yolunu tu-
tunca. işk r büsbütün kanşü. Kendilerini
kurtarmak için Köj Enstitüleri'ni feda
edenler, bindikleri dalı kesnuş oldular""
dıyordu.
Evet dünyada örnek sayılan bu eğiti-
me hainler kıydılar!
1946'dan sonra başlayan yozlaşmadan
sonra Demokrat Parti ıktidarında
2"7.01.1954"te çıkanlan 6234 sayılı ya-
sayla Köy Enstitülen kapatıldı. Biz. öz-
beöz yerli ve kalkmmarruzın kaldıracı
olan bu sistemi terk ederken UNESCO,
geri kalmış Güney Asya devletlerine bu
sistemi öneriyor ve uygulatıyordu.
Köy Enstitüsü sisteminden sonra uygu-
lanan eğitim. dinsel ağırlıklı bir eğitim
oldu. Gereksinmeden fazla imam-hatip
lisesi açıldı. Bu okullar, dine dayalı dev-
let düzenı kurmak isteyen odaklara taban
oluşturdu. Tutucu siyasal iktidarlann Öğ-
retim Birliği \asasfna aykın olarak ay-
mazlıklaya da bilerek uyguladıklan fark-
lı eğitim sistemi bugün ülkemizi gerici-
likle (irticayla) baş etmek zorunda bırak-
tı.
Köy Enstitüleri yozlaştınlmadan. kuru-
luş amaçlan doğrultusunda eğitime devam
etseydi, ülkemizin ve halkımızın duru-
mu, bugünkü durumdan çok daha ıyı, ile-
n bir noktada olacaktı. îlköğretim soru-
nu temel eğitime dönüştürülerek kökten
halledilecekti. Yetişmiş insan öğesiyle
çağdaşlaşma hızlanacak, ülkede demok-
ratik düzen kurulup işler duruma getiri-
lecekti.
17 Nisan Aydmlığı
SADİYE AKAY Emekli Yazın Ögretmeni
B
irışıktı, 17 Nisan 1940'takurulmuş
olan Köy Enstitüleri yurdumun köy-
leri için. Ülkece yaşanan gerçekle-
rin gereği olarak Hasan Âli Yücel ile
İsnıail Hakkı Tonguç'un gönül \ e el-
birlığiyle açılmış, köy çocuklanmı-
zın geleceğini hazırlayan umut kapısıydı onlar.
Cumhuriyet'le birlikte amaçladığımız çağdaş
uygarlığa ulaşabilmek onlarla çabuklaşacaktı. tle-
ri bir toplumu oluşturacak insanlar oralarda yeti-
şecek. gelişecek ve ülkemizin her yanına aydınlı-
ğı götüreceklerdi.
Çoğunluğu köylerde yaşayarak tanmla uğraşan
insanlanmızarasında 1930-40'lı yıllardaki olcurya-
zar oram yüzde 20 idi (*). Bu oranı, bir an önce
yükseltmek için öğretmene gereksinme vardı. '
1935'te askerliğini çavuş olarak yâpmfş dlanlaf, 6
aylık eğitimden sonra köylere "eğjtmen" olarak ve-
rildiler. Köyden çıkmış, köyün koşullannı bilen.
eğitilmiş kişinin köye göndenlmesi denemesi da-
ha geliştirilerek Köy Enstitüleri ortaya çıktı.
3-5 sınıflı köy okullannı bitirip büyük kentle-
rimizdeki daha üst okullara gitmek olanaklanndan
yoksun köy çocuklan için karanlıktan aydınlığa açı-
lan bir umut kapısı; Kars'ın bir köyünden çıkıp da
Cılavuz'dakı böyle bir okula öğrenci olmak için uzun
zaman ugraşip sonunda bunu başaran GaripTatar'ın
öyküsünü içeren kitabma \erdiği çok yerinde ad-
la. bir "Dönemeç"ti.
Kendisine TRT Büyük Ödülü'nü de kazandıran
bu kitabında! Köylerinden Cılavuz'a üç arkadaşıy-
la yayan yapıldak süren çileli yolculuğun sonun-
da yapılan sınavı kendisl kazanıp Cılavuz'aalffllfr
ca öbürlerinin nasıl yıkılrrfiş h'alde köye dötiuşfe-
rini tüm yürek ezici aynntılanyla anlatır:
"Kars Ardahan volunun üstüne çıktılar... Rıza.
Garip'eyönünü biledönmedi... KemaldegeldiGa-
rip'in yanına: 'Kazandın oğlum. sen artık Allah'ın
kulu oldun. biz de keçinin kılı'._"
"... Gözlerinden yaşlar akıyordu ıpıl ıpıl..."
lşte böyle. büyük bir üzüntüydü Kö> Enstitüsü'ne
girememek, köy çocuklan için!...
Bir imece çalışmasının yoğunlaştıgı kurumlar-
dı Köy Enstitüleri. İkincı Dünya Savaşf nın yok-
luklan. zorluklan içinde kurulmalanna karşın ora-
daki köy çocuklan. yatakhanelerini. yemekhane-
lerini. işliklerini. dersliklerini, santrallannı kendi-
leri yapıyorlardı. Yollar açılıyor. sayısız ağaçlar
dıküıyor, bahçeler. yollar şenleniyordu. "İşiçinde.
iş aracıyla iş için eğitim" ilkesine dayanıyordu hep-
si. Köy çocuklannı öğretimden geçirmekle kalmı-
yor, onlara insan ve ulus ölmahın bilincim de ve-
riyçrdu. Bu güzel gelişme. köylerdeki bu ışıma, ür-
küttü yüzyıllardır köylünün sırtından geçinen. bu
yolla varsıllığını hergeçen gün katlamayı huy edin-
mış toprak ağalannın Meclis'teki uzantılannı! Tür-
lü kötülemelerle kapattırdılar bu aydınlanma >u-
valannı 1954'te.
Yabancılann bile ö\ güyle söz ettikleri bu ocak-
lann adlan da nıteliği de önce değiştirildi. sonra
tümüyle yok edildi. ZiyaPaşa,yüzyılı aşkın zaman
öncesinden:
"Rencide olur didei huffaş ziyadan*
1
diye sesle-
nirken ne denli hakhymış meğer; bizım yarasalar
da. gözlerine batan ışığa dayanamadılar. onu yok
ediverdiler. Artık nice yazıklansakdaaz!.. Ama o
enstitülenn kuruculanyla toplumumuza, yazını-
mıza kazandırdıgı değerler, unutulmaz adlanyla ya-
şayacaklar yüreklerde!..
C)
Ozanlar, s:' rp
Çağdaş Bir Destan^ ^ " V yüfuskâğıdannu-
l^kl za "kazara" dü-
-L 1 şürülen tarihle-
re bakma> ın siz. Gozümiizü
o doğurgan nisanlarda açtık
biz" dı\or Mehmet Cimi, İs-
mail Hakkı Tonguç'u ve Köy
Enstıtülerfnı ö>kü tadında
anlattığı "Tonguç Baba - LT-
keyi Kucaklayan Adam* ki-
tabının önsözünde. Başaran'ın
o güzelim dizelerijle sürdür-
müş sözünü: "Odlar böcek-
ler gibiydik bozkırda / Acı-
lardagökyüzü kadardık / Biz-
den geçerdi zamamn karan-
lığı / Yorgun öküzler kara sa-
banlarla/1 nutulmuş unutul-
muş unutulmuş köşlerdik."
Yakın kuşaklardık. Onla-
nn köylerde çektıklerını, biz
de kentlerin yoksul mahalle-
lennde çekmıştik. Yokluğun
ve umarsızlığın dalgalannda
boğuşmuştuk. Ama onlann
çektiklenni \e neden 17 Ni-
sanlar'da yeniden doğmuş ol-
duklannı çok daha ıyi özüm-
süvorduk. Onlar. cumhunyet
aydmlanmacıhğının toplu-
mumuza. geleceğimize ka-
zandırdıgı *köylüler''di. Genç
cumhunyetın rönesans ve re-
formunu en uç köylere değin
götürecek eğitim ordusunun
buna göre yetiştirılmış ıde-
alıstlenydiler. Sevgilı Tiiten-
gil'in bir konuşmasında söy-
lediğı gibı eğitimimizi dal-
galandınp hareketlendiren
"kaya bahklan"ydılar. Ger-
çekten de Köy Enstitüleri eği-
timimızin tek özgün kurum-
lan olarak kaldılar. Ülkemi-
zin yüzde sekseninı oluştu-
ran köylerimizdeki eğitim so-
rununa somut çözümler üret-
tiler. Gerı bıraktınlmış ülke-
lerin a> dmlanma yolunda ya-
rarlandıklan eğitim kuruluş-
lannı oluşturdular. Ve ne ya-
zık ki yanm kalmış cumhu-
riyet devrimınin karşı dev-
rimcilere \erdiğı ilk kurban-
lardan oldular. Karanlık en
çok onlardan korktu. Köyle-
rin uyanmasından. olup bi-
tenleri ka\Tayıp de\Tİm yo-
lunu açmasından korktular.
Karanlık bugün de korkuyor.
Onu dün olduğu gibi bugün
de din adına kör inançlarla
susturmaya çalışıyor.
Hep düşünmüşümdür. Köy
Enstitüsüçıkışlıeğitim emek-
çilerimi2, yazın dünvasında
üne kavuşmuş şairlerimiz-ya-
zarlanmız ilkin nasıl gitmiş-
lerdi Köy Enstitüleri'ne? Iz-
lenimleri ne olmuştu? Bir bö-
lümünün öykülerini kendile-
nnden dınlemiştim, anılann-
dan okumuştum. Ama hep
özlemıştım. Bu destansı gü-
zellikler gelecek kuşaklara
aktarılmalıydı. Köy Enstitü-
leri bir de orada yetişenlerin
ağzından. nerden nereye gel-
diklerinden yola çıkılarak an-
latılmalıydı.
Mehmet Cimi başardı bu
işi. Büyük bir sabır ve özve-
riyle çeşitli enstitülerde ye-
tişmiş tam 34 eğitımcinın gi-
diş öykülerini bir kıtapta top-
ladı "O ydlar dfle gelse" de
kimler yok ki...( *) Talip Apav-
dın, Fakir Bavkurt. Adnan
Bimaar.Osman Bolulu, Fe>-
zulİah Ertuğrul, Ümit Kaf-
tancıoğju, Mahmut Makal.
Emin Ozdemir, Osman Şa-
hin, Hayrettin L'ysal, AH Yü-
ce_ Hepsi de yürek dolduru-
cu. göz yaşartıcı bir acılar.
dirençler tünelinden geçmiş-
ler. Geçemeseler yoktular!
Bunun için "17 Nisanlar'da
doğduklannı" söylüjorlar.
Hıç kuşku yok. bu öyküler
bir çağdaş destan!
Hepsı de birbırinden zor
olanı başanyor Köy Enstitü-
leri'ne gitmek için. okumak
için. Ya Fakir'ınki?Yıl 1943.
ayiardan mayıs. Başı sıfıra
tutulmuş. Sırtında san ceke-
tı. anası, Gönen'e gidecek di-
ye Çal bezınden dikmış. Yol-
cu ederken de söyleyeceğini
söylemiş: "Kaçargeİirseneti-
ni doğrar k(i\ün pisliklerine
atanm! Ona göre büzüğünü
sıkoku!" Adnan Bınyazar'ın
Köy Enstıtüsü'ne değin yaşa-
dıklan da gidişı de anlatılır gi-
bi değıl. Bu kadar da olmaz
denecek denli acımasız ko-
şullar... Savaşterje Köy Ens-
titüsü'nün 1 numaralı öğren-
cisi olan HüsniveCe^'ahir'ın
öyküsü isetam bir yaşam dö-
nemeci. Köyünden enstitüye
gidecek kızlann bir bölümü
cayıyor sonradan: "Biz koca-
yagjdeceğiz'"diyorlar. Hüsni-
ye Cevahir e\dekilerin üste-
lemelerine karşın ayak dire-
tiyor: "Ben kocaya değil ho-
ca)^ gideceğimr Oğretmen
oluyor sonunda... Değerli öy-
kücümüz Osman Şahin'in
anılan bırbaşkaçarpıcılıkta.
Köy Enstitüleri'ne gıdişleri
kadar. birer eğitim emekçisi
olup Atatürk'ün açtığı aydın-
lanmanın yolunda dirençle
yürümeyi sürdürmeleri de Ba-
şaran'ın önsözünde yazdığı
gibi "çağdaş bir destan".
. YETKÎNARÖZ
Iktisatçı, Sendikacı
(*) Mehmet Cımı, Güldıkenı
Yavmlan, 199K
PENCERE
EtikL
Kötü kraliçe, hersabah uyandığında, gizem-
li aynasını eline alıp sorar:
- Söyle bana ayna, dünyada en güzelkim?..
Ayna yanıtlar:
- Sen!..
Bir sabah, kraliçe sıradan sorusunu yönelt-
tiğinde, ayna gerçeği dile getirir:
- Artık dünyada en güzel kadın sen değilsin,
bir başkası var!..
Kimdiro?..
"Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler" masaiı bi-
le bu yüzden oluşmadı mı?..
•
Büyük Millet Meclisi'ndeki partilerin Meclis
grupları, kötü kraliçenin aynası kadar olamı-
yorlar; bir başkası yok, yalnız lider var; hiç kim-
se dogruyu lidere söyleyemiyor.
Liderin en mutlu saatleri de partinin Meclis
grubunda geçiyor; ne söylese:
- ŞakşakşakL.
- Söyleyin milletvekillehm, en büyük ben de-
ğil miyim, en güzel partimiz değil mi?..
- Şakşakşak!..
Siyasal parti lideri gruptaki kürsüde havası-
nı basıyor, tafra satıyor, moral alıyor, gerçek dı-
şı bir dünyada yaşıyor...
Hiçbir lider denetlenemiyor, eskilerin "mura-
kabe" dedikleri şey solda sıfır...
Ömür boyu gidiyor bu iş; bir kez koltuğa otur-
dun mu, kalkmakyokL Çünkü milletvekillerini
sen saptıyorsun, onlar da seni seçiyorlar...
Çiller ancak kanun zoruyla DYP Genel Baş-
kanlığından ayrılır.
• " •
Politikada "etik" kalmadı.
Etik ne?..
Frenkçe bir sözcük, "estetik" nasıl "güzel"kav-
ramınasığmıyorsa, "etik"de "ahlak"tanötebir
şey...
Ornek?..
Türkiye'de kumarhaneler kapatıldı. Kumar
şebekeleri bayramda Kıbrıs'a turlar düzenledi-
ler. Gidiş-geliş, yemek-yatmak parasız; ama, tu-
rist kaldığı otelde bilmem kaç bin dolarlık ku-
mar oynamak zorunda...
Meclis Başkan Vekili Kamer Genç bu turlar-
dan birisine katıldı.
Katılabilirmi?..
Hayır!..
Etikaçıdan Türkiye Büyük Millet Meclisi Baş-
kanlık kürsüsünde böyte bir kişi oturamaz.
Toplumda 'etik' varsa, kamuoyunun gücü ve
parlamento çoğunluğu Genç'i kürsüden indi-
rir.
•
Ecevit ne diyor:
"-Başbakanlık yapmış bir Türk politikacısı-
nın dışanya milyarlarca dolar aktarması ve ken-
di yurdu duıvrken yabancı ülkelerde yatınm yap-
mas/, siyaset 'etik'i açısından da, yurtseverlik
açısından da kabul edilemez. Bunlan bir tele-
1
fon görüşmemizde Sayın Çiller'e de söyle-
•>tınw.v
'< 'Şaibe Hanım' deyince bugün Türkiye'nın
her köşesinde akla kim getiyor?..
J
-'
Tansu Çiller'in panamenterdemokraside çok-
tan defteri dürülmeliydi; Yüce Divan'lara, yar-
gılamalara, savcılıklara ne gerek vardı?..
'Hukuk' ile 'ahlâk' ya da 'etik' arasındaki ay-
nm nedir?.. Hukuk kurallannı bozan kişinin kar-
şısına yasa çıkar; ahlâk ya da etik yaptırımı için
yasaya gerek yoktur, toplumun duyarlığı yeter-
lidir.
Nerede o duyarlık?..
Jandarma ya da polis kulağına yapışmadan
kimsenin koltuktan inmeye niyeti yok...
Hem avantajlı fiyat,
hem peşin fiyatına taksit,
hem de Bosch.
(Bugünlerde herkes Bosch bayisi olmak istiyor.)
Bugünlerde, Bosch bayileıine uğrayan herkes,
Bosch'un kıyaslanamayacak fiyat avantajlanndan yararlamyor.
Bosch kalitesine, en uygun fiyatlarla sahip oluyor.
Bosch elehtrikli süpürgelerine peşin fiyatına 7 taksitle;
kalan tüm Bosch ürünlerine ise,
peşin fiyatına 5 taksitle sahip oluyor; dilerseniz,
14 aya varan çok uygun
ödeme koşullarından yararlanıyorsunuz.
Unutmayın; 30 Nisan'a kadar, Bosch kalitesine ulaşanlara
hayatın kolayhğı peşin,
Bosch ürünleri peşin fiyatına taksitle'.
BOSCH
En doğru seçimTuftoye rw er. yaftr servs * > natonda ctetayfc b b j edıımek »e s*e en yakr
Bosch bafsın oğrmnefc <Çın Bosch Bdçp Hatb'rn Türioye'nm her yennder 7t saa: LJ