14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 MART 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 Kulak verilecek program Türkiye Cumhuriyeti'nin 75. ku- ruluşyıldönümü nedeniyle düzenle- nen programlar, etkinlikler başladı. Radyo-l deSibel Nart'm yapım- cıhğını üstlendiği "Cumhuriyetimiz 75 Yaşında" adh program, birkaç yüzyıl önceden başladı bu devrimin sürecini anlatmaya. Her pazartesi saat 17.05 'te yayımlanan program- da, Osmanlı 'yı çöküşe götüren sos- yoekonomik ve politik gelişmeler, son dönemde ortaya çıkan reform hareketleri, Kurtuluş Savaşı, cum- huhyetin kuruluşu ve kazanımları derinlemesine irdeleniyor, irdelene- cek. Nart, programını tanıttı bize: "Dipten doruğa uzanan bir çiz- gi izlemeyi amaçladık. Anlatacağı- mız uzun ve zorlu bir öykü. Hep bir- likteyaratüan biryaşamdan, bir va- roluştan söz edeceğiz. Küllerinden yeniden doğan Anka Kuşugibi, ölü- mün kıyısından yaşama dönen bir ulusun öyküsü anlatacağımız— Di- renisin, meydan okumanın, onu- run öyküsü bir bakıma..." Buprogramakulakveriniz. Cum- huriyetin atardamarım duyumsaya- caksınız. IŞIK KA\SU CHP kurultaysürecinde... Medyamıza bakarsanız; ya bol kavgalı, dövüşlü, kü- fiiriii kongreleryapıhyorya da tanıdık, bil- dik, denenmiş birkaçismin çevresindedö- nüp duran adaylaryanşıyor. Öyle mi? İşin biraz daha derinine iner, delege- lerle, kongreleri vakından izleyenlerle ko- nuşursamz, hiç de öyle bir tablo çıkma- dığı anlaşılıyor. CHP tabamnda, yalnız- ca kurultay nedeniyle "Sen, ben, bizim oğlanyönetime gelsin " kaygısınadönük bir hareketliligin ötesinde gelişmeler ol- duğu gözleniyor. llkizlenimşu: CHP.ken- disini sorguluyor. Neleri? Şunlan örne- ğin: -1990 başlanna değin Turgut Ozal 'm hşiliği vepolitikalannda odaklaşan, "yük- selen değerler " adıyla topluma dayatılan düzene karşı yürütülen, ancak o günden bu yana unutulmaya yiiz tutan muhalif tutumdan vazgeçilmesini. - 1964 ve 1966 kurultavlannda belir- ginleşen "insancd, halkçı, sosyaladalet- çi, devrimci, ilerici, özgürlükçü olma " ve "toprak reformundan yana olma,yeral- tı kaynaklanna ve ulusaisanayiye sahip çıkma " gibi ilkelerle birlikte kucakladı- CHP'nin çekirdeğiğı dargelirli, emekçi, ezilen, sesini duyu- ramayan kitlelerden uzaklaşılmasını. - Özelleştirmeden tutun, bir dizi sosyal veekonomikpolitikayadeğinANAP-DYP çizgisinden farklı bir yanı olmavan ve 1995 seçimleri öncesi kamuovuna duvu- rulan "yeni sol" dive tammlanan "yeni sağ" programı. - Tüm bu eleştirilenyanlan özümseyen sağlam, tutarlı biryolizlemekyerine, kar- şıtpartilerinyada "büyûk"medyanınge- liştirdiğipolitikalara bakarak rüzgâragö- re değişen günlük politika üretmeyi. Politika yapmayı; CHP'nin kuruluş harandaki "tam bağımsızlık, utusatira- deyi egemen kılmak " amaçları için hal- kın çıkarlarım savunmayı yurtseverliğin gereği sayan partililerin sayısı az değil. Kim nederse desin, CHP 'nin çekirdeğin- de, her türlü olumsuz koşul ve sapmaya karşm "Mustafa Kemal'in aydınlanma devrimi"ni sürdürme özü gizli. Prof.Dr. Orhan Kuralın, ODTÜMe- zunları Derneği htanbul Şubesi 'ninya- yınorgam "Baraka"dayayımlananya- zısı, "Tüketim olgusu histerihalinde" başlığım taşıyor. Prof. Kıtral, buyüzyüın ortalanndan başlayarakdünya çapında bakır, enerji, et, çelik ve kereste tüketiminin hemen hemen iki katına çıktığım vurguluyor. Yazıya göre, araba sahibi olanlann sa- yısı ile çimento tüketimi 4, plastik kulla- mmı 5, alüminyum tüketimi 7, uçak se- yahatlerinin sayısı da 32 kaı artmış. Or- han Kural, tüketim çılgınhğma ilişkin Gelecek kuşaklara çöplük bıakmak saptamalanm şöyle sürdürüyor: "1950'lerden beritüketimde görülen dalgalar halindeki artışlar, esas itiba- rıyla dünya»mgelişmiş vezengin iilke- lerinden kaynaklanmaktadır.- Tüm dün- ya, ABD 'de başlayan uşırı tüketime da- yalı hayat tarzını taklit etmektedir. Mo- danın cazibesine karsı koymak oldıtk- çagüçtür. Ntiekim Coca-Cola 160'tan fazla ülkede satılmakta, Amerikahla- rut zengin sınıflarııu canlandıran tele- vtzyon dizileri, dünyamn enfakir ülke- lerinin çağunda büyük bir zevkle sey- redilmektedir." Bu ağzı açıkayran budalahğı nereye kadar gidecek? Kural 'ın yazısına geri dönelim: "Ne var ki, yeryüzü, dünya nüfusu- nun tamamınm Amerikan rüyasınıger- çekieştirmesinden çok önce bir çöplü- ğe dönüşmüş olacaktır. Dünyada mev- cut bir milyar araba sahibi tüketici, in- sanlığın global çevredeyapttğı bu ortak tahribatta aslan payına sahiptir. Her şeyden önce, refah içindeki bu sınıf, çok uzak diyariarın bile kaynaklanna ihtiyaç duymakta, onları tüketmekte- dir. HoUandah bir kişinin, gıda madde- si, kereste, doğallifve diğer toprakmah- sulleri tüketimi Hollanda 'daki topra- ğın beş katuun kuttanımmı gerekli kıi- maktadır." Süslü ambalajlara sarılıp elimize tu- tuştundan sistem sayesindeçocuklanmı- zıngeleceği veyaşam tükeniyor. haberi- nizola... Tıp eğitiminde kur ayarlaması Tûrk Tabipleri Birliği (TTBj Başka- m Füsun Sayek, Türkiye 'de peş peşe açılan tıpfakültelerimn durumunu dö- viz kuruna benzetiyor: "Biröncekisayı, bir sonrakigünün sayısını tutmuyor. I996'da 41 tıpfa- kültesi vardı, şimdi 46-47 oldu." Yeni üniversitelerle birlikte tıp eğiti- minin çarpıcı durumunu bir örnekle özetleyelim: "Fakülte kütüphanelerin- deöğrencibaşma düşen referans kitap sayısı Ankara Tıp 'ta 13, Çukurova Tıp 'ta 14, ÇEylûrde 53, Enurum Ata- türk Tıp'ta 1, Dicle Tıp'ta 2, Trakya Tıp'ta 1, Süleyman Demirel Tıp ta 0." Söz. Füsun Sayek 'te: "Devletin alt- yapısız açtıklarınınyanında bir de va- kıfüniversiteierigündemegeldL Geçen yîlMaltepe Tıp Fakültesi, çok ama çok düşük birpuan olan 300 'le vebilmem ne kadar kayıt ücretiyle öğrenci aldı. Mantık şu: Puan düşük, paranız var, öyleyse tıp fakültesine girebilirsiniz! Böyle bir adaletsizlik duşünebiliyor musunuz? " Dahası, Sağlık Bakanlığı nın verile- rinden çıhlarakyapılan bir amsnrma- ya göre, Türkiye defıilen işsiz olan bir- kaç bin hekimin bulunduğu tahmin edi- liyormus. Yetkililer, TTB yönetimine "Hekim çok olunca, talep de artacak " diyorlarmış. Hekimliktedeserbestpiya- sa kurallan işleyecek vani. Sayek şu noktaya dikkat çelayor: "Sistemin içi- ne çok doktor pompalanınca, hekim işsiz kalmamak için örneğin MR ma- kinesialıyor. AfR V çalıştırabilmek için simsarlar tutuyor. Sonuçta, hiç de etik olmayan bir düzen kurulmuş oluyor." Bitmedı! Yeni açılan üniversiteler, hetn ekonomik kaynak hem de öğretim elemanı açısından zaten küçûkolanpas- tadanpay alıyorlar. Sözgelimi, yeniaçı- lan vakıfüniversitelehnede\letüniver- sitelerinden eleman kaydınlıyor. Bu du- rumda da, zaten öğretim üyesi sorunu olan kamu üniversiteleri ve bu okullar- daki eğitim zarar görüyor. TTByöneticilerigelecek haftasıhn- tılannı TBMM Başkanı HikmetÇetin 'e aktaracaklar aktarmasma da, dileriz karanhğa çığlık atmış olmazlar. Yüksel Endeğer yaztyor Hbette İhsan KalkavanLBeşiktaş Jimnastik Kulü- bü'nün başkaniığı için iki kişi aday: Birincisi Süleyman Seöa... Ikincisi İHSAN KALKA- VAN... Seba'yı (zorunlu olarak) ya- kından tanıyoruz. Dışa kapa- lılığın, sinmişliğin, sönüklüğün simgesi. Sporun, özellikle de futbolun (o 'fitbol' diyor) bir SHOW OLAYI, bir ULTRA OR- GANİZASYON olduğunun bi- lincinde değil. Üç kuruşun he- sabını yapıyor, üstelik mane- viyattan da yoksun. Hasbelka- der kazanılmış üç-beş şampi- yonluğun arkasına saklanıyor. Adeta dinozor Castro'nun bir eşi! Ve Kalkavan... Pınl pınl bir işadamı; modern, zengin, atak, rnan.eviy^tı şağjam, cesıjr bir. girişimci; dostluğun, abiiiğin ve kendi değerini bilen insan- lan memnun etmenin ne oldu- ğunu bilen bir yönetici! Muh- teşem birikimi ve süper trans- ferleriyle Beşiktaş'ı sadece Avrupa'da değil, dünyada ba- şarıdan başarıya koşturacak bir şahıs. Kıymetli Hocaefen- dimizin dualarını da arkasına aldığında, onu kimse durdu- ramaz... Hele 'papaz' Seba hiç! trtiracılar 'çuvallayacak' Bu toplum giderek canavar- laşıyor. Her canavargibi, ken- dine periyodik aralıklarla kur- ban anyor. ("Her canavar, ken- dine periyodik aralıklarla kur- ban arar." Julien Strain, "Az- gelişmişliğin Boyutlan ve Kâ- ğıtHelva", Sf. 113) Yeni kurban bulundu: Gü- lay Aslttürk! Şimdi bu değer- li yöneticiye, sırf halkına daha sempatik bir görüntü vermek uğruna silikon olayına girme- Duzeni hkraları - Eşitlik nedir? - Ormanda kaybolan sekizinci cüce! • • • - Solcu kimdir? - Sosyal mazoist! yi göze alan bu cesur kadına saldırmak moda! Böyle bir kadının Şişli Bele- diyesi'ne ait yüzlerce milyan çuvallara koyup evine taşıdı- ğına inanmamızı istiyorlar biz- lerden. Inanmıyorum! Inanmıyoruz! Inanmayacağız da! Sayın Aslrtürk, sonuna kadar yanınızdayım. Çünkü ben hak- kın, haklının, mazlumun, şirinin yanındayım! Ve bu asalak kin- cilerle mücadele etmenin yo- lunu iyi bilirim. Derhal görüşe- lim. Istanbul'da olmazsa, ben Cannes'adagelebilirim. Çün- kü benim için değerlisiniz. Yalana bakın yahu: Çuvallar- la para! Çuvallarla para ha? Vay be! Bir çuvalı bile taşımak ne kadar zorken, çuvallarla pa- ra! Gümrükten nasıl geçer ki o çuval? Oral Çelik Başkan, Malatyaspop şampiyon! Bu ülkenin en kahraman ev- latlarından Oral Çelik'in Ma- latyaspor'a başkan olmaya hazırlanması beni ne kadar sevindirdi, anlatamam. Duyunca "Bu ne güzel ha- ber*demekten kendimi alama- dım. Şimdiden Malatyaspor'u bi- rinci ligdegörürgibiyim. "Ma- latya Malatya, bulunmazeşin" tezahüratını duyargibiyim. Ma- latyaspor maçının tartışmalı pozisyonlannı "Maraton'prog- ramında izlergibiyim. Bravo Oral Çelik! Sakın ola bozguncu solculann homurtu- larını ciddiye alma. Malatyas- por'un ve Türk futbolunun sa- na ihtiyacı var. Senin de pro- fesyonel anlamda desteğe ih- tiyacın var, ben göreve hazı- rım. Haftanın iki-üç gününü Ma- latya'da geçirebilirim. Yüce amacına katkım olursa ne mut- lu bana. Görevime artı olarak komisyon karşılığmda, futbol- cu transferinde aracılık da ede- bilirim. (Hadi ilk öneri 'ben- den' olsun: Trabzonsporlu Ünal'ı al, kaptan olarak geçir takımın başına!) Oral Çelik örnek alınmalıdır. Futbol Federasyonu'nun ba- şına da Yeşil getirilmelidir! HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLGEÇ 000. KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK bebicakCaturk.net ÇİZGlLİK KAMtL MASARACl HARBİ SEMtHPOROY TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAIS 28Mart T.C. DİYARBAKIR ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Davacı TZDK tarafından davalılar Mûkerrem Uçaroğlu vs. aleyhine mah- kememize açılan alacak davasının yargıiaması sonunda 7.10.1997 tarih ve 1996/618 esas, 1997'493 karar sayılı karan ile zamanaşımı nedeniyle dava- nın reddine karar verildiği, ış bu karar davacı tarafindan temyiz edildiginden. bütün aramalara ragmen bulunamayan ve adresı de tespit edılemeyen Mardin ili Medrese Mahallesi'nde oturan davalı Mûkerrem Uçaroğlu, hakkındaki da- vanın reddine dair gerekceli karar ile karann davacı tarafından temyiz edil- diği hususu davalıya temyiz dilekçesi ve gerekceli karar yerine kaırn olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın. 5048 OUMPIYAT MADALYALARI GERİ ALINAN KIZILDERILH. 1953'reguaÜN ÛNLÜ AM£KİKALI ATX£T JTM THO»P£ C T ° RP ~) »4ŞINDA ÖLAıtU^rii. TUOKPE, "SAUK. VE FOX* / ÇOK GEMÇ 'oe DÜZEUL£N£N SûYütc KENPİSÎME " St'Z &EMİŞTİ. /4NCAK, SÜTÜM PKOPESVONEl- BEYZMOt-CU CU.PUĞU SE/et /ti.f/VMfÇT/.'. 7%M 4O İÇİN MÛCAO£L£ E7M£- : ÖltiMÜMPEM Z* ytt. SoNgA, OLİMPıYAT HZiMfTESİ OMi/ HAIO.I gUİMUÇTV'. GORUŞ Prof. Dr. TURKKAYA ATAOV Türk Devrimi ve Din Türk Devrimi, tüm devrimler gibi, herşeyden ön- ce değişikliği simgeler. Onun önderi Mustafa Ke- mal, yenilikçi, ama gerçekçi ve eylemciliğinin ya- nında düşünür olarak, büyük bir devrimciydi. Asıl çağdaş ufuklar peşindeydi.. fakat geçmişle tüm bağları koparmanın gereksizliğine inanıyordu. İki Balkan savaşı mirası, Ziya Gökalp'ın söz- leriyle, "Avrupa vicdanının Hıristiyan vicdanı" ol- duğunu kanıtlamış, Türklerin dinsel duygularına dahafazla sanlmalanna yol açmıştı. Ancak, bu ara- da, Osmanlı ve Müslüman kimliğinin yanında bir de Türk kimliğinin bulunduğunun da farkına var- dılar. Bu nedenle, topluma bağMıkgeleneksel/din- sel ve ulusal/laik eksenlerde biçimleniyordu, 1919'da beliren başkaldırı "Devrim"e dönüştük- çe, yeni hedefleri anlamakta genelde zorluk çe- ken Islam dünyası Saltanatla Halifelik uğurlanıp yerine laiklikgelince kendini "ihaneteuğramış"say- dı. Ozamanki Islam âleminin bazı kesimlerine, ör- neğin Hind Müslümanlarına soracak olursanız, Mustafa Kemal din ve Halife için savaşmıştı. Oy- sa, devrimcilere göre, Halifelik "dünyevi" bir ku- rumdu ve bu yüzden Islamın temelferinden birini oluşturmuyordu. Kuran'da "r)ü/fümefefme"yisim- geleyen Haiifeliğe atıfyoktu. Bu kurum Emeviler'in ve Abbasiler'in elinde giderek bir baskı ve zulüm aracı olmuştu. Oysa Islam, aracılar tanımıyordu. Halifelik zaten kendiliğinden iflas etmişti. Balık baş- tan kokunca, işgal Istanbulu'nun bazı kesimlerin- de çöküşün nasıl hızlandığını Yakup Kadri So- dom ve Gomore adlı romanında belirtiyor. Yeni Türkiye'yi kuranlar laikliği din karşıtlığı ola- rak almadılar. Her ikisinin ilgi alanlan ayn olduğun- dan, laiklikle din arasında çelişi de yoktu. Her ne kadar pek az milletvekilimiz TBMM yemin tören- lerinde bile "laik" sözcüğünü doğru telaffuz ede- biliyorsa da, Türk devrimcileri dinsizlik ya da bi- linemezlik anlamlanna gelen "lâdinî" ve "dehn" kelimelerini kullanmadılar. Yaşamın dinsel olan ve olmayan yanlannı birbirinden ayırdjlar, o kadar. Türk Devrimi bu adımlan attıkça bazı Müslüman toplulukları neye uğradıklannı şaşırdılar. Ama bü- yük ozan ve Islam âleminin önde gelen düşünür- lerinden Muhammed Ikbâl Türklerin uygulama- larını Müslümanlığın artık ihtiyacı olan yaratıcı bi- çimde yorumlanması olarak değerlendirdi. Balkan savaşlarına Hindistan'dan gönüllü doktor ve yar- dımcılarından oluşan bir heyet getirmiş olan Dr. Ansari, bu yenilikleri yerinde kararlar olarak se- lamladı. Türkler için yıllarını Ingiliz zindanlarında geçirmiş olan Mevlânâ Azad Ankara yönetimi- nin atılımlarını destekliyordu. Kısaca, Falih Rıfkı Atay'ın Atatürk'ün, gerçekte, dini fırsatçıların elin- den kurtardığı ve bu yönüyle birçok çağın en bü- yük Müslümanlanndan biri olduğu yargısı da cid- di bir değerlendirmedir. Mustafa Kemal devrimin objektif sınırlarının pe- kâlâ farkındaydı. Yeni yönetim llahiyat Fakültesi'nde oluşturulan ve Prof.Fuad Köprülü'nün başını çek- tiği komisyonun dinsel törenlerde önerdiği deği- şiklikleri uygulamadı bile. Bir yana konan bu ra- por için 20 Hazîran 1928 tarihti gazetelere bakı- labilir. ' •' - ^ ~ ;. ,.ri Öte yandan, ufukları yalnız inançla sınırlı olan- lar laikliği dine bir saldırı gibi algıladılar. Oysa la- iklik, dinle haksız ve yanlış olarak özdeşleşmiş, bu arada yıpranmış kurumlara cephe almış, ama Islamın yerine geçmemiştir. Türkiye'de laiklik; ki- şinin özgürlük, irade ve onuruyla ilgili ve kökleri yakın Türk tarihindeki düşüncelerin mantıklı bir par- çasıdır, yurttaşı Islamda zaten yeri olmayan ara- cıların etkisinden, hatta baskı ve zulmünden kur- tarmıştır. BULMACA SEDAT- SOLDAN SA- ĞA: 1 1/ Yurdumuzda da yetışen ve 2 kökleri halk he- o kımlıgınde kul- lanılan otsu bit- 4 ki. 2/ fCüçük er- c kek kardeş... Yayla çalınan, üç 6 telli bir halk çal- gısı. 3/ Neodim elementinin simgesi... Cilt- çilikte, kitap 1 2 3 4 1 E Z 0 G E L T N • 2 Y E rT K1 IK 1 İJK 3 T R | M 0 R T N A 4 1 D 0 L •E R E M 5 E R I |C 1 1 6 T •A K 0 N IT • 7 M IM •R A K 0 R 8 •K, A Eu M | G JE 9 D E K A M E R O N yapraklannı dûzgün tut- mayayarayan, inceörül- ^ müş şerit. 4/ Zırh ya da ? silah... Yunan mitoloji- sinde savaş tannsı. 5/ Bir 3 şeyi yapıp yapmamaya 4 karar verme gücü... Te- 5 mel, esas. 6/ Bir pey- g gamber... Uzaklık işare- 7 ti... Köpek. II 20 Ekim ' 1827'deOsmanlı donan- 8 masının yenilgisiyle so- 9 nuçlanan deniz savaşı. 8/ Kırgızlann ünlü destanı. 9/ Halk şairi... Kaba bir güldürü türü. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Açık havada topla oynanan bir çocuk oyunu... Bir no- ta. 2/ Osmanlılarda devlet görevlilerini yetiştiren okul. 3/ Nikelin simgesi... Atlas Okyanusu'nda bir takımada ve devlet. 4/ Ahi kuruluşlarına girenlerin törenle belle- rıne bağlanan kuşak... Bir ilimiz. 5/ Bir sayı... Doğalga- zın önemli bir bileşeni olan gaz. 6/ Vücutta oluşan derin kesik ya da zedelenme... Cennetle cehennem arasında bu- lunduğuna inanılan yer. II Toprak, kum ve saman elemeye yarar iri delikli kalbur... Birpeygamber. 8/ "Kenann dil- beri nazik de olsa — olmaz" (Nabi). 9/ Alışverişte dur- gunluk... Birgörevinyürütülebilmesi için merkez olarak seçilen yer. Sevgili ÇİLER 5'inci yılında seni sevgi ve saygı ile anıyoruz. LÜTFİYE DEVRİM DİZDAR ALt RIZA DİZDAR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear