Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 1998 CUMARTESİ
HABERLER
Susurluk için hazırlanan 3 rapor, farklı birer araştırmayı içeıjybr
Kurumuna göre rapor
Hizbullah
yanlıları
yakalandı
• ŞANLILRFA
(Cumhuri\et)-Hıl\an
ılçesmde camılerde
propaganda yaparak şenatçı
terör örgütü Hizbullah'a
taban oluşturmaya
çalıştıkları belırfenen 14
kişı \akalandı. Örgütün
Hihan sorumlusu Cemal
Çınar'ın Hızbullah'm etkm
olduğu Yıranşehır'de camı
ımamlığı vaptığı ortaya
çıktı. Şanlıurfa Emniyet
Müdürü Salıh Tuzcu
düzenledığı basın
toplantısında. PKK'nın
odak merkezı Hıhan'da
Hizbullah'ın da
kıpırdanma\a başladığını.
ancak sürdürdükleri planlı
çahşmalar sonucu 14
kişinın \akalandığını
açıkladı
Sağlar'dan SOPU
önergesi
• ANKARA (AA)-CHP
lçel Mıllet\ekılı Fıkn
Sağlar. Başbakan Mesut
Yılmaz'a. eskı Ankara
Millenekılı Salman
Kaya'vı dö\en polislerin
şimdıkı un\anlannı \e eskı
Mardın Millenekılı
Mehmet Sincarcına\eti
soruşturmasının akıbetını
sordu. Sağlar. TBMM
Başkanlığı'na sunduğu soru
önergesinde, "Eski Ankara
Milletvekili Salman
Kaya'nın dövülmesi olayına
kanşan polısler hakkında
hangi işlemleryapılmıştır?
Bu konuda yapıldığı
söylenen soruşturmanın
sonuçlan nelerdir? Olaya
adı kanşan devlet
görevlilerinin olay
tarihindeki ve şimdiki
ûnvanlan nedir?" dedi.
Söylemezler
davası
• ESKİŞEHİR(AA)-
Eskişehır'de 12 Mart 1996
feırihinde Mehmet Nasır
Söylemez, Resul Söylemez
iie taksi şoförü Ercan
Akyol'un öldürülmesiyle
ilgili davada, sanıklardan
ikisi 36, ikısi 34'er yıl
hapisle cezalandınldı.
Eskışehir Ağır Ceza
Mahkemesi'ndedün
görülen davada ^anıklardan
Ahmet Bahçıvan, Ilyas
Sannca 36'şaryıl. Ali Bulut
ve Kamber Mevlütoğlu
34'er yıl ağır hapis cezasına
çarptınldı.
Lojman cinayeti
• İZMİR(AA)-TBMM
lojmanında oğlu öldürülen
eskı CHP İzmır Milletvekili
Erol Güngör. "TBMM.
kendı lojmanında ışlenen
cinayete ılelebet seyırcı
olmamah" dedi. Erol
Güngör vaptığı açıklamada.
23 Hazıran 1991 "de
meydana gelen bu olayın
üzennden geçen sürede.
oglunu kimın ya da
kimlerin. hangi nedenlerle
öldürduğünün
avdınlatılamadığını belirttı.
Güngör. AB've gırmeye
çabala) an Türkıye'de. AB
ü\esı ülkelerdeki gibı faili
meçhul cınayetlerin
aydınlatılması, katıllerın
cezalandırılmasının. vaşama
hakkının avnlmaz bir
parçası olarak görülmesı
gerektığıni belirtti.
BUGÜN
08.00
ndttıeVV
Arkın
11.00
stone
Sports
met Kılıç
11.30
rts And
a - Sarp
14.00
ColaE
Hot 100
Funky C
16.00
I Türkçe
Çağan
18.00
ssıc
Gülnaz
22.00
Boy George
24.00
Sessı
Jaydee
02.00
r Juke
Türkıye gündemine 1 Kasım
1996 tarıhınde bomba gibi
dü$en Susurluk olayı, her
kesimde farklı şekılde
yorumlanmış, ortaya çıkan
ilışkileri her kişi \e kurum
kendine göre yontarak
değerlendırmışti.
Kaza sonucu deşifre olan
devlet-siyaset- ülkücü mafya
bağlantısı bazılarına göre eski
başbakana bağh özel bir suç
örgütü, bazıjanna göre sadece
çıkar karşılığı bir araya gelmiş
çete. bazılanna göre ise
"devlet için kurşun atan ve
yiyen şerefli vatan
evlatlan'"ndan oluşuyordu.
Bu konudaki en doğru
değerlendırmeyı her akşam
sokaklara dökülerek olayın
çözümlenmesmı ve
sorumlulann yargılanmasını
isteyen Yurttaş Girişimı'ydi.
• MİT'inraporundakurumla
bağlantılı kişi ve olaylarla ilgili
bilgiler yer almazken TBMM
Meclis Araştırma Komisyonu ve
Kutlu Savaş"ın raporlanndan farklı
olarak Fethullah Gülen'le ilgili
araştırmaya geniş yer verilmiş.
Savaş'ın raporu ise diğer iki
raporda pas geçilen Yeşil kod adlı
Mahmut Yıldınm ile kamu
bankalanndaki yapılaşmaya ılişkin
bilgileri içeriyor
Kaza sonucu ortaya çıkan
birliktelığin tesadüfi olmadığı.
çok geçmeden anlaşılınca
birçok kurum. yasadışı
örgütlerin dev letle olan
bağlantıları ile Susurluk'ta
meydana gelen kazanın \ e
arkasındakı ılişkilenn
aydınlatılması ıçın araştırmaya
koyuldu. Bu konudaki ilk
rapor MİT tarafından
hazırlandı ve P Aralık
1996'da gerçekleştırilen
lıderler zinesıne sunuldu.
MİT Raporu'nda Susurluk'ta
ortaya çıkan bağlantılarla ılgılı
olarak haklarında teşkilatın
arşivlennde bılgı bulunan 59
kışıye yer verildi. Raporda
adlan geçen 59 kışıden 58'ı o
dönem açıklanırken Fethullah
Gülen'ın adı gızlendı. MİT in
raporunu TBMM Ara^nrma
Komisyonu'nun hazırladığı
rapor izledı. TBMM
Araştırma Komısyonu da
çalışmalannı 3 Nisan 199"7'de
Susurluk'un çete albümü• Susurluk kazasıyla ortaya
çıkan devlet içinde emniyet-
siyaset ve ülkücü mafya
işbirliğini araştıran üç ayrı
kurumun hazırladığı raporlarda
adı geçenlerle ilgili bilgilerle
ortaya ilginç bir albüm çıktı.
Albümde yer alan isimlerin
birbirleriyle olan bağlantılan ve
devletle ilişkileri birçok sorunun
yarutmı da veriyor.
Abdullah Çatli:
Ahmet ve Retnzrye oğlu, 1956 Nevşehir
doğumlu. 27 Ocak 1977 tarihinde polise ateş
açılması, 11 Temmuz 1978'deDoç. Dr. Bed-
rettin Cömert, 9 Ekim 1978 tarihinde de 7
TlP'li öğrencinin öldûrülmesi suçlanndan
hakkında üç ayn gıyabi tutuklama karan bu-
lunuyor. 16 Mart 1978'de Istanbul Üniversi-
tesi'nden çıkan sol görüşlü öğrencilerin
bombalandığı olayda patlayıcılann Çatlı ta-
rafından temin edildiği iddialar arasında.
"Mfehmet Ai Ağca'nın Maltepe Askeri Ceza-
evi'nden kaçtıktan sonra yurtdışına çıkışm-
da kullandığı sahte pasaportun da Abdullah
Çatlı tarafından sağlandığı, TBMM'Susur-
luk Araştırma Komisyonu'nda Orai Çeiik
ve Meral Çatb tarafından açıklandı.
1980 öncesinde Ülkü Ocaklan Genel Baş-
kan Yardımcıhğı yaptı. 12 Eylül darbesinden
22 gün sonra yurtdışına kaçtı. Mehmet Ali
Ağca ile 1981 yılında Isviçre'de buluştu ve
Papa'yı vuransilahı Ağca'ya verdi. Interpol
tarafından kırmizı bültenle arandığı 9 Eylül
1982 tarihinde gerçek kimliğiyle ABD'ye
gitti.
Kutlu Savaş'm hazırladığı 'Susuriukrapo-
ru'nun sansürlü 77. sayfasında, MlT"in ver-
diği bilgiye dayanarak ASALA'ya karşı mü-
cadelede görev alması için Çatlı ile 22 Ekim
1983 tarihinde Paris'te temasa geçildiği be-
lirtiliyor. MtT, ilk görüşmede, görevi karşı-
lıksız olarak kabul edip etmeyeceğini sordu-
ğu Çatlı'mn, görevi karşılıksız kabul ettiği-
ni belirtmesine karşın eşi Meral Çatlı ve O-
ral Çelik. TBMM Susurluk Araştırma Ko-
misyonu'na verdikleri ifadelerde o dönem-
de hapiste bulunan Alparslan Türkeş, Meh-
met Irmak ve Haluk Kıra'nın da aralannda
bulunduğu 12 MHP'linin salıverilmesi ko-
şulunu öne sürduklerini açıkladılar. MİT'in
verdiği bilgiye göre, Savaş'ın raporunda san-
sürlü sayfalarda yer alan, Abdullah Çatlı 'nın
ASALA'ya yönelik eylemieri şunlar:
• 5 Aralık 1983, Paris'te AraToranyan'ın
otosuna ikinci bombanm konması.
• 17 Mart 1984, Marsilya'da Ermeni
Gençlik Örgütü binasının bombalanması.
• 1 Mayıs 1984. Paris'te Henri Papaz-
yan'ın otosuna bomba konulması (bomba
patlamadı).
• 4 Mayıs 1984, Fransa' Alfortville'de
Ermeni Anıtı. Ermeni Gençlik Örgütü bina-
sı. spor salonu, karakol ile itfaiye aracının
Susurluk'un baş aktörii Abdullah Ç atlı. Papa da\ usmda Mehmet Ali Ağca (sokU) ile.
bombalanması.
• 24 Haziran 1984. Paris'te Ermeni
Gençlik Yurdu'nun bombalanması.
MİT'in açıklamasında, 24 Ekim 1984 ta-
rihinde Paris'te uyuşturucu ticareti nedeniy-
le yakalanarak tutulmasından dolayı Çatlı
ile irtibatm kesildiği öne sürülüyor. Savaş/ın
raporunda yer alan bu bilgiler MlT'in lider-
ler zirvesinde sunduğu raporda reddediliyor.
Raporda aynca, ASALA eylemieri MÎT'e
de\rolduktan sonra 1984 Ekimi'nde ziyare-
te gönderildiği bir adresteki 250 gramlık ero-
in poşetiyle garip bir şekilde yakalanarak
1984-1990 arasında Fransa-îsviçre hapisha-
nelerinde yatan Çath'nın, Isviçre'nin Zug
Cezaevi'nden kuşkulu bir şekilde kaçtığı da
vurgulanıyor.
1990 yılında Türkiye'ye dönden Çatlı 'nın
adı daha sonra Mehmet Ali Yaprak'ın kaçı-
nlması, Ömer Lütfii Topal'ın öldûrülmesi.
TankL'mit'in kaçınhp sorgulanması ve Kürt
işadamlannın öldûrülmesi olayına kanştı.
Mehmet Ali Yaprak'ın genel seçimkr önce-
sinde Ağar'a seçim harcamalan için 500 mil-
yar lira verdiğini öğrenen Çatlt'nır. ortağı
Turgay Maraşü, Özel Timci Ercan Ersoy ve
Ayhan isimli polis memuruna Yaprak'ı ka-
çırttığı, 3 milyon mark karşılığmda bıraktı-
gı, aynca Yaprak'ın sahibi bulunduğu Hi-
dayet Turizm'den de 10 bin mark aldığı, an-
cak bu paradan arkadaşlanmn haberdar ol-
madığı, Kutlu Savaş'ın raporunda «yrmtılı
bir şekilde yer alıyor. Ömer Lütfû Topal'ı öl-
düren Kalaşnikof'un koli bandma sanlı şar-
jörü üzerinde Çath'nın parmak izine rast-
landı. Savaş'ın raporunda yer venlen bir id-
diaya göre, Topal'ın oğlu MuralTopal. Çat-
lı 'ya 535 bin dolarödedi. Tank Ümit" in Çat-
lı ve özel timciler tarafından kaçınlarak sor-
gulandığı öne sürülüyor.
sonuçlandırdı. Raporu
hazırlarken yüzlerce kişinin
ifadesine başvuran ve
ulaşabileceğı her belgeyı
inceleyen TBMM Araştırma
Komisyonu'ndan sonra ıktidar
değişikliğinin hemen ardından
Başbakanlık Teftış Kurulu
Başkam ekili Kutlu Savaş
konuyu araştırmaya başladı \ e
hazırladığı rapor sansürlü
olarak kamuoyuna açıklandı.
Üç farklı kurum üç
farkiı rapor
Kısa aralıklarla kamuoyuna
açıklanan üç ayn "Susuriuk
Raporu" karşılaştmldığında.
olaylara ve ilışkilere üç
kurumun da farklı yaklaştığı
ortaya çıkıyor. Birbirleriyle
bağlantılı olaylardan bazılan
bir raporda detaylı bir şekilde
yer alırken diğer raporda
hıç ele ahnmadığı
görülüyor ya da sıradan
bir olaymış gıbı
geçiştiriliyor. Bazı
ısimlerle ilgili bır raporda
ağır suçlamalarda
bulunulurken diğer
raporlarda hiç
değinılmiyor.
Bu konuda en kapsamlı
ve yansız raporu TBMM
Susurluk Araştırma
Komisyonu'nun
hazırladığı görülüyor.
Komisyonda görev alan 9
milletvekilinden 6'sının
muhalefet şerhi koyduğu
rapor, MİT ve Savaş'ın
raporuna oranla daha
fazla olaya ve bu
olaylarla bağlantılı
kişilere yer vermiş.
Komisyonun raporu 423
sayfa tutuyor.
TBMM Araştırma
Komisyonu'nun Raporu:
Meclis'te grubu bulunan
partilere mensup 9
milletvekilinden oluşan
Susurluk Araştırma
Komisyonu'nun
raporunda Abdullah
Çath'nın yurtiçindeki ve
dışındaki faaliyetleriy
Mehmet Ali Yaprak' ın
kaçınbnası ve Tank
Ümit'in öldûrülmesi
olayı diğer iki rapora
oranla çok geniş ele
alınmış. Aynca diğer iki
raporda yer verilmeyen
EşrefBitlis,Uğur
Mumcu, Alpaslan
Pehlivanlı. Bahriyar
Aydın. Hulusi Sa>ın ve
İsmail Selen ın
öldürülmeleri. Mesut
Y'ılmaz'a yapılan saldın.
Hurşit Han ve Kartal
Demirag olayı ile ilgili
araştırmalar da
bulunuyor.
Sapanca'da meydana
gelen faili meçhul
olaylar, raporda yer
almazken diğer iki
raporda bılinçli bir
şekilde pas geçilen
Tuğgeneral Veli
Küçük'ün ısmı
komisyon raporunda
sıkça geçıyor ve Yeşıl'le
bağlantısına vurgu
yapılıyor. Ancak bütün
ginşimlenne rağmen
komisyon Velı Küçük'ün
ifadesine başvurma
konusunda
Genelkurmay'dan gerekli
izni alamadığı için
sadece Küçük'le ilgili
iddialara raporda yer
venlıyor.
SÜRECEK
NOKTASH ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral calislar (a planetcom.tr
Metin Göktepe davasının so-
nuçlan; ülkemızın içinde bulun-
duğu, bozukluklan, olumlulukla-
rı. olumsuzlukları bir ayna gibi
yansıtıyor.
Öncelıkle olumluluklan belirt-
mek ıstiyorum: Yazılı ve görsel
medya çalışanlan. Metin Gökte-
pe'nın öldürüldüğünü öğrendik-
lerı andan itibaren büyük bir du-
yarlık gösterdiler. Onların çabala-
rıyla. bu ölümün bır cınayet oldu-
ğu ortayaçıkarıldı. Ardından cina-
yete kanşan sanık polislerin be-
lirienmesı için büyük bır kampan-
ya yürütüldü ve polislerin ifade-
sı alındı. Yargıdan kaçtılar, kaça-
madılar ve sonunda bir kısmı tu-
tuklandı. Yargılanıp bir kısmı az
da olsa mahkûm oldular.
Bütün bu süreç Türkiye'deki
demokratik kamuoyunun önemı-
nı gözler önüne serdi. Bir işin pe-
şine düşülür ve suçlulardan he-
sap sormak ıçın gayret göstenlir-
se, bütün direnmeye rağmen ba-
zı sonuçlar alınabilir. Metin Gök-
tepe'nin annesinın ve kardeşle-
rınin dırencı, herkese örnek ola-
cak nitelikteydi. Onlann kararlı tu-
tumu da, sonunda bazı polislerin
Göktepe Kararmm Anlamı...
tutuklanıp cezalandırılmasında
roloynadı.
Gazeteciler Cemiyeti yönetici-
lerinın ve Başkan Nail Güreli'nin,
bir sıvıl toplum örgütü yöneticisı
olarak gösterdiği ıstıkrarlı demok-
ratik tutum, bütün basının olaya
ılgi göstermesinde ıtici bır etkı
sağladı. CHP milletvekillerinın ve
yöneticilerinin de davaya göster-
dikleri ilgi, özellikle Sabri Er-
gül'ün çabaları dadıkkatedeğer-
di..
Bütün bu olumlu gelişmelerın
yanında, devlet açısından duru-
ma baktığımız zaman felakettı.
Şu anda Bursa Valısı olan Orhan
Taşanlar, o zaman Istanbul Em-
nıyet Müdürü'ydü ve Metin Gok-
tepe'nin gözaltına alındığını bıle
kabul etmemış ve cinayetın üstü-
nü örtmeye çalışmıştı. Zamanın
Içışlen Bakanı Teoman Ünüsan
da Metin'in kaçarken duvardan
düşüp öldüğünü iddia edecek
kadar, yüz kızartıcı bır tutum al-
mıştı.
Polısler hakkında dava açıla-
btlmesı için aylarca idarenin ızın
vermesi beklendi. Devlet, adam
öldüren devlet görevlilerini yargı-
ya çıkarmak konusunda neden-
se pek ısteksizdt. Buna rağmen
kamuoyunun baskısıyla dava
açıldı. Dava açıldı açılmasına a-
ma, bu kez de dıkkatlerden kaçır-
mak amacıyla dosyalar Anado-
lu'ya yollandı. Üstelık sanıklar da
ortada yoktu. Devlet kendi görev-
lilerinin adresini bır türlü bulamı-
yordu, ıfadelerinı alamıyordu.
Sanık polislerin mahkemeye
getırılebilmelerı ıçın hükümetin
değışmesi gerekti. Başbakan
Mesut Yılmaz, polislenn duruş-
maya çıkanlmalan ıçın ıkı kez emır
vermek gereğını duydu da polıs-
ler duruşmaya geldıler ve bir kıs-
mı tutuklandılar. Bu örnek, siyasi
iradenin ıstemesi halinde yargıya
yardımcı olabileceğıni gösteriyor.
Sanık polisleri tutuklayan hâkım,
başka bir ile atanarak siyasi ıra-
de. yargıya bu kez de olumsuz
bir müdahalede bulunmuş Dİdu.
Devlet yöneticilerinin. yargı-
nın, savcıhğın. güvenlık gûçlerı-
nin Metin Göktepe davasndakı
tavırları suçluyu. işkence yapanı,
döverek adam öldürenı korıryucu
nitelikteydi. Bütün bu sıireçte,
devlet ışkenceyı teşvik eden ve
işkence yapanları cesarefendı-
ren bir rol oynadt. Devlet darken
siyasi ıktıdarla, bütün diğer dev-
iet kurumlannın ortak da\T£nışını
kastedıyorum.
• • •
Metin Göktepe davasında or-
taya çıkan karar, alışık olduğu-
muz gibı suçluyu koruyucu bir
sonuç doğurdu. Bu kararabakan
devlet görevlilerı, işkence yap-
maktan, adam öldürmekten kor-
karlar mı? Bır yönüyle korkarlar,
çünkü cinayetlerin peşne kamu-
oyu ve basın düşebilir devlat ko-
rusa da sonunda bir şekıice ce-
za verilebılır. Bir başka açıdan ba-
karlarsa korkmazlar, çunkL dev-
let ve ülkücüler onlara sa^ıipçıkar,
tahlıye olduktan sonra elde ettik-
len bu ünle, bir ülkücü babanın
yanına gırıp, mesleklerinı başka
bir düzeyde yürütürler. Bol para
kazanıp, şöhretlı hale gelebilirler.
Şımdiye kadarkı tecrübeler
gösterdi kı, bir aydını, gazeteciyı
öldüren, ülkücü olsun, devlet gö-
revlisi olsun, bu ülkede ıtibar gö-
nlıyor, devlet tarafından kollanı-
yor ve çoğu zaman da ünlü bir
'işadamı' oluyor. Savcı Doğan
Öz'ü öldürmekten yargılanan Ib-
rahim Çiftçi, şimdi ünlü bir işa-
damı, Âbdi Ipekçi cinayeti sanı-
ğı Oral Çelik, trilyonluk şırketle-
rin başında. Teğmen Nejdet
Güçlü'nün katıli Ibrahim Doğan
Meclis doktoru, saymakla bitme-
yecek kadar cinayet sanığı ülkü-
cü, şımdı devletin her kademe-
sinde etkili yerlerde görev yapı-
yorlar.
• • •
Böyle devlet olur mu? Olursa
da böyle olur. Katıller dışarıda ge-
zer, ünıversıte öğrencıleri masum
talepleri nedeniyle ağır cezalara
çarptırılırlar. Katiller ise. ya bera-
at ederler. ya da ucuz cezalarla
kurtulurlar.
CUMARTESİ
YAZTLARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Sondan BiPinci
Türban kargaşasını mart kan, onu asker-sivil
tartışması iziedi. Başbakanımızın "kahramanca"
çıkışına tanık olduk. Muhalefet lıderı eski günle-
rini anımsatan bir "performans" sergiledi. Sosyal
demokrat ve demokratik sol liderler siyasal lite-
ratüre "kılıçsız çözüm" ve "karından konuşmak"
deyimlerini kazandırdılar. Taşıma sınırının birkaç
kat üstünde yolcu yüklü Şehir Hatları vapuru sa-
bahın erken saatinde Üsküdar- Eminönü arasın-
da bata çıka ilerlerken ilişebıldiğım bir köşede
can sıkıntısıyla gazetemi açtım. "Cumhuriyet"\n
iç sayfalanndan birinde iri puntolu başlıkla veril-
miş bir haber: "Kalp hastalıklannda dünya birin-
cisiyiz." Kalp ve damar hastalıklarının yanlış bes-
lenmeyle, ama eninde sonunda "beslenme"yle
ilgili olduğunu düşündüğüm için, haber başlığı-
na bir daha baktım; doğru okumuşum. Türk Kalp
Vakfı'nın düzenledıği bir toplantıda konuşan Va-
kıf Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Yıldırımakın,
"Türkiye'nın kalp ve damarhastalıklan konusun-
da dünya ülkeleri arasında birinci olduğunu" bil-
diriyor. Nüfusumuzun yüzde 11 'i kalp ve damar
hastası ımiş. Demek bu konuda da birinciliği, da-
ha doğrusu -bizım lise yıllarında kullanmayı sev-
diğimiz bir deyımle- "sondan birinci"\\§\ kimse-
lere kaptırmamışız...
• • •
Vapurtıpkı dolarkenki gibi boşalırken de insan-
lar birbirlerıne çarparak bir yerlere doğru koştu-
ruyor. Körlemesine bir yarış. Az sonra Sirkeci'den
Aksarayyönünegiden birtramvaydayım. Cemal
Süreya şiirini sevenler ünlü dizeleri anımsar.
"Sirkecı 'den dünyaya doğru giden bir tramvay-
dayım
Birdenbire nasıl oluyor, sen yüreğimi elliyor-
sun."
Bu tramvayda kimse kimsenin yüreğini elleye-
mez. Nefes alabilecek yer bulabilene ne mutlu.
Zihnim ise "sondan birinci"\\k konusuna takılı,
zembereğınden boşalmış gibi çalışıyor. Eğer hiç-
bır alanda sondan birinciliği kimselere kaptırma-
yacaksak, bu telaş, bu çırpınış, bu insanlarımizın
birbirinı ezercesine bir yerlere koşuşturması ne-
den?
• • •
Evde notlarıma, yazı dosyamdaki gazete kesik-
lerinebakıyorum.27.1.1998tarihliMilliyet'teEdip
E. Öymen yazmış, aynı günlerde Cumhuriyet'te
de geniş bir haber olarak yayımlanmıştı: "De-
mokrasi; piyasa ekonomisi, Insanî gelişme ve
başka ölçütleraçısından Türkıye dünyada kaçın-
cı?" Dikkatlı okurun gözünden elbette kaçmamış-
tır, ama yinelemekte yarar var:
Bağımsız bir araştırma kuruluşu olan "Freedom
House "un 1995-96 raporuna göre demokrasi, si-
yasal veatvrtözgıürlükler bakımından Türkiye 191
ülke arasında 136. sırada. Yani, sondan birinci-
likten ÇDk uzak değıl. Kendisiyle yakın düzeyde-
kı ülkeler ise: Etıyopya, Guatemala, Peru, Haiti,
Tanzanya, Kuveyt ve Fas...
Ekonomik Işbırlıği ve Kalkınma Örgütü OECD
raporuna göre ülkemizde araştırma-geliştirme
harcamalarının Gayri Safi Yurt Içi Hasıla'ya göre
oranı 1995'te bınde 38. Bu alanda Türkiye, araş-
tırma kapsamındaki 20 ülke arasında sonuncu.
(Bir örnek olarak, komşumuz Yunanistan'da bu
türden harcamalara ayrılan ödenek oranı bindey-
le değil, yüzdeyle ifade ediliyor.)
Ülkemiz. enflasyon bakımından da sondan bı-
rinciliğe yakın. Araştırma kapsamındaki 46 ülke
arasında 44. sırada...
Kışısel gelir dağılımındaki adaletsizlikte, Ma-
dagaskar, Nijerya, Bolivya ve Nepal bizden daha
lyi durumda. Rüşvet, yolsuzluk konusundaki
araştırmalara göre (1997 raporu), 52 ülke arasın-
da, yolsuzluğun en yüksek olduğu grupta, 15. sı-
radayız. Gızleme ve örtbas etme konusunda ise
sondan birinciliği Kolombiya ve Polonya ile pay-
laşıyoruz...
• • •
Türban sorunu geçicı olarak dondurulmuş gö-
rünüyor. Devlet ıçindekı çetelerözgürve mutlu bir
ilkbahara girerken Meclis'te pankart açan deli-
kanlılar Yargıtay kararıyla ilkbahar aylarını da ce-
zaevınde geçırecekler. Manisalı ögrencilerin de
cezaevı yaşamı sürüyor. Kimi DGM görevlileri rüş-
vetçilikle suçlanmaktayken cezaevlerinde "dü-
şünce suç/u/an"nın sayısı artıyor. Bütün bu gö-
rüntünün üzerinde asker mı sivil mı tartışması
yükselıyor. Sorulması gereken asıl soru ise kanım-
ca şudur: Türkiye'yi uygarlaşmış ya da uygarlaş-
ma yolundaki dünya ülkeleri arasında sondan bi-
rincilık konumundan kim kurtaracak? Siyaseti bir
kördövüşü ve çıkar çatışması alanına dönüştü-
ren, bugünkü çürümüş sistemın değişmemesin-
de ayak direyen sivil kadrolar mı; yoksa 12 Mart
ve 12 Eylül tahrıbatlarının özeleştırisini yetkili hiç-
bır ağızdan henüz işrtmediğimiz askerler mi?
Sorunlarımızın çözümüne ilk adım belki de, bu
sorunların böyle bir düzeyde, böyle bir açıkhkla
ve soyut bir asker mi sivil mi inatlaşması olarak
değil, "sondan birinci"\\W konumumuzla bağlan-
tılı olarak tartışılabilmesindedir...
EFESPttstıı