26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 1998 CUMARTESİ HABERLER Susurluk için hazırlanan 3 rapor, farklı birer araştırmayı içeıjybr Kurumuna göre rapor Hizbullah yanlıları yakalandı • ŞANLILRFA (Cumhuri\et)-Hıl\an ılçesmde camılerde propaganda yaparak şenatçı terör örgütü Hizbullah'a taban oluşturmaya çalıştıkları belırfenen 14 kişı \akalandı. Örgütün Hihan sorumlusu Cemal Çınar'ın Hızbullah'm etkm olduğu Yıranşehır'de camı ımamlığı vaptığı ortaya çıktı. Şanlıurfa Emniyet Müdürü Salıh Tuzcu düzenledığı basın toplantısında. PKK'nın odak merkezı Hıhan'da Hizbullah'ın da kıpırdanma\a başladığını. ancak sürdürdükleri planlı çahşmalar sonucu 14 kişinın \akalandığını açıkladı Sağlar'dan SOPU önergesi • ANKARA (AA)-CHP lçel Mıllet\ekılı Fıkn Sağlar. Başbakan Mesut Yılmaz'a. eskı Ankara Millenekılı Salman Kaya'vı dö\en polislerin şimdıkı un\anlannı \e eskı Mardın Millenekılı Mehmet Sincarcına\eti soruşturmasının akıbetını sordu. Sağlar. TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde, "Eski Ankara Milletvekili Salman Kaya'nın dövülmesi olayına kanşan polısler hakkında hangi işlemleryapılmıştır? Bu konuda yapıldığı söylenen soruşturmanın sonuçlan nelerdir? Olaya adı kanşan devlet görevlilerinin olay tarihindeki ve şimdiki ûnvanlan nedir?" dedi. Söylemezler davası • ESKİŞEHİR(AA)- Eskişehır'de 12 Mart 1996 feırihinde Mehmet Nasır Söylemez, Resul Söylemez iie taksi şoförü Ercan Akyol'un öldürülmesiyle ilgili davada, sanıklardan ikisi 36, ikısi 34'er yıl hapisle cezalandınldı. Eskışehir Ağır Ceza Mahkemesi'ndedün görülen davada ^anıklardan Ahmet Bahçıvan, Ilyas Sannca 36'şaryıl. Ali Bulut ve Kamber Mevlütoğlu 34'er yıl ağır hapis cezasına çarptınldı. Lojman cinayeti • İZMİR(AA)-TBMM lojmanında oğlu öldürülen eskı CHP İzmır Milletvekili Erol Güngör. "TBMM. kendı lojmanında ışlenen cinayete ılelebet seyırcı olmamah" dedi. Erol Güngör vaptığı açıklamada. 23 Hazıran 1991 "de meydana gelen bu olayın üzennden geçen sürede. oglunu kimın ya da kimlerin. hangi nedenlerle öldürduğünün avdınlatılamadığını belirttı. Güngör. AB've gırmeye çabala) an Türkıye'de. AB ü\esı ülkelerdeki gibı faili meçhul cınayetlerin aydınlatılması, katıllerın cezalandırılmasının. vaşama hakkının avnlmaz bir parçası olarak görülmesı gerektığıni belirtti. BUGÜN 08.00 ndttıeVV Arkın 11.00 stone Sports met Kılıç 11.30 rts And a - Sarp 14.00 ColaE Hot 100 Funky C 16.00 I Türkçe Çağan 18.00 ssıc Gülnaz 22.00 Boy George 24.00 Sessı Jaydee 02.00 r Juke Türkıye gündemine 1 Kasım 1996 tarıhınde bomba gibi dü$en Susurluk olayı, her kesimde farklı şekılde yorumlanmış, ortaya çıkan ilışkileri her kişi \e kurum kendine göre yontarak değerlendırmışti. Kaza sonucu deşifre olan devlet-siyaset- ülkücü mafya bağlantısı bazılarına göre eski başbakana bağh özel bir suç örgütü, bazıjanna göre sadece çıkar karşılığı bir araya gelmiş çete. bazılanna göre ise "devlet için kurşun atan ve yiyen şerefli vatan evlatlan'"ndan oluşuyordu. Bu konudaki en doğru değerlendırmeyı her akşam sokaklara dökülerek olayın çözümlenmesmı ve sorumlulann yargılanmasını isteyen Yurttaş Girişimı'ydi. • MİT'inraporundakurumla bağlantılı kişi ve olaylarla ilgili bilgiler yer almazken TBMM Meclis Araştırma Komisyonu ve Kutlu Savaş"ın raporlanndan farklı olarak Fethullah Gülen'le ilgili araştırmaya geniş yer verilmiş. Savaş'ın raporu ise diğer iki raporda pas geçilen Yeşil kod adlı Mahmut Yıldınm ile kamu bankalanndaki yapılaşmaya ılişkin bilgileri içeriyor Kaza sonucu ortaya çıkan birliktelığin tesadüfi olmadığı. çok geçmeden anlaşılınca birçok kurum. yasadışı örgütlerin dev letle olan bağlantıları ile Susurluk'ta meydana gelen kazanın \ e arkasındakı ılişkilenn aydınlatılması ıçın araştırmaya koyuldu. Bu konudaki ilk rapor MİT tarafından hazırlandı ve P Aralık 1996'da gerçekleştırilen lıderler zinesıne sunuldu. MİT Raporu'nda Susurluk'ta ortaya çıkan bağlantılarla ılgılı olarak haklarında teşkilatın arşivlennde bılgı bulunan 59 kışıye yer verildi. Raporda adlan geçen 59 kışıden 58'ı o dönem açıklanırken Fethullah Gülen'ın adı gızlendı. MİT in raporunu TBMM Ara^nrma Komisyonu'nun hazırladığı rapor izledı. TBMM Araştırma Komısyonu da çalışmalannı 3 Nisan 199"7'de Susurluk'un çete albümü• Susurluk kazasıyla ortaya çıkan devlet içinde emniyet- siyaset ve ülkücü mafya işbirliğini araştıran üç ayrı kurumun hazırladığı raporlarda adı geçenlerle ilgili bilgilerle ortaya ilginç bir albüm çıktı. Albümde yer alan isimlerin birbirleriyle olan bağlantılan ve devletle ilişkileri birçok sorunun yarutmı da veriyor. Abdullah Çatli: Ahmet ve Retnzrye oğlu, 1956 Nevşehir doğumlu. 27 Ocak 1977 tarihinde polise ateş açılması, 11 Temmuz 1978'deDoç. Dr. Bed- rettin Cömert, 9 Ekim 1978 tarihinde de 7 TlP'li öğrencinin öldûrülmesi suçlanndan hakkında üç ayn gıyabi tutuklama karan bu- lunuyor. 16 Mart 1978'de Istanbul Üniversi- tesi'nden çıkan sol görüşlü öğrencilerin bombalandığı olayda patlayıcılann Çatlı ta- rafından temin edildiği iddialar arasında. "Mfehmet Ai Ağca'nın Maltepe Askeri Ceza- evi'nden kaçtıktan sonra yurtdışına çıkışm- da kullandığı sahte pasaportun da Abdullah Çatlı tarafından sağlandığı, TBMM'Susur- luk Araştırma Komisyonu'nda Orai Çeiik ve Meral Çatb tarafından açıklandı. 1980 öncesinde Ülkü Ocaklan Genel Baş- kan Yardımcıhğı yaptı. 12 Eylül darbesinden 22 gün sonra yurtdışına kaçtı. Mehmet Ali Ağca ile 1981 yılında Isviçre'de buluştu ve Papa'yı vuransilahı Ağca'ya verdi. Interpol tarafından kırmizı bültenle arandığı 9 Eylül 1982 tarihinde gerçek kimliğiyle ABD'ye gitti. Kutlu Savaş'm hazırladığı 'Susuriukrapo- ru'nun sansürlü 77. sayfasında, MlT"in ver- diği bilgiye dayanarak ASALA'ya karşı mü- cadelede görev alması için Çatlı ile 22 Ekim 1983 tarihinde Paris'te temasa geçildiği be- lirtiliyor. MtT, ilk görüşmede, görevi karşı- lıksız olarak kabul edip etmeyeceğini sordu- ğu Çatlı'mn, görevi karşılıksız kabul ettiği- ni belirtmesine karşın eşi Meral Çatlı ve O- ral Çelik. TBMM Susurluk Araştırma Ko- misyonu'na verdikleri ifadelerde o dönem- de hapiste bulunan Alparslan Türkeş, Meh- met Irmak ve Haluk Kıra'nın da aralannda bulunduğu 12 MHP'linin salıverilmesi ko- şulunu öne sürduklerini açıkladılar. MİT'in verdiği bilgiye göre, Savaş'ın raporunda san- sürlü sayfalarda yer alan, Abdullah Çatlı 'nın ASALA'ya yönelik eylemieri şunlar: • 5 Aralık 1983, Paris'te AraToranyan'ın otosuna ikinci bombanm konması. • 17 Mart 1984, Marsilya'da Ermeni Gençlik Örgütü binasının bombalanması. • 1 Mayıs 1984. Paris'te Henri Papaz- yan'ın otosuna bomba konulması (bomba patlamadı). • 4 Mayıs 1984, Fransa' Alfortville'de Ermeni Anıtı. Ermeni Gençlik Örgütü bina- sı. spor salonu, karakol ile itfaiye aracının Susurluk'un baş aktörii Abdullah Ç atlı. Papa da\ usmda Mehmet Ali Ağca (sokU) ile. bombalanması. • 24 Haziran 1984. Paris'te Ermeni Gençlik Yurdu'nun bombalanması. MİT'in açıklamasında, 24 Ekim 1984 ta- rihinde Paris'te uyuşturucu ticareti nedeniy- le yakalanarak tutulmasından dolayı Çatlı ile irtibatm kesildiği öne sürülüyor. Savaş/ın raporunda yer alan bu bilgiler MlT'in lider- ler zirvesinde sunduğu raporda reddediliyor. Raporda aynca, ASALA eylemieri MÎT'e de\rolduktan sonra 1984 Ekimi'nde ziyare- te gönderildiği bir adresteki 250 gramlık ero- in poşetiyle garip bir şekilde yakalanarak 1984-1990 arasında Fransa-îsviçre hapisha- nelerinde yatan Çath'nın, Isviçre'nin Zug Cezaevi'nden kuşkulu bir şekilde kaçtığı da vurgulanıyor. 1990 yılında Türkiye'ye dönden Çatlı 'nın adı daha sonra Mehmet Ali Yaprak'ın kaçı- nlması, Ömer Lütfii Topal'ın öldûrülmesi. TankL'mit'in kaçınhp sorgulanması ve Kürt işadamlannın öldûrülmesi olayına kanştı. Mehmet Ali Yaprak'ın genel seçimkr önce- sinde Ağar'a seçim harcamalan için 500 mil- yar lira verdiğini öğrenen Çatlt'nır. ortağı Turgay Maraşü, Özel Timci Ercan Ersoy ve Ayhan isimli polis memuruna Yaprak'ı ka- çırttığı, 3 milyon mark karşılığmda bıraktı- gı, aynca Yaprak'ın sahibi bulunduğu Hi- dayet Turizm'den de 10 bin mark aldığı, an- cak bu paradan arkadaşlanmn haberdar ol- madığı, Kutlu Savaş'ın raporunda «yrmtılı bir şekilde yer alıyor. Ömer Lütfû Topal'ı öl- düren Kalaşnikof'un koli bandma sanlı şar- jörü üzerinde Çath'nın parmak izine rast- landı. Savaş'ın raporunda yer venlen bir id- diaya göre, Topal'ın oğlu MuralTopal. Çat- lı 'ya 535 bin dolarödedi. Tank Ümit" in Çat- lı ve özel timciler tarafından kaçınlarak sor- gulandığı öne sürülüyor. sonuçlandırdı. Raporu hazırlarken yüzlerce kişinin ifadesine başvuran ve ulaşabileceğı her belgeyı inceleyen TBMM Araştırma Komisyonu'ndan sonra ıktidar değişikliğinin hemen ardından Başbakanlık Teftış Kurulu Başkam ekili Kutlu Savaş konuyu araştırmaya başladı \ e hazırladığı rapor sansürlü olarak kamuoyuna açıklandı. Üç farklı kurum üç farkiı rapor Kısa aralıklarla kamuoyuna açıklanan üç ayn "Susuriuk Raporu" karşılaştmldığında. olaylara ve ilışkilere üç kurumun da farklı yaklaştığı ortaya çıkıyor. Birbirleriyle bağlantılı olaylardan bazılan bir raporda detaylı bir şekilde yer alırken diğer raporda hıç ele ahnmadığı görülüyor ya da sıradan bir olaymış gıbı geçiştiriliyor. Bazı ısimlerle ilgili bır raporda ağır suçlamalarda bulunulurken diğer raporlarda hiç değinılmiyor. Bu konuda en kapsamlı ve yansız raporu TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'nun hazırladığı görülüyor. Komisyonda görev alan 9 milletvekilinden 6'sının muhalefet şerhi koyduğu rapor, MİT ve Savaş'ın raporuna oranla daha fazla olaya ve bu olaylarla bağlantılı kişilere yer vermiş. Komisyonun raporu 423 sayfa tutuyor. TBMM Araştırma Komisyonu'nun Raporu: Meclis'te grubu bulunan partilere mensup 9 milletvekilinden oluşan Susurluk Araştırma Komisyonu'nun raporunda Abdullah Çath'nın yurtiçindeki ve dışındaki faaliyetleriy Mehmet Ali Yaprak' ın kaçınbnası ve Tank Ümit'in öldûrülmesi olayı diğer iki rapora oranla çok geniş ele alınmış. Aynca diğer iki raporda yer verilmeyen EşrefBitlis,Uğur Mumcu, Alpaslan Pehlivanlı. Bahriyar Aydın. Hulusi Sa>ın ve İsmail Selen ın öldürülmeleri. Mesut Y'ılmaz'a yapılan saldın. Hurşit Han ve Kartal Demirag olayı ile ilgili araştırmalar da bulunuyor. Sapanca'da meydana gelen faili meçhul olaylar, raporda yer almazken diğer iki raporda bılinçli bir şekilde pas geçilen Tuğgeneral Veli Küçük'ün ısmı komisyon raporunda sıkça geçıyor ve Yeşıl'le bağlantısına vurgu yapılıyor. Ancak bütün ginşimlenne rağmen komisyon Velı Küçük'ün ifadesine başvurma konusunda Genelkurmay'dan gerekli izni alamadığı için sadece Küçük'le ilgili iddialara raporda yer venlıyor. SÜRECEK NOKTASH ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral calislar (a planetcom.tr Metin Göktepe davasının so- nuçlan; ülkemızın içinde bulun- duğu, bozukluklan, olumlulukla- rı. olumsuzlukları bir ayna gibi yansıtıyor. Öncelıkle olumluluklan belirt- mek ıstiyorum: Yazılı ve görsel medya çalışanlan. Metin Gökte- pe'nın öldürüldüğünü öğrendik- lerı andan itibaren büyük bir du- yarlık gösterdiler. Onların çabala- rıyla. bu ölümün bır cınayet oldu- ğu ortayaçıkarıldı. Ardından cina- yete kanşan sanık polislerin be- lirienmesı için büyük bır kampan- ya yürütüldü ve polislerin ifade- sı alındı. Yargıdan kaçtılar, kaça- madılar ve sonunda bir kısmı tu- tuklandı. Yargılanıp bir kısmı az da olsa mahkûm oldular. Bütün bu süreç Türkiye'deki demokratik kamuoyunun önemı- nı gözler önüne serdi. Bir işin pe- şine düşülür ve suçlulardan he- sap sormak ıçın gayret göstenlir- se, bütün direnmeye rağmen ba- zı sonuçlar alınabilir. Metin Gök- tepe'nin annesinın ve kardeşle- rınin dırencı, herkese örnek ola- cak nitelikteydi. Onlann kararlı tu- tumu da, sonunda bazı polislerin Göktepe Kararmm Anlamı... tutuklanıp cezalandırılmasında roloynadı. Gazeteciler Cemiyeti yönetici- lerinın ve Başkan Nail Güreli'nin, bir sıvıl toplum örgütü yöneticisı olarak gösterdiği ıstıkrarlı demok- ratik tutum, bütün basının olaya ılgi göstermesinde ıtici bır etkı sağladı. CHP milletvekillerinın ve yöneticilerinin de davaya göster- dikleri ilgi, özellikle Sabri Er- gül'ün çabaları dadıkkatedeğer- di.. Bütün bu olumlu gelişmelerın yanında, devlet açısından duru- ma baktığımız zaman felakettı. Şu anda Bursa Valısı olan Orhan Taşanlar, o zaman Istanbul Em- nıyet Müdürü'ydü ve Metin Gok- tepe'nin gözaltına alındığını bıle kabul etmemış ve cinayetın üstü- nü örtmeye çalışmıştı. Zamanın Içışlen Bakanı Teoman Ünüsan da Metin'in kaçarken duvardan düşüp öldüğünü iddia edecek kadar, yüz kızartıcı bır tutum al- mıştı. Polısler hakkında dava açıla- btlmesı için aylarca idarenin ızın vermesi beklendi. Devlet, adam öldüren devlet görevlilerini yargı- ya çıkarmak konusunda neden- se pek ısteksizdt. Buna rağmen kamuoyunun baskısıyla dava açıldı. Dava açıldı açılmasına a- ma, bu kez de dıkkatlerden kaçır- mak amacıyla dosyalar Anado- lu'ya yollandı. Üstelık sanıklar da ortada yoktu. Devlet kendi görev- lilerinin adresini bır türlü bulamı- yordu, ıfadelerinı alamıyordu. Sanık polislerin mahkemeye getırılebilmelerı ıçın hükümetin değışmesi gerekti. Başbakan Mesut Yılmaz, polislenn duruş- maya çıkanlmalan ıçın ıkı kez emır vermek gereğını duydu da polıs- ler duruşmaya geldıler ve bir kıs- mı tutuklandılar. Bu örnek, siyasi iradenin ıstemesi halinde yargıya yardımcı olabileceğıni gösteriyor. Sanık polisleri tutuklayan hâkım, başka bir ile atanarak siyasi ıra- de. yargıya bu kez de olumsuz bir müdahalede bulunmuş Dİdu. Devlet yöneticilerinin. yargı- nın, savcıhğın. güvenlık gûçlerı- nin Metin Göktepe davasndakı tavırları suçluyu. işkence yapanı, döverek adam öldürenı korıryucu nitelikteydi. Bütün bu sıireçte, devlet ışkenceyı teşvik eden ve işkence yapanları cesarefendı- ren bir rol oynadt. Devlet darken siyasi ıktıdarla, bütün diğer dev- iet kurumlannın ortak da\T£nışını kastedıyorum. • • • Metin Göktepe davasında or- taya çıkan karar, alışık olduğu- muz gibı suçluyu koruyucu bir sonuç doğurdu. Bu kararabakan devlet görevlilerı, işkence yap- maktan, adam öldürmekten kor- karlar mı? Bır yönüyle korkarlar, çünkü cinayetlerin peşne kamu- oyu ve basın düşebilir devlat ko- rusa da sonunda bir şekıice ce- za verilebılır. Bir başka açıdan ba- karlarsa korkmazlar, çunkL dev- let ve ülkücüler onlara sa^ıipçıkar, tahlıye olduktan sonra elde ettik- len bu ünle, bir ülkücü babanın yanına gırıp, mesleklerinı başka bir düzeyde yürütürler. Bol para kazanıp, şöhretlı hale gelebilirler. Şımdiye kadarkı tecrübeler gösterdi kı, bir aydını, gazeteciyı öldüren, ülkücü olsun, devlet gö- revlisi olsun, bu ülkede ıtibar gö- nlıyor, devlet tarafından kollanı- yor ve çoğu zaman da ünlü bir 'işadamı' oluyor. Savcı Doğan Öz'ü öldürmekten yargılanan Ib- rahim Çiftçi, şimdi ünlü bir işa- damı, Âbdi Ipekçi cinayeti sanı- ğı Oral Çelik, trilyonluk şırketle- rin başında. Teğmen Nejdet Güçlü'nün katıli Ibrahim Doğan Meclis doktoru, saymakla bitme- yecek kadar cinayet sanığı ülkü- cü, şımdı devletin her kademe- sinde etkili yerlerde görev yapı- yorlar. • • • Böyle devlet olur mu? Olursa da böyle olur. Katıller dışarıda ge- zer, ünıversıte öğrencıleri masum talepleri nedeniyle ağır cezalara çarptırılırlar. Katiller ise. ya bera- at ederler. ya da ucuz cezalarla kurtulurlar. CUMARTESİ YAZTLARI ATAOL BEHRAMOĞLU Sondan BiPinci Türban kargaşasını mart kan, onu asker-sivil tartışması iziedi. Başbakanımızın "kahramanca" çıkışına tanık olduk. Muhalefet lıderı eski günle- rini anımsatan bir "performans" sergiledi. Sosyal demokrat ve demokratik sol liderler siyasal lite- ratüre "kılıçsız çözüm" ve "karından konuşmak" deyimlerini kazandırdılar. Taşıma sınırının birkaç kat üstünde yolcu yüklü Şehir Hatları vapuru sa- bahın erken saatinde Üsküdar- Eminönü arasın- da bata çıka ilerlerken ilişebıldiğım bir köşede can sıkıntısıyla gazetemi açtım. "Cumhuriyet"\n iç sayfalanndan birinde iri puntolu başlıkla veril- miş bir haber: "Kalp hastalıklannda dünya birin- cisiyiz." Kalp ve damar hastalıklarının yanlış bes- lenmeyle, ama eninde sonunda "beslenme"yle ilgili olduğunu düşündüğüm için, haber başlığı- na bir daha baktım; doğru okumuşum. Türk Kalp Vakfı'nın düzenledıği bir toplantıda konuşan Va- kıf Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Yıldırımakın, "Türkiye'nın kalp ve damarhastalıklan konusun- da dünya ülkeleri arasında birinci olduğunu" bil- diriyor. Nüfusumuzun yüzde 11 'i kalp ve damar hastası ımiş. Demek bu konuda da birinciliği, da- ha doğrusu -bizım lise yıllarında kullanmayı sev- diğimiz bir deyımle- "sondan birinci"\\§\ kimse- lere kaptırmamışız... • • • Vapurtıpkı dolarkenki gibi boşalırken de insan- lar birbirlerıne çarparak bir yerlere doğru koştu- ruyor. Körlemesine bir yarış. Az sonra Sirkeci'den Aksarayyönünegiden birtramvaydayım. Cemal Süreya şiirini sevenler ünlü dizeleri anımsar. "Sirkecı 'den dünyaya doğru giden bir tramvay- dayım Birdenbire nasıl oluyor, sen yüreğimi elliyor- sun." Bu tramvayda kimse kimsenin yüreğini elleye- mez. Nefes alabilecek yer bulabilene ne mutlu. Zihnim ise "sondan birinci"\\k konusuna takılı, zembereğınden boşalmış gibi çalışıyor. Eğer hiç- bır alanda sondan birinciliği kimselere kaptırma- yacaksak, bu telaş, bu çırpınış, bu insanlarımizın birbirinı ezercesine bir yerlere koşuşturması ne- den? • • • Evde notlarıma, yazı dosyamdaki gazete kesik- lerinebakıyorum.27.1.1998tarihliMilliyet'teEdip E. Öymen yazmış, aynı günlerde Cumhuriyet'te de geniş bir haber olarak yayımlanmıştı: "De- mokrasi; piyasa ekonomisi, Insanî gelişme ve başka ölçütleraçısından Türkıye dünyada kaçın- cı?" Dikkatlı okurun gözünden elbette kaçmamış- tır, ama yinelemekte yarar var: Bağımsız bir araştırma kuruluşu olan "Freedom House "un 1995-96 raporuna göre demokrasi, si- yasal veatvrtözgıürlükler bakımından Türkiye 191 ülke arasında 136. sırada. Yani, sondan birinci- likten ÇDk uzak değıl. Kendisiyle yakın düzeyde- kı ülkeler ise: Etıyopya, Guatemala, Peru, Haiti, Tanzanya, Kuveyt ve Fas... Ekonomik Işbırlıği ve Kalkınma Örgütü OECD raporuna göre ülkemizde araştırma-geliştirme harcamalarının Gayri Safi Yurt Içi Hasıla'ya göre oranı 1995'te bınde 38. Bu alanda Türkiye, araş- tırma kapsamındaki 20 ülke arasında sonuncu. (Bir örnek olarak, komşumuz Yunanistan'da bu türden harcamalara ayrılan ödenek oranı bindey- le değil, yüzdeyle ifade ediliyor.) Ülkemiz. enflasyon bakımından da sondan bı- rinciliğe yakın. Araştırma kapsamındaki 46 ülke arasında 44. sırada... Kışısel gelir dağılımındaki adaletsizlikte, Ma- dagaskar, Nijerya, Bolivya ve Nepal bizden daha lyi durumda. Rüşvet, yolsuzluk konusundaki araştırmalara göre (1997 raporu), 52 ülke arasın- da, yolsuzluğun en yüksek olduğu grupta, 15. sı- radayız. Gızleme ve örtbas etme konusunda ise sondan birinciliği Kolombiya ve Polonya ile pay- laşıyoruz... • • • Türban sorunu geçicı olarak dondurulmuş gö- rünüyor. Devlet ıçindekı çetelerözgürve mutlu bir ilkbahara girerken Meclis'te pankart açan deli- kanlılar Yargıtay kararıyla ilkbahar aylarını da ce- zaevınde geçırecekler. Manisalı ögrencilerin de cezaevı yaşamı sürüyor. Kimi DGM görevlileri rüş- vetçilikle suçlanmaktayken cezaevlerinde "dü- şünce suç/u/an"nın sayısı artıyor. Bütün bu gö- rüntünün üzerinde asker mı sivil mı tartışması yükselıyor. Sorulması gereken asıl soru ise kanım- ca şudur: Türkiye'yi uygarlaşmış ya da uygarlaş- ma yolundaki dünya ülkeleri arasında sondan bi- rincilık konumundan kim kurtaracak? Siyaseti bir kördövüşü ve çıkar çatışması alanına dönüştü- ren, bugünkü çürümüş sistemın değişmemesin- de ayak direyen sivil kadrolar mı; yoksa 12 Mart ve 12 Eylül tahrıbatlarının özeleştırisini yetkili hiç- bır ağızdan henüz işrtmediğimiz askerler mi? Sorunlarımızın çözümüne ilk adım belki de, bu sorunların böyle bir düzeyde, böyle bir açıkhkla ve soyut bir asker mi sivil mi inatlaşması olarak değil, "sondan birinci"\\W konumumuzla bağlan- tılı olarak tartışılabilmesindedir... EFESPttstıı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear