23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 MART 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Dışişleri Bakanı Ismail Cem, hükümet ve devlet olarak Kosova'ya sahip çıkıldığını vurguladı MecBs'te Kosova tarbşddı GÖRÜŞ ANKARA// İSTANBUL (Cumhuriyet) -TBMM Genel Kurulu'ndaFPveCHP'li millenekillerinın önergesi doğrultusunda dün yapılan ön görüşmeler sonunda. Ko- so\a olaylan konusunda genel görüşme açılması kabul edildi. CHP Genel Başka- nı DenizBaykal. Türk hükümetinin Koso- va'vı sivasi muhatap olarak almasını ve bunu uluslararası kuruluşlara deklare et- mesini istedi. Dışişleri Bakanı İsmail Cem. •'Hükümet \e devlet olarak Koso- va'ya sahip çıkıldı. kosova insanına karşı Türldyemizin sorumluluğunu yerinegetir- dik. Mahcup \e kompleksli olmadık" de- di. CHP lideri Deniz Bavkal. partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada. Yugoslavya'nın Sırbistan bölgesi içinde yer alan. Arna\utluk halkının yaşadığı Kosova bölgesinin Balkanlar'ın hassas noktası olduğunu belirttı. Baykal, yaşanan olaylann "Yugoslavya'nın içişleri gibi de- ğeıİendirikmeyeceğini" kaydederek Tür- kiye'nin son gelışmelerle ilgili politikası- nın gerçekçı. sonuç verici ve doğru olma- dığını savundu. Diğer ülkeler yaptınma yönelirken Türkiye"nin yalnızca çağrılar- da bulunup kendisinden beklenen öncü- lük görevini de yitirdiğini belirterek "Komplekse gerek yok" görüşünü dile getirenBaykal. "toprakbünınlüğü" söy- leminin eski Yugoslavya"nın yeniden oluşturulması politikasına destek verildi- ği görüntüsüne yol açtığmı söyledi. TBMM'de dün akşam gerçekleştirilen görüşmeler sırasında. siyasal parti grup- ları sözcülerinin Kosova konusundaki gö- rüşlerinı aktarmasının ardından. Dışişle- ri Bakanı İsmail Cem kürsüye çıktı. Cem. "Etniktemizlik tehlikesinin yeniden ufiık- ta belirdiği kaygısı varken hepimiz duyar- lı olma hakkına sahibiz. Bir büyük tehli- kenin eşiğinde olan Kosovalılara. banşa sahip çıkarakpolitikalaroluşturuldu" de- di. Hükümet ve devlet olarak Kosova'ya sahip çıkıldığını vurgulayan Cem. "Dışiş- leri Bakanlığı ne yapn, bekledi" diye laf atılması üzerine "Hiç beklemedik" dedi \ e girişimlerini anlartı. Türkiye'nin Belg- rad Büyükelçisi'nin yılda bir kez Koso- va'ya gittıği, sorunlarla hiç ilgilenmediği savlannı y alanlayan Cem. "Büyükelçimiz sadece Kosova'daki Arnavutiarla değil. sa- yılan 40 bini bulan Türk topluluğuyla da ilgileniyor. Meseleyi gereken sorumluluk- la izliyoruz" diye konuştu. Cem. CHP sözcüsü İrfan Gürpınarın "kompleksli ve mahcup" polıtıka ızlen- diğı eleştinlenne şöy le yanıt yerdi: "Mah- cup \e kompleksli olmadık. İnsafl.. Ken- dimi/i kötü göstermekten, küçültmekten zaman zaman zevk alıyoruz herhalde. Türkiye'nin Dışişleri'nin şu. bu eksiği ol- muştur. ama kimse. mahcup ve kompleks- li diyemez. Yunanistan'ın bile diyemediği- ni, biz kendimize söy lemeyelim." Öte \andan Istanbul Büyükşehir Bele- dıye Başkanı Tayyip Erdoğan. Türki- ye'nin Kosova konusundaki tutumunu gözden geçirmesi gerektiğinı belirterek "Türkiye'nin nihai tutumunun bu olma- ması gerekir" dedi. Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan dün Kosova'nın tstan- bul'daki temsilcisi EnverTali'yı ziyaret ederek Sırp saldınsmda ölen Arna\ utlar için başsağlığı dileğinde bulundu. Sırp- lann saldırılan sonucu Kosava'da bugüne kadar 250 kişinin öldüğünü vurgulayan Erdoğan, "Ölenleriçinıstırapduyuyoruz'' dedi. En\er Tali ise Tîto döneminde Koso- va'nın bir cumhuriyet olduğunu belirterek Kosova'nın şimdi Sırp işgali altında oldu- ğunu. sö\ledi. Son saldırılarda 52 Arna- vut'un öldürüldüğünü. bunlardan I7'si- nin çocuk. 13'ünün de kadın olduğunu açıkla\an Tali. Sırplann cenazelen verir- ken törensiz gömülmesi şartı koyduğunu iddia etti. Karma Komisyon DYP'li Ömer Bilgin'e yargı yolu açılıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Anayasa \e Adalet Karma Komisyonu, TL'RBAN Genel Müdürlüğü dönemiyle ilgili yolsuzluk iddialan nedeniyle daha önce 5 dosyadan dokunulmazlığının kaldınlmasına karar verilen DYP'ü Ömer Bilgin hakkındaki üç dosyayı daha kabul ettı. Karma komisyon. Ulaştırma Bakanı Necdet Menzirile ANAP Manisa Mıllenekili Ekrem Pakdemirli hakkındaki dosyalar dışında gündemindeki tüm dosyalan karara bağlamış oldu. Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu dün gündemindeki 15 dosyayı daha görüşerek karara bağladı. TURBAN Genel Müdürlüğü döneminde görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle DYP'li ÖmerBilgin'in dokunulmazlığının kaldınlmasını öngören 3 dos>a kabul edilirken. diğer dosyalar dönem sonuna bırakıldı. Komisyon, dün yaptığı toplantıda görüşülen 15 dosya ile birlikte gündemindeki 170 dosyayı karara bağlamış oldu. DTP'li Ulaştırma Bakanı h 1 ntft*v»tT* •(' (Emniyet Müdürlüğü strasında uyuşturucu kaçakçısı Yaşar Öz'ün serbest bırakılması olayı ıle ılgilı olarak hazırlanan dosyanın yanı sıra ANAP'lı Ekrem Pakdemirli hakkındaki dosya da hazırlık komisyonunda karara bağlanmadığı için karma komisyon gündemine gelemedi. Karma komisyon başkanı Atüa Sav toplantıdan sonra yaptığı açıklamada. çalışmalara başladıktan sonra gelen 15 yeni dosyanın görüşülmesi için gelecek hafta hazırlık komisyonları oluşturulacağını söyledi. Sav. kabul edılen dosyalann Meclis Genel Kurulu'nda görüşülebilmesi için TBMM Danışma Kurulu karan gerektiğine dikkat çekerek. "Sanıyonım önümüzdeki toplantılarda bu yönde bir öneri gündeme getirileeektir" dedi. TBMM yolsuzluğu Komisyon üyeleri salonda inceleme yaptı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Genel Kurul Salonu nun yenilenmesiyle ilgili yolsuzluk sav larını araştırmak üzere kurulan araştırma komisyonunun üyeleri. yenilenen salonda dün inceleme yaptılar. Komisyon. TBMM Başk'anı Hikmet Çetin'den bundan sonraki hakedişler için ödeme yapılmamasının ıstenmesini benımsedi. Komisyonun FP'li üyeleri. maharlığı bildiriminde bulunmayan eski TBMM Başkanı Mustafa Kalemli'nin bu tutumunda ısrarlı olması durumunda. maharlığının tapu dairelenne yazılacak yazılarla öğrenılmesıni önerdiler. Araştırma komisyonunun dünkü toplantısı sırasında. çalışmalara bir süre ara \erilerek genel kurul salonunda inceleme yapıldı. Komisyon üyeleri. salonun yenilenme biçimiyle ilgili eleştirel görüşler aktardı. DYP'lı üye Ali Rıza Gönül "Bu salon bu ülkeye lüks" derken ANAP'lı Ekrem Pakdemirli. koltuklann rengini beğenmedi. Komisyon Başkanı Ahmet Priştına da. "Komisyonumuzun araştırma konusu. salonun niçin bu sekilde yapıldığı değildir. Komisyonumuz. yapım sırasında ortaya atılan iddialan araştirmakla görevlidir" dedi. Pnştina. bazı komisyon üyelerinın. salonun bu biçımde yenilenmesinin gerekli olmadığı görüşünde olduğunu. bazı üyelerin de aksi görüşü taşıdığını anlattı. Komisyon daha sonra sürdürdüğü toplantısında. TBMM Başkanı Çetin'den inşaatla ilgili olarak bugüne dek yapılan ödemelerin miktarını resmi yazıyla komisyona bildirmesinin istenmesini kararlaştırdı. Çetin'den hakedişler için ödeme yapılmamasının da istenmesi benımsendi. Salonun elektronik sistemleri. 13 Mart günü yapılacak geniş katılımlı son denemeyle sınanacak. Meclis personelinin katılacağı geniş kapsamlı provanın ardından, olumlu sonuç ahnırsa geçici kabul işleminın yapılabileceği bildirildi. Bedros Kazancıyan, Şişli Mezarlığı'ndaki Patrikler bölümünde toprağa verilecek Ermeni Patriği Karekin II öldü • Ermeni Patrikliği'nden yapılan yazılı açıklamada, Türkiye Ermenilerinin 11 Nisan Paskalya arifesinin gün batımına dek yasta olacağı anımsatılarak '84. Türkiye Ermenileri Patriği seçimleri için çalışmalann, Paskalya Bayramı'ndan sonra 14 Nisan günü başlayacağı' kaydedildi. İstanbul Haber Servisi - Türkiye Ermenileri 83. Patri- ği Karekin II (Bedros Kazan- cıyan), dün Yedikule Surp Pır- giç Ermeni Hastanesi'nde 71 yaşında hayatını kaybetti. Ka- rekin Il'nin 15 Mart Pazar gü- nü Kumkapı Surp Astvadzad- zin Patriklik Kilisesi'nde ya- pılacak dini törenden sonra Şışli Mezarlığı'ndaki Patrik- ler bölümünde toprağa verile- ceği belirtildi. Ermeni Patrikliği'nden ya- pılan yazılı açıklamada. Tür- kiye Ermenilerinin 11 Nisan Paskalya arifesinin gün batı- mına dek yasta olacağı anım- satılarak "84. Türkiye Erme- nileri Patriği seçimleri için ça- üşmaların. Paskalya Bayra- mı'ndan sonra 14,Nisan günü, başlayacağı" kaydçdjldi. Karekin Il'nin özgeçmişi tstanbul'da 18Mayısl927 günü doğan Bedros Kazancı- yan, Kasım 1940 tarihinde Kudüs Ruhban Okulu'na gir- di. Ocak 1950'de kendisine "Karekin" adı verilerek rahip takdis edilen Kazancıyan. 2 yıl Kudüs Patrikhanesi Di\an Başkanlığı görevini üstlene- rek aynı zamanda da Ruhban Okulu'nda öğretmenlik yap- tı. Türkiye Ermenileri Patnğı Başpiskopos Karekin Haça- duryan'ın davetıyle 1951 yı- lının Kasım ayında Istanbula gelen Kazancıyan. 1952 yılın- dan itibaren 2 lisede öğret- menlik yaptı. Surp Haç Tıbre- vankOkulu'nun 1954'teaçıl- masının ardından bu okulun müdürlüğüne atanan Kazan- cıyan, 1957'de yedek subay olarak askerligıni yaptı. Ka- sım 1966'da üst rahiplik dere- cesinden Episkopos takdis edildi ve Uzakdoğu, Avustral- ya, Yeni Zelanda ruhani ön- deri olarak merkezi Sydney olmak üzere 1981 yılına dek bu görevini sürdürdü. Kudüs Ermeni Patrikliği Asamblesi tarafından kutsal yerlerin de- netimi ve korunması görevine getirilen Kazancıyan, 5 Eylül 1990 günü Türkiye Ermenile- ri Delegeler Meclisi tarafın- dan 83. Türkiye Ermenileri Patriği seçildi. Bedros Kazancıyan, 5 Eylül 1990'da 83. Türkiye Ermenileri Patriği seçildi. Halefoğlu ve Yavuz, BM Lions Günü nedeniyle düzenlenen panelde konuştu 4 Türlriye etkinliğhıi kapürıyor' İstanbul Haber Servisi - Eski Dışiş- leri Bakanı Vahit Halefoğlu ve eski 2. Ordu ve Harp Akademileri Komutanı Emeklı Orgeneral Kemal Yavuz, Tür- kiye - ABD ilişkilerinin sürekli ABD lehine işlediğini, gelişmelerin olum- suz yükünü hep Türkiye'nin taşıdığı- nı belirttiler. Halefoğlu ve Yavuz. "Türkiye etkisinin. gücünün ve potan- siyelinin gerektirdiği kararlı. nıtaıiı, il- keli ve dikkatli adımlan atamıyor. İran ve Yunanistan. Türkiye'nin yerini al- mak konusunda önemli yol aldılar" de- di Ier. Halefoğlu ve Yavuz. Birleşmiş Mil- letler Lions Günü nedeniyle Lions ku- lüplerince S\vissotel'de düzenlenen pa- nelde. dış politikaya ilişkin görüşleri- ni açıkladılar. Halefoğlu. ABD'nin Ortadoğu'ya olan ilgisınin temel nedenlerinin Isra- il'in güvenliği ve petrol olduğunu be- lirterek ABD'nın tüm dünyada Paxa- merikana'yı uygulamak istediğinı, buna karşı kim varsa karşısında ABD'yi bulduğunu söyledi. Son dönemlerde ABD'nin Dicle ve Fırat nehırleny- le de ilgilendiğini ve Su- riye'ye Fırat'tan daha çok su verilmesi konusunda Türkiye "yi ikna edebile- ceğini söylediğini \Tjrgu- layan Halefoğlu. Suriye lideri Hafız Esad'ın da çok kurnaz ve dikkatli bir devlet adamı olduğunu kaydetti. Halefoğlu. Türkiye'- nin önceleri karışık me- sajlar verdığini de belir- terek "Diplomaside en zor şey susmaktır. Yetki- liler önceleri kalkıp İn- cirlik talebi gelmedi" de- diler. Niye bunu anımsa- öyorlar, ne gereği var? A- ma zaten bu hükümetle başka bir şey olmazdı" diye konuştu. 1. Körfez krizinde Türkiye'nin ol- madık yerde Saddam'ı incittiğini ve sonuçta ne ABD'ye ne de Araplara yaranabildiğini sa\xınan Halefoğlu, bu krizden sonra Irak'ta şeriatçı akımla- nn gelişmesinin de Türkiye için bü- yük bir tehlike olduğuna dikkat çektı. Halefoğlu. "Irak Dışişleri Bakanı Ta- nk Aziz Hıristiyandır. Irakeskiden çok serbest bir ülkeydi. Ama 1. Körfez kri- zinin ardından Irak bavrağına Allahu- ekber yazısı kondu ve şeriatçılık geliş- meye başladı" dedi. Irak'a elindeki sı- lahları Batı'nın verdiğini anımsatan Halefoğlu. bölge ülkeleri ve Avrupa ile arası iyi olmayan Türkiye'nin mec- buren ABD ile yakınlaştığını ifade et- ti. Halefoğlu şöyle konuştu: "Olaylann kaymağım Batı yiyor. zahmetini biz çekiyoruz. ABD. kolu ka- nadı kınk bir Saddam'ı orada tutarak İran'a karşı denge kuruyor. Saddam Türkiye'ye savaş açıp niye karşısına al- sın. Zaten yeterince düşmanı \ ar. Ayn- ca Kuzey Irak'taki politikalanmız da örtüşüyor. Türkiye'nin 1. Körfez kri- zindeki kaybı parayla ölçülemeyecek kadar büy üktür. İç politikamız ve Gü- neydoğu'nun dengesi bozulmuştur. İran. Orta Asya ve Körfez arasındaki konumunu çok akıliı kullanıyor. Potan- siyelinin farkında ve kendini ağırdan satıvor. Biz ise "Adriyatik'ten Çin Sed- dı' ne' gibi laflarla. gereksiz yere' Erge- nekon'da demır döverek" kurbağalan ürkütriik. Akıliı. bilgili.tutarlı \e karar- lı bir dış politikamız yok." Kemal Yavuz ise Israil'in ABD po- litikası üzerindeki etkisine dikkat çe- kerek. bir ABD'li generalle yaptığı sohbette. ABD'li generalın kendisine "Politikacıya iki şey gerekir. Finans- man ve medya. ABD'de bunlann ikisi de Yahudilerin elinde. Başkan bile bun- lara karşı gelemez" dedığını söyledi. Yavuz. dün\a üzerinde en çok petrole sahip olan 6 ülkeden 5'ının Ortado- ğu'da olduğunu ve ABD'nin de azamı 12 yıl sonra petrol ithal eder duruma T Î K B d a v a s ı n d a y i n e g e r g i n l i k Ş Z f c minin de bulunduğu bazı eylemlere kanştıklan öne süriılen Türkive İhtilalci Komünistler Birliği (TİKB) nyesi 4'ü rutuklu 6 sanığın yargılanmasıyla ilgili dava yine gergin geçti. Sabah saatlerinden itibaren İs- tanbul DGM önünde toplanan çok sayıda ülkücü. çevredeki gazetecileri sözlü olarak rahatsı/ etti. İs- tanbul 2 N'o'lu DGM'deİd duruşmada mahkeme heyeti. avukat Gülizar Tuncer'in isteğini reddederek •gerginüğin artmaması için. duruşmanın selameti açısından" basuıı içeı i almadı. Duruşmanın ardın- dan sanık avukatlanyla istanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman. polis otobüsüyle DGM'den çıkanldı. İstanbul Emniyet Müdûr Yardımcısı Bilgi İ nal ik Çe\ ik Ku\ vet Şube Müdürü Turan Türe, alınan gü- venük öniemkrini kontrol etnıek amacnla DGM önüne geldi.(Fotograf: KEREM ILGAZ) geleceğini vurgulayarak, dünyadaki petrol üretiminin üçte birini ABD'nin tükettiğinı. Avrupa ve Japonya'nın ise tamamen petrole bağımlı olduklarını söyledi. Yavuz sözlerini şöyle sürdür- dü: "ABD hem kendi çıkan hem de ra- kipleri nedeniyle petrolü korumak zo- runda. Aynca dünya patronajı ve silah pazan nedeniyle de Ortadoğu önemli. Artık silah sarnıak için de savaş \apılı- yor. ABD dünyanın bir numaralı silah satıcısı. ABD'de her 7 kişiden biri sa- \unma sanayiinde çalışıyor. Silah en- düstrisi işsizliğin önlenmesinde çok önemli. 1. Körfez harekâtı tam anla- mıyla askeri bir şovdan ibaretti." Rus\a'nın 1. Körfez krizinde pasif kaldığını. bu kez ise daha atak da\ ran- dığını ifade eden Yavuz. "10 gün için- de Ermenistan'da Petrosyan devrildi, Gürcistan'da Şe\ ardnadze'ye suikast düzenlendi >e Azerba\ean'da Aliyev'e karşı bir girişim son an- da önlendi. Tüm bunlar rastlantı olamaz" diye konuştu. Avrupa'da Al- manya'nın liderliğini i- lan etmesi üzerine tngil- tere'nin ABD'ye daha çok yaklaştığını. Fran- sa'nın ise Almanya endi- şesi nedeniyle Akde- niz'e yöneldiğini öne sü- ren Ya\uz. şöyle dedi: "Birinci Körfez kri- zinde Turgut Özal'ın bi- reysel hırs vehevesi nede- niyle Irak'la aramız öyle açıldı ki Saddam kalsa da kalmasa da dü/.elt- mek çok güç. Bin türlü sorunu olan .\zerbaycan bile Türkiye üzerine söz söylejebiliyor. Ermenis- tan'a karşı reel politika izleyip Petrosyan'ı des- teklemekgerekirken bu- nu yapamadık. Gürcis- tan ile ilişkilerimiz tesa- düflere bağlı. Türkiye güç. etki ve potansiyeli- nin farkında değil \e her şeyden önce de evinin içi- ni düzeltmesi gerekiyor." E.TEVFIK UNAYDIIN Kosova Sorunu 8 Mart Cumartesi akşamı Kurtul Anuğ'un TRT'de yö- nettiği ve Dışişleri Bakanımızın katıldığı, aynca bakan- lık yapmış değeıii iki emekli büyükelçimızin görüşlerinı belırrtiğı dış politika gelişmelerine ilişkin programı ilgiy- le izledim. 1988-1990 yıllarında Belgrad'da görev yapmış bir büyükelçi olarak söz konusu programda. Kosova olay- ları hakkında belırtilen görüşlere katkıda bulunabilece- ğimi düşündüm. Kosova sorununun gelışmesi kısaca şöyle: Mareşal Trto'nun, Yugoslavya'nın kendinden sonra da devamı- nı sağlayabileceğini düşündüğü federal yapı ıçerisinde ülke oldukça geniş yetkilerle donatılan altı cümhurıye- te bölünmüş ve bu cumhuriyetlerden Sırbistan'da Voy- vodina ve Kosova özerk bölgeleri kurulmuştu. Dünya- ya örnek gösterilen bu federal düzen, Tito'nun otoriter yönetiminde kolayca sürdürülebildi. Bu dönemde Yu- goslavya. uluslararası belirgin birsaygınlık kazandı, Hin- distan ve Mısır'la birlikte Bağlantısız ülkelenn liderliği ro- lünü üstlendi. Yugoslavya, Tito'nun 1981'de ölümün- den sonra federe cumhuriyetler arasında öteden beri mevcut karşılıklı güvensizlikler, hattadüşmanlıklarvedı- şa vuran iç çekışmeler nedeniyle 1989 yılına kadar ya- vaş yavaş çözülmeye başladı. Özellikle "glasnost" ve "perestroika" sonucu Sovyetler Birliği'nde ve peykle- rinde başlayan dağılma. ıster istemez Yugoslavya'yı da etkiledi. O sıralarda Sırbistan Cumhuriyeti Başbakanı olan Miloseviç'in Büyük Sırbistan hayali ve bu yönde- ki tutum ve davranışları da bu çözülmeyi hızlandırdı. Miloseviç'in Büyük Sırbistan yaratma çabaları diğer federal cumhuhyetleri tedirgin eden sözlerıyle belirgın- leşmeye başladı, Voyvodina ve Kosova'nın özerklikle- rinin kaldırılmasıyia doruğa ulaştı. Bu gelişme. Macar azınlığın bulunduğu ve Sırplann çoğunlukta olduğu 400 bın nüfuslu Voyvodina'da faz- la bir tepkı yaratmadı. Buna karşılık, 2 milyon cıvarın- daki nüfusun yüzde 90'ını oluşturan geniş özerklik hak- lanna sahip: cumhurbaşkanı. meclisi. hükümeti bulu- nan, hatta rotasyonla Federal Yugoslavya Cumhurbaş- kanı olabilen Kosovah Arnavut çoğunluk: haklı olarak bu gelişmeye şıddetle tepki gösterdi, ayaklanmalar ol- du. Miloseviç'in 1989 yılında, Osmanlı zaferiyle sonuç- lanan 1389 Kosova Meydan Savaşı'ntn 600. yıldönü- mündetörenlerdüzenlemesi. onun Kosova üzerindeki emellerini açıkçagösterıyordu. Kaybedilen savaşın yıl- dönümü kutlanır mıydı? Yugoslavya ile sürdürülen iyi ilişkiler çerçevesinde, aynca savaşı kazanmış olan ta- rafın vârisi, ülkenin temsilcisi olarak bu törenlere katıl- dım. Ancak, törenin asıl nedenıne ilişkin göruşlerını ög- renmek istediğim Yugoslav dışişlen mensupları sıkıla- rak, zorlanarak bir şeyler söylemeye çaba gösterdıler. Söylenenlerden. basında çıkan yazılardan çıkarılabılen zorlama gerekçe. savaşta Sırpların mağlup olmalarma karşın, birbirterine düşman, dağınık Sırp kavımlerinin or- tak düşmana (Osmanh'ya) karşı ilk defa bir araya gel- miş ve birlikte savaşmış olmalarıydı. Bu bir ölçüde doğ- ruydu, ama kutlama töreninın asıl nedenı; Kosova top- raklannın Arnavut değil. Sırp kanıyla sulanmış Sırp top- rağı olduğunu göstermekti. Hıristiyan âlemini etkilemek için de, gazetelerde Av- rupa'da Müslüman yayılmasına karşı ilk direncin Sırp- lar tarafından gösterildiği yazıldı, bu arada savaşın bir safhasında Sırplann Osmanlı ordusunu mağlup ettiği sanılarak Kosov^'dan Paris'e kadar uzanan güzergâh- taki, tüm kifisel^rın birbirlerine zafer çanlarıyla müjde verdikleri ve bu şekilde haberın ulaştığı Paris'te zafer şenlıkleri düzenlendiği yolunda yazıların yayımlanması da ihmal edılmedı. Batılı hıçbır diplomatın katılmadığı törende, Milose- viç'in 20-25 dakikalık konuşmasını dinlemek için 16 sa- at tren. 2 saat otobüs yolculuğu yapmak zorunda kal- dık. Özerkliğin kaldırılmasından sonra da Sırplar çeşitli baskılara, bu arada eğitim kısıtlamalarına giriştiler. Miloseviç, komünıst kışilıği yanı sıra, koyu Sırp mil- liyetçisi olan, halka şırin görünmek için de onların din- sel duygularını okşamaktan geri kalmayan oportünist bir politikacıdır. Ancak, Yugoslavya'nın dağılmasının, Bosna'da verilen sözde tavizlerin ve şimdiki Yugoslav- ya'nın içine düştüğü perişanlığın başsorumlusu olarak görüldüğü için. dar çevresi ve muhtemelen kırsal böl- geler dışında halkın nazannda itibannı büyük ölçüde yi- tirmış olan Miloseviç'in Kosova'da şiddet kullanarak Arnavutlan tamamıyla dıze getirmek istemesi ve bu su- retle "Kosova Sırptır, S/rp kalacaktır" sloganıyla Sırp halkının millıyetçilik duygularını kamçılamayı amaçla- ması doğaldır. Kosova'da Arnavut egemenliğini kırmak için eski Yugoslavya döneminde Kosova'dan Sırp göçünü ön- lemek, hatta ve göç edenleri oraya çekebilmek ama- cıyla çeşitli özendirıci önlemler alındı. Ancak bunlar et- kili olmadı; çok fakır ve ış olanakları. kaynakları çok sı- nırlı olan böigeden dışarıya Sırp göçü durdurulamadı. Kosova'da halkın huzura kavuşması. ancak 1989'da kaybedilen özerkliğin ve bunun sağladığı tüm hakların iadesiyle mümkündür. Sanıldığı gibi sırf eğitim alanın- da yapılacak lyileştirmeler. sorunun çözümüne katkıda bulunmaz. Mılosevıç'ın ikna ile yola gelmesı olası değildir. Huzur ancak Miloseviç Yugoslavyası'na karşı ahnacak her tür- lü zorlayıcı önlemlerle sağlanabilır. Belki Bosna olaylarından ders alındığı ıçın veya Koso- va'daki kıvılcımın zaten sabıkası bol olan Balkanlar'ı yangın alanına dönüştürebilir endişesiyle, Batı bu defa işi ciddiyetleele almış görünüyor. Sonu da inşallah gelir. Bu vesile ile şunu da eklemek istiyorum. Güney- doğu'da sınırları bulunan Türkiye'nin Irak krizinde girişimlerde bulunması ne kadar doğal idi ise bir Bal- kan devletı olarak Kosova konusunda da duyarlı dav- ranması, çözüm ıçın kendıçapındagirışimde bulunması son derece doğaldır. Ancak. kendimizı sözü dinlenen devlet olarak görmek, hatta bir ıkı temas ve gırişım ar- dından kendimizı dünya devletı olarak tanımlamak, her- halde pek gerçekçi olmuyor. Bilelim ki, başkaları da bizi öyle görmüyor. Şevki Yılmaz'a iki dava daha açıldı ANKARA (AA) - An- kara Cumhuriyet Başsa\ - cılığı. yaptığı konuşma- larda "Atatürk'ünhatıra- sına hakaret ve Türk Si- lahlı Kuvvetleri'nin ma- nevi şahsiyetini alenen tahkir ve tezyif ettiği" ge- rekçesiyle. gıyabi tutuklu sanık eski Rize millene- kilı Şev ki Yılmaz hakkın- da iki a>n dava daha açtı. Cumhuriyet Savcısı Nihat .•Vrtıran tarafından açılan da\aların ilkinde. Yılmaz'ın yaptığı konuş- malarda Atatürk'ün ma- nevi hatırasına hakaret et- tiği de kaydedilerek eyle- mine uyan 5816 sayılı Atatürk Aleyhinde Işle- nen Suçlar Hakkındaki Kanun'un 1-1 \e2. mad- deleri uyarınca 1.5 yıldan 4.5 yıla kadar hapis ceza- sına çarptırılması talep edildi. Ikinci davada ise Şe\ki Yılmaz'ın. Türk Silahlı Kuvvetleri'nın manevi şahsiyetini alenen tahkir \e tezyif ettiği eerekçe- siyle. TCK'nin" 159-1. maddesine göre i yıldan 6 yıla kadar ağır hapis ce- zasına mahkûm edilmesi istendi. Başsa\ cılık. Şevki Yıl- maz hakkında 3 dava da- ha açmıştı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear