23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 MART 1998 ÇARŞAMBA 4 HABERLER HADEP'e kapatma davası yolda • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara DGM Başsavcılığı'nın. HADEP'in kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmaya hazırlandığı öğrenildi. Alınan bilgiye göre DGM başsavcvhğı. HADEP'le ilgili Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ndeki "bayrak indirme davası" ile ilgili 26 Mart günü yapılacak temyiz incelemesinin sonucunu bekliyor. Başsavcılık. HADEP'li yöneticilere \erilen mahkûmi\etlerin onanması durumunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunacak. Provokasyon iddiaları • Yurt Haberleri Servisi - PKK'nın özellikle bü>ük yerleşim yerlerinde. 21 Mart Nevruz kutlamalannı provoke ederek. propagandaya yönelik hareketlere dönüştürme hazırlığında olduğu. Tâksim'deki olaylann da blınun pro\ası nheliğini tâşıdığı belirtıldi. Bu arada güvenlik güçlennce Bingöl'ün Yedisu ilçesinde gerçekleştirilen Operasyonda 32 PKK'li öidürüldü. Çatışmalarda iki güvenlik görevlisi ise yaşamını yitirdi. Polislepin askerlikleri • ANKARA (AA)- ANAP TBMM Grup başkanvekilleri. polislenn, askerlik hizmetlerini uzman jandarma çavuş olarak \apmalannı öngören yasa teklifini TBMM Başkanlığı'na sundular Yasa teklifinde. askerliğini yapmamış polislenn. polis eğitim ve öğretim kurumlarında geçen sürelerinin temel askerlik eğitimi veya uzman jandarma okulunda geçmiş sayılması öngöriilüyor. Teklife göre. askerliğini yapmamış polis memurlannın. atamaları doğrudan uzman jandarma çavuş olarak) apılacak. askerlik hizmetleri süresinde Jandarma Genel Komutanlığı'nca belirlenen yerlerde fiilen çalışârak yükümlülüklerini \erine getirecekler. Bu süre sonunda da terhisleri ilgili askerlik şubelerince yapılacak. Tanbaş gözaltında • İstanbul Haber Sen isi - Istanbul Lni\ersitesi Öğrenci Derneöi (İÜDER) saymanı L'fuk Tanbaş «nceki gece saat 02.00 sulannda e\ inden. terörle mücadele ekipleri tarafından gözaltına alındı. Tanbaşın a\ukatı Figen Erberk. gözaltı olayının emniyet tarafından kabul edilmediğini bildirdi. Sürücüler dikkat • AN KARA (Cumhuriyet Bürosu)-TBMM İçışlen K.omisyonu'nun dünkü toplantısında. FP tzmir Milletvekili İsmail Yılmaz'ın yasa önerisi. önergelerle değıştırilerek kabul edildı. Buna göre üç yıllık ağır \asıta sürücü belgesi olmayanlar: yükiü ağırlığı 16 tondan yukarı olan kamyonlar ıle 35 kişiden fazla \olcu kapasiteli otobüsleri kullanamayacaklar. Alkollü araç kullananlar. hız sınınnı bir yıl içerisinde beş kez ihlal edenler ve 100 ceza puanını dolduranların sürücü belgelerine trafik polisinin yanı sıra jandarma da el koyabilecek. Otobüslere emniyet kemeri • ANKARA (AA)- Otomobilden sonra şehırlerarası otobüs ve minibüslere de emniyet kemeri bulundurma zorunluluğu getirildi. Sanayi ve Ticaret Bakanhğı'nın konuyla ilgili yönetmeliği Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. 6 kişiye asılsız rapor verdiği gerekçesiyle yargılanan Dr. Eda Güven aklandı Işkenceyibelgeleyen doktoraberaatNECATİ AYGIN Doktor Eda Güven ilk celsede aklandı. AYDES - işkenceyi belgeleyen rapor ver- diği için hakkında "görevi kötüye kuUan- mak suçundan" dava açılan Doktor Eda Güvm ilk oturumda aklandı. Aydın lncirlıova Sağhk Merkezi doktor- \anndan Eda Güven. jandarma tarafından gözaltına alınan 6 kişiye "işkence gönnüş- tür" raporu verdiği için hakkında lncirlı- ova Jandarma Karakol Komutant Astsu- bay Zekeriye Mirikile Jandarma Astsubay Suat Özlük tarafından suç duyurusunda bulunulmuştu. tncirliova Asliye Ceza Mahkemesi'nde sıkı güvenlik önlemler altındabaşlayan du- ruşmada savcı Eyüp BaysaL Eda Güven'in muayeneye başlamadan sanıklara "Jan- darma sizi dövdü mü" diye sorduğunu "Ben buraya ne var ne yoksa hepsini yazı- yorum. Dışarı çıkınca avukat rutun. jan- darmayı mahkemeye >erip bunlann başını belayasokalım" şekhnde uyanda bulundu- ğunu öne sürerek görev ini kötüye kullan- dığını belirtti. Sa\cı Baysal. Eda Güven"e TCK'nin 240. maddesıne göre üç yıla ka- darhapis cezası \erilmesını istedi. Eda Gü\en. sorgusunda Sa\ cı Baysal 'ın iddianamesini reddetti. Güven, savunma- sında şunlan söyledi: "Sanıklarajandarma hakkındaki sözle- ri söylemedim. İlk başta jandarmayı dışa- nya çıkardım. Jandarmanın yanında içeri- yegiren iki sanığa şikâyetlerininolupolma- dığını sordum. Bana 'yok' dediler. Onlan dışanya çıkardım. Diğer iki sanığı içeri al- dım. Jandarma hâlâ yanımdaydı. Sanığa "şikâyetin var mı' diye sordum. Yüzünde bir darp izi vardı. Sariıksorduğumdayanıt veremedi.Jandarmayı yinedışançıkardım. Tekrar sordum. Sanık korkuyordu. 'Bizi döverler; şıkâyettebulunursak yenıden dö- \ eceklerini sö\ lediler' diyordu. Sanıklara şikâyetierini sordum. İşkence gördüklerini söylediler. Ben de zaten sanıklann yüziin- de darp izlerini görmüştüm. Tüm işkence izlerini rapora döktünı." Mahkeme. sanık Eda Güven'in hakkın- da mahkûmiyetine yeterli kanıt olmadığı- nı, bu nedenle beraatına karar verdiğini açıkladı. Yarın, 22 kişinin öldürüldüğü olaylann 3. yıldönümü Gazi katüleri lıâlâ cezasızİstanbul Haber Servisi - Gazi Mahallesi \e Ümranı- ye'de 12-13 Mart 1995 tari- hinde 22 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylann üçün- cü yıldönümüne aileler. fa- illenn tamamının gözaltına alınmaması. Cmranıye o- laylanna takipsizlık kararı verilmesı nedeniyle üzüntü ile gırdiler. 20 polisın yargı- landığı da% a dosyası 3 yıldır İstanbul. Ankara. Trabzon ve Rize'vi dolaştıktan son- ra Trabzon'da görülmeye başladı. Aileler. davayı Av- rupa Insan Haklan Komis- yonu'na taşıdılar. Ale\ılerin yoğun olarak yaşadığı Gazi Mahallesi'n- de 12- Î3 Mart 1995 tarıhin- de başlayan olaylar, kimlığı henüz behrsiz kışilerin bir kahvehaneye açtıkları ateş sonucu Hadil Kaya'nın ya- şamını \ıtirmesıyle başla- mıştı. Aynı saatlerde taksı şoförü Mesut Efe de açılan ateş sonucu ölmüş. 12-13 Mart'ta halk sokaklara dökülmüş- tü. Olaylar sırasında güvenlik güç- lerınin halkm üzerine ateş açması sırasında 15 kışi yaşamını yitir- Gazi Mahallesi'nde yaşarrdannı kay bedenler dün öldürüldükleri yerde karanfillerle anüdüar. İstanbul Lniversi- tesi Tıp Fakiiltesi kantininde toplanan yaklaşık 20 kişilik bir grup da basın açıklaması yapmak istedi. Gruptaki bazı kişilerin kantindeki tele\1z>onu kapatması üzerine bir başka grupla aralarında tartışma çıktı. Tartışnıanın büvümesi üzerine çıkan yumruklu, sopalı kavga polisin müdahalesiyle sona erdi. (Fotoğraf: KADER TUGLA) mişti. Gazi olaylannı protesto et- mek isteyen Cmraniyelilerinyap- tıklan yürüyüş sırasında da polis- ler tarafından kalabalığa tekrar ateş açılmış. 5 kişi yaşamını yitir- mişti. Olaylardan sonra aileler, gü- venlik güçleri hakkında suç duyu- rusunda bulunmuştu. 20 polis hak- kında Gazi Mahallesi'nde 7 kişi- nin ölümü, bir kişinin ise yaralan- masma neden oldukları gerekçe- siyle TCY'nin 448. 456. 457 ve 463. maddelerı gereğince da\a açıldı. Açılan da\ada polisler " kastenadamöldürme". *faüi bel- Verilecek karar DGM'deki örgüt davasma dayanak olacak İşkence davasında karar günü İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) - İki vıldır Türkiye'nin ve A\rupa"nın gündemine oturan. Manisalı gençlere işkence dava- sında karar bugün açıklanacak. Gençlere işkence yapmaktan yargılanan polisler. Halil Emir, Atilla Gürbüz. Ramazan Kolak, Engin Erdoğan. Fevzi Aydoğ, Musa Gecer, Mehmet Emin DaL Le\ent Öz\ez, Turgut Özcan, Turgut Demirel ile ilgili Manisa Ağır Ceza Mahkemesi'nin açık- layacagı karar. örgüt üyesi olmak iddiasıyla tutuklanan ve ifadele- rinin işkence altında alındığını söylemelerine karşın mahkûm olan gençlerin yeniden görülecek davasına da dayanak olacak. Gençlerin savunmanhğıru üst- lenen avukat Pelin Erda ile Sema Pekdaş. sanık avukatlannın du- ruşmalardaki tutumlanyla da\a- yı "medyatikoyun" haline getir- meye çalıştıklannı öne sürdüler. Erda ve Pekdaş. "Sanık polisler ve avukatlan iki yıldvr süren bu da\a\ı medyatik bir oyun olarak değerlendiriyorlar. Kendilerini sa> unabilecekhiçbir noktalanol- madığı için davayı başka boyuta taşımak istiyorlar. Ancak iki yıl- dır süregelen bu dava hiçbir an- lanıda oyun degildir. Türki> e'nin gerçeğidir. Türkiye'de oynanan başka oyunlar vardır ve maalesef kendileribu oyunlann birer fıgü- ranıdır" dediler. Pelin Erda ve Sema Pekdaş savcının mütaalasında sanık po- lislerden 9'u hakkında "efrada kötü muameleden" cezalandınl- masım istediğini anımsatarak şunlan söylediler: "Savcı geçen duruşmadaki mütalaasında sa- nıklann TCK'nin 245. maddesi gereğince toplam 14 kez cezalan- dınlmalannı istemişti. Chsa biz. suç ikran elde etmek için hayshet kıncı. insanlık dışı muamele ya- pıldıgını iddia etmiş, TCK'nin 243. maddesigereğince ceza \eril- mesini talep etmiştik. Müvekkil- lerimizin bir böliimüne değil, tümüne ha>siyet kıncı muamele \apıldığınu bu nedenle tüm sanık- lann ccAalandırılmasını istedik. İzmir DGM, şu an görülmekte olan işkenceci polislerie ilgili da- \anın sonucunu beklemeden karar \ermişti. Nargıtaş'ın boz- ma gerekçelerinden biride,polis- lerin yargılandığı da\anın sonu- cunun beklenmemesivdir li olmayacak biçimde adam öldürme" ve "kişiyeezaver- mekle"1 suçlanıyorlar. Olay- larda yaşammı yitiren 6 ki- şinin öldürülmesınden so- rumlu güvenlik güçlerine ait silahlann balistik inceleme- si yapılamadığı için dava açılamadı. Eyüp 1. Ağır Ceza Mah- kemesi'nde görülen dava. güvenlik nedeniyle önce Trabzon'a nakledıldi. An- cak Trabzon Agır Ceza Mahkemesi'nde görülen \e sanıklann katılmadığı dava- nın ilk oturumunda mahke- me heyeti yargılananların devlet memuru olduğunu belirterek ''lüzum-u muha- keme" karan verilmesinı is- tedi. Dosya dolaşfı •. Dosyanm bu nedenle tek- rar İstanbul Valiligi ll Idare Kurulu'na gönderilmesı ka- rarlaştırıldı. Mahkeme he- yetinin bu kararına ailelerin avukatlan tepki gösterdi \ e ^ argı- tay'a başvurdu. Ancak dosyanın Yargıtay"a gönderilmesı 1996 yı- lının ağustos aymda gerçekleşti. Ailelerin itirazını haklı bulan Yar- gıtay. davanın tekrar açılıp açılmayacağına karar ver- mesı için dosyayı Rize Cum- hunyetSavcılığı'nagönder- di. Rize Cumhuriyet Savcı- lığı dosyayı inceleyerek gö- rülmesi için tekrar Trab- zon'a gönderdi. 20 polisın yargılandığı da\aeylül ayın- da Trabzon Ağır Ceza Mah- kemesi'nde görülmeye baş- landı. Ümranıye'de 5 kişinin ya- şamını yitirdiğı olaylarla il- gili soruşturmayı >ürüten Usküdar Cumhuriyet Sa\ cı- lığı ise 238 polis hakkında takipsizlik karan verdi. Ga- zi Mahallesi'nde olay çıka- rarak çevreye zarar verdikle- ri öne sürülen 189 kışi ise Toplantı ve Gösteri Yürü- yüşleri Yasası'na muhalefet suçundan Afyon Asliye Ce- za Mahkemesi'nde yargıla- nıyor. NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oral.calislario raksnet.com 12 Mart 1971'in üzerinden tam 27 yıl geçti. O gün doğan çocuklar. şimdi olgun insanlar haline geldiler. 12 Mart, tarihi- mizin önemli dönüm noktalann dan birisiydi. Genelkurmay Başkanı ve üç kuvvet komuta- nı, bir bildiri ile yönetim değişik- liği istediler. Başbakan Süley- man Demirel istifa etti. Yerine askeri cuntanın önerdiği Nihat Erim'in başbakanhğında bir hükümet kuruldu. Meclis yerinde duruyordu a- ma artık askerlerin sözü geçi- yordu. Bir buçuk ay sonra 26 Nisan'da sıkıyönetim ilan edil- di, ardından askeri mahkeme- ler kuruldu, askeri yargılama süreçleri de böylece başlamış oldu. Ardından toplu tutukla- malargündeme geldi. Öğretim üyeleri, öğretmenler, ülkenin önde gelen yazartarı, çizerleri, aydınları bu tutuklamalardan nasiplerini aldılar. Muammer Aksoy'dan Mümtaz Soysal a. Yaşar Ke- malden llhan Selçuk a. Çetin Altan'dan Behice Boran'a, Altan Öymen'den Uğur Mumcu'ya kadar, aklınıza ge- lebilecek hemen ne kadar de- mokrat ve solcu varsa cezaev- 12 Mart'tan Susurluk'a lerine kapatıldılar. Meclis ise bunlar olurken, 27 Mayıs 1960'la demokratik ve özgür- lükçü hükümler içeren bir şekil- de kaleme alınan 1961 Anaya- sası'nı budamakla meşguldu. TBMM'de o dönemde de bil- diğimiz partiler ve bildiğimiz isimler yer alıyordu. Süleyman Demirel, askeri müdahaleyle koltuğundan olmuştu, ama Meclis'teydi ve Adalet Parti- si'nin (AP) başındaydı. Darbe- ninilkgünlerindeCHP'ninlide- ri Ismet Inönü'ydü. Bir yıl son- ra Bülent Ecevit parti içi mü- cadeleyi kazandı ve Genel Başkanlık kottuğuna oturdu. 12 Mart döneminde askeri mahkemeler solculan yargıla- yıp mahkûm ettiler. Ülkücüler ise ya Baki Tuğ gibi savcı kol- tuğundaydı ya da üniversite öğrencisi olarak solcular aley- hinde tanıklık ediyorlardı. 12 Mart, 1960'larda yükselen de- mokratik hareketin, özgürlük- çü halk hareketinin bastınlma- sını amaçlayan bir askeri dar- beydi. Bu yüzden Meclis'teki sağcılarla cuntacılar işbirliği yaptılar. Süleyman Demirel, 1961 Anayasası'nın budanması ey- leminin başındaydı. Askerler- den daha hevesli şekilde. dü- şünce özgürlüğünü, örgütlen- me özgürlüğünü. üniversite özerkliğini hedef alan antide- mokratik değişikliklere öncülük etti. CHP'nin sağ kanadı, Tur- han Feyzioğlu önderliğinde partiden koptu ve askeri cunta yanlısı Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP) kuruldu. Deniz Gezmiş, Hüseyin inan ve Yu- suf Aslan, askeri mahkemeler tarafından idama mahkûm edildi, Meclis içinde ise AP- CGP ititfakıyla bu idamlar onaylandı. 12 Mart 1971, Türkıye'nin iyi- ce sağa kaydınlmasının ve so- lu ezme planlarının yürürlüğe konulmasının önemli dönüm noktalanndan birisiydi. 12 Mart öncesi komando kamplannda saldırı amaçlı bir şekilde eğiti- len ve devlet eliyle solcuların üzerine salınan ülkücüler, bu dönemde yükselmeye ve dev- let tarafından yönlendirilmeye başlandılar. Türkiye, Susurluk kamyonuna en etkili şekilde 12 Mart döneminde bindirildi. As- keri cezaevleri bu dönemde tahkim edildi. Siyasileri, askeri mahkemeler eliyle baskı altına alma bu dönemde yaygınlaştı- rıldı. Askeri yargılama usulleri bu dönemde geliştirilip işleme konuldu. 12 Mart 1971 askeri darbe- si, amaçlanna tam anlamıyla ulaşamadı. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılması, yaygın işkence. cezaevlerinin aydın- lariadoldurulması, demokratik tepkileri de beraberinde getir- di. Darbenin ardından yapılan 1973 seçimlerinde, Bülent Ecevit önderliğindeki CHP, sosyal-demokrat kimliğiyle sol rüzgârı arkasına aldı ve seçim- lerden birinci parti olarak çık- mayı başardı. Bu seçimler, 12 Mart cuntasının gerilemesine neden oldu. Ülkede ciddi bir demokrasi rüzgârı esti, sol ye- niden yükselmeye başladı. Özellikle CHP'nin 1977 se- çimlerinde yüzde 42! ye yakın oy alması. darbecilerin. sağcı- lann ve Amerikancılann yeni- den harekete geçmesine ne- den oldu. 1977'den itibaren devlet merkezli olduğu şimdi iyice ortaya çıkan bir dizi su- ikast. Kahramanmaraş, Sıvas ve Çorum katliamları, 12 Eylül 1980 askeri darbesine doğru yola çıkışımızı da haber veri- yordu. ABD güdümündeki Türki- ye'de darbeci ve faşist güçler, ortalığı kan gölüne çevirdiler. Şimdi daha iyi görülüyor ki ül- kücülerin eline silah tutuşturan devlet içindeki güçler, bu cina- yetleri bir askeri darbe amacıy- la kullandılar. Bu süreç Susur- luk'a kadar uzandı. 12 Mart 1971, 3 Kasım 1996... Tam 25 yıl bu ülkefaşist güçleri besleyen bir iktidar sar- malından kurtulamadı. Solu ezilen bu ülkede dengeler bo- zuldu; devlet, uyuşturucu tica- reti, faili meçhul cinayetler, yar- gısız infazlar, işkenceler ve in- san haklan ihlallerinden sorum- lu kimselerin cirit attığı bir ku- rumlaşma içine sokuldu. Bugün, neden buralara gel- dik sorulannı anlayabilmek için 12 Mart 1971'lerde neler oldu- ğuna yeniden bakmak gerek. GLOBALPOLİTİKÜLTIT( ERGIN YıLDıZOĞLU Kapitalizm Sonrası Toplum Alis çocukluktan genç kızlığa geçerken pembe gözlü bir tavşana rastlar ve peşinden gerçeküstü. mantık tanımaz bir dünyaya sürüklenir. Uyandığın- da akıl ve mantık geri gelmiş, Alis artık büyümüş- tür. Günümüzde para sermaye adeta bir Pembe Gözlü Tavşan gibi. nereye gittiği belirsiz, telaş için- de, belki cep saatine değil ama, "lap top" bilgisa- yannın ekranına bakarak fırtına gibi dolaşıyor. Bu sı- rada. tarihin artan hızı, insanlarda bir geçiş dönemi şaşkınlığı, baş dönmesi yaratırken, birçok kişi bu Pembe Gözlü Tavşan'la karşılaşınca. peşine takıla- rak "Harikalar Diyanna" açılan delikten içeri düş- mekten kendini koruyamıyor. Bu "HarikalarDiyarında" artık "kapitalizm sonra- sı" birtopluma geçilmiştir. Bu iki boyutlu dünyada, para ve bilgiden söz açılır, ama üretim sürecinden, sinrflardan, yoksulluktan, egemenlik ve bağımlılık ilişkilerinden söz açılmaz. Bu dünyada burjuva sı- nıfı devrimci. işçi sınıfı tutucudur. Sömürü lafını ağ- zınıza alırsanız "oyun kâğıtlarının kraliçesi" hemen başınızı isteyecektır. Sonra, bu dünyada biümsel akıl yürütmelere ola- nak veren betimlemelerden bucak bucak kaçılır. Te- ori genellikle "Deli Şapkacı'nın çay partisinde" ya- pılır: kapitalizm aşılmıştır ama. bu aşılan şeyin ne ol- duğunu tarif etmek doğru olmaz. Halbuki, ömeğin eğer, Adam Smith olsaydı, kapitalizm iş bölümüne dayalı, kâr amacıyla yapılan ekonomik etkinliktir gi- bi birşeylersöylerdi; Marx. kapitalizmin ücretli eme- ğin artıdeğer üretmek üzere kiralanarak kullanılma- sına dayanan bir ekonomik sistem olduğunu hatır- latırdı. Sonra, ikisi birlikte, "Bunlann sonu geldi mi" diye sorar ve çay partisinin tadını kaçınrlardı. Bu "HarikalarDiyarında"ekonomik ilişkilerin be- lirieyici olduğundan söz açanlar "kaba materyalist", "ekonomist", hatta "dinozor" olmakla suçlanır. A- ma sermayenin uluslararasılaşmasının sonuçlanna, "geri çevrilemez, etkilenemez".. "kabul etmekten başka çare yok" diyerek insan iradesinin bir hiç ol- duğu ima edilir. Ama mantık gerçek dünyada kaldı- ğı için bu tutarsızlık garipsenmez... Paranın ve bilginin sınır tanımaz bir hale geldiğin- den dem vurulur. bu yüzden ulusal devletin bittiği, günde beş vakit tekrarlanır ama, ulus devletin üze- rinde durduğu toplumsal ilişkiler matrisinden, yeni- den üretimin sıyasi ve ideolojik koşullarından söz açılmaz. Başkalarını "kökten devletçi" yani antide- mokratik. hatta baskıcı olmakla suçlayarak infaz edenler, ulusal/yerel devlet ortadan kalktığında, (sı- nıfsız toplum seçeneğini hatırlamak bile istemiyo- ruz) vatandaş kendi iradesini kime ve nasıl yansıta- caktır, demokrasiye ne olacaktır sorularıyla ilgilen- mezler. Bu sınır tanımayan sermayenin ve bilginin aslında çok az sayıda, dev mali ve medya şirketi- nin denetiminden geçtiğini Ronuşmaksa, öküz al- tında buzağı aramaktır... Çok Taraflı Yatırım Anlaşması (ÇTYA), yerel dev- letin egemenlik hakkını ortadan kaldırmayı amaç- lar, ama siz, bu devleti demokratik süreçlerle denet- tehne hakkına' âahip olan vatandaşlann başına ne geleceğini sorarsanız, tutucu hatta karşı devrimci bir tutum almış olursunuz. Ya da bu anlaşma imzalan- dığında devletin çokuluslu şirketlerin önünde, grev kırmakla, protestoları bastırmakla yükümlü bir siya- si taşerona döneceğini, çevreyi korumayı amaçla- yan yasalann, rekabet ilkesiyle çeliştiği için uygula- namayacağını hatırlatacak olursanız karşınızda "sarman kedinın" giderek görünmez olan kocaman sıntmasından başka muhatap olmadığını hayretle görürsünüz. Bu "Harikalar Diyarında", devlet Microsoft'a ve ömeğin okulu henüz bitirmiş iki genç çocuk tarafın- dan kurulmuş bir yazılım şirketine aynı olanaklan su- narsa bunun adı da eşitlik ve serbest rekabet olur. Çokuluslu şirketlerseçilmişhükümetleri kuklayaçe- virirse bu ilericilik; durumu kabullenmek ise çağdaş- lık olur. Gerçek dünyada yaşayanlarsa, örneğin bankacı- lar. Soros gibi fon yöneticileri, sanayiciler, sendika- cılar, giderek artan sayıda yazar ve araştırmacı, hat- ta büyük devletlerin yöneticileri, Asya krizinde vu- rulup düşen kaplanlar, sermayenin başıboş dolaşı- mını kontrol etmenin planlarını konuşurlar. Gerçek dünyada, tarih ve zaman mefhumu olduğu için yüz- yılın başında yaşananlan, o zaman da Pembe Göz- lü Tavşan'ın peşinden gidenlerin daha sonra abla- larınm kucağında değil, ama siperierde uyandıklan korkuyla hatırlanır: Asla geri döndürülemez denen küreselleşme süreci kopmuş. dünya ticaret devre- lerı darmadağın olmuştur. Gerçek dünyada yaşa- yanlar, bunlann tekraryaşanmaması için yapılacak- ları konuşmayı tercih ederier. ÇTYA bir türlü imza- lanamaz. Gerçek dünyada yaşayanlar bilirler ki, "ge- ri çevrilemeyecek süreçler" para ve bilgi gibi dola- şım alanlarında değil, üretimde, toplumsal yapılar- da yaşanan köklü değişikliklerden sonra ortaya çı- karlar. Gerçek dünyada bir ülkenin vatandaşlan, eğer seçtikleri hükümetler tarafından değil de, başka ül- kelerdeki vatandaşlann seçtiği hükümetler tarafın- dan yönetildiklerinde buna sömürgecilik dendiğini bilirier; karınlan açsa, işsizseler, "Deli Şapkacı"nın masasında üretilen teorilerin beş para etmediğini de... Ve nihayet gerçek hayatta yaşayanlar, kitlele- rin birlikte davrandıklarında tarihlerini yapabildikle- rini de bilirler. Alis'in "Harikalar Diyanna" sığınanla- nn bir gün mutlaka uyanacağını da... Eski RP'lîler, Hashihi karar' isteyecekler ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Kapatılan RP. Anavasa Mahkemesi karan için Yargıtay Cum- huriyet Başsavcılığı'na tashihi karar başvurusun- da bulunacak. Kararla il- gili olarak Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'ne (AİHM) yapılacak baş- vurunun tarihinin. tashi- hi karar girişiminın sonu- cuna göre belirleneceği belirtildi. RP'nin kapatılmasıyla milletvekilliği sona eren ve 5 yıl siyaset yasağıyla karşı karşıya kalan Şev- ket Kazan. polıtikaya FP'de devam eden hu- kukçu millet\ekilleriyle birlikte yaptıkları çalış- malar sonunda tashihi karar başvurusunda bu- lunma karan aldıklannı bildirdi. Yargıtay Cum- huriyet Başsavcılığı'na bugün ya da yann yapıl- ması planlanan başvuru- da, mahkemenin RP mil- letvekilleriyle ilgili kara- nnın geçersiz olduğu gö- rüşü savunulacak. Karar- la •kapatmayerinetemeW li kapatma karan hii- kümlerinin uygulandığı' görüşünün vurgulanaca- ğı sa\unmada karardan etkilenen millet\ekilleri- nin yargılanarak suçlan- nın sabit görülmediğine dikkat çekilecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear