23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 MART 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Şahbazov'un muayenehanesine miihüp • İstanbul Haber Senisi - Biyoenerji ve iğne tedavisi yoluyla hastalara şifa dağıttığını öne süren ve bazı basın yayın organlannda adı "mucıze doktor" olarak anılan Azerbaycanlı Baba Şahbazov'un Bakırköy'deki muayenehanesi, sağlık ekipleri tarafından dün ikinci kezmühürlendi. Özürlülerin istihdamı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sosyal Hizmetlerden sorumlu De\ let Bakanı Hasan Gemici. Türkiye'de yaklaşık 7.5 milyon özürlü yurttaş bulunduğunu beiirterek her geçen gün bu saymm arttığını söyledi. Türkiye'nin temel sorunlarından birinin özürlü bireyler ve aileler olduğunu kayden Gemici, özürlülerin istihdamına ağırlık verilmesi gerektiğini belırttı. Karatepe'ye ret • ANKARA (Cumhurnet Bürosu)-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı. Danıştay tarafından Kayseri Büyükşehır Beledıye Başkanlığı görevi düşürülen Şükrü Karatepe'nin. 1 yıl hapis ve 420 bın lıra para cezasına ılişkin hükmün onanmasına yönelik yaptığı tashıhi karar(karar düzeltme) istemini reddetti. Polisin tavrı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen. tçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu'na bir mektup göndererek son günlerde polisin. toplumsal olaylardaki tutumuna dikkat çekerek. "Politize olmuş polislere karşı hıçbir mü&amahaya yer vermeyecek zihniyet değişikliğinin yapılmasına büyük ihtiyaç vardır" görüşünü savundu. Ziyapet iptali saşırttı I BQ>N (AA),- Almanya. <ÇaJışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan'ın, Bonn ziyaretini iptal etmesine "anlam veremedi." Almanya Çalışma Bakanlığı, dün akşam yaptığı yazılı basın açıklamasında, Çalışma Bakanı Norbert Blüm tarafından. 18 Mart'ta Türk bakanın onuruna resmi öğle yemeği verilmesinin ve daha sonra iki bakan arasında görüş alışverişinde bulunulmasının planlandıgını hatırlattı. Türk Kadınlar Birliği tstanbul Haber Senisi - Türk Kadınlar Birliği tarafından yapılan yazılı açıklamadâ. 1997-98 çalışma programı kapsamında yapılan "Kamuoyu bilinçlendirme" çalışmalannın "Bilinçli toplum. saglıkh yaşam ve hijyen" başlığı altında devam ettirildiği belirtildi. Bahçeköy'de yıkım • tstanbul Haber Servisi - San>er Bahçeköy'de. SlT alanına kaçak olarak yapılan inşaat halindeki 14 bina, Bahçeköy Belediyesi ekipleri tarafından vıkıldı. CHP Genel Başkanı, 12 Mart'ın yıldönümünde sandığın üstünde güç olmadığmı söyledi Baykal daıı rejim uyardarı Tek güç sandık Panisinin grup toplantısında rejime yönelik kaygılannı dile getiren Deniz Baykal, rejim tartışmalan başlatıldığını söyleyerek, "Milletin sandığı yerine başka güç ikame edilemez" dedi. Mart Sendromu Baykal, hükümetin, bazı çevrelerde hayal kınklığı yarattığını ileri sürerek şöyle konuştu: Tarihi bir sıkışıkhk dönemine girildiği tartışmalan var. Umanm bunlar sadece mart sendromu olarak kalır. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanı Deniz BaykaJ; 12 Mart"ınyıldönümüyaklaşırkenbazı çev- relerde yine ara rejim tartışmalannın baş- latıldığını anımsatarak uyanlarda bulun- du. Baykal. " Kimsenin milletin sandığı ye- rine başka bir gücii ikame etmeye hakkı yoktur. Tarihi bir sıkışıkhk dönemine gi- rildiği tartışmalan var. Bu tarüşmalann hep sosyal demokrasinin yükseldiği dö- nemlere rastlaması dikkat çekici" dedi. Türkiye'nin sorunlannı ara rejim arayış- lanyla çözemeyeceğini vurgulayan Bay- kal. "Bunlar, umanm sadece mart send- romu olmanın ötesinde bir anlam taşı- mayacaktır'" diye konuştu. CHP lideri Baykal. partisinin grup top- lantısında yaptığı konuşmada. tütün fi- yatlan konusunda hükümeti eleştirdi. Hükümetin açıklanan fiyatlarla "Ne İsa'ya ne de Musa'ya yarandığınr belir- ten Baykal, "Fiyatlar ekonomik gerçek- lerin altında. Aynca hükümetin enflas- yonla mücadele politikası açısmdan da bir tutarulık arzetmiyor" dedi. Baykal, öğretmen maaşına yüzde 18'lik ek zam getiren tasarının hızla yasalaşması için hükümeti zorlayacaklannı da bildirdi. CHP lideri. konuşmasının "Bugün 10 Mart, 12 Mart muhtırasının yıldönümü sayüabilir. 27 yıl önce demokratik rejim kesintiye uğradı" diye başladığı bölü- DSP, Deniz Baykal'ı suçluyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP Genel" Sekreteri Zeki Sezer. DYP Genel Başkanı Tansu ÇiUer hakkındaki soruşturma önergelerinin seçim pazarlığı nedeniyle bekletilmesini değerlendirirken -Çiller ile Baykal kol kola beürli kesimleri seçim psikozuna sokmaya çahşmaktadırİar. Beüi ki Ba\ kal'ın başbakaniık hayalleri depreşmiştir" dedi. Sezer. dün yaptığı yazılı açıklamadâ. "CHP lideri Bay kal'ın zor dönemlerde efini taşuı alüna sokmadığuu, ancak FP'den seçim çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Fazilet Partısi (FP) Ge- nel Başkanı Ismail Alptekin, son zamanlarda açıklanan bazı anketlerin ANAP'ı birinci par- ti gösterdiğine dikkat çekerek "ANAPiçin bırakın birinci par- ti ofanayı barajı ssmak bile ba- şan olur. Madem ki ANAP bi- rinci parti. FP de yeni kuruldu. Ne duruyorsunuz. haydi buyrun seçime* 1 dedi. Ismail Alptekin türban tartış- malanna değinirken de "dışgö- rünüş ve şeldlcilikle uğraşma- nın husumetiere yol açacağuu" savundu. Dış politika eleştirisi Ismail Alptekin. FP grup top- lantısında yaptığı konuşmada hükümetin izlediği dış politika- nınTürkiye'yi zor durumda bı- raktığını savunarak Başbakan Mesut Yılmaz'ın Almanya ile ilgili açıklamalarını eleştirdi. Bu açıklamanın Almanya ile ilişkileri kopma noktasına ge- tirdiğini öne süren Alptekin. "Başbakanın dış politika konu- sunda böv lesine ciddivetsiz açık- lamalar yapması doğru değil. Siyasette ciddi>et insanlaruı yüz ifadelerinin ciddi görünmesiyle defiL konuşmalanndaki tutar- hlıkla olur" dedi. Alptekin, bazı peşin hüküm- lere rağmen FP'nin siyasette yeni bir dönem başlattığını sa- vundu. Alptekin, türban tartış- malannı anımsatarak Cumhur- başkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'in "sorunun ikna yoluy- la çözümünden > ana olduklarT yönünde açıklamalar yaptıkla- nnı anamsattı. bugünlerde eski ortağı Çiller'in teşvikiyle kendi başbakanlığmda bir azınlık bükümetiyle erken seçime gidilmesi bayallerini kurduğunu" söyledi. Çiller ile Baykal'ın bunahm stratejisi izlediğini savunan Sezer, bunu "aymazhk" olarak niteledi. Sezer. sözlerini şöyle sürdürdü: "İktidarlan döneminde hiçbir sorunu çözemevenlerin. Refah iktidannın yohınu açanlann bugün >apılan olumlu çalışmalara karşı kıskançhklan aniaşıiabilir. Fakat eski ortağı ve iktidara taşuımasına nedeo olduğu partSerin desteği ile de olsa, ancak yüzde 10'u temsil eden bir partinin hükümcte, üstelik seçime endeksli bir azınhk hükümetine talip olmasını anlamakta zoriuk çekiyoruz. DSP'nin gündeminde seçim degü, icraat vardır." Sezer, CHP yöneticilerinin türban tartışmalanyla ilgili tavırlarını da " Ydlardır DSP'nin laiklikle inançlara saygıyı bağdaştırmasını benimsemeyenlerin, kapatılan RP fle birlikte laik - laiklik karşıtlığı bölünmesine çanak tutmalannı anlamakta zortanıyoruz'' diye eleştirdi. DüZYAZII ORHAN BtRGİT münde bazı uyanlarda bulundu. 27 yıl sonra tekrar ara rejim tartışmalannın gündemde ağırlıklı yer tutmasının üzü- cü oldugunu vurgulayan Baykal, sorun- lann çözümünde ulusal iradenin önemi- ne dikkat çekti. Baykal. "Herkesin so- nunda gelip geçeceği yer milletin sandığı- dır. Kimsenin milletin sandığı yerine baş- ka bir gücü ikame ermeye hakkı yoktur" dedi. Toplumun anayasal rejime karşı tehditler söz konusu olduğunda gerekli tepkiyi gösterdiğini bildi- ren Baykal. sözlerini şöy- le sürdürdü: "Çeşitli çevrelerde hü- kümete ilişkin bir haya] kı- nklığnun kendisini göster- meye başladığını biliyo- rum. Farklı arayışlar dile getiriliyor. Demokrasi için- de ortaya çıkabilecek olumsuzluklan yine de- mokrasi içinde aşmak zo- rundayız. Türkiye ara re- jim arayarak sorunlannı çözemez. Türkiye, ara re- jim arayışlannı zihninden atmahdır. Politikacılar ta- vizkâr. rutarsız olabilir, a- ma rutarlı, taviz vermeyen politikacılar da vardır. Cumhurbaşkanı. bunca badireler yaşanuş bir dev- let adamı olarak son ts- panya gezisinde en çok Gonzales'le yaptığı konuş- madan etkilendi. Faşist re- jimden bugünlere sosyal demoratlar sayesinde ulaş- tılar. Ama bu asıl demok- rasinin zaferidir. Türkiye, demokrasi ve laikliği bir arada >aşatmanın müm- kün oldugunu gösterecek- tir. Tekrar bir tarihi sıkı- şıklık dönemine gidildiği tartışmalan vardır. Bu tar- tısmalann hep sosyal de- mokrasinin yükseldiği dö- nemlere denk gelmesi de ilginçtir." Laik rejim Emil Galip Sandalcı anıldı İnsan Haklan Derneği (İHD) kurucu- lanndan Emil Galip Sandaku ölümü- nün 5. yılında Zincirlikuyu Mezaru- ğı'ndaki mezan başında törenle anıldL Sandak-ı için bir dakikaiık saygı dunı- şunda bulunan İHD İstanbulŞube Baş- kanı Ercan Kanar. İHD yönetkileri ve Sandakrnın ailesi \e\akınlaru Sandal- cı'mn insan haklan ve basın Ö2gürlüğü için büyük çaba harcadıgını belirterek emeklerinin unurulma>acağını \urgu- ladılar. (KADER TUGLA) CHP Iiden Deniz'Bay- kal, belli çevrelerde kız- gınlık. hayal kınklığı ve kırgınlıklar yaşanabilece- ğini; ancak laik demokra- tik rejime inanan büyük bir siyasi potansiyel de bulunduğunu bildirdi. Baykal. sözlerini u Bunlar umanm sadece mart sendromu olmanın ötesin- de bir anlam taşımaz" diye noktaladı. Tarih Vakfı'nın Demirel'in referansıyla sunduğu projeler kabul edilmedi Cumhuriyet kutlanıaları paylaşılamıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhuriyetin 75. yıldönümü kutlamalan için Türk Ekonomik \e Toplumsal Tarih Vakfı'nın Cumhurbaşkanı Süteyman Demirel'ın referansıyla sunduğu projeler hükümette rahatsızlık yarattı. Inceleme Komisyonu özel sektör \e sivil toplum kuruluşlanndan kendilerine • gelen 98 projenin önemli bölümünün "kuüamalar için aynlan ka> naktan pav aimak amacını" taşıdığını bildirdi. Cumhuriyetin 75. yıldönümü etkinlikleri için Başbakaniık Müsteşar Yardımcısı Füsun Koroğlu başkanlıgında oluşturulan lnceleme Komisyonu'na 450'si kamu kurum ve kuruluşları. 98"ı özel kuruluşlardan olmak üzere 548 proje ulaştınldı. Kamu kuruluşlannın toplam 38 milyon dolar maliyetli 152projesini kabul eden komite ıçişleri, Kültür ve Dışişleri bakanlıklan ile TRT Genel Müdürlüğü'nün projelerine ağırlık verdi. lnceleme Komisyonu'nun Bakanlar Kurulu'na sunduğu rapora göre. TRT Genel Müdürlüğu'nün toplam 3.5 milyon dolar bedelli projeleri arasında Atatürk ve Nutuk'la ilgili fılmler, cumhuriyet şiirleri, 75. yıl marşı yanşması, Kurtuluş dizisi'nin devamı niteliğinde bir film çekilmesi etkinlikleri yer alıyor. Kültür Bakanlığı'nın opera ve bale yanşması, Atatürk ve cumhuriyet konulu yanşmalar. yurt içi ve dışı riyatro turnelen. konser ve gösteri etkinlikleri. temsili Bandırma Vapuru. cumhuriyet ve zafer yürüyüşü, GAP kültür gezisi. değişik sanat alanlarında sergiler. Büyük Anadolu tumesi, çocuk oyunlan festi\ali, opera ve bale günleri ile ülke genelinde şenlıkler düzenlenmesi yönündekı 7.3 milyon dolarlık projeleri de komisyonda uygun görüldü. Dışişleri Bakanlığı "nm toplam 2 milyon dolar maliyetli projeleri arasında, Fransa ve Isviçre'de sempozyum düzenlenmesi. yabancı dilde Atatürkçülük ve modem Türkiye konulannda kitap basımı. yurtdışında resıtaller, Turquie Labelle Gösteri Grubu'nun körfez ülkelen, Avrupa. Afrika. Amerika ve Kanada turnelen yapması. çağdaş Türk resimleri sergısi, Avrupa "da Türk sinema haftası, Avrasya halk danslan ve klasik müzık turneleri ve Türk sinema günleri düzenlenmesi yer alıyor. Komisyon, projeler için Genelkurmay Başkanlığı'na toplam 2.7 milyon dolar. Millı Güvenlik Kurulu'na 2 milyon dolar tahsis edilmesini karara bağlarken, "Atatürk ve Cumhuriyet ÜlketerT konulu sempozyum ve paneller için üniversitelere 10-15 bin dolar arasında olmak üzere toplam 1 milyon dolar destek sağlanmasını benimsedı. Almanya Çalışma Bakanı Nor- bert Blüm, öyle anlaşılıyor ki Türk meslektaşının kimliğini baş- kaları ile kanştırıyor. Daha doğru- su. Erbakan zihniyetinin hâlâ ik- tidarda oldugunu sanıyor. Bir Türk Başbakanı'nın, örneğin üb- ya'da bir Bedevi çadınnda, o ül- kenin lideri Kaddafi'den yediği zılgıtlara aldınş etmeden, gözle- ri tavanda oturuşunu unutmadı- ğı için bütün politikacılarımızı ay- nı kefeye koymak istiyor. Böyle düşünmeseydi Bay Blüm. altı yıldır Almanya ile Tür- kiye Çalışma bakanları arasında karşılıklı görüş alışverişi yapılma- dığı için dağ gibi biriken sorunla- rı ele almak amacı ile ülkesine gelmek isteyen Nami Çağan'a çirkin birtavır ile kapıları yarı açık tutup, yarım ağız ile bir "Hoşgel- din" demeye kalkışmazdı. Norbert Blüm'ün garip ev sa- hipliğinin öyküsü, önceki gece bizim Bakanlar Kurulu'nun gün- demındeydi. Oradan da dünkü i- ki gazetenin birinci sayfasına yansıdı. Türkiye Çalışma Bakam'nın, altı yıldır iki ülke arasında bu tür ilişküer olmadığı için biriken so- Kişilikli Politika... runları ele almak amacı ile Al- manya'ya gitmek isteyişi, ev sa- hiplerince mazeret gösterilerek ertelenmişti. O tarihlerde Türki- ye'de başbakan, Mesut Yılmaz değildi. Dolayısıyla da Türkiye hükümetinin başkanı, Şansölye Helmut Kohl'ün Avrupa Biıii- ği'ne girmemizi istemeyen bir politika izlemesi üzerine, bu ülke liderlerinin "lebensraum" politi- kası izlediği yolunda sözler de söylememişti. Buna rağmen Al- man Çalışma Bakanı, Türk mes- lektaşının ziyaret takvimine bin dereden su getirerek itiraz etmiş ve dolayısıyla gezi ertelenmişti. Almanya'da iki milyon Türk çalışıyor. Bunların arasında Al- man işçilere işverenlik yapanlann da bulunduğu biliniyor. Karşılıklı emeklilik sorunlan çözüm bekli- yor. Işte Çağan'ın ziyareti, o çö- züm bekleyen sorunlan günde- me almak için yapılacaktı. Gelin görün ki, Alman tarafı, ev sahibi konumunda oldugunu da kaale almadan Türk Çalışma Ba- kam'nın ülkesindeki temaslan, daha alt düzeyde kimselerle ya- pabileceğı imasını geveledi. Ta- raflann tanışması amacı ile Tür- kiye Büyükelçiliği'nde verilecek yemeğe, Bay Blüm'ün katılama- yacağını söylemek istedi. "Herr Minister, yemekten sonra elçili- ğimize uğrayabilirdi." Norbert Blüm, politikaya atılmadan ön- ce. gençlik yıllannda Istanbul'da opera binası inşaatında çalıştığı- nı. böylece Türkiye'yi ve Türkleri tanıdığmı söyleyen bir kimse ol- masaydı, Büyükelçi Volkan Vu- ral, bu zatın saçmalama özgür- lüğünü kullandığı kanısına kapı- lacaktı. Ama Alman Çalışma Ba- kanı bizi yakından tanıyan biri- siydi. Bu özelliği ile durum Dışiş- leri Bakanlığımıza bildirildi. Ba- kanlığın ilgili birimindeki yetkili, bu bildiriyi yeterince değerlendir- mediği için gezinin yapılmasın- daki faydanın altını çizmekle ye- tindi. Oysa Çalışma Bakanı Nami Çağan, gelen mesajın gezinin ip- tali için yeterli olduğu düşünce- sindeydi. Bu düşünceyle de, programının üzerine kırmızı ka- lemiyle bir çarpı işareti koydu ve olayı önceki akşamki Bakanlar Kurulu'nun gündemine getirdi. • • • Türkiye ile Almanya arasında- ki ilişkilerin kısa bir süreden bu yana izlediği gerginlik grafıği Al- man Çalışma Bakanı'nın, Türk meslektaşının resmi gezisi için takındığı tavır nedeni ile doruğa tırmanıyor. Bu tırmanışta açık açık kabahatli tarafın Alman- ya'daki iktidar sahipleri oldugu- nu söylemekle bütün sorumlulu- ğu üzerimizden atabilir miyiz? Yakın geçmişte, LJbya ve Mı- sır gezilerinde izlenen resmi tavır için, "Ne yapalım, o günlerde Türkiye'nin temsilcilik görevini üstlenenlen'n hatt etmesiydi bun- lar" demekten başka ne yapabi- liriz ki? Tıpkı yakın bir gelecekte de Al- man komşulanmızın, bu gergin- liğin nedenlerini bugünkü sansöl- yelerine ve çalışma bakanlanna yüklemelerini beklediğimiz gibi. Biz en iyisi, Türkiye'yi tam an- lamıyla tanımaktan yoksun ol- duklannı her fırsatta ortaya koyan Batılı dostlarımıza, tarihimizden üç emsalsiz örneğı göstererek, gerçek anlamdaki Türk devlet adamlarının. ülkelerinin çıkarlan- nı nasıl bir saygınlık içinde koru- duklannı, bilenlere bilmeyenlere ve unutmuş olanlara anlatalım: Birinci ömek, Cumhuriyet'in ilk kuruluş yılında geçmiştir: Kur- tuluş ve bağımsızlık savaşını ka- zanan Türkiye. Lozan'da, mütte- fık devletlerin temsilcileri ile ba- rış görüşmelerine oturacaktır. Başdelegemiz ismet Paşa, kon- ferans salonuna girmek için ka- pıyagelir vegörürki, başdelege- lerin oturacağı yerde koltuklar bir yana konmuştur. Öte yanda da kendisi için bir sandalye. Türk Heyeti Başkanı, hiç renk vermeden kapıdan döner. Bu kepazeiiği hazırlayanlar, yaptıklarının anlaşıldtğını görerek telaşa kapılır ve iskemle ile kol- tuk değişimi yaparlar. Türkiye'nin, müttefik devlet- lerle eşit koşullarda görüşmesi aşamasına gelinmiştir. İkinci örnek, yetmışli yıllann başında Paris'te geçer. Kimi Fransız politikacıları, sözde Er- meni soykınmını simgeleyen bir anıtın açılışı için dışişleri bakan- larını da törene çağınr. O tarihte Türkiye'nin Paris Büyükelçisi rahmetli Hasan Esat Işık'tır. Bü- yükelçi, bir dışişleri bakanının böylesıne bir provokasyon töre- nine katılmasının doğru olmadı- ğmı söyleyerek uyarı görevi ya- par. Sözünün dinlenmediğini gö- rünce de Paris gibi şaşaalı bir başkentteki görevini bırakarak Ankara'ya döner. Dönüşodönüştür... Bir üçüncü örneği de, Bülent Ecevit'in 1974'teki başbakanlı- ğmda ünlü haşhaş olayı için Amerika Birleşik Devletleri'nin polıtıkasının tehditlerle süslen- mesi üzerine, Ecevit'in takındığı tavır teşkil etmektedir. Nami Çağan işte bu kişilikli politika okulundan geliyor. Mangalda kül bırakmayan, a- ma ilk kurusıkı karşısında yelken- leri suya indirenlerin bu okulu yakından tanımaları için de en taze örneği veriyor. POLİTtKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 1919 Dergi... Eskişehir Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakülte- si öğrencilerinin yayımladıkları derginin adı ilginç: '1919 Dergi' Derginin dördüncü sayısı özenle hazırlanmış ve basılmış... 1919 Dergi'nin (PK 465 Merkez Eskişehir) sahi- bi Serdar Içen, yayın koordinatörü Uğur Koçak, yayın danışmanı Banş Seven... Dergiyi bir solukta okudum... Bilgi Akbaş'ın "Atatürk Nasıl Sevilir?" başlıklı yazısı ilgımi çekti... Hukuk Fakültesi öğrencisi Bilgi Akbaş, "Atatürk nasıl sevilir, hiç düşündünüz mü?" deyip ekliyor: "Bütün bunlan çok duyduk. Atatürk'ü yakasın- da taşıyanlar, duvanna asanlar, okul yıllanndan ak- lında kalan kuru, anlamsız, biçimsel bilgilerden başka bir şey hatırlamayanlar... O'nu tekraryaşatmak isteyenler... Bunlan aşın artık. Şimdi çok daha moda şevme şekilleri var. Bakın. son moda ATATÜRK'Ü SEV- MEŞEKİLLERİ. Modayı takip edin, size uygun bir şekli seçin. Sınıfa girdiniz. Karşınızda, gelecek vaat eden, gözleri ışıl ışıl gencecik insanlar... Tam size göre. Şimdi başlayın. Ama çaktırmadan yavaş yavaş. Önce, günümüz gençlerinin ne kadar bozuldu- ğundan, zamanın çok kötüye gittiğinden, böyle devam ederse devletin yıkılacağından bahsedin. Tüm bunların sebebi olarak eğitim sistemini gös- terin. Eğitim ve öğretim biriiğinin yanlış oldugu- nu, en uygun sistemin Osmanlılar zamanında uy- gulanan sistem oldugunu söylemenin tam zama- nı. Söylediniz mi? Şimdi çocuklara bir bakın. O gözler size kuşku ve soru dolu bakmaya mı baş- ladı, arka sıralardan sizi destekleyen mi çıktı? Bra- vo. Amacınıza ulaştınız. Atatürk sevginizi kanıtla- dınız." • • • 1919 Dergi'deki Mümtaz Soysal ın yazısı kimi sorulann yanıtıydı: ;.. Şöyle diyordu Soysal: "Gençlik sorununun üzerine hâlâ tüfekle, ta- bancayla gidiyoruz ve gençliği ne kadar toplurp dışına, toplumdaki karar ve katılma mekanizmaZ lannın ötesine itersek, isyancı gençliğin verebile- ceği zarariardan da toplumu o kadar iyi koruyabi- leceğimizi sanıyoruz. Bir iki bakanlığın gihştiği yaz- lık çalıştırma projeleri devede kulak kalıyor. Sokak- lar, işsiz, aylak gençlerle dolu. Binbir güçlükle ayakta tuttuklan kuruluşlar üni- versite yapilannın dışına sürülen, dernek kurma özgürlükleri, sıkıyönetim döneminden çok ince düpedüzyasalaha aşın derecede sınthanmış olan, bir araya gelip doğru dürüst tartışmak olanağını bulamayan gençler... Içlerinden bir bölümünün 'eylemci' olması, hep- sinin toplum dışına sürülmesine yol açmış. Bunun için de her geçen gün, bir bölümü daha 'eylem- ci' oluyor. Hastalığa bulduğumuz tedavi biçimi tam anla- mıyla ters sonuç vermektedir. Kendinizi telefon kulübesinden bir arkadaşıyla konuşmakta olan gencin yerine koyun. Camlardan seyrettiği toplum ona öylesine ya- bancı ki: Bütün sıkıntılara ve o gencin de duydu- ğu bütün işsizlik bunalımlarına karşın, hâlâ düzen- siz ve çılgm bir tüketim tutkusuyla mağazadan mağazaya koşuşan insanlar, Türkiye'nin nereye götürülmek istendiğini bir an için bile düşünme- yen bilinçsiz yığınlar, bıyıklan birazcık aşağı kıvrıl- mış ve giyim kuşamı birazcık isyancılığa kaçmış gene kuşkuyla bakan bir kollama mekanizması." • • • 1919 Dergi'yi okuyunca içimdeki hüzün buruk bir sevince dönüştü... Dışanda yağmur yağıyordu... Kendi türkülerinden habersiz geceler VVallace Stevens'ın dizelerinden çıkıp kurşuni birsabahın içinde eriyip gidiyordu... Yaşam acımasızdı... 23 yaşındaki Onur Güvener yağmurlu bir gün- de toprağa verilmişti... O gencecik insanın ölümü babası Sevgili Eren Güvener'i yıkmıştı... Gencecik insanlanmız niçin ölüyordu? Biz çocuklarımızı trafik kazalarında, beklenme- yen ölümlerde yitiriyorduk... Biz çocuklarımızı yargısız infazlarda, gözaltında işkencelerde ölüme teslim ediyorduk... Babalar, anneler, kardeşler acılar içinde yıkılıp kalıyordu bu beklenmeyen ölümler karşısında... Yağmur hızlandı... ^, Camdan dışarıya baktım... İçimdeki hüzün beni bir başka evrene taşıdı... E. Posta: Hikmet.Cetinkaya " raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cevik kuvveteklasik müzik Polisi sakinleştirecek çareler aranıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Toplumsal olaylardaki saldırgan girişimleri nedeniyle tepki toplayan çevik kuvvet görevlilerini "çizgi fUmle sakinleştirme" projesi yeterli olmayınca, klasik müzik dinletme yolunun denenmesine karar verildi. Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Kutlay Çelik, klasik müziğin insanlar üzerinde sakinleştirici bir etki yaptığını belirterek "Çevik kuvvet polisi, belli bir noktaya geldi. Daha da iyi olması için yeni çalışmalara gireceğiz" dedi. Toplumsal olaylarda çevik kuvvet görevlilerine aralannda Mozart ve Beethoven'ın da bulunduğu klasik müzik bestecilerinin eserleri dinletilecek. Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı da çevik kuvvet görevlilerinin amirleri tarafından venlen emirleri duymasını sağlamak için bir dizi çalışma başlattı. Bu çalışma çerçevesinde çevik kuvvet görevlilerinin kasklanna aparat yerleştirilecek. P-14 î tipi olarak bilinen ense korumalı beyaz * kasklann içine * yerleştirilen aparatlar sayesinde çevik kuvvet görevlileri amirlerinin komutlannı anında alacaklar. Deneme amacıyla -; öncelikle bin adet alınacak olan aparatlann 200-250 dolara mal olacağı bildirildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear