14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 ŞUBAT 1998 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Farklı bir bakış açısına sahip, ilginç, eğlenceli bir Fransız yapımı: Ridicule 16. Louis'nin espri ve eııtrika kumkuması sarayında...Kral 16. Louis zamanı. 18. yüzyıl Fransası. 1789 devrimi öncesinde Ver- sailles Sarayı. Yûzü gözü pudralı, du- daklan boyalı, peruklu, şık şıkırdım erkeklerle korseli, boyalı, kat kat giy- siler içindeki, süslü pûslü fettan ka- dınlardan oluşan soylular, hem 'zalim, hükmedici vekasaba kimlikJerrvle' zen- gin, lüks bir hayat sürmekte, hem de akıl ve espri düşkünü krala yalakalık etme yanşmda. Ahlaki değerlerin alay konusu edildiği saraydaki en etkili si- lahın, taşı gediğine oturtan espriler, sivri dilli sözcük oyunlan, cinaslar, seçme-saçmalar, tuhaf şakalarvenük- teler olduğu bu dönem, birbiri peşisı- ra, kaşı gözü yararak espri patlatmak gözde. Karşılıklı espri atışmalanyla çınla- yan Versailles salonlannda, zekâdan pek nasibini almamış, pohpohlanmak- tan fazlasıyla hoşlanan, görkemli sa- ray hiyerarşisinin en tepesindeki kral, devrimin giyotinine başını vermeden önce, sadece günûnü gün etme derdin- deki, oyun düşkünü bir ehli keyif as- lmda. Espri sahibi tebaasından kimi soylulan, habire keskin dilli sözcük oyunlanna teşvik eden kralın beğendi- ği bir nükte ya da incelikli igneleme, anında yayıhyor bütün saraya. Kısacası kralı hoşnut bırakan espri- yi yapana, yürü ya kulum diyor 16. Loius. Taşralı yoksul soylu ve yeni bir çağı haberleyen, ateşli bir idealist olan Gregoire de Ponceludon de Malavoy (Charles Berling), balçıklı, çamurlu arazilerinde sıtmadan kınlan köylüle- rine daha iyi bir hayat sunmak, yaşa- dığı yöredeki bataklığı kurutacak bir- takım kanalizasyon tasanlanna destek sağlamak amacıyla kalkıp saraya ge- lir ve kralın huzuruna çıkmak için ne- redeyse göbeği çatlar. Ama tebaasınm sağlık sorunlanyla uğraşmaktansa espri yanştırmayı, dil ve sözcük cambazlığına dayanan nük- teler atıştırmayı yeğler Fransa kralı. Versailles Sarayı 'nın şatafatına, adabı- na yabancı, idealist su mühendisi Ma- lavcy'a yol yordam öğreten hekim Bel- legarde'ın (Jean Rochefort) öğütleriy- le krala yanaşabilen taşralı Malavoy, heki- min son derece özgür yetiştirdiği, 'su basın- cmın tavşanlardaki et- kileri'ni araştıran, sa- raydaki kokuşmuş dü- zene ilgisiz, akıllı ve güzel kızı Mathilde'ye (Fransız sinemasının umut veren, yeni çıtır yıldızlanndan Judith Godreche) âşık oluyor gizliden gizliye. Oysa ayda iki kez 'sevişmek' ve kesinlikle sa- raya çıkmamak şartıyla. bir ayağı çu- kurdaki çok yaşlı bir soyluyla (tanın- maz hale gelmiş Jean-LouisTrintignant) evlenmenin eşiğindedir Mathılde. C ü l ü n c İ l i s k i l e r RldiCUİe / Yönetmen: Patrice Leconte / Senaryo: Remi VVaterhouse, kendi romanından / Kamera: Thterry Arfoogast / Müzik: Antoine Duhamel / Oyuncular: Charles Beriing, Fanny Ardant, Judith Godreche, Jean Rochefort, Bernard Giraudeau, Bernard Fresson, Maurice Chevit/1996 Fransa (Pinema) gide saray hayatına kaptıran Malavoy, kon- tesin bencil se\gilisi- ni (Bernard Giraude- au) ağız dalaşında bo- zum edince, entrika kumkuması saray çev- relenne kendıni kabul Uzaktan uzaga "Tehlikeli İliskiler" klasigini çağnştıran fettanlıklar ve pud- ra banyolan yapan, 'masum kadın'. geçkince dilber Kontes de Blayac'la (Fanny Ardant) kınştıran ve kendini git- ettınr. Yakınçağ'ı haberle- yen 1789 Fransız Dev- rimi'ne on kala tüm soyluların. kralın önünde, atışılan raki- bi yerin dibine geçıren. zekâ ürünü esp- riler patlatarak yükselmeyi umduğu bir dönemde geçen bu incelikli 'çağfîl- mi', bir tür filminden bir başka tür fil- mine atlamaktan bıkıp usanmayan ya- zar-yönetmen Patrice Leconte'un ese- ri. Pilote'daki 5 yılhk çizgiromancılı- ğın ardından 1976'da yönetmenliğe başlayan ve geçmişte tstanbul Festi- vali'nde gösterilmiş "MonsieurHire", "LeMari de la Coiffeure-Berberin Ko- cası", "Tango" gibi fılmleriyle tanıdı- ğımız, Fransız sinemasının, farklı çiz- gisini sürdüren yazar-yönetmenlerin- den Patrice Leconte, köklü Fransız kül- türünün arka planmı oluşturduğu bu filminde çok sağlam bir senaryoyu in- ce ince işlemiş. Seyredeğer bir 'çag fimi' Meraklısmın her nüktenin tadını çı- karacağı. Fransız komedi tarzının key- fine varacağı, sürekli gülmece duygu- su veren "Ridkule-Gülünç tüşkiler'"ın senaryosunu Remi VYaterhouse kendi romanından uyarlayıp yazmış. Özlü diyaloglar, başanlı performanslar, 18. yüzyılı perdeye yansıtan dekor-kos- tümler, Thierry Arbogast'ın görüntü- leri ve Antoine Duhamel'in müzigi, son filmlen gişede yatan yönetmen Patrice Leconte'un "Gülünç tlişki- Ier"ini, tarihsel öğelerin ağır bastığı etkileyici, komik ve ironik bir modern klasik düzeyine eriştiriyor sonuçta. 1996 Cannes Festivali'nin açılış fil- mi olan. Cesar ödüllerine boğulmuş "Rkticule", ışıl ışıl parlayan, övgüye ve seyredeğer bir 'çağfibni'. Daha n'olu- yor demeye kalmadan, eski bir espri- şakanın hayatıru kararttığı birinin, vak- tiyle o şakayı yapmış yaşh soylunun üs- tüne çıkanp işemesiyle başlayan "Gü- lünç IHşkiler'', usta işi, özenli, incelik- li birgösteriyedönüşüyorgiderek. Fil- min geneline sinmiş 'ışılü'nın, düello ya da maskeli balo sahnesi gibi kimi zayıf kaçmış sahnelerini unutturduğu, günümüze de göndermelerde bulunan bu "Rkücule" bizce haftanın filmi ni- telemesini hak ediyor. Şişmanlık kompleksi ve karasevdaYıllann ünlü, maço aksiyon katan, namlı kas şampıyonu 'Rocky', 'Rambo' Sylvester Stal- lone'u göbeklenmiş, hantal, hım- bıl bir kasaba şerifine dönüştür- düğü, çağdaş polisiye-westem denemesi 'Cop Land-Güçlüler Bölgesi'nı geçen hafta seyrettiği- miz; 33 yaşındaki New Yorklu 'Indie' yönetmen James Man- gold'un geçen yılkı tstanbul fes- tivalinın 'bağunsız Amerikansi- neması' bölümünde sunulan ilk filmi 'Heavy-Şişman',bugün Be- yoğlu Beyoğlu Sinemasrnda gös- terime giriyor. Kafayı azıcık şişmanlığa tak- tığı anlaşılan. kahramanlan ka- dar olmasa da piknik bir tip ol- duğu fotoğraflanndan sezilen Ja- mes Mangold'un ilk yönetmen- lik denemesi 'Hea\ r y-Şişman', Bertohıccfnin keşfı LivTyler'ın da yer aldığı oyuncu kadrosu, iç- tenlikli anlatımı ve hüzünlü ko- nusuyla festivalin umulmadık bir ilgiyle karşılanarak üklım tıkış sa- S i s m a n Heavy / Yönetmen, senaryo: James Mangold / Kamera: Michael Shaw / Müzik: Thurston Moore / Oyuncular: Prurtt Taylor Vınce, Liv Tyler, Deborah Harry, Shelley Winters, Joe Grifasi, Evan Dando /1997 ABD (Minema) lonlara oynayan, hoş filmlerin- denbiriydi. New York'a çıkan arka yollar- dan birinin üstünde bulunan ve daha çok kamyon sürücülerin- den oluşan, avam takımından müşterilerin yiyıp içmek için de- vam ettiği, küçük bir bar-resto- ranı, mütehakkim annesiyle bir- likte çahştıran, içine kapanık, sı- kılgan, şişman bir pizza ustası- mn dokunaklı hikâyesini anlatı- yor 'Heavy-Şişman'. 30 yaşını dönmesine karşın hâlâ otoriter annesinin (SheOey VVTnters) dizi dibinde yaşayan, ölen babasından arta kalmış dükkânda çalışan, şişmanlığından ötürü karşı cins- le ilişkilenni en aza indirmiş, sı- kıcı, kasvetli, tekdüze bir haya- ta talim eden sessiz, durgun piz- za ustası Victor'un (Pruitt Tay- lor Vince) yaşamı, günün birin- de değişiyor. Annesinin garson olarak işe aldığı, güzeller güze- li bir genç kıza (Liv Tyler) fena halde abayı yakıyor; aşın utan- gaç, tombik pizzacı kahramanı- mız. Bu olmayacak duaya amin derken bir de ansızm yaşlı anne- sinin ölüverişiyle hayatın diken- li yollannda bir başına, ama es- kisinden daha güçlü olarak, tek başına kalakalıyor pizzacımız fi- nalde. James Mangold'un bağımsız sinema ürünü bu ilk yönetmen- lik denemesi 'Şişman', çok bü- yük ve önemli bir film değilse de ilgiyle izlenen, sevimli, stilize bir çağdaş psikolojik dram sayı- labilir. Kendine özgü ağır aksak ritmi, insancıl yaklaşımı. yalın. gerçekçi, duygusal ve pes perde- den anlanmıyla, etkileyici olabi- len, yer yer duygu gıcıklayan 'Şişman'da pizzacı şişman Vic- torumuz, umutsuz bir sevdaya yakalanmasıyla birlikte mono- ton yaşamını tazeleyen bir boyu- ta geçiyor. Kendi dünyasına ka- panrruş, yınrmeye mahkûm, yal- nız ve kompleksli Victor'un du- yarlı öyküsünü sade tarafından, sessiz ve derinden aktaran film- de, üniversiteye devam etmekle çalışmak arasında kararsız kal- mış, kafası da oldukça kanşmış, güzel garson genç kızı Liv Tyler, müzisyen sevgılisını gerçek mü- zisyen Evan Dando, restoramn yıllanmış kadın emektannı şar- kıcı Deborah Harry,onun, bann sıkı müdavimi olan ağzı kalaba- lık dostunu Joe Grifasi oynuyor. Günümüzün çekicilik, göste- rişlilik, satış gibi geçerlı değer- lerinin semtine uğramadığı, kı- nlgan, sıkılgan pizzacı Vıctor'u canlandıran Pruitt Taylor Vin- ce'ın oldukça göz doldurduğu, 'bağunsızlannkaiesi' 1995 Sun- dance Film Festivali'ndejüri özel ödülünü kazanmış 'Şişman', iç burkucu. ama ilginç bir ilk film denemesi. Duygusal yanları, oyunculuğu ve yalın anlatımıy- la derdini anlatan 'Heavy-Şiş- man', son tahlilde beylik, ama yine de tavsiyeye layık bir psiko- lojik dram sayılabilir. Şeytanınız bol olsun ağbiler! Alışılmış "başan ve güç" karşılığın- da ruhunu şeytana satan doktor Faust hikâyesinden beyazperdeye yapılan uyarlamalann sonuncusuniteliğindekı "The Devil's Advocate-Şeytamn Avu- kab", başanlı bir kariyer, güç ve zen- ginlik peşindeki genç bir avukatın öy- küsünü nakleden, doğaüsrü güçlerin fınk attığı, Hollywood usulü tezgâh- lanmış, beylik bir gerilimsi "thriuer." Hiçbir davasını Ka> Derme> en Flori- dalı genç Kevin Lomax (Keanu Re- eves). müvekkilinin suçlu ya da suç- suzluğuna bakmadan, tüm ahlaki değer- leri bir yana bırakıp ne pahasına olur- sa olsun. her davayı mutlaka müvekki- li lehine kazanmayı amaçlayan, son de- rece rurslı ve kibirli, Makyavelist bir avu- kat James !Newton Howard imzah, tum- turaklı bir müzikle içine daidığımız "Şeytamn Avukaü", masum olmadığı her halinden belli, sübyancı bir mate- matik öğretmenini parlak bir savun- mayla aklayan Kevin Lomax'ın, büyük bir avukathk firmasından transfer öne- risi almasıyla gelişiyor. Hep lüks ve konfor özlemindeki, sanşın bomba ka- nsı Mary Ann'le (tombul yanaklı, ki- raz dudaİdı yeni MM müsveddesi Char- lıze Theron, oldukça göz dolduruyor), New York'ta, bir elinin yağda bir eli- nin balda olacağı, göz kamaştıncı, yep- yeni, zengin bir hayata atılan vaiz kızı; koyu dindar bir annenin oğlu Kevin'in en büyük destekçisi de, silah satıcılığı ya da uyuşturucu ticarcti gibi uluslara- rası çapta karanlık işlere de bulaşmış, son derece etkili, büyük avukathk fir- masının, şeytani güçlere sahip, esra- rengiz, karizmatik patronu John Mil- ton'dur (Al Padno). Çok dolgun bir ma- aş, saray yavrusu gibi bir ev ve gittik- çe yükselen kariyeriyle başı dönen Ke- vin için, kazanmanın artık hedef ol- maktan çıkıp saplantıya dönüştüğü, işinden başını alamadığı bir bedel öde- me süreci başlar. Rosemary's Baby'nin saf ve masum Rosemary'sini anımsatan, sinirleri laç- ka, tedirgin Mary Ann ödeyecektir bu bedeli önce. Zavallı Mary Ann, koca- sının ilgisine, sevgisine hasret kalıp "evrenin efendisi" John Milton'un sü- rekli tacizlerine maruz kalınca, ufaktan ufaktan kafayı yeyip Kevin'in kâbus diyerek önemsemediği bazı meşum ha- yaller görmeye başlar ve hiçbir şeyin as- lında göründüğü gibi olmadığını hisse- der. Dindar annesinin uyanlanna aldırma- Seytanın Avukatı The Devils Advocate / Yönetmen: Taylor Hackford / Senaryo: Jonathan Lemkin, Tony Gilroy / Kamera: Andrzej Bartkovviak / Müzik: James Nevvton Hovvard / Oyuncular: Al Pacino, Keanu Reeves, Charlize Theron, Jeffrey Jones, Craig T. Nelson, Judith Ivey/1997 ABD. yıp "günaha giden yola" tam gaz dalan, yoğun baskı altındakı Kevin'in, aslın- da ünlü tngiliz şairin adını taşıyan, es- rarengiz patronunun (yani 'şeytan'ın) oğ- lu çıkacagı. beylik bir finale bağlanan. oldukça dauzun tutulmuş (yaklaşık 2.5 saat)"Şe>tamn Avukaü". doğrusu sı- kılmadan izleniyor izlenmesine ama geriye önemli, kalıcı bir şeyler bıraktı- ğı da pek söylenemez herhalde. Tipik bir oyuncu filmi Şeytanlığa en çok elveren avukathk mesleğine ilişkin klasik gözlemler. yı- ğinla fılmden aşinası olduğumuz ma- lum mahkeme sahneleri ve ilk yanda tıkır tıkır işleyen, doğaüstü, korkutucu bir gerilim temposuyla gelişen film, ikinci yansında gitgide tekdüzeleşen bilgisayar efektleri, tantanalı müzikler ve karanlık görüntüler eşliğinde, bütü- nüyle gösterişli ama oldukça kafa ka- nştıncı bir "abarb ve şamata" fınaline doğru dümen kınyor. Şeytani atmosfe- rin giderek iyice klişelere orurduğu, ge- nelde "sorunu kendinde çözme-çöze- meme" temasını arkalayan, ne var ki gi- derek ilginçliğini yitirerek yavanlaşan "Şejtanın Avukaü", tipik bir oyuncu fil- mi aynı zamanda. Her daim insani za- aflar üstüne çalışan şeytan hazretleri- ni, baştan sona sevimli, çekici, libido- su güçlü bir karaktere dönüştüren usta oyuncu Al Pacino'nun gittikçe abartı- ya kaçan oyununa ayak uydurmaya ça- lışıyor paranın cazibesine direneme- yen. hırslı, kibirli Kevin-Keanu Reeves. 1970'lerin şeytan modasını yeniden hortlatan "Seytanın Avukatı"nı, 1982'den bu yana yaptığı, "yüksekener- ji yayan", rock müziğe duyduğu ilgiyi de yansıtan "Subay ve Centilmen", "ChuckBerrj Hafl! Haü! Rock'n'Ron", "Aü-American", "Dolores Claiborne" gibi filmleriyle tanınan, geçenlerde In- giliz oyuncu Helen Mirren'le de evle- nen, 1944 Santa Barbara doğumlu, Ka- liforniyalı Taylor Hackford yönetmiş. Giderek klişelere teslim olan finaliyle sonuçta çuvallayan ve uçup giden bu va- sat şeytani-gerilim fantezisinde, Luci- fer-Satan'ı 20. yüzyılın en büyük hü- manisti, Tann'yı da sadist sayan, "da- hıyane" diyaloglan keşfetmek, Holly- vvood senaristlerinin akıllara seza cin- gözlüklerini bir kez daha izlemek yine de ilginç olabilir belki, meraklısı için. Tabii bizim gibi şeytana uyup da Al Pacino uğruna bu filme gidenlere de bir diyeceğimiz olamaz! YENİBAŞLAYANLAR The Came / Oyun Yönetmenligini DavidFincher'ın yaptığı 'Oyun'da başrolleri Michael Douglas ve Sean Penn paylaşıyorlar. Douglas filmde bütün yatınmlann ve ilişkilerin kontrolünü elinde tutmaya alışık, zeki, kurnaz ve başanlı bir işadamı olan Nicholas Van , Orton'u canlandınyor. Ancak bir gün Van Orton'un yaşamı, kardeşinin kendisine verdiği beklenmedik doğum günü hediyesiyle köklü değişikliklere uğruyor. Masum bır doğum günü hediyesi kimliğindeki oyun, Van Orton'un hayatını sonsuza dek değiştirecek bir ölüm kalım savaşma dönüşüyor. Oyun, hayatının bir parçası, hatta amacı olmaya başladığında kendi evinde esrarengız kişiler , • tarafından gözlendiğini fark ediyor Van Orton. ÇASOD ödüHeri açıklamyor • Kültür Servisi - Çağdaş Sinema oyunculan Derneği'nın(ÇASOD) düzenlediği ve bu yıl 5.si gerçekleştirilecek olan 'Çasod En iyi Oyuncu Odülleri' 24 Şubat 1998 tarihinde sahiplerini buluyor. Bu yılki jüri Tijen Par, Atilla Dorsay, Prof. Dr. Zafer Doğan, Tuncer Gücenoğlu ve Mahinur Ergun'dan oluşmakta. Üç oyuncuya verilecek olan ödüller için Hamam. Masumiyet, Ali. Solgun Bir San Gül, Yanhş Saksının Çiçeği, Mektup, Deniz Bekliyordu, Köpekler Adası, Nihavend Mucize, Insan Kurdu, Çökertme, Hollywood Kaçaklan, Bir Erkeğin Anatomisi, Akrebin Yolculuğu ve Usta Beni Öldürsene adlı fılmlerde oynayan sanatçılar yanşacak. Ankara-Varşova Dostluk DetMieği'nden konser • ANKARA (AA) - Merkezi Ankara'da bulunan Ankara-Varşova Dostluk Derneği, Polonya'mn Ankara Büyükelçiliği ile birlikte klasik müzik konseri düzenleyecek. Polonyalı müzisyen Piotr Paleczny'nin 'Chopin'den Seçmeler' konseri, yann akşam Polonya'mn Ankara Büyükelçiliği salonlannda verilecek. 'Alternati! Eğttim ve Sanar etkiniiği • Kühûr Servisi - tstanbul Şehir Tiyatrolan Kültür Günleri klıpsammda'ele alınan 'Alternatîf Eğirhn'v& Sanat' kdhulu etkinlik^ Şubat 1998 Pazartesi gûttü saat 18.00'de Harbiye Muhsin Ertuğrul Gep Tiyatrosu'nda gerçekleştirilecek. Yrd. Doç. Dr. Nevin Eracar Başar koordinatörlüğündeki program, sanatın psiko eğitsel araç olarak kullanımını gösterim ve vvorkshoplar ile örneklemek üzere resim, müzik ve tiyatro atölyelerinden oluşuyor. Ayşegül Kumanlı ve Ali Ihsan Kıran'ın da yer aldığı etkinliğin program akışı Şehir Tiyatrolan sanatçılan Özge Altınkaya ve üğur Değirmencioğlu tarafından yapılacak. İnci Bal Okay'ın sergisi • Kültür Servisi- İnci Bal Okay'ın resimlerinden oluşan sergi 8 Şubat'ta Ümit Yaşar Sanat Galerisi'nde açılıyor. 1987 yılından bu yana Zuhal K. Köseler, Orhan Ersoy. Orhan Taylan Atölyeleri'nde resim tekniğini geliştiren Okay çalışmalannı kendi atölyesinde sürdürüyor. Bugüne kadar biri Amsterdam'da olmak üzere 20 karma sergiye katılan sanatçı 7. kişisel sergisini açıyor. İnci Bal Okay'ın modern anlayışla fıgüratif olguyu birleştirerek çağımıza uygun bir çizgi yakalamayı amaçladığı yapıtlan 27 Şubat'a dek izlenebilir. tdil Biret ve Jean Fournet BASSOda • Kültür Servisi- Bilkent Senfoni Orkestrası 10 Şubat Salı akşamı vereceği konserde uluslararası üne sahip piyano sanatçısı tdil Biret ve Japonya'nın yabancı bir şefe verdiği en yüksek unvan olan "Molyo Shikiska' unvanının sahibi Jean Foumet'i buluşturuyor. Saat 21.00'debaşlayacak olan konserde Idil Biret izlenimci müzığın ustalanndan ünlü Bolero eserinin yaratıcısı Maurice Ravel'in Sol Majör Piyano Konçertosu'nu ve Fransız müziğinin 20. yüzyıl temsilcilerinden Jules Massenet'nin Phödra Uvertürii'nü yorumlayacak. Konserin şefi Jean Fournet 50 yıldır müzik dünyasının önde gelen isimleri arasında yer alıyor. Müzik çahşmalanna Gonservatoire Natıonal de Paris'te başlayan sanatçı şu anda Avrupa ve Amerika'daki anlaşmalannın yanı sıra Tokyo'daki Metropolitan Senfoni Orkestrasrntn daimi şefliğini yürütüyor. BUGÜN • İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ saat 19.00'da Müzikallerden Seçmeler'i sahneliyor. • ANTtKA KÜLTÜR, SANAT, TURİZM'de Erdal Yaacı'nın 'Bir Çarşı Günlüğü lirfa' başlıklı dia gösterisi saat 19.30'da izlenebilir/245 15 93) • AKSANAT'ta saat 12.30 ve 17.30'da Mahler'in bir ve dört numaralı senfonileri laser-disc'ten izlenebilir. • TOPLUMSAL ARAŞTTRMALAR VAKFl'nda Vedat Özdemiroğlu'nun Mizahın MuhaüfGücü başlıklı söyleşisı saat 18.00-20.00 arasında izlenebilir. • BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT '„ MERKEZl'nde saat 12.30'da 'Maria Callas-Life ' and Art' adlı film videodan gösterilıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear