23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT1996 CUMA 12 KULTUR Bertolt Brecht'in 100. yaş günü Almanya'nın çeşitli kentlerinde geniş çapta etkinliklerle kutlanıyor Her yerde Brecht varGÜNERYÜREKLİK BERLİN- Brecht'in 1927 yılında 29 yaşmdayken çekilmiş bir fotoğrafi, onun 100 yıl kutlamalannı nasıl değerlendirdi- ğini hissettiriyor bana. Eğer yaşasaydı, sanınm yine aynı yûz ifadesiyle bakardı yapılanlara. Üstünde kalın bir deri palto, parmaklannın arasında iri birpuro ve yü- zünde ince alaylı bir gülümseme. Cin gi- bi bakıyor insanın gözlerinin içine "Ben yutmam" der gibi. Öyle ya, uzun yıllar oyunlannı boykot etmiş bir Batı, şimdi onu baştacı ediyor, ona yazan olarak sa- hipleniyor ve 100. yaş gününü ülke çapın- da etkinliklerle kutlamak istiyor. Ber- lin'deki Sosyal Demokrat Parti SPD'ye ait Wilry-Brandt binasında açılan ve ya- zann 32 fotoğrafinı bir araya getiren bir sergi buruk bir kutlamanın ilk habercisi sanki. Konrad Ressler'in 1927 yılında cam üzerine çektiği "deri paltohı Brecht" fotoğraflan 10 yıl kadar önce Augs- burg'da bir evin çatı katında bir rastlantı sonucu bulunmuş, daha sonra bu fotoğ- raflan içeren bir albüm çıkanlmıştı. Brecht'in 100. yaş günü nedeniyle bu al- büm şimdi tekrar yayımlandı ve bir de sergi açıldı. Berlin'deki yaş günü kutlamalan çer- çevesinde bir diğer sergi de Akademie der Künste'de (Sanatlar Akademisi) açıl- dı. Çok daha geniş kapsamlı olan bu ser- gide, Brecht'in bilinmeyen yönlerine dik- katler çekilmeye çahşılıyor. Brecht nasıl çalışırdı, çalışma yöntemleri, ilkeleri ne- lerdi? Bu gibi sorulann yanı sıra yazann Augsburg'daki doğduğu evden başlayıp Berliner Ensemble'daki son provalanna kadarki yaşam çizgisi de fotoğraflarla ve bağlantılanyla gözler önüne seriliyor. Akademie der Künste'de yazann doğum günü olan 10 Şubat'ta btr de tören düzen- lendi. Bu törene Alman Cumhurbaşkanı Ronuuı Herzng'un da gelmesi bekleni- yor. önümüzdeki 29 Mart'a dek sürecek sergi süresince akademide Brecht ile il- gili fılmleT gösterilecek; okuma akşam- lan, açıkoturumlar yapılacak, bir dizi et- kinlik gerçekleştirilecek. 'Brecht EvT yenideıı açıkfa Doğu Berlin'de, Chaussestr'deki Brecht'in eşi Hetene Weigel ile birlikte oturduğu ev, bir yıla yakm bir onanmdan sonra geçen günlerde yeniden açıldı. Brecht 100. yaş gününü, duvarlan süt be- yaz badana olmuş, mobilyası, döşemesi pınl pınl cılalanmış ve daktılosu, çalışma masası temizlenmiş bir evde geçirecek. Okuma koltuğunun yanındaki kitaplığtn raflannda yine Lenin'in resmi, Japon maskeleri duruyor. Müze haline getirilen "Brecht Evi", yazann eşiyle biriikte yat- tığı mezarlığın hemen yanında. Brecht'in çalışma odasındaki pencere bu mezarlı- ğa bakıyor. Aynı zamanda arşiv de olan "Brecht EvTnde, yazann 15 yaşmday- ken öğrencilerin çıkardıği "Die Ernte (Ürün)" adlı dergiye yazdığı yazılan da buluyoruz. 100. yıl kutlamalan çerçevesinde sade- ce Berlin'de değil Almanya'nın diğer kentlerinde de çeşitli sergiler açıldı. Yi- 100.Uyü kutlamalan çerçevesinde sadece Berlin'de değil Almanya'nın diğer kentlerinde de çeşitli sergiler açıldı. Yine okuma akşamlan, film gösterileri ve açıkoturumlarla Brecht, doğumunun 100. yılında sanki yeniden keşfedilmeye çalışûıyor. Yazann doğum yeri olan Augsburg'da 100 ayn etkinlik düzenlendl Etkinlikier çerçevesinde yapılacak törene Hıristiyan Sosyal Birlik Partili (CSÜ) Bavyera Başbakam Edmund Stoiber de bizzat katüacak. Berliner Ensemble, Brecht geleneğini sürdürüyor. Bertolt Brecht, eşi Helene VMeigel 0e biriikte. ne okuma akşamlan, film gösterileri ve açıkoturumlarla Brecht doğumunun 100. yılında sanki yeniden keşfedilmeye calı- şılıyor. Orneğin yazann dogum yeri olan Augsburg'da 100 ayn etkinlik düzenlen- di ve yine ne gariptir, bu etkinlikier çer- çevesinde yapılacak törene Hıristiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) Bavyera Baş- bakam Edmund Stoiber de bizzat katıla- cak. Tüm bu etkinliklerin yanı sıra Brecht 100. doğum yılında ya genişletilmiş ye- ni baskısı yapilan ya da ilk kez çıkan ki- taplarla da anılıyor. Bunlardan bir kaçını sayacak olursak Suhrkamp yayinevinden çıkan 33 ciltlik diziyi en başta belirtme- miz gerekecek. Yazann tüm eserlenni ve yazılannı. en geniş yorumlanyla biriikte veren, \Verncr Hecht,Jan Knopf. VVerner Mittenzvrei gibi Brecht uzmanlan tara- fından hazırlanan 33 ciltlik bu dev yapı- tın Fıyatı. önümüzdeki mart ayı sonuna dek 2018 mark, ondan sonra daha paha- lı. Aynı yaymevi yazann 6 ciltlik 'Secil- mis, Eserler'im ve Wemer Hecht'in "Brecht Chronik 1898-1956" adlı 1200 sayfalık çalışmasını da yayımladı. Auf- bau Verlag'da çıkan VVerner Mittenz- wei'un "Bertolt Brecht'in Yaşamı" adlı iki ciltlik kitabıyla Sabine Kebir'ın Eüsa- beth HaupOnann'm Brecht ile iş arka- daşlığmı konu edinen bir kitabı dikkati çeken çalışmalardı. Fakat Brecht'in do- ğum gününü kutlamaya hazırianırke* or- talığı bir anda karma kanşık eden ve ga- zetelerde sayfa sayfa olumlu, olumsuz tepkilere neden olan kitap, Amenkalı bi- yografı yazan John Fuegi'nin yazdığıy- dı. Brecht'e Fuegi 1150 sayfalık bu kitabında yer y- er hakarete. ağır suçlamalara varan çok sert bir dille Brecht'in bir hırsız ve kadın düşmanı olduğunu iddia ediyor; oyunla- rau, ya eski eserlerden çaldığmı ya da biriikte çalıştığı kadın arkadaşlanna yaz- dırdığını öne sürüyor. Örneğin Fuegi'ye Pekinel kardeşlerIngiliz basınındaKültür Servisi - lngiltere 'de konserler ve- ren Pekinel kardeşler ile ilgili yazılar Ingi- liz basınında yer aldı. Dün Londra'da Qu- een Elizabeth Hall'de konser veren Gûher- Süher Pekinel kardeşler 8 Şubat'ta da Bris- tol St. George's Hall'de bir konser verecek- ler. Financial Times gazetesinden Mkhad Church, Pekinel kardeşlerle yaptığı söyle- şide onlan lstanbul'da inşa edilmekte olan kültür merkezinin piyano çalan elçileri ola- rak tanımlıyor. Church, yazısında Pekinel kardeşlerin yeni yapılmakta olan lstanbul Kültür ve Kongre Merkezi'ne yaptıklan katkıdan söz ederek bu kültür merkezini New York'ta bulunan Lincoln Center ile karşılaştınyor. Church aynı zamanda Güher ve Süher Pe- kinel kardeşlerin sanatın en büyük destek- çileri olmalannın yanı sıra Mozart ve Str«- vinskikayıtlanyla da ilk sıralarda yer aldık- lannadikkatçekiyor. Church yazısında dört el piyano çalmamn oda ve solo çalmanın arasında olduğunu ancak Pekinel kardeşle- rin buna ayn bir hava kattıklannı belirtiyor. Church, Pekinel kardeşlerin piyano ça- larken birbirlerine çok nadir baktıklannı, • Güher-Süher Pekinel kardeşler konserlerinin yanı sıra lstanbul Kültür ve Kongre Merkezi'nin yapımına katkılanyla da Ingiliz basınının dikkatini çekti. sırt sırta çalarken asla hata yapmadıklannı belirterek 'Acaba bu biyolojik bir avantaj mı' sorusuna 'Hayır'yanıtını vermişler. "ln- sanlar Udz oiduğuımız için daha rahat çal- dığımızı düşünüyoriar ancak böyle değil. Birçok ikiz aynı oİmayı istese de biz farklı o\- mayı Btiyoruz" diyor Güher Pekinel. 'Farkh olmak dört el piyano çalmanın te- roeli' görüşündeki Süher Pekinel de "Ük şart biriikte nefes alabtlmek, bu da bizde v-ar zaten. Daha sonra ise kendi kişisel özellikle- rfanizi geüştirmdryiz" diye konuşuyor. Diğer ikililerden farklı olarak aynı yapı- tı tek başlanna çahşıp daha sonra tek bir prova yaptıklannı belırten Güher Pekinel, "Bir kere prma >apıyoruz ve sahnede fark- h bir şe>ler oiuyor. Birbirimizin hissertigi gi- bi hissediyoruz. Sahne dışında kavga etsek de sahnedebüyük bir uyum içindeyiz. Bu na- sıl oiuyor anlamıyorum" diyor. Tek yumurta ikizleri dendiğinde birinin daha üstün olduğu görüşüne karşılık Süher Pekinel "Bazen ben bazen de Güher daha etkili. Ben çauşmalan analiz etmede daha başanlıyım. Yaşamda ve duygusal konular- da ise Güher daha başanh" yanıtını veriyor. Pekinel kadeşler iki yıldır yoğun bir şe- kilde devam etmekte olan konser turneleri- ni şu sıralar yavaşlatmış durumda ve bir Al- man televizyonunda kendi çalışmalan ile ilgili bir belgesel film hazırlığı içindeler. Bu belgelerin toplanması için sponsor an- yorlar. Süher Pekinel bu belgeselin, Doğu ıçin yararlı olacağını belirtiyor ve "Tflrk bestecUer, bırakın yapıtlannı seslendirmek, onlan y^imlav^mıyörlar" diyor. Güher Pe- kinel ise müziğin milyonlarca küçük ışığı bir araya getiren büyük bir enerji olduğunu ve insanlar arasında uyumu sağladığını söy- lüyor. Pekinel kardeşler aynca önümüzdeki günlerde Bach'ın bazı konçertolannı kayıt etmek için stüdyoya girecekler. Pekinel kardeşler ile ilgili başka bir ga- zetede çıkan haberde ise, Pekineller'in Tür- kiye'de klasik müziği sevdirme misyonunu üstlenmeleri ve aynı zamanda lstanbul'da yeni inşa edilmekte olan sanat merkezini desteklemeleri konu ediliyor. Süher Peki- nel ise bu konuda şunlan söylüyor: "Törld- ye'de A\Tupalılann tahmin ettiğinden daha fazla kühüre önem verihyor. Şu anda altı or- kestramız var, tanıum eksiküği olduğu için bizinı Iran'dan farkh obnadığnnız düşünü- yoriar." 'tsyancılar'ın Almanya'da ücretsiz sahnelendiği öne sürülerek, Recep Bilginer'e ödeme yapılmadı Tîyatro, 2.5 mflyar tazminat ödeyecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yazar Recep Bflginer'in, Almanya'da sahnelenen "Isj'ancılar" adlı yapıtına telif verilmemesi nedeniyle başvurduğu lstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi, Devlet Tiyatrolan Genel Müdürlüğü'nü 2 milyar 513 milyon lira tazminat ödemeye mahkûm etti. Karan temyiz etmek amacıyla Yargıtay'a giden Devlet Tiyatrolan Genel Müdürlüğü'nün, oyunun ücretsiz sahnelendiği yönündeki bildiriminin doğnı olmadığı ortaya çıktı. Yazar Recep Bilginer'ın "Isyancüar" adlı oyunu 2 Nisan-8 Mayıs 1996 tarihleri arasında Almanya'da turne yaptı. Bilginer, telif haklan ödenmediği için turnenin son bölümünü iptal etti. Ancak DT Genel Müdür Yardımcısı Yıkhray Şentûrk imzasıyla Bilginer'i temsil eden ONK Ajans Şirketi'ne gönderilen yazıda, oyunun turnede 19 kez ücretsiz sahnelendiği ileri sürüldü. DT, Bilginer'e telif olarak yalnızca 52 milyon 440 bin lira ödenebileceğini bildirdi. ONK Ajans Şirketi ise gerçekte ödenmesi gereken 1 milyar 379 milyon 400 bin liranın yasal faiziyle alınması için 17Ekiml996tarihinde9. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne başvurdu. Ajansın, mahkemeye oyunun Almanya'dan satın alınmış biletlerini sunmasıyla, DT'nin iddiasının doğru olmadığı anlaşıldı. Ancak DT, 17 Şubat 1997 tarihinde mahkemeye verdiği görüşte davarun yersiz olduğunu savunarak, ajansa ödeme yapılmasının kabul edildiğini ancak fatura gönderilmediğini belirtti. Mahkemenin, 20 Kasım 1997 tarihlı karar metninde DT, 1 milyar 379 milyon 400 bin lira tazminat ödemeye mahkûm edildi. Devlet Tiyatrolan Genel Müdürlüğü'nün tazminatı ödemeye yanaşmaması üzerine lstanbul 4. lcra Müdürlüğü yasal faiziyle biriikte toplam 2 milyar 513 milyon 748 bin liranın alınması için işlem başlattı. Tazminatı hâlâ ödemeyen Devlet Tiyatrolan Genel Müdürlüğü'nün temyiz amacıyla Yargıtay'a başvurduğu öğrenildi. Otel paraa da ödenmedi AJmanya'daki turnenin tamtım ve organizasyon işlerinin verildiği OBC fırmasmm 55 bin marklık otel parasım vermemesi nedeniyle sanatçılar zor durumda kalmıştı. Otel yönetiminin polise başvurduğu olayda şirket turne öncesi gerekli tanıtımı da yapmarruştı. Şirketin aynı kentte 5 gün art arda oyun planlaması sonucu binlerce kişilik salonlarda yalnızca 100-120 izleyici yer aldı. göre, "Üç Kuruşhık Opera"yı Brecht de- ğil, Elisabet Hauptmann yazdı. Fuegi'nin bu iddialan üzerine Elisabeth Haupt- mann'ın mirasçılannm, Brecht'in telif haklan için hisse talep ettikleri ve dava açmaya niyetli olduklan haberleri bir an- da ortahğa yayıldı. Şimdi herkes gelişme- leri merakla bekliyor. Kimi Fuegi'yi ve ortaya atılan iddialan "deli saçmahğı'' olarak niteliyor, kimiyse kitap için "cid- diye ahnması gereken araşorma" diyor. Brecht ise bütün bu olanlara SPD bina- sındaki sergiden gülümseyerek bakıyor. Ağırfak tiyatro oyunlannda Şair tarafi da çok güçlü olmasına rağ- men Brecht'i biz daha çok oyunlanyla ta- nınz. Almanya'da da bu böyle. Onun için düzenlenen 100. yıl etkinliklerinın de ağırlığmı tiyatro oyunlan oluşturuyor. Al- manya'nm hemen her kentinde Brecht'in oyunlan sahneleniyor. Neredeyse oynan- mayan oyunu yok. "CesaretAna"dan tu- tun "KafkasTebeşir Dairea"ne, «ÜçKu- ruşluk Opera"ya, "Sczuan'ın lyi Irtsa- m"na, "GaMlei'nin Yaşamı"na, "Arturo Ui"ye ve ismi pek fazla bilinmeyen kü- çük oyunlanna dek bütün perdeler Brecht için açılıyor. Biz burada "Brecht tiyatro- su" olarak bilinen ve yazann sürgünden Almanya'ya döndükten sonra kendi kur- duğu ünlü BerlineT Ensemble'da oynanan oyunlardan ve düzenlenen etkinliklerden söz edelim. Berliner Ensemble içinde bu- lunduğu bütün karmaşık döneme karşın, Brecht'in 100 yaş gününü kutlama hazır- lıklanna daha bir yıl öncesinden başladı. 1998'i "Brechtydı'' olarak ilan eden Ber- liner Ensemble'da, Heiner MûDer'in öl- meden önce sahneye koyduğu "Arturo Ui'nin ÖnlenebtBr VükseJişf adlı oyunu halen kapalı gışe oynuyor. Bir Hitiertaş- laması olan oyunda başrolü Almanya'nın seçkin oyunculanndan Martin VVuttke oynuyor. Berliner Ensemble geçen yıl lstanbul'a bu oyunla gelmiş, büyük beğeni topla- mışö. 100. yıl kutlamalan için sahnelenen bir diğer oyun ise "Galilei'nin Yaşamı" i- di. Brecht'in öğrencisı olan ve ölmeden önce "GaHlei"yi sahnelerken provalannı izleyen Tragetehn'ın oldukça değişik bir yorumla rejisini yaptığı oyunda başrolü geçen yıl "en iyi oyuncu" seçılen Bier- bkMeroynuyor. "Massnahme(Önlem)" de BerlineT Ensemble repertuvanna yeni giren bir oyun. Oyunda, parti çıkarlan için yoldaşlannı öldüren dört gencin. yar- gıyı temsil eden koro önünde (müzik Hanns Ekler) kendilerini savunmalan an- latih>0r. Brecht'in yaşarken oynanması- na izin vermediği oyun (Lehrstück), 60 yıl sonra ilk kez sahneleniyor. Berliner Ensemble'da yeni perde açan Brecht'in bir diğer oyunu ise "Der Ozeanflug". Yazar, 1928'de "radyofbnikçocukoyu- nu" olarak yazdığı bu oyunda ünlü pilot Chartes Lindbergh'in Atlantik denizini ilk kez geçişıni anlatıyor. Ancak oyunu sahneye koyan ve sahne tasanmmı da kendisi yapan Robert VVDson oyunda Brecht'in metiruerinin yanı sıra Heiner MûOer ile Dostoyevski'den de yararlan- mış. Bu oyunun da özelliği yazıldığı 1928 yılmdan bu yana ilk kez ele alınıyor olması. Bu oyunlann dışında hemen her gün Brecht ile ilgili değişik bir etkinlik var Berliner Ensemble'da. Film gösterimleri, kon- serler, okuma akşamlan, ünlü rejisörler arası açı- koturumlar bunlardan yalnızca bazılan. Deutsc- hes Theater'da da yine il- ginç bir reji çahşması gö- rüyoruz. Brecht'in toru- nu Johanna SchaD, "Im Dickicht"ı sahneye koy- du. Aynı oyunun aynı ti- yatroda 1924 yılında prö- miyeri yapılmıştı. Çok kötü eleştiriler alan oyu- nu daha sonra Brecht de- ğiştirmiş, ortaya "Im Dickkht der Staedte" çıkmıştı. Kostümlerini Johanna'mn kardeşi Jeo- ny'nin yaptığı "Im Dic- kKhfbukezdebeğenil- medi ve iki kardeş dede- leri önünde mahcup ol- dular. Brecht'i bilinmeyen yönlenyle ele almayı, yaygın olmayan oyunla- nnı sahnelemeyı amaçla- yan bir diğer çahşmaya da Hamburg'daki Thalia- Theater'da rastlıyoruz. Yazann henüz 22 yaşın- dayke kendisine ilk şöh- ret kapılannı açan "BaD" ile "Trommelen der Nacht"ı yazdığı sırada ortaya çıkan "Hans im Ghlck", Hamburg'da Thalia-Theater'da aradan 80 yıl geçtikten sonra tekrar sahnelendi. Bütün bunlar olurken telif haklannı elinde tu- tan Brecht'in vârislerine, kızı Barbara Schall- Brecht'e yöneltilen eleş- tiriler de oldukça düşün- dürüyor beni. Madem Barbara Brecht Schall büyük güçlük çıkanyor, Brecht'in oyunlannı her rejisöre ve tiyatroya ver- miyor, bunca oyunu oy- namak nasıl mümkün o- labüiyor? YAZIODASI SELtM tLERİ Günler, GünlerimL Kül tablası. İçinde yansına kadar içilmiş siga- ralar. Hemen ötede fincan, kahve artıklı. Masa da, masa lambası da tozlu. Bir iki küçük vazo. Okunması bugünden yanna ertelenmiş kitaplar. eski bir jardinyerde kursunkalemler-kurşunka- lemler. Tuşlan inleyen yazı makinesi. Birkaç gün var ki, hınltılar çıkanyor. lyileşeceğini söylüyorum ona Pencereden apartmanlar, külrengi gökyüzü, külrengi gökyüzüne savrulup kalmış hortlağımsı televizyon antenleri. Camda yağmur damlası le- keleri. Bir şiiri var Oktay Rrfat'ın: "Ben ki dört duvar arasında yaşanm" Yirmi bir yıl önce almışım o kitabı, Çobanıl Şi- irler, Koza Yayınlan. Hayır, artık yirmi iki yıl. "Küçük bir sokaktan geçerim her sabah" Şimdi sokağa çıksam, caddede taşrtlar ve çöp. Biliyorum, parkta öğle tatilini geçiren, beyaz ön- lüktü işçiler. Ara sokaklarda çöp yığınlan, küçük dükkânlar, bakkal, terzi, kuaför, kasap, manav. Yalnız manavın sergisi iç açıcıdır: Yeşil salata, kırmızı turp. Altın sansı armut, zebercet yeşili lâ- hana. Caddeden yaşlı bir satıcı geçer: Tezgâhında kestaneler, naylon poşetten fışkıran maydanoz, tere, dereotu, kestanelerin sağına soluna serpiş- tirilmiş limonlar. Yalnızca bu natürmort iç açar. "Gökyüzü maviyse mutlu "Bulutluysa tedirgin içe dönük" Hep tedirgin, hep içe dönük. Gazete haberleri, haber bültenleri. Az sonra çarşı. Şiirte söyleşiyoruz: "Ben ki üstü morsalkım ve asma "Birçarşıdan alışveriş ederim" Ne morsalkım, ne asma. Ama öyle çarşılar ha- tırlıyorum. Kadıköyü'nde olabilir. Mayısta morsal- kımlar açar. öyle sokaklar hatırlıyorum, bir uçtan bir uca asma. Ahşap kapıdan ahşap pencereye yürüyen morsalkım. "Balıklara bakanm tablalarda" Denizler görmüş Oktay Rifat, yosunlar, güneş kınntılan. Güneş kınntılannı görmek isterim. Ama bu çarşıdan, şimdi yaşadığım çarşıdan Behçet Necatigil'in yoksul insanlan geçiyor. Fiyatını so- ruyorlarelmanın, ekmeğin, etin, toplamı ölçüp bi- çiyoriar dudak kıpırtılanyla. "ölmemiş miydi bütün bunlar "Bir cam açılır perde kalkar "Annem güzel, pencerede "Bir yaprak kıpırdar içimde" Demek ki çarşıda değiliz. Burası Cihangir'deki evimiz olabilir. Annemin gözlerinin altında niçin mor halkalar? Niçin morsalkımlar değil. İnce bir ışık demeti halıyı yalayıp hemen sönüyor. Lâci- vertli, kavuniçili, bahçe öbekli, çok eski bir halıy- dı. Nerede? Halıda hayat izlerimiz. "Ben ki bir suyum çürümüş" Çürümüş-çürümüş... Kan oturmuş... Gönül ya- nığı... "Anı kalıntılanyla butanık" r tt - . • ^ Babam, sırbrida pardeaösü, başmda'şepfesı, sokağımızın köşesinden dönüyor. O zamanlar sevmediğimi sandığım babam... Sonra, çok son- ra, ölümden sonra boş yere gelen sevgi... Biyoloji öğretmenim Behire Hanım'la Hüsrev Gerede yokuşundan aşağıya iniyoruz. Niçin Be- hire Hanım? Hiç evlenmemiş, yaşlı kız Behire Ha- nım. Cumartesi günü. Atatürk Erkek Lisesi. Istiklâl Marşı'ndayız. Neden şimdi Attilâ llhan'ın bir yazısı: Neden vagon pencerelerinin buğulu ay-yıldızı? Resimler arasından bir resim seç: Biri şarkı söy- lüyor olsun. Oysasilah sesleri, haykınşlar, gözya- şı ve yürek sıztsı. Sevgi günleri başlamıyor. Beklenen gemi gel- miyor. "Gözüm kayar açıklara nhtımda." Rıhtım yok. Rıhtımı bulamıyorum. Takvimde İz Bırakan: "Ney'le çalınan hüzünlü, ağır bir hava duyulur. Ağır ağır yağmur yağmaktadır. Yavaşça açılan ışıklar aile kabristanını aydınlatır. Bir selvi, iğri büğrü dört mezar taşı... Mahpeyker mezahann önünde ayakta durmaktadır. Bir elinde şemsiye- si, öteki elinde kır çiçeklen vardır." Güner Sümer, Hüzzam, 1972 (Ada Yayınlan, Toplu Eserleri II, 1983). K Ü L T Ü R » Ç İ Z t K K A M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear