25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 ŞUBAT 1998 ÇARŞAMBA 12 ^ OfiverStone'U-Tunı' ^ KULTUR DEFNE GÖLGESt TURGAY FÎŞEKÇİ Aphnodisias Alan Rkkman 'Kış Konuğu' Klarnetçi Woody beyazperdede GÖNÜL DÖNMEZ^COLTN BRÜKSEL - "Sansürün her çeşidioe karşıjim" diyordu ünlü konuk. "Avrupa fılmlerini korumak için Amerikan filmle- rine kota konmasına da karşmm bu ne- denle." Uluslararası Brüksel Film Festivali çey- rek yüzyılını kutlarken Amerikalı oyuncu, yönetmen. >apımcı ve fotoğraf sanatçısı Dennis Hopperda Irlandalı yönetmen Ne- 0 Jordan'ın yanı sıra bu şölene baş konuk olarak katıldı. Yirnıi beş yaşına gelene dek birçok "badireter"den geçmişti Brüksel Film Festivali, uzun yıllar sûren bir kim- lik arayışında yerel alıcı ve dağıtımcılann dışında uluslararası eleştırmenlerin ilgisi- ni çekememiş \e Belçika'nın daha kap- samlı ve daha güçlü Flanders (Ghent) Uluslararası Film Festivali'nin gölgesinde umut ettıği gibi serpilememişti. Son yıllar- da genç ve dınamik yönetici Christian Thomas'ın başa geçmesiyle yıldızı parla- maya başladı BrüksePin. uluslararası are- nada. Bu yılki konuklar listesi Dennis Hopper ve Neil Jordan'la kalmadı. Oihjer Stone da gelmışti son filmi "U-Turn" ile. Catherine Deneuve yıldızlar gecit töreni- nin baş yıldızıydı. Ama ünlü Amerikalı oyuncu Morgan Freeman da oradaydı. Dennis Hopper. Olner Stone, Morgen Freeman. BertrandTavçmier. en üstün ka- riyer ödülü 'Kristal Iris'i aldılar görkemli bir törenle. 1995 yılından bu yana Avnıpa fılmloraB» öncelik tanıyan bir festival ola- rak sîynlıyör Brüksel. Bu bağlamda seç- kin birjürinın uygun bulduğu bir fîlme de parasai Kristal Yıldız Ödülü veriliyor. Ya- nşan dokuz uzun konulu film arasmda en ilginçleri olarak Fransa'dan TonyGatiif in Çüıgeneleri görüntüleyen "Gadjo DUo" filmi, lspanyol MarioCamus'un lcuşaklar arasındaki gözle görülür-görülmez bağ- lantıyı işleyen "Bulutiann RengT yapıtı, ilk filmini geçen yıl Istanbul Film Festi- vali'nde izlediğimiz Hint kökenli Ingiliz UdayanParasad'ın "KöktendinciOğJunT yapıtı ve Bob Hoskins'in ilginç bir oyun çıkardığı yine bir Ingiliz fılmi "Yinmdört YedF sayılabilir. Kendini ve sanatını sorguluyor Dünya sinemasmdan ömeklerde yalnız- ca beyazperdede bir görüntü olsa bile Wt>- ody ÂUen'ın varlığı göze çarpıyordu. Son filmi "Harn'yi Yeniden Yaratmak"ta her zaman olduğu gibi başrolü kendine yakış- tıran Woody Allen, Elisabeth Shue, Judy Davis,DemiMoore gibi ünlü oyunculardan daalabildiğine yararlanmışbu fılmde. Ro- manlannda yarattığı evren ve kişilerle, gerçek yaşamındaki evren ve kişileri bir- birine kanştıran, yaşı ilerlemesme karşm gönlü taze ve diğer Woody Allen filmle- rinde olduğu gibi New Yorklu, Yahudi. nö- rotik, kendine güveni az. karşı cinse müt- hiş tutkun bir adamın öyküsü "Harry". Bana öyle gelıyor kı Woody Allen bu fil- miyle, bir tür kendini ve sanatını sorgulu- yor. Yaşı ilerleyen bir sanatçırun geriyedö- nüp "Ne yapbm, yapttklanm deger miydi onca çabaya" gıbı sorulan tüm sanatçılar içın geçerli. Hele son yıllarda çalkantılı özel yaşamı dünya basınına konu olan Wo- ody Allen gibi bir sanatçı ıçın. "Çügın Adam Blues" ise Woody Allen ve New Orleans türü caz grubu üzenne bir belgesel. Barbara Kopplenin kamerası yedi ülke ve on sekiz kent boyu izliyor yö- netmen. klarnetçi. VVoody Allen'ı. Avru- pa'nın en lüks otellennde kız kardeşi Let- ty Aronson ve o zamankı kız arkadaşı. şim- dı kansı ve ayru zamanda eskı eşi Mia Far- row'un manevi kızı Soon Yi Previn ıle pa- parazziden uzak özel anlar da var görün- tüler arasında. Soon \Tden acımasız eleştiriler Gencecik Soon Yi'nin yanmda yılların ağırlığını duyan bir Woody Allen karşıruz- da. Orneğin ilk fılmlerinden "Annie Hall"u izlemesinı salık veriyor Soon Yi 'ye. "Genç arkadaşlannı yanına al izle. Hoşunuza gider" dıyor Her konserin ar- dından başanlı olup olmadığını tartışıyor Soon Yi ıle. Genç kadının açık sözlü, ya- lan övgüye meraklı olmayan bir eleştir- men olduğunu, özellikle VVoody'yi, yan şaka yan cıddi acımasız eleştirdiğini gö- rüyonız. Ama tüm bu alışverişler, aralann- da sağlam bir bağ olduğu izlenimi bırakı- yor. Bir başka ilginç görüntü Woody Al- len'in baba evinde. Yaşlanmış tipik bir Amerikalı Yahudi çıft ana-babası. Filmle- rinden firlamış kahramanlar gıbı biraz da. Annesı. "Vvöody akıUı bir çocuktu ama böytesine ünleneceği hiç akJıma gelmezdT diyor. Sonra VVoody'nın annesıne. çocuk- ken onu hep dövdüğünü anımsatması var Annesinin bir noktada "öyle kendini dev aynasında görme. geldigin bu yere yalnız geünedin. Buna kattolan olanlan da unut- ma" demesi ilginç. Woody Allen'ın tüm konserlennın büyük bir ızleyici kitlesi çek- mesi, müziği ne denli iyi olsa da klarnetçi VVoody Allen'ı mi dinlemeye geliyorlar, yoksa yönetmen-oyuncu-skandal kahra- manı Woody Allen'ı mı görmeye, sorusu- nu sorduruyor; bizlere de Woody Allen'a da. Bir anlamda yönetmen Barbara Kopp- le'ın amacı da bu gibi gelıyor bana. Francis Ford Coppola'nın son filmi "The Rainmaker" ilginç bir film. Yazar John Grisham, aynı adlı ünlü romanında büyük Amerikan şirketlerine Dıckensvari bir yöntemle veryansın etmişti. Öykü ol- duğu kadar kahramanın güçlü portresi de etkilemişti Coppola'yı. Kahramanda efsa- nevi öğeler de bulmuştu. "Dedektif fihn- lerinİD şövalyesi gibL Sanki kenar mahal- lelerdeki bürosundan çevresindekilere yar- dım eüneye çalışan birdedektifin öyküsüv- dü. Bir fılm-noir gibL Gerilim fDminden çok tophımsal sorunlan işleyen, büyûk şir- ketterin fakir insanlara yapuğı baskıyı ve- rirken sigorta şirketini bir metafor olarak kullanan, hukuk işleriyle daha önce hiç rastlamadığım derecede acımasızca çati- şan bir yaprtb" diyor Coppola, Grisham'm romanı ıçin. Coppola'dan ilginç bir film Rudy Baylor rolünde Matt Damon, ken- dini heT türlü entrikanın ortasında bulan acemi bir avukatı canlandınyor. Rudy öy- lesine acemi ki bir avukann hiçbir zaman yapmaması gereken şeyi yapıyor sayısız kez; müşterilerinin özel yaşamına giriyor, onlann da kendı yaşamına girmesine izin veriyor. Sonuçta daha az avukat ama daha çok "insan" olarak çıkıyor bu karambolün içinden. tkinci derecede de olsa Danny de Vho'nun rolü önemli. Özellikle ıdealist Rudy'yi düşlerinden uyandırmak için ara- Festivalde Allen'ın 'Harry'i Yeniden Yararmak" filmi gösterildi. Çılgın Adam Blues' ise, VVoody Allen ve New Orleans türü caz gunıbu üzerine bir belgeseL Yönetmen Barbara Kopple'nın kamerası 7 ülke ve 18 kent boyunca Ldiyor klarnetçi Allen'ı. Amerikalı oyuncu, yönetmen, yapımcı ve fotoğraf sanatçısj Dennis Hopper baş konuk olarak katüdığı festivalde en üstün kariyer ödülü 'Kristal tris'i aldı. da bir uyaran görmüş geçirmiş ama baro sınavlannı geçip de bir türlü gerçek avu- kat olamanuş çırak rolünde. Sigorta şirke- tının avukatı rolünde John Voightda ilginç bir oyun çıkanyor. "Unlülerin ünlü yapıtlan'' geçidinde Steven Spielberg'in son fılmi "Anûstad" ve Oliver Stone'un son yapıü "U-Turn" de vardı. Yılın yabancı dılde çekilen fılmle- rinden belki de en ilginci Amistad (geniş bir bölümünde, Güney Sierra Leone dili Mende ve diğer bölümlerinde lngilizce ve Ispanyolcakonuşuluyor) yabancı dilde çe- kılmiş fılmler dalında katılnuyor Oscar'a bu yıl. Filmleri dublajlı gösteren ülkeler- de, ana konusu kahramanlann birbirini an- layamaması olan bir fılme nasıl dublaj ya- pacaklan da ilginç bir konu. Yabancı film dalına aday olamasa bile her belli başlı ka- tegoriye kolay aday olabilecek bir film Spielberg'in son yapıtı. "U-Tum" ıçin ise "Doğuştan Katü" ya da "Yarah Yüz" gibi bir film diyor Oliver Stone. "Hepimizin içinde \aşa>an bir hay- van vardır. Ama çoğumuzonun varhğını k- abul etme>iz. Bu nedenk en derin Idşilik- leriyle karşı karşıya gekn. olumsuz istem- lerinetepki gösteren kahramanlar görmek ilginctir hep. Aklımız var, kültürümüz var, üstün değer yöntemlerimiz var. O> sa ay- dmlık ve karanhk kişiliklerimiz arasında bir çanşma da var" Zengın oyııncu kad- rosunda Cannes ödülü Sean Penn, John Voight, NickNote, Lh Tylerdıkkati çekıy- or "U-Tum"ün. "Başıboş Köpekter" ro- manından esinlenen filmin senaryosu ise John Rkfley ımzasını taşıyor. Kapanış filmi 'Amistad'dı Bu bölümde ünlü oyuncu Alan Rkk- man'ın ilk fılmi "Kış Komık*u Emma Tbompson ıle gerçek annesi PhyUidia Laıv'ın anne - kız ilişkilerini candamanna basarak irdeleyen oyunlannın yanı sıra soğuk bir lskoçya kasabasından eşsiz görüntülerle de unutulmayacak bir filmdi. "İrlanda Sinemasuıın Yirmi Beş Yıh"n- da Jim Sheridan'ın "Sot Ayağun" (1989), "Babam İçin" (1993) gibi fılmlerini, "Neil Jordan'a Saygı" bölümünde "Mona Lisa" (1985) ve "Mkhael Couins"i (1996) de içeren bir alay unutulmaz yapıt izledik. Belçika'yı odak noktası alan bölümde, ülkenin Oscar'a aday adayı "flembe Yaşamım'" en ilginciydi. Oscar VVMe'ın yaşamöyküsü "VVflde" (Brian Gilbert) ile perdeleri açan Brüksel Uluslararası Film Festivali, Steven Spielberg'in Amistad fil- minin gösterildiği görkemli bir kapanış töreni ile son buldu. DavidGlass'dan 'Eaytp Çocuk Üçkmeâ' Kültür Servisi -tngiltere'de olduğu ka- dar dünyada da tanınan DavidGlass, şim- dılerde yeni çalışması 'Lost Child Tri- ology - Kayip Çocuk Üçlemesi' isimli ça- hşmasıyla gündemde. Yırmi yıldır aralıksız gösteriler sergi- leyen Glass, solo çalışmalannın yanı sı- ra son on yıldır 'David Glass Toplulu- ğu'nun yönetmenlığini ve yönetıciliğini sürdürüyor. 1989 yılında David Glass Topluluğu'nu kuran Glass'ın hedefı, po- püler olduğu kadar yenilikçi de olan ça- lışmalar üreten gezgincı bir topluluk ya- ratarak ülke içinde ve dışında bu çalışma- lan sergilemekti. Glass'ın A\Tupa tiyat- rosu geleneklerine ilişkin eğitim ve de- neyimlerini yansıtan topluluk, gösterile- rinde melodram, palyaçoluk, mim, dans gibi birçok gösten türünden ve müzikten yararlanıyor. Geçen sekız yıl içinde Da- vid Glass, yaratıcı ve yenilikçi çalışma- lanyla başlangıçtaki hedefıne ulaştı. Bu- gün Ingiltere'nin 'en sıradışı tiyatro top- luluklanndan biri' olarak tanınan toplu- luğun çalışmalan, tngiltere"de olduğu ka- dar diğer ülkelerde de seyirciden ve eleş- tirmenlerden bü>âilc övgüler alıyor. Istanbul'a ve Eskişehir'e gekli Topluluğun ilk çalışması, Segar'ınhe- pimizin yakından tanıdığı çizgi film kah- ramanı Temel Reis'ı konu alan 'Temel Reis Sürgünde'1 lngiltere turnesinin ar- dından 1990 yılında Edinburg Festiva- li'nde sahnelendiğinde büyük beğeni topladı. Kuzey Amerika turnesinde 30 bın kışı tarafından izlenen bu çalışmayı 'Bozo's Dead' ve 'Gormenghasf ızledı. Ingıltere'yi ıki kez dolaşan. Londra'da başanlı bir sezondan sonra Güney Ame- rika turnesinde kapalı gişe oynayan Gor- menghast, David Glass'a 1993 yılında 'Martini/TMA Regional Theatre En İyi Yönetmen Ödülü'nü getirdi. Topluluk, 1995 yılında British Council'in desteğiy- le dünya turnes.ıne çıktı. Glass. 94-95 se- zonunda iki yıllık aradan sonra ilk solo gösterisi olan 'Lucky'i sahneledi. Glass. 8. Istanbul Tiyatro Festivali'ne Feüini'nin unutulmaz fılmi 'LaDolceVita-TamHa- yat' isimli uyarlamasıyla, geçen yıl Ulus- lararası Eskişehir Festivali'ne de 'Glass- work' " isimli çalışmasıyla katıldı. Glass'ın bugüne dek en çok beğenılen yapıtlanndan oluşan bu çalışmada, otiz- mi ele alan ve büyük bir başan toplayan Lucky isimli yapıttan alınan 'Lucky's Dance' eğlenceli bir biçimde ınsan başi)- la kırlık alan arasında benzetmeler kuran 'Head-Baş' gibi yeni çalışmalar yer alı- yor. Başannm temeB dûşgücûnde Glass'ın en büyük tijatro seriheni ise birkaç yıl önce Tayland'da bulunduğu sı- rada baslamış. "Yietnam yeniden başlı- yordu. in«ınlar küçük kemiklerle dolu çukuriar buluyoıiardı. Amerika'nın ar- kasuıda olmalan gerektiği öğretilen ve sonra da öldürülen yedi sekiz yaşındaki çocuk askeıierdi bunlar. Çevır köydeki çocuklar bu çocuklaruı gittikkri yerierle ilgUi öyküler anlanyor v<e o> unlar o> nu- yorlardV Böylece diğer ülkelerde de benzer öy- küler araştırmaya başlayan Glass, bir gün bütün ailesinin gözünün önünde katle- dildiğini anlatan bir göçmenle tanışmış. "UN1CEF yetkilileri onu kanlar içinde butduklannda bir \ ü/üğe bakarak garip birşekikk' konuşu>ormuş. Daha sonra ise bu kizçocuğunun aslında aiicsi ile konuş- tuğunu öğreni>orlar. Bü)ükannesinin ona söytediği son şey ise" Eğer bızımle ko- nuşmak istersen bu yüzüğü kullan' ol- muş. Eğer bir bunalım geciriyorsak bunu hayal gücümüzle alt etmeye çalışınz. Ha- yal gücü bunun için var, yaşamak içm." Glass ıçin hayal gücü daha güçlü ve ba- şanlı bir tıyatronun da temeli. İşte 'The Lost Child Triology - Kayıp Çocuk Üçle- mesi'nin temelıni bu düşünce oluşturu- yor. Glass. başlığın Peter Pan tarzı birha- va yarattığını biliyor ama asıl amaç sos- yal gerçeklen daha sarsıcı ve etkili bir şe- David Glass, yeni çahşmasmın evrensel bir niteUk taşıdığmı düşünüyor. kilde yansıtmak. "Kaybolan, öldürülen ya da ihmal edflen çocuklar kayıp çocuk- lar. Çocuk fahiseler, çocuk askeıier. On- lar en koia) incinebilen ve en ilginç öykü- leri anlatabilecek insanlar. Onlann öykü- lerini duyma\a ihtiyacımız var, çünkü böylece düm ada olan bitenkr hakkında- ki düşüncelerini öğreniyoruz. Bu çalışma- nın >aşadığımız dönemk Ugisi olmabydL Ancak ben özellikle everensel bir tema olan kayıp' düşüncesiyleilgilendim.He- pimiz içimizdeki çocuğu öyle ya da böyle bir şekilde ka>bettik." Kayıp Çocuk Üçlemesi'nde resimler, çocuklann anlattıklan hikâyeler ve yeni konular. onlann ve topluluğun oyuncula- n ve dışandan oyuncularla sahneleniyor. Bir belgeselden çok mitolojik bir yakla- şım hâkim. "Bunlar cocuklann doğru- dan yaşadıklan değil. başlanna gelenler- le ügili olarak uydurduklan masallarf 15 ülkede araştırma yapmış Glass, bu çalışmayı uzun araştırmalar sonucu gerçekleştirmış ve bir yıl boyun- ca 15 ülkeyi gezerek aralannda politika- cılar, sanatçılar, eğitimciler, terapistler ve devlet yetkililerinin de bulunduğu 400'den fazla kişıyle görüşmüş. Aralık ayı ortalannda ise bu üçleme- nin ilk bölümü olan 'Hansel and Gretel Machine- Hansel ve Gretel Makinesi'nın çalışmalanna Kuzey Londra Stüdyola- n'nda başlarruş. Glass, üçlemenin ilk bö- lümün şöyle anlatıyor: "Yetişkinlerin ço- cuklara da\Tanış biçimleri ve onlann bu- nu algılamalan çocuk gözüyle yasıbhyor. Hansel \v Gretel masalını çocuklann gö- züyle düşünün. Şimdi onlara ne olduğu- na bakın? Bunun hakkında ne düşünü- j'orsunuz." Hepımizin bildiği bu masalın korku ve acı içinde yansıtıldığı bu bölümde ko- nuşmalar, müzik efektleri, masklar, kaşık koreografısi, kavanozdaki gözyaşlan y- er alıyor. Üçlemenin bu ilk bölümünün bir bütün olarak düşünüldüğünde bir dü- şü yansıttığını söyleyen Glass, "Son bö- lümde cadının e>inegiriş. bir kâbusu sim- geliuır. Bana göre kâbuslann gizü bir gü- zelligi \anhr"diyor. İsabel Parra, aımesiniıı izinde yürüyor GÜRHANUÇKAN STOCKHOLM - Ülkesinde ADende demokrasisini ve onu iz- leyen Pinochet dıktatoryasını görmeden 196 7 yılında 50 yaşın- dayken camna kıyan Şili'nin ün- lü kadın şarkıcısı ve resim sanat- çısı Vîoleta Parra'nın kızı İsabd Parra. bir kez daha Stock- holm'de. Yıllar önce, Pinochet cuntası yıllannda bu kente erkek kardeşi Angel'la birlikte kurduğu Quilapayun adlı müzik grubuy- la gelmiş ve kent merkezindeki Kültür Sarayı'ndaki büyük salo- nu tıklım tıklım doldurmuştu. Sa- lı akşamı Stockholm'de tek başı- na bir konser verdi; onu Malmö ve Göteborg'daki birer konser iz- leyecek. Stockholm'e gelış tan- hi, şu sırada Stockholm Halke- vi'nde sürmekte olan Vloleta Parra sergisine özellikle denk düşürüldü. isabel Parra için Paris, zorun- lu göçmenlik yıllannda yeni bir memleket oldu. 1985'te Paris'ten aynlıp Arjantin'e geldi. - Yurdundan zorunlu olarak uzak yaşayan Rişi. ülkesini, gö- zünde, olduğundan çok daha ide- alleştiriyor, güzelleştiriyor, diyor. Sonra geri dönünce. fantezileriy- le gerçeğin uyuşmadığını görüp sarsılıyor. Bu çelişme sırasında normal bir hayatı sürdürmek çok güç. isabel Parra, yeni tür müzik denemelerine halkın karşı çıktı- ğını ve konserlerinde ona "Hal- kın şarkılannı sö>1e" diye bağıra- rak tepki gösterdiklerini söylü- yor. Şimdi artık bu sessizliği bozmuş. Yanmda gıtarist Man- del Quallar olarak dünyayı dola- şıyor ve annesinin adına laırdu- ğu vakfa gelir kazandınyor. Amacı, ailenin eskı cafesi "La Penslos Parras"ı onartıp yeniden açmak. Çok sayıda eskiçağ ören yerine sahip olan Ana- doiu'muzda Aphrodisias birkaç nedenle ayrı bir önem taşıyor. Başta Afrodisias'ın eski çağ Anadolu kentleri arasındaki unutulmuşluğu gelıyor. İlk kazı çalışma- lan 1904 yılında yapılmış olsa da düzenli çalışma- lara ancak 1961 'de Kenan T. Erim'in öncülüğün- de başlanabilmiştir. Bugün önemli bölümleri ortaya çıkanlan kent, Yunan ve Roma dönemlerine ait çok sayıda hey- kel ve ayakta kalmış yapılanyla Anadolu'daki an- tik kentter arasında iyi durumda olanlann başında gelmektedir. Adını doğa, aşk ve verimlilik tannçası Aphrodi- te'den alan kent, Roma egemenliği ile birlikte kut- sal bir yöre olarak önem kazanmış. Daha da önemlisi kentte bir heykelcilik okulunun varlığı olmuştur. Kent yakınındaki Babadağ'dan son derece kaliteli mermerlerin elde edilmesı, bu- ranın heykelcilik merkezi olmasında önemli rol oy- namış. 10 1. yüzyıldan İS 5. yüzyılın sonlanna dek uzanan altı yüz yıllık sürede, Aphrodisiaslı heykel- ciler kendilerinden önceki Yunan ve Romalı hey- kelcilenn teknik ve biçimlerini geliştirerek bu sana- tı, dönemlerinin en üst düzeyine ulaştırdılar. Bu heykelciler yalnızca yaşadıkları kenti heykellerle süslemekle kalmadılar, Akdeniz çevresindeki öte- ki kentlere de hizmet verdiler. Çeşitli kentlerde 'Aphrodisiaslı' sanını taşıyan otuzdan fazla heykel- cinin imzasına rastlanmıştır. Aphrodisias'ta bulunan çok sayıda heykel, bu- gün antik kent sınırlan içinde yapılan ve 1979'da açılan müzede sergilenmektedir. Kent alanı 3.5 km. uzunlukta, daire biçimli sur- laria çevrilidir. Günümüzde on dört sütunu ayakta duran AphroditeTapınağı, yanı sıra konser salonu, tiyatro ve kentteki en etkileyici yapı olan otuz bin kişilik stadyum ile sanki yaşayan bir ortam izleni- mi vermektedir. Ayrımsanıyor mu bilmem, eskiçağ insanları ha- yatı nasıl da yalınlaştırmışlar. Bütün kentlerde baş- rollerdeki yapı ve yapıtlar aynı: Tiyatro, müzik, hey- kel, spor... Bir de karnın toksa insanı mutlu etme- ye yetecek uğraşlar. Bu görkemli antik kentin bugün böylesine göz- ler önünde oluşunu bütün hayatını bu kazıya ada- yan Kenan T. Erim'e borçluyuz. ABD'deki klasik yazın öğreniminden sonra arke- oloji doktorası yapan Erim, New York Üniversite- si'nin desteğiyle 1961'de başlattığı Aphrodisias kazılanylayirmi yıl içinde büyük başan sağladı. Na- tional Geographic Society tarafından da destekle- nen çalışmalan yüzyılın en önemli ve değerli arke- olojik çalışması sayıldı. 1990'da ölen Kenan T. Er- im, hayatını adadığı Aphrodısias'a, o sonsuz gü- zellikteki mermer yapıların arasına gömüldü. Aphrodisias, kolayca ulaşılabilir bir konumda de- ğil. Aydın'ın Karacasu ilçesınin Geyre köyü bitişi- ğinde. Büyük Menderes Ovası'na baksa da deniz- den 600 m. yükseklikte bir yaylada. Geçerken uğ- ranabilecek bir yer değil. Ancak özel olarak gidiüp görülebilir. ** llgi duyanlar için kenti tanıtacak, bol renkli fotog> raflı bir kitap var: Aphrodisias, Kenan T. Erim, Net Yayınlan, 119 s... Kitapta verilen bilgiler, çizimler ve resimlerle bu görkemli eski kenti hem tanıyabilir hem de kim bilir, gidip görme isteği de duyabilirsi- niz. Taşın, toprağın insanlara söyleyebilecek ne çok şeyi var... ADT yeniden kendi sahnesinde • ADANA (AA) - Adana Devlet Tiyatrosu (ADT). restorasyonu tamamlanan sahnesinde 'Kanlı Nigar' adlı oyunla seyircisine ulaşacak. Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi'ndeki sahnesinın ağustos ayından bu yana tadilatta olması nedeniyle sezonu Scyhan Belediyesi Kültür Merkezi'nde açan ADT, izleyicısiyle salı, çarşamba. perşembe, cuma ve cumartesi günleri yeniden kendi sahnesinde buluşacak. BUGÜN • AKSANAT'ta saat 12.30 ve 17.00;de 'The Fisher Kıng' adlı film laser-disc'ten izlenebilir. • MİMARLARODASI Yıldız Sarayı Dış Karakol Salonu'nda saat 18.30'da 'Kamusal Alanda Neden Kalite Üretilemiyor?" başlıklı söyleşı izlenebilir. • İDOB AKM'de saat 20.00'de 'Gün Doğarken' adlı modern baleyi sergiliyor. K Ü L T Ü R » Ç t Z İ K K A M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear