Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET 27 ŞUBAT 1998 CUMA
HABERLER
Diyarbakır DGM'nin yasadışı Hizbullah örgütü iddianamesi:
Son hedefleri Islami
Kürt devleti kurmakDhARBAK1R - Örgütün ilk itirafçısı
Abdülkerim Öz'ün açıklamalanyla çö-
kertilen Hizbullah Nusaybin grubu ile il-
gili Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahke-
mesi Başsavcılığın'ca hazırlanan iddiana-
mede, şeriatçı militanlann örgüte katıl-
;mayan yurttaşlan, *ya göç ya ölüm" ikı-
lemiyle karşı karşıya bıraktığı belirtildi.
tslamda. cihadın yalnız Miislümanlann
ırz, mal ve can güvenliğinin tehlikeye düş-
mesi halinde ginşilen savaş eylemi oldu-
ğuna dikkat çekilen iddianamede, "An-
cak Hizbullah'a göre cihat örgütün dışın-
da kalan Müslüman olan- olmayan herke-
se karşı girişilcn saldın ve sabotaj e>lem-
lerini jçennektedir" denildi.
• tddianamede, Hızbullah'ın dış kaynak-
lı yardımının kanıtlanamadığı, tran tara-
findan desteklendığinin tahmin edildiğı
açıklandı.
DGM iddianamesinde. Hizbullah'ın
güçsüz olduğu yerlerde ve örgütlenmeyi
tamamlayamadığı mahallelerde. daha çok
siyasi kanat faalıyetlerinde tebliğ ve da-
vetçilik işine ağırlık verdiğine dikkat çe-
kildi.
Tebliğ ve davetçiliğm daha çok camii.
mescit \e öğrenci evlerinde, orta ve yük-
seköğretim yurtlannda îslam ıdeolojisine
yatkın kişilenn tespit edilmesinden sonra
örgütün siyasi mensuplan tarafından ve-
rildiği vurgulanan iddianamede şöyle de-
nildi:
"Söz konusu Idşi, tebliği ve davetçiliği
kabul ederse Hizbullah örgütü içine ahnır.
Ancak. teklifı kabul etmemesi durumun-
da ise. şahsa kendisine teklif ve öneriyi
unutnıa&L. birsüre örgüt tarafından izlene-
ceğj, aksi hareketinin tespit edilmesi duru-
nıunda gerek kcndisinüı ve gerekse ailesi-
nin örgüt tarafından cezalandınlacagı söy-
ienerek suskunluğa hilir. Tebliğ ve davet-
çilikte adaylara İslami mücadeleyiverenin
Hizbullah olduğu, Hizbullah'm AHah'ın
askerleri ve Allah'ı sevenlerin. Muham-
med'e inanmışolanlann bir araya gefcrek
ohışturduklan bir örgüt olduğu. Hizbui-
lah'ın dışındakilerin şirke, dalalete düş-
müş, şeytana uşakük edenler anlanuna ge-
len Hizbul-şeytan niteüğinde bulunduğu.
Hizbul- şeytanla mücadeienin bir Müslü-
man için mücadeienin en hayırusı olduğu.
bu doğrulfuda en ileriye giden Müslüma-
nın en hayırh Müslüman olduğu. bu uğur-
da ölenin şehit olacağk bu mücadeleye ka-
Olanın da Gazipayesineerişeceğianlaûlır."
Ya göç- ya ölüm~
Hizbullah'a katılan kişilenn camıde
okutman olarak görevlendirildiği daha
sonra cami sorumluluğu yardımcılığına
getirildiği anlatılan iddianamede, şahsın
bu aşamadan sonra örgütün "şair mensu-
bu sıfaünı" kazanmış olduğu belirtildi.
Hizbullah'm siyasi kanadı yanında bir
de askeri kanat adı verilen ayn bir birimvn
olduğu ve bu birimin de kendi içinde ci-
hat grubu, sorgu-infaz grubu ve icra gru-
bunaaynldığı belirtilen DGM iddianame-
sinde. Hizbullah'm Cihat grubuyla ilgili
şu saptamalar yapıldı:
"Hizbullah terminolojisindecihat faali-
yetleri, Hizbul-şeytana mensup olduğu id-
dia ve kabul edilen kişi veya kişilere uyan
mahiyetinde sorguya çeketerek başlanır.
kencüsinden örgütten af düediği şekilde
beyan ahnır.
Bu arada. bu tür faaliyetleriııe son ve-
rilmesi hususunda ihtar edilir. l'yanlarm,
ihlalin ağırtığına göre beüi miktarda para
cezası ödemeye mecbur edilmesi veyahut-
da örgütün faaliyette bulunduğu alan dV
şına göç etmesi gerekir. Buna zoriamak
için evinin işyerinûi taranmasu sabotaj yo-
luyla yakılmasL kısaca göçe kbar edibne-
si eylemleri\Ie yaralama. öldürme eylem-
lerini içerir. Yine Hizbullah yanlıiannagö-
re cihat uygulaması Hazret Muham-
med'in Hicret sonrasındaki polhikasına
benzetilmektedir. Ancak ne var ki, İslam-
da cihat, sadece Müslümanlann ırz, mal
ve can güvenHğinin tehlikeye düşmesi ha-
Güneydoğu'da kadın olmakMİYASE tLKNUR
Siirt'te yapılacak "Güneydoğu Kadın
Kurultayı'*nı izlemek için davet edilen
gazetecilerin havaalanına ındiklerinde
heyecanlan yüzünden okunuyordu Bir-
çoğu Siirt'e ilk kez geliyordu. Daha ön-
ce gelenler de ya bir operasyon, ya da te-
rör örgütü tarafından yapılan bir baskı-
mn ertesinde yolunu düşürmüştü buraya.
Oysa şimdi yaşamın kendisini gözleye-
cek, kadınlann sorunlannı bizzat kendi
ağızlanndan dınleme olanağını bulacak-
lardı.
Bir gün önce "Siirt'teki kadın kurul-
tayı"nı konu alan bir televizyon progra-
mma katılmış Havva Hanım da gazete-
cilerle aynı uçaktaydı. Uçak. Siirt Hava-
alanı'na iniş için alçaldığmda Havva Ha-
nım yerinde duramaz oldu. Yakınlann-
dan ve hemcinslerinden nasıl bir tepki
alacağını merak ediyordu. Bozuk Türk-
çesiyle "Bir daha televizyona, gazetetere
çıkmaknu,tövbelerolsun"diyen Havva.
uçaktan iner inmez etrafı sanldı. Kimisı
Kürtçe "Neden şunu da söylemedin?" ya
da "Niye bu lafi ettin ki, ne gerek vardı?"
diye eleştirirken kımısi de hararetle öpüp
kutluyordu.
Havva. Siirt'ten seçilmiş sıradan bir
örnekti. Ama yıne de şanslı sayılırdı.
Çünkü onun bir eşı ve işı vardı. Oysa
şehrin dış mahallelerinde birçok kadın
eşıni terör nedeniyle ya dağda ya da dağ-
dakilerin düzenlediği saldında yitirmiş-
ti. En azından kuması yoktu ve çalışacak
bir işi vardı.
CHP11 Başkanı Mervan Bilek'ın evin-
de yardımcı olarak çalışan Havva'nın ko-
cası da kendisi gibi çalışarak eve ekmek
getiriyordu. Günübirlik işleri saymazsak
Siirt'te kaç kadının kocası çalışacak bir
tşe sahipti?
Siirt'te devlet kapısında ış bulup ma-
aş alan kendini varlıklı sayıyor. Bir baş-
ka teze göre ise "devletten maaşalmayan
da başka bir geliri olsa bile kendisini işsiz
sayıyor". tkinci tez Siirt'in en eski yerel
gazetesi Mücadele'yi tek başına yaşatan
Cumhur Kıhççıoğlu'na ait. CHP'nin
"Kadın Kurultayı"nda doğal olarak ka-
dınlann dinlenmesi umuluyordu. Ancak
fiziki koşullarbunaelvermedi. Küçücük
spor salonunu dolduran kadınlann uğul-
tusundan ve ses düzeninin yetersizliğin-
den konuşan bir iki kadının neler söyle-
diğini kendisi dışında kimse anlamadı.
CHPGenel Başkanı DenizBaykalgel-
diğinde ise kadınlar kürsüye çıkıp ko-
nuşmak yerine. isteklerini yazdıklan kü-
çük kâğıt parçalarını Baykal'a ulaştır-
mak için birbirlerini ezdiler. Kurultay,
güya kadınlann sorunlannı dinlemek
Güneydoğu kadını kendi sonınlan için yapılan kurultayda, konuşmak yerine dileklerini küçük pusulalarla Ba> kal'a iletti.
için yapılmıştı. Belki konuşamadılar ama
hiç olmazsa yanm yamalakTürkçeleriy-
le dileklerini yazdıklan küçük kâğıt par-
çalannı Baykal'a ve milletvekillerine u-
laştırmayı başardılar.
Deniz Baykal, cebine doldurduğu not-
lan akşam basının önünde açıp okudu. ll-
ginçtir. kadınlann bir teki bile kendileri
için bir şey ıstememis.. Kadınlann tama-
mına yakını, ya kocasma ya da oğluna iş
istiyor. Bazılan da kalabalık nüfusuna
erzak yardımı yapılmasmı talep ediyor.
Bu koşullarda kadınlann özel sorunlan-
na çözüm istemesi, yöre için biraz lüks
kalıyor. Işsizlik, bunun doğal sonucu ola-
rak ortaya çıkan sefalet ve terör nedeniy-
le zorunlu göçün yarattığı sıkıntılar ön-
celikli olarak diğer sorunlann önüne geç-
miş.
Başta Evren Mahallesi olmak üzere
zorunlu göçlerin oluşturduğu dış mahal-
lelerde. her evde ayn bir trajediye tanık
olunuyor. Her evde, bİT ya da birkaç kişi
terör nedeniyle yaşamını yitirmiş. İki göz
evde nerden baksan 10 nüfus yaşıyor. Va-
li Osman Acar'ın yaptığı araştırmaya gö-
re. çocuk ölüm hızı, yetişkinlerde görü-
len ölüm hızının iki katmı aşıyor. Do-
ğum kontrolü yörede neredeyse hiç uy-
gulanmıyor. 20 yaşındaki genç kadınlar
bile en az dört çocuk annesi olarak çıkı-
yor karşınıza.
Hastanelerde uzman doktor bulmak
imkânsız. Pratisyen hekimlere düşen
hasta sayısı 3 binin üzerinde. Bu neden-
le bölgeye atanan hekim ve öğretmenler,
bir yolunu bulup daha ilk senelerinde Si-
irt 'ten kaçıyor.
Köy okullannda öğretmen yokluğun-
dan ders yapılamıyor. Şehir merkezinde-
ki okullarda ise, yöre dışından gelen öğ-
retmenler ya hiç gelmiyor ya da geldik-
ten kısa bir süre sonra istıfa ve torpille ta-
yin yolunu kullanarak Siirt'i terk ediyor.
Siirtli öğretmenler kendi çocuklanna öz-
veriyle eğitım vermeye çalışıyor.
Ancak "sürgün" kararnameleri, onla-
n da canından bıktırmiş. Bu yıl içinde
Eğit-Sen üyesi 11 öğretmen başka illere
sürülmüş. Öğretmenlerhaklı olarak; "Bu
çocuklara ancak bizim gibi aynı sıkınbla-
n yaşamış Siirtli öğretmenler egitim ve-
rebilir. Ancak bizi de rahat bırakmryor-
lar. Eskiden komünist diye suçlanırdık.
şimdi de bölücü olduk. Oysa suç işlediği-
mizi kanjtlayacak tek birfiilimizyok" di-
ye serzenişte bulunuyorlar.
Türkçe bilen kadınlann oranı erkekle-
re göre hayli düşük. Vali Osman Acar'ın
iyi niyetli girişimleriyle bu sorun aşıl-
maya çalışılıyor. Ancak henüz yeterli de-
ğıl. Kadınlara yönelik açılan Türkçe öğ-
renme. halı ve kılim dokuma kurslan,
biçki- dikiş ve diğer beceri kurslan, ola-
naksızlıklar yüzünden henüz istenen dü-
zeye erişememiş.
Vali. yardım alabileceğini umduğuher
kurumun kapısını çalmış. Ufak tefek yar-
dımlar geliyor. Koç, Tekfen, Alarko ve
Global Menkul Değerler'in gönderdiği
1 'er milyarhk yardımlar dışında bazı il-
lerin müfrülüklerinden gönderilen yar-
dımlar şaşırtıcı olduğu kadar da sevindi-
rici. Kadınlann öncelikle Türkçe öğren-
meleri gerekiyor. O nedenle Vali'nin ön-
celikli talebi "adaptörlü radyo". Okulda
öğrendikleri Türkçe, eve gidilince konu-
şulmadığı için unutuluyor. Bunun önüne
de, her kadına dağıtılacak birer adaptör-
lü radyo ile geçilecek.
Yöreye, ekonomik kalkınma için veri-
len teşvikler heba olmuş. Dört duvar di-
kiltikten sonra teşviği alan kaçmış. Alar-
ko'nun meyankökü fabrikası da bir süre
çalıştıktan sonra kapıya kılıt vurmuş.
Bölgede üretim yapan tek bir özel sektör
ve kamu kuruluşu yok.
iindevebunu defedecekölcüde Müslüman
olmayan unsurlarakarşı girişikn savaşey-
lemleri oMuğu halde, Hizbullah örgütü ba-
kımından cihat, örgütün dışında kalan
Müslüman olan veya olmayan herkese
karşı bir başka deyimle Hizbul-şevtana
karşı girişikn saldın ve sabotaj e> lemleri-
ni içermektedüf
Iddianemede. Hizbullah'ın en önemli
birimlerinden askeri kanada bağlı olarak
çalışan icra bınmınin. sanrcılar ve silahlı
militanlannın eylem yöntemleri ile ilgili
olarak da şu bilgilere yer verildi:
"En az iki kişi eylem için göreviendiri-
Br. Bunlardan bir tanesi eylemi icra eden
tetikcJdir. Diğeri yine silahlı olarak yakm
koruma konumunda bulunur. Uygun hal
ve koşul gerçekleştiğinde, >akın mesafe-
den bir veya birkaç el ateş edilmek sure-
tiyle eylem gerçekleştirilir. E> lemde kulla-
nılan silahlar birim sorumlusu tarafından
tenün edilirve daha önceden örgütün hüc-
re evinde eyleme katüacak olan kişhe ve-
rilir. Eylem sonrası bu silah-
lar geri ahnır, başka bir ey-
lemde kullanıldığında silah
tespiüni güçleştirmekiçinte-
tik iğnesi eğelenerek, mermi
kovanı üzerinde farklı iz bı-
rakması temin edilir. Yine
aynı şekilde bu silahlann de-
şifre olması halinde bir baş-
ka bölgeye gönderilir, başka
eylemlerde kullanüır. Eylem
gruplannın kullandıgı bu si-
lahlann değişik nitelikte ve
çaptaolması, farklı özellikler
taşımasının bir sebebi de. bu
silahlann örgüt mensuplan
tranndan birejsel olarak
edinilmesi ve örgüte destek
veren sempatizan gruplar ta-
rafından sann alınarak hibe
edilmesinden kaynaklanır.
Bazı silahlardan. silah nu-
marası ile, silah namlu nu-
marasının farklı olmaması-
nın nedenine geUnce, aynı
çap ve marka silahlann de-
şifre olmasının engeüemek
amacıyla namlulannın de-
ğjştirilroesinden ka> naklan-
dtğı gözlenmektedirr
PKKileçafaşma
Hizbullah'ın askeri kanat
eylemlerinin 1990 ve 1991
yılında PKK yandaşlanyla
Hizbullah örgütü mensupla-
n arasında kıyasıya bir si-
lahlı mücadeienin başlama-
sından kaynaklandığı belir-
tilen iddianamede, mücade-
lede örgütün bölünmesiyle
ortaya çıkan menzil grubu-
na karşı yürütülen silahlı
mücadele ile birlikte günü-
müze kadar süregeldiği be-
lirtildi.
DGM Savcılığı iddiana-
mesinde, son olarak Hizbul-
lah hakkında şu tespitlere
yer verildi:
"Hizbullah örgütünün a-
maç ve gayesi, Doğu ve Gü-
neydoğu Anadolu bölgele-
rinde tran tslam Cumhuri-
yeti'ni model alan İslami
Kürt de\ leti kurmaktır. Böl-
gedeki siyasi ve silahlı hâki-
miyeti tesis ettikten sonra
toprak talepli olarak devlet
güçleriyle silahlı çanşma
aşamasina gelinecektir ki,
bu aşamaya henüz ulaşüma-
mış bulunmaktadır. Dış kay-
naklıyardım olayı henüz ka-
nıtlanmamış bulunmakta-
dır. Ancak dolaylı yoldan
tran tarafından desteklendi-
ği tahmin edilmektedir."
SÜRECEK
ÜZ YAZIIORHAN BİRGİT
Başbakan'ın çağrısı üzerıne. hüküme-
ti oluşturan üç partinın genel başkanla-
n, pazar günü bir araya gelecekler. Tür-
kiyegibi, koalisyon hükümetlen ıleyöne-
•' tirn geleneği çok eskiye dayanmayan ul-
kelerde, o koalisyonu oluşturan partile-
rin liderlennin zaman zaman sorunlannı
masa üzerine getirmelen her şeyden ön-
ce aralarındaki uyumu pekıştirmek ba-
kımından yararlıdır.
Peki, pazar doruğunda ne konuşula-
cak?
Gündemi, öncelikle toplantı çağnsını
.'. yapan kişınin saptaması, varsa diğerle-
- rinin de bu gündeme eklemeler öner-
mesi gerekir.
, Ama pazar toplantısı için, çağrılılar-
dan birisi önceden gündemle ilgili olarak
b
'kırmızı ışık' yaktı. Ecevit, çalışma büro-
, ları aynı bınada ve aynı katta bulunan
., BaşbakanYılmaz'atelefonlayadaoda-
' sına uğrayarak söyleyebileceğini, önce-
ki gün toplanan DSP Grup Genel Kuru-
1
lu'nunbasınaaçıkbölümündevekürsü-
' den söylemeyi yeğledi. Milletvekıllenne,
"Benim düşüncem şu: Uygun görürse-
- niz, Sayın Başbakan'dan erken seçim
•' konusunu önümûzdeki pazar günü ya-
•? pılacak üçlü toplantının gündemine al-
'. mamasınıricaedeceğim" dedi.
Böylece, Anavatan Partılı bazı taktis-
Pazar Doruğunun Gündemi
yenlerin, boş bulunan sekiz milletvekil-
liği için 'erken ara seçim'm gündemege-
tirilmesi isteklen, resmi bir kimlik kazan-
madan gündemden adeta düştü. Çün-
kü, sadece DSP değıl; Demokratik Tür-
kiye Partisi de Cumhuriyet Halk Partisi
de öneriye sırt çevirmişlerdi.
Anavatanlı taktisyenler, bir 'erken ara
seçim' isterterken, boşalmış sekiz koltu-
ğun yeni dağılımında partilerinin yanşı
önde bitireceğı gibi bir inançtan yola çı-
kıyorlar. Bu sekiz milletvekilliğinden iki-
si, Kırşehir ve Bursa. ilki ANAP'lı Meh-
met Ali Altın'ın, ikincisi DYP'li Abdülka-
dir Cenkçiler'in ölümleri nedeniyle bo-
şalmıştı. Altısı ise Anayasa Mahkeme-
si'nin Refah Partisi'nin kapatılması ile il-
gili karannın içinde, kapatmaya neden
oldukları için TBMM üyelikleri düşürü-
lenlerin oluşturduğu beş seçim bölgesi
ile ilgili. Konya, Ankara '2', Şanlıurfa,
Kocaeli, Rize.
ANAP Genel Başkanı'nın kurmaylan,
yapılacak bir ara seçimde RP'nin yerini
alacak parti tam anlamı ile örgütlenme-
den sağlayacakian üstünlük için, bir yan-
dan da koalisyon programında bazı re-
vizyonlan da gündeme getirmeyi ihmal
etmiyorlar. Sekiz yıllık eğitım, Kuran
kurslan ile ilgili Danıştay karannı gidere-
cek yeni bir yasa teklifi ya da tasansı ve
Bütçe Plan Komisyonu'nda eskimeye
başlayan vergı reformu ile ilgili hükümet
tasansında her gün biraz daha büyük
delikler açma girişimlerini bir masanın
üzerine sıralarsanız, ANASOL-D hükü-
metinın ana kanadında, ya nefes darlığı
başladığını ya da her türlü olasılıga kar-
şı orta sağ partiler arasında en büyük
oluşun bir ara seçim aracılığı ile seçme-
ne onaylatılarak, bir erken genel seçim
için TBMM'nin karar almasını sağlama-
ya yöneldiğini fark edersıniz. Koalisyo-
nun büyük ortağı, bu düşüncesinde hü-
kümet içerisinde yalnız kalmış görünü-
yor.
O zaman, elbette MesutYılmaz'm ve
yakın çevresinin değil, ama partınin ka-
patılan Refah'ın seçmenleri için de bir li-
man olaçağı düşüncesini taşıyan kimi
"dört eğilimli" kökten gelen milletvekil-
leri için, pazar günkü dorukta "ortaklar-
dan" ödün ısteme önerileri gündeme
getirmesi yolunda genel başkanlarına
baskı yapılacak mıdır?
Ben böyle bir ihtimali, fazla zayıf gör-
mediğimı söylemek ıstiyorum.
Demokratik Türkıye Partisi ve Cindo-
ruk, hükümetin ekonomi politikasını
saptayıp uygulayan bakanlardan sızlan-
malannı, zaman zaman Başbakan'a
mektup yazarak, demeçler vererek gün-
demde tutuyorlar. Anavatan Partili mil-
letvekillen arasında, bu sızlanmalara kar-
şı, özellıkle Maliye ve Milli Eğitım gibi,
gerçekten özveri ile çalışan, olumlu ya-
pıtlar koymakta olan iki bakan şıkâyet-
lenn başlıca hedefi yapılıyor.
Hükümetin parlamentoya getirmiş ol-
duğu vergi tasansı, tam bir caclılar yuma-
ğı ıçine alınmak ısteniliyor. Banka faizle-
rinden belirli ölçüde vergı alınmasını
amaçlayan ve yürürlük maddesı 1997
olarak belırlenen yasanın, 1991'de çı-
kartıldığı unutulmuş görünerek Bütçe
Komisyonu'ndaki vergi reformu tasansı
ile özdeşleştıriliyor. Türkiye'de hemen
her işverenın değışmez bir ilke olarak
uyguladığı asgari ücretle işçi çalıştırma
ya davergi bordrolannda öyle gösterme
geleneğinin neden olduğu kanamalar
görmezden gelinerek bu kesım için ver-
gi dışı tutulma önerileri birbirinı izliyor.
Yazık ki bu önerilerde, vergi kaçırma sev-
dalısı işverenlerin sözcülüklerıni kimi
sendikalar ile olayın salt popülist yanını
değerlendiren CHP üstleniyor. Rüştü
Saracoğlu, kendisini Meclis'e taşıyan
kanyerinı bir hamlede çızecek ölçüde
gülünç bir yaklaşım ile vergi reformun-
dan önce devletin harcamaya tövbe et-
mesi gibi bir koşul ile Hazine açtğını ka-
patacakformüllerönerebiliyor. Sekiz yıl-
lık eğitimin yanı sıra, Anadolu liselerini
düzene alan, öğretmen açığını kapatan
ve öğretmenlere ek ödemeter getiren
önlemleri ile Hikmet Uluğbay aydınlan-
ma sevdalılarımızın, doğumunun yüzün-
cü yılı nedeniyle daha yakından özlemi-
ni duyduğu rahmetli Hasan Âli Yücd gi-
bi yıldınlmak isteniliyor.
Kuzum neler oluyor?
Ellibeşinci hükümet için 'yerinde say'
mı demek istiyor ana ortağın bir bölü-
mü? Her şeye karşın, pazar doruğundan
sağduyunun egemen çıkacağını ve ar-
kasına Irak krizinde kimi çevrelerin hâlâ
fark edemediği başarılı dış politikasmın
sonuçlan ile ülke ekonomısinde rahatlık
sağlayan hükümetin vaat ettiği reform-
lar için kollan sıvayacağını umanlar...
Dilerimyanılmayız...
BIRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Bereketli Yağmurların
Eşiğinde...
Bir dava sonuçlandı; Refah Partisi kapatıldı ve ge-
rekçeli karar da elimizde.
Anayasa Mahkemesi'nin aldığı karann şurasına
burasına takılabilirsiniz; ama bir nokta var ki, o ko-
nuda bütün açıklığıyla tavnnı gözler önüne sermiş-
tir: Cumhuriyet'in degerieriyle demokrasi ve laiklik
bir bütün oluşturur; etle tırnak gibi birbirine bağlıdır
bunlar. Cumhuriyet'in değerlerinden soyutlanmış bir
demokrasi anlamsızlaşır; laiklik ise, demokratik
Cumhuriyet'in "onsuz olmaz" koşuludur.
Çağdaş tarihimizin en büyük gerçeği budur.
Yüksek mahkeme, veciz bir dille şunu da söyiü-
yor: "Demokratik yaşamı tehdit eden, ondan yok-
sun kalmaya yol açacak eylemlere girişen veya bu
tür amaçlan taşıyan siyasal partilerin kapatılması
doğal karşılanmalıdır."
Yani?
Yani, demokrasilerin kendilerini savunma haklan
vardır.
Hiç gizlisi saklısı yok olanbitenin: Refah Partisi,
Cumhuriyet'in değerlerine karşıydı; demokrasiye as-
lında inanmıyor ve bir araç olarak bakıyordu; laiklik
ise, dışardan getirilmış bir meta idi gözünde, gâvur
icadıydı.
Öyle değil de, tersine tek bir eylemini gösterebilir
misiniz?
Eline iktidar fırsatı da geçti; yaptığı ytğtnla abuk-
sabuk işi, bugün özeleştiri mertliği gösterenler açık-
ça dile getiriyorlar.
İyi de ediyorlar.
Profesör Bülent Tanör'ün, Milliyet'te çıkan 25 Şu-
bat günlü söyleşisindeki şu hatıriatması da kulaklar-
da küpe olmalıdır: "Siyasal Islamcılar, 'Bu düzende
kendimize yer açmak istiyorsak, nerede hata yap-
tık' sorusunu kendilerine sormalıdırlar."
Refah Partisi'nin açığı, bağlı olduğu dünya görü-
şünden, ideolojisinden geliyordu: Islamcı hareket,
Cumhuriyet'i kuranların karaıiı adımlan karşısında
gerileyip sinmiş; çok partili dönemde yeniden başı-
nı kaldırdığında, Cumhuriyet düşmanlığıyla ortaya
dökülmüştür. Gündeminde "vicdan özgüriüğü" di-
ye bir sorun yoktu; çünkü, Cumhuriyet bunu sağla-
mıştı insanlanmıza. Ama onun Medeni Kanunu'yla,
eğitimiyle, bütün ilerici kurumlarıyla, en başta da la-
ikliğiyle tasfıye edilmesi gerekiyordu.
Bu silaha sanlmıştır hareket.
Necip Fazıl'ın ünlü Büyük Doğu'sunöan günümü-
zün şeriatçı takımının gazetelenne kadar bir gözden
geçiriniz, aynı temadır; aynı Cumhuriyet düşmanlı-
ğıdır göreceğiniz.
Bir toplumda laık-antilaik çelişmesi hiçbir zaman
temel çelişme değıldir; Refah Partisi sayesinde öy-
le olmuştur. Böylece, ülkenin siyasal ve sosyal gün-
demini değiştirmiştir ki, yaptığı en büyük kötülük
budur. Şimdi, Kürt sorunundan emek sorununa ka-
dar, üzerinde duımamız gereken asıl ana davalan ye-
niden gündemde hak ettikleri sıralara çıkarmak gi-
bi bir görevimiz var.
Bunu gecikmeden yapmalıyız.
Refah Partisi'nin getirdiği hiçbir olumlu miras yok-
tur, getireceği de yoktu. Kapatılmasıyla olumlu ge-
lişmelerin kapısını açmak mümkündür; açılacaktır
da. Anayasa Mahkemesi'nin, Türkiye'de politikaya,
giderek demokrasiye çizdiği sınıriann "terbiyetkâri",
yani eğitici bir rol oynayacağına inanıyorum.
Şimdi yeni bir dönem başlamıştır.
21. yüzyıla iki kala, gecikerek de olsa kimi büyük
doğrulann altı çizilmiştir.
Yeni şeyler söylemeliyiz artık.
Refah Partili kadrolann yapacağı ne olabilir bu sü-
reçte?
ınsanlann, bir anda değişmesi mümkün değildir
elbette. Ama insanlar değişmez diye de bir kural
yoktur. "Şam yolunda erme"ye inanırım; yaşam,
kendini dayatır, kabul ettirir sonunda.
Cumhuriyet'in temel felsefesine bu kez saygı du-
yarak, demokrasisine ve laikliğine sahip çıkarak, bü-
yük siyasal ve sosyal davalann çözümünde rol al-
malıdıriar onlar; bu yeteneği göstermelidirler.
Yeni dönem, bir sınav dönemidir de.
Yalnız onlar için değil, öteki partiler için de.
Özellikle sosyal demokratlarımız, bir silkiniş içine
girmeli ve sosyal demokrat sıfata gerçekten lâyık ol-
malıdırlar. Onlann yanı sıra, sosyalist partiler, dağı-
nıklığa ve kendi aralannda didişmeye son vermeli-
dirler.
Örnek olması gerekenler başta onlardır.
Yollan asıl açacak olanlar da onlardır.
Türkiye'de, yeni bir yüzyılın eşiğinde, büyük bir
uyanışın tomurcuklandığını görüyorum; ağaçlann çi-
çeklenişi yakın olsa gerek. Tıpkı, Melih Cevdet An-
day'ın dediği gibi: "Kim bilecek... kapalıkutu /Ama
bulut, yağmur bulutu I Gelir karanr nerdeyse I To-
hum altta nefes nefese I Kulağı gök gürültüsünde."
Bereketli yağmurların eşiğindeyiz sevgili okurla-
rım.
Havadan sezinlemiyor musunuz?
Diyarbakır'da yargılanacak
Hava korsanının
üüsorgusu sürüyor
ENVERSEVtŞ
DtYARBAKIR-THY-
nin Adana-Ankara sefen-
ni yapan RJ-100 tipı 'Ga-
ziantep' adlı uçağını kaçı-
ran hava korsanı Mehmet
Dağ'ın Dıyarbakır Emni-
yet Müdürlüğü Terörle
Mücadele Şubesı'ndeki
sorgusu sürüyor. Bakırköy
Ruh ve Sinir Hastahklan
Hastanesi'nde tedavi gör-
düğü belırlenen Dağ'ın,
birkaç gün içinde savcılı-
ğa çıkanlacağı ve ağır ce-
za mahkemelerınden bi-
rinde yargılanacağı açık-
landı.
Diyarbakır Emniyet
Müdürü Gaffar Okan.
Mehmet Dağ"ın Kütah-
ya'da 1986 yılında askerlı-
ğini yaparken uyuşturucu
kullandığını ve Bakırköy
Ruh ve Sinir Hastahklan
Hastanesi'nde 6 ay tedavi
gördüğünü söyledı.
Okan, Dağ'ın tedavi
gördüğü hastanenın depo-
sunda 60 adet uyuşturucu
özelliği bulunaa morfin
tüpünü de çalıp kullandı-
ğını belirtti.
Dağ'ın, uçağa binme-
den önce kumar da oyna-
dığını söyleyen Emniyet
Müdürü Okan, "Kumar
oynadığı arkadaşlanna ar-
tık doğru yola gireceğini
söylemiş. Buzdolabtnı sa-
tarak eline geçen paramn
çoğunu da kumarda kay-
betmiş. Cebinde son kalan
parayla da uçağa binmiş"
şeklinde konuştu.
Bu arada. hava korsanı
Mehmet Dağ. dün basın
mensuplanna gösterildik-
ten sonra kontrol edilmek
üzere Diyarbakır Devlet
Hastanesi'ne götürüldü.
Dağ, iki polis eşliğinde
araca bindirildiği sırada
kendisini görüntüleyen fo-
to muhabirlerine ve kame-
ramanlara yalruzca el sal-
lamakla yetındi. Dağ'ın,
sorgusunun ardından Di-
yarbakır Ağır Ceza Mah-
kemesi'nde yargılanacağı
öğrenildi.