23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAVFA CUMHURİYET 14 ARAUK 1998 PAZARTESİ HABERLER Dağlı'dan Topal açıklaması • ADANA (Cumhuriyet Güney İUeri Bürosu) - Öldürülen kumarhaneler kralı Ömer Lütfü Topal ile yakın ilişkisi olduğu ileri sürûlen eski Onnan Bakanı Adana Milletvekili Halit Daglı. "Topal dostum olmadığı gibi otel masraflanyla seçim harcamalanmı da karşılamamıştır" dedi. Adana DYP il bınasında basın toplantısı düzenleyen Dağh. "Hiçbir şekilde yanlış ve kötü ışlerin içinde olmadım. Kurulduğundan ben ben Seyhan Otelı'nde kalınm. Topal'ı da bu otelde bir-iki kez gördüm. Eğer bu insanı tanımak suçsa, ben bu suçu işledim" diye konuştu. Tanklarm modernizasyonu • ANKARA (AA) - Kara Kuvvetlen'ni 21. yüzyılda, NATO'nun en güçlü ordulanndan birisi haline getirecek Tank Tedarik ve Modernizasyon Programı kapsamında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin elindeki tanklann modernizasyonu için lsrail'den öneri geldi. lsraıl Asken Endüstrileri Kuruluşu (IMI), Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na bir iyileştirme paketi sunarak. Türkiye'nin elinde bulunan lOOOadet M-60 tıpi tankın modernizasyonu konusunda iyileştirme önerisınde bulundu. ABD'den sonra en büyük M-60 tipi tank filosuna sahip tsrail'in. söz konusu tanklann modernizasyonu ile ilgili önerisinin. halen Kara Kuvvetleri'nce incelendiği öğrenildi. 'Toppağa Saygı' yürüyüşü • ÇEŞME (AA) - Izmir'in Çeşme ilçesinde, TEMA tarafından gerçeldeştirilen "Toprağa Saygı" > r ürûyüşü yapıldı. Hükümet Konağj önünde toplanan 100'e yakın TEMA gönüllüsü, ellerindeki afiş ve pankartlarla Cumhuriyet Meydanf na kadar yürüdüler. Burada saygı duruşunda bulunuhnası ve Istiklal Marşı'mn okunmasından sonra konuşan Çeşme TEMA Gönüllü Temsilcisi Mehmet Sansaç, Ulu Önder Atatürk'ün kurtardığı topraklara sahip çıkılamadığını belırtti. Sansaç "Bir çakıl taşı vermeyiz" diyen siyasetçilerin, parti programlannda. erozyon ve toprakla ılgilı hiçbir madde yok. TEMA olarak üzerimize düşeni yaparak, topraklanmızı koruyacağız" dedi. PKK operasyonu • ADANA (Cumhuriyet Güney İUeri Bürosu) - Emnıyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince düzenlenen operasyonlarda. kırsal alana malzeme götürmek isteyen 2 kişinin yakalandığı bildirildi. Vaülikten yapılan açıklamaya göre, Abdulhalim Oğuz (25) ile ReşitTaş(19)adhkişiler yakalanarak gözaltına alındı. Açıklamada 1 tabanca. 20 şarjör, 10 dolu fişek, 1 cep telefonu, 6 çift mekap ayakkabı, 17 yün çorap. 7 eşofman altı. 6 kışlık erkek gömleği. 7 yün kazak. 5 kolı bantı, 7 erİcek atbsı. 2 paket büyük boy pil, 7 koli hazır paketli çorba, 1 torba içerisinde açık tütün \e sigara kâğıdı, 8 kutu salça, iki kutu helva, dört teneke 5 kiloluk ayçıçek yağı, 4 torba çay şekeri, 1 torba pirinç, 4 torba ekmeklik un ve 15 paket tuz ele geçirildi. 2. İşçi Kurultayı • ADANA (Cumhuriyet Güney İUeri Bürosu) - Çeşitli siyasal partiler. sendikalar ve demokratik kıtle örgütlennce düzenlenen "Özelleştirmeye karşı- 2. Adana İşçi Kurultayı" dün yapıldı. Kurultay'da özelleştirmenın ekonomik değil ıdeolojik bir yönü olduğu belirtilerek özelleştirmeden elde edilen bir tek kuruşun dahi ekonomiye dönmediğinin altı çizildi. Yıllardır sıyasilerin özelleştirmeyi dayattığı ve halkın bu konuda tek yönlü propaganda ile karşı karşıya bulunduğunun kaydedildiği İşçi Kurultayı'nda özelleştirmeye karşı işçi sınıfı mücadeleye çağnldı. Başbakan Yılmaz, 55. hükümeti düşüren muhalefet partilerine yüklendi 'Siyaset yıkmak değildir'MARMARA EREĞLİSİ (.AA) ye'nin hedeflerine ulaşmasındaki metdemektir. Siyaset, yapmakde- da tamamlanması gerektiğini an- "Enerji ihtryacı bizi zorlar dunı- -Başbakan Mesut YıJmaz, sıyase- tın yıkmak ıçın değil. yapmak için, hizmet ıçin yapılması gerek- tiğini belirterek "Siyaset yapmak demektir. yıkmak demek değildir; hele heleyıktığının yerinene yapa- cağını bilmemek hiç değildir" de- di. Başbakan Yılmaz. Cumhurbaş- kanı Demirel ile beraber, Türk ve yabancı firmalann ortaklığıyla gerçekleştirilen Trakya Doğalgaz Kombine Çevrim Santralı'run açı- lış törenıne katıldı. Yılmaz bura- da yaptığı konuşmada, Türkı- ye'nin. >üzü geleceğe dönük bü- yük bir ülke olduğunu belirterek 21. yüzyılda büyük hedeflen bu- lunduğunu söyledi. Türkiye'nin, gelişen ekonomisiyle. çalışkan in- sanıyla, tüm potansiyeliyle, 21. yüzyılın önder ülkelerinden binsi olmaya aday bir ülke oldugunu ileri süren Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: "Büyük hedeflere ulaşabilmek için önce bu hedeflere inanmak ge- rekir. Aynca, ülkede siyasi istikra- nn olması gerekir. Bazilan. Türki- en büyük engelin siyaset oldugunu söylemektedir. Ülkenin hedefleri- ne ulaşmasını engelleyen siyaset değildir. Asıl engeL siyaseti yap- mak değil yıkmak /anneden anla- >Tştır. Siyaset halka hizmet de- mektir. Halka hizmet. Hak'ka hiz- Türk ve yabancı firmalann ortaklığıyla gerçekleştirilen Trakya Doğalga? Kombine Çevrim Santrah'nın açıhşı Cumhurbaşkanı Demirel, Başbakan Mesut Yılmaz. ABD Büyükelçisi Marc Parris tarafından yapıldı. (Fotoğraf: AA) mektir. yıkmak demek değildir: hele heleyıktığının yerine ne yapa- cağını bilmemek hlç değildir." Alternatıf enerji kaynaklannın devreye sokulması gerektığıru ıfa- de eden Yılmaz. bunun için en kısa zamanda nükleer santrallann lattı. Kürsüye, "Türk demokrasisi- nin enerji santrair diye anons edı- lerek çıkan Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel de yaptığı konuş- mada. sanayileşmenin enerjisiz olmayacağını vurgulayarak nıa gelmistir. Darboğazuı kenann- dayız. darboğazdan çıkmak için gayretler gösterilmiştir ve bu gay- retler sonucu açılan elektrik sant- rallan ümit vericidir" dedi. Demirel konuşmasmda, bugün yine ülkenin sevinmesi için bura- da mesajlar verildiğini belirterek şunlan söyledi: "SanayileşenTûr- kiyeyolunadevam edecektir.Çfin- kü Türkiye, zenginleşmek. daha çok güçlenmek. halkını daha çok refaha, mutluluğa götürmek isti- yor. Bunun yolu sanayileşmedir. Sanayileşme enerjisiz olmaz. Enerji ihtiyacı bizi zorlar duruma geimiştir. Darboğazuı kenaruıda- yız, Darboğazdançıkmak knn gay- retler gösterilmiştir ve bu gayret- ler sonucu açılan elektrik santral- ları ümit vericidir." Yılmaz, Çorlu'da da Trakya Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Bınası'nm açılış töreni- ne katıldı. Yılmaz burada yaptığı konuşmada, eğitim reformunun sonuçlannın önümüzdeki yıllar- dan itibaren görülmeye başlaya- cağını kaydetti. Göktepednayeânereden nereye gM MERİHAK Metin Göktepe'nin öldürülmesiyle ilgili olarak tçışlen Bakanlığı müfettişlerinın 48 polısin yargılanması gerektiğini bildirmesinin ardından Istanbul İl Idare Kurulu da polislerin yargılanabileceği karannı \erdi. Ve sanık 48 potis hakkında îstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Ancak Îstanbul'da yargılama başlamadan. dosya. polislerin güvenliği gerekçesiyle Aydın'a göndenldi. 18 Ekim 1996 günü Ayduı Ağır Ceza Mahkemesi ilk oturumu spor salonunda yaptı. Ancak dava dosyası, yine güvenlık gerekçesiyle bir başka ile Afyon'a göndenldi. 6 Şubat 1997 tarihinde Afyon'da ilk oturum yapıldı. 48 polisin katılmadığı oturumda tanıklar dinlendı. 11 Nisan 1997 tarihlı orurum ıse dönemın Adalet Bakaaı Sevket Kazan'in'istegiyle adliye bınasındaki küçük salona alındı. Onlarca yerli ve yabancı basm menSubunun. sivil toplum örgütü temsilcilerinin katıldığı oturumlar bundan sonra hep bu küçük salonda yapıldı. 28 Mayıs 1997 tarihli oturumda Göktepe'yi öldürmekten yargılanan Saffet Hızarcı, Fedai Korkmaz. Murat Pölat, Burhan Koç, İlhan Sanoğlu, Selçuk Bay raktar. Metin Kuşat, Tuncay Uzun, Fikret Kayacan, Seydi Battal Köse. Şuayip Mutluer'in dosyası diğerlerinden a>Tildı. Müdahil avukatlann 11 polisin tutuklanması talebini değerlendiren mahkeme; Sanoğlu, Bayraktaroğlu. Mutluer, Hızarcı \e Köse hakkında gıyabi tutuklama karan verdi. 26 Haziran 1997'de müdahil avnkatlan; Korkmaz, Kuşat. Koç ve Polat'ıngıyaben tutuklanmalannı istedi. Mahkeme heyeti delil durumu ve daha önce verilen savunmalan göz önüne alarak bu ıstemi reddetti. 24 Temmuz 1997 günkü 6. oturumda Mahkeme Başkanı Kamil Şerifin yerine Fatma Nilgiin L'çar başkan, Nuran Yalmbaş üye yargıç olarak göre\T aldı. Mahkeme üye yargıç İbrahim Demirtaş'ın muhalefetine karşın Korkmaz. Polat ve Kuşat 'ın tutuklanmalanna karar verdi. Haklannda gıyabi tutuklama karan verilen 5 polis 28 Temmuz. 3 polis de 2 Ağustos'ta teslim oldu. 21 Ağustos 1997 günü yapılan oturuma yine Fatma Nilgün Uçar başkanlık etti. Oturuma katılan 7 sanık 'susma haklanm' kullanırken sanık avukatlannın reddi hâkım istemi kabul edilmedi. Adli tatilin sona ermesinin ardından yapılan oturumlarda da şu süreç yaşandı: 15 Eyiül 1997: Kamil Şerif yeniden dava başkanlığına döndü ve Uçar'ın tutukladığı Korkmaz. Polat. Koç ve Kuşat'ı tahliye etti. 9 Ekim 1997: Göktepe dayasında 'Şüzleşme" günü. Deniz Özcan, Ekber Palabıy ık ve Hayati Güngören sanık 11 polisle yüzleşti. Bu davada en önemli tanık Deniz Ozcan, Mutluer. Kayacan, Hızarcı, Kuşat'ı teşhis etti. Mahkeme heyeti, Eyüp Spor Salonu'nda bilirkişi heyeti ile yüzleştirme yapılmasını kararlaştırdı. 6 Kasun 1997: Mahkeme Başkanı Şerif, basırun ve kamuoyunun bu olayla çok yakından ilgilendiğını ve kendisinin taraflı olduğuna ilişkin haberler yapıldığını gerekçe göstererek davadan çekildiğını açıkladı. 27 Kasun 1997: Kamil Şerifin çekilme talebi Sandıklı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Bu arada daha önce pohslerı tutuklayan Fatma Nilgün Uçar ile eşı Edirne'nin Keşan ilçesine sürgün edildi. Sanık polisler hakkında tutuklama karan veren Uçar'ın sürgün edilme girişimi sert tepki gördü. Bunun üzenne Adalet Bakanlığı. Uçarlar'ı lstanbul'a gönderdi. Şerifin yerine başkanlığa Mustafa Binşık getırildi. 25 Aralık 1997: Duruşma öncesı basında Göktepe'nin otopsı raporlan yeraldı. Göktepe'nin "öldürülmek kastıyla dövüldüğü" raporda da vurgulandı. Eyüp'teki keşfin yapılmasının beklendiği duruşmada emniyet amin Köse'nin yazılı açıklaması ıse şaşkınlık yarattı. Köse. "Kanaatime göre Metin Göktepe'yi spor salonunda ilk karşılay anlar, aLanter veya jMkumaMk guişinde copla vunuılar o kısımda daha çok görev yapan ve orada bulunan polis memurlan Metin Kuşat, Yalçın Aydeniz, Görüşü sorulan Savcı Ismail tlhan, duruşmanın tamamlanması için en önemli adımını attı. tlhan, 8 Ocak 1996'da Metin Göktepe'nin gözaltına alındığını, Eyüp Spor Salonu'na getınldiğıni, daha sonra 'Gazeteci geldi' denılerek altı kişilik polis grubu tarafından döyülmeye başlandı yönündeki görüşünü açıklayarak şu talepte bulundu: "...Olayda Selçuk Bayraktaroğlu. İlhan Sanoğlu, Tuncay Uzun ve Fikret Kayacan ın herhangi bir eyleminin bulunnıadıgı. Seydi Battal Köse'nin tespit edilen ey lemleriy k ölüm arasında bir illiyet bağının bulunmadtğı anlaşılmıştır. Selçuk Bayraktaroğlu, İlhan Sanoğlu, Tuncay Lzun, Fikret Kayacan ve Seydi Battal Köse'nin beraatlanm: ruruklu olan Selçuk Bayraktaroğlu. İlhan Sanoğlu ve Seydi Battal Köse'nin tahliyelerini; Şuayip Mutluer, Saffet Hızarcı. Fedai Korkmaz Murat Polat, Burhan Koç ve Metin Kuşat'ın sabit olan eylemlerine uyan TCK'nin 452/1,463 ve 251. maddelerince EMEP'ten Göktepe aÜesine destek ci Metin Göktepe'nin davasında sanık olarak yargılanan 5 polisin de tahliye edilmesinin ardından Gök- tepe'nin aflesine destek vçrmek amacıy la evini zij'aret etti. Metin Göktepe'nin ağabeyi îbrahim Gökte- pe, kardeşinin öldürülüşünün, basın emekçilerinin \e çağdaş hukukçıılann davavi sahiplenmeleri saye- sinde ortaya çıkartıldığım Mirgul^arak "Yoksa Metin duvardan düşmiiş olacakn" dedi İbrahim Gök- tepe. Metin'in da\asımn tiim basın emekçilerinin davası oldugunu söylejerek "29 Ocak'ta AlŞon'daki duruşmay a bütün duy arlı insanlann katılmasım ve haklı davamızda bize destek vermesmi istiyoruz" di- ye konuştu. Göktepe'nin Esenler/Anşalanı'ndaki esinin önünde yapılan açıklamaya EMEP U Yönetim Kurulu üyeleri, EvTensel gazetesi cabşanlan v« kalabalık bir grup kâtddj. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ) Burhan Koç'tur" dedi. Köse aynca. Göktepe'nin cesedini saat 19.00 sıralannda bulduğunu. ilçe emniyet müdürlüğüne ılettiğini de vxırguladı. Böylece cesedi bir gün sonra bulunan Göktepe'nin öldüğünden dönemin îstanbul Emnıyet Müdürii Orhan Taşanlar'ın \e dığer ilgıiılenn de olaydan haberdar olduklan savunuldu. 5 Ocak 1998: E\üp Spor Salonu'nda sanık polislerin silahlanyla bırlikte hazır bulunduğu \e tanık Deniz Özcan'ı silahlannı göstererek tehdit ettiklerinin savunulduğu keşif gerçekleştirildi. Sanık polislerden Metin Kuşat bu keşfe de katılmadı. Özcan \ e Palabıyık, Göktepe'nin öldürülüşünü keşifte anlattı. 13 Ocak 1998: Afyon Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı Ismail İlhan. esas hakkında mütalaasını sundu. Eyüp Ağır Ceza tarafından gerçekleştirilen keşif raporu okundu. Ardından, bugüne kadar gelen müfettiş ifadelerinin yeterliliğine karar verildi. ayn ayn mahkûmiyetlerini: Korkmaz, Polat, Koç ve Kuşat'ın alacaklan mahkûmiyet nedeniyle kaçma ihtimalleri bulunduğundan tutuklanmalannı kamu adına talep ediyorum.". 12 Mart 1998: Fadime Göktepe'nin, "Elinizi vicdanınıza koyun. Sizin de evlatlannız var. Terazinin kefeleri bir olmalı. Biri üstte. biri altta olmaz. Metin ne yaptı? Düşman değil, o insandı. İnsanlar öldürülmez. İnsanlar çiçektir" sözlerimn ardından müdahil avukatlar, ortada kastı aşan bir fiilin söz konusu oldugunu belirttı ve TCY'nin 450-3. maddesi gereğince ayn ayn cezalandınlmalannı istedi. 18 Nisan 1998: Mahkeme heyeti karannı açıkladı. Şuayip Mutluer. Saffet Hızarcı, Fedai Korkmaz ile Metin Kuşat" ın üzerlerine atılı suçu işledikJeri kanaatine varan mahkeme heyeti, sanıklann ilk önce 12'şer yıl ağır hapislerine karar verdi. Çeşitli indirimler sonrası ceza 7 yıl 6 ay olarak açıklandı. Emniyet amiri Seydi Battal Köse'nin sanıklann eylemlerine feran iştirak ettiği kanaatine vanldığından ilk önce 12 yıl ağır hapse, ardından çeşitli indirimlerle onun da 7 yıl 6 ay ağır hapis cezasına çarptınldığmı açıkladı. Mahkeme heyeti aynca, tutuklu sanıklardan Sanoğlu, Bayraktaroğlu ile tutuksuz yargılanan Polat, Koç, Uzun ve Kayacan'ın "üzerlerine atılı suçu işledikleri yolunda mahkûmiyete yeterli ve inandıncı deliller elde edilemediğmden" beraatlarına karar verdi. 17 Temmuz 1998: Yargıtay 1. Ceza Dairesi, oybirliğiyle, "bazı tanıklann dinlenmemesi ve soruşturmanın gemşletümemesi" nedeniyle Mutluer, Hızarcı. Korkmaz, Kuşat ve Köse hakkmdaki 7 yıl 6'şar ay; Polat, Koç, Sanoğlu, Bayraktaroğlu. Uzun ve Kayacan hakkındakı beraat karanm usul yönünden bozdu. 30 Temmuz 1998 tarihinde Afyon Ağır Ceza - - Mahkemesi'ne ulaşan karar sonrasında mahkeme, taraflan 20 Ağustos'ta duruşmaya çağırdı. 20 Ağustos 1998: Adli tatil nedeniyle Ümit Ozmen başkanlık yaptı. Cafer Cem Akm ile fbrahim Demirtaş mahkeme heyetini oluşturdu. Tutuksuz sanıklann katılmadığı duruşmada, Yargıtay'ın bozma karanna uyuldu. Saruklar, ınsan haklan savunuculanndan kendilerine de sahip çıkmalannı istedi. 17 Eylül 1998: Binşık başkanlığındaki heyet, Murat Polat hakkında gıyabi tutuklama karan verdi. Tanık ilhan Uçar. Göktepe'nin polisler tarafından spor salonunda öldürülene kadar dövüldüğünü anlattı. Köse tarafından her duruşmada adl geçen polis memuru Yalçm Aydeniz ise yazılı ifadesinde, spor salonuna gelen hemen hemen herkesin "darben" geldiğini söyledi. 15 Ekim 1998: Metin Göktepe davasında sanık polisler verdikJeri ek ifadelerle birbirlerini suçladı. Köse. geçen duruşmada verdiği ek savunmasında, yerde yatan Metin Göktepe'nin başmda Metin Kuşat, Fedai Korkmaz, Tuncay Uzun, Fikret Kayacan'ı gördüğünü belirtirken, Metin Kuşat yazılı savunmasında, Seydi Battal Köse'nin "kendisini kurtarmak için senaryo ürettiğmi" savundu. 13 Kasnn 1998: Köse'nin, Göktepe'yi dövenlerin içinde bulunduğunu söylediği polis memuru Yalçın Aydeniz'in, îstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü'ndeki sorgusu sırasında orada görevli yakınlannca kollandığını bildirmesi, davaya yeni bir boyut kazandırdı. Mahkemece tanık olarak Siirt'te ifadesi alınan Aydeniz'in, samk avukatlanndan Ahmet Ulger'in yardımmı aldığını vurgulaması, mahkemede yalancı tanıklık tartışmasma neden oldu. Mahkeme aynca, Köse'nin. baskılar karşısmda tarafsızlığını yirirdiği gerekçesiyle "reddi hâkim" talebini kabul etmezken, Hâkim Mustafa Binşık, "Bana baskı yapacak adam daha anasından doğmadı" dedi. 11 Aralık 1998: Mahkeme heyetinden şok tahliye. Köse'nin tahliyesinin beklendiği bir ortamda Savcı Mahmut Uygun'un, delillerin karartılma ihtimalinin ortadan kalktığını belirterek 5 sanık için istediği tahliye karanna mahkeme heyeti de uydu. BÎrrİ BİZBİZE ERDAL ATABEK Güvensiz Toplumda Ahlak Değerleri... Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) çok önemli bir ça- lışmasını yayımladı: "Türkiye'de Bunalım ve Demok- ratik Çıkış Yollan." Bu çalışma içinde yer alan "Ahlaki Değ&ier ve Toplumsal Değişme" başlıklı ıncelemede Prof. Dr. Yılmaz Esmer (Boğaziçi Üniversitesi Rektör Yardımcısı) çok önemli gerçeklerin attını çizmektedir. Yazının tümünü burada aktarmamız olanaksız oldu- ğu için kısa notlar sunabileceğiz, ancak bir özet bile nereden nereye geldiğimizi açıklamaya yeterli olacak- tr. "Yaşamı sürdürmenin güvence altında görülmedi- ği-görüldüğü toplumlar"da "siyaset-ekonomi-aile normlan-din" aJanlanndaki değerferin değişimi ince- lenmektedir. Eğer yaşam güvence altında şürdürüle- miyorsa insanlann tutum ve davranışlan "güvence al- tında sürdürûlenl&re göre çok daha farklı olmaktadır. Bu da bir toplumun kişi başına düşen gelıri, bu gelirin dağılımı, eğitim düzeyi, küttürel yapısı ile yakından bağ- lantlıdır. Bu çalışmada "ıyı-kötü" değerlendirmesi ya- pılmadan durumun saptanması yapılmaktadır. Çalışmanın "Ahlaki Değerier" bolümünde şu soru sorulmuştur: "İnsanlann çoğuna güvenilebilir mi?.." 1991 DeğerierAraşürmasrndaulkemizdeneklerinin sadeceyüzde 10'u "Güvenilebilir" demişti. Bu sonuç, 10 kişiden 9'unun "Güvenilemez" demesi sonucunu vermektedir. Bu oran 43 toplum içinde en düşük ikin- ci orandı. 1997 araştırmasında bu oran yüzde 6.5'e düşmüş- tür. Son alt yıl içinde 3-4 kişi daha insanlara güvenıni yitirmiştir. 1000 kişiden 935'inin "Ötekileregüvenilmez" dedi- ği bir toplumda yaşamın nasıl bir şey oldugunu sorgu- lamak, herhalde "kimlenn devletsanatçısı" olması ge- rektiğini tartışmaktan daha önemli olmalıdır. Bu denli güvensiz bir toplumun nasıl oluştuğu ise devlet yönetenlerin "Kime madalya verelim?" konu- sundan daha önce düşünmesi gereken bir sorundur. "Birbirinegüvenme" oranlan yüksek olan Isveç, Rn- landiya, ABD'nin ardından yüzde 40-20 arasında yer alan Japonya, Rusya, Ispanya'dan sonra yüzde 20- 17 arasında yer alan Nijerya, Şili, Arjantin, Slovenya'nın sonuncusu durumunda olan ülkemizin buralara nasıl geldiği çok önemli bir sorudur. Ikinci bir soru da, "Genel olarak baktığınızda şu an- da ülkemiz kendi menfaatlenni gözeten az sayıda çı- kargrubu tarafından mı, yoksa tüm halkın çıkarian gö- zetilerek mi yönetilmektedir" biçiminde sorulmuştur. Busoruya1991 araştırmasında 'kendilerini gözeten az sayıda çıkar grubu' yanıtını verenlerin oranı yüzde 52 olarak bulunmuştu. 1997 araştırmasında bu yanıtı verenlerin oranı yüz- de 76'ya çıkmıştr. A/tı yıl içinde toplumun dörtte bın daha "Ülkemiz kendi menfaatlerini gözeten çıkar gruplan tarafından yönetilmektedir" diyenlere katılmıştır. Son bir yıl için- de ortaya çıkan çete olaylanndan sonra bu oranın ne- relere çıkabileceği de kolayca tahmin edilebilir. Bir üçüncü soru, "Çok az istisna dışında, hiçbir ka- mu görevlisi rüşvet ve yolsuzluğa kanşmaz" olarak sorulmuştur. Buna "Evet" diyenlenn oranı yüzde 5 ile . sjwrl) kalrpışiır. DenekJennM||dp68) ftann&t-çfb- şanlann hbpsinin ya da çogjjnluğunun yolsuzluk yap- bğı" kanısını, yüzde 28'ı de-"Yolsuzluk y%p$nlann sa- yısının az olduğu, ama istısnaı sayılamayacağı" kanı- sını belirtmiştir. Burada önemli olan, bu oranın gerçek- te ne olduğu değil, toplumun hangi kanıyı taşıdığının belirtilmesidir. "Tüm kamu görevlilerinin yolsuzluğa bulaştığı" ka- nısı, öteki ülkeler çalışmasında şu oranlarda bulun- muştur: (Yüzde olarak) Tayvan 2, Isveç 6, Avustralya 8, Finlandiya 10, Slovenya 12, ABD 16, Şili 16, Ispan- ya 24, Filipinler 32, Arjantin 38, Rusya 41, Venezüeda 44, Nijerya 54. Bu üç ahlak değerindeki somut değişmeler çok dü- şündürücüdür ve ne denli "birbırine güvenıni yıtirmiş bir toplum olduğumuzu" ortaya koyan niteliktedir. - Birbirini güvenilmez bulan, - Ülkenin kendi menfaatlerini gözeten çıkar grupla- n tarafından yönetildiğine inanan, - Kamu görevlilerinin rüşvet ve yolsuzluğa bulaşt- ğını düşünen bir toplumun bireyleri dayanışmacı, ve- rimli, mutlu olabilir mi? Bu devleti yönetenlerin, yönetme savı taştyanlann, nereden nereye geldiğimizi merak edenlerin Türkiye Bi- limler Akademisi'nin bu yapıtını edinmeleri, kendileri- ne ev ödevi yapmalan, dikkatle okumalan hepimizin geleceği için yaşamsal önemdedir. Daha da önemli olan, biz vatandaşlann bütün bun- lan merak etmemiz, gerçekleri görmek istememiz, ka- rarlanmızı ondan sonra vermemizdir. Ne dersiniz? "Devlet sanatçısı" unvanı kimlere ve- rilsin? Yargıtay savunmanm çerçevesini çizdi ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Yargıtay Ce- za Genel Kurulu, iddia ve savunma hakkımn, ancak hukukta geçerli araç ve yollardan yararlanılarak kullanılabileceğini hükme bağladı. Yargıtay Ceza Ge- nel Kurulu, mahkemeye sunduğu temyiz dilekçe- sinde "yargıca hakaret et- tiği'' gerekçesiyle yerel mahkeme tarafından para cezasına çarptınlan a\~u- katla ilgili mahkûmiyeti onayladı. Onama karann- da, "İddia ve savunma hakkımn kuüanılması an- cak meşru vasıta ve yollar- dan yaraıianmak suretiy- leolmalıdır. İddiave savun- ma hakkımn her türlü et- kiden uzak olarak kullanıl- ması esasOr" denildi. Alınan bilgiye göre Ka- dıköy 2. Ağır Ceza Mah- kemesi'nde görülen bir dava sırasında müvekkilı- nin mahkûm olması üzeri- ne avukat. mahkemeye sunduğu temyiz dilekçe- sinde şöyle dedi: "Mahkeme müvekkili- me beraat karan vermesi gereldrken 10 günlük ha- pis cezası verdi. İnsan hu- kukçuluğundan utanıyor. Şu karar yurtdışında bası- na verilse bizi Afnka ka- nunlan ile klare edilivoruz zandederier. Hayret!« İs- tanbul vilayerindeki bir mahkemehukukun inceli- ğüıi nasıl bilmez, bunu an- lamak mümkün değil ve yine eyvah. Bu itiraz süre- sinde yapılsa, vay efendim sen bir de mal beyanında bulunacaksın diye hapis cezası mı vereceğim, bu hangi kanunda yazıu, han- gi mannkve hukuk anlayv şı buna ct^ az verir. kanunu iyi okumak gerekir >e an- lamak gerekir diye düşü- nüyoruz." Mahkeme yargıçı; tem- yiz dilekçesınde yer alan bu sözler üzerine a\Tikat hakkında kendisme "ha- karetedüdiğj" gerekçesiy- le dava açtı. Sanık duru- muna düşen avukat, so- nuçta TCY'nin 266 3, 59 v e 647 sayılı Yasa'nm 4 1. maddesi uyannca 1 mil- yon 716 bin 666 lira ağır para cezasına çarptınldı ve cezaertelendi. Dava, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun günde- mine geldi. Ceza genel ku- rulu, oy çokluğu ile aldığı kararda. yerel mahkeme karannın direnme karan- nı haklı bulurken sanık avukatın dilekçesınde yer alan sözlenn dava ile ılgi- sı ve yarannın bulunmadı- ğını belirttı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear