Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 1998 PAZARTI
HABERLER
operasyonu
• KOCAELİ (AA)
Kocaeli'de, örgütlü çete
oluşturduklan belırlenen 11
kışi yakalandı. Kocaeli
Emniyet Müdürü Erdınç
Sanalp, Asayiş Şubesi'ne
bağlı ekiplerce. İzmit'te
şüphe üzerine durdurulan ve
içınde 4 kişının bulunduğu
otomobildekı şahıslardan
Halim Kasal'm, alacak-
verecek ılişkısı yüzünden
beraberindekı 3 kışı
tarafindan dövülerek darp
edıldiğinın anlaşıldıgını
söyledi. Bu kişılerin
ifadeleri doğrultusunda. 8
kişini daha Kocaeli ve çevre
illerde yakalandığını
belirten Sanalp, saruklann
sorgulamalannda, "Suç
işlemek amacıyla organize
çete oluşturmak, yasadışı
yollardan çek-senet tahsilatı
yapmak, zorla haraç almak,
adam kaçırmak. tehdit, sahte
pasaport düzenlemek ve
uyuşturucu kullanma"
olaylanna kanştıklannın
anlaşıldıgını bildirdi. Bu
kişilerin arasmda Sedat
Peker ile bağlantısı olanlann
da bulunabileceği
belirtilirken 8 kişinin daha
arandığı açıklandı.
Aksu'dan
Baykal'a eleştini
• tstanbul Haber Servisi -
FP Genel Başkan
Yardımcısı Abdülkadir
Aksu. CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal'ın, elinde
hükümeti zor durumda
bırakacak belge ve dosya
olduğunu söylemesine
rağmen, birtakım hesaplarla
bunl.an açıklamayarak
hükümete şantaj yaptığını
öne sürdü. FP Genel
Başkanlıgi Halkla Ilişkiler
Başkanlığı Bölge Eğıtim
Toplantısı'na katılan Aksu,
hükümetin yanlış yolda
olduğunu bildiği h'alde
destek verenlenn "ikjyüzlü"
olduğunu söyleyerek "Sayın
Baykal'ın Meclis'teki
oylamalarda kuzu kuzu her
denileni yapması, bu
hükümetin ülkeye daha fazla
zarar v ermesine y ardımcı
olması, elbette' utanç verici
ikiyüzlülüktür" dedi.
100 mîlyarlık
uyuşturucu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ankara'nın
Elmadağ ilçesınde yapılan
uyuşturucu operasyonunda
bır kışi, piyasa degeri
yaklaşık 100 mılyar lıra olan
656 gram esrarla yakalandı.
CHP'ye katmm
• tSKENDERUN
(Cumhuriyet) - Aralannda
DSP'lilenn bulunduğu
yaklaşık 200 kişi
düzenlenen törenle CHP'ye
geçti. Fer Düğün
Salonu'nda önceki gün
yapılan katılım töreninde
konuşan CHP Iskenderun
tlçe Başkanı Ismet Devrim,
katılımı tabanda bütünleşme
olarak nıtelendirirken
DSP'de çok emeklen
bulunduğunu kaydeden eski
DSP Belen llçe Başkanı
Fevzi Yüksel "Bu
emeğimizi hiçe sayan
Ecevit'e hakkımız haram
olsun" dedi. Milletvekıli
Fuat Çay ise katılımlar ile
örgûtün şaha kalktığını
Söyledı.
Mevsimlik işçiler
• KAYSERİ (AA) - Işten
»{ricanlışlannı protesto
.- fmacıyla açlık grevi
başlatan Köy Hizmetleri
Kayseri Bölge
Müdürlüğü'ne bağlı
işyerlerinde çalışan yaklaşık
2 bin 456 me\ sımlık işçi,
önceki akşam açlık
grevlerine son verdi. Yol-tş
Sendikası 2 No'lu Kayseri
Şubesi Genel Sekreten Naci
Beyhun, Türk-lş Genel
Başkanı BayTam Meral ile
yaptıklan görüşmede.
Meral'in soruna çözüm
bulmak için yoğun çalışma
içinde olduğunu ve işçilerin
açlık grevıne son
vermelerini istediğini
bildirdi. Türk-tş Genel
Başkanı BayTam Meral'in,
sendika başkanlan ile bugün
Ankara'da bır toplantı
yapacağını ve hükümet
yetkilileri ile görüşeceğını
belirten Beyhun,
görüşmelerden çıkacak
sonuca göre hareket
edileceğını söyledi. Devlet
Bakanı Hikmet Sami Türk
ise Trabzon'da yaptığı
açıklamada. mevsimlik
işçiler ıçın en uygun
çözümü bulma çabasında
oldukJannı belırtti.
Diyanet Işleri Başkanı: îslama en uygun yönetim şekli cumhuriyet
Yılmaz: Kaplancılar şarlatan\CETtN GÜR
"Kara ses" olarak kamuoyunda tanınan
ve yaklaşık 20 yıldır Almanya ve
Avrupa ülkelerinde dini istismar ederek
yıkıcı faaliyetler gösteren Kaplancılar
üzerine Diyanet Işleri Başkanı Mehmet
Nuri Yılmaz'la görüştük. Kaplancılan
şarlatan olarak değerlendiren Yılmaz,
ilginç açıklamalarda bulundu.
- Sayın Mehmet Nuri Yılmaz,
Kaplancılar uzun zanıandu* F.
Alnıanya'da eylemlerini sürdürüyorlar.
Hem de bu çahşmalan >etkililerin
gözünün önünde açıkça yapıyoriar. Öte
yandan da Müslümanlaruı güvendiği
merkezi Köln'de olan Diyanet tşleri
Türk İslam Birliği (DİTÎB) var. Burada
700'ün üzerinde camisiyle, 440 din
görevlisiyle, her konsoloslukta görev
yapan din ataşeleriyle. bunlann üstünde
Din Hizmetleri Müşav iri olan güçlü bir
teşkilat. Böyle bir ortamda DİTİB
bunlara karşı çalışmalannda yetersiz mi
kalryor?
- Mücadele ediyor, onda şüphe yok,
bizim görevlilerimiz olmazsa belki daha
vahim olaylar meydana gelecektir. Sizin
de ifade ettığiniz gibi bızim görevliler
birçok dernekleri kendılerine bağlamış
bulunuyorlar. En çok cemaati olan
Diyanet Işleri Türk İslam Birliği'dir.
700'ün üzerinde dernek bize bağlı.
Onlar ve diger islam kuruluşlan
azınlıktalar. Birliği, bütünlüğü de bizim
görevlilerimiz sağlıyorlar. Ancak az da
olsa her toplumda olduğu gibi böyleleri
İslam toplumunda da bulunuyor.
Bunlann yaptığı çılgınlıktan başka bir
şey değil. Dinle lslamla bağdaşır
hareketler değil. Düşük ölçüde
cehaletten kaynaklanıyor.
- Din görevlileri bu konularda camilerde
cemaate uyancı nitelikte açıklamalar
yapıyorlar mı?
- Gayet tabii. Cemaatin, bu tür
insanlann yanında yer almaması için,
özellikle samimi dindar insanlann yer
almamalan için azami gayret
gösteriliyor.
- Kaplancılann ve bu tür adamlann sesi
daha çok çıkınca çoğu vatandaşlarunız
şunu soruyor: "Diyanet Işleri
Başkanlığımız ya da Diyanet Işleri
Teşkilatımız nerede? Bunlar ortalıkta
cirit atıyor."
- Onlar şarlatan insanlar. O seviyeye,
onlann seviyesine bizim görevlilerimiz
inmez. Ama yanlış yolda olduklannı her
vesilede anlatıyorlar. Cemaat
çoğunlukla onlara ıltifat etmiyor.
Sayılannı toplasanız bini geçmiyor.
- Avrupa'da yaşayan insanlanmıza bu
konuda ne gibi önerileriniz var?
- Avrupa'da yaşayan \ atandaşlanmızın
bunlara ılgi göstermemelerini istiyoruz.
Zaten de sağduyulu insanlar bunlara ilgi
göstermiyor. Bir defa tslam dini banş
dini, dostluk dini, kardeşlik dini. Böyle
şiddetin, kan dökmenin dinde yeri yok.
Biz her vesileyle söylüyonız, dinimizin
adı îslam. İslam banş demektir. Bunlar
dini terimleri yanlış yorumluyorlar.
Derin dini bilgileri olmadığı için slogan
haline getiriyorlar, dini ideoloji haline
getirmek istiyorlar. Sıkıntının kaynağı
da bu.
- Bfldiğüıiz gibi Kaplancılar daha önce
Anadolu Federe tslam DevtetTni
kurduiar. Ardından da C. Kaplan
kendini halife ilan etti. Halifelik babadan
oğula geçti. Bunlann iddialan. mutlaka
tslam de\leti olmak. halifesi olmayan bir
ülkede İslamiyet yaşanmaz gibi görüşler
ileri sürüyorlar. Kimi insanlanmız sizin
de belirttiğiniz gibi İslamiyeti iyi
bihnedikleri için bu propagandalara
kanıyoriar. Bu konuda ne dersiniz?
- Şimdı tabii, devlet bir tüzel kişiliktir,
bir şahsiyettir. Devletin dini olmaz. Yani
islam gayri Islami olmaz. Çünkü o
devletin içinde de her türlü unsur vardır.
Değil mi?
-Evet!
- Inanmışı da vardır, inanmamışı da
vardır. Onun için biraz dıkkat ederseniz
tarih boyunca Osmanlı devleti, Emevi
devleti, Abbasi devleti gelmiş. Hiç
islam devleti ismi kullanılmamış. O bir
hükmü şahsiyettir. Halifelik bizim
inancımıza göre lslamın ashndan
değildir. Ancak Iran Şiileri halifeliği
dinin aslından saymışlardır. Onlara göre
hac, zekât, namaz, Aİlah'a inanmak ne
A lmanya'da
A birliği,
- * A bütünlüğü de
bizim görevlilerimiz
sağlıyorlar. Ancak
az da olsa her
toplumda olduğu
gibi böyleleri islam
toplumunda da
bulunuyor. Bunlann
yaptığı dinle,
lslamla bağdaşır
hareketler desil.
ise bir halifenin atanması da o kadar
önemlidir. Daha çok halife adına
"tmam" diyorlar. 12 Imam fikri var
onlarda. Fakat İslam âlimlerine ve islam
bilginlerine göre bu halifelik meselesi
dinin aslından değildir. Sonra Yavuz
Suhan Selim'e kadar Osmanh'da
halifelik yoktu.
O zaman, yani ondan önce
Müslümanlık yok muydu? Islami
halifeliğe bağlamak yanlıştır. Dört
halife vardı. Halife demek birbirinin
yerine seçilen insan anlamına geliyor.
Arapça bir kelime. Peygamber, yerine
aday göstermemiş. Zaten gösterseydi
vefatından sonra çekişmeler, kavgalar
olmazdı. Peygamber buyruğuna herkes
itaat ederdi.
Bir ne\i cumhuri idare vardı. Onun için
idare yönetiminin seçimleri içerisinde
îslama en uygunu da cumhuriyettır.
Cumhuriyetin kalkmasıyla istibdat devri
başladı. tslam dünyası geriye gitti. Bu
da yine tarihi bir gerçektir. Onun için
hilafet dinin aslından. temelinden
değildir.
- Bunlar vergi adı altında cemaatten
para topluyorlar. İnsanlann dini
duygulannı sömürerek fıtre ve zekât
alıyorlar. Bu tür kuruluşlara fitre, zekât
verilir mi?
- Verilmez! Devlete karşı gelmek için,
insanlan parçalamak, bölmek için zekât
vermek bir nevi fıtneye sebebiyet
vermektir. Dinimizde fıtne, adam
öldürmekten daha ağır bir günahtır.
Bunlar da fıtne çıkanyorlar.
Desteklememek lazım. Sonra
gayrimüslim ülkede halifeliğini ilan
ediyor.
Bu çılgınlık. Bir başkasının ülkesinde,
hem de islam olmayan bir ülkede,
Kuran'da var gerçi. Ama kalkıyor adam,
"ben halifeyim" diyor. Halife demek
devlet başkanı demektir Burada bazı
vatandaşlar, dernekler, bunlar sağduyulu
insanlar değil, aldanıyorlar. Buna
gülmek lazım.
- 1985 yıhnda Diyanet Almanya'da
teşküatlanmaya başladı. Almanva'va en
geç gelen tslam kuruiuşu okiu. Ondan
önce Türkiye'deki İslami akunlar
Almanya'da çalışmalannı
sürdürüyorlardL Bu geç geliş de
bunlann bu boyutta örgütknmelerine
neden olmuş olabUir mi?
- Evet, doğru, sebep o. 1960'ta
işçilerimiz Almanya'ya gitmeye
başladılar. O zaman birçok cemaat
camiler açtı. Diyanet yoktu, kadro da
verilmiyordu, gönderilmiyordu.
Cemaatler tamamen kökleştikten sonra
bunun farkına vanldı ve din görevlileri
gönderilmeye başlandı. Ama çok geç
kalındı. Şu anda da orada hiçbir boşluk
olmaması gerekir. Bir camiye kadro
lazımsa verilmesi lazım. Boşluk olduğu
takdirde bu tür insanlar yararlanıyorlar.
- Gelişen bu olaylardan sonra Diyanet
yurtdışında yeni bir çalışma yapacak -
mı?
- Gayet tabii. Zaten var bizim
çalışmalanmız. Konferanslar veriliyor,
sempozyumlar düzenleniyor,
aydınlatma ekipleri göndenliyor.
Yurtdışı boş bırakılmıyor.
- DİTİB'in çok kalabalık olan cemaat
tabanı Kaplancılar ve birtakım
kuruluşlar için çekici oluyor. En güçlü
Diyanet teşkilaü.
- Evet.
- Kaplancılar, Diyanet'e bağlı camilerde
görev yapan hocalann arkasında namaz
küınmayacağmı ileri sürüyorlar. Bu
konuda neler söylersiniz? Bu ne demek?
- Hiçbir ilmi dayanağı yok. Neden,
devletin yanında yer aldıklan için.
Devletin görevlendirdiği insanlar
olduklan için onlara göre bunlan zaten
Müslüman da saymıyorlar. Bunlann
durumu islam tarihindeki Haricilere
benziyor. Biliyorsunz, Hariciler
istediklerini ideoloji haline getirdiler.
- Kaplancüara, tslamiyet dışı bir hareket
diyebilir miyiz?
- Gayet tabii. Islami onlar hiç
anlamamış. Dini bir ideoloji haline
getiriyorlar. Bunlar fetva vermeye
yetkili değil. Çünkü o işin ehli değiller.
Halifelik, Hz. Aü ile sona ermiştir. 4
halifelikle birlikte bitmiştir. Sonra
saltanat gelmiştir. Ondan sonra da
halifelik siyasi bir etken haline
gelmiştir. Bunu böyle kabul etmek
lazım.
- Almanya'da Diyanet dışındaki cami
hocalannın sayısı ne kadar?
- Onlan, ataşelerimiz, müşavirliklerimiz
biliyor, ama bizim burada bir kayıtlan
yok. Şimdi tespit etmek de mümkün
değil. Bazen de buralardan ehli olmayan
insanlar çıkıp gidiyorlar.
- Ahnanya ve Avrupa'da Kaplancüar
dışuıda gruplar, kuruluşlar var.
Kaplancüara yakın düşünceleri olanlar
var, olmayanlar var. Bunlar konusunda
düşünceleriniz neler?
- Doğrudur, var. Özellikle Almanya'da
bu cami dernekleri çok önem arzediyor.
Derneği ele geçiren aynı zamanda
caminin büfesini, dükkânını işletiyor,
gelirine de el koyuyor.
Bu nedenle dernek seçimlerinde
kıyasıya mücadele veriliyor.
nlar şarlatan
insanlar. O
seviyeye,
onlann seviyesine
bizim görevlilerimiz
inmez. Ama yanlış
yolda olduklannı her
vesilede anlatıyorlar.
Cemaat çoğunlukla
%
onlara iltifat
etmiyor. Sayılannı
toplasanız bini .
geçmiyor.
Cami bir nevi ticarete alet ediliyor.
Aynca siyaset de var.
Bunlan biz devamlı görevlilerimize,
halkı aydınlatmalan için telkin
ediyoruz. Ama siyasetle menfaat işin
içine girince o vatandaşlan da
koparmak zor oluyor. Burada kadro
vermek gerekiyor. Camilerin büyük bir
kısmına kadro verebilsek önemli ölçüde
onlann etkenliği azalmış olacaktır.
Zaten bizim olmadığımız yerde sanki
devlet de yok.
Türkiye Cumhuriyeti devleti yok. Bir
yerde bir görevlimiz varsa orada devlet
de vardır, hükümet de vardır, Diyanet de
vardır tşte biz de bunun için gayret
gösteriyoruz. Avrupa'da 225 kadroya
ihtiyacımız var.
- Avrupa'da tüm kadrolannız ne kadar?
- Bine yakın, dokuz yüz küsür.
Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu: Kamu malmm talanı yöntem değiştirdi
'Bürokrat rantiyeden pay abyor'
EVİIS GÖKTAŞ
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)-Erzincan Valisi Recep Ya-
ncıoğlu. Türkiye'de idari ve siya-
si yozlaşmanın had safhaya eriş-
tiğini belirterek "Osmanh'da
zengin olan halk değil, sadrazam-
lar ve yüksek yöneticilerdi. Rüş-
vet \e haksız kazançla. halkın so-
yuünasuıdan kaynaklanan astro-
nomik rantlar. geçmişte olduğu
gibi günümüzün de bir gerçeği-
dir"dedi. Bürokratik çürümenin
dibe vurduğunu vurgulayan Ya-
zıcıoğlu; bakanlann "siyasipar-
ti il başkanlannın enırinde oldu-
ğunu \e yerel politikacılann sek-
retaryası olarak çahştıklaruu"
söyledi.
Yazıcıoğlu, sorulanmıza ver-
diği yanıtta. Osmanlı dönemin-
de olduğu gibi günümüzde de
rüşvetin yaygın ve zenginliğin
kaynağını oluşturduğunu kay-
detti. Yazıcıoğlu, şu değerlendir-
meyi yaptı:
-Rahmedi Turgut Özal'ın' Be-
nim memurum işini bilir' sözü
ne demektir? Çeteler, silah ve
uyuşturucu kaçakçüığı, astrono-
mik fiyada ahnan ihaleler, şişiril-
miş istihkakJar, kayıt dışı para,
bürokraside büvük oranda var-
dır. Değişen bir şey yok. Vakıf
müessesesi hayn gaye ile var ol-
du, ancak devletin el koymasın-
dan korkan rantiyeci,yönetici sı-
nıfbu formülü sonunakadar kul-
landı. Bugün vakıf kurarak dev-
letin imkânlannı transfer eden
uygulamalar dünden çok farkh
değildir. Yargıtay Başkanı'nm
'Cüzdanımızla vicdanımız ara-
sında sıkıştık' sözü neyi anımsa-
tıyor? Köşeyi dönmedışında hiç-
bir değer tanunayan vahşi kapi-
taliznıi yeniden var ettik. Prestij
parada, utançhk fukaraJıktadır.
Tarihteki çürümeden ne farkuhk
var? Valisi. kadast,vuyvodası,aya-
nı ve her çeşit yöneticisi ile zengin
olan dünün bürokrati bugün çok
mu iyi haldedir? Bugün bir kısım
bürokrat, rantiyeye, sermayeye
sağladığı imkândan doğrudan
değil, artık dolay lı yönden nema-
lanmaktadır. Fark budur. Kamu
Balıkesir'in kara sesi sustu
COŞKUNYAMAN
BALIKESİR - Balıkesir'de
irticai yayınlan ile tepki çeken
"Karesi T V , eski ve yeni
sahipleri mahkemelik olunca
yayuılannı durdurdu. Karcsi
TV'nin ilk sahibi, SHP eski
milletvekili adayı Prof. Dr.
Yılmaz Özbay, üç yıl önce 85
bin dolar karşıhğında Şükrü ve
tsmail Yurdakök'e sattığı
televizyonun parası
ödenmeyince televizyonu geri
almak istedi. Bunun üzerine
Yurdakökler hisse senetlerini
devretmeyi kabul ettiler.
Ancak devir teslim isjemi
yapılmasına karşın
kamuoyunda "kara ses" olarak
anılan Yurdakökler son anda
ödemeden vazgeçince Özbay
da ihtiyati tedbir karan aldırdı.
lcra memurlannea yayın
araçlan ve teknik donanımına
el konan Karesi TV'nin
yayınlan durduruldu. Karesi
TV ile birlikte Karesi
Radyo'nun yaymlan da kesildi.
Avukatlan ve icra
memurlanyla Karesi TV'ye
gelen Prof. Dr. Yılmaz Özbay,
televizyonu Yurdakökler'e 15
Şubat 1996'da 85 bin dolara
sattıklannı belirterek şunlan
söyledi: 'Tİç yü içinde ancak 5
bin dolar para alabildik. Karesi
TVnin yayın politikasındaki
aykınlıklan da göz önüne
alarak televizyonu geri alnıayı
önerdik. Karesi TV Yönetim
Kurulu da 14 Eldrn 1998'de
düzenlenen bir sözleşme ile
hisse senetlerini bize devretme
karan akk Anlaşmaya göre 1
Kasnn'da bize dev redeceklerdL
Ancak tarih gektiğmde 'Biz
sanştan vazgeçük' dediler.
Uzlaşmazhk çıktı. Olay,
savcıhğa intikal etti. Ben de
avukatiannı aracıhğıyla
Nöbetçi Asliye Hukuk
Mahkemesi'ne basvurdum.
Mahkeme dosyayı Düirkişiye
gönderdi. Sonuçta ihtiyati
tedbir karan cıku. Yönetime el
koyma olayı mahkeme sonuna
bırakıkİL Zaten usul de bu.
Şimdiakbilirkişininbeliriediği
cihazlara. yediemine teslim
edilmek üzere el konuMu. Aruk
mahkeme karannı
bekleyw»ğiz.''
malının talanı günümüzde kıs-
men yöntem değJştirmiştir''.
Türkiye'de bürokratik çürü-
menin dibe vurduğunu söyleyen
Yazıcıoğlu, "Bu çürüme ve dibe
vurma, kendi doğuşunu ve diri-
lişini bünyesinde saklamaktadu".
Bu bir süreçtir. Temiz eller, şeffaf
ve demokratik yönetim, bu en-
kazm üzerine kurulacakör. Bunu
da halk yapacaktir. Çünkü her
şeyi devlet değU, halk vapar" de-
di.
Yazıcıoğlu, bürokrasideki bu
çürümüşlüğün, bölük pörçük dü-
zenlemeler ve cımbızlama yak-
laşımlarla düzeltilemeyecegini,
ancak köklü bir reform yapma-
nın da mümkün olamayacağını
savundu. Bugünkü bürokrasi ve
hiyerarşinin en üst noktasında
bakanlann yer aldığına dikkat
çeken Yazıcıoğlu, bakanlann ise
siyasi parti il başkanlannın em-
rinde olduğunu ve yerel politi-
kacılann sekretaryası olarak gö-
rev yaptıklannı belirtti. Yazıcı-
oğlu, tüm tayinler ve terfilerin
politik endişelerle yapıldığını,
büyük bir sorumsuzluk içinde
hukuk dışı cereyan eden idari iş-
lemlerin mahkemelerce bozul-
duğunu, ancak mahkeme karar-
lannın uygulanmadığmı söyledi.
BİZ BİZE
ERDAL ATABEK
Atatürk: Bîr Deha
Oykusu
"Deha"y\ erişilmez kılan nedir?
"Çokzeki" ile "dâhi" arasmda ne fark vardır';
Atatürk '"dâhi" miydi, yoksa şanslı mı?
Atatürk'ü koşullar mı yarattı? Koşullan AtatC
mü değiştirdi?
Atatürk olmasaydı Kurtuluş Savaşı gene kaz
nılabilir miydi?
Atatürk olmasaydı "cumhuriyet" ilan edilir mi
di?
Bu soruları Atatürk'e tapınmak için değil, At
türk'ü anlamak için sormalıyız. Atatürk'ün en ist
mediği tutum, onu kutsallaştırmaktı. Atatürk h(
"kendisinin anlaşılmasını", "yüzünü görmenin d
ğil, fjkirierini anlamanın onu anlamak olduğunı
söylemiştir.
"Atatürk bir dâhi miydi" sorusunu yanıtlama
yız. Onu anlamanın doğru yolu budur.
Atatürk bir düşünürdü:
"Düşünür" (felsefeci) olmak her dehanın ilk kı
şuludur. Düşünmek, hayatı ve dünyayı sorgul;
mak, neyin neden öyle olduğunu anlamak bir düı
ya görüşü kazanmak demektir. İyi incelendiği zı
man Atatürk'ün gençlik yıllarından başlayarak hi
yatının sonuna kadar canlı tuttuğu, geliştirdtği t
düşünce sistemi vardır. Gerçekleştirdiği devrimlı
rin hepsi de tutarlı bir dünya görüşünün ürünüdi
Düşüncesinin temeline "bilimsel gerçekleri" ko;
ması onun hep doğrulan aradığının belirgin işan
tidir. Dogmalar yerine akılcılık (rasyonalizm) ilk«
lerini koymayı böyle başarmıştır.
Atatürk bir politisyendi:
Atatürk politikacı değildi, politika teorisyeniyc
Dünya görüşünün üzerine sağlam bir politika tt
orisi kurmayı başarmıştır. Bu da, "insan uygariığ
nın ilkeleri üzerine oturmuş, günün gelişmesiı
yakalayan bir Türkiye" idi. "Çağdaş uygariık" h«
defi budur. Hedefini oturttuğu temel, Avrupa'nı
aydınlanma felsefesiyle anlam kazanan Rönesan
ilkeleriydi. Bilinmez güçlerin yerine insan aklını, ir
san iradesini koyan yeni ilkeler; Atatürk, felsefes
nin üstüne bu politik yapıyı temellendirdi ve hed«
yaptı.
Atatürk bir strateji ustasrydı:
"Strateji" eski Yunan kökenli bir sözcük. "Ordt
yu gütmek" anlamına geliyor. Daha geniş anlamıy
la "güçleri yönetecek yollan bulmak" demek. Iş
te, gerçek dehalann temel özelliği budur. Ister b
matematik dehası, ister müzik dehası olsun, rw
dâhi, "elindeki güçleri doğru yönetme sanatı "nı bı
lerek başanya ulaşır. Atatürk'ün büyük strateji us
talığı, "neyi, ne zaman, kimlerie, nerede, nasıl v>
neden "yapacağını bilmesidir. Bu biliş, "sırayakoy
ma, doğru ölçümleme, doğru zamanlama, bek
lenmedik değişikliklere hazır olma, her değişikli,
için seçenek üretme, karannı güçlü bir iradeyle yö
, netme "• yetisini oluşturur. Çevresinde bu denli de
haya ulaşmış birisi görülmemektedir. Atatürk'üı
olaylara doğru tanı koyma, sorunlan kavrama, n<
zaman harekete geçilmesi gerektiğini sezme, ha
rekete geçtiği zaman engel tanımama özellikleı
çok belirgindir. Kazandıklannı hep böyle kazan
mıştır.
Atatürk taktikierinde ana
stratejisinden şaşmamıştır:
Kazandığı savaşlardan sonra nerede duracağı
nı bilmesi, sınırian büyük bir gerçeklikle çizmesi
hemen sonrasında banş istemesi olağanüstü ka
rarlardır. Cumhuriyet'in ilanı başlı başına incelen
mesi gereken büyük bir olgudur. Yazı devrimi, kı-
yafet devrimi, eğitim devrimi, tarih çahşmalan, di
devrimi, tarihten güç alan büyük bir kültürü kur
manın, geliştirmenin dehaya özgü başanlandır. Sı-
rasında beklemiş, sırasında durmuş, sırasındj
çevresindekileri şaşırtacak denli susmuş, ama sı-
rası geldiği zaman da kimsenin erişemediği biı
hızla hareket etmeyi başarmıştır. Onda değişiklik-
ler olduğunu sananlar hep yanılmışlardır. Atatürk
en güç durumlarda bile "bağımsızlık" ve "Cumhu-
riyet'' hedeflerini hep önde tutmuştur. Büyük sa-
vaşların, büyük kararların içinde en güvendiği ki-
şinin ismet inönü olması doğru bir seçim yaptı-
ğını göstermektedir. Cumhuriyet, büyük birekibir
değil, çok küçük bir çekirdek gücün eseridir. Ams
o küçük çekirdeğin içinde Atatürk gibi bir deha.
İnönü gibi bir uzun hedefler stratejisti vardır.
Atatürk, sabır, irade ve kararlılık
kahramanıdır
Akıllı sabır ancak gerçek kahramanlann özeili-
ğidir.
Güçlü irade, ancak büyük kahramanlann özel-
liğidir.
Sarsılmaz kararlılık, büyük kahramanlann özel-
liğidir.
Bu üç özellik aynı zamanda "lider" özellikleridir.
SONUÇ:
Atatürk, "düşünür, politisyen, stratejist, taktis-
yen, duygulannın yöneticisi" olarak gerçek bir
dâhidir. Her dâhi lider değildir, Atatürk aynı za-
manda büyük bir liderdir. Duygulannın yönetimin-
de ulaşılması güç bir kahramandır.
Koşullann Atatürk'ün yetişmesinde, başarısın-
da elbette payı olmuştur ama asıl koşullan değiş-
tiren Atatürk'ün dehasının gücüdür. Atatürk olma-
saydı Kurtuluş Savaşı kazanılabilir miydi, bunu as-
kerlik uzmanları yanıtlayabilir ama Cumhuriyet ku-
rulamazdı. Atatürk'ün aklındaki Cumhuriyet'in ta-
rihi 29 Ekim 1923'ten yıllarca yıllarca öncedir. A-
ma işte o büyük dâhi, bunu gerçekleştirmek için
yıllarca beklemiş, sabretmiş, çalışmış, düşündük-
lerini de sonunda gerçekleştirmiştir.
Bunu bilmemiz gerekiyor. Bilmemiz gereken bir
gerçek daha, günümüz koşullannda yetişen bir
dâhinin neleri yapmak isteyeceğidir. Belki düşün-
memiz gereken önemli konulardan birisi de budur.
Başka Türkiye Yok
Haydi Fidan Dikelim
ORMAN BAKA\LIĞI AĞAÇLANDIRMA VE
EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Kadın Sağlığı ve Aile Planlaması)
Hizmet Sistemi
Bilgi Hattı: 212 - 257 06 46