25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 KASIM 1998 SALI HABERLER DÜNYADA BUGUN ALİ StRMEN İdam Neye Yarar? Apo'nun Italya'da ortaya çıkması ve ardından patlak veren iade tartışması idam cezasını yeni- den gündeme getırdi. Artık hefkes biliyor ki, idam cezası demokrasiy- le yönetılen ülkelerin çok büyük çoğunluğunda kaldırılmıştır. Yine biliyoaız ki, 12 Eylül'ün ilk dönemlerinden bu yana, Türkıye'de hukuken varlığını koruyan i- dam cezalannın infazı durdurulmuştur. Yani huku- kı deyimiyle, idam cezası kadük olmuştur. Ama nedense paıiamentodaki tutucular koalis- yonu, kimi suçlulann ladesini engelleyen idam ce- zalarını, Demokles'in kılıcı gibi, bir tehdit unsuru olarak tutmayı sürdürmek istiyor. İdam cezasının bir toplumsal intikam olmaktan öteye neye yaradığı sorusunu ciddi olarak sorma vakti geldi. Her şeyden önce, idama karşı olanlann ilk aklı- na gelen, adlı hata durumunu ele alalım. Gerçek- ten bir adli hata sonucu, idam edilen kişinin geri döndürülmesı olanağı olmayacaktır. Böyleceyan- lışların az ya da çok onarılması olanağı da ortadan kalkacaktır. Olay salt adli hata ile sınırlı değil. Kimi zaman, yürürlükteki yasalara uygun olarak verilen idam cezaları da, aradan zaman geçip öfkeler dindiğin- de ya da olaylara daha soğukkanlı bakıldığında, toplumun vıcdanını yaralamaktadır. Türkıye'de 1961 'de Menderes, Zoriu ve Polat- kan asıldılar. 12 Mart döneminde ise Deniz Gezmiş ve arka- daşları darağacında can verdiler. O dönemlerde, bu infazlann yandaşlan da var- dı, karşıtları da. Ama aradan geçen zaman içinde yandaşlann sayısı sıfıra inmediyse bile, çok çok azaldı ve bu olaylar toplumun vicdanını yaraladı. Demokrasilerde, ceza ve infaz yasalannın amaç- ları, intikam aimak değil, cezalandırmaktır. Ceza hukuku ve kriminoloji alanında çok tartış- malı olan suçlunun ıslahının mümkün olup olma- dığı konusunu (ki, her olayda ayrı ayrı ele alınabi- lir bir sorundur bu) bırakalım bir yana. Cezanın en önemli, önleyici işievi, caydıncılık unsurudur. İdam yanlıları, bu cezanın toplum üzerinde, ib- ret olarak caydıncı bir rol oynadığmı söylerler. İdam cezasına karşı olan ve bu konuda dikka- te değer bir eser vermiş bulunan ünlü Fransız ya- zar Albert Camus, haklı olarak şu soruyu soru- yor: "O zaman devlet neden bu cezayı herkesin gözü önünde, meydanlarda infaz etmiyor da, uta- nır gibi, kapalı kapılar ardında, neredeyse gizlice gerçekleştiriyor? " Camus aynı yapıtta, babasının, suçu mide bu- landıran bir caninin, Cezayir'de alanda gerçekleş- tinlen infazına katılıp döndükten sonra, günlerce kendine gelemediğini ve o andan itibaren ölüm ce- zasına karşı çıktığını da belirtiyor. IngilizyazarArthurKoestlerise, idamlannhiç- bir caydırıcı yönü olmadığını, Ingiltere tarihinden bir örnekle serıyor gözler önüne. Bir zamanlar Ingiltere'de, yankesiciliğin cezası- nın idam olduğunu belirttikten sonra, yapılan araş- tıtmaların ortaya koyduğu korkunç gerçeği de açıkhyor: O dönemlerde en çok yankesicilik va- kasına ise yankesicilerin alenen idam edildik- leri meydanlarda rastlanmaktaydı. Sanınm bu çok çarpıcı gerçek de ölüm cezası- nın caydıncı hiçbir yönü olmadığını ortaya koyma- sı açısından ilginçtir. Evet, idam cezası toplumsal intikam dışında hiç- bir şeye yaramaz. Demokrasilerde ise, toplumlar öç duygulan pe- şinde koşmazlar. Suçlunun toplumdan soyutlanmasıyla tehlikenin ortadan kaldınlması ise gerçek ömür boyu hapis ile de sağlanır. Yılmaz istediği ekibi kurdu Sıra Başkanlık Divanı'na geldi DÜRDANE KIRÇUVAL ANKARA - ANAP'ın 6. olağan büyük kongre- sinde istediği sonucu elde eden Başbakan Mesut Yılmaz, şimdi başkanlık dıvanını yenileyecek. Yıl- maz'ın, yüksek oylarla MKYK'ye giren Ctım- hur Ersümer. Ersin Tara- noğlu. Mustafa Taşar ve Oltan Sunguriu gibi örgü- te yakın isımlen, başkan- hk divanıtıa önereceğı be- lirtildı. ANAP'lılar, 5. kez ge- nel başkanlığa seçilen Yılmaz'ın. "lideriiğinin tescfl edildjgini" ifade et- tıler. Tek seçici konumun- dakı Yılmaz'ın. delegele- rin başanlı bularak tama- nunı yenıden MKYK'ye seçtıği başkanlık divanı- nın bır bölümünü değiş- tirmesi bekleruyor. Yılmaz'm. çarşaf lıste- den en yüksek oyu alarak MKYK'ye giren Ersümer ile Taranoğlu. Taşar ve Sungurlu gibi örgüte ya- kın isımlen de başkanlık dıvantna taşıması bekle- nı>or Genel Sekıeter Er- kan Mıuncn'nun seçim işlerindeıı ya da propa- ganda \e sosyal işlerden sorumlu kılınabıleceğı bekrtıldı. Genel sekreter- lik içm de son kongrede MKYK'ye giren Sdçuk PehJhanogJu'mın adı ge- çıvor. Yılmaz'a yakın isimlerden Ankara Mil- letvekıli Ntjat Arseven'in de başkanlık divanına gi- rebilecegi kaydedildi. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Agâh Oktay Gfiner ile Mehmet Keçe- cfler'in, yeni ANAP Baş- kanlık Divanı'nda yer al- mamasına kesin gözüyle bakıhyor. MKYK ilk top- lantısını perşembe günü yapacak. ANAP'ın 6. olağan bü- yük kongresi, parti politi- kalan ve yönetim anlayı- şı bakımından hiçbir şey değiştirmedi. Yılmaz'ın 10 kişilikkontenjan aday- lan yanında, il başkanla- nyla birlikte hazırladığı ve mutlaka seçilmesini is- tediği 20 kişi de firesiz olarak MKYK'ye girdi. Yalnızca 10 ismin değişti- ği MKYK yine ağırlıklı olarak milliyetçi ve libe- ral isimlerden oluştu. Si- bel Çarmıkiı yeniden MKYK'ye girerken yfr- netimdeki tek kadın oldu. Genel merkez tarafindan hazırlanan anahtar liste- lerde adı yer almamasına karşın, devlet bakanlan Metin Gûrdere ile Saüh Yddınnı da MKYK'ye girdi. Başbakan Yılmaz'ın kardeşi Türgut Yılmaz'ın da her geçen gün partide- kı etkinliği artmaya başla- dı. Turgut Yılmaz, aynca çarşaf listeden en yüksek oyla MKYK'ye giren 3. isim oldu. Turgut Yıl- maz'ın başkanlık divanı- na gırip girmeyeceği de merak konusu oldu. 55. Hükümet döneminde 'siyasi destekli kaçak inşaatlar' arttı Temel atma törenine kadar görkemli iseinşaat ruhsatmda o kadar sorunvar demektir... 'İktidar erki imaryasağını deldi'OKTAY EKtNCt Muhalefet partilennin, Korkmaz Yiğit'e venlen Türk Tıcaret Bankası ihalesmden ötürü Başbakan Mesut Yılmaz hakkında TBMM gündemme aldıklan gensorunun özünde şu sav var: 'İktidar erkini ve siyasi gücünû kuDanarak yasadışı çıkar sağlamak_' Nitekım bu sa\ artık öylesıne önemlı görülüyor ki 'görevini kötüye kuDandığı' gerekçesıyle sadece Başbakan'ı sorgulamak yenne, 'hûkümeti düşürmeye' de karar venlmış durumda... Pekı, iktidar erkınin ve siyasal gücün 'yasadışı çıkarlar için' kullanılması, sadece bu son olayda mı açığa "" çıkmıştır? Eğer Korkmaz Yiğit 'şok' denilen açıklamalan yapmasaydı, ülkeyi yönetenlenn kimi çevrelere ait hukuka aykın girişimlen açıkça destekledikleri ve hatta 'himaye' ettikleri gerçeği gizli mi kalmış olacaktı?.. Bu sorulann yanıtını görebılmek içın, sadece şu gızlı kapaklı ve içinden çıkılması olanaksız hale getirilen, bürokratik işlemlerle şişirilmış ihale dosyalan içinde düğûm olup kaybolmaya aslında hiç gerek yok. Başta yıne Mesut Yılmaz olmak üzere, birçok bakanın, tıpkı Cumhurbaşkanımız Sûleyman Demirei gibi yasalara aykın inşaatlara törenle temel atmalan' ve imar hukukuna göre 'yılalmalan' gereken kimi ayncalıklı bınalan da törenle hizmete acmalan, şu son gensoruya neden olan 'siyasi kaymna' savının çok daha açık, net, belgeli ve gözler önündeki somut ömekleri olarak yaşanıyor. Üstelik bu örneklerdeki İktidar erkiyle yasadışı bir girişime verflen destek' sonucunda sadece o inşaat sahiplerine hukuka aykın yüksek rantlar sağlanmakla da kalınmıyor. İmar düzeni ve koruma kurallan altüst edildiği için. toplumun ve gelecek kuşaklann sağhklı kent ve çevre haklan da çiğnenmiş oluyor... Dilerseniz, yakın geçmiştekt bu tür 'hukuka aykm vapdaşmayla' ilgili düzenlenen törenlere ve 'onur konuklanna' şöyle bir göz atalım. Sonra da bır yandan 'hukuk devîeti' kimliğimizle bu törenlerin ilişkısini düşünürken, öbür yandan şimdi hûkümeti düşürmek üzere gensoru verenlerin yine bu törenlerin ardından neden 'aynı duyarhlığı göstermediklerine' de yanıt bekleyelim. • Türkiye'ye 'şeriat hukukunu' getirmek isteyen irticaya karşı 'mücadele' amacıyla kurulan 55. Hükümet'in temel atma ve açılış törenlerinde Cumhuriyet hukukunun imar yasalan tümüyle bir kenara itildi. Bunun yerine, padişahlık dönemini anımsatan bir uygulamayla, yasal olarak ruhsat alamayan tesislerin Başbakan ya da Cumhurbaşkanı 'himayesinde' gerçekleştirilmesi kuralı benimsendi. Işte, iktidar erkiyle sağlanan yasadışı ımar rantı çıkarlanna son yıllara aıt bazı örnekler: Su havzasında 'plaza': tstanbul'un Elmalı su havzası ıçındeki 'imar kjsıüaması" olan semtlennden Kavaak bölgesmde yasaya ve plana göre en çok 4 katlı ve "konut' olması gereken binalar. Beykoz Belediyesi'nın hukuka aykın ızinlen sonucunda 10-12 katlı Tıüyük 'plazalar' şeklinde yükseldiler. 'Merkezi yönetim' ise bu kent suçunu önlemeye çalışmak yenne 'başbakan' düzeyinde açılış törenlerine kaülarak siyası destek verdi. Başbakan Mesut Yılmaz'ın, 10 Mayıs 1998 günü törenle hizmete soktuğu Tûrker İnanoğlu'na ait dev 1ş merkezi' binası, Kavacık'taki ışte bu yasadışı yükselışını 'SİT karannı da dinleroeden' sürdüren bınalardan bıriydi... Fidanlıkta 'kıyı fabrikası': tzmıt Körfezı'ndeki SEKA'ya aıt ve 'deniz kmsındV bulunan fıdanlık alanına 25 Temmuz 1998 günü Cumhurbaşkanı Sûleyman Demirel ve Başbakan Mesut Yıbnaz tarafindan temelı atılan 'Koç- Ford Otomobil ve Kamyon Fabrikası' da yasadışı başlatılan bir inşaat. İmar Yasası'na göre onaylı planı bulunmadığı içın törene yetiştirilen 'şanliye ruhsau' bile geçerli olmayan. Çe\Te Yasası'na göre de 'ÇED Raporu' koşulu gerçekleştirilmemiş bu ınşaa't, Kıyı Yasası'na ise tümüyle aykın... 'Mühûrlü' otrie açıhş töreni: Yine Kıyıdaki yeşil alana fabrika >apmak vasal olmasa bile düğmeve basınca inşaat da başlamış oluyor. Cumhurbaşkanı Demirel, özellikle "imara aykın inşaatlar için" çağnlıyor Ruhsat verine 'devlet töreni9 !..•/ Y\ r asalar kaışısında "imar suçlusu'* konu- munda buîunmalanna rağmen temel at- ma ya da açılış törenlen "üst düzey siya- sikaiıtımla" gerçekleşebilen yasadışı inşaatlann en "avTKahklı'* olanlan ise hiç kuşkusuz Cum- hurbaşkanı Sükyman DemireTin onur konugu olarak destek verdiği uygulamalar. Sayılan gide- rek artan bu tür örneklerden yine son yıllara ait bazılan ise şunlar: Ömegın, Sanyer'dekı Mavromoloz ormanla- rmda inşa edilmeye başlanan ve şimdi tüm tah- sis veonaylan yargı tarafindan iptal edilmiş olan Koç Üniversitesi'nın temeli Demirel tarafindan törenle atıldığı zaman, ortada "resmi izm" ola- rak sadece Sarryer Betediyesi'nin verdiği bir "du- var ruhsaü" vardı. Benzer şekilde Burdur Gölü kenanndaki Isparta Organize Sanayi Bölgesi ve Ha\'aalanı inşaatlannın temelı de Demırel'in ka- tılrmıyla atüırken, bu inşaatlar için açilan dava- lar sonuçlanmamıştı. Hele, Adapazan'ndaki 1. sınıf tanm alamna kurulan Toyotosa otomobil fabrikası için düzenlenen törenlerde ise yine De- mirel onur konugu olarak bulunurken, mahkeme de bu inşaata olanak sağlayan tanm yönetmeli- ğindeki değişikliği "hukuka aykm" bularak ip- tal ediyordu... Sayüan giderek artan bu uygulamalardan özel- likle şu son bir yıl içmde gerçekleşen bazı "yeni örnekler" ise şöyte: Veşikdüşman'Veşilşehir': tşadamı ve millet- vekili Cavit Çağlar'm gerçekleştirdiği ve Bursa Ovası'ndaki "yeşülikoruma* kuralîannı çiğnedi- ği için imar planlarma iptal davası açılan "Yeşil- şehir" adlı lüks konutlar sitesinin temeli Cumhur- başkanı Demirel tarafindan atılırken, tdare Mah- kemesi'nin 9.6.1997 günlü "durdnrma'' karan da taraflara tebliğ edilmişti. Ne var ki bu karar, Demirel'e "doyurulduğu'' halde ilerleyen aylar- da ruhsatlan da iptal edilen sitenin temel atma tö- renine kanlma karannı değiştinnedi... 'Ona\^a' projeyteüniversite: Yine Demirerin geçen Nisan (1998) avmda Istanbul'un Halkalı semtinde törenle temelini attığı Marmara Üni- versitesi kampusuna ait projelerin ise henüz "onayh" olmadığı ve bu nedenle ruhsatının da bulunmadığı ortaya çıkü. Onaysız projeye "dev- tet töreni'' düzenlemek, aynı projeyi SİT koşul- lanna ve imar kurallanna göre incelemekle yü- kümlü "kamu g5re\'HterİDe" de şu mesajın veril- mesi anlamma geüyordu: "Proje uygun olmasa bile hemen onaylayın, çfinkü arük a\ıp olur_." SİT alanında özel okul: Türkiye'nın "Adana depremiyle" sarsıldığı 27 Haziran 1998 günü Cumhurbaşkanı Demirel'in İstanbul'da attığı bir temelle de "Beykoz ormanlan" için daha önce alınmış "SrTknraHan" sarsılıyordu. Cünkütam da o gün ormanlık arazide başlatılan TED Kote- ji inşaatı için bölgenin 1995 'teki SİT karanndan önce düzenlenmiş projesi artık geçerli değildi. Koruma Kurulu'na SlT koşulianna uygun yeni bir proje sunmakyerine, eski geçersiz projeye ilk harcı Demirel'in koymasım sağlamak, ormanı korumaya dönük yasalara karşı en geçerli "pra- tik" yöntem olarak benimsenmişti... Planı onaylanmadan temel atma töreni: Cum- hurbaşkam Sûleyman Demirei'in 9 Agustos 1998 günü Eskişehir'de törenle temelini attığı "TfcariTesister Iö>mpteksin nin de imar planı he- nüz onaylanmadığı için "ruhsatı'' da yoktu. Te- pe Inşaat'm başlattığı bu "kaçak" uygulama, hem askeri güvenlik aianına girdiğinden hem de FwsukÇayı'nı koruma amaçlı "SİTkuşaği''ııı et- kilediğinden, belediye ve meslek odalannca uy- gun bulunmamış, ancak Demirel'in himayesiy- le yasadışı olarak devreye sokulmuştu... 'Nâzım Plan' devre dışı: tstanbul'un imar so- runlan arasında en önemlisi olan ve çözümü için arük "devlet desteğinin" kaçınılmaz görüldüğü uygulamalardan biri de "Nizmı Pîau'a aylonye- ni yerteşme proieteri''. Cünkü bunlar, kentin dengelerini en az kaçak yapılaşrna kadar bozuyor ve sağhksız bü>'üme- nin nedeni oluyorlar. Yakupiu'dakı "1700 konut- tak" ve "500 yat kapasiteli" limanı içeren "Ma- rinQty w adlı yüzde 98'i yabancı sermayeli "dev emlak yannmı" da işte bu Nâzun Plan'ı çiğne- yen projelerden biri olmasına rağmen, 11 Ekim 1998'de düzenlenen temel atmatöreni yine Cum- hurbaşkam Demirel'in katılımı ve "desteğiyle" gerçekleşti... Başbakan Mesut Yümaz'ın tüm uyanlara rağmen 15 Ağustos 1998 günü Bodrum'da törenle açılışını yaptığı Onura Otel ise belediyenın hakkında 'yıkım karan' verdiği bır kaçak inşaatlar kompleksi... Yapımcı fırmaya ve teknik sorumlulanna toplam 6.5 milyar liralık cezanın da verildiği bir sırada Bodrum'a 'tatile' gelen Yılmaz'ın yasadışı tesisi 'himayesine' alması, aynı inşaatla gerçekleşen 'orman yağması'nın da sıyasi güvenceye alınması anlamına geliyordu... •Ruhsatsız' koleje tam destek: Mesut Yılmaz'ın 'Başbakan' kimliğiyle yine Bodrum'da 'tam destek' verdiği bır baska kaçak inşaat ise Özd Marmara KoJeji Plana ve yasalara aykın olarak 'ruhsatsız' yapıldığı için 'ild kez mühüıienen', her ikisınde de 'mühür fekki' suçu işlenerek inşaatına kaçak devam edilen kolej hakkındaki 'yıkım karan' bile Yılmaz'ı etkılemedi ve tüm tepkilere rağmen 3 Ekim 1998'de törenle açılışını yaptı. 'Mahkemelik' siteye siyasi hima\e: tnşaat ruhsannın usulsüz olduğu savıyla hakkında dava açılan Gaziantep'teki 730 konutluk Okanlar Holding'e ait sitenin temel atma töreni de 'yargı karan bekknmeden' düzenlendi ve davalı inşaata ilk harcı, 3 Eylül 1998 günü yine Başbakan Mesut Yılmaz koydu... İşte bütün bu örnekler, upkı 55. Hükümet'i düşürmeye yöneük gensorulardaki 'savtar' gibi, yasadışı çıkarlann 'iktidar erkiyle' korunmasından ve hatta haksız rantın da aynı siyasi destekle sağlanmasından başka bir şey değil. Dahası, gensoru konusundan farkh olarak 'sav' bile değiller; gözle görülür, elle tutulur 'gerçekler' şeklinde ortadalar... Ancak imar yağması arnk öylesine genış bir 'siyasal konsensüs' içinde yaygınlaşıyor kı yasadışı inşaata temel atmak ya da açıhşını yapmak suç sayılmadığı gibi, elde edilen trilyonluk rantlar da 'meşru' görülerek sorgulama konusu bile yapılmıyor Böyle olunca da su havzasmda yükselen bir iş merkezi ya da Bodrum'da dikılen otel, hatta koca koca siteler, fabrikalar, üniversiteler. ne kadar yasadışı ve ne kadar yüksek rantlı olurlarsa • olsunlar, 'hukuk devletini' koruyabılmek için bir 'kaset' kadar önem kazanmıyorlar...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear