25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4K-ASIM1998SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Osman Dinç'in 'zamam yakalayan' heykelleri İstanbul Galeri Nev'de sergileniyor ^Sanat, kişisel bir mitolojktir' ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Çalışmalannı ve yaşamını Fransa'da iürdûren Osman Dinç, bu yıl Istanbul'da ıçtığı ikinci sergisiyle 1 Aralık'adekGa- eri Nev'de izleyicileriyle olacak. Osman Dinç, demir gibi hayli 'kaba' )ir malzeme kullanmasına karşm, yapıt- ar ilk başta yalınlıgı ile büyülüyor izle- ('iciyi- Camın da kullanıldığı işlerin her jirinin bir öyküsü, bir anlamı var... Za- en Osman Dinç de minimalizmden, bu ınlam yoğunluğu ıle ayınyor kendisini. Sanatçırun ellerinde büyüyüp, olgunlaşan ıer yapıt tıpkı 'primitiT heykellerde ol- iuğu gibı yalın form, yoğun anlam etra- înda biçimleniyor. Dinç, birbirinden son ierece farkJı iki malzemeyi ortak nokta- annda birleştirmeye çahşıyor. 1977 yılmda Paris'e yerleşmeden ön- :e yurtiçinde çeşitli okullarda öğretmen- ik yapan Osman Dinç, 1972-75 yıllan ara- sında Paris Güzel Sanatlar Akademi- ;i'nde öğrenimine devam etti. 1990 yı- ından bu yana Bourges şehrinde Ecol Vational des Beaux Arts'da öğretim üye- iği yapan Dinç, 1978 yıhndan itibaren ;eşitli sanat merkezlerinde 60'a yakın grup sergisine katıldı. Sanatçının yapıt- an; Fonds National d'Art Contempora- n-Paris, Ville de Paris, Ankara Devlet Gü- ?el Sanatlar Müzesi, C.I.R.VA- Marse- lle, Galerie Municipale Gennevilliers, Vlusee d'Annecy, Fodns Regional d'Art Zontemporain du Limousin, Ville d'lvry- >ur- Seine ve Merkez Bankası Çağdaş Sanat koleksiyonlannda bulunuyor. Osman Dinç ile yapıtlan üzerine ko- iııştuk. - Yaşamınızı 20yıidır Paris'te sürdürü- vorsunuz. Yurtdışında yaşamanıza karşın vapıtiannız 'buradan'. Anadolu'dan ah- vor kaynağını. Köklerinizi buraya bağla- vannedir? OSMAN DtNÇ-Biryerlerden gelirher- <es. Bir yerlere gitmek için de geriye jakmak gerekir. Gelecek üzerine ne bir jey yazılmış ne de söylenmiş. Projeleri- lüzi kurabilmemiz için geçmişteki dene- /imlerimizin sentezini yapmamız gere- <iyor. Bu kadar basit bir olay... Aslında Sasitten öte açık seçik... Bu açıklığı sa- aata uyguladığınız zaman kökenlerinize ınmiş oluyorsunuz. Zaten her ne olursa • Ne olursa olsun, tekrar tekrar kaynağımıza inmek zorundayız. Sanat, kişisel bir mitoloji... Mitolojiyi kurmak için ister psikolojik, ister tarihsel olarak belleğin en bilinmeyen noktalanna inmek gerek. Sanatı sorularla besleriz. • Benim yaptığım biçimleşmiş bir zaman. Sanatçı yapıtını oluştururken zamanı yakaladığının farkındadır. Zamanın da ötesinde, ölümsüzleştirir onu. Sonsuzluğa, ölümsüzlüğe yaklaşıyormuş gibi... (Fotoğraf: UĞUR DEMTR) Osman Dinç, birbirinden son derece farkJı Od malzemeyi, demir ve camı ortak noktalannda birieştirmeye çahşıyor. olsun, tekrar tekrar kaynağımıza inmek zorundayız. Sanat, kişisel bir mitoloji... Bu mitolojiyi kurmak için ister psikolo- jik, ister tarihsel olarak belleğin en bilin- meyen noktalanna inmek gerekiyor. Biz- ler tekrar tekrar, tavır olarak ve biçimsel olarak insan imajı yaratmak için uğraşı- yoruz. Sanatçı kendi kabuğundan çıka- rak altta yatan gerçek duygulannı çıkar- maya çahşıyor. Bizim yaptığımız iş, bel- li kurallar getirmek değil. Biz sanatı so- rularla besleriz. - l'zun yıllardır malzemeolarak demi- ri kullanıyorsuııuz. Demirci birafleden gd- diğinizi de biliyoruz. Bir anlamda aile mesleğini değil ama malzemeyi miras al- dığuuzı söyle>ebilir miyiz? Evet, anne tarafim demirci. Aslında çocukluğumda çoğu demir atöh/esi kapan- mıştı, ama örslerin yanında büyüdüm. Aynca kültürel bir olay daha var. Köy ve çiftçi kültûrünü kanştınnca ben çıkıyo- rum ortaya. Köy kültüründen geldiğim için sanat üretirken birçok bahane bulmam ge- rekiyor. Demiri kullanmaya başlamadan önce çok çeşitli malzemeler kullandım el- bette. Demirle yaklaşık 15 yıldır uğraşı- yorum. Aslına bakacak olursanız sanat kültürel değil, artistikbirolaydır. Kültü- rel olay daha sonra biçimlenir. Sanatın amacı,göreviyoktur. Birgörevi varsabu ancak: benden sonra gelen genç sanatçı- yı bir yere yöneltebilirsem olur. Yani araç- tır. - Peki yaranm süreciniz? Yaratım süreci içinde dünyadan kopu- yorsunuz. ama aslında tümüyle içindesi- niz. Sanatı sürekJi yaşayan bir kimse ola- rak malzemenin peşinde koşuyorum. Mal- zeme beni çok farklı yerlere göfüriiyor. Bir bakıyorsunuz. demir ancak büyük yıldızlann içe çökmesiyle oluşan, kanı- mızda dahi olan bir madde. Demirin keş- fi atom bombasından daha tehlikeli ol- muştur insanlık için. Koskoca Mısır me- deniyeti Hititlerin demiri keşfetmesiyle yıkıimıştır. Mısırlılann bakırkılıçlan Hi- titlerin demir kılıçlan karşısında yok ol> muştur. Demir keşfedildikten sonra im- paratorluklar kurulmuştur. Bunun yanı sıra müthiş biryaran da var deminn. Ba- rajlar, kanallaryapabiliyoruz, çok sağlam bir malzeme. Demirle cehennemin aynı kelimeden türemesi de işin ilginç yanla- nndan sadece biri. Tüm bunlann birleşi- mi elbette yaratım sürecimi etkiliyor. - Demir ve camı bir arada kulknryor- sunuz. Bu iki malzemenin birbirinden çok farklı kimyalan var. Bu iki karşıthk nasıl buluşuyor yapıuaruuzda? Yeryüzünün yüzde 4O'ı demir, yüzde 6O'ı silikat. Yani yeryüzünde en fazla olan iki malzeme. Aynca cam ınsanoğ- lunun yarattığı ilk sentetik madde. Cam katılaşmış sıvıdır. Cam zamana karşı du- ramayan, akan birmadde. Katedral cam- lannın aktığı bilıniyor. Cam. can, cin, ca- nan... Hepsi aynı kelimeden türüyor. Cam; Pers mitolojisine göre bin yıl yaşayan, tan- nlardan bilgiyi çalan ilk kişi kral Cam- şh'ten geliyor. Camşit, Yunan uygarlığı- na Promete olarak geçmiş. Yukanda an- lattıklanmdan da anlayacağınız gibi ke- limelerle oynuyorum. Aynca camı. Fran- sa'da cam araştırma merkezinde çalış- maya başladığımdan bu yana kullanıyo- rum. -Yaprtianıuzın zamanı biçûnleştirdiği- ni söyhıyorsunuz» Her yapıtın bir anlamı olmalı. Bizim burada kullandığımız, ama anlamı üze- rinde uzun uzadıya düşünmediğimiz ba- zı cümleleri, Fransızcaya çevirip söyle- diğim zaman çok filozofik algılanıp, şok etkisi yaratıyor. Arkeolojik kazılarda bu- lunan buğday tanecikleri tekrar ekilip, yeniden üretildi. Çok etkileyici birolay- dı bu benim için. Bu; zamanı aşma, geç- me, bilginin zamanı geçmesi, süreklilik kurması anlamı taşıyor... Burada önem- li olan bilginin iletişimi. sürekliliği. Bir sanatçı için en önemlisi zamana biçim ver- mek. Düşünün; bir koleksiyoncu neden alıyor benim işlerimi? Çünkü benim ya- şamımın gerçek birparçası onlar, psiko- lojik açıdan baktığımızda. Aslında öm- rümün bir parçasını alıyor. Yaşayamadı- ğı birparçayı alıyor. Ama onun bunun kar- şılığında ödediği para biçim değil, çok sembolik... Benim yaptığım biçimleşmiş bir zaman. Sanatçı yapıtını oluştururken zamanı yakaladığının farkındadır Zamanın da ötesinde, ölümsüzleştirir onu. Sonsuzluğa, ölümsüzlüğe yaklaşıyor- muş gibi... Tiyatro Oyunevi, Hikâye-i Don Kişot adlı oyunu Muammer Karaca 'da sahneliyor VURDAN CtHANŞÜMUL Tiyatro Oyunevi. Cervantes'in 'LaMancha'h Ya- raücı Asilzade Don Quijote' adlı romarundan uyar- anan 'Hikâye-i Don Kişot' adlı oyunla sezona mer- naba dedi. Mahir Günşiray'm yönettiği oyunun iramaturjisi Çetin Sankartal'a, sahne tasanmı Claude Leon'a, giysi tasanmı ise Refika Tarcan'a lit. Mahir Günşiray'ın Don Kişot'u canlandırdığı jyunda Sancho Panza'yı Boğaçhan Sözmen oynu- ior. Efes Pilsen'in katkılanyla sahnelenen oyun- Ja aynca Dikmen Seymen, Evren Yazıcı, Tümay Nazik, Ece Eroğlu. Banu Akgün ve Ayça Damga- a rol alıyor. Oyun cuma ve cumartesi günleri sa- rt 21.00'de Muammer Karaca Tiyatrosu'nda izle- nebilir. Silahşör değil tiyatro-şör öyküsü Tiyatro Oyunevi, aralık başından itibaren Anti- »one ve Hizmetçüer'i Ortaköy'deki Afıfe Jale Sah- lesi'nde oynayacak; 23-27 Aralık'ta Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde izleyicilerle buluşacak. Ti- yatro Oyunevi, 1999 yıhndan itibaren de yepyeni Dİr salonda oynamak üzere Kadıköy'e geçecek. Mahir Günşiray, Hikâye-i Don Kişot'un diğer Don (Cişot yorumlanndan farklı olduğunu ve oyunda- ü Don Kişot'un yel değirmenleriyle savaşmadı- Şmı söylüyor, oyundaki Don Kişot'u bir Tiyatro- jör olarak tanımlıyor. Hikâye-i Don Kişot, ekim ayı içinde Ankara'da bir çadırda 10 gün süreyle îcretsiz olarak izleyicilerin beğenisine sunuldu. riyatro Oyunevi. Ankara'da başlattiğı sirk çadıny- ia gezginci bir tiyatro topluluğu olarak Anado- lu'yu dolaşma projesini maddi olanaksızlıklar ne- Jeniyleertelemekzorundakaldı. Mahir Günşiray'la Hikâye-i Don Kişot üzerine konuştuk. - Oyunu sahnelemeye nasıl karar verdiniz? MÂHtRGÜNŞtRAY-Geçen sezon Sofokles'in •Vnrigonesini yaptık. Oyunun prömiyeri gerçekleş- ± Ertesi sabah saat 09.00'da banyoya Cervantes'in 350 sayfalık Don Kişot romanıyla girdim. 20 da- <ika sonra Don Kişot'u sahneleme fikriyle dışan ;ıktım vedramaturgÇetin Sankartal'ı aradım. Bu Ja romandaki Don Kişot'un serüven peşinde koş- •na enerjisine denk düşen bir şey. Yani bizim tiyat- 'o yapma çabarrnz, hep oynamak istememiz, bir jyundan başka oyuna sürüklenmemiz, her oyun- Ja zevkJe bir dünya kurup bunu insanlarla paylaş- •nak istememiz... Bu coşkumuz, Don Kişot'un jezginci bir silahşör olarak birsürü maceraya atıl- •nasıyla örtüşen bir şey. Bizim oyunumuz bir si- lahşörün hikâyesinden çok bir tiyatro- şör'ün bi- kâyesi. - Don Kişot'u bir tiyatro-şör olarak tanımlıyor- sunuz» Gezginci bir tiyatro-şör olarak yaşıyoruzve bun- arla hayat buluyoruz, düş kuruyoruz, bunlarla ete <ana bürünmeye çalışıyoruz. Yaptığımız, doğru- lan kendi tiyatro dünyatnıza ait bir iş olma özel- liği taşıyor. Kendimizi sorguluyoruz. Bu macera- ia nereden nereye sürükleniyoruz... Bizim oyunu- •nuzda yel değirmenleriyle savaşan bir Don Kişot y'ok. Bunun yerine seyirciyle aramızda öyle bir sa- lat ortamı ve ilişkiler zinciri oluşturuyoruz ki so- •uyoruz kendimize, acaba boşa mı kürek çekiyo- •uz diye. Bunlan anlamaya çalışıyoruz. - Hikâye-i Don Kişot'un diğer Don Kişot yorum- larmdan farkı ne? Oyunu birkaç cümleyle genellemek gerekirse öncelikle "gezgmd birtiyatro-şör'ün macera5a". ikin- ci olarak da 'Binbir Gece Don Kişot Masallan" di- yebiliriz. Daha önceki Don Kişot uyarlamalan içinde hemen hemen hiç kullanılmamış sahneleri aldık. Sancho Panza'nın, efendisine hikâye anlat- tığı sahne gibi. Bu anlamda bizim oluşturduğurnuz tiyatro metni çok yeni bir şey. -Oyunu uyarlarken neleri göz önünde ruttunuz? Don Kişot, 1600'lü yıllarda yazılmış olsa da gördük ki Don Kişot ortaoyunundaki Kavuklu. Sancho Paaza da Pişekâr. Harika birortaoyunu ol- ma niteliğine sahip. Kendiüğinden bazı şeyler or- taoyunu özelliği gösteriyor. Sonunda da ortaoyu- nu, meddah, öykü anlatıcılığı gibi özellikleri iç içe kullanabileceğimiz bir oyun ortaya çıktı. Bunlar rast- lantısal değil. Anadolu ile ortak bir kültür kuşağı var. Hayatı ve oynamasını seven Don Kişot - Tiyatro-şör Don Kişot'un karakterini biraz anlabr mısımz? Bizim Don Kişotumuz karJı canlı. Hayatı se\ en, oynamayı seven bir Don Kişot. Akla gelen ilk has- talıklı, perişan bir Don Kişot imajı gibi değil. Bu oyundaki Don Kişot benim. Bu hayatta Don Kişo- tum demek, hayatta Don Kişot'luk yapmak demek değil. Bizim Don Kişotumuz oynamasını seven, in- sanlan tiyatro yapmaya çağıran, enerji dolu tiyat- ro ortamını paylaşmak isteyen bir Don Kişot. - Oyunun yönetmenliğini de üstleniyorsunuz. Hem oyuncu hetn de yönetmen olarak karşüaştı- ğınız güçlükler oldu mu? Yönetmenliği oyunculuk gibi görüyorum. Ba- na göre yönetmen, oyunculan manipüle eden, re- ji yapan kişi değil, oyuncularla birlikte çalışıp oyu- nu ortaya çıkaran kişi. Çıkan oyunlardan bir oyun kurmak isteyen kişi. Oyunun çıkış noktasında yö- netmen olarak benim bir dramaturgla çalışıyor ol- mamın büyük faydası van Oyuna başlamadan ön- ce oyunun nasıl biryol çizeceğini düşünüyoruz. Bu hiçbir zaman işin sonunu gördüğümüz anlamına gelmiyor. Oyunun sonunu açık bırakıyoruz. Do- ğaçlamalardan çıkacak yorumlara göre sonunu oluşturuyoruz. Sahnede olmamak benim için zor; oynamayı seviyorum. - Hikâye-i Don Kişot, günümüz sanat ortanuna göndermeler yapıyor diyebilir miyiz? Yapıyor. Tiyatro Oyunevi olarak iki yıldır bir ça- banın içindeyiz. içimizdeki enerji ve coşkuyla ye- macerasıni oyunlar sahneleme peşindeyiz. Don Kişot da şöy- le bir anlatım vardır: Don Kişot, hep maceradan maceraya koşar. Birtakım insanlarda, bu adamı he- men alıp köyüne götürmek lazım, orada akıllı us- lu bir biçimde otursun, çoluk çocuk sahibi olsun, derler. Bizim ortamımızda da bizi buraya çekme- ye çalışıyorlar. Biz diyoruz ki her şeye rağmen ye- ter ki tiyatro yapalım. Birtakım insanlar da, siz onlan boş verin, nasıl olsa akıllanırlar, diyorlar. Oy- sa bizi kimsenin akıllandırmasını bekJemiyoruz ve bu hayata devam etmek istiyoruz. - Uyarlama o>un sahnelemenin güçlükleri ya da koiaylıklan nelerdir? Oyun, roman öykü gibi klasik metinleri, bizim sorunlanmızı ele alabileceğimiz şekilde yeniden okuma ile hayata geçirmek düşüncesi var. Bugün yazılmış çok iyi bir tiyatro metni olabilir ama o me- tinle kendi sorunlanmızı araştırabilecek, çözebi- lecek biryol bulamadığımız için kullanamıyoruz- dur. Oyunlarda kısaltmalar, yer değişiklikleri, oyun- culann doğaçlamalanna göre bir şeyler yapma eği- liminde olduğumuz için yaşayan yazann izin ver- mesi zor olan bir konu. Yazar da haklıdır, kendi yaz- dığı bir metin, çocuğu gibidir. O yüzden bir Türk yazann oyununu sahnelemek zor. Bitmemiş bir metin gibi bakabilse, ahn bu metin bir materyal- dir, buyrun bunu kullanın, dese biz de bir şeyler yapabiliriz. - Klasik metinleri günümüze uyarlarken içinde yaşadığımız toplııma uygun değişiklikler yapmak zorunlu mudur sizce? Bizim toplumumuz dediğimizde. bu genel ve zor olur. Daha çok kendimiz diyoruz. En iyi araştıra- bileceğimiz, sahnede canlandırabileceğimiz ken- dimiziz. Çeşitli oyunlar, yaşadığımız sorunlar, çözemediğimiz birtakım şeyler, kendimizle, sanat ortamıyla hesaplaşmamız için bize bir çıkış yolu oluvor. Mahir Günşiray, Don Kişot'un harika bir ortaoyunu olma niteliğine sahip olduğunu belirtiyor. Mehveç Emeç, Antalya'da •Kültür Servisi - Piyanist Mehveç Emeç, 30 Kasım Pazartesi günü Antalya Kültür Merkezi'nde bir konser verecek. Sanatçı saat21.00'de başlayacak programının ilk bölümünde W.A. Mozart'ın 'Türk Marşı' adlı yapıtının yanı sıra Liszt'ten, Chopin'den, Çaykovski'den seçmeler sunacak. Emeç, vereceği piyano resitalinin ikinci bölümünde de Liszt'in 'Bir Aşk Rüyası' adlı yapıtını, Beethoven'ın "Ay Işığı' sonatının son bölümünü, son olarak da Chopin'in 'Si Mınör Sonatı'nı seslendirecek. ilk konserini 5 yaşında veren Mehveş Emeç 'En iyi Ravel Yorumcusu' unvanına sahip. 1990 yıhndan bu yana Bilkent Üniversitesi'nde doçentlik yapan sanatçı halen tzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nda solist olarak görev yapıyor. ARTIST '98 Sanat Fuarı Aralıkta • Kültür Servisi-ARTIST'98-8. İstanbul Sanat Fuan 1-6 Aralık günleri arasında TÜYAP Sergi Sarayı'nda gerçekleşecek. TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. ve İstanbul'da kurulan Sanat Galericileri Derneği işbirligiyle hazırlanan ARTIST'98 Sanat Fuan'na 56'sı sanat galerisi olmak üzere toplam 71 kuruluş katılıyor. Danışma kurulunu Aydın Cumalı, Bülent Ünal, Deniz Kavukçuoğlu, Doğan Paksoy, Ergin Inan, Ertan Mestçi, Evin lyem, Haşim Nur Gürel, Inci Bengiserp, Kemal Iskender, Kıymet Giray, Mehmet Güleryüz, Müjgan Çakar, Tamer Başoğlu, Tuğray Kaynak, Tülay Atasoy ve Yahşi Baraz'ın oluşturduğu fuarda Ferruh Başağa'ya 1998 Sanatçı Onur Ödülü. AKSANAT'a 1998 Sanatsever Kurum Ödülü, Turgay Gönenç'e Eleştirmen Onur Ödülü, Mustafa Taviloğlu'na Koleksiyoncu Onur Ödülü verilecek. Galericilikte 20 yılını doldurmuş olan Aydın Cumalı (Cumalı Sanat Galerisi), Ertan Mestçi (Artisan), Yahşi Baraz (Galeri Baraz), Inci Bengiserp (Hobi Sanat Galerisi) ve Rabia Çapa da (Maçka Sanat Galerisi) birer Şükran Plaketi alacaklar. (212 31 00) ABT'den köylere ücretsiz oyun • Kültür Servisi - Antalya Büyükşehir Belediye Tiyatrosu (ABT), kadınlann toplumdaki statüsünü irdeleyen 'Aşk Grevi' adlı oyunu köy turnelerinde ücretsiz oynuyor. Savaş Aykılıç'ın, Aristophanes'in 'Lysistrata' adlı oyunundan esinlenerek yazıp yönettiği oyun geçen yıl 4O'ı aşkın turneyle 80 bin izleyiciye ulaşmıştı. ABT, bu yıl Aşk Grevi dışında 'Düğün ya da Davul' ve 'Becerikli Kanguru' adlı oyunlan da sahneliyor. Siemens Sanat Ödülü Yarışması biPincisi Burak Bilgili • Kültür Servisi - Siemens Türkiye Genel Mümessili Simko A.Ş. tarafından düzenlenen '6.Siemens Sanat Ödülü Yanşması'nda dereceye girenlere ödülleri törenle verildi. Buyıl 'Opera' dalında düzenlenen yartşmaya, ] 8 ile 24 ^ yaş arasındaki tüm amatör opera sanatçılan katıldı. Aralannda İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Yekta Kara ile Mississippi Operası Müdürü Robert Lyall'ın de bulunduğu seçici kurulun yaptığı değerlendirme sonucu Burak Bilgili birinci oldu. Burcu Bükem Kuru'nun ikinci, Ozgül Ayazlar'm ise üçüncü olduğu yanşmada Jüri Özel Ödülü'nü Gonca Doğan kazandı. Yanşmada birinciye Indiana Üniversitesi'nde yaz okulu programı kapsamında eğitim, ikinciye 2 bin, üçüncüye de bin dolar para ödülü verildi. istanbul Menkul Kıymetler Borsası Konser Salonu'nda pazar günü gerçekleştirilen ödül töreninden sonra dereceye giren yanşmacılar konser verdiler. Ankaraüyatpo Festivali'nde bugün• Kültür Servisi - 3. Ankara Tiyatro Festivali devam ediyor. Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat tçin Vakıf, Çankaya Belediyesi, Mamak Belediyesi, Yenimahalle Belediyesi, Kültür Bakanlığı ve çeşitli kurum ve kuruluşlann desteğiyle düzenlenen festival 28 Kasım'a dek sürecek. Festival kapsamında bugün, Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi'nde saat 11.00 ve 13.00'te Altan Alkan'ın yönettiği 'Karagöz Aşçılık Öğreniyor' adlı çocuk oyunu izlenebilecek. Bugün aynca Irfan Şahinbaş Atölye Sahnesi'nde saat 20.30'da Mahir Günşiray'ın yönettiği 'Hikâye-i Don Kişot', Fransız Kültür Merkezi'nde saat 20.30'da Pierre Vial'in yönettiği 'Derya Gülü' (La Rose des Mers), Mamak Belediyesi Erkan Yücel Sahnesi'nde saat 18.30'da Adnan Tönel'in yönettiği ve oynadığı 'Hamlet' izlenebilir. BUGUN • AKSANAT'ta saat 12.30"da Vıvana Devlet Operası ve Sofya Ulusal Operası Korosu'nun seslendireceği Verdi'nin 'Requiem'i; saat 19.00'da ise VTyana Korosu'nun seslendireceği Mozart'ın 'Requiem'i lazer-disk'ten izlenebilir. (252 35 00) • BORUSAN KÜLTÜR MERKEZt'nde saat 19.00'da Oğuz Büjükberber (klarnet ve bas klarnet) ve Çağlayan Yıldız'ın sunacağı (gitar ve bas gitar) caz konseri yer alıyor. (292 06 55) M NÂZBVl HtKMET KÜLTÜR VE SANAT V\KFI'nda 'Kühür ve Edebij-at Söyleşileri' dizisi kapsamında Attilâtlhan 18.30-20.30 saatleri arasında edebiyatseverlerie bir araya gelecek. (292 09 69) • İTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde G. Leopardi'nın 200. doğum yılı nedeniyle düzenlenen ve Prof. Alfredo Luzi'nin konuşmacı olarak katıldığı konferanslar I. Ü. Edebiyat Fakültesi'nde saat 10.30'dan itibaren izlenebilir. (293 98 48) • FOTOĞRAFEVt nde Orhan Kural'ın 'Muz Ulkeleri' başlıklı dia gösterisi yer alıyor. (251 05 66)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear