23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
) KASIM 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 vlarksist yazın ve eleştirinin ünlü ismi Terry Eagleton TÜYAP Kitap Fuan'na konuk oldu ; Marx bir romantik lıümanisttT ECtRALPTEKÎN Oxford Üniversitesi'nde Ingıliz Ede- lyatı Profesörü olarak görcv yapan erry Eagleton. Marksist teori çizgisin- i gelişen 'Althusser-sonrasT adlı akı- un önde gelen temsilcilennden biri. Bu omın, toplumsal olaylann ekonomik üzeye indirgenmesine karşı gelen gö- işünü estetik alanda özgülleştiren ve leolojinin maddiliğiru vurgulayan Eag- :ton, Marksist teorinin estetiğe uygu- ınmasma oldukça yeni bır yorum ge- riyor. Azizler ve Alimler, İdeoloji, Edebiyat iuramı, Postmodernizmin Yanüsama- ın adh yapıtlan Türkiye'de Aynntı ayınlan tarafından yayımlanan, Mark- st yazın ve eleştirinin en önemli isim- -•rinden, postmodernizmin de en sert leştirmenlerinden Eagleton, British ouncil'ın konuğu olarak 17. Istanbul ÜYAP Kitap Fuan'na konuk oldu. - Marksist eleştirmen Raymond Wit- ams'ın öğrencisiydiniz. VVilliams sizi e teorinizi nasıl etkiledi? - Williams'la Cambridge Üniversite- ı'nde yükseköğrenimimi sürdürdü- üm sırada tanıştım. Onunla uzun soh- etlerimiz, fikır ahşverişlerimiz oldu. /illiams, izlenmesi çok kolay birmo- el değildi, ancak önümdeki seçenek- ;ri görebilmemi sagladı. Bunlar, kül- ir, kültürün tarih kavramıyla bağlan- lan, popüler kültür ve kültürün kul- ırumlan gibi seçenekJerdi. Daha son- ı düşüncelerimizın farklılas,tığı nok- ılar olsa da, üzenmdekı en derin ve nemli etkiyi Williams'ın oluşturdu- una inanıyorum. O, sınıflandınlama- acak kadar çok yönlü. Büyük bir dü- iinür. sosyolog ve eleştirmen. -Marksist teoriçizgisinde gelişen Alt- usser-sonrası adlı akımın önemli tem- ilcilerinden biri olarak değeriendirili- • "Marksizmin, insan varoluşunun estetikliği ve estetize edilmesi fikrini içerdiğini düşünüyorum. Bu, Marksizme bakmanın popüler olmayan, alışılmamış bir yolu. Marksizmin idealist felsefi tabanına, Marksist politika, ekonomi ve toplum biçimlerinin estetik fikirlere dayandığına inanıyorum. însarun estetikleşmesi, mümkün olan tüm enerji ve kapasitesini gerçekleştirmesi anlamma geliyor. Sınıflann oldugu, insanın yararlar ve çıkarlar doğrultusunda otorite tarafından araç olarak kullanıldığı bir toplumda ise bu olanaksız. Bilimsel ve sosyolojik anlamının dışında, Marx'ı bir romantik hümanist olarak görmek gerektiğine inanıyorum." yorsunuz. Bu akımla yakınlaşmanız- dan söz eder misiniz biraz? - 70'li yıllarda dünyada olup biten- ier beni derinden etkiledi. Althusser'in gösterdiği birden çok yön vardı ve bu yönlerden biri de Marksizmin oldukça dışındaydı. Ben Althusser'in çoğu dü- şüncesine eleştirel yaklastım. Ancak akımın, Marksizmin yeni kullanımla- nna zemin hazırlayan entelektüel bir or- tam yarattığına inanıyorum. Althus- ser'i tarihi bir fıgür olarak yeniden keş- fedeceğimiz zamanlar gelecektir. - Marksizmin, "İnsan varoluşunun estetikiiği veestetize edflmesTfikriniiçer- diğûıi söylüyorsunuz... - Evet bu, Marksizme bakmanın po- püler olmayan, alışılmamış bir yolu. Marksizmin idealist felsefi tabanına, Marksist politika, ekonomi ve toplum biçimlerinin estetik fikirlere dayandı- ğına inanıyorum. İnsanın estetikleşme- si, mümkün olan tüm enerji ve kapasi- tesini gerçekleştirmesi anlamma geli- yor. Sınıflann oldugu, insanın yararlar ve çıkarlar doğrultusunda otorite tarafın- dan araç olarak kullanıldığı birtoplum- da ise bu olanaksız. Bilimsel ve sosyo- lojik anlamının dışında, Mant'ı bir ro- mantik hümanist olarak görmek gerek- tiğine inanıyorum, tabıi Marksizmi de AJman romantik geleneğinin bir uzan- tısı. - Sosyaiizmin sonu, sosyaüst eleştiri- nin önemini artürdı nu sizce? - Bunu nedensel bağlamda değil de, bir şeylerin kalıntısı olarak değerlendir- meyi yeğliyorum. Sovyetler Birliği'nin yıkıhşının, var olan inançlan altüsteden bir entelektüel etki yarattığını düşün- müyorum. Marksizm, günümüz sos- yalizminden bağımsız, çok zengin bir entelektüel gelenek. Hatta bugün Mark- sizm, sosyaiizmin bir eleştirisi. - 1989 olaylan ve Doğu Avrupa'daki demokratik devrim, postmodernizmi nasıl etkiledi sizce? - Postmodernizm 1960'lar ve 70'le- rin ilk yıllanndaki arayışlardan yeni bir alternatifolarak ortaya çıktı. Ancak sol düşünceyle rekabet edebilecek radikal bir seçenek sunamadı. Bu yönüyle de her zaman sosyalist eleştirinin hedefi oldu. Postmodernizmi, parçalanmış sosyaiizmin varisi olarak görmek hata olur, ancak yaşayan bir sosyalist gele- neğın bulunmadığı ülkelerde taraftar bulması daha kolaydır. - Modernizm tarafindan ûzeri örtü- len bazı sorun ve çahşmalann postmo- dernizmtarafindan aydınlaiıJdığını söy- lüyorsunuz» - Postmodernizmin, kendine özgü saydığı birçok sorun ve kaygı aslında modernizmin mirası. Modernizm dün- yada istediği politik etkiyi yaratamadı, sistemle işbirliği yaptı ve mahvoldu. Posmodernizm ise, bu gerçeğe bir tep- ki olarak ortaya çıktı. Modernizmin doğuşu, I. Dünya Savaşı dönemine, kül- türel devrim fikri çağına rastlar. Post- modernizm ise kötümser bir tarih so- nu döneminde doğmuştur. - Postmodernizm kendini ticari güç- lerden soyutiamayı başarmışsa da,post- modern düşüncenin eleştirisi ticari ide- olojinin sınırlan içinde yapüıyor. - Modernizm, kültürün ticari olma- yan değerlerinin altını çizmeye çalış- mıştı. Ancak postmodernizm bu pro- jeyi desteklemedi. Modernizmin, kül- türü sosyal ve ekonomik yaşamdan ayırma projesi, küJtürü sosyal ve eko- nomik yaşamın bir eleştirisine dönüş- türdü. Modernizm, kültürün ticarete indirgenmesine karşı son başkaldınyı gerçekleştirdi. Bugün külfürel üretim, genel üretime ve ticarete entegre oldu. Neden Tony Blair'i postmodern bir fenomen olarak değeıiendiriyorsunuz? - Sosyal demokrasinin, kapitalizmin koşullanna bu denli uydurulduğu bir gerçeklikte Blair'e sosyal demokrat bi- le demek güç. Sakin bir dönemde ça- hştığından başanlı gibi görünüyor, ama zayıf ve iki boyutlu bir politika yapı- yor bence. Ne entelektüel, ne de poli- tik açıdan tarminkâr... 'GenişAçı'yla gezivefotoğrafKültür Servisi - Fotoğraf dergisi 'Ge- işAçı'nın 'Güz '98' başlıklı 5.sayısı çık- . Her sayısında bir konuyu 'Dosya' baş- ğı altında inceleyen derginin son sayı- ndakı dosya konusu 'GezıveFotograF. on yıllarda fotograf dünyasmda olduk- Î sık tarnşılan gezi ve fotograf ikiüsi. der- ide çeşitli yönleriyle ele alınıyor. Dos- ada ilk olarak gezi fotoğrafi tanhinin kı- j bir özeti yer alırken, bu alamn Türki- e'de önde gelen isimleri Arif Asçı ve Iz- et Keribar ile yapılan ıki ilginç söyleşi eralıyor. Fotograflann farklı tarzlannı ve akış açılannı yansıtan söyleşilerini. sa- atçıİann birbmnden ilginç fotograflan süs- iyor. Dosyada aynca National Geograp- k Society'nın fotoğrafçılan ile ilgili bir ıceleme, Yücel Tunca'nın 'Gezginler 'ürkü Söyler Sanırdım' başlıklı. Türki- e'de gezi fotoğrafçıhğına farklı bir yo- jm getiren yazısı ve Osmanlı Imparator- ığu döneminde ülkemize gelen fotoğ- ıfçılarla ilgili bir inceleme yazsı yer alı- or. Dosyadaki son bölüm ise gezi fotoğ- afinın önde gelen isimlerinden Arif Aş- ı. Hüha Koç. Ali Borovah. Fanık Akbaş, üha Derbent\e Vücel Tuncayı bır ara- a getiren forumun geniş bir özeti. 'Ustalar' bölümünde bu sayuun konu- ğu özellikle çingeneler üzerine yaptığı çalışmalan ile tanınan Josef Koudelka. 'Fotograf Kurumlan' bölümünde ise yuz yın aşkın bir süredir dünya insanl*- nna coğrafya sevgisini aşılamaya çalışan 'National Geographic Society'nın ta- rihçesi ve National Geographic Magazi- ne'de yayımlanmış fotoğraflardan yapılan seçki yer alıyor. Bunun dışında 'Balat' semtinin incelendiği 'Semt', 'Geçmiş Za- man Düşleri' adlı saydam gösterisinin öy- küsüy|ebiriikteyeraİdığı 'BSrSa>damGas- terisi Öyküsü' ve 'Camera Ludda' isim- li kıtabın incelendiği 'Kitap'. derginin dı- ğer bölümleri. Geniş Açı'nın 'Güz '9İP sayısında iki de sürpriz bulunuyor. Türk edebiyatının genç isimlerinden Şebnem Işigüzel bun- dan böyle 'Fotoğrafin Dışmdan' adlı kö- şesinden fotoğrafseverlere seslenecek. Ikınci sürpriz ise fotograf dünyasının ya- kzndan tanıdığı bir isim: Orhan Cem Çe- tin. Yaptıgı çalışmalar ve fotoğrafa getir- diği farklı yorumlarla adından sıkça bah- settiren Çetın, bu sayıdan itibaren 'Ma- ym Tarlası' başlıklı köşesiyle okurlarla buluşacak. Oscar Ödüllü genç oyuncu Juliette Binoche 'un sonfilmi 'Alice ve Martin' Fransa 'da gösteriliyor Juliette Binoche, George Sand olacak Kültür Servisi -Normal yaşamında da beyazperde- e canlandırdığı rolleri haörlatırcasına, ayaklan hep erde ama başı yıldızlara değen ve sanİd gamlı, kas- etli, ruh gibi içe dönük bir kişiliğe sahipmiş izleni- u veren Juliette Binoche'un. Andre Techine'nin yö- etiminde oynadığı son filmi 'Alice et Martin', Fran- ı'da gösterime çıktı. Halen bu kez George Sand ro- inüüstiendiği, kadın yönetmen DianeKurys'nın 'En- uıts du Siecte-Yüzjilın Çocuklan' fılminin çekimle- yle uğraşan ünlü yıldız. eleştırmenlerin pek tutma- ığı Andre Techine'in 'Alice ve Martin'inde, kendin- en on yaş genç, işsiz güçsüz bir delikanlı olan Mar- n'e (Akds Loret) fena halde tutulan, 30 yaşlannda- i kemancı Alice rolünde. Hayatın hep yüzeyinde başıboş dolanarak amaçsız ; göçebe süregelen yaşamı. kendinden on yaş daha mç bir erkeğe âşık olmasıyla değişiveren kemancı lıce karakteri, çok etkilemış Juliette Binoche'u. Alı- :, bütün ilişkilerine yönelik bır dostluk felsefesine ığlı olarak günü gününe yaşayan, biraz şaşkın, bi- z mutlu bir kadın. Martin'e rastlayınca yaşamı bir ılam kazanan ve aşk deneyimiyle yolunu seçen Ali- \, Martin'in karanlık geçmişiyle geleceği arasında ka- kalırken şimdiki anı da üstleniyor. Binoche'a göre lice ve Martin. gönül ilişkilerinin alabildiğine kınl- ınlaştığı günümüzde çiftler arasındaki güven ve sü- kliliğın devamı konusundada yüreklendirici bir film nca. Tabii bu filmde rol almasının bir başka nede- de 12 yıl önce 'Rendez-vous-Randevu' fılmiyle ınnes'da en iyi yönetmen ödülünü kazanmış olan, ıhiers du Onema eleştirmenliğinden kamera ardı- ı geçmiş, 30 yıllık, deneyimli yönetmen Andre Tec- tıe'yle birkez daha birlikte çalışabilme olanağını sağ- ması. 1984 yapımı 'Randevu', gencecik Juliette Bi- ıche'un yıldızını parlatan, ilk önemli filmiydi. Binoche'a göre Techine, oyuncu yönetimini çok lemseyen bir yönetmen, hatta bir oyuncu yönetme- aden daha çok, ritim duygusuna sahip, tam bir ko- jgrafo. Andre Techine'den sonra genç yönetmen De- ıLavant önemli yer tutuyorJuliette Binoche'un ka- r erinde. Yıllar önce Istanbul Film Festivali'nde gös- • Geçen yüzyılda 'Ne erkek, ne kadınım, çocuğum ben' diyen George Sand'i canlandıracak olan Juliette Binoche bu ahntımn kendine uyduğunu belirtiyor. Şimdiye dek canlandırdığı tuhaf kadın karakterlerle belirlediği parkurunda şimdilik rakipsiz koşan, tanınmış bir Fransız yıldızı o. Oyunculuğunda, Techine'ye özgü bir 'şiddet'le başlayan çıraklığı, ateşli ama sessiz ve derinden gelen Carax'la suskun işbirliğinde gelişip olgunlaşmış. terilmiş 'Mauvais Sang-Kötü Kan' (1985) ve 'Les Amants du Pont-Neuf-Köprüüsrü Âsıklan' (1988) gi- bi namlı filmler, bir dönemde birlikte takılan' yönet- men LeosCarax-oyuncu Juliette Binoche çiftüiin ün- lenmesine yol açmıştı. Yolu tiyatro sahnesinden ve te- levizyon ekranından geçerek sinemaya düşmüş, 1964 doğumluJuliette Binoche, yönetilirken arükyönetme- nıni de yönetmeyi öğrenmiş, beyazperdede deneyim kazandıkça oyunculuğunu da geliştirmiş bir yıldız. 'The Engfish Patient-tngüizHasta'nın çekimlerinde yö- netmen Anthom MingheOa'yla teleparik bir ilişki kur- duğunu belirten Binoche, ortak çalışma bilincine sa- hip, epeyce sahne tozu yutmuş Anglosakson yönet- menlerin oyuncunun ruh halini daha iyi anladıİdarını vıırguluyor. Yönetmenınden sürekli ilgi ve titizlik is- teyen, kolay tatmin olmaz, güç beğenir, çetin bir oyun- cu oldugu konusunda ona yapıştınlan etikete çoktan alışmış. Şimdiye dek sürekli önemli yönetmenlerle çalışa- rak bir dizi başanh filmde oynamanın yorgunluğuna karşın bir Hollywood stan kadar güzel, alımlı ve uya- nık bir genç anne gibi külyutmaz Binoche, dışanda- ki zorlu hayatın pençelerinden her an koruyup kolla- dığı, 5 yaşında bir oğlan çocuk annesi aynı zamanda. Geçen yüzyılda, 'Ne erkek, ne kadınım. çocuğum ben' diyen George Sand'in bu alıntısının kendine uy- duğunu belirten Binoche. şimdiye dek canlandırdığı tuhaf kadın karakterlerle belirlediği parkurunda şim- dilik rakipsiz koşan. tanınmış bir Fransızyıldızı. Oyun- culuğunda, Techine'ye özgü bir 'şiddet'le başlayan çıraklığı. ateşli ama sessiz ve dennden giden Carax'la suskun işbirliğinde gelişip olgunlaşmış. espri kazan- mış. Paradan çok filmin niteliği önde geliyor Yönetmen Jean-Paul Rappeneau'yla ve son göz- desiJönOlhierMartinez'le 1994'te yaptıgı 'LeHus- sard sur le Toit- Damdaki Süvari'yse ondaki kadınlı- ğın çok yönlülüğünü örnekleyen. kılıçlı kostümlü bir tarihsel serüven fılmı eğlencehğiydı. Bu yılın mart ayın- da tngiltere'de sahnelenen bir Pirandellooyununda da oynayan aynı zamanda Lancome'un modeli de olan Binoche'un Ingiliz Hasta'yla kazandığı en iyi yar- dımcı kadın Oscar'ı, onu Hollywood'un pırltılı ışıltı- lı âlemine taşımış. "İngilizce oynamak benim için ar- ükgerekHliktcn çıku.zev1<e donuştü. Zaten bütünAme- rikan fllmleri birbirine çok benzeşir. her zaman 'pa- ra. şiddet, seks' üçgeninde dolanıp duran bu fümlere senarv tnla başlanır, sonrao>uncularbeürlenir, en son- radayönetmenseçüirgenelde.BuHoDy>wodtarzt,ön- celeri çok ters gelirdi bana, İngiliz Hasta'dan sonra altştun ama kökenlerimi asla vitinneden'' diyen Juli- ette Binoche, parayı da çokça önemsemiyor, paradan çok filmin niteliği önde geliyor onun için. Dayanıklı ve uğraşını ciddiye alan güzel oyuncu, çoğu kez ka- fasının basmadığı projeleri geri çevirmiş, önerilen üc- retin vüksekliğine baİcmaksızın. 1960 da Jack Clajton'ın 'Tepedeld Oda'sıyla Os- car kazanan Simone Signorefden yıllarca sonra bu ödüle sahip olan ikinci Fransız oyuncu Binoche, me- galomammsı ve isterik ve medyatik star numaralann- dan hep kaçınmış. Ülkesinde gösterime sokulan 'AB- ce veMartin'den sonra Diane Kurys'nin çekimini ya- kında tamamlayacağı 'Les Enfants du SiecJe'den ol- dukça umutlu Binoche. Les Enfants du Siecle-Yüz- yılın Çocuklan. eski, soylu bir aileden gelen, .\lfred du Musset,FredericChopin,vb. sanatçılarla aşklar ya- şayıp farklı bir estetik, felsefi ve siyasal görüşlere sa- hip çevrelerde yaşamış, kadın haklan konusunda ilk kez sesini yükseltmiş. lezbiyenliğinden gocunmamış ve asıl adı Aurore Dupin olan, geçen yüzyılrn ünlü Fran- sız kadın roman yazan George Sand'in aynksı öykü- sünü anlatıyor, bir kadın yönetmenin bakışıyla. Geleceğe yönelik biryığın film önerisi alan Binoc- he'la çalışmak isteyen yönettnenlenn adı genellikle K harfiyle başlıyor nedense. Kansere vakitsiz kurban giden Polonyalı Krysztof Kieskmld'nin Fransız bay- rağuıın renklerinden esinlendiği unutıümaz 'ÜçRenk' üçlemesinin 'Mavi'siyle 1993 Venedik Festivali'nde en iyi kadın oyuncu seçilmiş Binoche, son yıllannı yo- ğun biçimde roman yazmaya vermiş yaşlı sinema us- tası EHaKazan'ın ne yazık ki çevrilemeyen son filmi için on yıl kadar önce Türkiye'ye de gelip Ege kıyı- lanndamekânbakmışnKazan'la birlikte. 'AkKedika- ra Kedi'den sonra yine kollan sıvayan Emir Kusturi- ca, ABD'de çekeceği yeni filmi 'White Hotel'in baş- rolüne onu düşünürken nicedir hayranı kesilmiş, Iran- lı yönetmen Abbas Kiarostami de Binoche'la çalış- mak ıçın sırada. FUARDA YENİ YAYINLAR... Adorno'dan 'Minima Moralia' Amacı "her noktası merkeze a> nı uzakhktald bir vazıya" ulaş- mak olan Theodor W. Adorno, ilgilendiği bütün alanlan; felse- fe, günlük yaşam, siyaset ve iş- çi hareketinin tarihi, edebiyat. müzik, psikoloji, faşizm. ırkçı- lık ve savaşı bu kitaptabiraraya getirmiş. Metis Yaymlan'ndan Orhan Koçak, Ahmet Doğu- kan'ın Türkçesiyle yayımlanan 'Minima Moralia - Sakadanmış Yaşamdan Yansıma- lar' için sunuş yazısında Adorno şöyle diyor: "Kita- bın her üç bölümünde de çdaş noktası, en dar halryie özel alandır... Buradan toplumsal ve antropolojik bo- yutlan daha belirgjn olan düşüncelere geçilir; bunlar, psikoktji, estetik ve özneyle iUşkisi içinde bilimle Ugitt- dir. Her bölümün sonundaki aforizmalar da bu düşün- celeri felsefev e doğru genştirir." Can Dündar'dan üç yeni ! CD-ROM/Kitap Can Dündar'ın 'Göigedeldkr' adlı belgesel dizisinin dördüncü bölümü 'Seyir Defteri 1919', be- şınci bölümü 'Kızıl Tepeü Katoak', altıncı bölümü 'Kurban Üç usan Üç İsyan' CD-ROM/ kitap olarak AD Kitapçılık- Milliyet Yayınla- n'ndan çıktı. 'Seyir Defteri 1919', Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı için bir dönüm noktası sayılan 19 Ma- yıs'ın, Mustafa Kemal'in Sam- sun'a çıkışının öncesinde ve yolculuk sırasuıda yaşanan olaylann perde arkasını gözler önüne seriyor. Kızıl Tepe- li Kalpak, Mustafa Kemal'in 1920 yılında kurdurdugu Türkiye Komünist Partisi'nin öyküsünü, sosyalist müca- delenin yükselişini, Mustafa Suphi'leri ve Yeşıl Ordu'yu anlatıyor. Kurban-Üç İnsan Üç İsyan ise Türkiye'deki çok partili hayata geçiş denemelerinı, bu sırada yaşanan olay- lan kader bırliğı yapan Mustafa Kemal, Ismet Inönü ve Ali Fethi Okyar' ın öyküsünü aktanyor. Lavvrence'den şiirsel anlatımlı farklı bir öykü: 'Tilki' İngiliz roman yazan ve şair D. H. Lawrence'in uzun öykülerinden oluşan Tilki adh kitabı, İyi Şeyler Ya- ymcılık tarafindan yayımlandı. Lav/rence, Tilki adlı öy- küsünde St. Mavvr, Captain's, Daughter ve The Wo- man Who Rode Away öykülerinde oldugu gibi insan ve doğa, kadın ve erkek, toplum ve birey arasındaki ilişkileri şiirsel bir anlatımla dile getiriyor. Coşkun Büktel'in çevirdiği Tilki adlı öyküde Lawrence, çift- likte toplumdan bağımsız bir yaşam denemeye kalkan iki genç kadımn başansızlığını ve sağlıklı ilişkilerin nelere bağlı olduğunu açıklıyor. 'Yitik Koru' ve 'Lorca'nın Öldürülüşü' Kavram Yayınlan'dan Murat Belge'nin çevirisiyle çıkan "Lor- ca'nın ÖMürülüşû** adlı kitapta Ian Gibson, şairin yaşamını, ya- şadığı ortamı, iç savaşın kara göl- gesinin, onun trajik sonunu hazır- layış serüvenini an an yansıtıyor. Kitapta, çağa tanıklığı, susturulan bir şairin sesinin yüceliş öyküsü, faşizmin karanlık, acımasız yüzû aktanlıyor. Rafael Alberti, yaşa- mının 1931 'e kadar olan dönemini kapsayan 'YitikKo- ru'da, iç dünyasının derinliklerini, çocukluk anlanndan başlayarak anlatıyor. Yapıtı dilimize kazandıran Ahmet Cemalde YitikKoruiçinK Ashndadfiz>'azıkahbnHİabir uzun şür, şairin yaşamından kesitieri yine şairin kendi ezgfleriyle yansıtan bir şür" diyor. Böll'den 'Frankfurt Dersleri' Heinrich Böll'ün 1963/64 kış yan yılında Frankfurt Üniversite- si'nde verdiği dört dersin ortak ko- nusu, insana yakışır bir esteriğin olanaklı olup olmadığı sorusu- dur. Kasun Eğit'in çevirisiyle Can Yaymlan'ndan yayımlanan "Frankfurt Dersleri", dildeki ve edebiyattaki 'mekanik' alışkanhk- lann karşısında esteriği vurgula- yan Böll'ün, alışılagelmiş 'ders' havasından uzak, neredeyse sıcak bir söyleşi üslubu ta- şıyan metinlerinden oluşuyor. Nadir Paksoy'dan iki gezi kitabı Gezmeyi bir yaşam biçimi ola- rak benimseyen patoloji profe- sörü Nadir Paksoy'un "SırtÇan- tamda CoğrafyaJar" ve "Gözûm- den Afrika" isimli kitaplan Bag- lam Yayınlan 'ndan çıktı. Tıp öğ- renciliğinin ilk yıllanndan bu ya- na düşlediği Kara Kıta'yı, gö- zünden damlayıp, yüreğinden sü^ zülen Afrika'yı anlatan Nadir Paksoy, Sırt Çantamda Coğrafya- lar'da Katmandu yollanndaki gezilerini, Kuzey Kutup Dairesi'ndeki arayışlan. Kapadokya'dan Uzakdoğu'ya uzanan yolculuklannı yazıyor. ( 1 Heinrich Böll DERSI.ERİ - r TÜYAPTA BUCÜN A SALONU • 12.00-14.00 Hayri Erdogan yönetimindeki 'Öykücülüğümüzde Emek Sorununun Işlenişi ve Emekçi Bir Yazar Olarak Bekir Yıldız' konulu panele Feridun Andaç, Adnan Özyalçmer, Osman Şahin ve Atilla Ozse\f er katılıyor. • 14.00-16.00 Öna> Sözer ve Jacques Garem 'Şiir Dünyayı Yaratır mı?-Yoksa Yeniden mi Bulur?' konusunu tartışacak. • 16.00-18.00 Felsefe-Edebıyat konulu panelın ilk böliimünü Oruç Aruoba yönetirken panelde Hflmi <" Yavuz ve Orhan Koçak söz alacak. • 18.00-20.00 PautoCoeJbookurlanyla 'Edebiyann Yönlendirici Etkisi' konusunda söyleşecek. BSALONU • 11.00-12.00 Kıbns Türk Halk Edebiyatı konulu konferansa Mahmut Isbunoğlu ve Oğuz Yorganooğfaı - katılacak. • 12.00-14.00 Hulki Aktunç ve Fısun Akatü 'Bılge Karasu'dan Kalan Mektuplar" konusunda söyleşecekler. • 14.00-16.00 Pierre Assouüne Kamondolar'uı Sonuncusu" konulu bir söyleşi gerçekleştirecek. • 18.00-20.00 Orhan Koçak ve Vûs'at O Bener 'Otobiyografi ve Anlatı' konulu panelde bir araya gelecekler. ,.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear