25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 1998 CUMART OLAYLAR VE GORUŞLER Çürümeyi, Kokuşmayı Kimler Başlattı... GÜLAYBAYTAŞ Aıutürkçü Düşünce Derneği Ankara/Gölbaşı Şubesi Kurucu Başkanı • • nderlığmde emperyalizme malanm sürdürdügünü söylemiş. Ha>>aro O karşı ulusal kurtuluş savaşı GaripoğhTnun birinci, Doğuş Grubu'nun verdiğimiz büyük insan Ata- ikinci. îş Bankası konsorsiyumunun üçün- türk'ün. "En büyük eserinT cü olduğu POAŞ ihalesinde Mesut Yıl- dedığı Cumhumetimızin 75. maz'm yeğeni Mehmet Kutman'ın de\ - yıldönümünü ulusça en gör- reye girdiği öne sürülmüş. karşı ulusal kurtuluş savaşı verdiğimiz büyük insan Ata- türk'ün. "EnMiyükeserinT dedığı CumhunvetimLZİn 75. yıldönümünü ulusça en gör- kemlı bıçımde kutladığımız şu günlerde. televizyoniarda haberleri ızlerken, gaze- te haberlerıni okurken sürekli aklıma ta- üiıyor: Marmarise yerleşip ressamlığa voyunan :>ayın emekli general ve Cumhu- nyetimizın simgesi Çankaya Köşkü'nde oturan sayın büyüğümüz bu programlan ızlerken. gazete haberlerinı okurken aca- ba neler düşünürler? Ülkemızin ıçine sü- rüklendigi kaos onlan ne denli etkiliyor? 7 Eyliii 1998 günü yeni adli yıl başla- dı. Yıllardır sürekli okuru olduğum Cum- huriyetgazetesınde ertesi günkü baslıklar- dan birkaç örnek: "Meni adli yıl. hukukun üstünlüğü ve mafva-de\letilişkisiu\anlan\labaşladı", "Yargıda tehlike çanı". "Baro başkanla- nndan ortakaçıklama: Hukuksnasallaş- ünlıyor". "Çakıcı'nın arkadaşı Evcil ola- yında 19 karanlıknoktaa> dınlanmayı bek- Hyor". "•Sonışturmayıkapalaeaklar", "Bo- aş ihalesi. Yümaz'ın >eğeni de\rede." Bunlar yalnız bır günün başlıklan. Ve alt başliklardan aklımda kalanlar: Yargıtay Başkanı İVlehmetUygıın."bu- gün rürkiye'de tam anlanuyla yargı bağun- stdığı ve >argıç güvencesinin olmadığTnı söylemiş. Türkiye Barolar Birlıği Başka- nı Eralp Özgen, ''maftamn bürün devlet kunımlanna sızdığına" dıkkat çekmiş ve eklemış: "Mafya\İa ilişkisi bulunan gö- reNİilergecikjnedenvargiününeçıkanlsın." Türkiye'dedüşüncenin hâlâsuçolduğu- nuanımsatan Özgen, DSP'nin afönerisı- ni de eleştirerek, ülkede genel afFa değil, kapsamlı ve ciddı bır yargı reformunage- reksinim duyulduğunu. hükümetin irti- cayla mücadelede yetersiz kaldığmı. Ana- yasa \e devrim yasalarıyla yasaklanması- na karşın bugün tankatlann açıkça çalış- Gelir dağılımı alabildiğine bozulmus; varsılla yoksul arasındakı uçurum her gün biraz daha derinJeşiyor. Anayasımızın ön- gördüğü sosyal hukuk devleti yıkılmış; çeteler devlete egemen olmuş, seçilmiş ve atanmış yöneticilerimizle el ele ver- mişler, ülkeyi soyuyorlar. Birtanm toplu- mu olan ülkemizde, Cumhunyet dönemi endüstrileşme atılımının lokomotifî olan KİT'ler, özelleştirme adı altında yağma- lanıyor. Seçilmiş yöneticilerimiz, yakın aile bireyieri aracılığıyia bu yağmadan pay kapmaya çalışıyorlar. Susurluk kaza- sıyla ortaya dökülen kirli ilişkiler: Uyuş- turucu ticareti, kara para, ülkücü mafya- politikacı işbirlifi, yeşil sermaye, dolan- dıncılık... Bunlan yargılayacak yargı ise bağımsızlıgrnı yitirmiş; hızla siyasallaşı- yor. Eğitim gibi, sağlık gibi sosyal devle- tin birincil görevleri özelleşmiş; ancak pa- rası olanlar nitelikJi eğitim ve sağlık hiz- metlerinden yararlanabiliyorlar. Tekelci sermayenin küreselleştiği 'yeni dünya dü- zeni'nde vahşi kapitalizm, emekçinin alın- terini rantiyeye hortumluyor. Bir yanda da laik Cumhuriyetimizi yıkmak için, baş- lanna sardıklan çaputlan şeriatın yeşil bayrağı yapan, tek tip garip giysili mili- tanlar sokaklarda çağctl yaşama meydan okuyorlar. Çağcıl toplumlarda artık kav- ram olmaktan çıkmış olan düşünce suçu- nu kaldıracak hiçbir çalışma yapılmıyor. Ulusun (sözde) temsilcilerini çatısı altm- da bulunduran Büyük MilJet Meclisi'nden dışanya yayılan kötü kokular midemizi bulandınyor. Çfirûme - kokuşma... Atatürk'ün kurup geleceğimizin gü- vencesi olan gençliğe ernanetettiği Cum- huriyet bu mu? Bu çürûme, kokuşma, yozlaşma süreci ne zaman başladı? 24 Ocak 1980'de Türkiye yeni bir dö- neme girdi. Sevgili okurdaşım Sönmez Targan'ın 13 Eylül 1998 günkü Cumhu- riyet'in 2. sayfasında yayımlanan "12 Ey- lül Sorgulanmadan™" başlıklı yazısında çok haklı olarak altını çizdiği: "12EyJüJ öncesi 24 Ocak Kararian olarak bilinen, ama sivilerk tarafindan tam aniamnla uy- gulamaya sokulamayan, 12 EylüJ'ün sün- gü zoruyla topluma dayatılaa, bugün ye- ni dünya düzeni olarak tanımlanan ve Türkiye'nin emperyalizme entegrasyo- nunu sağlayan süreç* başladı. Uluslara- rası Para Fonu (IMF), borç kıskacına al- dığı ülkemize acı bir reçete sundu. Bede- li çok ağu"dı. Yenı dünya düzenınde artık ulus devletlere, ulusal egemenliğe yer yoktu. Sosyal devlete de... Fatura, -dün- yanın füm azgelişmiş ülkelerinde olduğu gibi- salt ahnterinin geliriyle yaşam sa- vaşımı veren emekçilere ödetıidı. Bu ka- rarlar altnırken ülke yönetiminde söz sa- hibi olan en yetkili kışiler kimlerdi?.. Bu çürüme, bu kokuşma, bu yozlaşma sürecini hızlandıranlan elinden tutup sır- tını sıvazlayarak vitrinine oturtanlar, po- litika arenasma salanlar kimlerdi?.. (As- lında bu çürüme, bu kokuşma 1950'de iktidara gelenJerce baslatıldı). Dünyada, çocuklanna bayram arma- ğan eden tek ülke olmakla övünürüz. Uzun yıllardır da 23 Nisan Ulusal Ege- menlik ve Çocuk Bayramı'nı dünya ço- cuklanyla paylaşıyor, birlikte kutluyo- ruz. Negüzel!.. Atatürk, ülkemizin geleceği olan genç- liğe sonsuz güven duyduğu içın en büyük yapıtı olan Cumhuriyeti onlara emanet etti. 23 Nisan'lan, 19 Mayıs'ları, 29 Ekim'leri,resmitörenlerle kutlayan ya da bu törenlere görevleri gereği katılmak zorunda kalan atanmış, seçilmiş yöneti- cilerimiz, politikacılanmız. bayramlan- nı kutladıklan. gelecefimiz, umudumuz olan çocuklanmızı. gençlerimizi yeterin- ce önemsiyorlar mı. değer veriyorlar mı: onlann en iyi biçimde yetişmeleri için gereken özeni ve çabayı gösteriyorlar mı? Daha da önemlisi, onlara güven duyu- yorlar mı?_ Büyük önderimizin Bursa Nutku'nda tanımladıgı gençlerimiz, 1950'lerden bu yana Kuvayı Milliye ruhuyla ve yürekJe- ri yurt, ulus sevgisiyle dolu olarak, ken- dilerine emanet edilen Cumhuriyeti ne zaman korumaya ve kollamaya kalkış- tıysa başlan ezildi. Komünizmle müca- dele adı altında iti kurda kırdtrma politi- kasıyla gençlerimiz birbirine düşürüldü. 1960'h, 1970Tİ yıllarda bugençliğin üze- rine ateş eden. bomba atan eller nasıl ol- du da titremedi?.. Asmayalım da besle- yelim mi mantığıyla, gençlerin boyunla- nna hiç duraksamadan ilmik geçirenJer, yaşıru büyüterek ipe çekmekte sakınca gör- meyenler, 75. yılına ulaşan Cumhuriye- timizi görkemJi törenlerle kutlarken genç- liğin yüzüne nasıl bakacaklar dersiniz?.. Nasıl?.. Sosyal devletin yıkılmasına koşut ola- rak eğitimin özelleştirilmesiyle çocukJa- nmızın, gençlerimizin eğitim olanakJan azaldı; eğitimde firsat eşitliği kalkmadı. Ulusal gelirin %80'ine bir avuç mutlu azınlığm el koyduğu, varsıl-yoksul ara- sındaki uçurumun alabildiğine derinleş- tiği toplumumuzda artık parası olanlar okuyabiliyor, değil mi? Genç nüfiısa sa- hip olan toplumumuzda çocuklarımız okumak istiyorlar. Paralı eğitime ve yok- sul öğrencilerin üniversiteden atılmalan- na yol açan harçlara kamuoyunun dik- katlerini çekmek amacıyla Meclis'te ma- sum bir eylem düzenleyerek pankart açan gençlerimizi toplam 96 yıl hapse mahkûm eden. lise sıralanndaki Manisalı çocuk- lanmızı işkenceden geçirerek düzmece ifa- delerle yıkıcı örgüt üyesi ilan edip demir parmaklıklar arkasmda geleceklerini ka- rartan, gencecik birgazeteciyi görevi ba- şında vahşice öldürenleri yargıdan kaçır- mak için davasını ilden ile dolaştıran bir toplumun bireyi olarak, bu ayıplan nasıl taşıyabileceğimi düşünüyorum. Ya poli- tikacılanmız!.. Devletin varbğı ve bağımsıznğuiL, vata- nın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, miüetin kayıtsız ve şartsız egemenliğini komyacağma; hukukun üstünlüğüne. de- mokratikvelaik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve dev rimkrine bağlı kalacağına; top- lumun hu/ur vertfahı. milli da> antşma ve adalet anlavışı içinde herkesin insan hak- ianndan ve temel özgürlüklerden yarar- lanması ülküsünden ve Ana>asa\a bağb- uktan aynlmayacağınaulusunönünde na- muslan ve onurtan üzerine ant içen; da- ha sonra da bu antlanru unutup, ulusal ege- menliği yeni dünya düzeninin patronu, IMF ve Dünya Bankası'nın denetimini elinde tutan, emperyalizmin en büyük gücü Amerika'ya teslim edenler. TL'yi ül- kemizde neredeyse geçersiz duruma ge- tirip, ulusal bütçemizi ve tüm yatınmla- n dolar üzerinden hesap edenler, 75. yıl- dönümünü görkemli törenlerle kutlama- ya başladığımız Cumhuriyetimizin tüm ka- zanımlannı uluslararası tekelci sermaye- ye peşkeş çekenler, 19 Mayıs'larda, 23 Ni- san'larda, 29 Ekim'lerde ulusal egemen- likten, ulusal bağımsızlıktan ne yüzle söz edebiliyorlar?Neyüzle!.. Oturupdüşün- memiz gerekmez mi?.. Istedim ki hep birlikte düşünelim. Anayasayı tağyir, tebdil ve ilga suçun- dan darağacına gönderilen Kemalistgenç- lerin ülkesinde gün geldi, bir cumhurbaş- kanı. "Anayasavı bir kere delmekle bir şeyolmaz"dedi. Yeni 'adliyıJ'ınaçılışın- da, çalan tehlike çanlanna dikkat çeken hukukçularunız, Anayasa delinirken ses- lerini olanca güçleriyle çıkarabilselerdi, 'adli yıl'a bu denli sancılı başlarlar mıy- dı?.. Başta, Bursa Nutku'nda Atatürk'ün ta- nımladığı, Cumhuriyeti koruma ve kol- lama görevini verdiğı gençliğimiz ohnak üzereaydınlanmızı, laik, demokratik cum- huriyetimizin geleceği konusunda kay- gılı, duyarlı yurttaşlanmızı, Cumhuriye- timizleyaşıtve onu kuran partiyi önümüz- deki günlerde, ülkemizi uygarülkelerdü- zeyine çıkarmak için özverili görevier bekliyor. Birbirimizle uğraşma lüksüne sa- hip değiliz. Haydi!.. Görev başına!.. Gençlerimiz, Üniversitelerimiz KE>L4L O C A K Emekli MEB Müfenişi 0 ki yıl önce Ankara Unıversitesi Siyasal Bil- I gıler Fakültesi'nin bahçesinedikilen Genç- lik Anıtı'nın açıhşına bir rastlantı sonucu girmiştim. Bu üniversitedt her zaman laik \ e demokratik cumhuriyete sahip çıkma so- runılulugunu gösteren, bu değerleri koruyan ve kollayan Sayın Rektör Prof. Dr. Giinal Akbay, bu anıtın altına Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 1920'de söyledıği "Bütün umudum gençliktedir" sözlennı yazdırmıştı. Bu sözler bugünün koşullan içinde oldukça ari- lamlıydı.yenndeydı \egereklıydi. Cünkü Atatürk enbüyükeserisaydığı cumhuriyeti Türk gençlîği-" ne emanet etmişü. Hatta 30 Ağustos 1924'teDum- lupınar'da şöyle demişti "Gençler, cesaretimizi pekiştiren ve sürdüren siz- siniz. Sİ7 almakta olduğunuz terbiye ve kültürie in- sanlık erdeminin, \atan se\gisinin, fikir özgüıiüğü- nün en değerti simgesi olacaksınız... Ey>ükselen >e- ni kuşaklar, geJecek sizindir. Cumhuriyeti biz kur- duk, onu yücettecek ve sürdürecek sizsiniz." Doğrusu, Atatürk, eğitimin ve gençliğin insan ve toplum yaşamındaki yerini ve özde ulusun ge- leceğiyle ilgisini elbete çok iyi biliyordu. Biliyor- du ki, genç insan yeniliklere açık ve köklü deği- şikliklerden korkmayandır. Geleceğe umutla bakan ve çalışmaya hazır olandır. Güç doludur. Özgür ve " ıdealisttir. Henüz çıkar ve benlik bağlan onlarda gelişmemiştir. •' Bugürl Türk gençliği. temelinde demofcjasj. vs& toplum egemenjiği yâtah, demokratik ve laik cüm-"* huriyeti ve Atatürk devrimlerini koruyan ve her ko- nuda ulus ve ülke yarannı düşünen bir görüşle ye- tiştirilmelidir. Yaşamında çağdaşlığı ve çağdaş dü- şünceyi öne çıkaracak duruma getirilmelidir. Al- makta olduğu alan bilgisiyle donatılmaiıdır. Üniversiteli, üniversitede aldığı bu genel külfü- rünü yaşam boyunca kesintiye uğrarmadan devam ettirmelidir. En başında üniversiteliye toplum de- ğerleri, bilgi dürüstlüğü verilmeli ve bu durum bir toplumsal sorumluluk olarak öne çıkanimalıdır. Özellikle Türk gençliği, her şeyin para ile ölçül- düğü ve köşe dönücülüğün öne çıkanldığı; bütün kutsal değerlerin yıkıldığı günümüzde düzenin çarklan arasında erimeyen ve kendisini içinden çıktığı topluma adayan gençler olarak yetiştiril- melidir. Gerçek şu ki, Lozan'dan bu yana "Loik Cum- huriyet'i w Ulus Dev'led" yıkmak isteyen çevreler, karafılık gûçler, örgüUer ve şenat devleti özJemle- ri bulunmaktadır. Üniversite kayıtlannm başlamasıy la birlikte, ge- rici güçlertürban eylemlerine şimdiden başlamış- lardır. Askeri ve sivil haberalma birimlerinin bu ko- nuda "ciddiolaylar"çıkabiliruyanlan basınayan- sımıştır. Geçmişte olduğu gibi bu gençliği kendi siyasal, parasal, dinsel çıkarlan için kullanmak isteyecek ve bunlan sağcı, solcu, ırkçı, tarikatçı, çeteci gibi tehlikeli kamplara bölecek, eğitim ve öğretimden uzaklaştıracak çevreler ve kışiler olacaktır. Bu arada belirtmek isterim ki, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu öğrenci yurtlan da bu yol- da izleme altına alınmalıdır. Işte bu doğrultuda bütün üniversitelerimizdeki yönetici kadrolanmızın, sayın rektörlerin, dekan- lann. öğretim görevlilerinin her türlü siyasal dü- şüncenin üstüne çıkarak 75. kuruluş yılını kutla- maya hazırlandığımız bu cumhuriyeti koruyacak- lanna ve kollayacaklanna olan inancımız tamdır. Hükümetin, sizlerin yanında olması, polisin geri- ci olaylara seyirci kalmaması da gereklidir. Bu duygu ve düşüncelerin ışığında 1998-1999 öğre- tim yılının bütün üniversitelerimizde ve okullan- mızda sağlıkİL, kavgasız ve başanlı geçmesi en bü- yük dileğimizdir. Bu Hırçınlık Zararlı MEHMET ALI ONSEL etelerin her biçimde toplumun tüm katmanlanna yoğun olarak yayılma- sınm kanıtlanyla geçiyorgünlerimiz. Adeta tüm kamuo> u küçük dilini yut- muş. olanı biteni ilgiyle izliyor. Siya- sal partiler içinde CHP'nin bu gibi pis işlereTcanşmamas] sol düşünce açısından onur ve- rici bir tutumdur. Bu durum CHP'nin oylannın artmasında da etkin bir rol oynuyor. Ancak CHP Genel Başkanı Sayın Baykal Baş- bakan Sayın Mesut Yılmaz'ın açöğı tuzaklann içi- ne girmektedir. Sayın Baykal niteliği ve karakteri itibanyla bu tuzağı göremiyor. Sayın Yılmaz'la Sayın Baykal'ın seçimlerle il- gıli bir "mutabakat metni" imzaladıklannı bütün kamuoyu bilmektedir. Sayın Başbakan, eğer imzaladığı bu siyasal bel- geye uymuyorsa ya da imzaladığı bu metnin dışın- da bir davranış sergiliyorsa, Sayın Baykal neden bu derece sinirlenip hırçınlaşıyor? Bu durumu sa- kin, akılcı ve inandıncı bir tavirla kamuoyuna du- yuramaz mı? Sayın Baykal, en güçlü olduğu bir noktada ba- ğırarak, çağırarak kamuoyunda güçsüz bir duru- ma düşüyor. Baykal bu sinirli haliyle inandıncılı- ğını kaybettiğini anlayamıyor mu? CHP güçleniyor... CHP'ye kayıtlı olmayan. fakat bu seçimde CHP'ye oy vermeyi düşünen bir vatan- daş olarak, CHP'ye ve Baykal'a Sayın Mesut Yıl- maz'ın tuzakJanna kapılmamasını öneriyorum. Hırçın birgörünümden kaçınmasım. daha sakin bir tavır takınmasını öneriyorum. Bu sorular Voyager Türkiye'nin varoluş nedenı 1 Kasım da yepyenı bır dergi yaşamımıza ginyor; Voyager. Aylık yurtıçj-yurtdışı turlardan konaklama merkezlenne, meteorolojık venlerden, monu altematrflerıne kadar herkesin yol arkadaşı, gerçek bır seyabat rebberi... llk sayr, ucretaz Alışvenş Cennetı Avrupa ekı ile bıriıkte... seyahat rehberi" Mıgros, Gima, Makro ve dığer seçkın satıs noktalarında.. Abone olmak ıçın 0212 219 33 33 PENCERE Anadolu'da Cumhuriyet<••• Gazi 1938'de öteki dünyaya göçtü. 60 yıl önce... Bugün nereye baksan Atatürk!.. Mustafa K mal halkın biricik sevgilisi!.. Varsa Atatürk, yok: Atatürk!.. Nedir bunun anlamı?.. Dünyada eşine rastlanmayan bir olay yaşanıyc Toplumbilimciler konuyu irdelemeli!.. Halk nede Atatürk'e sarılıyor?.. Cumhuriyet'in 75'inci yıldc nümünde gençler ve yaşlılar sevinç gözyaşlan dc kerek kucaklaşıyorfar, türkü söylüyortar, dans ed yortar, Gazi'de odaklanan bilinç, kuşaklan birleş tiriyor. Atatürk geçmişin anısı değil, geleceğe bc kışın önderi... Inanılmazbirşey!.. Ama gerçek gözlerimizin önünde yaşanıyor; ba televizyonun düğmesine, Cumhuriyet şöleniniı sofrası evinde kurulsun... • Kimisi bu gerçeği içine sindiremiyor, halkın ne şesine, gençlerin coşkusuna bozuluyor; dişleri gı- cırgıcın ruhsal durumu bozuk; 75'inci yıldönümün- deki gerçeği yaşayacağına, benliğindeki uğursuz- luğun dışavurumunu yeğliyor; kötümserlik üretme- yeçabalıyor; cumhuriyeti azımsamaya yelteniyor; hayattan soyutlanıyor; topluma yabancılaşıyor; neşeye, türküye, şarkıya, dansa, sevince düş- manlaşıyor... işin püf noktası bu!.. Irtica zaten abus surat, çatık kaş!.. Cumhuriyet düşmanı entel iç dünyasının kıvnmlannda kıvra- nıyor!.. Atatürk, genç kuşaklara özgür yaşamanın anah- tarlannı vermiş, kapılannı açmış... • Yaçete?.. Mafya?.. Pislik?.. Kokuşmuşluk?.. Ir- tica?.. Aynlıkçıiık?.. Rüşvetçilik?.. Zulüm?.. Genç- lere düşmanlık?.. İnsan haklan ihlalleri?.. Işkence?.. Susurluk?.. Çatlı?.. Çakıcı?.. Hırsızlık?.. Soygun?.. Özelleştirme kepazelikleri?.. Onlar ne olacak?.. Tümü tepelenecek!.. Çünkü bütün bu uğursuzluklar irtica ile tutucu ittifakının işbirliğinde üretilmiştir, cumhuriyetçiliğe düşmanlığın türetimidir. Cumhuriyetin 75'inci yıl- dönümünde dalga dalga ülkeyi saran coşkuda bütünleşen istenç, temiz topluma doğru elbiriiğiy- le yurüyüşün umudunu da yansıtmaktadır. • Yıl 1923... Anadolu'da bir cumhuriyet kuruldu. Kapitalizm, sosyalizm, faşizm, komünizm gibi kavramlar dünya coğrafyasında ülkelere göre renk- lenirler, özelliklere bürünürier; Islam da, Hıristiyan- lık gibi, yayıldığı toplumda yerteşik koşullara ayak uydurur. Hıristiyan kimi yerde Protestandır, kimi yer- de Ortodoks, kimi yerde Katolik!.. Müslümanın mezhebi, tarikatı saymakla bitmez; kapitalizm Amerika ile Türkiye'de bir değildir. Ya cumhuriyet?.. Iran Islam Cumhuriyeti Şiilik kalıbına döküldü, Batı'da nice cumhuriyet faşizmle özdeşleştuildi; Anadolu'da ise Cumhuriyet Aydınlanma Devrimi demektir; demokratik devrim içeriği taşır; Hüma- nizma'nın ve Rönesans'ın değerini bilir; insanın in- sanlaşması yolunda bir büyük adımdır. Meydan- lardaki çoşku, sevinç, türkü, şarkı, dans, yaşamın ta kendisi!.. Cumhuriyet, Anadolu'da kendineözgü kimliği- ni bularak mayalandı. VEFAT Merhum Hikmet ve merhume Atiye Fışkmer'in kızlan, Mûzeyyen Fışkıner'in ablası, Safter Ruat ve merhume Ruhsar'ın kardeşleri, Sevim ve Osman'm yengeleri, Süheyla Zenel'in gelini merhum Nevvare Talat Musabay'ın ve Bilge ve Hüsnü Albayoğullan'nın dünürleri, Murat ve Gülbin'in çok sevgili anneleri, Mahmut ve Macide'nin kayınvalideleri, Pelin ve Sibel'in sevgili anneanneleri, Samet ve Buket'in biricik babaanneleri, Merhum Nevzat Erduran'ın eşi FATMA BERRIN ERDURAN vefat etmiştir. 31.10.1998 (Cumartesi günü) Erenköy Galip Paşa Camii'nden öğle namazını müteakip kaldmlarak Feriköy aile mezarlığına defiıedilecektir. AJLESI ANMA 2 Kasım 1998 Pazartesi günü Prof. Dr. BAHRİ SAVCI Hocamızı ölümünün birinci yıldönümünde anıyoruz. 11.00 Küçükyalı Mezarlığı (idare binası) yanında toplanılacak, 14.30 Yıldız Teknik Unıversitesi Oditoryumu'nda "Başkanlık Sistemi" konulu söyleşinin konuşmacılan: Prof. Dr. Cem Eroğul, Prof. Dr. tbrahim Kaboğlu, Prof. Dr. Yavuz Sabuncu, Prof. Dr. Fazıl Sağlam. Not: Pazartesi günü saat 10.00'da Taksim'de AKM'nin önünden otobiis kaldınlacaktır. MÜLKİYELtLER BİRLİĞt \ \
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear