25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 EKİM 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 Hayatın cilvesiGünlerdır Türk Tıcaret Bankası mn satışmdaki kepazelikleri tartışıyoruz. Insan bundan ders çıkanr değil mi? Yi)k, kör kör parmağım gözüne... Sıra, Emlak Bankası nda. Emlak Bankası dörde bölünecek, özelleşecek, satûacak. Emlak Bankası Genel Müdürii kim? ErdinAn. Ne demiş? Çok değil. bundan altı ay önce, Nisan 1998 de An 'mn şu sözleri basına yansımış: "Kamu ilişkileri benim için çok önemlL Bürokrasi çok çok önemlL Devletteki birtakım insanlan tanımak benim bundan sonraki hayatımda belirleyki olabilir. Bu görevimde basanlı olacak kadar bir süre kalabilirsem, bankayı biryerden bir yere götürebilirsem, daha sonra ö'zel sektördeki çalışmalanmda burada kurduğum kontaklar kazancım olacaktır. Yani ben, Emlak Bankası 'ndan beşeri sermaye kazanacağım. Bir sıçrama tahtası ise evet, bu amacın güdüldüğü de söylenebüir. Ama, hayat böyle..." Bankamn eskıyen ay gibi kırpılıp kırpıhp satüması sonrası Erdin An, Emlakbank a sahip olanların yeni bankasında bir güneş gibi doğarsa hiç şaşmamalı. Hayat bu, neyapalım... ISIK KANSU Bip 'zeki' adamFP li Ağn Belediye Başkanı Zeki Başaran 'ın S/ıou TV'de yayımlanan konuşmalarını izlemiş ya da söylediklerinden haberdar olmuşsunuzdur mutlaka. Adamm değilpaçasmdan, gözlerinden, sakahndan, ruhunun derinliklerindeki saglıksızlığın vansıdığı san-beyaz yüzünden cahillik, gerilik akıyor. Abuk sabuk konuşuvor "Bizim yazımızı değiştirdiler. Efendim Arapça harfleri kargacık burgacıktır, teknolojiyi engelliyor. Onu değiştirelim. Vay seni hain. Seni hain. Millet lanetle anıyor simdi seni ve senin gibilerini." Sözüm ona harfdevhmim eleştiriyor. Atatürk ve cumhuriyet devrimcilerini "hainlik "le suçluyor. Reha Muhtar, soruyor: "Kim bu hain dediğin?" Dibi görünmez kapkara kuyusundan çektiği bilgisizlıği ile kıvırtıyor: "70 yü önce ülkemizi bölmek isteyen, hatta parçalamak isteyen İngiliz hain Lav.rance'du.. Bu sözleriLatvrance için söyledim. Alfabeyi değiştiren Lawrance'dır." Bak. bak. bat. Ağn Vı "Mekke ve Medineyapacağı"m vaateden "Zeki" Başaran 'a göre: çil çil tngiliz altmlarıyla Osmanh 'yı arkadan vuran Mekke emirlerinin, Arap şeyhlerinin kendisini "Dinamit Emir" diye tanımladıkları, "kahraman " üan ettikleri îngiliz casusu Lanrence, Türkiye 'de "alfabe "yi değiştiren kişiymiş. Bu söze, algılama güçlerinin çok dar olduğu savlanan kargalar bile güler. "Zeki" Başaran kıvırtırken, kargalann kahkaha kahvaltısma eşlik ediyor. Bir kere, emperyalizmin uşağı Arap şeyhlerini hşkırtan Lawrance'/, Türkiye'de"Arap harflen"ni kaldırmaya soyundurmak ancak bu "zeki" adamm işi olabilir. Diğer yandan, her şeye "maydanoz"olan "zeki" adam, yalanlannı yalanlarken bir başka yalana sapıyor: HarfDevrimi 1928'debizzat A tatürk tarafından gerçekleştirilmiştir. FP'nin bu "zeki" belediye başkanı, Lawrance 'ın o tarihlerde Türkiye den binlerce kilometre ileride, Hindistan'daolduğunu bilmez, safsatalarına zırva ekler. Acı olan şu: 1923 devrimi gerçekleştirildikten sonra eğitim birliğini bozarak böylesi "zeki" adamlann yetişmesine olanak sağlayan karşı devrimcilerin hâlâ Cumhuriyet Türkiyesi nde ülke yönetiminde söz sahibi olabilmesi. Bu "zeki" adamlann ve onların destekleyicilerinin gazetelerde, televizyonlarda, günümüzden bir süre öncesine değin özgürlük adına baş tacı yapılması, "demokrat"ilan edilmesi. Cumhuriyetin 75. yılım içten gelen "halkçı" bir coşkuyla kutluyoruz. Katıhmcı, görkemli kutlamalar arasında gözlediğimiz bir küçük tatsızhğı köşemize aktarmak zorunluluğu duyduk. Geçen hafta Çarikaya Belediyesi 'nin Amtpark'ta diizenlediği Cumhuriyet Bayramı şölenindeydik. Program akışı açıklandığı üzere sürüyordu. Ufitk Karakoç türkülerini söylemis, Rüştü Asyalı Nâzım Hikmet 'ten şiirler okımuştu. Cumhuriyet şöleni değil, konserim tzleyiciler; tiyatro sanatçısı Rutkay Aziz 'i, balerin Hûlya Aksular ve balet Oktay Keresteci'yi, zeybekleri ve o gün için ö'zenle hazırtanmış 4- 5 pırıl pınl gencin Cumhuriyetten ne anladıklanna ilişkin gösterilerini bekliyorlardı. Birdenbire sahneye Zülfü Livaneli 'ye eşlik edecek orkestra çıktı, ardından da Livaneli... Anlaşılan Livaneli, diğer tüm izlencelerin, sanatçıların programlannın es geçilmesini istemişti. Livaneli 'nin, toplanan halka söylediMeri şaşkınlık vericiydi: "Beni bugüne değin hiçbir konserimde yalnız bırakmadığtmz gibi, son konserimde de yalnız bırakmadınız. Teşekkür ediyorum." Oysa, onbinlerce Ankaralı oraya "Cumhuriyet Bayramı şöleni" için toplanmıştı, "Zülfü Livaneli'nin son konseri" için değil. CHP lideri Deniz Baykal'ın Zülfü Livaneli 'nin konserine dönüştürülen etkinliğin sonunda yaptığı veyalnızca Livaneli 'yi öven konuşması ile bu durumun üzerine tuz biber ekildi. Neymis? Zülfii Livaneli 'nin son konseriymiş, bundan böyle siyasete ağırlık verecekmiş. "Cumhuriyet Bayramı "na "Benim konserim " diyebilen, on parmağında on hüner Livaneli'nin bu karannı yürekten destekliyoruz. Böylece gelecek bayramlarda en azından "biz, hepimiz, cumhuriyetimiz " diyebilecek sanatçılatia birlikte olabileceğiz. Yaşasın! Yaşasın Cumhuriyet! Derin his Türkmenistan ile Türkiye arasında doğalgaz ve Hazar geçişi boru hattı ile ilgili çerçeve anlaşması TBMM'de imzalanıyordu. Türkiye 'de bulunan ABD Enerji Bakanı Bill Richardson bir istekte bulundu: "Anlaşmayı ben de gözlemci olarak imzalamak istiyorum." Başbakan Mesut Yıimaz, Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat Türkmenbaşı 'na Richardson 'un bu isteğinin kendileri açısından bir sakmcası olup olmadığını sordu. Türkmenbaşı da onay verince, Richardson anlaşmaya gözlemci olarak imza koydu. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile Türkmenbaşı nin konuşmalarının ardından Richardson da söz istedi ve ABD Başkanı Bill Clinton 'un samimi dilek ve tebriklerini iletti. Ardından da Başbakan Mesut Yıimaz'ın Washington ziyaretinden sonra Clinton un Türkiye 'ye karşı daha derin hisler beslemeye başladığım söyledi. Salonda meydana gelen ani sessizlikte bir bayan gazetecinin mınldanarak söyledikleri, gazetecileri kahkahaya boğdu: "Eyvah, Clinton bize de derin hisler beslemeye başlamış." Eğitim-Sen den eleştiri Taşımalı eğitim için gerekli önlem alınsın' Istanbul Haber Servisi - Tür- kiye genelınde > aklaşık 40 bin öğ- rencinin yararlandığı taşımalı eği- timdeki "başıbozukluk ve dene- timsizlik" nedeniyle öğrencıle- rin, AnadolıTnun birçok bölgesin- de kamyon ve traktörlerle okula ta- şındiğı belirtilerek devlettn gereK- li önletnleri alması istendı. Eğitim-Sen Istanbul 2 No'lu Şu- be Başkanı Alaattin Dinçer, dev- let tarafından yılda 20 tnlyon lıra harcanan taşımalı eğitimin uygu- landığı kırsal kesimde, okul çağı- na gelmiş çocuklann belirlenme- sınde aksaklıklar yaşandığını v ur- gulayarak birçok çocuğun bu ne- denle eğitim hakkmdan yararla- namadığını belirtti. Öğrenci taşı- yan kişi ve kurumlara ait araçlar- da, ögrencilerin can güvenlikleri- nı tehliye atacak donanım eksik- likleri bulunduğunu kaydeden Din- çer, kullanılan araçlann 15 yaşın- dan daha eskı olduğunu söyledi. Dmçer. taşıma yapan araçlarda öğ- rencüerin neredeyse "üst üste dol- durulduğunu" belırterek ser\ is- lerin denetlenmediğini ve rehber- lik hizmeti verecek personel bu- lundurulmadığını kaydettı. Taşımalı eğitim uygulamasın- da ögrencilerin beslenmesi için verilen sandviçlenn gramajının ve sağlık koşullanna uygunluğunun denetlenmediğini savunan Dinçer. sandviçlerin ihale edılmesinde kuş- kular doğduğunu öne sürdü. Eğitim-Sen I&tanbul 2 No'lu Şu- be Başkanı Alaattin Dinçer. taşı- malı eğitimdeki sorunlann gide- nlmesı için taşıma yapan araçla- nn sürekli denetlenmesi amacıy- la teknik birimler kurulmasını, ta- şımalı eğitim ihalelerinin ihale ka- nunlanna uygun olarak yapılma- sının sağlanmasını, araç konvoy- lannda yetkili personel bulundu- rulmasını, kış koşullanna göre ön- lemler alınmasını ve uygulama- nın yürütüldüğü ılçekrde yetkili kurullann oluşturulmasını öner- di. Dinçer, öğrencilenn beslenme koşullannın iyileştirilerek sağlık- lı koşullar oluşturulmasını, yerel yönetim yemekhanelerinden ög- rencilerin de yararlandınlmasını. beslenme eğitimı verilmesıni ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın uygu- lamaya ilişkin kamuoyuna zaman zaman açıklama yapmasım istedi Yıl sonuna kadar sonuçlandırılacak Eminönü-Zeytinburnu traımay hattı için 65 tramvay alınacak. Görevden alınması beklenen Erdoğan'dan tramvay ihalesi İstanbul Haber Servisi - Istan- bul Büyükşehir Belediye Başka- nı Tayyip Erdoğan. İçişleri Bakan- lığı tarafından görevden alınması- nın beklendiği önümüzdeki gün- lerde. yaklaşık 28 tnlyon lırahk tramvay aracı alımı ihalesi yapa- cak. tstanbul Büyükşehir Beledi- yesi'nin yan kuruluşu olan Ula- şım AŞ Genel Müdürü Abdurah- man Gündoğdu. Eminönü-Zey- tüıburnu tramvay hattında kulla- mknak üzere 65 tane tramvay ara- c. alımı için ihale yapılacağını be- lirterek her bir aracın yaklaşık de- ferinin 1.5-2 milyon dolar oldu- gunu söyledi. İçişleri Bakanlığı'nın görevden alma istemi üzerine Danıştay ta- nfından sa\r unması istenen Erdo- |an, 15 günlük sürenin sonunda sa- Minmasını Danıştay'a geçen çar- şamba günü gönderdi. Cumhuri- yet Bayramı tatili sonrasında Er- ioğan' ın her an görevden ahnabi- feceğı belirtildi. Görevden alın- ması hemen cezaevine gireceği anlamına gelmiyor. Diyarbakır DGM tarafından \ erilen ve Yargı- tay tarafından da onaylanan hapis cezası, infaz savcılığına gönderil- mesine karşın Erdoğanbu cezanın. 6 ayı geçmemek kaydıyla ertelen- mesini isteyebilecek. Istanbul Büyükşehir Belediye- si İstanbul Ulaşım AŞ Genel Mü- dürlüğü tarafından açüan ihaleye göre tramvaylar klimalı. paslan- maz saç veya alüminyum gövde- li. tercihen düşük tabanlı olacak. Yetkililer, ihale teklif doküman- lannın en geç 15 Aralık 1998 ta- rihine kadar elden alınacağını ve "Şirketin, 2886 sayılı thale Ka- nunu'na tabi olmayıp. ihaleyi yapıp yapmamakta. ya da dile- diğine verip vermemekte ser- best olduğunu" belirttiler. thaleyı kazanacak olan fırmanın Türkiye'den hangi şirketle kon- sorsiyum oluşturacağı da ılgiyle bekleniyor. HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ HARBİ SEMİH POROY TARİHTE BüGUN MÜMTAZ ARIKA?İ 31 Ekim ÇOCUKLAR/ ANLAMAK.. 4946'C* BUGÜAJ,ÜULÜ lVV.YAH P£ AMICfS DOĞOU. GEMÇLİK. YlUAKJNOA O&ÖUYA PEAtotCtS, SUBAYX£Ut eO£8İy»TA UeeA- UBDeUMS SİVIL YAŞAM/ YeĞÜYSCe&İg. AS- peueY'Utui Auurmit *LA VITA MIUTABE'' (AS.KB8.UK. yAŞAUVSl) KJTngtUl, *LA SPAGHA% (JS- PAMYÂ) G.İBİ YOLCUIMK ANILABl İZLİYECEK, SU ARADA Şlt£ VE lUSA ÖYKÛLER. WzAÇAI£Tf£. Bflzı ELEşriZMeuLee, &SA öYçüLez/uiN EN (Yİ YAPITLARI OLOU6UfJU İPDİA EPEC&Oİ. AU- CAK, OE AMICIS, AS/L LJMÜtJÜ ÇOCUK MÜTAP- LARtYLA YAPACAKTie.. "GLI AMICI^(OOSTtAlt) VE ÖZeLLİKLe "IL. CMORE*(ÇOCUK KALB)),2£ PİLE Ç£.YB.İLE£EJ£ YAYIMLANACAK-, ÛUYSUSAL ANLATIA4IYLA Ç.OC £Gl//LeC&fCTİR TEŞEKKÜR Ayağımı kangren oimaktan kurtaran Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi Kliniği Profesörü TANIL ESEMENLİ'ye özellikle hastalarına gösterdiği insanca davranış için candan teşekkür ederim. Aynca, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Profesörü DURSUN BUĞRA'ya gösterdiği yakınlık için çok teşekkür borçluyum. Prof. Dr. JALE BAYSAL SEYDİŞEHİR ASLÎYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞl'NDEN EsasNo: 1997/179 Davacı Hatice Aynur Gündem, (kendisine asaleten, çocuklanna vela- yeten) vekili Av. Harun Tüfekçi tarafından davalı Mustafa Gündem aley- hine açılan boşanma ve müşterek çocuklan Ayşenur, Sabri ve Emine için ayda 3.5OO.OOO'er TL, davacı için ayda 5.000.000- TL nafaka davasınm yapılan açık yargılaması sırasında, verilen ara karan gereğince; Tüm aramalara rağmen adresi meçhul olan Mustafa Gündem'e dava di- lekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla; Davalı Mustafa Gündem'in mahkememizde 23.12.1998 günü saat 09.00'da hazır bulunması veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi, ak- si takdirde yargılamanın yokluğunda görülüp karar verileceği hususu ila- nen tebliğ olunur. Basın: 51715 Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. ESATR.4MOĞLU Lise Diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. ŞAFAK AKSOY Başka Türkiye Yok Haydi Fidan Dikelim ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYOIS KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GÖRÜŞ Prof. Dr. BILGE KULA Mersin Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Özerk-Demokratik Üniversite Bir üniversite için en öncelikli §örev, Türkiye'nin Atatürk devrimleriyle başlayan yoğun uygariaşma ve dünya toplumları içensinde saygın bir yer edinme ça- balannı yoğunlaştırarak sürdürmek, demokratik yak- laşımla bütünlüğünü daha da pekiştirmek ve bu yön- deki katkılannı çoğartabilmek için, kendini ve Türkiye yükseköğretim sistemini yapıcı ve üretken birtutum- la tartışmaya özen göstermektir. Bir yükseköğretim kurumunun "üniversite" olabilme- si için kapsamlı bir yaklaşımla özetle şu niteiikleri ta- şıması gerekir: • Evren, toplum ve insanın bütün yönlerini incele- yecek, irdeleyecek ve tartışacak birimler içermelidir. • Bütüncül bir bilim anlayışıyla hakikatin aranması- na, bilgi üretimine ve üretilen bilgilerin insanlık yaran- na kullanılmasına katkıda bulunmalıdır ve bu özelliği- ni; yani, kapsayıcılık ve bütüncüllük niteliğini kıskanç- lıkla korumalıdır. • Bu niteliklerin korunmasının önkoşulu, akademik özgürlüktür. Akademik özgürlük, ögrenme ve öğret- me özgürlüğünün yani sıra, akademik özyönetim yet- kisini, bilim kişisi yetiştirme ve akademik unvan ver- me, bir başka deyişle, doktora yaptırtma hakkını içe- rir. • özyönetim, tüm yönetim görevlerinin seçimle be- lirlenmesini gerektirir. • Bu çerçevede akademik özgürlük, bir fantezi ya da bir başına saltlaştmlacak bir erek değil, özgür bi- lim ve tartışma ortamının yeni seçenek, düşünce ve sorun çözme yöntemleri geliştirmenin güvencesi ve böy- lece Türkiye'ye daha fazla hizmetın bir yoludur. Ozerk- lik, en büyük başanyı sağlama yükümlülüğüdür. • Türkiye'nin sorunlanna çözüm önerileri geliştire- bilmek için, toplumsal sorunlann tartışıldığı ortam ve yer olması gereken üniversite, her zaman denetım al- tında tutulmak istenmiş ve bu tutum süregelmiştir. • Bu tutumun bir sonucu olarak, farklılıklannı özen- le korumaları gereken üniversiteler büyük ölçüde bü- rokratikleştirilmiş ve benzeştirilmiştir. Bu anlamda, üni- versiteler farklılıklannı duyarlılıkla korumalı ve geliştir- melidir. • Katılımcı ve üretken bir yönetim anlayışı kaçınıl- mazdır. Bunun önkoşulu, bölümlerdahil, tüm kurullar- da kararlann en geniş katılım yoluyla alınması ve ive- dilikle uygulanmasıdır. • Bilim özgürlüğü, başta insan onuru olmak üzere temel hakların zedelendiği ve öngörülemeyen etik ri- zikolara girildiği yerde biter; çünkü, bilim salt olumlu- luklar üretmez; kitle yokedim silahları ya da canlıların kopyalanabilmesi gibi, nelere yolaçacağı bilinmeyen gelişmelen de sağlar. Bu nedenle üniversite, bilimin in- sanlığa ve topluma karşı sorumluluğu ilkesini kararlı- ca öne çıkarmahdır. • Çağdaş gelişmeler, yeni durumlara uyabilen, çok- yönlü yetişmış insan gücü gerektirdiğinden, bol seçe- nekli dallararası yönetimli eğitim-öğretim alanlannın ya- ratılması ve sunulması ivedi akademik görevlerdendir. Bu çerçevede eğitim-öğretim izlenceleri sürekli eleş- tirel değeriendirilmeli ve geçirgenlik sağlanmalıdır. • Üniversiteler, durağanlığı ve üretimsizliği özendi- ren öğretim üyeleri ve yardımcılarının devlet memur- luğu konumu, ölçülebilir başan ve özverili çalışmaya dayalı, yeni ücretlendirme olanaklannt cesaretle tar- tışmalıdır. • Yasa, örneğin rektör ya da dekana yetki tanısa bi- le, hiçbir karar tekil alınmamalı; mutlaka kurullarda alınmalı, üniversitenin, kurullan yoluyla yönetimi be- nimsenmelidir. • Bütün ünivfirsitp cal'San'a'1 "'" özgün temsilcilikyp? luylâ karar süreçlerıne katılımı, hak ve özgûrtük açısın- dan olduğu denli, verimlilik ve başan yarışı bakımın- dan da kaçınılmazdır. • öğrenciler, üniversitelerin temel taşlandır; bu ne- denle ögrencilerin karar süreçlerine katılımlan ve her yönden kişiliklerini özgürce geliştirmeleri için her tür- lü olanak yaratılmalıdır. • Üniversite-sanayi işbirliği, yöresel, ulusal ve kü- resel gelişmelere çözüm oluşturucu temel bir yakla- şımla her alanda geliştirilmelidir. • Üniversite, yararcı ve indirgemeci teknoloji anla- yışına göre değil, etik boyutlan içeren kapsayıcı ve bü- tünleyici bilim yaklaşımıylaçalışmalı ve yönetilmelidir. • Çağdaşlaşma ve uygarlaşmanın sadece teknolo- jik atılımlaria değil, toplumsal ve kültürel iteriemeyle ola- naklı olduğu unutulmamalıdır. • Üniversite, evrensel bilim ölçütleri çerçevesinde toplumsal sorunlann tartışıldığı ve çözümler üretildiği ortamdır; ancak, hiçbir biçimde siyasal bir kuruluşun yandaşı ve aracı değildir. Bu nedenle hertürlü siyasal kuruluşa ve kümeye eşit mesafeden bakmak vazge- çilmez ilkedir. • Eğitim-öğretim ve araştırma alanında çevreye uy- gun sürdürülebilir gelişim ve yaşamaya değer bir ge- leceğe dönüklük anlayışı özendirilmelidir. 1980'li yıllann baskı ortamında bir tepki ve sıkı de- netim yasası olarak çıkanlmış olan Yükseköğretim Ya- sası, yukanda betimlenen özerk demokratik üniversi- te kavramıyla bağdaşabilir mi? Bağdaşamayacağı açıktır. Bu nedenle bu yasanın Türkiye üniversiteleri- ni daha fazla sıkboğaz etmesine izleyici kalınmamalı; en kısa sürede çağdaş üniversite anlayışı doğrultusun- da değiştirilmesi gerçekleştirilmelidir. YÖK'ün kısıtla- yıcı, denetleyici ve tepeden belirleyici yapısı değişti- rilmediği sürece, kendisini bu niteliklerle özdeşleşti- ren yöneticiler hep çıkacak ve eleştiriler de hep gün- cel kalacaktır. BULMACA SEDAT YASAYAIV SOLDAN SA- ĞA: 1/ Içkiler hakkında yaalan kitap. 2/ Franz Kaflsa'nmbirro- manı. 3/ Uzun tüylü kalpak... Ayak bileklerini de içine alan ka- paklı jimnastik ayakkabısı. 4/ Kraliçe... Ağır kokulu bir gaz. 5/ Bir nota... Tüık müziğinde bir makam. 6/ Salgın has- talık. II Uluslararası pa . raFonu'nunsimgesi.. ki dilde ekmek. 8/ Hjnt edebiyatının 1913 Nokel EdebiyatÖdülü'nükaza- 4 nan en ünlü şairi...' vanlara vurulan 9/ Gemici, işçi gibi selerineğlenmek için git- tikleriiçkilivedanshyeT,.. 8 Süs için yapılmış jjiysi 9 kıvnmı. YUKAR1DAN AŞ^ĞIYA: 1/ "Bul karayı al parayı" da denılenkumarı oyniıjanianTse; üçkâğıtçı. II Asmakütüğu... Madencıhkle ılgüı lcuruluşumuzun kısa yazıhşı. 3/ "Bel bağladığım — lenient Gün doğmayabili'r bir daha" (Ca- hit Sıtkı Tarancı).. -ış l e r > e ylemler" anlamında eski bir sözcük. 4/ O yer' anlamında kullanılan sözcük.. Bir ha- berajansının simge-,ı... Çin ve Japonya'da oynanan bir stra- teji oyunu. 5/ Kimi balıklann iste kurutularak yapılan pas- tırması. 6/ Ilkel bıişjiajj Hırvatistan'da bir kent. 7/ Mer- keziyetçi demokrai, yandaşı cumhuriyetçiİCTe verilen ad. 8/ Kuran'da bir sur. B i r O rganımız. 9/ Notada durak işa- reü... Kuçuk çoculian uyutmak için söylenen türkû.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear